HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI I - Ünite 7: Hak Kavramı Özeti :
PAYLAŞ:U¨nite 7: Hak Kavramı
Giris¸
Hukuk ic¸in o¨nemli kavramlardan biri olan hak kelimesi aynı zamanda kelime ko¨keni olarak da hukuk ile ilis¸kilidir. Hukuk, Arapc¸a “haklar” anlamına gelmektedir. Hak kavramı, hukuk du¨zeninin insanlara gu¨ndelik hayatları ic¸inde girdikleri ilis¸kilerde digˆer kis¸iler ve nesneler u¨zerinde tanıdıgˆı yetkileri ifade etmektedir.
Hak Kavramını Ac¸ıklayan Teoriler
Hukuk kuramcıları tarafından en c¸ok tartıs¸ılan konulardan biri olan hak kavramı, u¨c¸ farklı teori bagˆlamında ac¸ıklanmaktadır. Bunlar I·rade Teorisi, Menfaat Teorisi ve Karma Teori’dir.
I·rade Teorisi ’ne go¨re hak, kis¸iye ait irade kudretini ifade etmektedir. Savigny’e go¨re kis¸inin hakkını yaratan sahip oldugˆu irade kuvvetidir. Windscheid ise bir kis¸inin bas¸ka birisi u¨zerinde iradesi yoluyla etkide bulunması ile hak sahibi oldugˆunu so¨ylemektedir. Bu teori o¨zellikle akıl hastaları gibi irade kudretine tam olarak sahip olmayan kis¸ileri kapsamadıgˆı ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak kavramının du¨zenlenmesinde belirleyici olan hukuk du¨zenleridir ve bu du¨zenler irade sahibi olmayan kis¸ilerin hak sahibi olmasına izin vermektedir.
Hak kavramını ac¸ıklamaya c¸alıs¸an I·rade Teorisi’ni eles¸tiren Jhering Menfaat Teorisi ’ni gelis¸tirmis¸tir. Bu teoriye go¨re hak, hukuk du¨zeni tarafından korunan menfaati ifade etmektedir. Korunan menfaatler ise hukuki varlıklar ve bazı hukuki degˆerlerden olus¸maktadır. Hukuk du¨zeni tarafından koruma sagˆlanmadıgˆında ise kis¸ilerin hak sahibi olması mu¨mku¨n degˆildir. Bu teori ise kis¸ilerin hayatında yer alan her menfaatin hak olarak kabul edilmemesi nedeniyle eles¸tirilmis¸tir.
Karma Teori Jellinek tarafından gelis¸tirilmis¸tir. Bu yaklas¸ım I·rade Teorisi ve Menfaat Teorisi’ni birles¸tirmektedir. Buna go¨re bir menfaatin hak olabilmesi ic¸in bu menfaatin hukuk tarafından korunması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki koruma hak sahibi kis¸inin korumasına da bagˆlı olmalıdır. Bas¸ka bir degˆis¸le bu teoride hukukun koruması kadar hak sahibi kis¸inin iradesi de o¨nemli rol oynamaktadır. Bu teori de kis¸ilerin menfaatlerinin korunmasının hak sahibi kis¸ilerin iradesine bagˆlı oldugˆunu ifade ettigˆi ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak sahibinin iradesinin dıs¸ında kis¸ilerin menfaatlerinin kamusal erk tarafından korundugˆu toplumsal olaylar yas¸anabilmektedir.
Hak C¸es¸itleri
Kis¸ilerin sahip oldugˆu haklar temelde kamu hakları ve o¨zel haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Kamu hakları kamu hukukundan dogˆan haklardır. Kis¸ilerin bu hakları sadece devlet tarafından ihlal edilebilmektedir ve kis¸iler bu hakları ancak devlete kars¸ı ileri su¨rebilmektedirler.
Kamu hakları u¨c¸e ayrılmaktadır. Bunlar Negatif Statu¨ hakları, Pozitif Statu¨ hakları ve Aktif Statu¨ haklarıdır. Negatif Statu¨ hakları devletin mu¨dahalede bulunmamasını bekleyen haklardır. Bu haklara o¨rnek olarak kis¸i dokunulmazlıgˆı, o¨zel hayatın korunması ve inanc¸ hu¨rriyeti gibi haklar verilebilir.
Pozitif Statu¨ haklar ı ise kis¸ilerin isteme hakkını ifade etmektedir. Buna go¨re kis¸ilerin devletten ailenin korunmasını, sosyal gu¨venligˆin sagˆlanmasını istemesi bu kapsama girmektedir. Bu haklar Anayasa’da Sosyal veI·ktisadi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.
Aktif Statu¨ hakları kis¸ilerin kamu du¨zeni ic¸indeki aktif katılımlarını ifade etmektedir. Sec¸me ve sec¸ilme hakları, dilekc¸e hakkı gibi uygulamaları kapsayan bu haklar Anayasa’da Siyasi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.
Anayasa tarafından du¨zenlenen ve korunan kamu haklarının kısıtlanması ise yine yasalar ile mu¨mku¨n olmaktadır. Kamu hakları ancak c¸ıkartılan kanunlarla sınırlandırılabilir. Bu kanunların kamu haklarının o¨zu¨ne dokunmayacak mahiyette olması gerekmektedir.
Anayasada ayrıca kamu haklarının demokrasi ve cumhuriyeti hedef alan, devletin bo¨lu¨nmezligˆine kars¸ı eylemleri kapsamadıgˆı belirtilmektedir. Bu tip eylemlere giris¸enler kamu haklarının korumasından yararlanamazlar. Ayrıca kamu hakları ve o¨zgu¨rlu¨kler, bas¸kalarının kamu haklarını kısıtlayacak s¸ekilde kullanılamamaktadır.
Kamu hakları kis¸ilerin devlete kars¸ı sahip oldugˆu haklar iken, o¨zel haklar kis¸iler arasındaki hukuki ilis¸kileri du¨zenleyen kurallar tarafından tanınan haklardır. Bu hakların kullanımında ortaya c¸ıkan sorunlarda kis¸iler arası es¸itlik ilkesi dikkate alınmaktadır.
O¨zel haklar niteliklerine, konularına ve etkilerine go¨re olmak u¨zere u¨c¸ bas¸lık altında sınıflandırılmaktadır. Niteliklerine go¨re o¨zel haklar sınıflandırılırken ise hak sahibinin bu hakkı kime kars¸ı ve ne o¨lc¸u¨de ileri su¨rebildigˆi dikkate alınmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar niteliklerine go¨re mutlak haklar ve nisbi haklar olarak ikiye ayrılır.
Mutlak haklar herkese kars¸ı etkili olan ve hak sahibine genis¸ yetkiler sagˆlayan haklardır. Sadece kanun ile yaratılabilen bu haklar herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilir ve herkes tarafından da ihlal edilme ihtimalleri vardır. O¨rnek olarak, bir gayrimenkul u¨zerindeki hak sahibinin bu hakkı hic¸ tanımadıgˆı biri tarafından ya da kiracısı tarafından ihlal edilebilir. Bu durum mutlak bir hakkın ihlal edilmesidir. Nisbi haklar ise yalnızca hukuki bir ilis¸kinin tarafları arasında ileri su¨ru¨lebilmektedir.
Mutlak haklar mallar u¨zerindeki ve kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Mallar u¨zerindeki mutlak haklar ise maddi olan mallar ve maddi olmayan mallar u¨zerindeki mutlak haklar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu haklara ayrıca ayni haklar da denilmektedir.
Maddi mallar u¨zerindeki maddi haklar hak sahibine bir nesne u¨zerinde dolaysız bir hakimiyet sagˆlamaktadır ve herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilmektedir. Bu hakların en belirgin o¨rnegˆi mu¨lkiyet hakkıdır. Mu¨lkiyet hakkı sahibine malik denmektedir ve malik malı u¨zerindeki bu hakkı kanunlara uygun s¸ekilde kullanabilmektedir. Malik malını kiralayabilir, o¨du¨nc¸ verebilir, satabilir ya da bagˆıs¸layabilir. Mu¨lkiyet hakkı sahibi bir kis¸i olabilecegˆi gibi bir malın birden fazla maliki de olabilir. Bu durumda birlikte mu¨lkiyet so¨z konusudur.
Birlikte mu¨lkiyet, paylı mu¨lkiyet ve elbirligˆi mu¨lkiyeti olarak ikiye ayrılmaktadır. Paylı mu¨lkiyet bir malın mu¨lkiyetinin birden fazla kis¸i tarafından paylas¸ılmasını ifade etmektedir. Bu mu¨lkiyet tu¨ru¨nde mu¨lkiyete sahip olanların mal u¨zerindeki payları bellidir. Hak sahipleri kendi payları u¨zerinden tasarruf edebilmektedirler.
Elbirligˆi mu¨lkiyetinde ise birden fazla kis¸inin bir malın tamamına hep birlikte sahip olmaları so¨z konusudur. Bu durumda so¨z konusu mal paylara bo¨lu¨nmemis¸tir. Bu nedenle malikler ancak oybirligˆi ile o mal u¨zerinden tasarrufta bulunabilmektedirler. Elbirligˆi mu¨lkiyeti kanuni yollarla ortaya c¸ıkan bir mu¨lkiyet s¸eklidir ve kis¸ilerin kendi talepleri ile elbirligˆi mu¨lkiyeti olus¸turmaları mu¨mku¨n degˆildir.
Mal ve mu¨lkiyet ilis¸kileri iki farklı mal c¸es¸idi u¨zerinden kurulmaktadır. Bunlar tas¸ınır mallar ve tas¸ınmaz mallardır. Tas¸ınır mallara kitap, kol saati gibi mallar o¨rnek verilebilir. Tas¸ınmaz mallar ise ev ve arsa gibi mallardır. Mu¨lkiyet ilis¸kilerinde ayrıca bu¨tu¨nleyici parc¸a ve eklenti kavramları o¨nem tas¸ımaktadır. Bu¨tu¨nleyici parc¸a , asıl nesnenin esaslı unsurudur ve asıl nesneyi bozmadan ya da onda tahribat yaratmadan asıl nesneden ayrılması mu¨mku¨n degˆildir. Buna araba motorları o¨rnek verilebilir. Eklenti ise asıl nesneye zarar vermeden ondan ayrılabilen unsurları ifade etmektedir. Eklentiye ise arabanın mu¨zik sistemi o¨rnek verilebilir. Bir nesneye malik olan kis¸i o nesnenin bu¨tu¨nleyici parc¸alarına da maliktir. Ancak nesneye malik olan kis¸inin o nesnenin eklentilerine de malik olması ic¸in aksini go¨steren bir anlas¸manın var olmaması gerekmektedir.
Mu¨lkiyet haklarında ayrıca daha az kapsamlı olan sınırlı ayni haklar bulunmaktadır. Sınırlı ayni haklar kis¸ilere mallar u¨zerinde yetkiler sagˆlamaktadır ancak bunlar mu¨lkiyet hakları kadar kapsamlı degˆildir. Bir maldan yararlanma hakkı veren sınırlı ayni haklara irtifak hakkı denmektedir. I·rtifak hakkının intifa hakkı, su¨kna hakkı ve gec¸it hakkı gibi c¸es¸itleri bulunmaktadır.
Nesnelerin degˆerlerinden tasarruf etmeyi sagˆlayan rehin hakkı , alacaklıların yararına tesis edilen ve borcun o¨denmemesi durumunda hakka konu olan nesnenin satılmasını ve borcun o¨denmesini sagˆlayan uygulamadır. Rehin hakları hem tas¸ınır hem de tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanılabilirler. Bu hak tas¸ınır mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında rehin, tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında ise ipotek olarak adlandırılmaktadır.
Maddi olan mallar dıs¸ında, maddi olmayan mallar u¨zerinde de mutlak hakların kurulması mu¨mku¨ndu¨r. Maddi olmayan mallar insan aklı ve emegˆinin u¨ru¨nu¨ olan eserlerdir. Bunlara o¨rnek olarak korunması gereken fikir ve sanat eserleri, patent, sınai tasarımlar ve ticaret unvanları sayılabilir. Maddi olmayan mallar u¨zerindeki bu haklar da mutlak haklar olarak tanımlanmaktadır.
Kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar ise iki grupta incelenmektedir. Bunlar kis¸inin kendisi u¨zerindeki hakları ve bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklarıdır. Kis¸inin kendisi u¨zerindeki mutlak haklarına s¸ahsiyet hakkı denmektedir. Bu haklar paraya c¸evrilemeyen ve devredilemeyen haklardır. Bu haklardan kısmen dahi olsa feragat etmek mu¨mku¨n degˆildir. Kis¸inin vu¨cut bu¨tu¨nlu¨gˆu¨,s¸eref ve haysiyet hakkı, sagˆlık hakkı gibi hakları bu haklara o¨rnek verilebilir.
Kis¸iler u¨zerindeki mutlak hakların ikinci grubunu bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar olus¸turmaktadır. Bu haklara ko¨lelik o¨rnek verilebilir. Ancak insanları mal olarak kabul eden bir anlayıs¸ modern toplumlarda kabul go¨rmemektedir. Bu nedenle bu tip haklara modern toplumların yasalarında yer verilmemektedir. Bu durumun istisnası olarak korumaya muhtac¸ kis¸ilerin durumları o¨rnek verilebilir. Res¸it olmayan c¸ocukların u¨zerinde velayet hakkı bulunan anne ve babaların hakları bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar kapsamına girmektedir.
Nisbi haklar kavramı ise herkese kars¸ı degˆil, sadece belli kis¸ilere kars¸ı su¨rdu¨ru¨lebilen hakları ifade etmektedir. Bu haklara borc¸ ilis¸kilerinden dogˆan haklar o¨rnek verilebilir. Borc¸ ilis¸kilerinde haklar borcun tarafları ic¸in gec¸erlidir. Bazı nisbi haklar ise aile hukukundan dogˆmaktadır. Tu¨rk Medeni Kanunu’ndan gelen nafaka sorumlulugˆu ve miras hukukundan kaynaklanan haklar da yine nisbi haklar kapsamına girmektedir.
I·lk olarak niteliklerine go¨re sınıflandırılan o¨zel haklar, ikinci olarak konularına go¨re sınıflandırılmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar, kis¸ilik hakları ve malvarlıgˆı hakları olarak ikiye ayrılmaktadır. Kis¸ilik hakları , kis¸inin malvarlıgˆı kapsamında degˆerlendirilmeyen manevi varlıklarını korumayı amac¸lamaktadır. Para ile o¨lc¸u¨lemeyen varlıkları korumayı amac¸layan bu hakların bas¸kasına devredilmesi ise mu¨mku¨n degˆildir.
Malvarlıgˆı hakları ise bir kis¸inin para ile o¨lc¸u¨lebilen hak ve borc¸larının tamamını kapsamaktadır. Mamelek olarak da adlandırılan malvarlıkları sadece pozitif degˆil aynı zamanda negatif de olabilmektedir. Buna go¨re kis¸inin malvarlıklarına sahip oldugˆu parasal varlıkların yanında borc¸ları da girmektedir.
O¨zel haklar son olarak etkilerine go¨re sınıflandırıl- maktadır. Bu sınıflandırmada hakların kullanılmasının hukuk du¨nyasında yarattıgˆı etki go¨z o¨nu¨nde bulundurulmaktadır. Buna go¨re o¨zel haklar yenilik dogˆuran (ins¸ai) haklar ve yenilik dogˆurmayan (yalın) haklar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Yenilik dogˆuran haklar , kis¸inin tek taraflı irade beyanı ile ona hukuki durumlarda degˆis¸iklik yapabilme yetkisi veren haklardır. Bunlar kurucu, bozucu ve degˆis¸tirici olarak u¨c¸e ayrılmaktadır.
Kurucu yenilik dogˆuran haklar , bu hakları kullanan kis¸ilerin daha o¨nce var olmayan bir hukuki durum yaratmasını sagˆlayan haklardır. O¨nalım (s¸ufa) hakkı bu haklara o¨rnek go¨sterilebilir. Bozucu yenilik dogˆuran haklar ise kullanıldıklarında o¨nceden var olan bir hukuki durumun sona erdirilmesine ya da bozulmasına neden olan haklardır. Bir is¸ akdinin tek taraflı fes edilmesi bu hakların kapsamına girmektedir. Son olarak degˆis¸tirici yenilik dogˆuran haklar kullanıldıklarında yeni bir hukuki durum yaratmazlar ya da mevcut bir durumu sona erdirmezler. Bu haklar ile mevcut bir hukuki durumda degˆis¸iklik yapılması so¨z konusudur. Sec¸imlik borc¸ halinde alacaklının sec¸imde bulunması bu haklara o¨rnek verilebilir.
Yenilik dogˆurmayan haklar , kullanıldıklarında var olan hukuki durumda herhangi bir degˆis¸iklik yaratmayan haklardır. Bir kis¸inin kiraladıgˆı bir evde kiracı olarak oturmaya bas¸laması bu hakların kapsamına girmektedir.
Tu¨rk Hukuku’na go¨re bir hakkın o¨znesi olan ve haklardan yararlanma yetkisine sahip kis¸iler gerc¸ek ve tu¨zel kis¸iler olarak ikiye ayrılmaktadır. Gerc¸ek kis¸iler insanlardır. Her insan kis¸i sıfatını tas¸ımaktadır. Tu¨zel kis¸iler ise gerc¸ek kis¸iler gibi yas¸ayan biyolojik organizmalar degˆildir. Bunun yerine belirli amac¸ları gerc¸ekles¸tirmek ic¸in gerc¸ek kis¸iler tarafından kurulmus¸ topluluklardır. Hukuk tarafından bu topluluklara hak sahibi olma yetkisi tanınmıs¸tır.
Bir kis¸inin hak ve borc¸lara sahip olabilme yetenegˆine hak ehliyeti denmektedir. Gerc¸ek kis¸ilerin hak ehliyetlerine sahip olmaları ic¸in tam ve sagˆ dogˆmaları yeterlidir. Ancak bir kis¸inin hak ehliyetinin bulunması hakkı oldugˆu s¸eyler u¨zerinde tasarrufta bulunabilmesi ic¸in tek bas¸ına yeterli degˆildir. Bunun ic¸in kis¸inin ayrıca fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Fiil ehliyeti sahibi olabilmek ic¸in kis¸inin ergin olması (ru¨s¸t) ve ayırt etme gu¨cu¨ne (temyiz gu¨cu¨) sahip olması gerekmektedir. Bunların yanında kis¸inin kısıtlı (mahcur) olmaması da gerekmektedir. Tu¨zel kis¸ilerin hak ehliyeti ise tu¨zel kis¸inin amac¸larıyla sınırlıdır. Buna go¨re o¨rnegˆin derneklerin tas¸ınmaz elde etme hakkına sahip olması ic¸in so¨z konusu tas¸ınmazların dernegˆin amac¸larına hizmet etmesi gerekmektedir.