HASTA ÇOCUKLARIN GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ - Ünite 4: Çocukların Hastane Yaşantısına Hazırlanması ve Hastaneye Hazırlayıcı Eğitim Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Çocukların Hastane Yaşantısına Hazırlanması ve Hastaneye Hazırlayıcı Eğitim

Giriş

Bebeklikten ergenliğin sonuna kadar süren yaşam dönemi çoğu kültür ve toplumda genellikle çocuk olarak değerlendirilir. Çocuk değerlidir ve geleceğin yetişkini olarak görülür. Bu nedenle özenle yetiştirilir, eldeki olanaklar en üst düzeyde kullanılır, tüm gereksinimleri karşılanmaya çalışılır. Fakat sağlığı koruma ve geliştirme uygulamalarındaki ilerlemelere rağmen bazı çocuklar hasta olmakta ve hastanede yatması gerekmektedir. Yaşamları normal gidişinde olan çocuklar aniden bu nedenlerden dolayı kendilerini hiç tanımadıkları, bilmedikleri ve ağrılı işlemlerin olduğu bir ortamda bulabilir. Hastalık, gelişen her çocuğun başına gelebilecek en yaygın stres kaynaklarından biridir. Çocuk hastaneye gittiğinde düzenli gelişme süreci kesintiye uğrar. Bununla birlikte bireylerde özellikle kronik hastalık durumunda uzun süre hastanede yatma, ağır tedavi şartları gibi riskler karşısında ölüm korkusu ile birlikte ağır psikolojik davranış problemleri ortaya çıkabilir. Bu nedenle hasta olan çocuğun ve ailenin hastane yaşantısına hazırlanmasına yönelik desteğin oluşturulması ve uygulanması gereklidir.

Tarihsel Süreçte Hastane Yaşantısına Bakış

Sağlıklı olmayan bir çocuğa ve yetişkine en iyi yaşam koşulları sağlansa bile, bu olanaklardan yararlanmaları mümkün olmayabilir. Gelişmiş ülkelere bakıldığında tüm çabaları sağlıklı bir birey yetiştirmek üzerinedir. Çünkü beden ve ruh sağlığı yerinde olan birey topluma katkı sağlar. Hasta çocuklar ile ilgili gerçekleşen en büyük değişim; hasta olduklarında ve hastane bakımına ihtiyaç duyduklarında çocukların ihtiyaçlarına olan farkındalığın büyümesine bir yanıt olarak Birleşik Krallıkta Sağlık Bakanlığının bir parçası olan merkez sağlık hizmetleri konseyinde hasta çocuklara yönelik bir komitenin kurulmasıdır. Bu komitenin başkanı olan Sir Harry Platt 1959 yılında komitenin gözlemlerini, bulgularını ve önerilerini içeren bir rapor hazırlatmış ve bu rapor Platt Raporu olarak tanınmıştır. Platt raporunda çocukların hastaneye yatırılmasının çocukların ve aileleri üzerindeki etkilerine değinilerek bu etkileri azaltmak için yapılabilecek çalışmalara vurgu yapılmıştır. Platt raporu sonrasında hastanede çocukları ziyaret etme kısıtlamaları yavaşça aşılmış ve hasta çocuklarına daha rahat erişim sağlayan aileler onların evde olduğu gibi hastanede de oyun oynama fırsatına ihtiyacı olduğunu fark etmişlerdir.

Bu değişimler sonrasında ya da aynı zamanlarda Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından 10 Aralık 1948'de, imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hastane yaşantısına giren çocuklara katkı sağlamıştır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi yanında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen ve 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiş olan Çocuk Hakları Sözleşmesi hasta çocukların hakları açısından büyük önem taşır. Bu bildirgeler dışında doğrudan hasta çocuklara yönelik çalışmalar 1988 yılında Uluslararası platformda Hasta Çocuk Hakları Bildirisi ile düzenlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalar ve yasal düzenlemeler ile hasta çocukların hastane yaşantısını desteklemek için önemli gelişmeler sağlanmış olup bu doğrultuda farklı alanlarda çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışmalardan biri de çocuk hastanelerinin kurulmasıdır. İlk çocuk hastanesi 1802 yılında Paris'te açılmış, bu hastaneyi 1834 yılında St. Petersburg ve 1837 yılında Vienna Hastaneleri takip etmiştir. Türkiye'deki ilk çocuk hastanesi ise 1899'da, II. Abdülhamit' in altı aylık kızının ölümü üzerine kurduğu Şişli Etfal Hastanesidir.

Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Rol Alan Etmenler

Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Çocuk

Hastaneye yatış, çocuğun yaşına ve yatış nedenine bağlı olarak farklı noktalarda rahatsızlık yaratır. Anne baba desteğinden yoksun kalmak çocuğu en çok tedirgin eden noktadır. Kısaca hastane yaşantısıyla karşı karşıya gelen çocuk ve ailesi açısından oldukça zor bir süreç başlar. Hastane yaşantısına hazırlanma sürecinin kolay veya zor geçmesini etkileyen birçok faktör bulunur. Bu faktörler aşağıda şu şekilde sıralanmıştır.

  • Çocuğun yaş ve gelişim özellikleri
  • Çocuğun mizacı
  • Daha önceki hastalık deneyimleri
  • Hastalığı ve hastanede yatmayı algılayışı
  • Tanının ciddiyeti
  • Hastalığın süresi ve türü/tipi
  • Ağrı ve hareket kısıtlılığının derecesi:
  • Tanı ve tedavi amacıyla yapılan müdahalelerin tipi ve sıklığı
  • Ebeveynlerin hastalığı algılayışı ve stres düzeyleri
  • Önceki stresörler: Stretör bireyde stres oluşturan etmenlerdir.
  • Çocuk ve ailenin sahip olduğu destek hizmetleri
  • Hastane yaşantısına hazırlayıcı eğitim programları ve niteliği

Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Ebeveyn

Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Ebeveynin Önemi: Freud'a göre yaşamın ilk birkaç yılı kişilik oluşumundaki en önemli yıllarıdır. İlk deneyimler birey için çok önemlidir. Çocukların dürtüleri ile sosyal çevrenin ilk etkileşimleri daha sonraki öğrenme, sosyal uyum ve anksiyete ile başa çıkma örüntülerini belirler. Dürtü, biyolojik ihtiyaçları karşılama amacına yönelik bir davranışa iten güçtür.

Ebeveynlerin Yaşadıkları Duygular : Çocuğun hastaneye yatması gerektiğinde tüm ailenin yaşam tarzında değişiklikler oluşmakta ve bu değişiklikler tüm ailenin stres ya da kriz yaşamasına neden olabilmektedir. Ebeveynlerin korku ve endişe/anksiyete yaşamalarının bazı nedenleri vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir.

  • Çocuğun iyileşmesine ilişkin endişelerin olması
  • Hastane ortamının yabancı olması, tanımadıkları birçok materyal ve araçlar ile karşılaşmaları
  • Çocuğun bakımında sağlık personeline göre kendilerini daha önemsiz hissetmeleri
  • Çocuğun hastalığı ve tepkileri hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları
  • Çocuğun hastalığı nedeniyle suçluluk duymaları
  • Evdeki diğer aile üyeleri için endişe etmeleri
  • Ekonomik sorunlar

Bu yüzden aile üyelerinin bireysel gereksinimlerini karşılamak için en uygun çözümü bulmaları ve çocuğun bakımına ilişkin tartışmaları konusunda desteklenmeleri önemlidir. Eğer uygun çözüm bulamazlarsa profesyonel destek almaları konusunda yönlendirilmelidir. Profesyonel destek, konusunda uzman kişiler tarafından verilen yardımdır.

Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Ebeveynin Eğitimi: Eğer ebeveyn çocuğuna uygun iletişim yöntemleri ile yaklaşmaz ve doğru bilgiler aktarmazsa hasta çocuğun, ebeveyne güveni azalır. Bu nedenle ebeveynlerin bazı konularda bilgileri olmalıdır. Ebeveynlerin hastane yaşantısına hazırlanmasındaki eğitim denildiğinde genellikle hasta çocuğun hastalığına ilişkin bilgilere yönelik eğitim verilmesi üzerinde durulmaktadır. Ancak en önemli nokta ebeveynlere çocukların hastane yaşantına hazırlanmasında onların gelişim özelliklerinin de etkili olduğu, farklı gelişim dönemlerinde olan ve farklı aile ortamlarında yetişen çocukların farklı tepkiler vereceği konusunda da bilgi verilmesidir. Örneğin; bebeklik döneminde hastalanan bir bebeğin annesi bebeğin küçük olması ve bu hastalıkla erken karşılaşması gibi birçok nedenden dolayı çok korku ve endişe yaşamaktadır. Bir de anne, altıncı ve sekizinci ay civarında olan bebeklerde görülen ayrılık kaygısını bilmiyorsa annenin kaygı ve endişeleri artmaktadır. Ayrılık kaygısı, genellikle 6. ile 8. aylar arasında ortaya çıkmakta ve hem anne hem de çocuk üzerinde hastane yaşantısı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Ebeveynleri yönlendirme ve bilgi verme sözlü ya da yazılı olabilir. Bu yönlendirme, yazılı kitapçıklar ve broşürler şeklinde gerçekleşir.

Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Hastane Personeli: Çocuğun hastane yaşantısına hazırlanma sürecinde hastane personelinin ebeveynler kadar hatta ebeveynleri yönlendirme ve destekleme rolleri nedeniyle daha fazla önemli oldukları dönemler olabilir. Ekip ruhu ile çalışan hastane personeli kendi aralarındaki paylaşımlar sayesinde çocuk hakkında daha fazla bilgi edinerek hasta çocuğa daha fazla destek olabilirler. Özellikle ilk defa hastaneye yatış için giden çocuğun tıbbi hazırlıkları gerçekleştirilirken yanında aile bireylerinden birinin olmaması gerekebilir. Bu durumlarda çocukların tepkileri ve belirgin bireysel gelişim özellikleri konusunda ebeveynden daha öncesinde bilgi alınmalıdır. Örneğin; ilk çocukluk döneminde ifade edici dil gelişiminde tek sözcük aşamasında olan çocuğun bazı temel ihtiyaçları ve duygularını ifade etmek için hangi sözcükleri kullandığı ya da tuvalet eğitimi bitmiş bir çocuğun tuvaleti olduğunu nasıl ifade ettiği ebeveyne sorulmalı ve bu konuda sağlık personeline bilgi verilmelidir. İfade edici dil çocuğun düşüncelerini, duygularını kısaca kendini ifade edebilme becerisidir.

Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanma Sürecinde Sağlık Hizmetleri: Bilindiği gibi ebeveynlerin korku ve endişelerinin nedenleri arasında ekonomik sıkıntılar yer alır. Bu sıkıntılar çözülmediği takdirde, ebeveynlerin korku ve endişeleri artmakta buna paralel olarak da çocukların korku ve kaygıları artmaktadır. Bu da çocuğun hastane yaşantısına hazırlanmasını etkiler. Bu etkilerin düzenlenmesi için ulusal sağlık politikaların düzenlenmesi gerekir.

Gelişim Dönemlerine Göre Çocuğun Hastane Yaşantısına Hazırlanması

Hastaneye yatırılma, çocuk için önemli bir anksiyete nedenidir. Bu doğrultuda bu kısımda, hasta çocuğun hastaneye hazırlanması sürecinde nelere dikkat edileceği, nelerle karşılaşılabileceği ve bu durumlarda nasıl çözümler olabileceği konusunda çocukların gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak önerilerde bulunulmuştur.

Bebeklik ve İlk Çocukluk Dönemi (0-3 Yaş)

Bebeklik Dönemi (0-1 Yaş): Bebeklik dönemi, çocukların bir daha asla bu kadar hızlı büyüyemedikleri ve gelişmedikleri dönem olarak ifade edilir. Bebek için bakımın bir kişi tarafından ve tutarlı olarak verilmesi önemlidir. Bakım veren kişinin aktif bir şekilde konuşması ve etkileşimde bulunması çocuğun güven duygusunu geliştirir. Bu nedenle hastane yaşantısına hazırlanma ve sonraki süreçte bebek ağrı ve sıkıntıdan kurtulmak için anneye yönelik geliştirdiği güvenli bağlanma sonucunda hastane yaşantısına hazırlanma sürecinde problem yaşamayabilir. Güvenli bağlanma, hastane yaşantısına hazırlanmasında önemlidir. Bu güvenli bağlanmanın desteklenmesi ve gelişmesi için hastane ortamında da annenin bebeğin, fiziksel, duygusal ve sosyal tüm gereksinimlerini zamanında ve tutarlı bir şekilde karşılaması gereklidir. Bebeğin günlük rutinlerinin oluşması güvenli bağlanma açısından önemlidir. Günlük rutinler, o gün ile ilgili alışılagelmiş düzen içinde yapılan eylemlerdir. Bebeklik döneminde olan çocukların tüm duyuları gelişmiş durumda ve çevrede olan her şeyi bilinçsiz olarak kaydetmektedir. Kendilerince şemalar oluşturmaktadırlar. Şema, bireyin çevresinde bulunan nesne, olay ve olguları tanımak için zihinde oluşturduğu algı çerçevesidir. Birey şemalar yoluyla çevreye uyum sağlar ve çevreyi organize eder.

İlk Çocukluk Dönemi (2-3 Yaş): Hastanede, ayrılık anksiyetesini azaltmak için hem çocuk hem de aile açısından şunlar önerilebilir:

  • Anne ya da aile bireylerinden biri çocuğun hem duygusal hem de tıbbi açıdan hazırlanma sürecinde eşlik etmeli ve çocuğun yanında kalmalı yani sağlıklı iletişim kurmalıdır.
  • Çocuklar gelişim özellikleri, ilgi ve hastalıklarının türüne göre etkinliklere yönlendirilmelidir.
  • İlk çocukluk döneminde de bebeklik döneminde olduğu gibi hastaneye yatış olduktan sonra hastalık türü izin verdiği sürece çocukların rutinlerin oluşturulması çok önemlidir.

Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş)

Çocukların gelişim özellikleri, hastane yaşantısına hazırlanma aşamasında önemli ipuçları verir. Çocuklar bu dönemde ben merkezci özelliğe sahiptir. Bu dönemde çocuklar-da cansız nesnelere canlılık özellikleri yükleme yani animizm özelliği ve sembolik oyun özelliği de görüldüğü için bu iki özellik çocukların hastane yaşantısına hazırlanmasında rahatlama açısından kullanılabilecek ve oyunlarına aktarılabilecek özellikler arasında yer alır. Sembolik oyun, oyuncakların işlevine göre oynanmasından ayrı olarak, nesneye bir işlev ve özellik atfederek o nesnenin sembolik olarak "mış gibi" kullanılmasıdır. Çocuk oyuncakların gerçeğin bir temsili olduğunu anlar. Bu sembolleri kullanarak da gerçek dünya ve çevresiyle nasıl etkileşimde bulunacağını kavrar ve dil için gerekli olan yapıları oluşturur. Bu dönem çocuklarıyla sözel iletişimin artması nedeni ile hastaneye yatmadan önce kesinlikle açıklama yapılmalıdır. Hastane yaşantısına hazırlama sürecinde sözel iletişim yanında çocuk kitapları ve öykülerden de yararlanılabilir. Bunların yanında çocukların hastane yaşantısına hazırlanma sürecinde canlıların ve aynı tür canlıların da kendi içinde farklılıkların olduğunu anlatan filmlerin izlenmesi önemlidir.

Okul Dönemi (6-12 Yaş)

Piaget'e göre bu dönemdeki çocuklar, zihinsel yetenekleri ile yeterliliğini ortaya koyabildiği, benmerkezcilikten kurtulduğu ve başkalarının da kendilerine göre düşüncelerinin olabileceğini kavradığı için çocuk, ebeveyn ve aile bireylerinin endişe ve korkularını daha net olarak görebilir. Hasta olan çocuklarda güvensizlik ve aşağılık duygusunun oluşma riski yüksek olup hastane yaşantısı sürecinde bu duygular daha fazla yaşandığı için hasta çocukların başarı sağlayabilecekleri, mutlu olabilecekleri etkinlikler ile desteklenmeleri önemlidir. Çocuk okula devam edemezse ve derslerinden bu nedenle geri kalırsa stres yaşayabilir. Bazı hastanelerde çocukların derslerinden geri kalmasını önlemek için "hastane okulları" açılmıştır. Çocuk hastaneye yatış için geldiğinde de yattığı serviste çalışan sağlık personeli ile tanıştırılmalı ve hangi tür müdahalelerin yapılacağı konusunda uzmanlar açıklama yapmalıdır. Hastaneye yatışın geçici bir durum olduğu ifade edilerek servisteki diğer çocuklarla tanıştırılması ve iletişimi sağlanmalıdır. Servisin yemek saatleri ve hasta ziyaret saatleri açıklanmalıdır. Tuvalet, banyo, çağırma zili, oyun odasının ve televizyon odasının yeri gösterilerek servis tanıtımı yapılmalıdır. Bu dönem çocuklarının hastane yaşantısına hazırlama aşamasının daha etkili olabilmesi için afişlerden, broşürlerden ve filmlerden yararlanılabilir. Özellikle ağrılı müdahalelerden sonra çocukların öykü anlatmasına ve resim yapmasına izin verilebilir çünkü böylelikle strese tepkileri etkili bir şekilde değerlendirilir. Stres, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepkidir.

Ergenlik Dönemi (12-18 yaş)

Hastanede olmanın ergenler üzerindeki etkilerini ve onların hastalık zamanındaki ihtiyaçları düşünüldüğünde öncelikle ergenlerin çocuklardan farklı oldukları kabul edilmelidir. Ergenler hastaneye yatırıldıklarında, eğer ergen hastalar için özel bir bölüm yoksa yaşlarına veya yatak uygunluklarına bağlı olarak yetişkin veya çocuk ünitelerinde tedavi edilebilir. Her ergenin kendine ait farklı bir bakış açısı vardır. Bunun yanında ergenler çalışılması en zor gruplardan biri olabilir. Hastalık ve sağlık konusundaki bilgi yetersizlikleri vardır. Bunun sebebi, çevrelerindeki dünyadan aldıkları bilgi türünden kaynaklanmaktadır. Özellikle hastaneler ve hastalıklar hakkında doğru olmayan veya aşırı korkunç şeyler gösteren televizyon programları ve filmler bu duruma örnek gösterilebilir. Ergenlere kendileri için önemli ve yakın buldukları eşyaları getirmelerinde destek olunması da önemlidir. Bunlar; kendi pijamaları, battaniyesi, yastığı, terliği, iç çamaşırları, doldurulmuş hayvanları, favori dergileri, kitapları, bilgisayarları, video oyunları, Mp3 çalar ya da iPad'leri olabilir.

Hastane Yaşantısına Hazırlayıcı Eğitim

Çocuklar hastane tedavisine er ya da geç gereksinim duyar. Bu nedenle çocuk sağlıklıyken çocuğu hastane ortamına daha önceden alıştırmak, çocuğun hastaneye hazırlanma sürecini olumlu yönde etkiler. Çocuğun tedavi niyetiyle değil de hastaneyi tanıyabilmesi için yapabileceği bir ön ziyaret ve eğitim çocuğun hastaneye karşı korkusunun azalmasını sağlar.

Çocuklara Yönelik Hastane Yaşantısına Hazırlayıcı Eğitimler

Hastaneye ilk defa gelen bir çocuk, büyük bir korku ve kaygı içindedir. Kaygı ve korkular, çocukların hastanede yaşantısını hazırlanmasında olumsuz etken olup hastane personeli tarafından önemle üzerinde durulması gereken bir noktadır. Herhangi bir tehlike karşısında insanda ortaya çıkan tedirginlik ya da akıl dışı korku durumudur. Bu nedenle hastanede yatan çocuk, çocuğun ailesi ve hastane personeli için ortaya çıkabilecek çeşitli olumsuz durumları ortadan kaldırmak için öncelikle çocuğun korku ve kaygılarını gidermek gerekir.

Çocuklara Yönelik Hastane Yaşantısına Hazırlayıcı Eğitimi Hazırlarken Göz Önünde Bulundurulması Gerekenler

Çocukların gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukların bireysel farklılıklarına uygun olmalıdır. Bireysel farklılık, her çocuğun gelişimsel özelliklerini, ilgi ve ihtiyaçları bakımından farklı olduğudur. Eğitim sürecinde çocuğun ve ebeveynlerin etkin katılımı sağlanmalıdır. Eğitime katılan ebeveynler de eğitimcileri model alarak, çocuklarına hastalıkları konusunda nasıl açıklama yapacaklarını, yaklaşımlarının nasıl olacağını belirlemelidir. Çocukların gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçlarına göre hazırlanacak olan hastaneye hazırlayıcı konular aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

Sağlık, hastane, hastane süreci, hastane personeli, hastanede kullanılan aletler, hastanede yapılan tıbbi müdahaleler.

Çocuklara Yönelik Hastaneye Hazırlayıcı Eğitim Etkinlikleri

Oyun: Çocukların hastane yaşantısına hazırlanmasında oyun çok önemlidir. Bu alanda çalışan PegBelson "Oyun İçin Çağrı" isimli makalesinde, hastane ortamında oyuna ve bu oyunların bilinçli biri tarafından yönlendirilmesinin önemine vurgu yapmıştır. Bu nedenle oyun, hasta çocukların hastanedeki tüm aşamaları için son derece değerlidir. Kısaca, hastanelerde oyun alanları ve bu alanlarda çocukların gelişimsel özellikleri, ilgi ve hastalık türleri doğrultusunda materyallerin olması önemlidir.

Dil Etkinlikleri: Kitap Okuma (Kitap Okuma, Sohbet vb.)- Haberleşme Mektupları: Kitap okuma, hastane yaşantısına hazırlayıcı eğitimlerde oyun kadar önemli bir yer tutar. Okul ve ergenlik döneminde konu temalı bilgiyi içeren kitaplar, hasta çocuğun hayatını anlatan roman ya da biyografiler ile çocukların kendi yazma çalışmaları önerilir. Okul ve ergenlik döneminde bulunan çocukların biyografiler yoluyla rahatlamaları önemlidir.

Müzik Etkinlikleri: Hastanede müzik etkinlikleri çocuğun rahatlamasına olanak sağlarken motor gelişimine ve bilişsel gelişimine de katkı sağlamaktadır. Çocuk hastaların yaşam kalitesini arttırmada müzik kullanımı çok önemlidir. Müzik; depresyonu azaltır, çocuklarda hareket kolaylığı sağlar, kas gerginliğini azaltır ve ağrı tedavisine yardımcı olur.

Sanat Etkinlikleri: Sanat, insanın en derin duygularını ifade etme yoludur ve insanın hikâyesinin portresidir. Sanatsal ifade her çocuğun iyileşmesine yardımcı olur. Sanat ürünleri oluşturulması sayesinde çocuklar bilişsel yeteneklerini geliştirirken hastalığın etkileri ile daha rahat baş edebilmektedir.

Tiyatro ve Palyaço Etkinlikleri: Terapötik mizah, sağlığın geliştirilmesinde kullanılır ve duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi destekleyerek hastalıkla baş etmeyi kolaylaştırır. Tiyatro, palyaço gibi etkinlikler ağrı, acı ile başa çıkma ve kontrol kaybını yenmede önemlidir. Kontrol kaybı kişinin kendi bedenini, duygularını ve düşüncelerini denetlemesi açısından önemlidir.

Bilgisayar Kullanılarak Gerçekleştirilen Etkinlikler: Bilgisayar etkinlikleri çocukların ilgi duydukları birçok alana ulaşmasına olanak verdiği için özellikle okul çağında olan çocuklar ve ergenler için önemlidir. Hastane ortamında çocuklarla en rahat çalışabilecek materyaller arasındadır.

Eğitim ve Tartışma Grubu Etkinlikleri: Bu etkinlik özellikle okul dönemi çocuk ve ergenleri kapsamaktadır. Bu etkinliklere sağlık personeli katılır. Çocukların hastane yaşantısına ve hastalığına ilişkin soruları cevaplandırılır ve istekleri tartışılır. Çocuklar böyle bir grup içinde kendilerini değerli hisseder.

Tanışma Etkinlikleri: Hastaneye hazırlayıcı eğitimde en önemli etkinlik olarak yer alır. Hastane yaşantısına olumlu başlaması için hastanenin ve hasta personelinin tanıştırılması çok önemlidir.

Ailelere Yönelik Hastane Yaşantısına Hazırlayıcı Eğitim Etkinlikleri

Ebeveynlerin hastane yaşantısına hazırlayıcı eğitimin başında ailenin çocuk, hastane ve hastalık açısından eğitilmesine yönelik etkinlikler gelmelidir. Bu eğitim etkinlikleri grup eğitim toplantıları, bireysel görüşmeler, broşür, afiş, kitapçık, CD, filmler gibi birçok etkinlikleri içerebilir.

Çocuğu hastanede yatan annelerin yaklaşık üçte ikisi depresyon belirtisi göstermektedir. Hastane personeli, bu grubu depresyon yönünden de ele alabilmeli veya anneleri yardım alabilecekleri kaynaklara yönlendirebilmelidir.