İDARE HUKUKUNA GİRİŞ - Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı
Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı
Giriş
Bir ülkede kamu idâresinin (kısaca idârenin) teşkilatlanıp
personel istihdam etmesi, üstlenmiş olduğu veya
üstleneceği kamu hizmetlerini veya idârî faaliyetleri
yürütmesi için yeterli değildir. Bunların yanında, belirli bir
mal varlığına da ihtiyaç vardır.
Genel Olarak İdârenin Mal Varlığı
İdârenin Mal Varlığının Bulunmasının Nedeni
İdârenin üstenmiş olduğu kamu hizmetlerini ve diğer
görevlerini arzu edilen biçimde ve günün koşullarına göre
yapabilmesi için belirli bir miktar malvarlığını sürekli bir
biçimde bulundurması gerekir. Aksi bir uygulama, idâre
işlevinin sürekliliği ilkesiyle bağdaşmaz ve özellikle kamu
hizmetleri ile kolluk hizmetlerinin yürütülmesini kesintiye
uğratır.
Özel hukuk açısından mal varlığı, bir kişinin para ile
ölçülebilen haklarının ve borçlarının toplamını ifade
etmektedir. Malvarlığı iki kısımdan oluşmaktadır: Bunlar;
Aktif kısım ve Pasif kısımdır.
Kişinin hakları ve alacakları, malvarlığının aktif kısmını
oluştururken, borçları da pasif kısmını oluşturmaktadır.
İdârenin malvarlığının büyük bir bölümünü, idarî
faaliyetlerin aracını oluşturan eşyalar oluşturmaktadır.
Ancak, idârenin malvarlığı da diğer malvarlıkları gibi
taşınır ve taşınmaz mallar ile alacak ve borçlardan
oluşmaktadır.
İdârenin Mal Varlığının Kısımları
İdârenin malvarlığı, beş ana kısımdan meydana
gelmektedir. Bu kısımlar; İdârenin kamusal malları,
İdârenin özel malları, İdârenin alacakları, İdârenin
borçları ve İdârî irtifaklardır.
İdârenin Kamu Malları (Kamusal Mallar)
Kamu tüzel kişilerinin ellerinde bulunan taşınır ve
taşınmaz mallardan kamu tarafından kullanılanlarla bir
kamu hizmetine o hizmetin bir öğesi olacak biçimde
bağlanmış olan mallar, kamusal mal sayılırlar. Diğer bir
ifadeyle Kamu Malları (Kamusal Mallar),
kamulaştırılamama, haczedilememe gibi bazı
ayrıcalıklardan yararlanan özel statüye tabi Devlet veya
kamu tüzel kişilerine ait mallardır.
İdârenin elindeki malların özel mal mı yoksa kamusal mal
mı olduğunun belirlenmesinde öncelikle bakılması
gereken yer kanun metinleridir. Ancak kanun metninde bir
malın kamusal mal olup olmadığına ilişkin açık hüküm
bulunmuyorsa organik ve maddi koşulların birlikte
gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılır.
Kamusal Malların Sınıflandırılması: Kamusal mallar
çeşitli açılardan tasnife tâbi tutulabilirler.
Kullanma açısından;
• Orta malları,
• Hizmet malları ve
• Sahipsiz mallardır.
Kökenleri açısından;
• Doğal kamusal mallar ve
• Yapay kamusal mallardır.
Kamusal mal niteliği kazanmaları açısından;
• Niteliği gereği kamusal mal sayılanlar,
• Geleneksel kamusal mallar ve
• Özgüleme yöntemiyle kamusal mal olanlardır.
Taşınıp taşınamadıklarına göre;
• Taşınır kamu malları ve
• Taşınmaz kamu mallarıdır.
Orta malları (halkın kullanımına ayrılan mallar), herkesin
veya halkın bir kısmının doğrudan kullanımına veya
yararlanmasına özgülenmiş olan mallardır.
Hizmet malları (belli kamu hizmetlerine ayrılanlar), kamu
hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olan, hizmetle yakın
ilgisi olan kamu mallarına denir.
Sahipsiz mallar, doğrudan doğruya herkesin ortak
yararlanmasına doğal nitelikleri gereği açık olan mallardır.
Denizler, göller ve atmosfer gibi kamusal mallar, doğal
kamusal mallardır.
Kamusal mal niteliğini kazanmaları ve kaybetmeleri
hukuki işlemle ve o hukuki işlemin uygulanmasıyla ortaya
çıkan kamusal mallara, “yapay kamusal mallar”
denmektedir.
Özel mülkiyete konu olamayacak nitelikteki kamusal
mallar, “niteliği gereği kamusal mal” sayılırlar.
Otlak, yaylak, kışlak ve pazar yerleri gibi kamusal mallar,
geleneksel olarak kamu malı sayılırlar.
Kamu otoritelerinin ellerindeki bir malın, kamusal mal
statüsüne sokulmasına, tahsis ya da özgüleme
denmektedir. Diğer bir ifadeyle Tahsis (Özgüleme),
Devletin özel mülkiyetindeki bir malın, orta malı veya
hizmet malı hâline getirilmesi ya da bir kamusal malın, bir
kamusal mal kümesinden diğerine geçirilmesi işlemidir.
Taşınmaz kamusal mallar, bir yerden başka yere
taşınamayan kamusal mallardır.
Kamu tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan halkın
doğrudan kullanımına veya bir kamu hizmetinin
yürütülmesine özgülenmiş taşınır mallara, “taşınır
kamusal mallar” denir.
Kamusal Malların Hukuki Durumu
Kamusal Malların Özellikleri: Kamusal mallar çeşitli
sebeplerden kaynaklanan bazı özelliklere sahiptir:
Kamusal mallar kamulaştırılamazlar.
Kamusal mallar satılamazlar, ancak, bu nitelikleri
kaldırıldıktan sonra satılabilirler.
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı
2
- Kamusal mallar üzerinde devir, ferağ ve ipotek
gibi medenî hukuk işlemleri yapılamaz.
Kamusal mallar kural olarak haciz edilemez.
Kamusal mallar, kural olarak vergi ve benzeri
mali yükümlülüklere konu olamazlar.
- Kamusal malların korunması için özel kurallar
konulmuştur.
- Kamusal malların hepsinin tapu kütüğüne
yazılması gerekmez.
- Kamusal mallar, kazandırıcı zaman aşımı yoluyla
özel kişiler tarafından iktisap edilemezler.
Kamusal Malların Devredilmezliği İlkesine göre kamusal
mallar, nitelikleri gereğince, alınıp satılamazlar, zaman
aşımı ile kazanılamazlar.
Kamusal Mal Niteliğinin Kazanılması ve Kaybedilmesi:
İdâreye ait herhangi bir malın “kamusal mal” niteliğini
kazanabilmesi için kamu tüzel kişisi tarafından iktisap
edilme ve tahsis şeklinde iki koşulun birlikte
gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir mala kamusal mal
niteliğinin verilebilmesi için gereken nedenlerin ortadan
kalkması ise, o malın kamusal mal olma niteliğini
kaybetmesi anlamına gelmektedir.
Kamusal Mallardan Yararlanma: Kamusal mallardan
yararlanma iki biçimde olur. Bunlardan;
• Birincisi ve kural olanı genel yararlanmadır.
• İkincisi ve istisna olanı ise özel yararlanmadır.
Kamusal mallardan özgülenme amacına uygun olarak,
herkesin eşit ve serbestçe yararlanabilmesine genel
yararlanma; belirli kişi ya da kişilerin, kamusal mallardan
başkalarının yararlanmalarını da ortadan kaldırabilecek
biçimde yararlanmalarına ise özel yararlanma adı verilir.
Kamusal mallardan özel yararlanmalar izne tabidir. Buna
izin ilkesi denilmektedir. Kamusal mallardan özel
yararlanma karşılığı olarak bir bedel alınır. Buna da bedel
ilkesi denir. Özel yararlanmalarda geçicilik esastır. İzin ile
yararlanmalarda, idârenin kamusal malının korunması
amacıyla malı her zaman kendi kullanımına alabileceği;
verdiği izni süresi sona erdiğinde yenilemeyebileceği ve
izin süresi sona ermeden de kamu yararının gerektirdiği
durumlarda izni geri alabileceği kabul edilmektedir. Bu
yararlanmanın geçiciliği ilkesi olarak adlandırılmaktadır.
İdârenin Özel Malları
İdârenin Özel Malı Kavramı: İdârenin mülkiyetinde olan
ve idârenin üstlendiği görevlerin yürütülmesinde doğrudan
doğruya etkisi olmayan mallara idârenin özel malları
denir.
İdârenin Özel Mallarının Ortak Özellikleri şöyle
sıralanabilir:
- İdârenin özel malları kural olarak özel hukuk
kurullarına tâbidir.
- İdâre, özel mallarını, satın alma, miras, bağış gibi
özel hukuk hükümlerine göre elde eder.
- İdârenin özel malları dolayısıyla çıkan
uyuşmazlıklar, kural olarak adlî yargının görev
alanına girer.
- Özel mallara da bazı durumlarda, kamu hukuku
kuralları uygulanır. Örneğin devletin (hazinenin)
özel malları da kamusal malları gibi
haczedilemez.
İdârî İrtifaklar
Özel mülkiyet kapsamındaki taşınmazların kullanımına,
toplum yararı amacıyla getirilen en önemli sınırlamalardan
bir tanesi de idârî irtifaklardır. İdârî irtifaklar kamu ya da
kamusal mallar yararına özel mülkiyet kapsamındaki
taşınmazlar üzerinde kurulan sınırlamalar olup, mülkiyet
hakkından kaynaklanan bazı ikincil hakları kısmen veya
tamamen sınırlandırmaktadır.
İdârenin Gelir Kaynakları ve Alacakları
Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin gelirleri üç
kaynaktan sağlanmaktadır. Bunlar;
• İdârenin özel hukuka ilişkin gelir kaynakları ve
alacakları,
• İdârenin kamu hukukuna ilişkin alacakları ile
• İdârenin borçlanma kaynaklarıdır.
İdârenin Özel Hukuka İlişkin Gelir Kaynakları ve
Alacakları, genel bütçe kapsamındaki idârelerin kamu
görevi ve hizmeti dışında ilgili kanunlarında belirtilen
faaliyetlerinden ve fiyatlandırılabilir nitelikteki mal ve
hizmet teslimlerinden sağlanan ve genel bütçede
gösterilen gelirlerdir.
İdârenin Kamu Hukukuna İlişkin Alacakları: Kamu
alacakları, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamu
hukukundan doğan ve bu hukuk hükümlerine tâbi olan
alacaklarıdır. Kamu alacak ve gelirlerinin en önemlileri;
Vergiler, Para cezaları, Resimler, Harçlar, Bedel,
Ruhsatiye, Şerefiyeler ve Kamu kredileridir.
Kamu Alacaklarının Tahsili: Her ne kadar idâreye kamusal
alacaklarını tahsil edebilme açısından özel kişilere göre bir
üstünlük ve ayrıcalık tanınması ve böylelikle kamusal
alacakların güvence altına almasının sağlanması gerekse de
bu gerekliliğe tam olarak uyulmamıştır. Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la yalnızca
bazı kamu tüzel kişilerinin kamusal alacakları
düzenlenmiştir. Kanun’a göre özel tahsil yöntemini sadece
devlet genel idâresi, il özel idâreleri ve belediyeler
uygulayabilmektedir. Sayılanlar dışındaki kamu tüzel
kişileri her türlü alacaklarını İcra İflas Kanunu’nun
öngördüğü yönteme göre tahsil edecektir.
Kamu Alacaklarının Düşmesi, temel olarak beş şekilde
gerçekleşmektedir. Bunlar; Ödeme, Zamanaşımı, Terkin,
Takas ve Ölümdür.
İdârenin Borçları
İdârenin borç kaynakları kamu kredileri, çeşitli mahkeme
ilamları, idârenin imzaladığı her türlü borçlandırıcı
sözleşmeler, idârenin haksız fiilleri, mevcut kamu
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı
3
hizmetlerinin genişletilmesi veya yeni bir kamu
hizmetinin kurulması, personel giderleri, çeşitli bakım ve
onarım masrafları şeklinde olabilir.
Belirtmek gerekir ki idârenin borçlarını ödememesi
açısından temel ilke idâre aleyhine “cebri icra yasağı”dır.
Ancak yargı kararlarının idâre tarafından yerine
getirilmemesi, idârenin borçlarını ödememesi ve bunda
ısrar etmesi durumlarında idâreden alacağı olan kişiler
yetkili idâre mahkemelerinde maddi ve manevi tazminatı
içeren tam yargı davası açabileceklerdir.
İdâreye Mal veya Hak Kazandıran Yöntemler
İdâreye mal veya hak kazandıran en önemli kamusal
yöntemler; Kamulaştırma, Dolayısıyla kamulaştırma,
İstimvâl (Rekizisyon), Geçici işgal, Devletleştirme,
Zoralım (Müsadere) ve İhale yöntemleridir.
Kamulaştırma
Danıştay kararlarına göre kamulaştırma; mal sahibinin
istekli olup olmadığına bakılmaksızın, özel mülkiyet
içinde bulunan bir gayrimenkulün veya irtifakın yahut
kaynağın kamu malları arasında yer almasını sağlayan bir
idârî yoldur. Diğer bir ifadeyle Kamulaştırma, Devlet veya
kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği
durumlarda, bedelini peşin ödemek koşuluyla, özel
mülkiyet-te bulunan taşınmaz malların tamamına veya bir
kısmına yasada gösterilen yöntemlere göre kamu yararına
el koymasıdır.
Malikin kabul etmesi hâlinde, kamulaştırılan taşınmaz
malın bedeli yerine, idârenin kamu hizmetlerine tahsis
edilmemiş olan taşınmaz mallarından, bu bedeli kısmen
veya tamamen karşılayacak miktarının verilmesine
“trampa yoluyla kamulaştırma” denilmektedir.
Trampa, bir hak veya bir malın başka bir hak veya mal ile
değiştirilmesini amaçlayan sözleşmedir.
Kamulaştırmanın Özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Kamulaştırma, bireylerin veya özel hukuk tüzel
kişilerinin mülkiyetinde olan taşınmazların,
kaynakların veya irtifakların üzerinde yapılabilir.
- Kamulaştırma işlemini yapmaya devlet veya
Kamulaştırma Kanunu’nda sayılan kamu tüzel
kişilerinin yetkili organları ya da mercileri
yetkilidir.
- Kamulaştırma karşılığı olarak taşınmazın gerçek
değeri ödenir.
- Kamulaştırma bedeli ile artırım bedeli kural
olarak peşin ve nakden ödenir.
- Kamulaştırma, hem idârî yün hem de adlî yönü
olan bir işlemdir.
Acele Kamulaştırma; Milli Müdafaa Mükellefiyeti
Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına
veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak
hâllerde veya özel yasalarla öngörülen olağanüstü
durumlarda, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan
tamamlanmak üzere bir taşınmazın kamulaştırılmasıdır
Kamulaştırma Süreçleri: Kamulaştırma işlemi, idârî ve
yargısal süreci olan bir işlemdir.
İdârî süreç: Kamulaştırma işleminin idârî süreci,
kronolojik olarak; yeterli ödeneğin sağlanması, kamu
yararı kararının alınması, taşınmazın, kaynağın veya
irtifakın belirlenmesi, kamulaştırılacak şeyin değerinin
saptanması ve satın alma şeklinde olmaktadır.
Kamulaştırmadan Vazgeçme; idâre, kamulaştırma işlemi
tamamlanmadan her aşamasında, bedel tespit davası
açılmış ise, bu dava kesinleşmeden, kısmen ya da
tamamen kamulaştırmadan vazgeçebilir.
Yargısal süreç: Satın alma usulünün uygulanması
sonucunda tarafların anlaşamaması durumunda,
kamulaştırma yapmak isteyen idârenin adlî yargı içinde
yer alan asliye hukuk mahkemesine başvurması ile
başlamaktadır. Yargısal süreç, hem idârenin adlî yargı
içinde yer alan asliye hukuk mahkemelerinde açacağı
değer tespit ve tapu tescil davaları ile düzeltim davalarını,
hem de taşınmaz sahibinin adlî yargı yerinde açacağı
düzeltim davası ile idârî yargıda açacağı iptal davasını
kapsamaktadır.
Kamu yararında belirtilen amacın gerçekleşmemesi, ya da
gerçekleşme olasılığının ortadan kalkması hâlinde,
kamulaştırılan malın sahibine geri verilmesi yoluna
“mâlikin geri alma hakkı” denir
Kamulaştırmanın Yargısal Denetimi üç şekilde yapılır:
- Taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk
mahkemesinde kamulaştırma yapan idârenin
açmış olduğu bedel tespiti ve taşınmazın tescil
taleplerini içeren davalar;
- Kamulaştırma işleminin iptaline ilişkin idârî
yargıda açılacak iptal davaları ve
- Son olarak maddi hatalara karşı adlî yargıda
açılacak olan düzeltim davalarıdır.
Bekletici Mesele; Bir dava hakkında esas kararı
verebilmek için, bir başka yargı makamında çözülmesi
gereken sorunun sonucunun beklenmesidir.
Dolayısıyla Kamulaştırma
İdârenin özel mülkiyet konusu olan herhangi bir
taşınmazı, bilerek veya bilmeyerek kamulaştırma usulüne
uymaksızın, kamulaştırma işlemine başlandığı tarihte
tamamlamadan ve bir bedel ödemeden “fiilen işgal”
etmesi ve bir kamu hizmetine tahsis ederek üzerinde bazı
bayındırlık eserleri gerçekleştirmiş veya söz konusu
taşınmazın kullanımını engellemiş olması halinde; bu gibi
durumlarda özel mülkiyete konu olan o taşınmaz kamu
hizmetiyle kaynaşmış, dolayısıyla kamulaştırılmış olur.
Türk yargı kararlarında ve hukuk öğretisinde dolayısıyla
kamulaştırmaya, kamulaştırmasız el koyma ve
kamulaştırmasız el atma da denmektedir.
İstimvâl (Rekizisyon)
Taşınır malların kamulaştırılmasına, taşınır ve taşınmaz
malların kullanımının geçici olarak idâreye geçmesine ve
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 3: İdârenin Mal Varlığı
4
askerlik dışında bireylere bedensel çalışma yükümlülüğü
getirilmesine istimvâl adı verilir. İstimvâlin özellikleri
şunlardır:
- İstimvâlde idâre, kamu gücüne dayanarak, idârî
işlem ve eylem yapar. İstimvâl kararı da bir idârîicrai
işlemdir, sözleşme değildir.
- İstimvâl vergi ve benzeri bir mali yükümlülük
değildir.
- İstimvâl yöntemi, ancak olağanüstü durumlarda
uygulanabilir.
- İdâre istimvâle, ancak maliklerin taşınır mallarını
kendi rızaları ile devretmemeleri durumunda
başvurabilir.
- Kural olarak taşınır malın değeri veya taşınır ve
taşınmazların kullanma bedelleri idâre tarafından
ödenir.
- İstimvâl konusu olacak taşınır ve taşınmaz
malları elinde bulunduranlar, idâreye karşı
sorumludur.
Geçici İşgal
Geçici işgal, bir bayındırlık hizmetinin görülmesi
esnasında ihtiyaç duyulan taş, kum ve benzeri maddeleri
çıkarabilmek ve hazırlayabilmek ya da bazı eşyaları
depolayabilmek için özel mülkiyette bulunan bir
taşınmaza idâre tarafından geçici olarak el konulmasıdır.
Dava açma süresi, özel kanunlarda ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idâre
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz
gündür.
Devletleştirme
Devletleştirme, yasama organının çıkardığı bir biçimsel
yasa ile kamu hizmeti niteliği taşıyan bir özel işletmenin,
kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarda bütün
malvarlığı ile idâreye geçmesidir.
Zoralım (Müsadere)
Zoralım (müsadere); Ceza Hukukunu ilgilendiren
yasalarda belirtilen bazı durumlarda, işlenen suçlarda
kullanılan veya bu suçlar sonucunda elde edilen belirli
malların mülkiyetinin veya suç neticesinde elde edilen
bazı kazançların mahkeme kararıyla maliklerinden ya da
kazanç sahiplerinden alınarak kamusal bir kuruma
verilmesidir. Suç konusu olmamakla birlikte, zoralım
konusu eşyanın zoralımına sulh ceza hakimliği duruşmasız
olarak karar verir.
İdârenin İhale İşlemleri
İhale; idârenin görev alanına giren hizmetlerin
yürütülmesi amacıyla, karşılığı idâre tarafından ödenmek
üzere gerekli mal ve hizmetlerin alınmasına veya bir işin
yasada öngörülen usul kurallarına uymak suretiyle
oluşturulan rekabet ortamı içerisinde katılan adaylardan en
uygun teklifi sunan özel bir kişiye yaptırılmasına yönelik
olan sözleşmelerin oluşum sürecine denmektedir.
İhaleye İlişkin Temel İlkeler: İhâleye egemen olan ilkeler
şunlardır: Açıklık veya saydamlık ilkesi, Yarışma ilkesi,
Uygun bedel ilkesi, İhâleye katılacaklarda belli yetenek ve
koşulların aranması ilkesi, Yaklaşık maliyetin önceden
hesaplanması ve Gizli tutulması ilkesi, Eşik değer ilkesi,
Eşit muamele ilkesi, Kamuoyu denetimi ilkesi ve 4734
sayılı Yasada öngörülen diğer ilkeler. Açıklık ilkesi, bir
ihalenin resmi gazete veya diğer gazetelerde ilân edilerek
mümkün olduğu kadar çok kişinin ihaleye başvurusunun
sağlanmasıdır. Açık ihâle yöntemi ise bütün isteklilerin
teklif verebildiği yöntemdir.
İhalede Uygulanan Yöntemler: İdârenin yaptığı
ihalelerde uygulanan yöntemler ihalenin tabi olduğu
yasaya göre belirlenmektedir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda ihale;
• Hazırlık aşaması,
• Uygun bedelin sağlanması aşaması,
• Sözleşmenin yapılması aşaması,
• Sözleşmenin yürütülmesi aşaması ve
• Uyuşmazlıkların giderilmesi aşaması şeklindedir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda ihale;
• Hazırlık aşaması,
• Tekliflerin açılma ve değerlendirme aşaması,
• Sözleşmenin yapılması aşaması,
• İhale sonucunun bildirimi aşaması ve
• Uyuşmazlıkların giderilmesi şeklindedir.
Belli İstekliler Arasında İhâle Yöntemi; yapılacak ön
yeterlik değerlendirmesi sonucunda idârece davet edilen
isteklilerin teklif verebildiği bir yöntemdir. Bu yöntem,
işin niteliği gereği uzmanlık gerektirmesi durumunda açık
ihâle yönteminin uygulanamadığı hâllerde
uygulanmaktadır.
Pazarlık Yöntemi; açık ihâle veya belli istekliler arasında
ihâle yöntemi ile yapılan ihâle sonucunda teklif
çıkmaması; savunma ve güvenlikle ilgili özel durumların
ortaya çıkması üzerine ihâlenin acil olarak yapılmasının
zorunlu olması gibi durumlarda uygulanan bir yöntemdir.
Doğrudan Temin Yöntemi; 4734 sayılı Kanunun 22.
maddesinde belirtilen hâllerde ihtiyaçların ilân
yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın doğrudan teminini
sağlamaya yönelik bir yöntemdir.
Tasarım Yarışmaları Yöntemi; İdâreler gerekli gördükleri
mimarlık, mühendislik, kentsel tasarım projeleri, şehir ve
bölge planlama ile ilgili bir plan veya tasarım projesi elde
edilmesine yönelik olarak, ilgili mevzutında belirlenecek
usûl ve esaslara göre rekabeti sağlayacak şekilde ilân
yapılmak suretiyle, jüri tarafından değerlendirme
yapılmak üzere ödüllü veya ödülsüz yarışma yaptırabilir.
İhâle Komisyonu; idârenin, ihâle ve harcama yapma yetki
ve sorumluluğuna sahip kişi (ihâle yetkilisi) veya
kurulunun görevlendireceği en az beş ve tek sayıda
kişiden oluşan komisyondur.