HALKLA İLİŞKİLER YAZARLIĞI - Ünite 2: Yazmaya Hazırlık: Yazar Neyi, Nasıl Yazar? Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Yazmaya Hazırlık: Yazar Neyi, Nasıl Yazar?

Giriş

İletişim insan yaşamıyla birlikte var olan bir olgudur. Ses, söz ve semboller ile başlayan iletişim, yazının bulunmasıyla birlikte zaman ve mekânın sınırlarını aşmış ve uygarlıkların gelişmesini sağlamıştır.

Yazının kendine özgü bir kültürü vardır ve bu kültür, harflerden, sözcüklerden, cümlelerden, biçimlerden, kurallardan oluşur. Dolayısıyla yazmak, malzemeleri doğru kullanmayı, onlara doğru şekilleri vermeyi gerektirir.

İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları

İletişim, sürecin iki tarafını oluşturan gönderici (kaynak) ve alıcı (hedef) arasında belli bir konu ya da durumla ilgili düşünce birliği kurma sürecidir.

İletişimin gerçekleşmesi için kaynak-hedef olmak üzere ikili bir sistem gerekmektedir. İki sistem arasında etkili bir iletişim oluşması için kaynağın hedefi doğru analiz etmesi, anlaşılır bir ileti hazırlayıp doğru bir kanalla doğru zamanda göndermesi ve alıcıdan tepki alınması gerekmektedir. Ayrıca kaynak ve hedef arasında kültür, dil, yaşam biçimi, olaylara bakış açısı gibi konularda bir ortaklık söz konusu değilse etkili iletişimden bahsetmek güçtür. Temel olarak iletişim sürecinde beş temel unsurdan söz etmek mümkündür. Bunlar;

  • Kaynak , belli bir amaçla iletişimi başlatan ve sürecin diğer tarafında yer alan, hedef/alıcıyı belli bir yönde etkileyecek ya da harekete geçirecek içerikte iletileri hazırlayan kişi, kurum ya da gruptur.
  • İleti, kaynağın çeşitli görsel, işitsel ve sözel sembolleri kullanarak kodladığı ve hedefte belli bir düşünce, kişi, kurum ya da marka ile ilgili bir olumlu tutum, algı yaratmak için bir kanal üzerinden gönderdiği semboller bütünüdür.
  • Kanal, iletinin kaynaktan hedefe doğru gönderildiği yol olarak tanımlanır.
  • Hedef, kaynağın iletiyi yönlendirdiği ve belli bir yönde tutumları, algıları ve davranışlarında değişikliklerin olması beklenen kişi, grup ya da kitleyi ifade etmektedir.
  • Geribildirim, hedeften kaynağa dönen tepkilerdir.

İletişim sürecinde kaynak ile hedef arasındaki ortak algılamanın oluşmasını olumsuz etkileyen fiziksel ya da soyut unsurlara ise gürültü denir.

İletişimin temel amacı;

  • Bilgi vermek,
  • İkna etmek,
  • Motive etmek,
  • Karşılıklı anlayışı sağlamaktır

Pate Jackson’a göre de iletişim yaklaşımı beş aşamalı şu süreçleri kapsar:

  • Farkındalık yaratmak,
  • Gizli bir gönüllülük geliştirmek,
  • Olayı tetiklemek,
  • Orta düzeyde davranış,
  • Davranışsal değişim.

İletişim sürecinde kaynak ve hedefin fiziksel olarak yakınlık düzeyi, hedefin niceliksel olarak büyüklüğü, iletişim sürecinde yer alan kaynağın niteliği iletişimin farklı biçimlerde tanımlanan türlerini ortaya koymaktadır:

  • Bir toplumsal ilişkiler sistemi olarak: Kişiler arası iletişim, grup iletişimi, örgüt iletişimi, toplumsal iletişim,
  • Grup ilişkilerinin yapısına göre: Biçimsel olmayan (informal)/yatay iletişim, biçimsel (formal)/dikey iletişim,
  • Kullanılan kanallara ve araçlara göre: Görsel, işitsel, görsel-işitsel, dokunma ile telekomünikasyon, kitle iletişimleri,
  • Kullanılan kodlara göre: Sözlü, yazılı, sözsüz iletişim,
  • Zaman ve mekân boyutlarına göre: Uzaktan ve yüz yüze iletişim.

Yazılı iletişim bu iletişim türleri arasında büyük öneme sahip olanlardan bir tanesidir. Yazının icadı ile insan iletişimine yeni bir boyut daha eklenmiş; sözün kalıcı olması sağlanmıştır. Sözlü ve sözsüz iletişim yerellik, yazı ise evrensellik özelliklerine sahiptir. Yazılı iletişimin iki boyutundan söz edilir:

  • Bireysel Boyut: Yazılı iletişimde birey, alıcı konumundadır. Alıcının, yazılı ürünü çözebilme alışkanlığı ve yeterliliği önceden kestirilebilir. Telgraf, mektup, rapor, bireysel boyutta yazılı ürün türleridir.
  • Konumsal Boyut: Alıcıların bireysel olarak değil, konumsal olarak hedef kabul edildiği boyuttur. Afiş, bülten, kitapçık, gazete, dergi, reklam panosu vb. iletişim ürünleri konumsal boyutlu yazılı ürün türleridir.

Yazılı iletişimin tercih edilme sebepleri şöyledir:

  • Kullanılan ifadenin net olması, hatayı azaltması,
  • Karmaşık ifadeleri daha kolay iletmesi,
  • Saklanabilir olması,
  • İstenildiği an okunabilmesi,
  • Ön hazırlık gerektirmesi,
  • Çoğaltılabilmesi,
  • Kanıt olma özelliği taşıması

Yazının Dünü ve Bugünü

Yazının dünü ve bugününe bakıldığında, yazının kim tarafından bulunduğuna dair bir uzlaşı olmadığı görülür. Bugün, çoğu uzman yazının muhasebe hesaplarıyla başladığını kabul etmekle birlikte muhasebecilik antik Mısır, Çin ve Orta Amerika yazılarından günümüze kalanlar arasından çok az bir yer kaplamaktadır. 18. yüzyılda gerçekleşen Aydınlanma’yla yazının kökenleri piktogramla açıklanmaya başlamış, ilk yazılı simgelerin genellikle piktogramlar, somut nesnelerin resimsel temsilleri olduğu düşünülmüştür. Piktogram, bir konuda uyarıda ya da açıklamada bulunmak amacıyla kullanılan resimsel işaretlerdir. Trafik işaretleri, olimpiyat oyunlarındaki çeşitli spor dallarını temsil eden işaretler piktogramlara örnek olarak verilebilir.

Kâğıdın ve matbaanın bulunuşuyla, gerek kişilerarası, gerekse de kitlesel ölçekte iletişim olanakları yaygınlaşmıştır. Uzak mesafelerle haberleşme gereksinimi, yazılı iletişimi ön plana çıkarmış, gazete, dergi gibi iletişim ürünleri, geniş kitlelere ulaşarak kitlesel bir görünüm kazanmıştır.

Bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişim, yazının insan yaşamındaki önemini daha da arttırmış, kâğıda ve matbaaya güçlü bir alternatif yaratılmıştır.

Yazımın İşlevler

Yazının işlevleri arasında iletişim işlevi önemli bir yer tutar. Yazı ile kişiler arası ya da kitlesel, formal ya da informal iletişim gerçekleştirilebilir. İnsanlar arasında ekonomik, siyasal, kültürel ilişkiler de yine yazılı iletişimin rolü büyüktür. Yazının, insanlık tarihini oluşturabilmeyi sağlayabilmesi, duyguları, düşünceleri, haberleri günden güne, kuşaktan kuşağa aktarmaya hizmet edebilmesi, onun her türlü iletiyi saklayabilme işlevi ile hayat bulur.

Yazım Süreci ve İlkeleri

Yazı yazma süreci genel olarak üç aşamada incelenebilir; yazım öncesi, yazım sırası ve yazım sonrası

Yazım Öncesi

Yazar bu aşamada şu noktalara dikkat etmelidir; yazının formatı, amacı, hangi bilgilere ihtiyaç duyulduğu, araştırma ve bilgi toplama, kime seslenildiği (hedef), seslenilen kişilerin özellikleri ve dikkate alınması gereken özel durumlar.

Yazım Sırası

Yazar bu bölümde yazının amacına ve kurallara uygun ilerlemesi, etkili olması, bulunduğu fiziksel ortamın özellikleri, yazmasını etkileyen olumsuz durumların olup olmadığı gibi noktalara dikkat etmelidir.

Yazım Sonrası

Yazar kendine şu soruları sormalıdır: yazının içeriği amaca, hedef kitleye ve yayınlanacağı ortama uygun mu? Dil bilgisi kurallarına uymuş muyum? Anlatım bozukluğu var mı? Yazının biçimsel özellikleri istediğim gibi mi? Bu soruların cevaplarıyla artık yazım işlemi tamamlanmış olur.

Bir yazılı metnin şu özelliklere sahip olması beklenir:

  • Amaca uygunluk
  • Hedef kitleye uygunluk
  • Mecraya uygunluk
  • Akıcılık
  • Dikkat çekici olma
  • İkna edicilik
  • Dil bilgisine uygunluk
  • Gerektiği kadar uzun olma
  • Anlaşılır ifadelere sahip olma
  • Anlatım bozukluğu içermeme
  • Okunmayı kolaylaştıracak görsel düzenlemeler
  • Önceden belirlenmiş şablonlara uygunluk

Yazma işinin etkili olabilmesi için ayrıca yazarın belli özelliklere sahip olması gerekmektedir:

  • Araştırma ve gözlem yapabilme,
  • Empati kurabilme,
  • Analitik ve yaratıcı düşünebilme,
  • Entelektüel birikim sahibi olabilme,
  • Yazılı iletişim kurallarına hâkim olabilme

Yaratıcılık ve Yazılı İletişim

Yaratıcılık köken itibariyle Latince “Creativit?t” sözcüğünden gelen, diğer dillerde, örneğin İngilizcede “Creativity” , Fransızca’da “Créer” gibi fiillerle ifadesini bulan bir kavramdır. Temel olarak yaratıcılık; doğurmak, yaratmak, meydana getirmek anlamlarını taşımaktadır.

Geniş bir bakış açısıyla yaratıcılık; alışılmışları bırakmak, başkalarının yaşantılarına açılmak, herkesin izlediği ana yolun dışına çıkmak, bilinmeyenlere doğru bir adım atmak, yeni bir düşünce çizgisi çizmek, var olan problemin çözümü için alternatifler üretmek, başka şeylerin icadına yol açabilen bir şey bulmak, var olan düşünceler arasında bir ilişki kurmak ya da yeni ve orijinal bir düşünceye varmaktır.

Reklamcı ve yazar James Webb Young yaratıcılığın öğretilebileceğine ilişkin yaratıcılık süreci için geliştirdiği teknikte ilk olarak ham malzemelerin toplanma aşaması vardır. Bu malzemeler hem sorununuz ile ilgili özel, hem de sürekli zenginleştirilmiş bilgi deponuzdan gelen genel malzemelerdir. İkinci aşama, bu malzemeler üzerinde zihinde bir çalışma yapmaktır. Üçüncü olarak kuluçka aşaması gelir ki, burada bazı şeyleri sentez işlemini yapmak üzere zihinde bırakmanız gerekir. Dördüncü aşama, fikrin fiilen doğmasıdır ve beşinci aşama ise doğan fikri pratikteki kullanımları için son olarak geliştirme ve şekillendirme aşamasıdır.

Yaratıcılığın hiçbir şekilde öğretilemeyeceği ve doğuştan geldiğini savunan görüşler de vardır. Bu görüşlere göre; “yaratıcılık, geniş bir entelektüel nitelikler yelpazesini kapsar, ara sıra aykırılıklar da taşır. Bunlar arasında meraklılık, girişimcilik, kurumsallaşmış geleneklere dayanılmazlık, açık sözlülük, öznellik, sıra dışı ilişkiler arayışı, oyunculuk yetisi ve zamanın önünde olma isteği sayılabilir. Bu özellikler yaratıcı kişileri bazen akıllı, bazen de aptal gösterebilir”.

Eğitimin ve kişinin sahip olduğu kişisel özelliklerin yaratıcılık üzerinde birbirini zenginleştirici ve güçlendirici bir rolü olduğu söylenebilir. Yaratıcılık eğitiminde kişiye kullanılacak malzemeler, yaklaşımlar konusunda bilgi vermek ve bunları nasıl kullanabileceğini aktarmaktır.

Yaratıcılık birçok alanda olduğu gibi yazı içinde gereksinim duyulan bir konudur. Duygu, düşünce, olay, gözlem ve hayallerin çeşitli semboller kullanılarak yazı yoluyla başkalarına aktarılmasına yazmak denir. İletişim sürecinde gönderilen mesajların gönderenler ve alıcılar tarafından kesin olarak anlaşılması durumunda gerçek iletişimden bahsetmek mümkün olacaktır. Bu bağlamda iletişim için; anlaşılabilir mesajların alınması ve yollanması sanatıdır şeklindeki bir niteleme yanlış olmayacaktır.

Bir halkla ilişkiler uzmanının hazırladığı bir basın bültenine yaratıcı bir başlık bulabilmesi ya da bir reklam yazarının tüketiciler üzerinde etkili olabilecek bir reklam üretebilmesi, söz konusu reklamda yer alacak başlık, alt başlık, slogan, reklam metni gibi unsurların hedef kitlenin tutum ve davranışlarına etki edebilecek şekilde yapılandırılabilmesi için yaratıcılık içermesi de önem kazanır. Benzer durum halkla ilişkiler yazarlığının söz konusu olduğu alanlar için de geçerlidir.