HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI I - Ünite 4: Normların Yargısal Denetimi Özeti :

PAYLAŞ:

U¨nite 4: Normların Yargısal Denetimi

Giris¸

Devlet yapısı ic¸erisindeki yeri ve o¨nemi bakımından, bir hiyerars¸i bulunur. Normlar hiyerars¸isinin en tepesinde anayasa, onun altında kanun ve Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnameleri, bunların altında tu¨zu¨kler ve tu¨zu¨gˆu¨n de altında yo¨netmelikler yer almaktadır. Bu s¸ekliyle anayasalar bu¨tu¨n du¨zenleyici is¸lemlerin olus¸turdugˆu normatif bir s¸elalenin kaynak suyu gibidirler. Kanunlar ve Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnameleri anayasaya aykırı olmamalı; tu¨zu¨k ve yo¨netmelikler de as¸agˆıdan yukarıya dogˆru kendisinin u¨stu¨nde yer alan normlara ve her halu¨karda yine anayasaya uygun olmalıdır.

Anayasa Yargısı Kavramı ve Tarihsel Gelis¸im

Genis¸ anlamda anayasa yargısı, dogˆrudan dogˆruya anayasaya uyulmasını sagˆlamak amacını gu¨den her tu¨rlu¨ yargı is¸lemini veya anayasa hukuku sorunlarının yargısal usuller ic¸erisinde bir karara bagˆlanması su¨recini ifade eder. Dar anlamda ise anayasa yargısından, kanunların ve digˆer bazı yasama is¸lemlerinin anayasaya uygunlugˆunun yargısal merciler tarafından denetimi anlas¸ılır. Fransız I·htilali’nden gelen bo¨lu¨nmez, devredilmez, yanılmaz ve temsil edilmez genel irade anlayıs¸ının etkisiyle, millet temsilcilerinden olus¸an yasama organının, kis¸i haklarına tecavu¨z edebilecegˆi; kis¸i haklarının sadece yu¨ru¨me organı kars¸ısında degˆil, yasama organı kars¸ısında da korunması gerekecegˆi pek du¨s¸u¨nu¨lmemis¸tir. Yazılı ve sert anayasalar 18. yu¨zyıl sonlarından itibaren ortaya c¸ıkmaya bas¸ladıgˆı ha^lde, ABD bir yana bırakılırsa, kanunların anayasaya uygunlugˆunun yargısal denetimi sisteminin yaygınlas¸ması ic¸in 21. yu¨zyıl ortalarına kadar beklemek gerekmis¸tir. Kanunların anayasaya uygunlugˆunun denetlenmesi konusunda bir temel ayrım, siyasal ve yargısal denetim sistemleri arasındadır. Denetimin yapıldıgˆı zamana go¨re, denetim sistemleri o¨nleyici denetim ve du¨zeltici denetim olarak ikiye ayrılır. Yargısal sistem, kanunların anayasaya uygunlugˆunun, yargı mercileri tarafından ve yargısal usuller ic¸erisinde denetlenmesi olarak tanımlanabilir.

Kanunların anayasaya uygunlugˆunun yargısal denetimi ilk defa Amerika Birles¸ik Devletleri’nde ortaya c¸ıkmıs¸tır. Aslında 1787 tarihli ABD Anayasası’nda kanunların anayasaya uygunlugˆunun mahkemelerce denetlenebilecegˆi hakkında bir hu¨ku¨m yer almamaktadır. Amerikan yargısı bu yetkiyi kendisi ic¸tihat yoluyla yaratmıs¸tır.

Yargısal denetimin merkezi yargı organları tarafından gerc¸ekles¸tirildigˆi durumlarda denetimin gerc¸ekles¸tigˆi zamana go¨re iki tip denetim bic¸imi vardır: O¨nleyici Denetim ve Bastırıcı Denetim. Bundan bas¸ka bireysel bas¸vuru usulu¨ de merkezi anayasa mahkemelerinin gerc¸ekles¸tirdigˆi bir denetim tu¨ru¨du¨r.

Anayasa tarihimizin ilk anayasası olan 1876 Anayasası, degˆis¸tirilmesi kanunlara go¨re daha zor oldugˆu ic¸in sert bir anayasaydı. 1921 Anayasası, kurtulus¸ savas¸ı ortamında 23 Nisan 1920’de olagˆanu¨stu¨ yetkileri bu¨nyesinde toplayarak go¨revine bas¸layan TBMM’nin u¨ru¨nu¨ydu¨. 1924 Anayasası, yapıldıgˆı 1924 yılından 1960 yılında gerc¸ekles¸en askeri mu¨dahaleye kadar, 36 yıl yu¨ru¨rlu¨kte kalmıs¸tı. Anayasaya uygunluk denetiminin yoklugˆu, o¨zellikle c¸ok partili hayata gec¸ilmesinden sonra daha da ciddi sorunlar yaratmaya bas¸lamıs¸, bunun etkisiyle 1961 Anayasası, kanunların anayasaya uygunlugˆunun yargısal denetimine genis¸ kapsamlı bic¸imde yer vermis¸tir. 1961 Anayasası, istisnai bir durumda genel mahkemelere de bir kanunun anayasaya uygunlugˆu hakkında hu¨ku¨m verme yetkisini tanımıs¸ olmakla beraber, bu konudaki yetkiyi esas itibarıyla Anayasa Mahkemesi’ne 66 Normların Yargısal Denetimi bırakmıs¸tır. 1982 Anayasası so¨z konusu istisnai durumu da ortadan kaldırarak, Anayasa Mahkemesi’ni denetim konusunda tek yetkili kılmıs¸tır.

1982 Anayasası’nın 2017 degˆis¸ikligˆinden o¨nceki 146. maddesine go¨re, “Madde 146 - (Degˆis¸ik: 7/5/2010- 5982/16 md.) Anayasa Mahkemesi on yedi u¨yeden kurulurdu.

2017 yılında yapılan Anayasa degˆis¸ikligˆi ile Anayasa’nın 146. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin olus¸um tarzını s¸us¸ekilde degˆis¸tirmis¸tir: “Madde 146 - (Degˆis¸ik: 7/5/2010- 5982/16 md.) Anayasa Mahkemesi on bes¸ u¨yeden kurulur.

Anayasa Mahkemesi’nin temel go¨revi, s¸u¨phesiz, kanunların ve anayasada belirtilen digˆer normların anayasaya uygunlugˆunu denetlemektir. Ancak, Anayasa, Anayasa Mahkemesi’ne norm denetimi ile ilgili olmayan bas¸ka birtakım go¨revler de vermis¸tir. Bu go¨revler s¸o¨yle sıralanabilir:

  • Cumhurbas¸kanını, Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisi Bas¸kanını,Cumhurbas¸kanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay (...) Bas¸kan ve u¨yelerini, Bas¸savcılarını, Cumhuriyet Bas¸savcıvekilini, Hakimler ve Savcılar (...) Kurulu ve Sayıs¸tay Bas¸kan ve u¨yelerini go¨revleriyle ilgili suc¸lardan dolayı Yu¨ce Divan sıfatıyla yargılamak (m. 148/3).
  • Siyasi partilerin kapatılması hakkındaki davalara bakmak (m. 69/4).
  • Siyasi partilerin mali^ denetimini yapmak (m. 69/3).
  • Milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya u¨yeliklerinin du¨s¸tu¨gˆu¨ne TBMM’ce karar verilmesi ha^llerinde, ilgililerin iptal istemlerini karara bagˆlamak (m. 85).
  • Uyus¸mazlık Mahkemesi’ne bas¸kanlık edecek u¨yeyi kendi u¨yeleri arasından go¨revlendirmek (m. 158/2).

2010 yılında yapılan Anayasa degˆis¸ikligˆi ile Anayasa Mahkemesi go¨revlerine, bireysel bas¸vuruları karara bagˆlamak go¨revi eklenmis¸tir. Almanya, Macaristan, I·spanya gibi birc¸ok Avrupa u¨lkesinde kabul edilmis¸ olan bireysel bas¸vuru ya da “anayasa s¸ika^yeti” mu¨essesesi, bir kamu gu¨cu¨ tarafından anayasal bir hakkı ihlal edilmis¸ olan her bireye, Anayasa Mahkemesi’ne bas¸vurma hakkını vermektedir.

Anayasa Uygunluk Denetiminin Konusu ve Kapsamı

1982 Anayasasına go¨re c¸es¸itli normların anayasaya uygunluk denetimi Anayasamızın 148/1 maddesine go¨re du¨zenlenmis¸tir. Buna go¨re Anayasa Mahkemesi: Kanunların, Cumhurbas¸kanlıgˆı Kararnamelerinin ve TBMM I·c¸tu¨zu¨gˆu¨nu¨n Anayasaya s¸ekil ve esas bakımlarından uygunlugˆunu denetler, Anayasa degˆis¸ikliklerini ise sadece s¸ekil bakımından inceler ve denetler. Ancak olagˆanu¨stu¨ hallerde ve savas¸ hallerinde c¸ıkarılan Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamelerinin s¸ekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılıgˆı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava ac¸ılamaz.

Kanunlar Kanunların denetlenmesi Anayasa Mahkemesi’nin temel go¨revidir. Anayasa Mahkemesi’nin denetim yetkisi, kural olarak bu¨tu¨n kanunları kapsar, ancak 1982 Anayasası bu genel kurala iki istisna getirmis¸tir. Bunlardan ilki, Anayasanın 174. maddesindeki inkılap kanunlarıdır. I·kinci istisna ise 3.10.2001 tarihinde yapılan anayasa degˆis¸ikligˆi ile kaldırılmıs¸tır. Degˆis¸iklikle kaldırılmadan o¨nceki gec¸ici 15/3 madde, anayasal demokratik du¨zenin, 12 Eylu¨l darbesi ile kesintiye ugˆratıldıgˆı Milli Gu¨venlik Konseyi do¨neminde c¸ıkartılan kanunlara ve kanun hu¨kmu¨nde kararnamelere kars¸ı Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne bas¸vurulamayacagˆını du¨zenliyordu.

Cumhurbas¸kanlıgˆı Kararnameleri 2017 yılında yapılan Anayasa degˆis¸ikligˆiyle Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi adı altında yeni bir norm tu¨ru¨ kabul edilmis¸tir. Anayasa’nın 104. Maddesinde yapılan degˆis¸iklik ile Cumhurbas¸kanı, yu¨ru¨tme yetkisine ilis¸kin konularda Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi c¸ıkarabilecektir. Ancak Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bo¨lu¨mlerinde yer alan temel haklar, kis¸i hakları ve o¨devleriyle do¨rdu¨ncu¨ bo¨lu¨mde yer alan siyasi haklar ve o¨devler Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesiyle du¨zenlenemez.

I·c¸tu¨zu¨k, TBMM’nin kendi ic¸yapısı ve c¸alıs¸ma usullerini du¨zenleyen kurallar bu¨tu¨nu¨du¨r. Anayasaya go¨re ‘‘Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisi, c¸alıs¸malarını, kendi yaptıgˆı I·c¸tu¨zu¨k hu¨ku¨mlerine go¨re yu¨ru¨tu¨r.’’ (Md. 95) I·c¸tu¨zu¨kler, iktidar ve muhalefet arasındaki ilis¸kinin dengeli ve demokratik bir bic¸imde is¸leyebilmesi ac¸ısından temel o¨neme sahiptirler ve bu nedenle ‘‘sessiz anayasa’’ olarak tanımlanırlar.

Anayasamıza go¨re, usulu¨ne go¨re yu¨ru¨rlu¨gˆe konmus¸milletlerarası antlas¸malar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne bas¸vurulamaz. (Md. 90).

Parlamento kararları kural olarak Anayasa Mahkemesi’nin denetimi dıs¸ındadır. Ancak bu konuda u¨c¸ istisna vardır.

  • TBMM I·c¸tu¨zu¨gˆu¨,
  • Milletvekili yasama dokunulmazlıgˆının kaldırılması,
  • TBMM u¨yeligˆinin du¨s¸mesine ilis¸kin TBMM kararıdır.

Tu¨rkiye’de 1982 Anayasası’na go¨re, anayasa metninin kendisi (buna Anayasa’nın 176. maddesi geregˆince Bas¸langıc¸ da da^hildir) dıs¸ında anayasallık blokuna da^hil normlar arasında milletlerarası hukuk kuralları ile hukukun genel ilkelerinin bulunup bulunmadıgˆı tartıs¸ılabilir.

1982 Anayasası, c¸agˆdas¸ anayasaların c¸ogˆunun aksine, milletlerarası hukukla ic¸ hukukun ilis¸kisi hakkında genel bir kural koymamıs¸tır. 22.5.2004 tarihli ve 5170 sayılı Kanun’la Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan degˆis¸ikliklerle, temel hak ve hu¨rriyetlere ilis¸kin milletlerarası andlas¸maların anayasallık blokuna da^hil olup olmadıkları tartıs¸ılabilir. Bizce Anayasa Mahkemesi’ne, bir kanunu bir milletlerarası andlas¸maya aykırılık gerekc¸esiyle iptal etme yetkisi tanınmadıgˆına go¨re, milletlerarası andlas¸malar, bu degˆis¸iklikten sonra da anayasallık blokunun bir parc¸ası ha^line gelmis¸ degˆildir.

Tu¨rk anayasa yargısında hukukun genel ilkelerinin o¨lc¸u¨ norm olarak kullanılmalarının pozitif temeli, Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi olmaktadır.S¸u¨phesiz, bir ilkenin bir genel hukuk ilkesi olarak kabul edilmesinin s¸artı, Milletlerarası Adalet Divanı Statu¨su¨’nde de belirtilmis¸ oldugˆu gibi onun “uygar milletlerce tanınmıs¸” olmasıdır.

Anayasa’ya go¨re (m. 148/1) Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamelerinin ve TBMM I·c¸tu¨zu¨gˆu¨’nu¨n “Anayasaya s¸ekil ve esas bakımlarından uygunlugˆunu” denetler. S¸u ha^lde anayasaya uygunluk denetimi, s¸ekil ve esas yo¨nu¨nden olmak u¨zere iki tu¨r denetimi kapsamaktadır.

  • Esas Bakımdan Denetim

    • Amac¸ (Maksat) Unsuru Bakımından

    • Konu Unsuru Bakımından

  • S¸ekil Bakımından Denetim.

Anayasaya Uygunluk Denetiminin Tu¨rleri (I·ptal Davası Ve I·tiraz Yolu)

1961 (m. 149) ve 1982 (m. 150) Anayasası’nda “iptal davası” olarak adlandırılan soyut norm denetimi anayasada belirtilen bazı organların bir kanun aleyhinde Anayasa Mahkemesi’nde dava ac¸malarıyla gerc¸ekles¸tirilen denetimdir. Bu durumda, kanunun uygulandıgˆı somut bir dava veya olay yoktur. Anayasaya uygunluk denetimi herhangi bir dava ile ilgili olmaksızın, soyut olarak gerc¸ekles¸tirildigˆi ic¸in, buna soyut norm denetimi denmektedir.

1982 Anayasası’nda, iptal davası ac¸abilecek organlar, 1961 Anayasası’na oranla daha sınırlandırılmıs¸tır. Kanunların, Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamelerinin, Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisi I·c¸tu¨zu¨gˆu¨nu¨n veya bunların belirli madde ve hu¨ku¨mlerinin s¸ekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılıgˆı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde ac¸ılacak iptal davası, ancak Cumhurbas¸kanı, Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisinde en fazla u¨yeye sahip iki siyasi parti grubu ve u¨ye tamsayısının en az bes¸te biri tutarındaki u¨yeler tarafından ac¸ılabilir (m. 150). Kanunlar ic¸in s¸ekil bakımından ac¸ılacak iptal davalarında ise bu hak, TBMM’de en fazla u¨yeye sahip iki siyasi parti grubuna dahi tanınmayıp, sadece Cumhurbas¸kanı veya TBMM u¨ye tamsayısının bes¸te biri tutarındaki u¨yelerle sınırlandırılmıs¸tır. (m. 148/2).

Dava Ac¸ma Su¨resi 1961 Anayasası’nda (m. 150) iptali istenen normun RG’de yayımlanmasından bas¸layarak doksan gu¨n olan dava ac¸ma su¨resi, 1982 Anayasası (m. 151) ile altmıs¸ gu¨ne indirilmis¸tir. Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnameleri ve TBMM I·c¸tu¨zu¨gˆu¨, bu kısıtlayıcı o¨zel hu¨kme ta^bi degˆildir. Bunlar hakkında, genel kural (m. 151) uyarınca, altmıs¸ gu¨n ic¸inde iptal davası ac¸ılabilir.

Somut norm denetimi, bir mahkemede go¨ru¨lmekte olan bir davanın karara bagˆlanmasının, o davada uygulanacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bagˆlı olması ha^linde yapılan denetimdir. Somut norm denetimi, soyut norm denetimine oranla, bir bakıma daha dar, bir bakıma daha genis¸ bir uygulama alanına sahiptir. Daha dardır; c¸u¨nku¨ bu yola, herhangi bir kanun hakkında degˆil, ancak go¨ru¨lmekte olan bir davada uygulanacak kanun hu¨kmu¨ veya Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi hu¨kmu¨ hakkında bas¸vurulabilir. Daha genis¸tir; c¸u¨nku¨ soyut norm denetimi ancak anayasada belirtilmis¸ organlar tarafından ve belli bir su¨re ic¸inde harekete gec¸irilebildigˆi ha^lde, somut norm denetimi, ilgili kanunun uygulandıgˆı davada taraf olan herkes tarafından ve her zaman ic¸in (yani belli bir su¨re ile sınırlı olmaksızın) is¸letilebilir.

1982 Anayasası’nın 152/1. maddesine go¨re, “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi hu¨ku¨mlerini Anayasaya aykırı go¨ru¨rse veya taraflardan 74 Normların Yargısal Denetimi birinin ileri su¨rdu¨gˆu¨ aykırılık iddiasının ciddi oldugˆu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verecegˆi karara kadar davayı geri bırakır. Anayasamıza go¨re somut norm denetimi ic¸in gereklis¸artlar, s¸o¨yle o¨zetlenebilir:

  • Bakılmakta Olan Bir Davanın Varlıgˆı,
  • Davaya Bakmakta Olan Merciin Bir Mahkeme Hu¨viyetini Tas¸ıması,
  • Uygulanacak Normun Varlıgˆı,
  • I·ddianın Ciddiligˆi.

Davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak kanun hu¨kmu¨nu¨n veya Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi hu¨kmu¨nu¨n anayasaya aykırı oldugˆuna re’sen kanaat getirir veya taraflardan birinin ileri su¨rdu¨gˆu¨ anayasaya aykırılık iddiasının ciddi oldugˆu kanısına varırsa, anayasaya aykırılık o¨n meselesi olus¸ur ve mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verecegˆi karara kadar davayı geri bırakır (m.152/1). Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi hu¨kmu¨nu¨n somut norm denetimi yoluyla tekrar Anayasa Mahkemesi o¨nu¨ne getirilmesi s¸u¨phesiz mu¨mku¨ndu¨r. On yıllık su¨re, Anayasa Mahkemesi’nin is¸in esasına girerek verdigˆi red kararları ic¸in gec¸erlidir.

Somut norm denetiminde on yıl yasagˆı Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme sonucunda verdigˆi kararlar ic¸in gec¸erli degˆildir.

Anayasaya Uygunluk Denetiminin Usulu¨, SonucuVe Anayasa Mahkemesi Kararlarının Niteligˆi

Anayasanın 2010 yılında degˆis¸tirilmis¸ olan 149. maddesine go¨re, “Anayasa Mahkemesi, iki bo¨lu¨m ve Genel Kurul ha^linde c¸alıs¸ır.

Siyasi^ partilere ilis¸kin dava ve bas¸vurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yu¨ce Divan sıfatıyla yu¨ru¨tu¨lecek yargılamalara Genel Kurul’ca bakılır, bireysel bas¸vurular ise bo¨lu¨mlerce karara bagˆlanır. Anayasa degˆis¸ikligˆinde iptale, siyasi^ partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi ic¸in toplantıya katılan u¨yelerin u¨c¸te iki oy c¸oklugˆu s¸arttır. S¸ekil bozuklugˆuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesi’nce o¨ncelikle incelenip karara bagˆlanır. Anayasa Mahkemesi’nin kurulus¸u, Genel Kurul ve bo¨lu¨mlerin yargılama usulleri, Bas¸kan, bas¸kanvekilleri ve u¨yelerin disiplin is¸leri kanunla; Mahkemenin c¸alıs¸ma esasları, bo¨lu¨m ve komisyonların olus¸umu ve is¸ bo¨lu¨mu¨ kendi yapacagˆı I·c¸tu¨zu¨kle du¨zenlenir.

Anayasa Mahkemesi norm denetimi yaparken ilgililer tarafından ileri su¨ru¨len gerekc¸elere dayanmak zorunda degˆildir.

Anayasa Mahkemesi taleple bagˆlıdır. Yani Anayasa Mahkemesi sadece hakkında ilgililer tarafından iptali ic¸in dava ac¸ılan kanun hu¨ku¨mleri hakkında inceleme yapabilir.

Anayasa yargısında, o¨zellikle iptal davaları dolayısıyla, gec¸ici bir tedbir niteligˆinde olarak, anayasaya aykırılıgˆı iddia edilen kanunun yu¨ru¨rlu¨gˆu¨nu¨n durdurulmasına karar verilip verilemeyecegˆi tartıs¸malıdır. Tu¨rkiye’de ise 1961 ve 1982 Anayasası’nda bu konuda hu¨ku¨m yoktur. Ancak, 1972 yılında Anayasa Mahkemesi, u¨c¸ kis¸inin idam cezasının yerine getirilmesi hakkındaki kanuna ilis¸kin kararında, kendisine ne anayasa, ne de Anayasa Mahkemesinin Kurulus¸u ve Yargılama Usulleri hakkındaki 44 sayılı Kanun’la bo¨yle bir yetki tanınmıs¸ oldugˆunu belirterek, yu¨ru¨tmeyi durdurma kararı vermeyi reddetmis¸tir.

1982 Anayasası’na go¨re (m.153/1; aynı mahiyette 1961 Anayasası, m.152/1), “Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir. I·ptal kararları gerekc¸esi yazılmadan ac¸ıklanamaz”. Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilen norm, ortadan kalkar. Bundan sonra bo¨yle bir normun uygulanmasına devam edilmesi, ceza hukuku bakımından bir suc¸, o¨zel hukuk bakımından da bir haksız fiil meydana getirebilir.

  • Yokluk Kararı,
  • Yorumlu Red Kararı,
  • Kararların Gerekc¸elerinin Bagˆlayıcılıgˆı Sorunu,
  • Yargılamanın Yenilenmesi.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı, dava konusu olan normu ortadan kaldırdıgˆı ic¸in bu karar herkes ic¸in hu¨ku¨m ve sonuc¸ dogˆurur. 1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesi kararlarının niteligˆine ilis¸kin olarak, 1961 Anayasası’nda bulunmayan bir hu¨ku¨m getirmis¸tir. Buna go¨re, “Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamelerinin tamamını veya bir hu¨kmu¨nu¨ iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol ac¸acak bic¸imde hu¨ku¨m tesis edemez” (m.153/2).

1982 Anayasası’na go¨re (m. 153/3); aynı mahiyette, 1961 Anayasası, (m. 152/2), “Kanun, Cumhurbas¸kanlıgˆı kararnamesi veya Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisi I·c¸tu¨zu¨gˆu¨ ya da bunların hu¨ku¨mleri, iptal kararlarının Resmi^ Gazete’de yayımlandıgˆı tarihte yu¨ru¨rlu¨kten kalkar. Anayasa Mahkemesi, hic¸bir durumda iptal kararının yu¨ru¨rlu¨gˆu¨nu¨ erteleme zorunda degˆildir. Ertelemeye karar verip vermemek ve verdigˆi takdirde bunun su¨resini, bir yılı as¸mamak u¨zere saptamak, tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıs¸tır.

1961 (m.152/3) ve 1982 (m.153/5) Anayasası, iptal kararının geriye yu¨ru¨mezligˆi ilkesini kabul etmis¸lerdir. Gerc¸i anayasaya aykırılıgˆı saptanmıs¸ bir kanunun, hukuk du¨nyasına hic¸ dogˆmamıs¸ gibi sayılması, dolayısıyla iptal kararının geriye yu¨ru¨tu¨lerek o kanunun tamamen yok sayılması da akla gelebilirdi. Ancak bo¨yle bir durumun, kanuna dayanılarak o tarihe kadar yapılmıs¸ yu¨zlerce, binlerce bireysel is¸lemi gec¸ersiz kılacagˆı, bu yu¨zden kis¸ilerin hukuki gu¨venligˆi ve hukuk du¨zeninin istikrarı ac¸ısından c¸ok bu¨yu¨k sakıncalar dogˆuracagˆı ortadadır. Bu nedenle anayasa koyucu, bizce de isabetli olarak, iptal kararının geriye yu¨ru¨memesi ilkesini benimsemis¸tir. Bu ilke, elbette, somut norm denetiminde anayasaya aykırılık itirazında bulunan tarafın, iptal kararının sonuc¸larından bizzat yararlanamaması anlamına gelmez.