HAVACILIK GÜVENLİĞİ - Ünite 1: Havacılık Güvenliğine Giriş Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Havacılık Güvenliğine Giriş

Havacılık Güvenliği Kavramı

Havacılık güvenliği, yolcuların konforlu, emniyetli ve zamanında seyahatlerini amaçlayan bir hizmettir. Diğer ulaşım türlerinden farklı ve özellikli bir konuma sahip olan havacılık sektörü tarih boyunca yasa dışı eylemlerin hedefinde kalmıştır. Bu nedenle havacılık sektöründe güvenliğin sağlanması, geliştirilen yeni teknolojiler ile korunması, bu teknoloji ve uygulamalarda sürdürülebilirliğin sağlanması oldukça önemlidir. Yaşanan yasa dışı eylemlerin sonucunda 1974 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO: International Civil Aviation Organization) sivil havacılık güvenliği alanındaki düzenleyici dokümanı Ek-17’yi (ICAO, Annex17: Security) yayımlaması ile birlikte, güvenliğin sağlanması için uluslararası boyutlarda standart önlemler alınmasının sağlanması çalışmalarına başlanmıştır. ICAO Ek-17’de havacılık güvenliği, “Sivil havacılığın yasa dışı müdahalelere karşı insan, ekipman ve düzenlemeler bileşimi ile korunmasına yönelik alınan önlemler bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Havacılık güvenliği, hava taşımacılığı ile ilişkili tüm yasa dışı eylemleri önlemeye yönelik olarak yürütülmektedir.

Havacılık Güvenliği Hizmetinin Bileşenleri

Havacılık güvenliği hizmetleri şu şekilde özetlenebilir;

  • Havaalanı çevre güvenliğinin, yerde hangar alanındaki ya da havaalanının hava tarafında yer alan pist, apron ve taksi yollarından oluşan alan anlamına gelen havaalanı hareket sahası (PAT sahası) içindeki uçakların güvenliğinin, terminal ve ilgili kolaylıkların sağlandığı alanların güvenliğinin sağlanması,
  • Havaalanında görevli ya da havaalanında faaliyet gösteren diğer(hava yolu ya da yer hizmetleri gibi) kurum ya da kuruluş personelinin, hareket sahası ve hassas noktalara (herhangi bir şekilde tahrip olması halinde, havaalanı fonksiyonlarının ciddi şekilde aksamasına neden olabilecek hava trafik kulesi ya da enerji üniteleri gibi tesis ve alanlar) giriş çıkışının limitlenmesinin ve kontrol altında tutulmasının sağlanması,
  • Yolcuların ve bagajların, kargonun, personelin ve havaalanını kullanan diğer bireylerin güvenlik kontrolünden geçirilmesinin sağlanması,
  • Yerde alınan güvenlik önlemlerinin ve uçuş güvenliğinin sağlanması,
  • Yolcu akışının takip edilerek gelen ve giden yolcunun birbirinden ayrılmasının temin edilmesi.

İnsan Kaynağı

Güvenlik ile ilişkili bütün süreçlerde teknolojinin niteliği ne olursa olsun nihai sorumluluk süreçlerin merkezinde bulunan insandadır. İnsan unsuru, havaalanında faaliyet gösteren tüm kurum ve kuruluş personelini kapsamakta ve havacılık güvenliğinin sağlanmasında önemli bir yere sahip bulunmaktadır.

Teknoloji

Ek 17, güvenlik hizmetlerinin hız ve konfor unsurlarının dikkate alınarak verilmesi gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Havacılık güvenliğini sağlamak adına her ülke, uluslararası düzenlemelere paralel ulusal düzenlemeler oluşturmaktadır. Güvenlik süreçlerinde kullanılan teknolojik imkânlar yolcu, yük ve kargonun hızlı bir şekilde kontrolden geçmesine olanak sağlamaktadır. Güvenlik teknolojisi yolcular/personel, yolcu bagajı ve kargo unsurlarının taranmasında kullanılmaktadır. Havacılık güvenliğinin sağlanmasında spesifik bir tehdidi belirlemeye yönelik çok çeşitli makine ve teçhizatın ya da biyometri gibi teknolojilerin kullanılması da söz konusudur.

Düzenlemeler

Türkiye’de havacılık güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) bu sorumluluğunu yerine getirirken 1944 yılında gerçekleştirilen Şikago Konvansiyonu sonrasında oluşan ICAO ve bölgesel düzenleyici olarak sayılabilecek Avrupa Sivil Havacılık Konferansı (ECAC) gibi uluslararası kuruluşların düzenlemelerini göz önüne almak zorundadır.

ICAO’nun güvenlik içerikli düzenlemelerine yer verdiği Ek-17’ye göre üye hükûmetler aşağıda sıralanan konularda düzenlemeler yapmak durumundadır:

  • Havaalanına izinsiz girişi engellemek için prosedürler ve önlemler geliştirmesi
  • Eğitim programı geliştirilmesi,
  • Güvenlik kontrollerinden geçmiş yolcuların izole edilmesi için prosedürlerin geliştirilmesi,
  • Uçağa, gizlice tehlikeli maddelerin ya da silah gibi madde, malzeme girişini önleyici prosedürlerin geliştirilmesi,
  • Mahkumların taşınmasına ilişkin prosedürlerin oluşturulması,
  • Kolluk kuvvetlerinin uçak içi bagaj taşıma (savunma amaçlı olarak silah taşınması koşullarını içeren) kurallarının belirlenmesi,
  • Kargo ve posta güvenlik taraması prosedürlerinin oluşturulması,
  • Havaalanlarının tasarlanması sürecinde güvenlik konularının göz önüne alınması,
  • Havacılık sistemi içinde yer alan personelinin adli sicil kayıtlarının güvenlik açısından incelenmesi,
  • İkram malzemelerinin hazırlanması ve uçağa eriştirilmesi sürecine ilişkin güvenlik prosedürlerinin geliştirilmesi.

Havacılık Sisteminin Hedef Alınma Nedenleri

Havacılık sisteminde ilk uçak kaçırma eylemi 1931 yılında, ilk uçak bombalama olayı ise 1933 yılında yaşanmıştır. Bu yıllardan günümüze kadar çeşitli yasa dışı eylemlerle karşılaşılmıştır. Bu eylemlerde havacılık sektörünün hedef alınmasının üç temel nedeni vardır:

  • Havacılık sistemine gerçekleştirilecek herhangi bir saldırının büyük mali kayıplara neden olması,
  • Havacılık sisteminin, kamunun ilgi odağı hâlinde bulunması,
  • Çok sayıda can kaybının yaşanmasıdır.

Havacılık sektöründe gerek uçaklar gerekse yerdeki tesis, donanım ya da yazılımlar (havaalanları, seyrüsefer cihazları ya da hava trafik hizmetleri için gerekli olan donanım ve yazılım gibi) için katlanılması gereken maliyetler oldukça yüksek olduğu için gerçekleştirilecek her türlü saldırı hem büyük yankı uyandırmakta hem de ciddi maliyetlere neden olmaktadır. Yasa dışı eylemler, etki altına almış olduğu hava yoluna ya da havaalanına maddi hasar oluşturmaktan öte ülkeleri imaj kaybına uğratmakta, ülke ekonomisini zarara uğratmakta, çok sayıda kişinin eylemi duymasına ve çok sayıda can kaybına neden olmaktadır. Yasa dışı eylemlerin amaçlarına ulaşma ve yaşanabilecek can kayıpları ya da oluşturabilecekleri maddi hasarla seslerini duyurma olasılıkları artmaktadır. Örneğin; 2001 yılında ABD’de yaşanan 11 Eylül saldırısı sonrasında 2800’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, birçok hava yolu iflas etmiş, dünya genelinde havacılık sektörü ciddi sıkıntılar içine girmiştir.

Havacılık Güvenliğine Yönelik Tehditler(Riskler)

Havacılık güvenliğine ilişkin uygulamalar, çeşitli yasa dışı içerikli risklerin gerçekleşmesini önlemek adına alınan tedbirleri içermektedir.

Terör ve Terörizm

Teröristlerin dâhil oldukları terörist gruplar, genellikle masum sivillerin hedef alındığı şiddet içerikli eylemler yoluyla amaçlarına ulaşmayı hedeflemektedir. Bu hedefe erişebilmek için teröristler, özellikle organizasyonlara, taşımacılık ya da iletişim sistemlerine yönelik eylemler gerçekleştirmektedirler.

Özellikli Yolcular

Bazı yolcu tipleri havacılık güvenliği açısından ayrı bir öneme sahiptir çünkü havacılık güvenliği için tek tehdit yani risk unsuru teröristler değildir. Bunun yanı sıra suçlular, mülteciler, akıl sağlığı yerinde olmayan bireyler, hoşnutsuz personel ya da kural dışı davranan yolcular da ayrı birer risk unsurunu oluşturmaktadır. Özellikli yolcu adı verilen bu yolcuların başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Güvenlik Kontrolünden Geçmeyi Kabul Etmeyen Yolcu
  • Kabul Edilemez Yolcu (INAD: Inadmissible)
  • Sınır Dışı Edilen Kişiler (Deportees)
  • Tutuklu Yolcu
  • Tehlike Arz Eden Yolcu
  • Kuralsız Yolcu
  • Akli Dengesi Bozuk Yolcular
  • Alkol ya da İlaç Etkisindeki Yolcular
  • Hareket kabiliyeti kısıtlı Yolcular

Havacılık Güvenliğine Yönelik Örnek Olaylar

Tarih boyunca amacı ya da nedeni değişmekle birlikte eylemlerin kapsamı genellikle benzerlik göstermiştir. Bu nedenle havacılık güvenliğine yönelik saldırıları genel olarak üç grup altında toplamak mümkündür. Bunlar: Uçak kaçırma, bombalama olayları ve havaalanlarına yönelik saldırılardır.

Uçaklara Yönelik Saldırılar

Uçaklara yönelik saldırılar; 1930-1979, 1980-1990, 1990-2011 yılları ve 11 Eylül 2001 ve sonrası olmak üzere 4 ayrı dönemde incelenmektedir. 1930-1979 arasında; 21 Temmuz 1931 yılında Peru’da PAN AM havayollarının posta uçağının kaçırılması ile ilk uçak kaçırma olayı, 16 Temmuz 1948 yılında Macua Havaalanından Hong Kong Kai Tak Havaalanına giden uçağın silahlı saldırı sonucu düşmesi ile uçak kaçırılması sırasında ilk kez uçak düşmesi, 23 Temmuz 1968’de El Al Havayollarının Roma-Tel Aviv seferini yapan uçağın Filistin Halk Kurtuluş Örgütü üyesi üç terörist tarafından kaçırılması ile ilk terörist eylem, 29 Ağustos 1969 yılında Roma-Atina seferini yapan uçağın Filistin Halk Kurtuluş Örgütü üyesi ilk kadın terörist Leila ile Selim kaçırılması ile İlk kadın terörist Leila Khaled’in uçak kaçırma olayı, 6 Eylül 1970 yılında geçekleşen Dawson’s Field olayı ile (Aynı anda birden fazla uçağın aynı terör örgütü tarafından kaçırılması ve 24 Kasım 1971 yılında Nortwest Havayolları’nın Portlan-Seattle seferini yapan uçakta fidye yoluyla ilk ve başarılı tek hava soygunu gerçekleşmiştir.

Gerek 1980 öncesi gerekse sonrası yaşanan olaylarla birlikte havacılık güvenliğinde dünya çapında bir takım önlemler alınması yoluna gidilerek, olayların önlenmesi yolunda önemli adımlar atılmıştır. 1968 ile 1973 arasında dünya çapında yaşanan 364 uçak kaçırma olayı ile en üst seviyelere çıkan kaçırılma olayları, getirilen bu düzenlemeler ile en aza indirilmesine rağmen 1980-1990 yılları arasında olaylar yaşanmaya devam edilmiştir. 1980- 1990 yılları arasında; 23 Haziran 1985’de Montreal üzerinden Londra seferini gerçekleştirecek olan Air India Havayollarına ait uçağın Hintli bir terör örgütü tarafından havada infilak etmesi ile ilk kez havada bomba olayı yaşanmıştır, 2 Nisan 1986’da Boeing 727 tipi uçakta seyir halindeyken Yunan hava sahasında bir patlama yaşanır. Bu ve benzeri olaylar sonrasında ise Pre-flight security check olarak adlandırılan ve uçuş ekibi tarafından uçuş öncesi uçağın güvenlik kontrolünden geçirilmesi uygulaması başlamıştır, 17 Nisan 1986’da El Al Havayollarıyla Londra Heatrow Havaalanından Tel Aviv’e gitmek isteyen alet edilen kurban olarak tanımlanan Anne Marie’nin bagajına kendinden habersiz plastik patlayıcı yerleştirildiği tespit edilmiştir, 29 Kasım 1987’de Bağdat-Abu Dabi-Bangkok seferini gerçekleştiren uçak transit yolcuların (geldiği hava aracı ile havaalanında bir müddet bekledikten sonra aynı hava aracı ile yolculuğuna devam eden yolcu) neden olduğu patlama sonucunda havada infilak etmiş ve bu olay sonrasında Transit yolculara bagaj eşleştirmesine başlanmıştır ve 21 Aralık 1988’de PAN-AM Havayollarının Londra-New York uçuşunu gerçekleştiren uçak kasetçalar içerisine yerleştirilen patlayıcı nedeniyle havada infilak ederek Lockerbie kasabasının üzerine düşmüş ve kasabada yaşayan insanların da ölümüne neden olmuştur.

1990-2001 yılları arasında önemli iki olay gerçekleşmiştir.

23 Kasım 1996’da Nairobi’ye giden Ethiopian Havayollarına ait uçak 11 teröristin dahil olduğu bir eylemle kaçırılmış ve teröristler uçağın rotasının Avustralya’ya çevrilmesini istemişlerdir. Kaptan pilot Avustralya’ya gitmek için uçakta yeterli yakıtın olmadığını söylemesine rağmen korsanları ikna edememiş ve uçak yakıtı bittiği için okyanusa düşmüştür. 12 Nisan 1999’da Kolombiya iç hatlarında sefer yapan uçak kırsal bölgeye indirilerek 9 ay boyunca rehin alınmıştır. Bu olay en uzun uçak kaçırma olayı olarak tarihe geçmiştir.

1990-2001 arasında havacılık güvenliğine yönelik saldırıların en aza indiği durgunluk dönemi, havacılık güvenliğinin dönüm noktası olarak anılacak olan 11 Eylül 2001 olayları ile son bulmuştur. 11 Eylül 2001’de El- Kaide terör örgütü mensubu teröristler tarafından kaçırılan ikisi American Airlines, diğer ikisi ise United Airlines’a ait 4 uçağın, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki iki farklı hedefe (Dünya Ticaret Merkezi’nin kuleler ve Savunma Bakanlığı karargahı Pentagon) intihar saldırısı düzenlemesi ile bir dizi terör saldırısı gerçekleşmiştir. 22 Aralık 2001’de Richard Reid adlı akli dengesi yerinde olmayan bir yolcu, American Airlines’ın Paris’ten Miami’ye giden uçağa ayakkabısı içinde patlayıcı sokmayı başarmış ve uçuş esnasında etkisiz hale getirilmiştir. 29 Mayıs 2003’de Qantas Havayollarının Melbourne’dan kalkan uçak akli dengesi bozuk yolcunun uçağa soktuğu tahta kazıklarla kabin görevlilerine saldırarak kaçırılmaya çalışılmış ve yolcu etkisiz hale getirilmiştir.24 Ağustos 2004’de Moskova’dan kalkan iki ayrı uçak Kara Dullar olarak bilinen çeçen asıllı kadınlardan oluşan örgüt tarafından uçağa sokulan bombalar nedeniyle infilak etmiştir. 10 Ağustos 2006’da : sekiz terörist, ABD ve Kanada’nın çeşitli havaalanlarına gitmek üzere Londra’nın Heathrow havaalanından kalkacak olan 7 ayrı uçağa plastik meşrubat şişeleri içinde peroksit bazlı sıvı patlayıcıları sokmaya çalışırken İngiliz yetkililerce tespit edilmiştir.

Havaalanlarına Yönelik Saldırılar

Havaalanına yönelik saldırılar kişi ya da terörist grupların makineli tüfek ya da el bombası ile gerçekleştirdiği eylemlerden oluşmaktadır. Bununla birlikte havaalanında uçakların bombalanması olayları da söz konusudur. En önemli havaalanı saldırılarından birini, 1972 yılında İsrail’in Lod Havaalanında gerçekleştirilen saldırı oluşturmaktadır. Üç Japon Kızıl Ordu terörist grubu üyesi, makineli tüfeklerle havaalanındaki yolcuları taramıştır. 1973 yılında ise PAN AM uçağı Roma’daki Leonardo da Vinci Havaalanında iken, Filistinli bir terör örgütü tarafından gerçekleştirilen ve 30 yolcunun ölümüne neden olan olay yaşanmıştır. Bir diğer havaalanlarına yönelik saldırı eylemini, Temmuz 2001 yılında Cezayir’li Ahmed Ressam adlı saldırganın, Los Angeles Uluslararası Havaalanına kurmayı planladığı patlayıcı düzeneğini içeri sokarken yakalandığı olay oluşturmaktadır. Unutulmamalıdır ki havacılık sistemi içinde yer alan ve yürürlükteki düzenlemelerin uygulayıcısı durumdaki tüm personel, havacılık güvenliğinin sağlanmasında oldukça önemli bir rol üstlenmektedir.