HAYVAN BESLEME - Ünite 6: Koyun ve Keçilerin Beslenmesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Koyun ve Keçilerin Beslenmesi

Koyunların Beslenmesi

Ülkemizde önemli bir yere sahip olan koyun yetiştiriciliği, kırsal alanda küçük aile işletmelerinde geleneksel yöntemlerle sürdürülmekte ve koyun; et, süt ve yapağısı için yetiştirilmektedir. Koyunların bakımı ve yetiştirilmesi diğer çiftlik hayvanlarına göre daha kolay olmakla birlikte pahalı yatırıma gerek duyulmamaktadır. Ağız yapısının elverişli olması nedeniyle meralardan çok iyi yararlanabilen koyunlar anızlı ve engebeli alanlarda da otlatılarak besin madde gereksinimlerini karşılayabilmektedir. Rasyonlarının %90’ı kaba yemlerden oluşan koyunlar, kaba yemi en iyi değerlendiren çiftlik hayvanlarıdır. Ancak, gebelik ve laktasyon dönemlerinde besin madde gereksinimlerinin sadece kaba yemle karşılanması mümkün olmamakta, bu dönemlerde protein, mineral ve vitamin yönünden dengelenmiş yem karmaları ile karşılanması gerekmektedir.

Koyunların Beslenme Açısından Özellikleri

Geviş getiren hayvanlardan olan koyunlar kaba yemlerden etkin şekilde yararlanabilmektedirler. Dünya genelinde koyun yetiştiriciliği, meraya dayalı olarak yapılmakta ve verimlilik meraların kalitesine ve kaba yem üretim durumlarına bağımlı haldedir. Koyun yetiştiriciliğinde, diğer çiftlik hayvancılık dallarında olduğu gibi en büyük maliyet kaynağı yemdir. koyunların tükettikleri yemlerin yaklaşık %70-80’nini çayır, mera ve yayla gibi doğal otlama alanlarından karşıladıkları için diğer çiftlik hayvanlarına göre koyun besleme daha az maliyetlidir.

Koyunların Besin Maddeleri Gereksinimleri

Koyunlar da diğer çiftlik hayvanlarında olduğu gibi su, enerji, protein, mineral maddeler ve vitaminlere ihtiyaç duymaktadırlar. Koyunların bu besin maddeleri ihtiyaçları tüketebilecekleri kuru madde miktarı dikkate alınarak yeterli, dengeli ve aynı zamanda ekonomik bir şekilde karşılanması gerekmektedir.

Kuru madde gereksinimi, koyunların organik ve inorganik besin maddelerini sinirim faaliyetlerinin düzenli olması ve besin maddelerinden yüksek oranda faydalanabilmeleri belirli bir kuru madde ile tüketmeleri gerekmektedir. Farklı fizyolojik dönemlerde koyunların günlük tüketebilecekleri kuru madde miktarları (S: 138, Çizelge 6.1) belirtilmiştir.

Su gereksinimi, koyunlarda su tüketimi kuru madde tüketiminin yaklaşık 2-4 katı kadardır. Su tüketimi çevre sıcaklığına, su sıcaklığına, rasyondaki protein ve mineral madde düzeyine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Koyunlar için en uygun su sıcaklığı 7-13°C‘dir.

Enerji gereksinimi, koyunların enerji gereksinimi fizyolojik durumları ve üretim aşamasına göre önemli düzeyde değişmektedir. Gebeliğin son dönemlerinde özellikle yeterli enerji sağlanması büyük önem taşımaktadır. Enerji tüketiminin yetersiz olması koyunların verimini diğer besin maddelerine göre daha fazla sınırlar. Yetersiz yem tüketimi veya tüketilen yemlerin kalitesiz oluşu, kaba yemlerin su içeriklerinin yüksek olması enerji tüketiminin yetersiz olmasına sebep olabilmektedir. Aşırı otlatma, kuraklık ya da arazinin yemlemeye uygun olmaması da benzer şekilde yetersiz yem ve enerji tüketimine neden olmaktadır. Koyunlar için ek enerji genellikle doğum öncesi gebeliğin son haftalarında ve doğum sonrası laktasyonun ilk haftalarında gerekir. Yaş, canlı ağırlık, gebelik, laktasyon ve büyüme, çevre sıcaklığı, nem rüzgar gibi iklim faktörleri enerji gereksinimlerini etkilemektedir.

Protein gereksinimi, koyunlarda süt ve yapağı ile dışarıya atılan veya vücutta biriken protein miktarı ile, yemlerde bulunan proteinden yararlanma oranına göre değişmektedir. Gebelik döneminde ise fötüs ve üreme organlarında biriken protein esas alınmaktadır. Laktasyondaki koyunlar, 1kg süt sentezi için 140 g ham proteine gereksinim duyarlar. Koyunların beslenmesinde genellikle rasyondaki protein düzeyi protein kalitesinden daha önem taşımaktadır çünkü, ergin koyunlar diğer ruminantlarda olduğu gibi rumdendeki mikrobiyal sindirimle rasyonlarındaki düşük kalitedeki proteinleri ve PON’i, yüksek kaliteli mikrobiyal proteine çevirme yeteneğine sahiptirler. Normalde bir koyunda mikrobiyal protein sentezi gereksinimini karşılayacak düzeydedir, ancak, yüksek süt verimli koyunlarda erken laktasyon döneminde ve rumeni henüz yeterince gelişmemiş genç kuzularda mikrobiyal protein sentezi hayvanların protein gereksinimini karşılamada yetersiz kalabilir. Rasyonun tamamı yeşil yemlerden oluşuyor ise koyunların protein gereksinimi sorunsuz karşılanabilir.

Mineral Madde gereksinimi, koyunlar Na, Cl, Ca, P, Mg, K, S, Co, Cu, I, Fe, Mn, Mo, Se, Zn minerallerine esansiyel olarak gereksinim duymaktadırlar. Merada ve normal yemleme koşullarında bu mineral gereksinimleri genellikle yeterli düzeyde karşılanır ancak, tuz ve P eksikliği gözlenir. Tuz yetersizliği, yem ve su tüketimini düşürdüğü için süt verimi ve büyüme hızı düşer. Düşük maliyetli olan tuz genellikle koyunlar için kaya tuzu şeklinde verilir. Bazı durumlarda ise yeterli tuz verilmesi ihmal edilebilir. Koyun ve kuzular için hazırlanan rasyonların tuz düzeyi yaklaşık %0.5 olmalıdır.

Makro elementlerin yanı sıra koyunlarda iz elementlerin gereksinimlerinin de karşılanması gerekmektedir. Bakır fazlalığına karşı diğer ruminantlara göre daha duyarlı olan koyunlar diğer türler için hazırlanan iz mineral katkılarında bulunan bakır miktarı nedeniyle bakır toksisitesi ortaya çıkabilir. Kuzularda selenyum eksikliğine bağlı beyaz kas hastalığı görülmemesi için rasyonun yeterli selenyum içermesi gerekmektedir. Aynı zamanda kükürt içeren esasnsiyel amino asitlerin sentezlenebilmesi için rasyonun yeterli düzeyde kükürt içermesi de gerekmektedir.

Vitamin gereksinimi, Koyunlar B grubu vitaminleri ve K vitaminini rumende sentezleyebildikleri için genellikle yağda eriyen vitaminlerden A, D ve E vitaminine esansiyel olarak ihtiyaç duymaktadırlar, ancak, rumeni gelişmemiş kuzular K vitamini ve B grubu vitaminlere de esasnsiyel olarak ihtiyaç duymaktadırlar. Koyunların tükettiği yemler genellikle ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar vitamin içermektedirler ve otlatılan veya yeşil yem tüketen koyunlarda vitamin eksikliği görülmez. Ancak bazen kurak bölgelerde veya kurak mevsimlerde otlatılan veya entansif besideki hayvanlarda eksiklik belirtileri görülebilir. A vitamini yetersizliği koyunlarda gece körlüğüne neden olur. Hayvanlar dışarıda güneş ışığı yardımıyla yeterli miktarda vitamin D sentezleyebildikleri için vitamin D eksikliği daha çok içeride barındırılan hayvanlarda görülebilir. D vitamini yetersizliği raşitizm ve osteomalazi gibi kemik hastalıklarına neden olur.

Koyunların Beslenmesi

Yeterli ve dengeli beslenen koyunlarda, döl ve süt verimi daha iyi olmakta, kuzularda yaşama gücünü ve sütten kesime ulaşan kuzu sayısını arttırmaktadır. Farklı fizyolojik dönemlerde koyunların besin madde gereksinimleri önemli farklılık göstermektedir. Üretim sezonu, yetiştirme ve besleme pratiği bakımından koyunlarının beslenmesi genellikle, kuru dönem, aşım dönemi, gebelik dönemi ve laktasyon dönemi olarak dört dönemde incelenebilir.

Kuru dönem besleme, koyunun herhangi bir verimi olmadığı için yaşama payı düzeyinde beslenmesi yeterli olmaktadır. Koyunların bu dönemde tükettikleri kaliteli kaba yemler genellikle besin madde ihtiyacını karşılayabilmektedir. Normal üretim sisteminde bu dönem yaklaşık olarak 16 hafta sürmektedir.

Aşım dönemi besleme (flushing), koyunlarda döl verimini arttırmak amacıyla aşım döneminin 2 hafta öncesinden başlayarak aşım dönemi boyunca yoğun yemle ek besleme flushing olarak isimlendirilmektedir. Koyunları bu şekilde beslemenin amacı, ovulasyon ve gebelik oranını arttırmak, buna bağlı olarak kuzulama oranını yükseltmektir. Flushingin çok uzatılmaması gerekmektedir.

Gebelik dönemi, koyunlarda gebelik süresi yaklaşık olarak 150 gündür ve bu dönemde vitamin ve minarel madde ihtiyacının artmasının yanısıra besin maddesi gereksinimi tek, ikiz veya üçüz yavru vermelerine göre farklılık göstermektedir. Ağırlık artışı tek yavrulu koyunlarda 10 kg, ikiz ve daha fazla yavrulu koyunlarda ise bunun 2/3 oranında daha fazladır. Besleme yönünden koyunlarda gebelik I. dönem (gebeliğin ilk 100 günü) ve II. dönem (gebeliğin son 4-6 haftası) olarak 2 dönemde incelenmektedir.

İlk dönemde fötüsün gelişiminin yavaş olması nedeniyle yaşama payı ve bunun biraz üzerinde yapılan besleme yeterli olmaktadır. İkinci dönemde ise, fötüsün büyüme hızı artmakta bu nedenle besin madde gereksinimi de bu oranda artmaktadır. Bu dönemde yapılacak yeterli ve düzenli besleme sağlıklı yavruların elde edilmesine ve bunların doğum ağırlıklarının artmasına neden olmaktadır. Gebelik süresince koyunların protein gereksinimi de artmaktadır.

Laktasyon dönemi, koyunların besin madde ihtiyacı gebelik dönemi ihtiyacından daha yüksektir. Koyunlarda laktasyon genellikle 16 hafta sürmektedir. Ortalama süt verimi 100-150 kg olarak gerçekleşmekte, saf sütçü ırklarda ise bu dönemde 700 kg’ın üzerinde düzeyde seyrederken yerli koyun ırklarımızda süt verimi yaklaşık 50 kg kadardır. Koyun en yüksek süt verimine kuzulamadan 4 hafta sonra ulaşmaktadır. Sonrasında süt verimi düşmeye başlamaktadır. Sütçü ırklarda besin madde ihtiyacı daha fazla olmaktadır.

Koyunlarda döl verimi süt verimini etkilemektedir. İkiz doğuran koyunlar tek doğuran koyunlara göre %30-50 daha fazla süt vermektedir. Tek olarak emen kuzular ikiz olan kuzulara göre daha hızlı gelişmektedirler. Süt verimi ilk laktasyondan 3.laktasyona kadar genelde artar. Süt verimi ve bileşimi üzerine genotipin çok büyük bir etkisi vardır. Süt verimindeki artışa paralel olarak süt yağı ve kuru madde oranı düşmektedir.

Kuzu Büyütme Yöntemleri

Kuzuların büyütülmelerinde, süt emme döneminin uzunluğuna veya süt ikame yemi ile büyütme yapılıp yapılmadığına bağlı olarak başlıca üç yöntem uygulanır. Bunlar:

  1. 16 hafta süt emzirme yöntemi (emzirerek büyütme)
  2. 4-5 hafta süt emzirme yöntemi (erken sütten keserek büyütme)
  3. Süt ikame yemi ile (yapay sütle) büyütme yöntemidir.

Kuzu Besisi

Kuzu besisinde başlıca üç yöntem uygulanır. Bu yöntemler:

  1. Süt emen kuzuların besisi
  2. Sütten kesilmiş kuzuların besisi
  3. Toklu besisidir.

Süt emen kuzuların besisi yönteminde kuzuların büyütülmeleri ve besisi birlikte yürütülür. Kuzular 4 aylık yaşa geldiklerinde 35-40 kg canlı ağırlığa ulaşırlar. Böyle bir beside kuzu başına günde 280-350 g arasında canlı ağırlık artışı sağlanır. Kuzular laktasyon süresince analarını emmeye devam ederler. Ancak, en yüksek canlı ağırlık artışının sağlanması için ana sütüne ek olarak kuzulara ikinci haftadan başlayarak serbest düzeyde kuzu başlangıç yemi ve yulaf verilir.

Sütten kesilmiş kuzuların besisi , sütten kesme, 16 haftalık süt emme döneminin sonunda veya 4-5 haftalık yaşta erken sütten kesme şeklinde uygulanır. Kuzular erken sütten kesildiklerinde, aşağı yukarı 20 kg canlı ağırlığa kadar kuzu büyütme yemi ile beslenirler. Sütten kesilmiş kuzuların besisi entansif (yoğun) besi ve mera besisi olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır.

Toklu besisi, genellikle meradan faydalanılan bir yöntemdir. Hayvanlar süt emme döneminin bitiminden ilkbahara kadar damızlık hayvanlara yedirilen yemlerle beslenirler. İlkbaharda ise meraya çıkarılırlar ve mera dönemi boyunca merada otlatılırlar. Mera otlarının yetersiz olduğu dönemlerde hayvanlara enerjice zengin bir ek yem verilebilir.

Genç Damızlık Koyunların Beslenmesi

Genç damızlık koyunların damızlık rasyonları ile beslenmelerine büyütme döneminin sonunda geçilir. Damızlığa ayrılan kuzularda günlük canlı ağırlık artışının fazla olması istenmemektedir. Bu hayvanların günlük canlı ağırlık artışlarının 100-150 g ve 5 aylık yaştaki canlı ağırlıklarının 30-35 kg olması gerekir. Genç damızlık koyunlara 6 aylık yaşa değin yoğun yem karmasının verilmesi zorunludur.

Koyunlarda Besleme Hastalıkları

Zehirli bitkiler, bitki zehirlenmelerinin çoğu için henüz başarılı bir tedavi geliştirilememiştir. Bu nedenle hayvanların bu bitkileri tüketmelerinin önlenmesi için uygun sürü yönetimi geliştirilmesi önerilebilir. Pratik koşullar için aşağıdaki öneriler göz önünde bulundurulmalıdır:

  1. Bölgedeki toksik bitkilerin tanınması gerekir.
  2. Meraların yüksek oranda toksisiteli olduğu dönemlerde meralatmadan sakınılmalıdır.
  3. Hayvanlar yeni bir meraya getirildiğinde aç ve susuz olmamasına özen gösterilmelidir. Çünkü mera toksik bitkiler içeriyor olabilir. Aç hayvanlar daha az seçici davranabilir.
  4. Koyunlara uygun mineral ve tuz temin edilmeli, özellikle P gereksinmesi karşılanmalıdır. Su her zaman taze ve temiz olarak hayvanlara sağlanmalıdır.
  5. Hayvanlar merada otlamaya alışkın değilse doğrudan meraya çıkarılmamalıdır. Özellikle genç yavrular anneleri ile birlikte meraya çıkarılmalıdır. Kuzular ebeveynlerinden hangi bitkileri tüketeceklerini kolaylıkla öğrenebilirler. Hayvanlar aç değiller ve merada yeterince toksik olmayan ot var ise toksik bitkileri tüketmekten kaçınırlar.

Beyaz kas hastalığı, kuzularda Vitamin E veya selenyum yetersizliğine bağlı olarak görülen bir beslenme hastalığıdır. Beslenme kökenli kas distrofisi olup, iskelet ve kalp kasların dejeneratif hastalığıdır. Hasta kuzularda zayıflık, bacaklarda tutmama, hızlı soluma, bazen kalp yetersizliğinden ani ölümler görülür. Otopside kaslarda beyaz çizgiler görülmesi sebebiyle hastalık beyaz kas hastalığı olarak da adlandırılır. Kuzuları hastalığa karşı korumak için 0.1 ppm düzeyinde selenyum içeren yem verilmesi gerekir.

İdrar yolu (böbrek) taşları, idrar kanalı daha dar ve uzun olduğu için daha çok yoğun besiye alınan erkek kuzularda görülür. Rasyonda kalsiyum-fosfor dengesizliği, aşırı fosfor tüketimi ve yetersiz vitamin D tüketimi hastalığın en önemli nedenleri arasındadır.

Gebelik zehirlenmesi, gebe koyunlarda gebeliğin son 6 haftasında oluşan bir beslenme bozukluğudur. Gebeliğin sonlarına doğru fötüsün hızla büyümesi gebe koyunların yem tüketimlerinin düşmesine neden olmaktadır. Hastalıktan korunma için gebeliğin son 4-6 haftasında koyunların enerji gereksinimleri yeterli düzeyde karşılanması gerekir.

Keçilerin Beslenmesi

Keçiler, sindirim sistemlerinin özelliği gereği orta ve düşük kaliteli kaba yemleri diğer geviş getiren hayvanlara nazaran daha iyi değerlendirebilmektedirler. Keçiler engebeli yerlerde otlayarak yaşamlarını sürdürme yeteneği yüksek hayvanlardır. Keçiler diğer geviş getiren hayvanlara oranla çok hareketli hayvanlardır.

Keçilerin Beslenme Açısından Genel Özellikleri

Keçiler beslenme açısından daha çok koyunlara benzerler. Geviş getiren (Ruminant) hayvanlar grubuna dahil oldukları için rasyonlarının önemli bir bölümünü kaba yemler oluşturmakta, kaba yemlerde yüksek oranda bulunan selülozdan enerji kaynağı olarak etkin bir şekilde yararlanabilmektedirler. Koyunlarda olduğu gibi keçilerde meralardan etkin bir şekilde yararlanabilmekte, besin madde gereksinimlerinin önemli bir bölümünü mera ve yayla gibi doğal otlatma alanlarından karşılayabilmektedir. Keçiler ormanlık ve çalılık alanlardaki faunanın bir parçasıdır. Koyunlara oranla daha dik, dağlık ve ormanlık alanlardaki meraları iyi bir şekilde değerlendirebilmekte, mevsime bağlı olarak otlar kuruduğunda, çalı formundaki bitkilerin yapraklarından da yem olarak etkin bir şekilde yararlanabilmektedir.

Keçilerin Besin Maddeleri Gereksinimi

Keçiler diğer çiftlik hayvanlarında olduğu gibi su, enerji, protein, mineral maddeler ve vitaminlere gereksinim duyarlar. Keçilerin bu besin maddeleri gereksinimi tüketebilecekleri kuru madde miktarı dikkate alınarak yeterli, dengeli ve ekonomik bir şekilde karşılanmalıdır. Süt keçilerinin beslenmesinde teke katımı, gebelik ve laktasyon dönemleri olarak adlandırılan üç kritik dönem bulunmaktadır. Ele alınan bu dönemlerde süt keçilerine verilecek yemlerin miktar ve kalitesi verimliliği etkiler.

Kuru madde gereksinimi, Keçilerin sindirim sisteminde yemin kalış süresi daha kısa olduğu için kuru madde tüketimi diğer geviş getiren hayvanlardan daha yüksektir. Keçilerin günlük kuru madde tüketimi canlı ağırlıklarına göre değişmektedir. Keçilerin yem tüketimi; hayvanın yaşı, fizyolojik durum ve canlı ağırlık gibi hayvana bağlı faktörler yanında, yemlerin yapıları ve besin madde içerikleri gibi yeme bağlı faktörler ile çevre sıcaklığı ve yemleme tekniği gibi çevresel faktörlere bağlı olarak değişir.

Enerji gereksinimi, keçilerin tükettikleri diğer besin maddelerinden etkin bir şekilde yararlanabilmeleri yeterli düzeyde enerji tüketimlerine bağlıdır. Enerji yetersizliği, oğlaklarda büyümenin yavaşlamasına, ergin çağa ulaşmanın gecikmesine, döl veriminin azalmasına ve süt veriminin düşmesine neden olmaktadır.

Protein gereksinimi, protein en önemli temel besin maddesi olup, özellikle keçinin büyüme, gebelik ve laktasyon dönemlerinde proteine olan gereksinim daha da artar. Kıl ve tiftik kükürt içeren amino asitlerce zengin olduğu için proteine gereksinim daha da artmaktadır.

Mineral madde gereksinimi, Keçi beslemede 15 mineral element önemli olup, vücuttaki miktarlarına göre makro mineraller (Ca, P, K, Na, Cl, S ve Mg) ve mikro (iz) mineraller (Fe, Zn, Cu, Se, Mo, Mn, Co ve I) olarak iki gruba ayrılmaktadır. Keçilerde genel olarak kalsiyum, tuz, kükürt, bakır, çinko, iyot ve manganez eksiklikleri daha fazla görülür. Toprakta bu mineraller eksik değilse yetersizlikleri de pek görülmez. Ancak, bitkisel yemlerin sodyum içerikleri düşük olduğundan keçilerin sodyum gereksinimlerinin karşılanması için rasyonlarına mutlaka %0.5 tuz katılmalıdır.

Vitamin gereksinimi, keçiler yaşamın devamı, büyüme ve verim vermeleri için diğer besin maddelerinin yanında vitaminlere de gereksinim duyarlar. Yalnız, keçilerin beslenmesi mera otlarına ve kaba yemlere dayandığı için bu gibi yemlerde vitaminler ve provitaminler genelde yeterli olabilir.

Su gereksinimi, keçiler, yeşil kaba yemleri fazla tükettikleri için daha az miktarda suya gereksinim duyarlar. Yalnız, gebelik ve laktasyon dönemlerinde daha fazla suya gereksinim duyarlar.

Süt Keçilerinin Beslenmesinde Temel İlkeler

Keçilerin beslenmesinde yemin besin maddeleri içeriği kadar lezzeti de önemlidir. Keçilerin yiyebildiği yem çeşidinin fazlalığı bu konuda yetiştiricilere kolaylık sağlayabilir. Bütün yem değişiklikleri mutlaka yavaş yavaş yapılmalıdır. Keçilere verilecek yemin miktarı kadar, yemleme sıklığı da yemden yararlanma yönünden önemlidir.

Teke Katım Dönemi Besleme

Teke katım döneminde yapılan ek yemleme (flushing), keçilerde kızgınlığın toplulaşması, çoğuz doğum oranının artması, gebelik oranının yükselmesi ve gebeliğin sorunsuz devam etmesini sağlar. Teke katım dönemi beslemesi yaklaşık 4-6 haftalık bir süreyi kapsar. Bu süre içinde süt keçilerine günde 1.0-1.5 kg kadar kuru ot ve 250-300 g yoğun yem verilebilir. Aşım döneminde tekelerin de performansının devamını sağlamak için ek yemleme yapmak gerekir.

Gebe Keçilerin Beslenmesi

Keçilerde yaklaşık 5 ay süren gebeliğin ilk dönemlerinde fötüs gelişimi yavaş olduğu için, gebeliğin son 6-8 haftasına kadar ek besin maddesine gerek duyulmamaktadır. Gebeliğin son döneminde artmaya başlayan fötüs ağırlığına bağlı olarak keçilerin besin madde gereksinimlerini karşılamak için verilen karma yem miktarı 100-200 g’dan 500-800 g’a kadar yükseltilebilmektedir. Gebeliğin son iki haftasında keçilerde yem tüketiminin düşmesi nedeniyle, karma yemin protein, enerji ve mineral içeriği arttırılmalıdır.

Gebeliğin son haftasında keçilere verilecek günlük protein miktarı, yaşama payı gereksinimin iki katı olmalıdır.

Laktasyondaki Keçilerin Beslenmesi

Doğumu izleyen ilk 4-6 hafta içinde keçiler en yüksek süt verimine ulaşmaları nedeniyle verilecek rasyonun besin madde içeriğine dikkat edilmelidir. Doğumdan sonraki ilk birkaç ay içinde keçilerin süt verimine bağlı olarak bir miktar canlı ağırlık kaybetmeleri doğal karşılanır. Laktasyonun ilk aylarında ılıman iklim kuşağında genellikle mera dönemi de başlamaktadır.

Oğlakların Beslenmesi

Sütten kesim öncesi beslenme, yeni doğan oğlağın kolostrum tüketimi oğlak ölümlerinin azaltılması açısından önem taşır. Yağ içeriği yüksek olan kolostrum iyi bir enerji kaynağı olması yanında, ayrıca protein, vitamin ve mineral bakımından da zengindir. Oğlaklar doğumda hastalıklara karşı bağışıklık ajanlarına sahip değildir. Kolostrum içerdiği immünoglobulinler yardımı ile doğumdan sonra oğlakları hastalıklara karşı korumaktadır. Ancak, doğumdan 20-28 saat sonra oğlaklar, immünoglobulinleri absorbe etme yeteneklerini kaybettikleri için doğumdan sonra kolostrumun tüketimi önemlidir.

Sütten kesim sonrası besleme, süt emen oğlaklara en kısa sürede sütten kesilmelerine olanak sağlayacak bir yemleme programı uygulanılması önerilir. Erken sütten kesilmiş oğlakların sınırlı miktarda kuru ot ve serbest düzeyde yoğun yemle beslenmesi sonucu en iyi büyüme sağlanmaktadır.

Damızlık dişi oğlakların beslenmesi, dişi oğlaklar yaklaşık 1. yaşlarında doğum yapacak şekilde beslenmelidir. Sütten kesimden sonra erkek ve dişi oğlaklar ayrılmalıdır. Dişi oğlaklar genellikle serbest kaba yem ve 100-500 g arasında değişen miktarlarda %15-18 proteinli yoğun yem ile yemlenirler ve 7 aylık yaşta genellikle ergin canlı ağırlıklarının %70’ine ulaşırlar. Genellikle keçi ırklarında 7-8 aylık yaşta dişi oğlaklar çiftleştirilebilmektedir.

Oğlak Besisi

Modern keçi yetiştiriciliğinde, doğumdan bir hafta sonra oğlaklara serbest düzeyde yoğun yem ve kaba yem verilir. Böylece 3-4 hafta sonra oğlaklar besin madde gereksinimlerini karşılayabilecek kadar katı yem tüketmeye başlarlar. Bundan sonra o¤- laklara uygulanan besi program› daha kolaydır. Besiye alınan erkek oğlaklar 100 g/gün iyi kaliteli kuru ot ve 2.4-2.6 Mcal ME ve %15- 18 protein içeren yoğun yemle serbest düzeyde yemlenmektedir.

Tekelerin Beslenmesi

Tekelerden iyi kaliteli sperma almak ve aşım performans›n› artırmak için yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekir. Damızlık tekelerin aşım dönemi kısa sürdüğü için çok yönlü ve yüksek değerli rasyonlarla beslenmelerine özen göstermek gerekir.