HAYAT SİGORTALARI VE BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ - Ünite 4: Türkiye’de Hayat Sigortaları Uygulamaları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Türkiye’de Hayat Sigortaları Uygulamaları

Ünite 4: Türkiye’de Hayat Sigortaları Uygulamaları

s.87 Şekilde değişiklik "cumhurbaşkanlığı" ve şekilde diğer değişiklikler 2- s. 88 çıkarılan ifade "ve Reasürans Şirketleri" 3- s.91 ve s.92 TSRSB yerine TSB 4- s.94 soru 6 E şıkkı çıkarılan ifade "ve Reasürans Şirketleri"

Türkiye’de Hayat Sigortaları Temel Kavramları Ve Tarihsel Gelişimi

Hayat Sigortaları Temel Kavramları:

Prim, en genel anlamda “sigortalının ödediği ücret” olarak tanımlanabilir. Hayat sigortalarında primler, ölüm tabloları dikkate alınarak, ölüm oranlarına göre hesaplanmaktadır.

Sigortalı rizikonun üzerinde gerçekleşeceği kişiyi ifade eder yani aslında hayatı üzerine sigorta sözleşmesi yapılan kişidir.

Sigorta ettiren en genel anlamda, sigorta sözleşmesinden doğan “sorumlulukları” yerine getirmekle yükümlü kişi olarak tanımlanabilir. Hayat sigortalarında sigorta ettiren ile sigortalı aynı kişi olabileceği gibi farklı kişiler de olabilir.

Lehdar en genel anlamda “sigortanın sonuçlarından faydalanan kişi” olarak tanımlanabilir. Hayat sigortalarında, özellikle de uzun vadeli birikimli ve ölüm riskini içeren sigortalarda, sigortalının hayatta kalması durumunda sıklıkla lehdar ile sigortalı aynı kişi olmaktadır. Sigortalının ölümü halinde ise tazminatın ödeneceği kimse, lehdarın yasal varisi olabileceği gibi, poliçede özellikle belirtilen üçüncü bir şahıs da olabilmektedir.

Sigortacı aynı risklere maruz olan kişileri bir araya getirerek ve bunlardan tahsil ettiği primleri bir havuzda toplayarak, bireysel risklerin oluşması halinde meydana gelen zararları bu havuzdan karşılayıp risk yönetimini üstlenen kurumsal yapı olarak tanımlanır.

Risk-Riziko en basit anlamda zararın gerçekleşme ihtimali olarak tanımlanır. Risk sigortanın varoluş sebebi, kaynağı olarak ifade edilebilir; zira riskin var olmadığı veya tanımlanamadığı durumlarda sigorta kavramından bahsetmek mümkün değildir.

Mortalite (hayat) tablosu hayat sigortalarında kullanılan hayatta kalma ve ölme olasılıklarına dayalı en önemli enstrümanlardan biri de mortalite tablolarıdır. Mortalite tabloları yaşama ve ölüm istatistiklerine göre elde edilen sonuçlardan her bir yaşta bir yıl içerisinde kaç kişinin hayatta kalacağının, kaç kişinin öleceğinin öngörüldüğü tablolardır.

Komütasyon tablosu hayat sigortalarında kullanılan hayat tablolarına teknik faiz yüklemesi yapılarak oluşturulan ve hayat sigortası primlerinin hesaplanmasında kullanılan tablolardır.

Aktüerya kelimesi, Tarihi Roma Senatosu'nda yöneticiler için kullanılan actuarius kelimesinden doğmuştur. 1762'de Equitable Society of London tarafından Aktüerya terimi ilk kez hayat sigortası prim hesaplamalarını ifade etmek için kullanılmıştır. Aktüerya bilimi, çok güçlü bir matematiksel ve istatistiksel altyapı gerektiren, sigorta, uzun vadeli yatırımlar ve emeklilik ile ilgili fiyatlandırma ve risk analizine yönelik hesaplama ve tahmin yöntemlerinin bütününü içeren bir bilim dalıdır.

Aktüer finansal riskleri değerlendirebilen, çözümler öneren ve her çözümün uzun dönemdeki sonuçlarını irdeleyebilen uzmanlara denir.

Riyazi ihtiyat, hayat sigortası dalına özgü matematik karşılıkları ifade eder. Hayat sigortaları uzun vadeli sözleşmelere dayalı sigortalar olması sebebiyle vade dolumunda veya riskin gerçekleşmesi durumunda yapılacak tazminat ödemelerinin gerçekleştirilebilmesini sağlamak için sigortalı nam ve hesabına ayrılan bedellerin ve bu bedellerin yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen gelirlerin oluşturduğu meblağlara hayat sigortalarında riyazi ihtiyat denir.

Türkiye’de Hayat Sigortacılığının Tarihsel Gelişimi: Ülkemizde sigorta sektörünün gelişme süreci oldukça uzun zaman almıştır. 1870 tarihindeki büyük Beyoğlu yangınından sonra İstanbul halkının sigorta ile ilgilenmeye başlamasına rağmen ilk milli sigorta şirketinin 1925 tarihinde kurulmuş olması söz konusu sürecin ne kadar yavaş işlediğinin en önemli göstergelerinden biridir. 1870 sonrasında ise sektör Türk değil, yabancıların sigortacılığı şeklinde gelişmiştir. 1906 yılında ise, 1276 tarihli Ticaret Kanunu’na ek olarak yirmi beş maddelik kara sigortacılığına ait ilk düzenlemeler yapılmıştır.

İlk Türk sigorta şirketi, gerçek anlamda ilk Türk sigorta sözleşmesi ve murakabe kanunları, Cumhuriyet döneminde kurulmuş ve çıkarılmıştır. Sigorta faaliyetine ilişkin ilk düzenlemeler 1927 yılında yürürlüğe konulmasına rağmen, 1929 ekonomik krizi ve ardından II. Dünya Savaşı hem hayat dışı sigortaları hem de hayat sigortalarını olumsuz yönde etkilemiş savaşın ardından 1950’li yıllara kadar çok ciddi gelişmeler görülmemiştir.

1950’li yıllarda ise Türkiye’de gerçekleşen ekonomik ve siyasi gelişmelerin olumlu etkileri hayat sigortacılığında da kendini göstermiştir. Öyle ki bu dönemlerde sigorta şirketlerinin hemen hemen bugün geçerli olan sigorta branşlarının tamamında faaliyete başladıkları görülürken, 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu’nun Beşinci Kitabı’nda sigorta sözleşmelerine ilişkin yeni düzenlemelere gidilmiştir. 1959 yılında ise özel sigortacılığın kamu tarafından denetlenmesine yönelik olarak 7397 sayılı Sigorta Murakabe kanunu kabul edilmiştir.

1965-1975 yılları arasında hayat sigortalarının ekonomik ve sektörel anlamda önem verilmesinin gereği bir kez daha güç kazanmasına karşın, bu denemeler de istenilen sonuçları doğurmamıştır. Hayat sigortasında yaşanan bir on yıllık duraklama döneminden sonra ise 1985-1990 yıllarında, kâr paylı hayat sigortasına ilişkin uygulamalara geçilmiştir. Türkiye ekonomisinde 1980’li yıllarda yaşanan liberalizasyon hareketleri, sigortacılık alanında da etkili olmuş ve bu süreçte sektör rekabete açılmıştır.

1991 yılından itibaren 510 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. Maddesi ile sigortalar, hayat ve hayat dışı sigortalar olmak üzere iki ana gruba ayrılmış ve sigorta şirketlerine, bu ana gruplarından sadece birinde faaliyet gösterebilme zorunluluğu getirilmiştir. Hayat sigorta şirketleri ile hayat dışı sigorta şirketlerinin ayrımından sonra, sigorta sektörü önceki yıllara kıyasla hayat primlerinde büyük artışlar göstermiştir. Hayat sigorta şirketleri, bir sigorta şirketinin departmanı olmaktan çıkarak müstakil bir tüzel kişilik halinde teşkilatlanmışlardır. 510 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1993 tarihinde iptalinin üzerine gelen 539 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de hayat sigortaları ile hayat dışı sigortalar arasındaki ayrım aynen korunmuştur.

1995 yılı Ağustos ayında çıkartılan Aktüerler Yönetmeliği ile aktüer olmak için gerekli şart ve nitelikler belirlenmiş ve Aktüerler Sicili oluşturulmuştur. 01.08.1997 yılında yürürlüğe konulan Hayat Sigortaları Yönetmeliği ile hayat sigortalarına ilişkin sorunların çözümünde bütünsel olarak belli bir uyum süreci sonunda, yeni bir sisteme geçilmesi yönünde bir strateji hedeflenmiştir. 28.03.2001 tarihinde yürürlüğe giren bireysel emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile bireysel emeklilik şirketlerine de hayat sigortası yapabilme hakkı tanınmıştır.

Bugüne gelerek hayat sigortalarının Türkiye’deki durumunu ve yapılanmayı değerlendirecek olursak; sektörün önemli sorunlarından veri depolamaya çözüm üretebilmek amacıyla, 9 Ağustos 2008 tarihinde Sigorta Bilgi Merkezi (SBM) faaliyetine başlamıştır. Merkezin ismi, 2011’de Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi olarak değiştirilmiştir. SBM nezdinde;

  • Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi (TRAMER),

  • Sağlık Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi (SAGMER),

  • Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi (HAYMER)

  • Sigorta Hasar Takip ve Gözetim Merkezi (HATMER)

olmak üzere dört alt bilgi merkezi kurulmuştur.

Türkiye’de Hayat Sigortaları Organizasyonel Yapısı

Sigortacılık Genel Müdürlüğü: Türkiye’de sigorta sektörü organizasyonel yapısı incelendiğinde Hazine Müsteşar Yardımcılığına bağlı olarak çalışan ve denetleme hariç ülkedeki sigorta ile ilgili konuları takip eden ve yöneten kurumun; 20 Aralık 1994 yılında kurulan “Sigortacılık Genel Müdürlüğü” olduğu görülmektedir. Genel Müdürlük bünyesinde “Hayat Sigorta Faaliyetleri Dairesi” ve “Hayat Sigorta Şirketleri Şubesi” yer almaktadır.

Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi (HAYMER): Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM), Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ve 9 Ağustos 2008 tarihinde 26962 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan yönetmelikle faaliyetine başlamıştır. Faaliyetleri Hazine Müsteşarlığı tarafından denetlenen bu merkez, sektör genelinde uygulama birliğinin sağlanması, sağlıklı fiyatlandırmanın yapılabilmesi, suistimallerin önlenmesi, güvenilir istatistiklerin oluşturulması gibi görevleri yerine getirmektedir. Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi (HAYMER) ise, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne bağlı bir alt bilgi merkezi olup, faaliyetlerini 09.08.2008 tarihli SBM Yönetmeliği kapsamında yürütür. Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin amacı, hayat ve kaza branşları altında sunulan sigorta ürünlerine ilişkin güvenilir istatistiklerin üretilmesi, kamu gözetim ve denetiminin daha etkin bir şekilde yerine getirilmesidir.

Türkiye’de Hayat Sigorta Şirketleri Organizasyonel Yapısı: Hayat sigorta şirketleri,

  • Anonim Şirket

  • Karşılıklı (Mutual) Şirket

olmak üzere iki farklı yapıda Türk sigorta sektöründe yer almaktadır.

Anonim şirket, bir ünvana sahip, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu bulunan şirket olup, ortakların sorumluluğu taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. Bu iki yapılanma içinde anonim şirketler, sigorta işletmelerinin de tercih ettikleri organizasyon türleridir.

Karşılıklı (mutual) sigorta şirketleri şeklinde yapılanan şirketler ise, kâr amaçsız şirket olarak organize edilir ve karşılıklı sigorta şirketlerinin sahipleri ve onu kontrol edenler, poliçe sahipleri yani sigortalılarıdır. Bu yapıdaki şirketlerin amacı kâr etmekten çok, sigortalılarına düşük maliyetli sigorta temin etmektir.

Hayat Sigorta Şirketlerinin İç Organizasyon Yapısı: Hayat sigorta şirketleri arasında organizasyon faaliyetlerini, fonksiyon, ürün ve bölge sistemine dayalı organizasyonlar olmak üzere üç ana başlıkta incelemek mümkündür. Bir hayat sigorta şirketi bu sistemlerden herhangi birini, bir kısmını ya da bunların bir karmasını kullanabilir.

Fonksiyon Sistemine Dayalı Organizasyonun temel alınması durumunda, bölümlerin ortaya koydukları işler, ana bölümlerin ayırımında belirleyicidir. Burada fonksiyon kelimesi, genellikle belirli bir iş tipini ve bir süreçteki gerekli adımları ya da bir işin teknik bilgi gerektiren operasyon ve yönetim yönünü tanımlamada kullanılır.

Ürün Sistemine Dayalı Organizasyonu temel alarak yapılanan hayat sigorta şirketlerinde faaliyet şirketin sigorta hizmetleri esas alınarak düzenlenir. Her bir hizmet, şirketin bir ana bölümü tarafından yönetilir.

Bölge Sistemine Dayalı Organizasyon söz konusu olduğunda ise şirketin ana bölümleri, onun faaliyette bulunduğu coğrafi bölgeler esas alınarak belirlenir.

Bir sigorta şirketinde bulunabilecek bölümleri yakından tanıyalım:

Pazarlama, bir hayat sigorta şirketinin pazarlama departmanı pazar araştırmalarının yapılması, yeni ürünler geliştirilmesi ve şirketin müşterilerinin ihtiyaçlarının karşılanması için şirketteki diğer departmanlar ile çalışmaların yürütülmesi, kampanyalar düzenlenmesi, şirketin ürünleri için dağıtım sistemlerinin kurulması ve sürekliliğinin sağlanması görevlerini yerine getirir.

Aktüerya departmanı, şirketin faaliyetlerinin bir matematik temel üzerinde yürütülmesini temin etmekle sorumludur.

Poliçe üretim departmanı, aktüerya departmanı ve tıbbi personelle birlikte sigorta başvurularının değerlendirilmesi ile ilgili kriterlerin oluşturulmasına yönelik stratejileri belirler.

Muhasebe departmanı, şirketin pek çok sayıdaki faaliyetlerinin finansal sonuçlarını gösteren kayıtları tutar ve şirketin etkin bir tarzda yönetilip yönetilmediğine dair analizlerin yapılabileceği tabloları oluşturur.

Müşteri hizmetleri departmanı, şirketin müşterilerine yardım etmekle görevlidir.

Tazminat yönetimi departmanı, tazminat uzmanları poliçe sahipleri tarafından sunulan tazminat isteklerini gözden geçirerek iddiaların geçerliliğini araştırarak gerekli ödemelerin yapılmasını sağlamakla sorumludur.

Yatırım departmanı, finansal pazarları izler, analiz eder, şirketin ilgili birimlerine yatırım stratejilerini tavsiyede eder ve yönetim kurulu tarafından oluşturulan politikalara göre şirketin yatırımlarını yönetir.

Hukuk departmanı, şirketin faaliyetlerinin yasal düzenlemelere uygun yürümesini sağlar.

İnsan kaynakları/Personel departmanı, şirketin çalışanlarını ilgilendiren ücret, eğitim ve elemanlarının iznine ilişkin şirket politikalarını oluşturmaktan ve şirketin iş yasaları ile uyumlu çalışmasını sağlar.

Bilgi sistemleri departmanı, bir hayat sigorta şirketi tarafından kullanılan bilgisayar sisteminin sürdürülmesi ve geliştirilmesinden sorumludur.

Hayat Sigorta Şirketlerinin Dış Organizasyon Yapısı: Türk hayat sigortası şirketlerinde dış organizasyon yapısını oluşturan sigorta aracıları acente, prodüktör, genel vekil ve brokerlardır.

Acente, sigortacılık kanununda; "Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru gibi bir sıfatı olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişi" olarak tanımlanır.

Prodüktör, sigorta ettiren veya sigortacıya bağlı olmaksızın, çeşitli sigorta dallarında sigorta almak isteyenlere bilgi vererek sözleşmenin şartlarını müzakere eden, riskin konusu ve yapısına göre teklifnamenin hazırlanmasında rol alan ve bu hizmeti karşılığında komisyon alan gerçek ve tüzel kişilerdir.

Genel vekil ise Türkiye’de sigortacılık faaliyeti yapan yabancı sigorta şirketlerinin, kanuni mümessil sıfatı ile yetkilendirilmiş temsilcileridir.

Broker, sigorta piyasasını sigortalı adına araştıran ve birçok sigorta şirketi ve sigorta türü arasında sigortalı için en uygun seçimin yapılmasında etkili olan ve sigortalısını yönlendiren sigorta aracısıdır.