İCRA İFLAS HUKUKU - Ünite 5: Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takip ve Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takip ve Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi

Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile Takip

Alacağı için elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, mutlaka bu yola başvurmak zorunda değildir; genel haciz yoluyla takip de yapabilir. Alacaklının bu yola başvurabilmesi için alacağının senede bağlanmış olması ve bu senedin de kambiyo senedi niteliğinde olması gerekir. Kambiyo senetleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olan bono (TTK m. 776 vd.), poliçe (TTK m. 671 vd.) ve çektir (TTK m. 780 vd. 5941 sayılı Çek K.). Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip, genel haciz yoluyla takip prosedürüne paralel düzenlenmiştir, takibin temel aşamaları da aynıdır. Bu takip yolunda da, takip talebi, ödeme emri, takibin kesinleşmesi, haciz, satış, paraların paylaştırılması aşamaları bulunur.

Takip talebi, genel haciz yolundaki esaslara uygun doldurulur (İİK m. 167/II; m. 58). Ancak kambiyo senedinin özelliği dikkate alınarak, takip talebine ayrıca senedin cinsi, tarihi ve numarası yazılmalıdır. Yetkili icra dairesi bakımından, genel hükümler (İİK m. 50) geçerli olmakla birlikte, kambiyo senedinden kaynaklanan özellikler (örneğin, ifa yeri) dikkate alınmalıdır.

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, genel haciz yolundan farklı olarak alacaklının takip talebinde belirttiği kambiyo senedinin aslının ve borçlu sayısı kadar onaylı örneğinin de takip talebine eklemesi gerekir (İİK m. 167/II). Ancak, takip konusu bir çekse ve bankaya ibraz edildiğinde kısmî ödeme söz konusu olmuşsa, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi banka tarafından çek hamiline verilir, çek hamili de bu fotokopiyle takip yapabilir (5941 sayılı Çek Kanunu m. 3/VI).

Alacaklının borçluya karşı talepte bulunabilmek için ödememe protestosu çekmesi gereken hallerde, kambiyo senedi ile birlikte protestonun da takip talebine eklenerek icra dairesine verilmesi gerekir. Zira, bu durumda protesto evrakı kambiyo senedi ile birlikte bir bütün oluşturmaktadır. Protestonun kambiyo senedine eklenmesinin gerekip gerekmediği bono (TTK m. 714; 778) poliçe (TTK m. 714 vd., 730) ve çek (TTK m. 798; 808; 809) için ayrı ayrı tespit edilmelidir. Protestodan muafiyet hallerinde protesto çekilmesine gerek yoktur (TTK m. 722).

İcra müdürü, genel haciz yoluyla takipten farklı olarak, verilen senedin kambiyo senedi olup olmadığını ve takip hakkının bulunup bulunmadığını inceler (İİK m. 168/I; m. 170a). İcra müdürünün bu takdiri aleyhine, beş gün içinde şikâyet yoluna başvurulabilir (İİK m. 168/I, b. 3; 170a). Ancak, vadesi gelmeyen bir senede dayanarak takip yapılırsa, şikâyet süresi beş gün değil, yedi gündür (İİK m. 16).

İcra müdürü, incelemeyi yaptıktan sonra, gerekli şartların oluştuğu kanaatine varırsa, borçluya kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ödeme emri gönderir (İİK m. 168/I). Ödeme emri temelde iki bölümden oluşur. Bunlar, takip talebinde yer alan alacaklıya, borçluya ve takip konusu alacağa ilişkin kayıtlar ile ihtar kısmıdır.

Ödeme emrini alan borçlu, borcu kabul etmez ve ödemek istemezse, süresinde ödeme emrine karşı koymalıdır. Bu takip yolunda da genel haciz yoluyla takipte olduğu gibi, borçlu, ödeme emrine itiraz ederek takibe karşı koyabilir. Ayrıca icra müdürünün takip hukuku bakımından yanlış bir davranışı ve işlemi söz konusu olmuşsa şikâyet yoluna başvurmak da mümkündür. Ancak, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, kanun koyucu bu yola ilişkin özel şikâyet sebepleri ve süresi düzenlemiştir.

Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurması gerekir. Gerek borca, gerekse imzaya itiraz dilekçe ile yapılır; sözlü itiraz geçersizdir (İİK m. 168/I, b. 4-5). Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borca ve imzaya itiraz satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz (İİK m. 169, c. 2; 170/I). Ancak, icra mahkemesi duruşmadan önce yapacağı incelemede, borçlunun itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususları ve eklediği belgeleri dikkate aldığında, itirazın ciddi olduğu kanaatine varırsa, itirazla ilgili olarak esas kararını verinceye kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK m. 169a/II, 170/II). Bu karar, esasen bir tedbir niteliğindedir.

Borçlu, takip konusu senedin altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa, bu konudaki itirazını ayrıca ve açıkça beş gün içinde icra mahkemesine bildirmelidir; aksi halde kambiyo senedindeki imza, borçluya ait sayılır (İİK m. 168/I, b. 4; m. 170/I). İmzaya itiraz üzerine icra mahkemesi incelemesini, genel haciz yolundaki imza incelemesine ilişkin olan 68a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapar (İİK m. 170/III, c. 1).

İmzaya itiraz dışında kalan diğer itirazlar, borca itirazdır. Borçlu, takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia ediyorsa bu konudaki itirazlarını beş gün içinde sebepleri ile birlikte icra mahkemesine bildirmelidir (İİK m. 168/b. 5; 169).

Borçlu, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini ya da ertelendiğini, ancak resmî veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belgeye dayanarak ispat edebilir (İİK m. 169a/I, c. 2).

Borçlunun zamanaşımı itirazı, senetteki tarihe göre incelenir. Şayet alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya durdurulduğunu iddia ediyorsa, bunu, ancak resmî senet ya da imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat etmesi gerekir (İİK m. 169a/IV).

Borçlu, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte de, şartları oluştuğunda, daha önce açıklanan süresiz veya yedi günlük şikâyet yoluna başvurabilir. Ancak, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, bu genel hükümlerin dışında özel şikâyet durumu düzenlenmiştir. Zira, icra müdürü, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, senedin kambiyo senedi olup olmadığını (bu çerçevede takip yapanın yetkili olup olmadığını) ve senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemekle yükümlüdür.

Borçlu, alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe başvurma hakkının bulunmadığını ileri sürüyorsa, bunu beş gün içinde icra mahkemesine şikâyet yoluyla bildirmelidir (İİK m. 168/I, b. 3; m. 170a). Kambiyo senedi niteliği taşımayan bir senede dayanarak ödeme emri gönderilirse, alacaklı yetkili hamil değilse, kambiyo senedinde borçlu olmayana karşı takip yapılırsa, protesto çekilmesi gereken durumlarda protesto çekilmemişse beş günlük şikâyet söz konusudur.

İcra ve İflâs Kanununun 170a maddesi dışında kalan durumlarda, şikâyet konusunda genel hükümler geçerlidir. Bazı hususlar, genel haciz yoluyla takipte şikâyet konusu yapılamazken, kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda şikâyet konusu olabilir. Ancak, bu durumlarda İİK’nun 170a maddesinde olduğu gibi şikâyet için özel bir süre öngörülmediğinden, yedi günlük genel şikâyet süresi uygulanacaktır. Bu çerçevede kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, icra müdürü senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemelidir. Şayet icra müdürü bu konuda yanılgıya düşmüşse yedi günlük şikâyet söz konusu olacaktır.

Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi

Esasen kiracı kirasını ödemezse, kiraya veren, alacaklı sıfatı ile kiracısına karşı genel haciz yoluyla takip yapabilir. Ancak, genel haciz yoluyla takip, sadece kiracının kira bedelini ödemesini sağlayabilir. Bir de, yapılan bu takip kiracıya karşı haklı ihtar anlamına geleceği için, ileride açılabilecek tahliye davasında kullanılabilir. Şayet kiraya veren, yalnızca kira bedelinin tahsili amaçlamayıp aynı zamanda kiracının taşınmazdan tahliyesini de istiyorsa, bu durumda kira bedelinin ödenmemesi sebebine dayanarak ilâmsız tahliye yoluna başvurmalıdır. Kiraya verenin bu yola başvurabilmesi için, yazılı bir kira sözleşmesinin bulunması ve bunun takip talebine eklenmesi şart değildir.

Bu takip yolunun temel aşamaları: Takip talebi, ödeme emrinin gönderilmesi, takibin kesinleşmesi, kira borcu için icra dairesinde haciz, satış, paranın ödenmesi; buna paralel olarak da tahliye için tahliye prosedürü işletilir. Bu takip yoluna, İİK’nun 269d maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde, genel haciz yoluyla takipteki hükümlerin de bir kısmı kıyasen uygulanır (uygulanacak hükümler: İİK m. 62, 63, 65, 66, 68, 70, 72).

Ödeme emrini alan borçlu-kiracı, borcunu ödemek isterse, bunu kural olarak otuz gün içinde yerine getirmelidir. 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’na göre, ödeme süresi en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, hasılat kiralarında ise en az altmış gündür (TBK m. 315/II; 362/II).

Borçlu-kiracı, ödeme emrini aldıktan sonra itiraz etmek isterse, bunu ödeme emrinin tebliğinden itibaren kural olarak yedi gün içinde icra dairesine bildirmelidir. Süresinde ödeme emrine itiraz edilmezse, takibin kira alacağına ilişkin kısmı kesinleşir. Ancak, kesinleşmeye rağmen hemen takibe devam edilemez, ayrıca ödeme süresinin geçmesi de beklenir (kural olarak otuz gün) ve alacaklı-kiraya veren, borçlunun mallarına haciz konulmasını icra dairesinden ister. Yani, itiraz süresi sonunda takip kesinleşmiş olsa dahi, ödeme süresi geçmeden takibe devam edilemez. Bundan sonraki aşamalar tamamen genel haciz yolundaki hükümlere göre olur. Ancak, ödeme emrine itiraz etmeyen ve süresinde de borcunu ödemeyen kiracının, ayrıca tahliyesi için, mutlaka icra mahkemesinden tahliyesine karar verilmesi istenmelidir. Alacaklı, icra mahkemesinden tahliyeyi, ihtar süresinin bitimi tarihinden itibaren altı ay içinde istemelidir (İİK m. 269a). Burada haciz için icra dairesinde, tahliye için icra mahkemesinde talepte bulunulur.

Borçlu-kiracı, ödeme emrine itiraz ederse, itirazla takip durur. Alacaklının, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, itirazın kaldırılması ve tahliye için icra mahkemesine başvurması gerekir; aksi halde aynı kira alacağından dolayı ilâmsız tahliye takibi yapılamaz (İİK m. 269/III).

Kiracı kira akdini inkâr etmek isterse, bunu açık ve kesin olarak yapmak zorundadır (İİK m. 269/II, c. 2). Alacaklı kira sözleşmesini belirtilen şekilde icra mahkemesinde ispat ederse, borçlu-kiracının da, kira sözleşmesinin varlığı ve şartları hakkında aynı kuvvette belgeler göstermesi gerekir. Borçlu, kira akdi dışında bir itirazda bulunursa (örneğin, ödeme, zamanaşımı gibi), kira akdini kabul etmiş sayılır (İİK m. 269/II, c. 2).

Kira süresinin sona ermesi sebebiyle ilâmsız tahliye yoluna başvurabilmek için, alacaklı kiraya verenin elinde yazılı bir kira sözleşmesi veya tahliye taahhüdü olması gerekir. Sözlü bir anlaşmayla kiraya verilen bir taşınmazın bu şekilde tahliyesi istenemez (İİK m. 272/I). Özellikle Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından, sadece kira sözleşmesinin yazılı olması da yeterli değildir; kiracı kira sözleşmesinin yapılmasından sonraki bir tarihte, kira süresinin sonunda (veya başka bir tarihte) kiralananı tahliye edeceği yönünde yazılı tahliye taahhüdü vermiş olmalıdır (TBK m. 352, I). Bu taşınmazlar için, yazılı kira sözleşmesi bulunmasa da, sadece geçerli bir yazılı tahliye taahhüdünün varlığı yeterlidir. Bu takip yolunun temel aşamaları, takip (tahliye) talebi, tahliye emri, takibin kesinleşmesi ve tahliyedir.

Kiracı, tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde, takibe itiraz edebilir. Bu itirazını yazılı veya sözlü olarak, icra dairesine bildirir ve itiraz ile takip durur (İİK m. 274).

Kiracı itirazında, adî yazılı şekilde yapılmış olan kira sözleşmesindeki (veya tahliye taahhüdündeki) imzayı inkâr etmemiş veya kira sözleşmesi (veya tahliye taahhüdü) noterlikçe düzenlenmiş ya da onaylanmış ise, kiralayan icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir (İİK m. 275). Buna karşılık kiracı, kira sözleşmesinin yenilendiğini veya uzatıldığını noterlikçe düzenlenmiş ya da onaylanmış yahut tarih ve imzası kiraya veren tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, icra mahkemesi, kiracının itirazının kaldırılmasına karar verir (İİK m. 275/II). Kiraya veren, kiracının dayandığı adî senet altındaki imzayı inkâr ederse, icra mahkemesi imza incelemesi yapamaz, itirazın kaldırılmasına karar verir. Bunun üzerine kiracı genel mahkemede dava açabilir (İİK m. 275/IV, V).

Taşınmazda borçlu dışında üçüncü kişinin bulunması durumunda (borçlunun kanunda sayılan yakınları ile borçlunun ortakları ve borçluya bağlı olarak taşınmazda oturanlar üçüncü kişi sayılmazlar), bu kişi işgalde haklı olduğuna dair resmî bir belge gösteremezse derhal tahliye olunur (İİK m. 276).