HAYVAN DAVRANIŞLARI VE REFAHI - Ünite 4: Köpeklerin ve Kedilerin Davranışları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Köpeklerin ve Kedilerin Davranışları
Köpeklerin Davranışları
Evcilleşme
İnsanlar, diğerlerine kıyasla daha dost canlısı, daha yumuşak görünümlü ve daha işbirlikçi olan kurtları beğenerek ve bunların üremelerini destekleyerek kurttan köpeğe geçiş sürecini hızlandırmışlardır.
Günümüzde morfolojik, davranışsal ve genetik bilgilerce köpeğin atasının kurt olduğu ispatlanmış durumdadır. Tarih öncesi dönemlere ait arkeolojik bulgular da ilk evcilleştirilen hayvanın köpek olduğuna işaret etmektedir.
Sosyal Davranışlar
Doğada köpek sürüleri içinde sosyal bir düzene ihtiyaç duyulur. Bu düzen gereğince, grup üyelerinin tümü bölgelerini koruma, yemek bulma ve yakalama olayına katkıda bulunurlar. Bu sosyal düzenin sağlıklı bir biçimde işlemesi, grup içinde uygulanan ve başında bir alfa dişi ile bir alfa erkek bulunan hiyerarşik bir modele bağlıdır.
Davranış Gelişimi
Davranış, genlerin biyolojik yansımalarının yanı sıra deneyimlerin etkisi ile de yönetilmekte ve gelişmektedir.
Yavru köpeklerin doğum sonrası ile 12 haftalık oluncaya kadar geçirdikleri ve 3 ana bölüm altında incelenen dönemleri, onların daha sonra insanlarla kuracakları iletişim ve gösterecekleri davranış açısından önemlidir.
Neonatal Dönem (0-12 Gün): Doğum sonrası, yavru köpek henüz kendi vücut ısısını ayarlayamayacak durumdadır ve çevresel ısı değişikliklerine karşı çok hassastır. Sabit vücut ısısı anne ve kardeşlerine yakın temas sayesinde sağlanmaktadır.
İlk iki hafta boyunca ürinasyon ve defekasyon anne tarafından ritmik olarak anogenital bölgenin yalanmasıyla sürdürülmektedir. Yeni doğmuş yavru köpek, nörolojik ve duyusal açıdan kör ve sağır olmakla birlikte diğer duyu sistemleri çalışmaktadır.
Geçiş Dönemi (12-21 Gün): Gözlerin açılması ile birlikte yavru köpekler geriye doğru sürünmeye başlarlar. Yavru köpekler, en erken 12. gün itibariyle dört ayak üzerinde durabilir ve sallanarak yürüyebilirler. Başlangıçta yürümeye başın yanlara doğru sallanması eşlik ederken, şeksor-ekstensor denge reşeksleri geliştikçe baş hareketleri kaybolur. Motor yeteneklerin gelişmesi yaklaşık 20 günlük dönemde başlayan diş çıkarma dönemiyle çakışmaktadır. Kuyruk sallama davranışı bu dönemi izlemektedir.
Sosyalizasyon Dönemi (3-12 Hafta): Köpeklerde doğumdan sonraki ilk 3-12 (maksimum 20) haftalık süreci kapsayan dönem sosyalizasyon dönemi veya kritik dönem olarak adlandırılmaktadır. Köpek, bu dönemde daha sonraki hayatında ilişki içinde olması gereken türlerle doğru iletişimi öğrenmektedir.
Birincil Sosyalizasyon Dönemi (3-5 hafta): Sosyal iletişime olağanüstü bir ilgi başlar. Oyun saldırganlığı ve seksüel münakaşalar kardeşler arasında sıklıkla görülür. Oyun sırasında, gizlice izleme, atlama ve başın sallanması gibi avlanmaya özgü davranışlar hem kardeşlere hem de cansız varlıklara karşı sergilenir. Yavrular anne yuvaya döndüğünde üzerine atlayarak ve annenin dudaklarını ve ağız kenarlarını yalayarak dilenme davranışı sergilerler.
İkincil Sosyalizasyon Dönemi (6-12 Hafta): Yavru köpeğin insan yaşam ortamında bağlanma ve sosyal koşullanma süreci ikincil sosyalizasyon dönemi olarak bilinir. Gerçekte yavru köpeğin anneden ve kardeşlerden ayrılarak insan ailesiyle yaşamaya başlamasıyla başlamaktadır. Yavru köpeğin yabancılara ve yabancı uyaranlara karşı istekli ve meraklı yaklaşımı bu dönemin önemini arttırmaktadır.
Köpeklerde Beden Dili
Stressiz ve rahat bir ortamda bulunan köpeğin vücut dilini incelediğimizde; bacakların normal ve eklemler bükülmeyecek şekilde düzgün, başın çene ve boyun dik bir açı yapacak şekilde hafifçe yukarı kaldırılmış, yüzün yumuşak bir ifadeye sahip, kuyruğun rahat bir pozisyonda olduğu görülür.
Arkadaşça ilişki kurmak isteyen en az iki köpeğin bir araya gelmesiyle pozitif sosyal davranışlar ortaya çıkmaktadır. Pozitif - sosyal davranışlar, oyun da dâhil olmak üzere mesafe azaltıcı bütün davranış şekillerini içermektedir.
Aktif Boyun Eğme: Pozitif-sosyal davranış şekillerinden bir tanesi olan aktif boyun eğme davranışı, arkadaşça bir temas isteyen köpeğin sergilediği bir davranış şeklidir. Aktif boyun eğme davranışı sergileyen bir köpekte kulaklar geriye doğru yatırılmış, dudaklar geriye doğru çekilmiş, yüz kasları gergin, bakışlar partnere yöneltilmiş, kuyruk düşük ve sallanır pozisyonda, vücut küçültülmüş ve eklemler bükülüdür.
Pasif Boyun Eğme: Pasif boyun eğme davranışı alt seviyedeki bireylerin üstün partnerlerine karşı sergilediği, çekingen ve korkak öğelerin bulunduğu bir davranış şeklidir. Pasif boyun eğme davranışında mevcut olan iki temel unsur, sırt üstü yere yatma ve direkt göz temasından kaçınmadır.
Oyun Davranışı: Köpeklerin sosyal-pozitif davranış modellerinden biri olan oyun davranışı, kavga, çiftleşme ve avcılığa dair çeşitli unsurları içermektedir. Bu unsurların gerçek durumlarda sergilenenlerden farkı her bir sürecin yarım bırakılmasıdır. Köpeklerde oyuna davet modellerinden en iyi bilineni oyun çömelmesi denilen vücudun ön kısmının yere yaklaştırıldığı duruş şeklidir.
Allelomimetik Davranışlar: Sürü düzeninde yaşayan hayvanlardan her birinin diğer üyeler ile ortak olarak sergilediği davranışlardır. Birlikte uyumak, birbirine sokulmak, birlikte koklamak birlikte oturmak ve aynı hedef için birlikte beklemek gibi davranış modelleri allelomimetik davranışa örnek olarak verilebilir.
Agonistik Davranışlar: Anlaşmazlık durumunda sergilenen saldırı, tehdit, kaçma ve yatıştırma gibi davranış modellerini içermektedir.
Saldırganlık Davranışı: Davranış unsurları göz önüne alındığı zaman saldırı ve savunma amaçlı saldırganlık davranışları farklılık göstermektedir.
Dikkat Davranışı: Dikkatini herhangi bir şeye yöneltmiş olan köpeğin bakışları, kulak açıklıkları ve kuyruğu o yönü işaret etmektedir. Bu sırada, vücut normal duruşunda veya hafif öne yönelmiştir.
Duyu Sistemleri
Görme: Tapetum lucidum’un ışığı koni ve çomak hücrelere yansıtmasıyla köpekler karanlıkta insanlardan daha iyi görebilir ve zayıf ışığı oldukça iyi kaydedebilirler. İnsanlarda olduğu gibi köpeklerin retinasında da çomak ve koni hücreleri olmak üzere iki tip fotoreseptör vardır. Çomak hücreleri, loş ışık altında çalışmak için özelleşmişlerdir. Köpeklerde maviyi ve sarıyı algılayan iki tip koni hücresi bulunmaktadır.
Duyma: Köpekler insanlara oranla oldukça yüksek frekanslı sesleri duyabilir. İnsanlarda olduğu gibi köpeklerin de duyma yeteneği yaşla birlikte azalmaktadır. Köpekler kulak kepçelerinin yapısı sayesinde kulaklarını yönlendirerek sesleri ve yerlerini belirleyebilmektedir. Düşük kulaklı köpekler bu yönden dezavantajlıdır.
Koku: Köpekler evcil türler arasında en geniş koku keskinliğine sahip hayvanlardır. Konsantre maddeleri insanların 100 katı, çözücüdeki maddeleri ise 100 ila 10.000.000 katı bir güçle tespit edebilirler. Köpek burnu sahip olduğu çok sayıda müköz bez nedeniyle sürekli ıslaktır. Bu mukusun amacı deriyi serin tutmanın yanı sıra değişik koku moleküllerinin toplanmasına yardımcı olmaktır.
Tat: Köpeklerde tat tomurcukları sayısı 1700 adettir (insanda 9000). Köpeklerde de insanlardakine benzer olarak acı, tatlı ekşi ve tuzluya duyarlı reseptörler mevcuttur. Bununla birlikte, tuza duyarlı reseptörler insanlardaki kadar hassas değildir.
Dokunma: Burun ve ağız çevresi duyusal sinirler bakımından oldukça zengin olmasından ötürü dokunmaya karşı çok hassastır. Pati altında titreşime duyarlı sinirler bulunmaktadır. Bıyıkların kök kısmında oldukça yüksek oranlarda dokunma reseptörleri mevcuttur. Bıyıklar yön belirleme, yakın objelerin erken teşhisi ve karanlıkta güvenli hareket edebilme açısından önemlidir.
Beslenme Davranışları
Evcil köpekler kalıtsal olarak kurtlarn yeme davranışına sahiptir. Birçoğu, kurtlar gibi başka bir köpeğin varlığında ya da grup olarak beslendiklerinde yemeklerini çok hızlı bir şekilde tüketmektedirler. Hatta bazı köpekler ev veya bahçede besinleri saklamak için çukur kazmakta veya saklama yerleri bulmaktadır. Öğünler halinde beslenme, köpekler için tercih edilmelidir.
Üreme Davranışları
Köpeklerde üreme davranışları cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Bu olaya seksüel dimorfizm denir.
Erişkin bir köpekte bir çok tırmanma davranışı seksüel bir amaç taşımamakla birlikte seksüel olgunluğa yaklaştıkça bu davranışın daha sık sergilendiği dikkati çekmektedir.
Çiftleşme Davranışları
Dişilerin çiftleşmeye izin verdikleri dönem östrus (kızgınlık) , hemen öncesi ise proöstrus olarak adlandırılmaktadır.
Genellikle erkekler dişinin idrarını koklayarak ve yalayarak dişinin kızgınlık dönemine yaklaşıp yaklaşmadığını tespit etmektedir.
Dişi köpek östrus döneminde erkek köpeğin ilgisini kabul etmekte ve üzerine tırmanmasına izin vermektedir. Erkek köpek ön bacaklarıyla dişiyi kalça bölgesinden kavramaktadır. Erkek ve dişi köpeğin arkaları birbirine dönük şekilde gerçekleştirilen kopulasyon pozisyonu yaklaşık 10-30 dakika boyunca sürdürülmektedir.
Annelik ve Bakım Davranışları
Köpeklerde annelik davranışı çoğunlukla kusursuz olarak yürütülür. Ender olarak ortaya çıkan problemler ise genellikle dişi köpeğin erken dönem sosyal deneyim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Doğum ilerledikçe arka bacakları seğirir ve vücudu titrer. Yavruyu çıkarmanın hemen öncesindeki bu dönemde karın bölgesinde kasılmalar gözlemlenir. Yalama işlemi yavru köpeğin temizlenmesinin yanı sıra, soluk alıp vermeyi de uyarmaktadır. Yavrular genellikle otuz dakika ara ile doğarlar.
Evcil köpeklerde kurtlarda olduğu gibi, erkekler ve diğer dişi köpekler özellikle de aynı sosyal grup içindeyseler ve sosyal ilişkileri iyi ise anne köpeğe yardım ederler.Erkekler, yavrular veya anne için besinleri regurgite edebilmektedir.
Eliminasyon Davranışları
Yetişkinliğe geçişle birlikte, dişi ve erkek köpekler arasında eliminasyon davranışları açısından belirgin farklılıklar görülmeye başlar. İdrar yapma sırasında dişi köpekler çömelmeyi, erkek köpekler ise arka bacaklarını kaldırarak ayakta durmayı tercih etmektedirler.
Dışkılama pozisyonu açısından dişi ve erkek köpekler arasında bir fark yoktur. Dışkılama anında çömelme pozisyonu alınmakta, sırt kamburlaştırılmakta ve kuyruk katı bir şekilde yere paralel olarak tutulmaktadır.
Kedilerin Davranışları
Evcilleşme
Kedilerin evcilleştirilme süreci Mısır’da kedilere tapıldığı ve derin bir saygı duyulduğu dönemin çok daha öncesinde başlamıştır. Teoriye göre insan ve kedi arasında var olan mutualistik ilişki evcilleştirmeye zemin hazırlamıştır. Kediler lezzetli avların (fare, sıçan vb) bulunduğu insan yerleşim alanlarını yaşam alanı olarak cazip bulurken, insanlar da zararlı küçük canlılardan kurtulmanın keyfi ile kedilerin çevrelerinde bulunmalarını desteklemiştir. Son yıllarda yapılan genetik analizler, evcil kedinin atasının Afrika Vahşi Kedisi olduğu görüşünü desteklemektedir.
Köpeklerin birçok davranışlarının insan ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmiş olmasına rağmen, mutualistik ( Mutualizm: İki veya daha fazla sayıda organizmanın karşılıklı olarak birbirlerinden fayda sağladıkları ortak yaşam türüdür) bir yaşamın sürdürüldüğü kedilerde böyle bir çabaya gerek duyulmamış olmasıdır.
Sosyal Davranışlar
Evcil kedi, bilinenin aksine soliter (Soliter canlı: Sosyal grup veya sürü düzeninde yaşamayan canlı) değil sosyaldir. Evcil kediler doğada anaerkil bir yapının hüküm sürdüğü, akraba dişilerin ve yavrularının birbirleriyle ilişki içinde olduğu ve yardımlaştığı gruplar içinde sosyal bir yaşam sürdürmektedir. Bu sosyal grupla ilişki içinde olan erkek kediler merkezdeki erkekler , serbest olarak dolaşan erkek kediler ise periferal erkekler olarak adlandırılmaktadır.Sosyal grubun varlığı işbirliğinin devamlılığına bağlıdır. Sosyal düzenin devamlılığı ve ahengi için önemli olan davranışların başında karşılıklı bakım, temizlik ve sürtünme davranışları gelmektedir.
Davranış Gelişimi
Yavru kediler de köpekler gibi göz ve kulak kanalları kapalı olarak dünyaya gelmektedir. Bununla birlikte dokunma ve koku duyuları doğumdan itibaren mevcuttur ve oldukça hassastır. Kedilerin dört ayak üzerinde durması için üç-altı hafta geçmesi gerekmektedir. Yaklaşık olarak ilk haftanın sonunda gözler açılmış ve kulaklar seslere doğru yöneltilmeye başlanmıştır. Kediler üç haftalık sürecin sonunda annelerini görsel ve kokusal olarak tanıyabilirler. Yavrular sekiz haftalıkken artık anneleriyle birlikte ava çıkabilir, hatta kendileri avlanabilir ve avlarını öldürebilir duruma gelebilirler. Kedilerde oyun davranışları, avlanma davranışları ile ilişkili olmasından ötürü oldukça önemlidir.
Kedilerde doğumdan sonraki 2-7 haftalık süreç, sosyalizasyon dönemi veya kritik dönem olarak bilinir. bu dönem içerisinde daha sonra yaşayacağı ortama dair uyaranlarla tanıştırılması, yetişkin yaşamında bu uyaranlara karşı sağlıklı tepkiler verilebilmesi ve ruhsal açıdan sağlıklı bir canlı olabilmesi açısından önemlidir.
Kedilerde Beden Dili
Yalnız avlanmayı tercih eden kedilerin yaralanmaları veya güçsüz düşmeleri onları oldukça zor durumda bırakmaktadır. Bu nedenle kedilerin vücut dilleri ve yüz ifadeleri oldukça belirgindir.
Stressiz, rahat bir ortamda bulunan kedinin kuyruğu normal asılı pozisyonunda ve kulak açıklıkları öne doğru yönelmiş şekildedir. Kendine güvenli bir saldırganlık davranışı sergileyen kedinin beden dilini incelediğimizde, sağrı bölgesinin daha da yükseltilmiş olduğu dikkati çekmektedir. Böyle bir kedide tüyler dikilmiş, baş hafif öne eğik, ağız kapalı ve kulaklar hafifçe yana-geriye doğru yatırılmıştır. Korkmuş bir kedi kulaklarını başın her iki tarafında geriye doğru yatırmış, vücudu küçültmüş ve sırtı kamburlaştırmıştır. Kediler selamlaşma durumunda kuyrukları dik olacak şekilde yaklaşırlar ve hemen sonrasında eğer karşı taraf türdeş ise önünde yuvarlanırlar.
Kedilerde Sesli İletişim
Kedilerin on altı farklı sesi tanıyabildikleri düşünülmektedir. Genel olarak kedilerin çıkardıkları sesler üç farklı kategoride incelenebilir; Birinci gruba ait olan seslerin çıkarılması sırasında ağız açıktır ve aşamalı olarak kapatılır. Bu gruba örnek olarak miyavlama sesi verilebilir.Kediler genel olarak selamlama sesi olarak veya barışçıl bir temas istediklerinde bu sesi çıkartmaktadır. İkinci gruba giren seslerin çıkarılması sırasında ağız kapalıdır. Karakteristik bir ses olan mırlama bu gruba aittir. Mırlamanın yakın temas isteğinin bir ifadesi olduğu düşünülmektedir. Kedilerin ağızlarını açık tutarak çıkardıkları yüksek sesler üçüncü gruba aittir. Tıslama, çığlık ve tükürme bu gruba örnek olarak verilebilir. Tıslama sırasında, ağız açıktır ve dişler görünür pozisyondadır. Savunma amaçlı çıkarılan bir sestir. Çığlık sesi ise saldırganlık durumlarında veya ağrı duyulduğu zaman çıkartılan yüksek bir sestir.
Duyu Sistemleri
Görme: Kedilerde duyguların ifadesinde pupilla (göz bebeği) reaksiyonları çok önemlidir. İris ve pupilla renkleri arasındaki kontrast, bu reaksiyonun görülmesi açısından önem taşımaktadır. Kedilerin gözlerinde sarı ve mavi renkleri ayırt eden hücreler bulunmaktadır.
Duyma: Kedilerin duyabileceği en yüksek ses frekansı 60.000-65.000 Hz arasıdır. Dolayısı ile kediler köpeklere kıyasla daha yüksek frekanstaki seslere duyarlıdır. Kedilerin ultrasonik sesleri algılama özellikleri, bu sesleri çıkaran fareleri yakalamada önem taşımaktadır.
Koku: Kediler uzaktan iletişimde ve alan belirlemede kokulardan yararlanmakta ve böylelikle kendisini güçsüz bırakma riski olan herhangi bir yaralanmaya sebebiyet verecek direkt fiziksel temastan kaçınmaktadır. Kedi iletişiminde feromonlar önemli bir yere sahiptir. Nitekim kedinin kuyruk dibi, alın, dudak çevresi, pati altı, çene gibi bölgelerinde bulunan bezlerce salgılanan feromonlar, kedinin canlı ve/veya cansız nesnelere sürtünmesi ile buralara kokusunu bırakmasını sağlamaktadır. Feromonların yanı sıra, idrar, dışkı ve anal salgılar da iletişimde önem taşımaktadır.
Dokunma: Kedilerin yüzlerinde dokunmaya duyarlı sert kıllar bulunmaktadır. Bu kıllar yanaklarda bıyık şeklinde, gözlerin üzerinde, dudak çevresinde ve genel olarak yüzün her iki tarafında yer almaktadır. Kediler bıyıkları sayesinde çevreden önemli bilgiler almaktadır. Özellikle avlanma için doğru pozisyonun belirlenmesinde, yüze doğru gelen cisimlerden sakınmada ve karanlıkta yön bulmada bıyıklar önemli bir role sahiptir.
Beslenme Davranışları: Kedilerde beslenme iki aşamalı bir gelişme gösterir. Süt emme döneminden oluşanilk aşama, normal koşullarda yedinci haftada sonlandırılır ve bu aşamanın sonrasında başlayan aşama, kedilerin serbest olarak avlandıkları ve avcı karakterleri açısından önem taşıyan bir dönemdir. Balık ürünlerini diğer et ürünlerine tercih etmektedirler. Her ne kadar etobur olsalar da, kediler sıklıkla lif içerikli yeşil bitkilere ilgi göstermektedir.
Üreme Davranışları: Dişi kediler mevsimsel poliöstrik hayvanlardır ve bu dönem içerisinde bir kaç hafta aralıklarla kızgınlık göstermektedirler. Kedilerde ovulasyonun yalnızca çiftleşmeye bağlı şekillenmesinin evrimsel nedeni olarak, erkekler arası mücadeleyi arttırma sonucu en güçlü, sağlıklı ve başarılı erkeğin neslinin sürdürülmesi gösterilebilir.
Kedilerde üreme davranışları, köpeklerde olduğu gibi seksüel dimorfizm göstermektedir.
Annelik ve Bakım Davranışları: Kedilerde gebelik süresi yaklaşık olarak 63 gündür. Doğum anı yaklaştıkça kedide yuva yapma endişesi artar ve yuva olmaya uygun sessiz ve güvenilir bir yer aramaya başlar. Bu arada kedinin oldukça huzursuz olduğu gözlemlenebilir. Doğum anında özellikle karın bölgesi ve genital bölge olmak üzere kendini ve yavruları yalama, kedilerde tipik bir davranış özelliğidir. Anne kedi doğumun bitmesi ile birlikte yere uzanır ve yavruları emzirmeye başlar. Annelik davranışı, yavruların kendi başlarına beslenmeye başlamalarıyla beşinci haftadan itibaren aşamalı olarak azalmaya başlar. Yavruların hareketlenmeye başlamaları ile başlangıçta anne merkezli olarak sürdürülen ve anne ile yavrular arasında temasa dayalı olan grup aktivitelerinin yerini, anne ile yavrular arasında ihtiyaçlar üzerine kurulu bir ilişki almaktadır.
Eliminasyon Davranışları: Kedi yavruları ilk doğduklarında eliminasyon işi anne tarafından karnın uyarılması ile gerçekleşmektedir. Yavru büyüyüp yuvadan ayrılmaya başlayınca, tuvaleti ile yapacağı yer konusunda ilişki kurmayı yine annesinden öğrenmektedir.
Kedilerde eliminasyon davranışı normal olarak ihtiyaç hissedildiğinde yapılabildiği gibi, işaretleme amaçlı da yapılabilir. İdrar ve dışkı, kedilerde de köpeklerde olduğu gibi sosyal bir iletişim yoludur ve diğer kedilere mesaj taşımak için kullanılabilir. Bunun yanı sıra, kedinin kendi alanında kokusunun bulunması kendisini güvende hissetmesini sağlamaktadır. Kedilerin tuvalet bölgeleri genellikle sessiz alanlardır ve kedi eliminasyon yaparken belli oranda bir mahremiyete ihtiyaç duymaktadır.