HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI I - Ünite 1: Sosyal Düzen Kuralları Özeti :

PAYLAŞ:

U¨nite 1: Sosyal Du¨zen Kuralları

Sosyal Du¨zen

I·nsan gruplarının birlikte yas¸adıgˆı, birbirleriyle c¸es¸itli ilis¸kiler kurdugˆu, aralarında o¨rgu¨tlenme bic¸imleri olus¸turdugˆu insan topluluklarına toplum denir. I·nsanlar topluluklar halinde yas¸arlar. Tek tek bireyler gec¸ici iken; toplum su¨reklilik arz eder. I·nsanlar topluluklar ic¸erisinde kendilerine anlam yu¨klerler. Dolayısıyla olagˆan kos¸ullarda topluluk ic¸erisinde var olmayan bir insan du¨s¸u¨nu¨lemez. Bir toplum dıs¸ında, tek bas¸ına yas¸ayan bir insan ancak Robinson Crusoe gibi bir romanda var olabilir. Bunun dıs¸ında, hayatın olagˆan akıs¸ı ic¸erisinde, bir toplum dıs¸ında tek bas¸ına yas¸ayan insan du¨s¸u¨nu¨lemez.

Topluluk denilen sosyal c¸evre ic¸erisinde yas¸ayan insanlar, hayatlarının idamesi ic¸in birbirleriyle ya da kurumlarla etkiles¸im ic¸erisinde olmak zorundadır. Bu etkiles¸im neticesinde ilis¸kiler ortaya c¸ıkar. Bu ilis¸kilere sosyal ilis¸ki denir. O¨gˆretmenin o¨gˆrenciyle olan ilis¸kisi ya da o¨gˆrencinin kantinde arkadas¸larıyla olan ilis¸kisi birer sosyal ilis¸ki o¨rnegˆidir. Sosyal ilis¸kiler kimi zaman sorunsuz yu¨ru¨tu¨lu¨rken; kimi zaman da c¸atıs¸malara ya da uyus¸mazlıklara yol ac¸abilir. Toplumda sık sık yas¸anan kadın erkek c¸atıs¸maları, u¨lkeler arası anlas¸mazlıklar, aile ic¸i c¸atıs¸malar bu sosyal ilis¸ki ic¸erisindeki c¸atıs¸malara ve uyus¸mazlıklara birer o¨rnektir. Bu c¸atıs¸maların sosyal ilis¸kileri tamamen parc¸alamaması ic¸in belirli bir du¨zene ihtiyac¸ vardır. I·s¸te sosyal ilis¸kilerin tabi oldugˆu du¨zene, sosyal du¨zen adı verilir. Sosyal du¨zeni sagˆlayan kurallara da sosyal du¨zen kuralları denir.

Sosyal Du¨zen Kurallarının Tu¨rleri

Sosyal du¨zen kuralları sayılamayacak kadar c¸oktur. Ancak genel kabul go¨ren sınıflandırmaya go¨re sosyal du¨zen kurallarını, din kuralları, ahlak kuralları, go¨rgu¨ (nezaket) kuralları, o¨rf ve adet kuralları ile hukuk kuralları olarak bes¸ ana bas¸lık altında toplamak mu¨mku¨ndu¨r. Sosyal du¨zen kurallarının farklı o¨zelliklerine ragˆmen temelinde bazı ortak yanları vardır. O¨ncelikle sosyal du¨zen kuralları genel nitelik tas¸ır , yani herkese uygulanır. Bunun yanında bu kurallar su¨reklilik tas¸ır ; yani uzun su¨re ve aralıksız olarak uygulanır. U¨c¸u¨ncu¨ olarak ise bu kurallar, emir ve yasaklama ic¸erir (normatiftir) ve bunlara uyulmaması durumunda da birtakım yaptırım o¨ngo¨ru¨rler .

Sosyal du¨zen kurallarının belki de en eskisi din kurallarıdır. I·lkel toplumlarda sosyal hayatı du¨zenleyen kuralları koyanlar genellikle dini liderlerdir. Bu anlamda din kuralları sosyal du¨zenin olus¸umunda o¨nemli yere sahiptir. Dini kuralların etkili oldugˆu toplumlarda hukuk kuralları da teokratik yani dini temellere dayanmaktadır. Bu toplumlarda dini kurallara uymamak aynı zamanda hukuk kurallarına da uymamak anlamına gelmektedir. Bu tu¨r toplumlarda dini kurallar ile hukuk kuralları aynı anlama sahiptir.

Ahlak kuralları, iyilik – ko¨tu¨lu¨k, dogˆruluk – yanlıs¸lık gibi c¸es¸itli degˆer yargılarından olus¸ur. Objektif (nesnel) ahlak kuralları ve su¨bjektif (o¨znel) ahlak kuralları olmak u¨zere iki yo¨nu¨ bulunan ahlak kurallarından; objektif ahlak kuralları, bireyin digˆer bireylere ve topluma kars¸ı olan davranıs¸larını du¨zenlerken; su¨bjektif ahlak kuralları ise bireylerin kendi ic¸ du¨nyalarındaki degˆerleri ve kendilerine kars¸ı olan davranıs¸larını du¨zenler. O¨rnegˆin yalan so¨ylememek, haksızlık yapmamak su¨bjektif yani o¨znel ahlak kurallarına ilis¸kindir. Bununla birlikte bu¨yu¨klere saygı go¨stermek, verilen so¨zu¨ tutmak objektif yani nesnel ahlak kurallarına ilis¸kindir.

Go¨rgu¨ kuralları da digˆer sosyal du¨zen kuralları gibi toplumda bireyler arası ilişkileri düzenleyen kurallardandır. Görgü kuralları temelinde ahlak kurallarıyla oldukça benzerlik taşısa da ahlak kurallarından ayrılır. Go¨rgu¨ kuralları da ahlak kuralları gibi dinamiktir, zaman ic¸erisinde degˆis¸ebilirler. Yine ahlak kuralları gibi yere, zamana ve topluma go¨re farklılık go¨sterirler. Bir topluma veya zamana go¨re ko¨tu¨ olan go¨rgu¨ kuralı bas¸ka bir topluma ya da zamana go¨re bir anlam ifade etmeyebilir ya da iyi olabilir. Go¨rgu¨ kuralları da iyi ve ko¨tu¨ olgusuna dayanır; iyi ve ko¨tu¨ go¨rgu¨ kuralları vardır. Bununla birlikte go¨rgu¨ kuralı davranıs¸ın dogˆrudan dogˆruya iyi ya da ko¨tu¨ oldugˆunu nitelemez.

Sosyal du¨zen kuralları ic¸erisinde do¨rdu¨ncu¨ grup olarak gelenek kuralları olarak da anılan o¨rf ve adet kuralları gelmektedir. O¨rf ve adet kuralları, temelinde ahlak kurallarıyla benzese de onlardan kimi yo¨nden ayrılır. O¨rf ve adet kuralları, bir toplumsal c¸evre ic¸erisinde, c¸ok uzun zaman ic¸erisinde, zamana yayılarak olus¸an ve toplumca benimsenen sosyal du¨zen kurallarıdır. O¨rf ve adet kuralları, bu kuralları benimseyen ve o¨zu¨mseyen toplulukların gelis¸tirdigˆi ve belirli durumlarda verdikleri bir nevi toplumsal tepki, refleks olarak da anılabilirler. Ahlak kurallarıyla bu yo¨nu¨yle farklılas¸ırlar. Zira bu tepkiler, yani o¨rf ve adet kuralları, o toplum ic¸erisinde artık bir alıs¸kanlık haline do¨nu¨s¸u¨r ve kimi zaman da toplumca ahlak kuralı haline do¨nu¨s¸tu¨ru¨lu¨rler. O¨rf ve adet kuralları, zamanla kendilerini benimseyen toplumdaki bireylerin, o durumda verilecek en dogˆru / en iyi tepkinin bu o¨rf ve adet kuralı oldugˆuna dair bir inanc¸ haline do¨nu¨s¸u¨rler.

Sosyal du¨zen kuralları ic¸erisinde en o¨nemlisi hukuk kurallarıdır. C¸u¨nku¨ toplumun tu¨mu¨nu¨ ilgilendiren kurallardır. I·nsan topluluklarının var oldugˆu her do¨nemde hukuk var olmus¸tur. Bu anlamda hukuk insanlık tarihiyle yas¸ıttır diyebiliriz.

Hukuk , Arapc¸a ko¨kenli bir so¨zcu¨k olup, so¨zcu¨k anlamı haklardır. Bu anlamda kis¸ilerin haklarını du¨zenleyen kurallar olarak basit bir tanım yapılabilir. Ancak bu basit tanım hukukun sosyal du¨zen kuralı olarak fonksiyonunu ifade etmede yetersiz kalacaktır. Bu anlamıyla hukuk toplum yas¸amında du¨zeni sagˆlayan, bireylere birtakım haklar ve yu¨ku¨mlu¨lu¨kler getiren ve bunları da kamu gu¨cu¨ aracılıgˆıyla maddi yaptırımlarla destekleyen sosyal du¨zen kuralları olarak tanımlanabilir.

Hukuk kurallarının o¨zelliklerini s¸u s¸ekilde sıralamak mu¨mku¨ndu¨r:

  • Hukuk kuralları, toplumdaki egemen gu¨c¸, yani siyasal iktidar tarafından belirlenir,
  • Hukuk kuralları, kis¸ilerin dıs¸a yansıyan davranıs¸larını du¨zenler,
  • Hukuk kuralları, genel olarak kis¸iler arasındaki ilis¸kileri du¨zenler,
  • Hukuk kuralları, o¨rtu¨lu¨ siyasal mekanizma aracılıgˆıyla gerc¸ekles¸ir,
  • Hukuk kuralları, maddi yaptırımlarla desteklenir,
  • Hukuk kuralları, toplumsal barıs¸ı, hukuk gu¨venligˆini ve adaleti sagˆlamayı amac¸lar.

Hukuk Kurallarının Belirgin O¨zellikleri ve Sosyal Sagˆlamadaki Amac¸ ve I·s¸levi

Genel bir degˆerlendirme yapıldıgˆında hukuk kurallarının ac¸ık veya o¨rtu¨lu¨, u¨c¸ temel o¨gˆesi bulundugˆu go¨ru¨lebilir. Bunlar; konu, emir (irade) ve yaptırımdır.

Hukuk kuralları temelinde emredicidir. Bir digˆer deyis¸le hukuk kuralları, emredici bir irade ve yasaklama ic¸erir. Bu emredici iradeleri, digˆer sosyal du¨zen kurallarında da oldugˆu gibi yaptırımlar (mu¨eyyideler) destekler. Ayrıca hukuk kuralları, kis¸ilerin ic¸sel davranıs¸larını, yani kendi vicdanlarını konu alan kurallar degˆillerdir; kis¸ilerin dıs¸a yansıyan davranıs¸larıyla ilgilenirler. Bu temel o¨zelliklerin yanı sıra hukuk kuralları, soyutturlar. Yani her somut durum ic¸in ayrı olarak var olmazlar. Soyut kurallar olarak, somut olaylara uygulanırlar. Ayrıca hukuk kuralları, genel nitelik tas¸ırlar. Yani tek tek kis¸iler ya da kurumlar ic¸in c¸ıkarılan degˆil de toplumun tu¨mu¨nu¨ kapsayan kurallardır. Yani o¨zetle hukuk kuralları, tek tek somut durum, olay ve belirli kis¸iler ic¸in degˆil; benzer durum ve olayları ve de bu durum ve olaylar ic¸erisinde yer alan herkesi kapsayan ve herkes ic¸in bagˆlayıcı olan kurallardır. Buna hukuk kurallarının nesnelligˆi adı verilir. Hukuk kurallarının bagˆlayıcılıgˆı onu koyan kimseler ic¸in dahi gec¸erlidir. Ancak kimi durumlarda, kimi hukuk kurallarından bazı kimseler bagˆıs¸ık tutulabilirler. O¨rnegˆin, 2016 yılı sonunda kaldırılana kadar Tu¨rkiye Bu¨yu¨k Millet Meclisi u¨yesi milletvekilleri, milletvekillikleri su¨resince is¸ledikleri suc¸lardan o¨tu¨ru¨ dokunulmazlık sahibi olmus¸lardır. Ancak bu durumda dahi hukuk kuralları bu kimseler ic¸in bagˆlayıcıdır. I·s¸ledikleri suc¸a ilis¸kin yargılama ve sorus¸turmalar, milletvekillikleri sona erdigˆi tarihte yapılır.

Bu sayılan o¨zellikler digˆer sosyal du¨zen kurallarında da bulunan temel o¨zelliklerdir. Hukuk kurallarının digˆer sosyal du¨zen kurallarından ayrılan farklı o¨zellikleri de mevcuttur. Bu o¨zelliklerin en temelinde hukuk kurallarının maddi yaptırımlarla desteklenmesidir. Digˆer sosyal du¨zen kurallarından yalnızca o¨rf ve adet kurallarının kimi yaptırımları maddi niteliktedir. Ancak o¨rf ve adet kurallarının temel yaptırımı manevi nitelikteyken; istisnai olarak maddi yaptırım ic¸erir. Bununla birlikte hukuk kurallarının yaptırımları temel olarak maddidir. I·nsanların dıs¸a yansımayan davranıs¸larıyla ilgilenen subjektif ahlak kuralları bir yana bırakılırsa, digˆer sosyal du¨zen kurallarının hepsi, hukuk kuralları gibi, bireylerin, yani insanların dıs¸a yansıyan davranıs¸larıyla ilgilenirler.

Dolayısıyla hukuk kurallarının digˆer sosyal du¨zen kurallarından farkı temelinde yaptırımların maddi nitelikte olmasından kaynaklanmaktadır. Hukuk kurallarının digˆer sosyal du¨zen kurallarından bir digˆer farkı da hukuk kurallarının genel olarak yazılı olmasıdır. Kimi zaman yazılı olabilen bir digˆer sosyal du¨zen kuralı da din kurallarıdır. O¨zellikle bir kutsal kitaba dayanan din kurallarının bazıları yazılı niteliktedir. Ancak kutsal kitaba dayanmayan din kuralları ve kitabi^ dinlerdeki c¸ogˆu kural din adamlarınca bilinen ve yerles¸en yazılı olmayan kurallardır. Hukuk kuralları bu yo¨nu¨yle de digˆer sosyal du¨zen kurallarından ayrılmaktadır.

Hukuk kuralları da digˆer sosyal du¨zen kuralları gibi esasen toplum du¨zenini sagˆlamayı amac¸lar. Toplum ic¸erisindeki barıs¸, huzur, su¨ku^net ortamının devamının sagˆlanmasında temel rolu¨ hukuk kuralları u¨stlenir. Bir toplumda hukuka ve hukuk kurallarına ne kadar o¨nem verilip, uygun davranılırsa toplum du¨zeni ve barıs¸ı da o denli gu¨c¸lu¨ olur. Hukukun nihai amacının da adaleti sagˆlamak oldugˆu hayli yaygın olarak belirtilmektedir. Adalet kavramı soyut bir kavram oldugˆundan anlas¸ılması ve dogˆrudan bir tanımının yapılması oldukc¸a gu¨c¸tu¨r. Ancak adalet kavramı kabaca “ yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sagˆlanması” ya da “ herkese kendine uygun du¨s¸eni, kendi hakkı olanı verme, dogˆruluk” olarak tanımlanabilir.

Adalet ve es¸itlik kavramları birbirleriyle oldukc¸a yakın go¨ru¨nse de birbirlerinden farklı kavramlardır. O¨zetle es¸itlik toplumdaki her kesime, farklılıkları ne olursa olsun, kanundan kaynaklanan tu¨m hak ve yu¨ku¨mlu¨lu¨kleri ayrım go¨zetmeksizin uygulamak iken; adalet ise insanlara hak ettikleri, kendilerine du¨s¸en hak ve yu¨ku¨mlu¨lu¨kleri vermektir. Adalet ve es¸itlik kavramları c¸ogˆu kez o¨rtu¨s¸u¨rken, kimi zaman da c¸atıs¸abilir. O¨zellikle pozitif ayrımcılık gerektiren durumlarda adaleti sagˆlamak ic¸in es¸itlikten vazgec¸ilebilir. Pozitif ayrımcılık, 1982 Anayasasının 10. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında du¨zenlenen ve toplumda kadınlar, c¸ocuklar, yas¸lılar, engelliler, harp ve vazife s¸ehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler gibi dezavantajlı grupların toplumsal yas¸amda is¸, meslek edinme, yo¨netme gibi alanlarda digˆer gruplarla aynı ve benzer konuma gelebilmeleri ic¸in tedbir alınarak bu kesimlere ayrıcalık tanınmasıdır. Dolayısıyla toplumda adaleti sagˆlamak ic¸in, es¸itlik ilkesinden vazgec¸ilmesi gerekebilir. Bu gibi durumlarda hukukun o¨nemi bir kez daha artmaktadır. Zira adaleti sagˆlamak ic¸in, bu gruplara sagˆlanacak ayrıcalıklar hukuk kurallarıyla du¨zenlenmelidir. Dolayısıyla hukuk kurallarının temel amac¸larından birinin adaleti sagˆlamak oldugˆu ortaya c¸ıkmaktadır.

Hukuk kurallarının adaleti sagˆlama amacında oldugˆunu belirttigˆimizde, hukukun iki temel go¨ru¨nu¨mu¨ olan pozitif hukuk ve dogˆal (tabii) hukuk kavramları u¨zerinde de durmamız gerekmektedir. Pozitif hukuk, devletin yetkili organlarınca c¸ıkardıgˆı, toplumca uygulanma zorunlulugˆu bulunan, yani bagˆlayıcı olan, mahkeme ve digˆer kurumlarca benimsenen, kanun, kanun hu¨kmu¨nde kararname, tu¨zu¨k, yo¨netmelik gibi hukuk kurallarıyla, mahkemece benimsenen o¨rf ve adet kurallarıyla, bagˆlayıcı mahkeme ic¸tihatlarını kapsayan, tu¨m u¨lkede gec¸erli olan hukuktur. Bir digˆer deyis¸le pozitif hukuk, mevcut olan, belirlenebilir ve nispeten somut olan hukuktur. Dogˆal (tabii) hukuk ise, olan hukukun aksine, olması gereken, mutlak adaleti sagˆlamayı amac¸layan hukuktur. Bu yo¨nu¨yle dogˆal hukuk, u¨topik yani aslında olmayan ancak tasarlanan idealdir. Bas¸ka bir anlatımla dogˆal hukuk, u¨topik, yani yalnızca ideal bir fikirler birligˆi halinde olan, pozitif hukuka go¨re daha soyut ve belirlemesi daha gu¨c¸ olan hukuktur. Olanı degˆil, olması gerekeni konu edinir. Pozitif hukuk, dogˆal hukuka yaklas¸mayı ve bu s¸ekilde en fazla adaleti sagˆlamayı amac¸layan hukuk iken; dogˆal hukuk da pozitif hukuk kurallarının, iyiles¸tirilerek, olması gereken hukuka en yakın hale getirmeyi, dolayısıyla en fazla adaleti sagˆlamayı amac¸layan hukuktur. Dolayısıyla bu iki hukuk go¨ru¨nu¨mu¨, birbirleriyle sıkı ilis¸ki ic¸erisindedir.