HALKLA İLİŞKİLER ARAŞTIRMALARI - Ünite 1: Halkla İlişkilerde Bilimsel Araştırmanın Önemi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Halkla İlişkilerde Bilimsel Araştırmanın Önemi
Bilgi ve Bilginin Kaynağı
İnsanlar, sürekli olarak, kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma, olay ve oluşumları açıklama ve karşılaştıkları problemlere güvenilir çözümler arama uğraşı içindedirler. Problemlere güvenilir çözümlerin bulunabilmesi, her şeyden önce doğru kararların alınabilmesi ve doğru bilgilerin kullanılabilmesine bağlıdır.
İnsan kendi yaşamını ve çevresini tanımak ve etkilemek ister. Bu amaçla çevresinde oluşan ve gelişen olayların nasıl ve neden olduğunu anlamaya ve öğrenmeye çabalar. Böylece yaşamını kolaylaştırmayı, doğaya egemen olmayı ve olayları kontrol altına almayı amaçlar. Dolayısıyla bilgi insan merakının ürünüdür. Bilgi, o denli yoğun kullanılan bir de- ğerler bütünü hâline gelmiştir ki, bugün artık bilgi yönetiminden söz edilmekte ve bilgi yönetimi ile ilgili çeşitli yöntemler geliştirilmektedir.
“Bilgi” terimini kullanılırken genellikle üç noktaya dikkat çekilmektedir. Birincisi, bu terimle “bilme durumu”ifade edilir. “Bilme durumu” derken de gerçekler, yöntemler, prensipler, teknikler vs. hakkında bilgi sahibi olmak ya da bunların farkında olmak, bunları tanımak kastedilmektedir.
Bilginin kaynağının ne olduğu sorusu sorulduğunda ise konuyla ilgili mevcut kaynaklar genel olarak değerlendirildiğinde konu ile ilgili farklı yaklaşımlara rastlanmasına rağmen tüm bu yaklaşımların, bilginin kaynağının rasyonalizm ve ampirizm olduğu görüşünde uzlaştıkları gözlemlenmektedir.
Rasyonalizm
Rasyonalizm, duygulardan bağımsız olarak, aklı bilginin kaynağı olarak görür. Akıl eşyayı anlamada nesnel bir araçtır. Dolayısıyla aklın doğru saydığı şeyler bilgidir. Bilme ve bilgi zihinde başlar. Zihinsel çabalarla bir biçime sokulur ve bilgi haline gelir. Bilime ve bilimsel geliş- melere temel olan yalnızca akıldır.
Ampirizm
Deneycilik olarak da bilinen ampirizm rasyonalizmden farklı bir biçimde, bilginin kaynağı olarak duyuları ve deneyimleri temel kaynak olarak görür. Gerçeğin biricik kaynağı deneydir. Yalnız o bize yeni bir şey öğretebilir. Yalnız o bizi kesinliğe götürebilir. Bunlar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği iki noktadır.
Bilgi Türleri
Bilmenin en önemli özelliği, bilinebilen şeylerin birbirinden farklı olmasıdır. Bu sebepten dolayı da bilgi türleri ortaya çıkmıştır. Olgu bilgisi neyin bilindiği ile ilgiliyken şeylerin nasıl yapılacağının bilgisi bir anlamda olgu bilgisiyle de ilgilidir. Bir kimse bir şeyin nasıl yapılacağını biliyorsa o şeyin nasıl yapılacağını başkalarına da anlatabilecek, başkalarına anlatırken de olgu bilgisini açığa vuruyor olacaktır. Bir aşçı bir yemek tarifi verirken olgu bilgisi ile şeylerin nasıl yapılacağı bilgisini açıkça ortaya sermekteyken, bisiklete binmeyi bilen biri dengede nasıl durulacağını aynı netlikte söyleyemez. Bu demektir ki insanlar nasıl yapılacağını bildikleri şeyleri açıklarken simgeleyemedikleri durumlar olabilir.
Bilim Nedir?
İnsanoğlu varoluşundan beri gereksinimlerini gidermek, çevreyi tanıyabilmek ve evreni anlayabilmek için çaba göstermektedir. Bu çabaların hedefi hem gerçekleri öğrenmeye yönelik hem de amacı doğrultusunda doğayı kendi denetimi altına alabilmektir.
Ancak bilim bütünü ile yerleşik hâle gelmeden önce, insanlar bilim öncesi ya da bilim dışı yöntemler kullanıyordu. Bunlar arasında modern toplumda daha az kabul gören yöntemler (örneğin, kahinler, mistisizm, büyü, astroloji ya da ruhlar) bulunuyordu. Pek çok insan bilim kelimesini duyduğunda akıllarına ilk gelen imgeler test tüpleri, bilgisayarlar, uzay roketleri ve beyaz laboratuar ön- lüğü içindeki insanlardır. Bu görsel süsler bilimin bir parçasıdır.
Antropoloji, psikoloji ve siyaset bilimi ve sosyoloji gibi sosyal bilimler, insanların-inançlarının, davranışlarının, etkileşimlerinin, kurumlarının incelenmesi ile ilgilenir. Daha az insan bu disiplinleri bilim kelimesi ile özdeşleştirir. Bazen bunlara yumuşak bilimler denir. Bunun nedeni bu disiplinlerdeki çalışmaların özensiz olması ya da titiz olmaması değil, inceleme konuları olan insanın toplumsal yaşamı akıcı, gözlenmesi güç ve laboratuar araçları ile kesin olarak ölçülmesinin zor oluşudur.
Bilimin Latince sözlük karşılığı, “science” dir. Grekçe’de ise “loji” sözcüğü bilim karşılığında kullanılmaktadır. Sosyoloji, filoloji, antropoloji sözcükleri birer bilim dalını belirtir. Bilim en geniş anlamı ile dizgeli (sistematik) bilgi kümesi olarak tanımlanabilir. Bilim, görgül ve nesnel bir ko- nusu olan, aralarında mantıksal ve olgusal ilişkilerin bulunduğu dizgeli bir bilgi birikimi ya da bilgiler bütünüdür.
Bilim toplumsal bir kurumdur ve bilgi üretmenin bir yoludur. Bugün insanların bilim olarak adlandırdığı şey, Batı Avrupa tarihinde 1600’lerle 1800’lerin başı arasında yaşanan Akıl Çağı ya da Aydınlanma ile başlayan ciddi düşünme biçiminden ortaya çıkmıştır. Bilgi arayışının bir temeli olarak bilimin önemi, Sanayi Devrimi denen toplumsal dönüşümle ilişkilidir. Bilimin ya da sosyoloji gibi bilim dallarının ilerlemesi kendiliğinden olmaz.
Bilim hem bilgi üretmeye yönelik bir sistemi hem de o sistemden üretilen bilgiyi işaret eder. Bilimsel bilgi kuramlar hâlinde düzenlenir. Toplumsal kuram, toplumsal dünya hakkındaki bilgileri özetleyen ve düzenleyen birbirine bağlı fikirler sistemi olarak tanımlanabilir. Toplumsal kuram, toplumsal dünyanın bir haritası gibidir.
Araştırmacılar yanıt aradıkları, toplumsal dünyanın pekçok yönünü (örneğin, zeka, tutumlar, fikirler, hisler, duygular, güç, yetki) doğrudan gözlemlemek için duygularını kullanamaz. Araştırmacıların, toplumsal dünyanın bu tür yönlerini gözlemlemek ve dolaylı olarak ölçmek için kullandığı pek çok özelleşmiş teknik bulunmaktadır.
Bilim insanın yaşamını kolaylaştıracak mevcut teknolojiyi daha ileri aşamaya götürdüğü gibi doğayı da denetleyebilecek olanakları yaratır. Özet olarak tanımlama, açıklama ve çıkarım aşamaları bilimsel bilgiye ulaşmanın aşamalarıdır ve bu aşamalar bilimsel araştırma süreçleri içinde gerçekleşir.
Bilimsel Araştırma
Bilimsel araştırma, bilimsel yöntemler kullanılarak bilimin anlama açıklama ve kontrol etme işlevleri doğrultusunda bilgi birikimine ulaşma çabalarından oluşan bir süreç olarak tanımlanabilir. Bilimsel araştırma yapmak uzmanlık düzeyinde yeterlilikler gerektirmektedir. bilimi ve bilimsel yöntemi rehber kabul etmiş toplumlarda araştırma yeterliliğine büyük önem verilmekte ve toplumu oluşturan bireylerin tümüne bilimsel araştırma yeterliliğinin kazandırılmasına yönelik önemli yatırımlar yapılmaktadır.
Bilimsel araştırmanın niteliği, araştırmacının yeterlilik düzeyi ile yakından ilişkilidir. Dolayısıyla, araştırma sürecinin her aşamasında araştırmacının yetersizliğine yönelik sorunlarla karşılaşılması da olası bir durumdur.
Karasar (1999), bilimsel araştırmayı, ortaya konan probleme güvenilir çözümler bulmayı amaçlayan bir süreç olarak şeklinde açıklar. Bu sürecin gerçekleştirilebilmesi araştırmanın her aşamasının adım adım yerine getirilmesi ile gerçekleşmektedir.
Sosyal Bilimlerde Araştırmanın Amaçları
Sosyal bilimlerde yapılan bilimsel araştırmaların genel olarak dört ana başlık altında toplanır.
Bunlar:
- Keşif Amaçlı Araştırma,
- Tanımlayıcı Araştırma,
- Açıklayıcı Araştırma,
- Değerlendirme Amaçlı Araştırma.
Keşif Amaçlı Araştırma: Daha önce yeterli sayıda çalışma yapılmamış konularda çoğunlukla kullanılan bir araştırma şeklidir.
Tanımlayıcı Araştırma: Durumun ya da olayın belirli özelliklerini içinde bulunduran bir resmini sunar, odaklanmış bir araştıma sorusu ve konusuna gerek duyar. Çoğunlukla “nasıl”sorusu üzerinde durur.
Açıklayıcı Araştırma: Davranışın veya olayın ortaya çıkışı üzerine “niçin” sorusuna odaklanır. Genellikle teoriye dayanır ve tanımlayıcı ve keşif amaçlı araştırmalar üzerine inşa edilir.
Değerlendirme Amaçlı Araştırma: Bir olgu ve problem ile ilgili ortaya konulan programın, çalışmanın geçmişinin şu andaki durumunun ve geleceğe dönük önermelerinin objektif bir şekilde değerlendirilmesi amacı ile yapılan çalışmadır.
Bilimsel Araştırma Süreci
Araştırma sürecinde yer alan aşamalardan birinin veya birkaçının bilimsel araştırma ilkelerine aykırı tasarlanıp uygulanması, araştırmayı bilimsel olmaktan uzaklaştıracaktır. Bunun için araştırmacı, üzerinde çalıştığı araştırmayı bir bütün olarak algılamalı ve süreçte yer alan her aşamayı araştırmanın amacına uygun olarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmelidir.
Araştırma Konusunun Belirlenmesi
Bilimsel araştırma süreci, araştırmacının üzerinde çalışacağı konuyu belirlemesi ile başlar. Araştırma konusunun belirlenmesi, bir araştırmanın belki de en zor safhasıdır. Saruhan ve Özdemirci (2005) tarafından araştırma konusunu belirlerken araştırmacının dikkat etmesi gereken noktalar belirlenmiştir. Bunlar aşağıdakiler gibidir:
- Pragmatik Olmak
- Önemli Bir Konu Seçmek
- Yenilik Getirmek
- Etik Davranmak
- Yeterlilik
- İlgi ve Merak
- Yönlendirme
Literatür Taraması
Literatür taraması, bir konu ile ilgili çalışmaları belirleme ve özetleme anlamı taşır. Bunlar genellikle araştırma çalışmalarıdır, fakat kavramsal makaleleri ya da konu ile il- gili düşünce çerçevesi sağlayacak düşünce kırıntılarını da içerebilir. Literatür taramasını yapılandırmanın tek yolu yoktur. Fakat pek çok bilim insanı literatüre ulaşmak, literatürü değerlendirmek ve özetlemek için sistematik bir biçimde ilerler.
Araştırma Probleminin Belirlenmesi
Araştırma problemi tanımlanırken en sık kullanılan yöntem, problem alanının öncelikle, bir bütün olarak geniş bir bakış açısı ile ortaya konulması, sonra bu alanın alt parçalara ayrılması ve daha sonra da incelenecek parça ile diğer parçaların bir bütünün ilişkisini ortaya konmasıdır.
Sosyal bilim araştırmalarında problemler, konulardan, zorluklardan ve gerçek hayatta- ki mevcut uygulamalardan ortaya çıkar. Bir çalışmada araştırmacı “bu çalışma için ihtiyaç nedir?” veya “bu çalışmayı yapma ihtiyacını hangi problem etkiledi?” sorusunu sorduğunda araştırma problemi daha anlaşılır olmaya başlar. Problemde ilerleme kaydettikten ve bu konuda literatürü gözden geçirdikten sonra araştırmacı, literatürde bulunan eksiklikleri tanımlar.
Herhangi bir çalışmada yazarlar, bu eksiklerin birinden veya daha fazlasından söz edebilirler. Eksiklikler dergi makalelerinin gelecekteki araştırmalar için öneriler bölümlerinde bulunabilir ve yazarlar bu fikirlere referans verebilir ve önerdikleri araştırma için daha fazla gerekçe sağlayabilirler.
Araştırmanın Amacı
Araştırmanın amaçlarının açık ve net olarak ifade edilmesi, araştırmacının hangi noktaya varacağının belirlenmesi ve yol göstermesi açısından önemlidir. araştırma önerisi hazırlarken temel amaç cümlesi ve araştırmacıyı temel amaca ulaştırabilecek alt amaçlar oluşturulur. Temel amaç, araştırmadaki temel sorunu ve kavramları vurgular.
Araştırmacı araştırmanın yöntemine uygun olarak en uygun hedefi ortaya koymalıdır. Araştırmanın temel amacına dikkat çekmek için amaç ya da hedef gibi sözcükler kullanılmalıdır. Araştırmalardaki amaç cümleleri tarafsız olmalıdır.
Nitel araştırmacılar ne ve nasıl gibi sorulara yanıt arayarak keşfetmek, anlamak ya da ortaya çıkarmak gibi keşfetmeye dönük sorular kullanır. İyi tasarlanmış nitel amaç cümleleri araştırmada ele alınan merkezî fenomen (olgu), araştırmanın katılımcıları ve araştırmanın yapıldığı yer hakkındaki bilgileri içerir. Nicel araştırmacılar ise alt amaçların soru cümlesi olarak ifade edildiği durumlarda betimleyici, ilişkisel ya da iletiyi tahmin etmeye yönelik sorular oluşturabilir.
Araştırmanın Önemi
Önem bölümü çalışmanın sonuçlarının pratik değerini vurgular. Çalışmanın sonuçlarının nasıl kullanılabileceği betimlenerek önem bölümü oluşturulur. Burada konunun kuramsal önemi değil, çalışmanın işlevsel değeri ön plana çıkarılmalıdır. Araştırmanın sonuçlarının işlevsel olarak kimler için yararlı olacağı araştırmanın önemini oluşturur.
Konu ile ilgili geçmiş araştırmalara başvurmak ve bunlara çalışma içinde yer vermek, yapılan araştırmanın alandaki yerini, potansiyel katkısını, araştırmayı yapma ne- denlerini, varsa alandaki hangi boşlukları kapatacağını, çalışmanın önemini ortaya koyan ve bir anlamda bu çalışmanın yapılmasını araştırmacı nezdinde haklı kılan önemli bir unsurdur.
Varsayımlar
Varsayımlar, test etmeye gerek duymadan araştırmayı yürütebilmek için kabul edilen durumlardır. Araştırmada bazı başlangıç noktalarının, ayrıca kısıtlanmasına gerek görülmeden doğru olarak kabul edilmesi gerekebilir. Bu kabule varsayım (sayıltı) denir. Tartışmalı ifadeler varsayım olamazlar. Başka bir deyişle, araştırmanın sonuçları varsayımları geçersiz kılmamalıdır.
Sınırlılıklar
Araştırmacının, ideal gördüğü ve normal olarak yapmak isteyip çeşitli nedenlerle vazgeçmek zorunda kaldığı şeyler araştırmanın sınırlılıklarıdır. Bunlar, en uygun görülen koşullardan sapmadır. Sınırlılıklar, araştırmacının kendi bilgi, beceri ve olanaklarından gelebileceği gibi, problem alanı, araştırma amaçları, yöntem ve öteki pratik zorunluluklardan da kaynaklanır. Araştırma bulguları, verilen sınırlılıklar içinde geçerlidir.
Tanımlar
Araştırma planlanırken, belki de ilk yapılacak işlerden biri, araştırmada kullanılan terimlerin açıklığa kavuşturulmasıdır. Bilim dalları geliştikçe, kendine özgü terminolojisi ve soyut kavramları ile birlikte çoğalır. Araştırmacının kullandığı her terimi tanımlamasına gerek yoktur. Aynı alandaki araştırmacı ve uygulayıcılarda, yanlış anlamalara ve değişik yorumlara neden olabilecek ve sık sık kullanılan terimleri tanımlamakla yetinilir.
Araştırmanın Yöntemi
Araştırmanın amaçlarına ulaşabilmek amacıyla en uygun araştırma yöntemi seçilir. Seçilen yöntem araştırmanın sorunu ve amacıyla tutarlı olmalıdır. Bu aşamada araştırma sorununun çözümü için nicel, nitel ya da karma yöntemlerden hangisinin kullanılacağına karar verilir.
Nicel yöntemler, davranışların ancak objektif gerçeklerle açıklanabileceğini savunan pozitivist paradigmanın varsayımlarına dayalıdır. Nicel yöntemlerde araştırma dizaynı, araştırmacı eğilimlerinin ve hataların en aza indirgenmesini gerektirir. Nitel yöntemler ise araştırma dizaynı sosyal olarak tanımlanmış birden çok gerekçe olduğunu savunan fenomenolojik paradigmaya dayalıdır.
Nicel araştırmalar değişkenler arasındaki ilişkinin varlığı ve ilişkinin ne kadar kuvvetli olduğu ile ilgilenirken, nitel araştırmalar bu değişkenler arasındaki ilişkinin neden ve nasıl kurulduğunu anlamaya çalışır. Nicel araştırmalarda sonuçlar sayısal verilere ve istatistiki analizlere dayandırılırken, nitel araştırmalarda sonuçlar numerik olmayan bireylerin zengin anlatımları ve bunların yorumları şeklinde ortaya çıkar.
Maxwell’e (2005) göre nicel ve nitel yöntemlerin her ikisinin de kendine özgü güçlü yanları ve mantık farklılıkları vardır. Bu nedenle her iki yöntemi incelerken neyi nasıl açıkladıklarına, yani hangi soruları cevapladıklarına ve hangi amaçlara yönelik olduğuna bakmak gerekir.
Nicel Araştırmada Veri Toplama Süreci ve Analiz
Nicel araştırma teknikleri pozitivist epistemoloji ile uyuşumludur. Pozitivist epistemoloji öncelikle belirli bir ontolojik sayıltının benimsenmesine dayanır. Pozitivist metodolojide araştırmacılar teoriden çıkardıkları hipotezleri sınamaya yönelirler. Hipotez doğruluğu ya da yanlışlığı sınanmak üzere ileri sürülen önermedir. Bu bakımdan hipotez öncelikle bir önermedir. Bir önerme olarak hipotez genellikle, gözlenen ve neden-sonuç ilişkisini yansıtan bir cümledir. Bir hipotezin doğrulanması bize doğru olanın ne olduğunu gösterir. Bir hipotezin yanlışlanması ise bize yanlışın ne olduğunu gösterir. Bir hipotezin yanlışlanması durumunda doğru, o yanlışın dışında herhangi bir doğru olabilir.
Nicel araştırmalarda hipotez düzleminde kurulan nedensel ilişki, veri toplama araçları ya da deney aracılığı ile toplanıp analiz edilen verilerle gerçeklenir ya da reddedilir. Daha sonra ise sonuç bulguları, ilk aşamada tüm süreci kuran teori tarafından emilir. Niceliksel araştırma yönteminde, araştırılan konuya ilişkin, evreni temsil edecek ör- neklemden sayısal sonuçlar elde edilmektedir.
Nitel Araştırmada Veri Toplama Süreci ve Analiz
Nitel araştırmada, araştırmacılar veriyi katılımcı duyarlılığı ile doğal ortamda toplar ve toplanan veriyi model veya temalar kurmak için tümevarımsal olarak analiz ederler.
Nitel araştırmalarda veri toplama ve analiz etme zaman alır ve nicel araştırmalara göre daha uzun raporlarla sonuç- lanır. Nitel bir araştırmada tasarım süreci ile araştırma süreci eş zamanlı olarak ilerleyerek bilimsel araştırma sürecini takip eder. Bu süreç nitel araştırmanın temelini oluşturan geniş varsayımlarla ve araştırma konusunun yorumlayıcı/ kuramsal bir çerçevesi ile başlar.
M. C. Patton (2014) ise nitel araştırmacıların detayları açığa çıkaran ve yoğun betimleme veren gözlemleri, derinlemesine araştırmaları, insanların kişisel bakış açılarına ve deneyimlerine ilişkin doğrudan alıntıları gösteren görüşmeleri, durum çalışmalarını ve ayrıntılı döküman analizi gibi yöntemleri tercih ettiklerini belirtir.
Patton (2014) nitel araştırmalarda araştırmacının araştırma sırasındaki duruşunu empatik duruş olarak açıklar ve açık, duyarlı ve bilinçli olması gerektiğini belirtir.
Nitel araştırmacılar kendi seslerini ve bakış açılarına sahiplenirler. Kendi sesleri ve bakış açıları üzerinde derinlemesine düşünürler.
Araştırmalarda Çoklu Yöntem Kullanımı
Çoklu yöntem kullanımı ile araştırmacı çalıştığı olguya farklı bakış açılarından bakma fırsatı yakalarken aynı zamanda kullandığı araştırma yöntemlerinin en önemli niteliklerini de yapılan çalışmada en iyi şekilde kullanılır hâle getirir. Çoklu yöntem kullanımı, araştırmacının güçlü, sağlam ve içerik olarak doyurucu veriler geliştirmesini sağlar. Çoklu yöntem kullanımı ile araştırmacının çalıştığı olgu/fenomen hakkında perspektifi genişler zenginleşir. Çoklu yöntem ile araştırmacı çalıştığı konuya, araştırma problemine, olguya birden fazla data kaynağından bakma imkanı sağlar.
Çoklu yöntem kullanımında hangi veri toplama araçlarının kullanılacağı, hangi yöntemi hangisinin takip edeceği, o çalışmayı yönlendiren ana teorik yaklaşım tarafından belirlenir. Nicel ve nitel yöntemler sıra ile kullanılabilir. Çoğunlukla nitel çalışma ile baş- lanır. Ana hipotezler ortaya çıkıncaya kadar nitel yöntemler kullanılır. Sonrasında geliş- tirilen hipotezler nicel yöntemler kullanılarak daha büyük örnekler üzerinden test edilir.
Bulguların Yorumlanması
Farklı veri toplama teknikleri ile elde edilen verilerin, araştırma amacına uygunluğuna ilişkin denetimin gerçekleştirilmesinden sonra araştırma bulgularına dönüştürülmesi gerekir. Çünkü, bilimsel araştırmalarda ilgilenilen konu hakkında gerçekleştirilen ölçümler sonucu elde edilen veriler, genellikle işlenmemiş ham verilerdir.
Araştırmacının yapacağı yorumun niteliği, konuya hakimiyeti ile doğrudan ilgilidir. Araştırmacı tarafından araştırma bulgularına dayalı olarak yapılacak yorumlar, ilgili araştırmalarla benzerlik ve karşıtlıkları açısından ilişkilendirilerek yapılmalıdır. Ancak bu karşılaştırma yapılırken araştırma amaçları göz ardı edilmemelidir.
Bulgularının yorumu, araştırmacıyı araştırma denencelerinin doğrulanıp doğrulanmadığına ilişkin bir yargıya ulaştırmalıdır. Bir anlamda araştırmanın sonuçları olarak da değerlendirilebilecek bu yargılar araştırmanın denenceleri, amaç, alt amaç ve problemleri ile birlikte ifade edilmelidir. Araştırma sonuçları veya ulasılan yargılar, araştırma problemi ile ilişkili olan birey veya örgütler ile konuya ilgi duyan araştırmacılar için öneri niteliği taşımaktadırlar.