HALKLA İLİŞKİLER VE İLETİŞİM - Ünite 7: İletişim Sürecinde Empati Kurma Davranışı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: İletişim Sürecinde Empati Kurma Davranışı
Ünite 7: İletişim Sürecinde Empati Kurma Davranışı
Empati Kavramı
Kişilerarası ilişkilerin olumlu olması için gerekli koşullardan birisi de empatidir. Empati, psikoloji, halkla ilişkiler ve kişilerarası iletişim sürecinde adı sıklıkla geçen bir kavramdır.
Empatinin tarihçesine baktığımızda bu kavramın Almancadaki “einfühlung” ve Eski Yunancadaki “empathera” terimlerinden geldiğini görürüz.
Yunancada “içini hissetmek” olan “empatheia” terimi, ilk kez estetik kuramcıları tarafından, “diğerinin öznel deneyimini algılayabilme yeteneği” olarak kullanılmıştır. Amerikalı psikolog E.B. Titchener’in kuramına göre, empati; başkasının sıkıntısını, hislerini bir tür fiziksel taklit yoluyla kişinin kendisinde uyandırmasından kaynaklanmaktadır.
1897 yılında Alman psikolog Thedor Lipps “Einfühlung” ifadesini; “bir insanın kendisini karşısındaki nesneye yansıtması, kendisini onun içinde hissetmesi ve bu yolla nesneyi kendi içine alarak anlaması” süreci olarak tanımlamıştır.
Empati kavramının bugünkü anlamda kullanımının yayılmasında önemli bir rolü olan psikolog Carl Rogers’ın ilk empati tanımında ise; “empatik olmak veya empati durumu bir kimsenin duygusal unsurlarını ve anlamlarını o kimse kendisi imiş gibi yaşamak ve bu “imiş gibi” olma koşulunu mutlaka yerine getirmek” olarak tanımlar. Burada “imiş gibi” olma koşulu önemlidir, çünkü eğer “imiş gibi” olma durumu yoksa, bu o zaman özdeşleşme demektir.
Carl Rogers’ın bugün de kullanılmakta olan bir sonraki tanımı ise şöyledir: “Empati, bir kimse ile birlikte var olma şeklidir. Bir kimsenin özel algısal dünyasına girmek ve onunla tümüyle beraber olmak demektir. Bu, o kimsenin kaynağında hissettiği anlamlar değiştikçe ve onun o anda yaşadığı duygu her ne ise, her an buna duyarlı olmak demektir”.
Empatinin kökeni özbilinçtir; duygularımıza ne kadar açıksak, hisleri okumayı da o kadar iyi beceririz. Bu yeti-başka birinin ne hissettiğini bilebilme- satıcılık ve yöneticilikten gönül ilişkileri ve ebeveynliğe, insanların acılarını paylaşmaktan siyasal etkinliğe kadar uzanan pek çok farklı alanda karşımıza çıkar.
Karşımızdaki kişinin rolüne girerek empati kurduğumuzda o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra bu rolden çıkarak kendi yerimize geçebilmeliyiz. Aksi halde empati kurmuş sayılmayız.
Karşımızdaki insanlara empatik tepki vermenin başlıca iki yolu vardır: Yüzümüzü, bedenimizi kullanarak ve sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek. Empatik tepki vermenin en etkili yolu her halde bu ikisini kullanmaktır.
Empatinin İlişkili Olduğu Kavramlar
Empati ile sempati kavramı çoğu kez birbiri ile karıştırılmakta veya zaman zaman biri diğerinin yerine kullanılmaktadır.
Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide yandaş olmak esastır. Kısacası, empatide anlamak, sempatide ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek gerekir.
Bunun dışında, empati ile özdeşleşme kavramı da yakın ilişkilidir. Özdeşleşme, bir başkasının niteliklerinin, davranışlarının ve isteklerinin bir diğer kişi benliğine mâl edilmesi haline denir. Bir kişi ile özdeşleşmede o kişi gibi olma ve kendi benliğini silerek yerine diğer kişinin benliğini yerleştirme eylemi vardır. O kişi ile kendimizi özdeşleştirerek, onu model alır, onun duygu ve davranışlarını kendimize yansıtırız. Böylece, karşımızdaki kişinin bakış açısını kaybederek, özdeşimlerimiz çerçevesinde değerlendirmeler yaparız ki, bu da yanlı bir yaklaşım tarzıdır. Kısacası özdeşim kurmak empatiyi zedeleyebilir.
Empati ve halo etkisi de birbiriyle yakın ilişkili kavramlardır. Halo etkisi; bir kişi hakkındaki genel görüşümüzün, o kişinin diğer özellikleri hakkındaki beklentilerimizi ve yargımızı yönlendirmesi hadisesidir. Başka bir deyişle, bir kişinin, diğer bir kişi veya olayı tek bir olumlu özelliğinden dolayı tümden olumlu veya tek bir olumsuz özelliğinden dolayı tümden olumsuz değerlendirilebilmesidir. Halo etkisi yaratmış olduğu olumlu eğilimler için yanlı bir empatiye neden olurken, olumsuz etkiler için ise diğer kişilere karşı olumsuz yükleme yapmamıza neden olabilmektedir.
Empati ile benlik kavramı da yakın ilişkilidir. Benlik kavramı, bireyin kendine ilişkin bilinçli algılarından oluşmaktadır. Etkileşim içindeki konumumuza bağlı olarak farklı benlik kavramları geliştirebiliriz. Benlik kavramı kişinin kendisi hakkında bildikleri, başkalarının kişiye ilişkin görüşlerinden kişiye yansıyanlar ve kişinin kendine ilişkin değerlendirmelerinden elde edilir.
Çoğu zaman bu bilgiler ve değerlendirmeler çevreden hazır alınır. Kişi kendisi hakkında sıklıkla söylenen şeyleri benliğinin parçaları olarak görür ve ifade eder.
Çoğu zaman da benlik kavramına uygun davranmaya çalışır. Kişinin kendi gözlem, duygu ve düşüncelerinden elde ettiği benlik, bazen çevreden empoze edilen benlik(ler)le çelişir. Bu durumda iç çatışmalar yaşanır. İç çatışmalarının yoğunluğu bireyin diğer kimseleri anlamasını zorlaştırır ve empati kurmasını engeller. Empati ile benlik oluşumu arasında doğrusal bir ilişki vardır. İyi empati ancak iyi oluşmuş benlikle kurulabilir.
Empati ve yardım etme davranışı da birbiriyle yakından ilişkilidir. Empati kurmanın yardım etme davranışına nasıl dönüştüğü hakkında başlıca iki kuramsal açıklama vardır:
Bunlardan birincisine göre, sıkıntı içinde bulunan kişi ile empati kuran kişi, karşısındakinin durumunu anladığı için sıkıntıyı gidermek yani kendisini rahatlatmak için o kişiye yardımda bulunur.
İkincisine göre ise, sıkıntıda bulunan kişi ile empati kurarak onun durumundan haberdar olan kişi, diğergam bir davranışta bulunarak, sıkıntıdaki kişiyi rahatlatmak amacıyla ona yardım eder. Yukarıdaki açıklamaların birincisine göre, yardım davranışının temelinde egoist bir güdü, ikincisine göre ise diğergam bir güdü bulunmaktadır.
Empati ve etik de yine ilişkili kavramlardır. Martin Hoffman’a göre, ahlakın kökleri empatide bulunur, çünkü acı çeken, tehlikede olan veya bir mahrumiyet içinde bulunan potansiyel kurbanlara empati göstererek sıkıntılarını paylaşmak, insanları onlara yardımcı olmaya sevk eden şeydir. Kişisel ilişkilerde yaşanan empati ve özveri arasındaki bu doğrudan bağlantının ötesinde; Hoffman, empatik duygu kapasitesinin, yani kendini diğerinin yerine koyabilmenin, kişileri bazı ahlaki ilkeleri izlemeye yönelttiği görüşündedir.
Tüm bunlara ek olarak empatinin özünde dinleme vardır. Dinlemesini bilen biri için diğer insanları anlamak daha kolay olmaktadır. İnsanlar genellikle diğerlerini dinlerken şu dört düzeyden birini kullanırlar:
Önemsememe: Kişinin söylediğini dinler gibi görünür fakat dinlemiyordur.
Seçici Dinleme: Söylenenin ancak bazı kısımlarını duyar, diğerlerine ilgi göstermez.
Dikkatle Dinleme: Söylenen sözlere dikkat eder, hangi kelimelerin kullanıldığını iyi bilir
Empatik Dinleme: Kişiyi anlamak amacı ile kullanılan aktif dinleme.
İletişim ve Empati
Bunların yanında empatik iletişimin gerçekleşmesinde, karşımızdaki kişiyi işitmek yeterli olmaz. Onun söylediklerini anlamak, düşünmek, etkin bir dinleyici olmak gerekir. Onun duygularını yansıtma fırsatı verme, kendini ifade etme ortamı oluşturulmasında empatik iletişim gereklidir.
İletişimde empatinin kurulabilmesi için, kişinin karşısındaki kişinin hem duygu hem de düşüncelerini doğru olarak anlaması büyük önem taşır. Ayrıca empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışı karşısındaki kişiye iletmesi de empatinin gerçekleşmesinde son derece önemlidir.
Empatik iletişim becerimizin gelişmesi için iş birliği, yardımlaşma ve dayanışmaya acık, savunucu iletişimden uzak, farklılıklar arasında benzerliği aramaya çalışan bireyler olunmalıdır. Empatik iletişim içinde olan birey demokratik tutum ve davranış sergileyen bireydir. Bu bağlamda empatik iletişim, bireylerin birbirini anlama ve iletişimden kaynaklanan sorunların çözümünde en temel etkidir.
Empati sayesinde insan ilişkileri gelişir. İnsanlar arasındaki kavgalar azalır ve zamanla yok olur. Aile içi empati ise aile bireylerinin karşısındaki insanı kendi yerine koymasıdır. Bu sayede bireyler karşındakinin ne tepki vereceğini bilir ve ona göre davranır.
Kişisel İlişkiler ve İş Yaşamında Empatinin Önemi
Empati, sadece kendisiyle empati kurulana yararı olan bir etkinlik değildir. Empati, empatiyi kuran kişi için de önemlidir. Empatik becerileri ve eğilimleri yüksek olan, bu yüzden de diğer insanlara yardım eden kişilerin, çevreleri tarafından sevilme ihtimalleri artar. Bu nedenle toplum liderlerinin en önemli özelliği empati kurma becerilerinin yüksek olmasıdır.
Empatik liderler toplum için yeni çözüm önerileri ortaya koyabilmelerinin yanında toplumun hislerine tercüman olabilme yetenekleri ile sınanırlar. Bu durum, toplumu doğru algılama, anlama, anlamlı ilişkiler kurabilme, doğru yönde ikna edebilme becerileri ile mümkündür.
Empati kuracak kişinin, tam bir empati kurmuş sayılabilmesi için üç aşamayı tamamlaması gerekir:
Kendisini karşısındakinin yerine koyması, olaylara onun bakış açısıyla bakması.
Karşısındaki kişinin düşüncelerini ve duygularını doğru şekilde anlaması.
Kurduğu empatik bağı karşısındakine yansıtması.
Kişilerarası başarılı iletişimde önemli bir yeri olan empatinin iş yaşamındaki önemi de son derece büyüktür. Empati becerisi yüksek çalışanların olduğu bir kurumda çok daha az çatışma ve kriz durumu yaşanır.
Birbirlerini anlamaya çalışan ve bunu birbirlerine hissettiren iş arkadaşları çok daha başarılı takım çalışmalarına imza atarlar. Çünkü takım çalışmasının başarılı olmasının en önemli yollarından biri takımı oluşturanların empati becerilerinin gelişmiş olmasıdır.
Kurum içerisinde çalışanları dinlemek, onlara saygı göstermek, çalışanlar arasındaki empatik diyaloglar, kurumdaki genel mutluluk oranını arttırır. Bir kurumda empatik yaklaşımın olmayışı ise o kurumdaki çalışanların birbirlerine birey olarak değer vermelerini engeller.
Sosyal Beceri Olarak Empati
Kişilerarası ilişkilerin iyi olması sosyal beceriler değişkeniyle doğrudan ilişkilidir. Marlowe sosyal becerileri, kişilerarası durumlarda, kişinin kendisi dahil insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlama ve bu anlayışa uygun davranma yeteneği olarak tanımlamaktadır. Riggio sosyal becerileri oluşturan altı yapı olduğunu belirtmektedir:
Duyuşsal Anlatımcılık: Bireylerin sözel olmayan iletişim becerilerini, özellikle duyuşsal mesajları gönderme becerilerini ifade etmektedir.
Duyuşsal Duyarlık: Başkalarının sözel olmayan iletişimlerini alma, anlama ve yorumlama becerilerini ifade etmektedir.
Duyuşsal Kontrol: Bireylerin duyuşsal ve sözel olmayan tepkilerini düzenleme ve kontrol becerilerini içermektedir.
Sosyal Anlatımcılık: Sözel anlatımcılığı ve bireylerin birbirleriyle sosyal iletişim kurma ve iletişime katılma becerilerini ifade etmektedir.
Sosyal Duyarlık: Başkalarının sözel iletişimlerini alma, anlama ve yorumlama becerilerini içermektedir.
Sosyal Kontrol: Sosyal rol oynama ve bireyin sosyal olarak kendini ortaya koyma becerilerini ifade etmektedir.
Empati Yaklaşımları
Dökmen, “Aşamalı Empati Sınıflaması” adlı yeni bir empati modeli geliştirmiştir. Ona göre üç temel empati basamağı vardır. Bu basamaklar şunlardır:
Onlar Basamağı: Bu basamakta tepki veren bir kişi, karşısındaki kişinin kendisine anlattığı sorun üzerinde düşünmez; bu soruna ilişkin olarak kendi düşünce ve duygularından da söz etmez. Sorunu dinleyen kişi, sorun sahibine öyle bir geri bildirim verir ki, bu geri bildirim, o ortamda bulunmayan üçüncü şahısların (toplumun) görüşlerini dile getirmektedir.
Ben Basamağı: Bu basamakta empatik tepki veren kişi, ben-merkezcidir. Kendisine sorunu anlatan kişinin duygu ve düşüncelerine eğilmek yerine, sorun sahibini eleştirir, ona akıl verir. Bazen de kişiyi kendi sorunuyla baş başa bırakıp kendinden söz etmeye başlar.
Sen Basamağı: Bu basamakta empatik tepki veren bir kişi, kendisine sorununu ileten kişinin rölüne girer, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakar. Yani kendisine iletilen sorun karşısında, toplumun ya da kendisinin düşüncelerini dile getirmez. Doğrudan doğruya karşısındaki kişinin duyguları ve düşünceleri üzerinde odaklaşarak, o kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamaya çalışır.
Bu basamakların her birisi de kendi içerisinde “düşünce ve “duygu” olmak üzere iki alt basamaktan oluşmaktadır.
Bunun yanında aşamalı empati sınıflamasındaki üç temel basamağı da kapsayacak şekilde on alt basamak oluşturulmuştur.
Bu basamaklar şunlardır:
Senin problemin karşısında başkaları ne düşünür ne hisseder
Eleştiri
Akıl verme
Teşhis
Bende de var
Benim duygularım
Destekleme
Soruna eğilme
Tekrarlama
Derin duyguları anlama.
Bu basamaklardan;
“Senin problemin karşısında başkaları ne düşünür, ne hisseder?” basamağı Onlar Basamağına;
“Eleştiri, Akıl verme, Teşhis, Bende de var ve Benim duygularım” basamakları Ben Basamağına;
“Destekleme, Soruna eğilme, Tekrarlama ve Derin duyguları anlama” basamakları ise Sen Basamağına ilişkindir.
Söz konusu basamaklardan birincisinin kalitesi en düşük empatik tepki, sonuncusunun ise kalitesi en yüksek empatik tepki olduğunu ileri sürebiliriz.
Egan empatiyi;
Başlangıç ve
İleri olmak üzere iki düzeyde değerlendirmektedir.
Başlangıç düzeyinde doğru empati; ayırt edebilme durumlarını içerir. Karşısındaki kimsenin dünyasına girerek onun referans çerçevesinden bakıyor ve dünyanın ona göre nasıl olduğunu hissediyorsa ve onun duygularını ve duyguların altında yatan davranış ve yaşantılarını bulmuşsa ve bu anlayışını karşısındakine iletiyorsa, bu kimse doğru empatik düzeyini kullanmaktadır.
İleri düzeyde doğru empati ise; yalnızca danışanın söylediklerini, onun ifadelerini değil, aynı zamanda onun açıkça söylememiş olduğu durumu da görebilmeyi gerektirir.
Empati Yoksunluğu
Asperger Sendromu (AS) toplumsal ilişkilerde bozukluk ve empati yoksunluğu ile karakterize gelişimsel bir bozukluktur. 1944 yılında Avusturalyalı bir çocuk doktoru olan Hans Asperger tarafından otistik psikopatoloji içinde tanımlanmıştır
Asperger sendromlu bir çocuk normal ve normalüstü bir zekâya (özellikle sözel açıdan) sahip olduğu için çoğunlukla normal okula gider. Ama yüksek düzeyde düşünme ve anlama yeteneğinden yoksun olmaları, soyutlama becerilerinin olmaması, okuduklarını anlama ve muhakeme becerilerinin zayıf olması, problem çözme yeteneklerinin yeterli olmaması akademik başarılarını düşürmektedir. Çevrelerindeki çocukların oynadığı hayali oyunları anlayamayabilirler. Başkalarının düşündüğü ama söyleyemediği bir şeyi kendileri söylediği için genelde arkadaşları tarafından kaba bulunurlar.
Okulda en çok karşılaşılan sorunlardan biri de arkadaş edinememektir. Farklı ilgi alanları, farklı davranış kalıpları ve empati kurma zorlukları nedeniyle diğer çocuklarla kaynaşmaları zor olabilir. Asperger sendromlu çocuklar sıklıkla sosyal ilişkileri denerler, fakat her seferinde başarısız olurlar. Bu da bunalıma girmelerine sebep olabilir.
Asperger sendromu olan çocukların belli başlı karakteristik özellikleri şunlardır:
Duyarsız olma
Empati yokluğu
Dilde ve iletişimde zorluk
Bir konuya aşırı ilgi
Motor beceriksizlik ve sakarlık
Yalnızlık
Tuhaf ve garip olma
Sözcüklerin mecaz anlamını kavrayamama
Rutinlere bağlılık.
Empatik İlişkilerin Yaşam Biçimleri Üzerindeki Etkileri
Terapi ortamlarının yanı sıra günlük yaşamın hemen her kesiminde empatik anlayış, insanları birbirine yaklaştırma iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar kendileri ile empati kurulduğunda anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiklerini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak kişiyi rahatlatır ve kendisini daha rahat hissetmesini sağlar.
Beden dilinin öğrenilmesi empatik ilişki kurulmasında bir köprü rolü görür. Bununla birlikte bir insanın davranışlarının diğerini nasıl etkilediğini bilmek için empati kurmak gerekmektedir.
Empati kurmak, kişilerin kendilerine karşı yapılan kötü davranışları affetmesini sağlar. Yapılan olumsuz davranış sonucunda incinen insan empati kurarak bu incinmişliğin olumsuz etkilerini üzerinden atabilir.
Empatinin kişilerarası iletişimi kolaylaştırdığı bilindiği için, empatik becerileri arttırmak amacıyla çeşitli meslek mensuplarına empati eğitimi verilmektedir.
Empati kurabilme yeteneğine sahip olan kişiler, empati kuramayanlara göre arkadaşlık ilişkileri geliştirmede daha başarılı olurlar, diğer insanlarla iyi geçinirler, daha az kavga ederler ve daha fazla paylaşırlar. Empati kurmayan insanlar diğer insanların duygularına önem vermezler. Ayrıca empati geliştirmek saldırgan davranışların azalmasını sağlayarak iletişim ortamın daha güvenli ve huzurlu olmasında rol oynar.
Çocuklar için hikayeler, oyunlar ve filmler onların empati kurma becerilerini kuvvetlendirir.
Drama eğitiminin bireylerin empatik becerilerini geliştirdiği görülmektedir. Drama, empatik gelişim, sosyal beceri eğitimi, arkadaşlık eğitimi, atılganlık, eğitimi, ve benlik saygısını yükseltme yönünde yapılan çalışmaların temelini oluşturmaktadır.
Araştırmalara göre empatinin kendini açma, toplumsallaşma, sosyal duyarlılık ve topluma uyum ile pozitif ilişkisi vardır. Yani diğer insanlara duygu ve düşüncelerini iyi ifade edebilen, topluma uyumlu ve sosyal duyarlılığı yüksek olan kişiler aynı zamanda empati kurma becerisine de sahiptirler.
Günlük hayatın içerisinde insanlar bazen saldırgan davranışlar içerisinde bulunabilirler, saldırganca konuşabilirler. Yanında bulunan kişinin bu şekilde davrandığını gören insan, onunla ilişkisinde empati kurduğu takdirde; saldırgan kişinin davranışlarında bir yumuşama gerçekleşir ve saldırgan kişi kendisine empatik yaklaşan kişiye karşı olumlu duygular besler.
Yapılan araştırmalara göre şu faaliyetler empati kurma becerisini geliştirmektedir:
Kişilerarası empatik cevap verme ve anlama eğitimi verme
Model olma
Birisinin hissettiklerine öncelikle odaklanma
Rol alma ve rol oynama
Diğer kişinin perspektifini kavramanın ve hayal etmenin uygulamaları