HAYAT SİGORTALARI VE BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ - Ünite 3: Hayat Sigortaları Mevzuatı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Hayat Sigortaları Mevzuatı

Ünite 3: Hayat Sigortaları Mevzuatı

Hayat Sigortası Mevzuatının Kaynakları

Hayat sigortaları uygulamalarında esas alınacak hükümler esas itibariyle şunlardır:

  • Genel Hükümler (Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Sigortacılık Kanunu gibi)

  • Hayat Sigortası Genel Şartları

  • Hayat Sigortaları Yönetmeliği

Sigortacılık Kanunu: 03/06/2007 tarihinde kabul edilen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 14/06/2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek amacındadır. Kanun, bir çerçeve kanun niteliğindedir. Öncelikle ana ilkeler belirlenmiş olup ayrıntılar ikincil mevzuata bırakılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu: Ticaret Kanunu 14 Şubat 2011’de Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğe ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da belirtildiği üzere Yeni Türk Ticaret Kanunu, -iki grup hüküm müstesna-, 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girmiştir. Birinci grubu sermaye ortaklıklarının bilgi toplumu hizmeti amacıyla açılacak internet sitelerine ilişkin hükümler oluşturmaktadır. İkinci grup, sermaye şirketlerinin Uluslararası Denetleme Standartlarının özdeşi olan Türkiye Denetleme Standartlarına göre denetlenmesi hakkındaki hükümler ve finansal raporlama standartlarından meydana gelmektedir. Sigortacılık ile ilgili olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda; sigorta hukukunun genel hükümleri ve sigorta türleri (zarar ve can sigortaları) düzenlenmiştir.

Hayat Sigortaları Yönetmeliği: 18 Temmuz 2007 tarihinde 26586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik 13.1.2009 tarih ve 27109 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "Hayat Sigortaları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile değiştirilmiştir. Yönetmelik, sigorta ettirenler, sigortalılar ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması ile hayat sigortacılığı faaliyetlerinin düzenlenmesi, denetlenmesi, gözetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.

Hayat Sigortası Genel Şartları: Sigorta genel şartları, sözleşmenin kurulmasından önce pek çok sözleşme ilişkisinde kullanılmak üzere oluşturulmuştur. Aynı türde birden fazla sözleşmenin akdinde kullanılmak üzere önceden hazırlanmış olan ve sözleşen taraflardan birinin diğer tarafa değiştirilmeden kabul edilmesi niyetiyle sunduğu sözleşme koşullarına “genel işlem şartı” denir. Buna göre sigorta genel şartları, “genel işlem şartları” niteliğindedir. Genel şartların yanı sıra sigorta sözleşmelerine işin özelliğine uygun olarak özel şartlar da konulabilir. "Hayat Sigortası Genel Şartları" 1 Mart 1995 tarihinden beri yürürlüktedir. Hayat Sigortası Genel Şartları çeşitli hükümler kapsamında sigorta priminin ödenmesi ve sigortacının sorumluluğunun başlaması, sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğü, sigorta süresi içinde beyan yükümlülüğü, sigortanın tekrar yürürlüğe konulması veya eski haline dönüştürülmesi, ücretsiz sigorta, satın alma, borç verme, hak veya borçların devri, poliçenin kaybı, tebliğ ve ihbarlar, sigortalıya ait sırların saklı tutulması, yetkili mahkeme, zaman aşımı ve özel şartları içermektedir.

Hayat Sigortasında Riziko ve Sigorta Değeri

Rizikonun Tanımı: Tüm sigorta sözleşmelerinin gerçekleştirilmesinde ana amaç, kişinin mal veya can varlığına gelebilecek tehlikelere yani rizikolara karşı güvence sağlayabilmektir. Rizikonun konusuna göre yapılan ayrımda, sigorta sözleşmeleri "mal varlığı sigortası" ve "şahıs sigortası" olarak iki grupta toplanabilir. Mal varlığı sigortasında riziko malvarlığı üzerinde gerçekleşecek bir olay olarak tanımlanabilirken; şahıs sigortalarında riziko belirli bir şahıs üzerinde meydana gelen olaylardır. Hayat sigortaları, şahıs sigortaları grubunda değerlendirilmelidir. Hayat sigorta sözleşmesinde riziko, sözleşen tarafların iradelerinin dışında kalan ve ödeme yükümlülüğünün ortaya çıkmasına sebep olan olaydır. Hayat sigortasında en yalın şekliyle risk yaşama ve ölme ihtimalidir. Risk hiç gerçekleşmese de riziko şahsına ödeme yapan birikimli hayat sigortaları da mevcuttur.

Hayat sigorta sözleşmesinde teminata konu olabilecek ve sigorta şirketince ödeme yapılabilecek riskler;

  • Hayat (yaşama, ölüm ve karma mahiyette),

  • Hayat sigortasına tamamlayıcı olarak, profesyonel çalışma yoksunluğu dahil cismani zararlar olarak sıralanmıştır.

Riziko Sınırlamaları: Riziko sınırlamaları sigorta poliçesinde tarif ve tayin edilen riziko çerçevesine girdiği halde, rizikoyu çok ağırlaştıran bazı hallerin sigorta himayesi dışında bırakılmasını ifade etmektedir. Rizikoyu iki şekilde sınırlandırmak mümkündür. Riziko ya somut olarak sıralanır ve bazı durumlar istisna edilir ya da sigorta teminatı dışında kalan durumlar sayılır. Hayat Sigortası Genel Şartları'nda riziko kapsamı dışında kalan durumlar tek tek sıralamıştır.

Sigorta Değeri: Hayat sigortasının meblağ sigortası olması nedeniyle, bir kimsenin hayatı üzerine birden çok sigorta yaptırmak mümkündür. TTK m.1491/1'de bir kimsenin hayatının bir veya birkaç sigortacı tarafından çeşitli bedeller üzerinden sigorta ettirilebilmesine izin verilmiştir. TTK. m.1491/2'de ise maddi menfaate dayalı olarak yaptırılan hayat sigortalarında sigorta değerinin sınırsız olmadığı belirtilmiştir. TTK.m.1472'de düzenlenen "halefiyet ilkesi" hayat sigortalarında uygulanmaz.

Hayat Sigortası Sözleşmesi

Sigorta ettiren ve sigortacının taraf olduğu sigorta sözleşmesinde kural olarak sözleşmeler hukukuna ilişkin temel ilke olan icap ve bu icaba göre yapılan kabul beyanı ile kurulmuş sayılır. Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Hazine Müsteşarlığınca onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Sigorta sözleşmeleri, her hangi bir şekil şartına tabi tutulmamıştır. Özel hukuk alanında geçerli bir ilke olan “sözleşme serbestisi ilkesi” sigorta sözleşmeleri açısından da geçerlidir.

Hayat Sigortası Sözleşmesinin Niteliği: Hayat sigortaları, can sigortasının en önemli grubunu oluşturmaktadır. Türk Ticaret Kanunu Altıncı Kitabının Can Sigortası Başlıklı Birinci Faslının 1487. maddesinde Hayat Sigortası "Sigortacının, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlendiği sigorta" şeklinde tanımlanmıştır. Hayat sigortaları, konusu insan hayatı olan ve insanın yaşamı boyunca karşı karşıya gelebileceği rizikoları için önlem almayı sağlayan ve bu nedenle de çok çeşitli türleri içeren bir sigorta dalıdır. Hayat sigortasında bir sigorta değeri yoktur. Bu nedenle, kişiler hayatlarını istedikleri bedelle sigorta ettirebilirler. Ayrıca hayat sigortaları, çifte sigorta ve halefiyet açısından da mal sigortalarından ayrı hükümlere tâbidir. Aynı sigorta şirketine veya farklı sigorta şirketlerine, aynı riziko şahsının hayatı üzerine birkaç defa sigorta yaptırmak mümkündür. Hayat sigortasında, riziko sadece ölüm olayı olmayıp, hayatta kalma hali de riziko olarak kapsama alınmıştır. Ortaklar tarafından verilen belirli taksitler neticesinde oluşacak tutarın belli bir tarihte bu ortaklardan hayatta kalanlar arasında paylaşılması şartıyla yapılan sigortalara "Tontin" adı verilmektedir. TTK'da düzenlenen hayat sigortası uygulamalarından biri de "Grup Sigortası"dır.

Hayat Sigortası Sözleşmesinin Kurulması

Hayat sigortaları ile ilgili sözleşmenin kurulmasında hiçbir şekle tabi tutulmayıp, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile sözleşme kurulmaktadır. Hayat sigortası sözleşmesinin kurulmasında Borçlar Kanunundaki Genel esasların uygulanması uygun olacaktır. Buna göre akit, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile oluşan hukuki muameledir. Bu irade beyanından sonra kendisine icapta bulunulan karşı taraf kendi iradesinin de icaba uygun olduğunu bildirirse yani icabı kabul ederse sözleşme kurulmuş olur.

Herhangi bir şekle tabi olmasa da, tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi ve gerektiğinde kanıtlama yükümlülüğünü yerine getirilebilmesi için sigorta sözleşmesinin hükümlerinin bir belgeye bağlanması gerekmektedir. Bu durum; Bilgilendirme Formu, Teklifname ve Poliçe uygulamalarını ortaya çıkarmıştır.

Hayat sigortası sözleşmesinde icap ve kabul kavramlarını Borçlar Kanunu’nun genel tanımlaması ile konumlandırmaya çalışmak yetersiz kalabilmektedir. Borçlar Hukuku genel prensiplerine göre susma bir irade beyanı değildir ve susan muhatap, icabı kabul etmiş olmaz. Hayat Sigortaları Yönetmeliği'nde ve Genel Şartları'nda sigorta sözleşmesinin yapılmasına ilişkin teklifnamenin sigorta şirketine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde reddedilmemesi halinde, sigorta sözleşmesinin yapılmış olacağı belirtilmiştir.

Hayat Sigortası Sözleşmesinde Taraflar

Sigorta sözleşmelerinde sigortacı ve sigorta ettiren olmak üzere iki temel taraf vardır. Hayat sigortası sözleşmesindeki taraflar;

  1. Sigortacı

  2. Sigorta Ettiren

  3. Riziko Şahsı

  4. Lehdardır.

Sigortacı: Sigortacı, belli bir prim karşılığında, riziko şahsının hayatında meydana gelen bir takım olaylar nedeniyle bir meblağ ödemeyi veya çeşitli edalarda bulunmayı üzerine alan ticari işletmedir. Sigortacılık Kanunu 5 inci madde hükmüne göre, sigorta şirketlerinin Hazine Müsteşarlığı’ndan faaliyet gösterecekleri her bir sigorta koluna ilişkin ruhsat almaları zorunludur. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de sigorta şirketleri hayat ve hayat dışı sigorta branşlarından sadece birinde faaliyet gösterebilirler.

Sigorta Ettiren: Sigortacı ile sözleşmeyi kuran kişi, yani hayat sigortası sözleşmesinin diğer tarafı sigorta ettirendir. Sigortacıya karşı yükümlülük altına giren tarafa sigorta ettiren denmektedir. Sigorta konusu menfaat ile ilişkisine göre, sigorta ettiren ile sigorta güvencesinden yararlanacak kişi aynı kişi olabileceği gibi farklıda olabilir. Başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için, o kişinin hayatının devamında lehdarın menfaatinin (maddi ya da manevi) bulunması şarttır.

Riziko Şahsı (Sigortalı): Hayat sigortası sözleşmelerinde, rizikonun üzerinde gerçekleştiği şahsa riziko şahsı denir. Riziko şahsı, sigorta ettiren olabileceği gibi üçüncü bir şahıs da olabilir. Sözleşmeden doğan iştira, ikraz, prim miktarını belirlemek ve arttırmak hakları sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigorta ettirene aittir. Buna karşılık lehdar belirlenmişse sigorta bedelini alma hakkı lehdara aittir. Bu nedenlerle hayatı üzerine sigorta yapılan kişiye “riziko şahsı” demek ve bu terimi tercih etmek daha doğru olacaktır.

Lehdar (Sigortadan Faydalanan Kimse): Hayat Sigortası Genel Şartları A.1 maddesine göre lehdar “sigorta sözleşmesine taraf olmamakla beraber lehine sigorta sözleşmesi yapılan ve rizikonun gerçekleşmesi halinde kural olarak sigorta bedelini sigortacıdan isteme hakkına sahip” olan kişidir. Hayat Sigortaları Yönetmeliği ise lehdarı “lehine sigorta sözleşmesi yapılan kişi” olarak tanımlamaktadır. Lehdar bir kişi olarak gösterilebileceği gibi birden fazla kişi de lehdar olarak gösterilebilir.

Hayat Sigortası Hükümleri

Bütün sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi hayat sigortası sözleşmesinde de tarafların çeşitli yükümlülükleri ve hakları söz konusudur.

Sigorta Ettirenin Hak ve Yükümlülükleri: Sigorta ettirenin yükümlülüklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  1. Sözleşme Öncesi İhbar Görevi

  2. Sözleşme Süresince İhbar Görevi

  3. Prim Ödeme Borcu

  4. Rizikoyu Ağırlaştırmama Görevi

  5. Riziko Sonrası İhbar Görevi

Sözleşme Öncesi İhbar Görevi**:** Sigortacının, her sigorta ettiren için ayrı ayrı araştırma yaparak bilgi toplaması masraflı olacaktır. Bu nedenle ve sigortacının rizikoyla ilgili bilgi sahibi olabilmesini sağlamak amacıyla sözleşme öncesi ihbar (bildirim) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta ettiren sigorta sözleşmesi yapılırken sigorta konusu menfaatin durumu ve niteliği hakkında gerçeğe uygun bildirimde bulunmak zorundadır. Sigorta ettiren, başta yaşıyla ilgili bilgiler olmak üzere sağlık durumu vb. konularda doğru bilgi vermek zorundadır.

Yaş Beyanı: TTK.m.1497. maddede yanlış yaş beyanı ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Bu madde ile yanlış yaş bildirilmesinin, sigorta bedeli ve primi üzerine yapacağı etki düzenlenmiştir. Sigortalının sözleşmenin yapılması sırasında yaşının yanlış bildirilmesi sonucu prim düşük belirlenmişse, sigorta bedeli, gerçek yaşa göre alınması gereken primin, belirlenen prime olan oranına göre ödenir. İndirimden önce riziko gerçekleşip sigorta bedeli ödenmiş ise sigortacı ödediği fazla kısmın geriye verilmesini faiziyle birlikte isteyebilir. Gerçek yaşa göre fazla prim ödenmesi hâlinde ise, sigorta bedeli ödenen prime göre artırılır. Artırımdan önce sigorta bedeli ödenmiş ise eksik kısım sigortacı tarafından tamamlanır (TTK.m.1497/2).

Prim Ödeme Borcu: Prim, sigorta edilen rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği bedelin esasını teşkil eden ve sigorta ettiren tarafından sigortacıya bir defada veya taksitle ödenen paradır. Hayat sigortası sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğundan sigortacının rizikoyu taşıma borcu karşılığında sigorta ettirenin de prim ödeme borcu bulunmaktadır.

Ödeme Şekli ve Zamanı: TTK m.1430/2'de, sigorta priminin nakden ödeneceği belirtilmiştir. İlk taksitin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu durumda ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.

Primin Ödenmemesi: Sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur. İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur.

Sözleşme Süresi İçinde İhbar ve Rizikoyu Ağırlaştırmama Görevi: Riziko ağırlaşması, rizikoyu değerlendirmeye yarayan faktörlerde sigorta süresi içinde ortaya çıkan ve rizikonun gerçekleşme ihtimalini veya doğacak zarar miktarını değiştirecek farklılıklardır. TTK m.1444/1 deki düzenlemeye göre, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.

Riziko Sonrası İhbar Görevi: Sigortacının üstlendiği tazminat ödeme yükümlülüğünü yerine getirebilmesi ancak tazminat konusu rizikonun gerçekleşmesi ile mümkündür. Sigorta ettiren (veya lehdar) sözleşme konusu riziko gerçekleştiğinde durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan indirim yoluna gidilir. Eğer sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, tazminat indirimi yapamaz (TTK.m.1446).

Sigorta Ettirenin Sözleşmeden Cayma ve Ayrılma Hakkı: Sözleşmeden cayma hakkı TTK.m.1489’da düzenlenmiştir. Buna göre; sigorta ettiren, sigortacının kendisine cayma hakkını kullanabileceğini bildirmesinden itibaren on beş gün içinde sözleşmeden cayabilir. Bilgilendirmenin yapıldığı sigortacı tarafından ispatlanır. Bilgilendirme yapılmamışsa cayma hakkı ilk primin ödenmesinden bir ay sonra sona erer.

Sigortacının Yükümlülükleri: Sigorta sözleşmesinin sigortacıya yüklediği belli başlı yükümlülükler şunlardır:

  1. Rizikoyu Taşımak

  2. Sigortalıyı Aydınlatmak

  3. Sigorta Poliçesi Vermek

  4. Giderleri Ödemek

  5. Sigorta Tazminatını Ödemek

Rizikoyu Taşımak: Sigortacının sigorta sözleşmesinden doğan temel borcu, rizikoyu taşımaktır. Sigortacı, poliçede yazılı başlangıç ve bitiş tarihleri arasındaki zaman dilimi içinde rizikoyu taşır.

Aydınlatma Yükümlülüğü: 28/10/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26684 sayılı “Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik” ile sigortacının karşı tarafı bilgilendirmesine ilişkin görev ve yükümlülükleri belirlenmiştir. Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirilir. Bilgilendirme yükümlülüğü, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlar ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam eder.

Sigorta Poliçesi Verme Yükümlülüğü: Sigortacı, sözleşme doğrudan kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşme tarihinden itibaren 24 saat içinde, diğer hâllerde on beş gün içinde yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi düzenleyerek sigorta ettirene vermek zorundadır (TTK.m.1424/1). Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenlenmelidir (TTK m.l425).

Giderleri Ödeme Borcu: TTK.m.1426 ile sigortacı; sigorta ettiren, sigortalı ve lehdar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır.

Tazminat Ödeme Borcu: Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ihbardan on beş gün sonra muaccel olur. Sigortacı, aksine sözleşme yoksa sigorta ettirenin, sigortalının, lehdarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür. Rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde ise, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri geri vermez.