HAVAALANI YÖNETİMİ - Ünite 8: Havaalanlarının Ekonomik ve Sosyal Yönleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Havaalanlarının Ekonomik ve Sosyal Yönleri

Ünite 8: Havaalanlarının Ekonomik ve Sosyal Yönleri

Hava Ulaştırma Sektörünün Gelişimi

SHY-14a’da havaalanı; “karada veya suda, içerisindeki bina, tesis ve donanımlar dâhil kısmen veya tamamen uçakların iniş, kalkış ve yer hareketlerini yaparken kullanabilmeleri amacı ile belirlenmiş sahalar” olarak tanımlanmaktadır.

Hava ulaştırma sektörünün doğusu ve gelişiminde önder konumda olan ABD’de, 1900’lü yılların basında ilk uçuş denemeleri sırasında havaalanı kavramından söz edilemezdi. Geniş ve düz alanlar uçak iniş ve kalkışı için kullanılmaktaydı. 1918 yılında, ilk tarifeli hava posta servis başlatılmış olup yolcu terminallerinin yapımı 1920’li yıllara; sıkıştırılmış dolgu malzeme ile iniş pisti yapımı 1930’lu yıllara rastlamaktadır. Gerçek anlamda havaalanları, hava ulaştırma sektörünün emekleme dönemi olan 1920’li yılların ortalarından 1930’lu yılların sonuna kadar olan dönemde planlanmış ve inşa edilmiştir. Zamanla bu havaalanları daha karmaşık yapılara dönüşmüşlerdir. Talebin artması ile kapasiteye yönelik yeni teknolojilerin hizmete sunulması havaalanı yapılarını ve işlevlerini de değiştirip geliştirmiştir. Bu dönemlerden 80’li yılların ortalarına kadar geçen sürede havaalanları sadece aktarma noktaları olarak kabul edilmekteydi.

İkinci Dünya Savası sırasında geliştirilen teknoloji sivil hava taşımacılığını da etkilemiştir. Savaş sonrası uçaklara olan güven artmış, daha geniş kapasiteli, uzun mesafe uçuşlar ile ülkelerarası tarifeli seferler hizmete girmiştir. Bütün bu gelişmelere paralel olarak havaalanı sistemi oluşmaya başlamıştır. 1909 yılında kurulan College Park Havaalanı, Maryland, ABD; 1911 yılında kurulan Hamburg Havaalanı, Almanya; ilk uçuşlar 1909 yılında başlasa da resmi olarak 1912 yılında açılan Baneasa Havaalanı, Bükreş, Romanya günümüzde hala işlerliğini sürdüren ilk havaalanları arasında yer almaktadırlar. Ülkemiz sivil havacılık faaliyetlerinin 1912 yılında, bugünkü İstanbul Atatürk Havalimanı civarında Sefaköy’de kurulan hangarlar ve iniş kalkış pistinin bulunduğu bir meydan ile başladığı kabul edilmektedir. Atatürk’ün desteğiyle, 16 Şubat 1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti kurulmuştur. Cemiyetin açılış töreninde Atatürk: “… İstikbal göklerdedir; çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlarından asla emin olamazlar… Türk çocuğu her iste olduğu gibi havacılıkta da en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın. Bundan gerçek dostlarımız sevinecek, Türk ulusu mutlu olacaktır.” diyerek halkı bilgilendirmiştir. 20 Mayıs 1933 tarihinde, 2186 Sayılı Kanunla, bugünkü Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMI) Genel Müdürlüğü ve Türk Hava Yolları A.O.’nın başlangıcını oluşturan Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi kurulmuştur. Havayolu işletmesi ve havaalanları kurmak, havayolu taşımacılığı hizmeti oluşturmakla görevlendirilmiştir. Bu dönemde, askeri amaçlı bazı uçaklar modifiye edilerek yolcu ve yük taşımacılığı için kullanılmıştır. Aynı yıl, 5 uçaklık bir filo ile Türk Hava Postaları adı altında sivil hava taşımacılığı yürütülmeye başlanmıştır, İstanbul-Eskişehir-Ankara hattı ticari uçuşları hizmete girmiştir. Nuri Demirağ, 1936 yılında on yıllık bir plan yaparak Tayyare Etüd Atölyesi’ni kurmuştur. Bunun bir örneği de o dönemde Avrupa’nın en modern havaalanı olan Amsterdam’da bulunmaktadır. İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağı Nu.D.38 tamamen Türk mühendisler ve isçiler tarafından gerçekleştirilmiştir. 1948-1952 yılları arası ABD Hükümeti’nin Marshall Planı adı altında Türkiye’ye uyguladığı ekonomik yardım çerçevesinde uçak ve motor fabrikaları traktör fabrikalarına dönüştürülmüştür. Havaalanı yapımının önemi doğrultusunda 3 Haziran 1938 tarihinde, 3424 sayılı Kanun ile Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi, Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü adını alarak Bayındırlık Bakanlığı’na, daha sonra da 1943 yılında, 4467 sayılı Kanun ile Ulaştırma Bakanlığı’na bağlanmıştır. 1944 yılında imzalan Chicago Sözleşmesi, ülkemiz ve dünya sivil hava taşımacılığı için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası Sivil Havacılık Antlaşması ile kurallara bağlanan havacılık faaliyetleri İkinci Dünya Savası sonrasındaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak tarifeli ticari yolcu ve yük taşımacılığı büyük ivme kazanmıştır.

DHMİ’nin faaliyet konuları; sivil havacılık faaliyetlerinin gereği olan hava taşımacılığı, havaalanlarının işletilmesi, yer hizmetlerinin yapılması, hava trafik kontrol hizmetlerinin ifası, seyrüsefer sistem ve kolaylıklarının kurulması ve işletilmesi, bu faaliyetler ile ilgili diğer tesislerin kurulması, işletilmesi ve modern havacılık düzeyine çıkarılmasını sağlamaktır.

Havaalanlarının Değişen Rolü

Hava ulaşımı talebinin sürekli olarak artması; havaalanlarının kapasitelerinin öngörülenden çok önce dolmasına neden olmuştur. Teknoloji, yolcu eğilimleri, uçak büyüklüğü, günlük ve yıllık uçuş sayısı öngörüleri talebi karşılamaktan çok uzak olduğu için beklenenden çok kısa süre önce havaalanlarında kapasite sıkışıklığı ve artan talebi karşılayamama durumu söz konusu olmaktadır. Artan talebi karşılamak için gerek pist sayısı ve uzunluğu; gerekse terminalin büyüklüğü ve işlevselliği konusundaki yetersizliklerin giderilmesi ancak büyük miktarda yatırımla mümkün olabilmektedir. Kamunun eğitim, sağlık ve güvenlik vb. asli hizmetlerinden ulaşım hizmetine yüklü miktarda kaynak ayırması finansman sorununa neden olmaktadır. Bu nedenle, vergi gelirlerini havaalanlarına kullanmak yerine, artan yatırım ihtiyacını özel sektörle birlikte karşılamak ve kapasite sorunlarını özelleştirme ile çözmek seçeneği ön plana çıkmıştır. Ayrıca, kamunun işlettiği havaalanlarının etkin ve verimli olmaması da söz konusudur.

Havaalanları için ticarileşme havaalanının bir kamu teşebbüsünden ticari bir işletmeye dönüşümü ve ticari kurallara uygun bir yönetim felsefesinin benimsenmesidir.

STOL havaalanı: Kısa mesafede kalkış ve iniş (Short Take-off and Landing) imkânı sağlayan, bölgesel havayolu taşımacılığının gelişiminde önemli unsur olarak kabul edilen küçük havaalanları.

Genel anlamda KÖI (Kamu-Özel İş Birliği);bir sözleşmeye dayalı olarak, yatırımların ve hizmetlerin, projeye yönelik maliyet, risk ve getirilerin kamu ve özel sektör arasında paylaşılması yoluyla gerçekleştirilmesini’ ifade etmektedir.

Yap-İşlet-Devret model, uzun dönemli imtiyaz sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. Kamu sahipliğindeki havaalanlarının tamamı ya da terminal gibi bir bölümünün özel sektörün işletimine bırakılmasıdır. Artan ihtiyaçların temini kamunun sahip olduğu kıt kaynaklarla karşılanamadığında uygulanan YID modelinde alt yapının özel sektör tarafından üstlenilip belirli bir süre işletildikten sonra sözleşme sonunda kamuya devredilmektedir.

2003-2013 yılları arasında, Türkiye’de, hava ulaştırma sektöründe, istihdamda %177,8; ciroda %981,8; iç hat yolcu trafiğinde ise %732 oranında artış yaşanmıştır.

\10. Ulaştırma Şûrası’nda, 2023 hederi arasında yer alan ‘mega-kent’ için atılan adımlardan biri İstanbul’un kuzeyinde inşa edilecek ve dünyanın en büyük havaalanlarından biri olacak İstanbul Yeni Havalimanı projesidir. Bu proje, artan talebe uygun alt yapı ve hizmet kalitesi ile gecikmeler yaşanmadan cevap verebilecek, bölgesel lider ve küresel aktör olarak havaalanı işletmeciliğinde önemli rol oynayabilecektir.

Geleceğe yönelik öngörüler, iktisadi ve sosyal refah bütünleşmesine ve demografik büyüklüğe sahip mega-kentler arası hava trafiğinin yeni bir hava yolu haritası oluşturacağı yönündedir. Kentleşme dinamikleri hava ulaşım sektörü ve havaalanları açısından belirleyici olacak; bir kent küresel is ve turizm ağlarına bağlantıları derecesinde hava ulaşımından pay alacaktır. Aynı derecede, kentsel gelişim için yapılacak çabalar da hava ulaşımının gelişimini doğrudan etkileyecektir.

Havaalanı kenti; kent ve havaalanının mekânsal olarak ortak bir zemine oturduğu, çok kanallı ulaşımla bütünleştiği ve çevresindeki yerleşim alanlarına ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan katkıları ile bölgenin stratejik gelişimi ve planlamasını da etkileyen bir yapılanmadır.

Hava ulaştırma sektöründe yaşanan gelişmeler, tutarlı hava ulaştırma politikalarının uygulanması, turist sayısında meydana gelen artış, ticari ve kültürel anlamda düzenlenen etkinliklere bağlı olarak yaşanan trafik artısı, hava ulaşımı altyapısı ve araçlarına doğru yatırımlara ve yönetimine fırsat tanımıştır. Toplumun her kesiminin hava ulaşımına erişimini sağlayabilmek adına ulusal havaalanı ağı sürekli geliştirilmeli, etkin planlama, nitelikli fizibilite ve kapasite analizleri çerçevesinde genişletme ve modernizasyon çalışmaları üzerinde durulması bu sektörün sürdürülebilirliği açısından önem taşımaktadır.

Havaalanlarının Ekonomik Rolü

Havayolu ile yolcu ve yük taşımacılığı, sosyal ve ekonomik yönden küreselleşmenin en önemli bileşenlerindendir. Ticari hava taşımacılığı; dünya ekonomisinin gelişimine yön veren, uzak mesafeleri birbirine bağlayıp sosyal ve kültürel gelişimi sağlayarak ulusların yakınlaşması ile küreselleşmeyi beraberinde getirmektedir. Yirminci yüzyılda, diğer ulaştırma araçları ile karşılaştırıldığında ciddi bir atılım ve büyüme gösteren havayolu taşımacılığı, istihdam yaratmada da önemli sektörlerden biri durumuna gelmiştir. Küresel ticaretin gelişimini hızlandırmış, turizm açısından yeni pazarlar ve fırsatlar sunulmasına imkân tanımıştır. Teknolojik gelişim sonucu hava ulaştırmasında kullanılan uçakların hızı, menzili ve güvenilirliklerinin artması ile toplumların ve bireylerin refah seviyelerinin ve harcanabilir gelirlerinin artmasıyla farklı kültürleri tanıma istekleri uzak bölgelerde turizmi de geliştirmektedir. Talep ve rekabetin artmasına bağlı olarak düsen bilet fiyatları; çok uluslu işletmelerin oluşturduğu ticari ağlar yolcu ve yük taşımacılığındaki payın ve öneminin artmasına da neden olmaktadır.

Havaalanı olmayan, hava ulaştırma hizmeti alamayan bölgelerin ekonomik gelişimi belirli sınırlar içinde kalmaktadır. Uçak üretimini de içine alan hava ulaştırma sektörünün ekonomik etkileri doğrudan, dolaylı ve uyarılmış etki ile hava ulaştırma dışındaki sektörleri de etkileyen katalizör etkiler olarak sınıflandırmak mümkündür.

  • Hava ulaştırma sektörünün doğrudan ekonomik etkileri

  • Hava ulaştırma sektörünün dolaylı ekonomik etkileri

  • Hava ulaştırma sektörünün uyarılmış (çarpan) ekonomik etkileri

  • Hava ulaştırma sektörünün katalizör ekonomik etkileri

  • Havaalanlarının doğrudan ekonomik etkisi

  • Havaalanlarının dolaylı ekonomik etkisi

  • Havaalanlarının uyarılmış (çarpan) ekonomik etkisi

  • Havaalanlarının katalizör etkisi

Dünya genelinde havaalanlarına dair raporlar hazırlayan uluslararası kurum ve kuruluşlar havaalanlarının katalitik ekonomik etkilerini dört ana baslık altında toplamaktadırlar: Ticaret, yatırım, turizm ve verimlik.

  • Ticaret: Hava ulaşım ihraç/dış satım pazarlarına bağlantı sağlar.

  • Yatırım: Uluslararası havaalanları yakınlarında depolama, üretim imkânı şirket yerleşim kararlarında önemlidir.

  • Turizm: İş amaçlı, eğlence amaçlı turizm gelişiminde hava ulaştırma önemli bir etkendir. Turizm bağlantılı otel, restoran, araç kiralama, dinlenme ve eğlence merkezleri de aynı ölçüde desteklenmektedir.

  • Verimlilik: Hava ulaştırma yolu ile yeni, uzak, yakın, bölgesel, küresel pazarlara erişime imkân tanımakta, bu ulaşım türü sayesinde yeni is alanları ve kalifiye personel bölgeye çekilebilmektedir.

Avrupa havaalanları arasında yapılan araştırma sonuçlarına göre, toplam ekonomik katkıda istihdam sıralamasında ilk beste yer alan ülkeler aşağıda verilmektedir:

1. Türkiye 1.456.900

\2. İspanya 1.334.700

\3. Almanya 1.267.400

\4. Birleşik Krallık 1.171.100

\5. Fransa 1.141.900

Yine, Avrupa ülkelerinde katalizör etki içinde yaratılan istihdama bakıldığında ilk beş ülke ise;

1. Türkiye 979.900

\2. İspanya 895.800

\3. Almanya 745.400

\4. Fransa 712.500

\5. Birleşik Krallık 679.700

olarak sıralanmıştır.

Doğrudan, dolaylı ve uyarılmış ekonomik etki alanında yaratılan toplam istihdam sıralamasında ilk beş ülke;

\1. Almanya 522.000

\2. Birleşik Krallık 491.400

3. Türkiye 477.000

\4. İspanya 438.900

\5. Fransa 429.400

olarak belirlenmiştir.

Hızlı bir büyüme gösteren ve bu durumu sürdüren ülkemizin ilk sıralarda yer alması şaşırtıcı değildir. Ancak yine aynı araştırma içinde verilen bir diğer sıralamada ülkemizin ilk sıralardaki yerini kaybettiği görülmektedir. Doğrudan, ekonomik etki yaratan alanda ortalama ödenen ücretlerde ilk beş sırada; Norveç 88.300; İsviçre 88.200; Finlandiya 55.700; Lüksemburg 53.900; Danimarka 53.100 Avro ile yer alırken iken Türkiye’de 13.000 Avro olarak gösterilmiştir.

Havaalanlarının Sosyal Yönü

Çeşitli şekillerde ortaya çıkan havaalanlarının sosyal katkıları:

  • Uzak bölgelere ve ülkelere ulaşım imkânı

  • Sürdürülebilir kalkınmaya katkı

  • İnsani yardımların zamanında yerine ulaştırılabilmesi imkânı

  • Bölge halkının refahına katkı

Havaalanlarının yerleşim yeri konusunda da belirleyici etkisi bulunmaktadır. Hava ulaşımını düzenli kullananların bilinçli olarak havaalanı yakınlarında yasadıkları söylenebilir. Sözgelimi, Stockholm’de yapılan bir araştırma, yöneticilerin ve akademisyenlerin büyük bir bölümünün havaalanının bulunduğu şehrin kuzey bölgesinde yasamayı tercih ettiklerini ortaya koymuştur. Eğitim, sağlık, kültür değişimi açısından hava ulaştırma ve aktarma noktaları olarak sosyal birleştirmeyi sağlamaktadır. Havaalanları diğer ulaştırma türleri ile birlikte, bireylerin hareketlilik özgürlüğüne geniş imkânlar tanımaktadır. Hava ulaşımı, diğer ulaştırma türleri ile karşılaştırıldığında Ar-Ge çalışmaları ve teknolojiye yapılan yatırımlar sayesinde çevre dostu olma yönünde ilerlemektedir. Çevreye daha az zarar verme, sosyal faydalarını artırma düşük maliyetli havayolu işletmeleri ile daha çok sayıda hedef kitleye ulaşma yönündeki çabalar ile sürdürülebilir kalkınmaya önemli etkileri bulunmaktadır.

Havaalanlarının Çevresel Etkileri

Hava kirliliği (emisyon): Yakıt ve benzerlerinin yanmasıyla; sentez, ayrışma, buharlaşma ve benzeri işlemlerle, maddelerin yığılması, ayrılması, taşınması ve benzeri mekanik işlemler sonucu bir tesisten ya da araçtan yayılan hava kirleticileridir.

Sivil havacılık faaliyetlerinin çevre üzerinde yarattıkları olumsuz etkiler aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Havaalanı yakınlarında hava kirliliği

Uçak motorundan çıkan gazlar

Havaalanı yer faaliyetlerinde kullanılan motorlu araçlardan çıkan gazlar

Havaalanı ile şehir arasındaki ulaşımı sağlayan araçlardan çıkan gazlar

  • Küresel ısınma

Asit yağmurlarına da yol açabilecek uzun süreli hava kirliliği

Sera etkisi

Ozon tabakasının zarar görmesi

  • Uçak gürültüsü

Uçak hareketlerinden doğan gürültü

Havaalanında uçak motor testi sonucu olan gürültü

Sesten hızlı uçakların yarattığı gürültü patlaması

  • Uçak kazaları

Uçak kazaları sonucu ölümler, yaralanmalar, mal ve mülke verilen zararlar

Acil durumlarda uçakların yakıtlarını boşaltması

  • Sıkışıklık ve gecikmeler

Havaalanı içinde ve havaalanına ulaşımdaki karayolunda trafik tıkanıklığı

  • Havaalanı inşası

  • Arazinin işgali

  • Toprak erozyonu

Su kaynaklarının kirlenmesi

Flora (Bitki örtüsü) ve fauna (çevrede yaşayan hayvanlar) üzerindeki etkisi

  • Havaalanı çevresindeki su ve toprak kirliliği

Havaalanı atıklarının yol açtığı su kirliliği

Yakıt ve yağ tanklarından sızıntı sonucu oluşan kirlilik

  • Havaalanı atıkları

Uçak servis ve bakımında çevreye zararlı maddelerin kullanımı

Havaalanının ve gelen uçakların yiyecek, içecek ve temizlik atıkları.

Havaalanlarında gerçekleştirilen faaliyetler sonucunda çevreye olan etkiler:

  • Gürültü: Bir havaalanının faaliyete geçmesi ile ortaya çıkan en önemli çevre sorunu gürültüdür. Özellikle yer seçimi yapılırken şehir dışında bir bölgede kurulan havaalanı, kentsel gelişim sonucunda yerleşim alanları içerisinde kalarak gürültü sorununa neden olmaktadır. Gürültünün bu bölgede yasayan kişilerin yasam kalitelerini etkileyerek fiziksel, fizyolojik, psikolojik ve performans etkileri gibi sağlık etkileri olmaktadır. Havaalanı faaliyetleri sırasında oluşan gürültü kaynakları genellikle uçak gürültüsü ve yerdeki gürültü seklinde ele alınmaktadır.

  • Hava kirliliği: Havaalanları ve uçaklar yerel ve küresel ölçekte hava kalitesini olumsuz yönde etkileyen çok miktarda toksik emisyon üretilmesine yol açmaktadırlar. Bir havaalanında hava kirliliğine neden olan kaynaklar; uçak, yedek güç kaynakları, yer ulaşım araçları, yer hizmet araçları, diğer kaynaklardır.

  • Su kirliliği: Yeraltı ve yüzey suları kirleticilerine karsı gösterilen hassasiyet aslında aynı zamanda toprak kirliliği ve vahşi hayat korumasına da yöneliktir.

  • Katı atık: Günümüzde büyük ölçekli havaalanlarında küçük bir kasabada üretilen katı atık kadar atık üretilmektedir.

  • Arazi kullanımı doğal hayat: Havaalanı arazi seçimi, çevresel etkilerin azaltılması konusunda en önemli faktördür. Sözgelimi, havaalanı sulak alanların yakınlarına inşa edildiğinde su kirliliğine, yerleşim alanlarına yakın inşa edildiğinde ise gürültü ve hava kirliliğine olan etkileri artmaktadır.