HAYVAN YETİŞTİRME - Ünite 6: Koyun Yetiştirme Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Koyun Yetiştirme

Koyunculuğun Tarihçesi

Koyunların İÖ. 9000 ile 7000 yıllarında Türkistan’da evcilleştirildiği ve yakın tarihlerde Orta Asya ve güney Avrupa’da da evcilleştirildiği bilinmektedir. Evcilleştirme, insanların avlanma, beslenme ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hayvanların kontrol altıda tutulmak istenmesi sonucu olduğudur. Buna göre sürü halinde yaşam sürdüren otçul türlerin evcilleştirmede öncelik aldığı ortak düşüncedir. Evcilleştirme bölgelerinin farklılığı evcil koyunların birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olmuştur.

Koyun Yetiştiriciliğinin Önemi

Hayvancılık; başta gıda olmak üzere çeşitli gereksinimlerin karşılandığı, tarımın da ayrılmaz parçası olan önemli bir sektörüdür. Koyun yetiştiriciliği de doğal olarak ülke ekonomilerine, çeşitli sektörlere ve dolayısıyla insanlığa önemli katkı sağlamaktadır. Koyunlar otobur, geviş getiren (ruminant) hayvanlardır. Ruminantlar ot ve kaba yemleri dört bölmeli mideleri sayesinde değerlendirirler. Koyun ırklarının çoğunluğu, engebeli arazilerde uzun mesafeleri yürüyebildiklerinden, zayıf bitki örtülü geniş alanları değerlendirebilmekte, bu alanların üretime katılmasını sağlamaktadırlar. Koyun yetiştiriciliği, topraksız veya az toprağa sahip, düşük gelirli küçük tarım işletmelerinin, köy ortak malı olan mera alanlarından karşılıksız yararlanmalarına olanak sağlamaktadır. Böylece kırsal nüfusun hem beslenme, hem de ürünlerden elde edilen gelirle yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağlanmış olur. Koyun yetiştiriciliğinde besleme ağırlıklı olarak otlatmaya dayalıdır. Kış aylarında yemleme uygulanmaktadır. Koyun ırklarının çoğunluğu büyük sürüler halinde yönetilmeleri mümkündür. Koyun yetiştiriciliği nadas ve anız otlatması sırasında bıraktıkları gübre ile tarım arazilerinin fiziksel ve kimyasal toprak özelliklerini iyileştirirler.

Dünya Koyun Varlığı ve Dağılımı

Günümüzde, birbirinden oldukça farklı çevre koşullarında 200 den fazla koyun ırkı yetiştirilmektedir. Koyunların çok değişik iklim ve çevre koşullarında yetiştirilebilmeleri ve bitkisel üretim yapılamayan platolar, yağışlı, yetersiz, vejetasyonu zayıf geniş meralar ve nadasa bırakılan tarım arazilerinden yararlanabilmeleri geniş bir alana yayılmalarını sağlamıştır. Bu özellikleri nedeniyle dünya koyun varlığının % 60’ı yarı kurak ve ılıman iklim bölgelerinde, % 40’ı ise tropik ve subtropik bölgelerde yetiştirilmektedir. Gelişmiş ülke ve bölgelerde koyun sayısının azalmasına karşılık gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde ise hızlı artmış olduğu görülür. Gelişmiş ülkeler hayvansal ürün ihtiyaçlarını; tavuk, sığır ve domuz gibi entansif üretime yatkın türlerden karşılamaya ağırlık verirken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, domuz eti tüketilmeyen ve entansif yetiştiriciliğe uygun olmayan ülkelerde, giderek koyun varlığı artmaktadır. (Çizelge 6.1)

Türkiye Koyunculuk Sektörü

Türkiye’nin daimi çayır-mera ve nadas alanları sığır, koyun ve keçi türlerinin otlatılması ve bir bölümünden biçilen otun yine bu türlere yönlendirilmesiyle değerlendirilmektedir. Keçi türünün yukarıdan otlama eğilimi nedeniyle yetiştiricilikte orman ve orman yakını alanların tercih edilmesi, sığırda ise entansifleşmenin teşvik ve destek görmesi meradan yararlanabilen yerli hayvan sayısının hızla azalması; çayır-mera, nadas ve anız alanlarının değerlendirilmesinde koyun, kısmen de keçi yetiştiriciliğinin dışında seçenek kalmamaktadır. Türkiye koyunculuğu;

  • Düşük verimli
  • Otlamaya dayalı yerli ırklardan oluşan ekstansif bir yapıya sahiptir.

Son 10 yıllık dönemde ise küçükbaş hayvancılık sektörünün kırmızı et açığını kapatmadaki önemli rolüne bağlı olarak bu sektöre yapılan desteklemelerin hem çeşit, hem de miktar olarak artırılmasının etkisiyle sektöre ilgi artmış ve koyun varlığı 2017 yılında, 2008 yılındaki sayının %40.4 daha fazlasına yükselmiştir.

Son yıllarda koyun varlığında büyük ölçüde azalma görülür. Bu azalmaların nedenleri:

  • Kamu uygulamalarında sektörün göz ardı edilmesi,
  • Kentlere yoğun göç nedeniyle işletme sayısında ve genç nüfustaki azalma,
  • Mera alanlarının daralması, girdi maliyetlerindeki artışlar şeklinde sıralanabilir.

Türkiye Koyunculuk Sektöründe Üretim

Koyunculuk; et, süt, yapağı ve deri gibi temel ürünleriyle; besin ve sanayi hammaddesi üretmektedir. Türkiye de’de koyunculuk sektöründen sağlanan üretim, koyun varlığındaki azalmanın sonucu olarak gerilemektedir. (Tablo 6.3)

Türkiye Koyunculuğunun Yapısal Özellikleri

Türkiye’de hayvancılıkla uğraşan tarım işletmeleri sayısında gerileme sonucu pek çok işletmelerde hayvansal üretimden vaz geçmiştir. Koyunculukta da belirgin bir azalma olmuştur. Küçükbaş sektörü, dolayısıyla koyunculuk küçük işletmelerin egemenliğindedir. Türkiye küçükbaş hayvan varlığını ağırlıklı olarak yerli ırklar oluşturmaktadır. Arazilerin bitkisel üretime açılması ve aşırı otlatmanın sonucunda koyunculuk için ucuz yem kaynağı olanakları giderek daralmıştır. Hayvansal üretimin temel bileşenlerinden biri de hayvan sağlığıdır. Ancak ciddi ilerlemeler kaydedilmiş olmasına rağmen, yeterli değildir.

Koyun Irkları

Evcil Koyunun Kökeni

Evcil koyunların kökenini

  • Muflon
  • Arkar
  • Argali adları ile bilinen yabani koyunlar oluşturmaktadır.

Muflon, Asya ve Avrupa olmak üzere iki varyetesi vardır. Arkar’ın ise birkaç alt türü vardır. Bunlar; Afgan dairevi boynuzlu koyunu, Mavera’yı Hazar Arkal’ı ve Büyük dairevi boynuzlu koyundur.

Bugünkü koyun ırklarının pek çoğu kökenini Arkal’dan almıştır. Merinos, Kıvırcık, Çigaya ve pek çok yağlı kuyruklu ırkın Arkal’dan köken aldığı kabul edilmektedir. Çeşitli yabani koyunların evcilleştirilmesi ile farklı koyun ırkları ortaya çıkmıştır.

Koyun ırklarının sınıflandırılmasında verim yönü, kuyruk yapılışı ve yapağı örtüsü esas alınarak yapılan sınıflandırmalardır.

En pratik olanı ise verim yönlerine göre sınıflandırmadır.

Yapağı Koyunları

Yapağı ırkların yetiştirilmesinde esas amaç mümkün olduğu kadar fazla miktarda kaliteli yapağı üretmektir. Bu gruptaki koyunlar; ince, birörnek, elastik, dayanıklı, kıvrımlı, medullasız, kempsiz kıllardan oluşan, tekstil endüstrisinin talep ettiği, kaliteli yapağı üretirler.

Yapağı Et Koyunları

Pamuklu dokuma ve yapay lif kullanımının artmasının ve koyunlardan et üretiminin önem kazanması, yapağının kısmen de olsa önemini yitirmesine neden olmuştur. Bunun üzerine yeterli kalitede ve yüksek miktarda yapağı yanı sıra et üretimi de yeterli düzeyde olan yapağı-et veya et-yapağı ırkları geliştirilmiştir.

Alman Yapağı-Et Merinosu: Yapağı-et koyunları içerisinde en kaliteli yapağı veren, fakat yayılma alanı oldukça sınırlı kalmış bir ırktır. Bitki örtüsü zayıf bölgeler ile bakım ve besleme koşulları yetersiz işletmeler için uygun değildir. Alman Yapağı-Et Merinosları 1934-1935 yıllarında Türkiye’ye de getirilmiş, Kıvırcık ve Akkaramanlar ile melezlenerek Türk Merinosu, Anadolu Merinosu ve Malya ırkları elde edilmiştir.

Et Koyunları

Et koyunları; yuvarlak, geniş ve derin vücutludur. Boyun kısa ve kalın, baş kaba ve etli, göğüs ve but iyi gelişmiş, sırt geniş, kaburgalar ise dışa kıvrımlı bir yapıdadır. Bunlar: Lincoln, Leicester, Border Leicester, Southdown, Hampshire Down, Ile de France şeklinde örneklendirilebilir.

Süt Koyunları

Küçük ve düşük gelirli tarım işletmelerinin gerek besin gerek önemli bir gelir kaynağı olmaları nedeni ile süt koyunları çeşitli ülkelerde yetiştiricilerin ilgisini çekmekte ve yetiştirilmektedir. Süt koyunları, zayıf görünümlüdür. Bu koyunlarda; baş zarif ve etsiz, boyun uzun, vücut derinliği az, kaburgalar geriye doğru eğimli, kemikler ince fakat güçlü, meme bezsel yapıda ve iyi gelişmiştir. Süt ve genellikle döl verimleri yüksektir. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • Doğu Friz
  • Langhe
  • Romanov

Kürk Koyunları

Kürk koyunculuğunda gelirler; 1-7 günlük yaşta kesilen kuzulardan elde edilen post, kuzusu kesilen analardan elde edilen süt ve kaba karışık yapağından sağlanmaktadır.

Türkiye Koyun Irk ve Tipleri

Türkiye yerli koyun ırkları yetiştirildikleri bölgelerin koşullarına iyi uyum sağlamışlardır. Bu ırkların tamamı fakir meralardan yararlanabilmekte, yetersiz bakım ve besleme koşulları ile yetinmektedirler. Ayrıca uzun mesafeleri yürüme ve kaba yemleri iyi değerlendirme özelliğine sahip oldukları gibi hastalık ve parazitlere karşıda çok dayanıklıdırlar. Bunlar:

  • Akkaraman
  • Morkaraman
  • Dağlıç
  • İvesi
  • Kıvırcık
  • Karayaka
  • Sakız
  • Türk Merinosu
  • Anadolu Merinosu
  • Malya
  • Tahirovadır.

Koyun Yetiştiriciliğinde Üretim Sistemleri

Hayvan yetiştiriciliğinde sistemi Ekolojik Sosyoekonomik faktörler belirler. Koyun yetiştiriciliğinde yetiştirme amaçlarına ve koyun sayısına göre işletme tipi; iklim, toprak ve mera koşulları bitkisel ve diğer hayvansal üretim çeşit ve biçimleri belirler. Buna göre; küçük aile işletmelerinde, yerleşik köy sürülerinde koyunculuk, yayla, göçebe koyunculuk gibi üretim sistemleri mevcuttur.

Koyun Yetiştiriciliğinde Bakım ve Yönetim

Çiftleştirme

Koyunlar genellikle belli mevsimlerde çiftleşme eğilimi gösterirler ve buna kızgınlık, kızgınlıkların görüldüğü döneme de çiftleştirme veya koç katımı mevsimi denir. Bu mevsim iklim ve mera koşullarına bağlı olarak, Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde farklı aylarda 1.5 aylık bir süre içinde gerçekleşir. Türkiye’de koçlar genellikle serbest olarak sürüye katılırlar ve 5-6 hafta süre ile sürü içerisinde kalırlar. Bu yöntemde genotipik ilerleme sınırlı olur. Ayrıca kuzuların hangi koçtan olduğu tespit edilemediği için üstün nitelikli koçlar tespit edilemez ve damızlıkta tutma imkanı olmaz. Damızlıkçı işletmelerde elden aşım uygulanır. Aynı zamanda yapay tohumlama da uygulanır ve 500 başlık bir koyun sürüsüne yedekleri ile birlikte 4 koç yeterli olur. Türkiye’de aşım mevsimi genellikle tahıl hasadından sonra anızın otlatıldığı döneme rastlamaktadır. Bu dönemde koyunlara verimi artırma amaçlı ek besin de verilir. Gebe kalan koyunlar 5 aylık gebelik süresi sonunda doğururlar. Doğumlar başladığında sürü meraya çıkarılıyorsa uzağa götürülmezler. Koyunlarda doğum yardımsız gerçekleşir.

Koç ve Koyunların Aşıma Hazırlanması

Koç katımından l-l.5 ay öncesinden başlamak üzere koyun ve koçların özel bir yemlemeye tabi tutularak aşıma hazırlanmaları kısırlık oranını azaltacağı gibi ikiz doğum oranının da artmasını sağlar. Koyunların koç katımından ll.5 ay öncesinden başlanarak aşım mevsiminin sonuna kadar enerji ve/veya proteince zengin bir yemle beslenmelerine flushing adı verilir. Türkiye’de aşım mevsimi genellikle tahıl hasadından sonra anızın otlatıldığı döneme rastlamaktadır.

Gebelik ve Doğum

Çiftleşen koyunlar gebe kalmadıklarında ortalama 17 günlük aralıklarla yeniden kızgınlık gösterirler. Gebe kalan koyunlar ise yeniden kızgınlık göstermez ve 5 aylık gebelik süresi sonunda doğurur. Özellikle dölütün hızla geliştiği ve madde birikiminin arttığı gebeliğin son iki ayında koyunların çok iyi beslenmeleri gerekir. Bu dönemde koyunlara şişmeye neden olacak yemler verilmemeli, yavaş hareket etmeleri, yağmur ve rutubetli soğuktan korunmaları sağlanmalıdır. Koyunculukta kuzulama öncesi ve sonrasında işletmenin yem kaynakları genellikle oldukça sınırlıdır. Uygulanan yetersiz yemleme;

  • Kuzuların zayıf ve dayanıksız doğmalarına
  • Anaların yeterli süt üretememelerine,
  • Yavruların iyi beslenememelerine,
  • Yüksek kuzu ölümüne ve düşük süt verimine neden olur.

Koyunlarda doğum genellikle yardımsız gerçekleşir. Kuzunun normal geliş şekli ön ayaklar ve burun veya arka ayakların vulvadan çıkışı ile başlar. Bunun dışındaki gelişlerde doğuma yardım gerekebilir. Böyle durumda eller temizce yıkanmalı ve antiseptiklenmelidir. Yardım sırasında vulva, vagina ve uterusa girilecekse ellere mutlaka vazelin sürülmelidir.

Kuzu Büyütme

Doğumu izleyen en kısa süre içerisinde kuzuların kolostrum (ağız sütü) almaları sağlanmalıdır. Yeni doğuran koyunlar doğumdan 1 hafta sonra kuzulu koyunlardan oluşan sürüye katılır ve kuzuları ile birlikte ağıla yakın yerlerde otlatılır. Doğurmuş koyunların akşam ve sabahları kuzularını emzirmeleri sağlanır. Emiştirme adı verilen bu işlemde tecrübeli çobanlar kuzuları koyunlarla buluştururlar. Kuzular genellikle 2.5 ay analarını emerler. Kuzular 1-2 haftalık yaştan itibaren yakın meralara çıkarılırlar ve daha sonra karma yem yemeye başlarlar. Damızlık olmayacak erkek kuzular toklu olarak satılırlar.

Koyun Yetiştiriciliğinde Damızlık Seçimi

Damızlık seçiminin amacı; gelecek kuşaklarda, karakter bakımından verimliliği artırmaktır. Bunu sağlamak için üstün genotipik yapıya sahip hayvanlara döl verme şansı tanınarak diğerlerinin sürüden çıkarılmasına damızlık seçimi veya seleksiyon adı verilir. Üstün nitelikli hayvanların belirlenebilmesi, koyunların numaralanması ile sağlanır. Bu numaralandırmada amaç koyunların et, süt, yapağı ve döl verimlerinin ıslahında izlenecek yollarda dikkat edilecek hususları belirlemektir.

Döl Verimi Bakımından Damızlık Seçimi

Kuzu sayısının artırılmasında akla gelen ilk çözüm, döl verim özelliklerinin ıslahı olmaktadır. Fakat döl verim özelliklerinin kalıtım dereceleri genellikle düşüktür. Kısaca bu özellikler bakımından sürüdeki hayvanlar arasındaki fenotipik farklılıklar büyük ölçüde çevre koşullarının etkisi altında bulunduğundan, söz konusu özellikler bakımından diğerlerinden üstün oluşları nedeni ile damızlığa ayrılan hayvanların genotipik olarak da üstün olmaları olasılığı azdır.

Koyun sürülerinde bir yılda elde edilen kuzu sayısını, damızlık koyunların çoğul kuzulama özellikleri yanında bir yılda iki veya iki yılda üç kez kuzulama yetenekleri belirlemektedir. Bu nedenle, sağlanacak ilerleme az da olsa döl verimi bakımından damızlık seçiminde çeşitli mevsimlerde kızgınlık gösterip doğurabilen, yani çiftleşme mevsimleri uzun olan koyunların döllerine öncelik verilmesi gerekir. Döl verimi bakımından koçların seçimi de çok büyük öneme sahiptir.

Büyüme ve Et Verimi Bakımından Damızlık Seçimi

Büyüme ve et verimi yönünde yapılacak damızlık seçiminde kuzuların karkas özellikleri üzerinde de önemle durulmalıdır. Gerek kalıtım derecesi düşük olan gerek hayvanın kesiminden sonra belirlenebilecek özellikler bakımından damızlık seçiminde döl kontrolünden yararlanmak zorunludur. Bu nedenle karkas özelliklerine yönelik damızlık seçiminde daha ağır; but, sırt ve bel gibi değerli parçalarının ağırlık ve oranları yüksek, yağ oranı düşük, et/kemik oranı yüksek karkaslar üreten kuzuların babalarına öncelik verilmelidir.

Süt Verimi Bakımından Damızlık Seçimi

Süt verimi bakımından damızlık seçiminde hayvanların dış yapı özelliklerinden yararlanılabilirse de analarının ve diğer dişi akrabalarının verimlerinden yararlanmak suretiyle yapılan damızlık seçiminde isabet şansı daha yüksektir. Bir hayvanın süt verimi hakkındaki en kesin bilgi o hayvanın kontrol sağımları ile belirlenen kendi verimidir. Dış görünüşü ve dişi akrabalarının süt verimlerinden yararlanılarak damızlığa seçilen koyunların kendi süt verimleri belirlendikten sonra damızlıkta kalıp kalmamalarına karar verilir.

Yapağı Verimi Bakımından Damızlık Seçimi

Kaliteli yapağılar ince ve birörnek kıllardan oluşur. Bunların yanı sıra, kaliteli yapağıda renkli, kaba, medullalı ve kemp kıllar bulunmaz. Elyaf çapı veya kalınlığı ise, yapağının kalitesini etkileyen en önemli özelliktir. Bunun yanı sıra uzunluk, kıvrım sayısı ve randıman gibi özellikler de yapağının kalitesine etki eden önemli özelliklerdendir. Yapağı özelliklerinin kalıtım derecelerinin genellikle yüksek olması nedeniyle ıslah çalışmalarında kısa sürede yeterli ilerleme sağlanabilmektedir.