İDARE HUKUKUNA GİRİŞ - Ünite 4: İdârî İşlemler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: İdârî İşlemler
Ünite 4: İdârî İşlemler
İdârî İşlem Kavramı
İdâre hukukunun en önemli başlıklarından olan idârî
işlemler konusunun anlaşılması için “idâre” kavramının
esaslarını ortaya koymak gerekmektedir. İdâre kavramının
iki anlamı bulunmaktadır. Bu anlamlardan ilki olan organik
idâre, devlet yapılanması içindeki yasama ve yargı
fonksiyonları haricinde kalan ve yürütme organının ilintili
olduğu kurum ve kuruluşların tamamıdır. İşlevsel anlamda
idâre ise yasama ve yargı fonksiyonu dışında kalan ve
ayrıca devletin salt siyasi nitelikli işlevi dışında kalan idâre
işlevini ifade etmektedir.
Ayrıca eklemek gerekir ki, idâre işlevini yerine getiren
kural olarak organik idâre olmakta, ancak yasama ve yargı
organları tarafından yürütülen kimi faaliyetler
(mahkemelerin kalem işlerinin yürütülmesi gibi) de idâre
işlevi niteliği taşımaktadır.
İdârenin tek yanlı irâdesi ile hukuk düzeninde sonuç
yaratan, değişiklik yapan ve kamu hukuku niteliği taşıyan
işlemlere idârî işlem denir. İdârî işlemlerin amacı kamu
yararını gerçekleştirmektir. İşlemleri yapmaya yetkili kamu
görevlileri ve işlemlerin içeriği yasalarla saptanmış olmakla
beraber, ilgili işlemler aleyhe mahkeme kararı olmadığı
sürece hukuka uygunluk karinesinden yararlanırlar. İdârî
işlemler yürütülebilir işlemlerdir ve re’sen icra kapsamında
ilgili idâre tarafından kendiliğinden uygulanarak hukuki etki
doğururlar.
İdârî İşlemlerin Tasnifi
İdârî işlemler beş açıdan tasnife tabi tutulmaktadır. Bu
tasnifler; Organik açıdan, Maddî açıdan, İrâdelerin
açıklanması açılarından, Hukuksal etkilerinin niteliği
açısından ve İptal davalarına konu edilme açısından
yapılmaktadır.
Organik Açıdan İdârî İşlemler: Organik açıdan tasnifte
belirleyici olan unsur, idârî işlemlerin hangi devlet organı
tarafından yapıldığına dayanmaktadır. Organik tasnife göre
idârî işlemler; Yasama organının idârî işlemleri, Yargı
organının idârî işlemleri ve Yürütmenin (idârenin) idârî
işlemleri olarak üçe ayrılmaktadır.Görüldüğü gibi devlet
faaliyetlerinin yerine getirilebilmesi için her bir erkin idârî
işlemlerle görevini yürütmesi söz konusu olmaktadır.
Maddi Açıdan İdârî İşlemler: İdârî işlemlerin,
doğurdukları hukuksal sonuca göre kendi aralarında yapılan
tasnife, maddî açıdan tasnif denmektedir. Bu tasnife göre
idârî işlemler; Genel düzenleyici işlemler, Birel işlemler,
Karma işlemler ve Birden çok ilgiliye yönelik bireysel
işlemler olarak dörde ayrılmaktadır.
Genel işlemler ile sürekli, soyut, nesnel ve genel durumlar
belirlenmektedir. İdâre bu tür işlemleri ile hukuk düzenine
yeni kurallar getirmekte, var olan kuralları değiştirmekte ya
da kaldırmaktadır. İdârî işlem niteliğindeki genel işlemler;
yönetmelikler ve adsız düzenleyici işlemlerdir. Genel
işlemlere “kural işlem”, “düzenleyici işlem” ve “genel
düzenleyici işlem” de denmektedir.
Yönetmelik; Devlet teşkilatı içinde bulunan Devlet veya
kamu tüzel kişiliğine sahip idârelerin kendi alanlarını
ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını
sağlayan veya kendi idârelerinin çalışma yöntemlerini
düzenleyen hukuk kurallarıdır. Adsız düzenleyici işlem;
Anayasada yer alan tüzük ve yönetmelik dışında, idârenin
bu isimleri kullanmadan, yasal yetki ile ve yasalar
çerçevesinde kural koyduğu işlemlere verilen genel isimdir.
Birel işlemler ise genel düzenleyici işlemlerin belirli bir
kişiye, nesneye ya da somut olaya uygulanması sonucunu
oluşturan işlemlerdir. Bunlara “bireysel işlem” de
denilmektedir. Bu işlemler, sadece ilgilisi üzerinde sonuç
doğurmaktadır. Birel işlemler de kendi içinde; Koşul
işlemler ve Öznel işlemler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Karma işlemler de, içerik itibariyle hem genel düzenleyici
işlem hem de birel işlem özelliği bir arada bulunmaktadır.
Birden çok ilgiliye yönelik bireysel işlemler, bireysel
nitelik taşımakla beraber, aynı durumda bulunan birden çok
kişiyi ilgilendiren işlemler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birden çok ilgiliye yönelik bireysel işlemler kendi içinde;
Genel idârî kararlar (genel bireysel işlemler) ve Otomatik
işlemler olarak ikiye ayrılmaktadır.
İrâdelerin Açıklanması Açısından İdârî İşlemler:
İrâdelerin açıklanması açısından yapılan tasnifte idârî
işlemler; İrâdelerin açıklanma biçimi açısından ve
İrâdelerin açıklanma nedeni açısından olarak ikiye
ayrılmaktadır.
İrâdelerin Açıklanma Biçimi Açısından İdârî İşlemler: Bu
işlemler; Basit işlemler, Birleşme işlemler ve Kolektif
işlemler şeklinde üçe ayrılır.
Basit işlemler; bir kamu görevlisinin (öğretmenin
öğrencisine not vermesi gibi) irâde açıklaması sonucu
oluşan işlemlerdir. Birleşme işlemler; birden fazla idârî
makamın işlemin gerçekleştirilmesi sürecine katılması ile
oluşan işlemlerdir. Bu idârî makamlar, ilgili sürece belirli
bir zaman sırası ile dâhil olurlar ve sürecin
tamamlanmasıyla işlem gerçekleşir. Birleşme işlemler; Dar
anlamda birleşme işlem ve Geniş anlamda birleşme işlem
olarak ikiye ayrılır. Kolektif işlemler; birden fazla kamu
görevlisinin birlikte müzakere yaparak (yönetim kurulu
kararları ve genel kurul kararları gibi) aynı anda karar
alması veya işlem yapmasıdır.
İrâdelerin Açıklanma Nedeni Açısından İdârî İşlemler:
Bu işlemler; Re’sen yapılan idârî işlemler ve Katılma
işlemler olarak ikili bir ayrıma tabidir.
Re’sen Yapılan İdârî İşlemler: İdârî işlemin yöneldiği
ilgilisinin herhangi bir talebi olmadan, idârenin re’sen icra
yetkisine dayanarak yaptığı ve irâde açıklamasıyla
gerçekleşen idârî işlemlere (vergi tarh ve tahakkuku gibi)
resen yapılan idârî işlem denir.
Katılma İşlemler: İdârî işlemin yöneldiği ilgilinin, o işlemin
kendisi hakkında yapılması için işlemi yapacak idârî
makama başvurması sonucunda yapılan idârî işlemlere
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 4: İdârî İşlemler
2
(öğrencinin kayıt yaptırması gibi) katılma işlemler
denmektedir. Katılma işlemler kendi aralarında; Açık kabul
işlemleri, Zımnî kabul işlemleri, Açık ret işlemleri ve Zımnî
ret işlemleri olmak üzere dörde ayrılmaktadır.
Kişinin idâreye yaptığı başvuru sonucunda talebi kabul
edilirse, bu doğrultudaki işleme açık kabul işlemi; talebinin
aksine karar alınması halinde ortaya çıkan işleme açık ret
işlemi denmektedir. Kişinin yaptığı başvuruya idâre sessiz
kalmış ve idârenin bu sessizliği kanun tarafından açıkça
kabul olarak nitelendirilmişse, zımni kabul işlemleri söz
konusu olur. Ancak ilgili idârenin sessiz kalması, kanun
tarafından ret olarak nitelendirilmişse zımni ret işlemleri
ortaya çıkar.
Hukuksal Etkisinin İçeriği Açısından İdârî İşlemler: İdârî
işlemlerin doğurduğu hukuksal etkinin niteliği üç ayrı
açıdan incelenebilir. Dolayısıyla, İdârî işlemin sonucunun
içeriği açısından, Bireylerin sahip olduğu haklara etkisi
açısından ve Etkileme süresi açısından ayrı ayrı tasnife tabi
tutmak gerekmektedir.
İdârî İşlemin Sonucunun İçeriği Açısından İdârî
İşlemler: Bu işlemler; Emredici idârî işlemler, Yapıcı idârî
işlemler ve Belirleyici idârî işlemler olarak üçe ayrılır.
Emredici idârî işlemler, muhatabına belirli bir konuda
olumlu veya olumsuz bir davranış ödevi yükleyen (trafik
polisinin işaretleri gibi) idârî işlemlerdir. Yapıcı idârî
işlemler, bir hak veya hukuksal ilişkiyi kuran, kaldıran veya
değiştiren (bir ruhsatın verilmesi gibi) idârî işlemlerdir.
Belirleyici idârî işlemler, mevcut bir hukuksal durumu
açıklayan veya tespit eden idârî işlemlerdir. Bu işlemler
neticesinde belirsiz durum, somut ve bağlayıcı şekilde tespit
edilmiş olur.
Bireylerin Sahip Olduğu Haklara Etkisi Açısından İdârî
İşlemler: Bu işlemler kendi içinde; Yararlandırıcı işlemler,
Yükümlendirici işlemler ve Güvence sağlayan işlemler
olarak üçe ayrılır.
Muhatabına hak tanıyan, mevcut hakkını güçlendiren ya da
kişinin yükümlülüğünü kaldırarak onun hareket alanını
genişleten idârî işlemlere, yararlandırıcı idârî işlemler
denmektedir. Kişinin mevcut hakkını sınırlayarak veya
korunmasını engelleyerek hareket alanını daraltan işlemler
ise yükümlendirici işlemlerdir. Bu işlemler kişiye olumluolumsuz
davranma şeklinde yükümlülük getirirler. Güvence
sağlayan idârî işlemler ise ilgili kamu kuruluşuna belli bir
kamu hizmeti ifa etme görevi yükleyen ve aynı zamanda
muhatabı için yararlandırıcı özellik taşıyan işlemlerdir.
Etkileme Süreci Açısından İdârî İşlemler: Bu işlemler
kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:
• Geçici etkili idârî işlemler, belirli bir süre için
yapılmakta, bu süre içerisinde uygulanmakta ve bu
işlemlerin etkisi süre sonunda ortadan kalkmaktadır.
• Etkisi sürekli idârî işlemler ise (tüzük, yönetmelik
gibi) hukuk düzeninde doğurduğu etkiyi sürdüren ve
zaman içinde güncelliğini koruyan idârî işlemlerdir.
İptal Davalarına Konu Olup Olmayacağına Göre edilme
açısından İdârî İşlemler: Bu idârî işlemler; İptal davasına
konu olabilecek idârî işlemler ve İptal davasına konu
olmayan idârî işlemler olarak ikiye ayrılır.
İptal Davasına Konu Olan İdârî İşlemler: İdârenin tek
yanlı olarak, hukuksal durumlarda değişiklik yapma,
hukuksal ilişkileri ve durumları etkileyen kararlar alma
yetkisini kullanarak yaptığı işlemlere iptal davasına konu
olan idârî işlemler denir. Bu işlemlere “kesin ve
yürütülmesi gereken işlem” “etkili işlem”, etkili karar”,
“hukuksal durumu etkileyen karar”, “icrâi işlem”, “icrâi
karar”, “uygulanabilir işlem” ve “yürütülebilir işlem” de
denmektedir.
İptal Davasına Konu Olmayan İdârî İşlemler, hukuksal
durumlarda değişiklik yapmayan, ilgilinin menfaatini
etkilemeyen ve tek başına uygulanamayan idârî işlemlerdir.
Bu tür idârî işlemlere, idâre hukuku öğretisinde “etkisiz
kararlar” ve “etkisiz işlemler” de denmektedir.
İdârî İşlemlerin Öğeleri
İdârî işlemler, özel hukuk işlemlerinin kurucu öğeleri ile
karşılaştırıldığında birçok farklılık barındırmaktadır. Kanun
koyucu da bu farklılıkları ele almış ve idârî işlemlerin
öğelerini; Yetki, Şekil, Sebep (neden), Konu ve Amaç
(maksat) olarak düzenlemiştir.
Yetki; kanunlar tarafından idâreye sağlanan ve hukuka
dayanan güce denmektedir. Kanunlar tarafından idâreye
tanınmayan bir yetki kullanılamayacağı gibi, idâreye
tanınan bir yetki mutlaka kullanılmalıdır. Söz konusu
yetkinin dışına çıkılmışsa veya yetki hiç kullanılmamışsa,
idârî işlem yetki yönünden hukuka aykırı hale gelir.
Görüldüğü gibi her açıdan yetkinin kanuna dayanması
gerekir. Bu da idârenin kanuniliği ilkesinin gereğidir. İdârî
işlem yapma yetkisinin geçerli ve hukuka uygun olabilmesi
için, iki koşulun bir arada bulunması gerekir: Birincisi; ilgili
makamda bulunan ve idâre adına irâde açıklayan gerçek
kişinin (kamu görevlisinin) fiil ehliyetine sahip olmasıdır.
İkincisi de o kişinin bu yetkiyi kullanabilmesi için kamu
gücüyle donatılmış olmasıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki,
bir idârî işlem yapılırken dikkate alınan yetki kurallarına,
aynı işlemi geri alırken veya kaldırırken de uymak gerekir.
Bu durumu ifade eden ilke, “yetkide paralellik” ilkesidir.
Bir idârî işlemin yapılmasında hangi makam veya organın
yetkili olduğu sorunu ile karşılaşıldığında, yetki
kavramının; Kişi, Konu, Yer ve Zaman açısından ayrı ayrı
incelenmesi gerekir.
Kişi Yönünden Yetki kavramı, bir idârî işlemin yapılması
sürecinde hangi idârî makam veya organdaki kamu
görevlisinin irâde açıklayabileceğini ifade eder. Bu kişiler
ilgili mevzuat gereğince belirlenmektedir. Mevzuata göre
irâde açıklamaya yetkili olmayan bir kamu görevlisinin
yaptığı idârî işlem kişi yönünden yetkisiz olacak ve bu da
yetki gaspı anlamına gelecektir. Yetki devri; Kanunun
açıkça gösterdiği hâllerde bir makam veya görevlinin
yetkisini bir başka makam veya görevliye devretmesidir.
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 4: İdârî İşlemler
3
Konu Yönünden Yetki işlemi, yapacak kamu görevlisini,
işlemin yöneldiği konu ve görevler açısından
sınırlamaktadır. Dolayısıyla bir kurum içerisinde organlar
birbirinin yerine işlem yapamaz, ast üstün yerine, üst astın
yerine işlem gerçekleştiremez.
Yer Yönünden Yetki: İdârî makamlara verilen görev ve
yetkilerin hangi coğrafi alan içerisinde kullanıldığını anlatan
terime, “yer yönünden yetki” denir. Ancak belirtmek
gerekir ki, bazı idârî makamlara ve kamu tüzel kişilerine
ülke çapında yetki tanınması söz konusudur.
Zaman Yönünde Yetki: Kamu görevlilerine tanınan işlem
yapma yetkisinin hangi süre içerisinde kullanılması
gerektiğini belirleyen kavrama, “zaman yönünden yetki”
denir. Kamu görevlilerinin idâre adına karar alabilme ve
işlem yapabilme yetkilerinin hukuken geçerli olabilmesi
için, iki koşulun bir arada gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan
birincisi kamu görevlilerinin atanması veya seçilmesine
ilişkin işlemlerin tamamlanmış olmasıdır. İkincisi ise ilgili
kamu görevlisinin göreve başlamış olmasıdır.
Şekil (Biçim); idârî işlemin hem biçimini hem de yapılırken
uyulması gereken usulü gösterir. Bir idârî işlem yapılırken
izlenen usul veya yöntemler, o işlem geri alınırken veya
kaldırılırken de uygulanır. Buna “usulde paralellik ilkesi”
denir. Ancak yazılı hukuk kuralları, bunun aksini de hüküm
altına alabilirler. İdârî işlemlerin bir öğesi olan şekil; Yazılı
olup olmamalarına göre ve Âsli olup olmamalarına göre iki
açıdan incelenmektedir.
Yazılı Şekil-Sözlü Şekil Ayırımı: İdârî işlemlerin şekil
öğesi, yazılı olup olmamalarına göre; Yazılı şekil ve Yazılı
olmayan şekil olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Yazılı Şekil: İdârî işlemlerin içeriğinin açıklığı, hukuksal
güvenlik, idârenin denetimi, bireylerin temel hak ve
özgürlüklerini idârenin işlemleri karşısında koruma
düşüncesi ve idârenin işlemlerinin dayandığı olguların
belgelendirilmesi düşünceleri; idârî işlemlerin şekil
öğesinde yazılılık ilkesini zorunlu kılmaktadır.
Yazılı Olmayan Şekil: Kural olarak idârî işlemlerin yazılı
olarak yapılması esastır. Sözlü olarak yapılan idârî işlemler
nicelik ve tür itibariyle azdır. İdârî işlemin sözlü olarak
yapılması açıkça kanunda öngörülmesine bağlıdır. İdârenin
susmasına hukuksal sonuç bağlandığı durumlarda idârî
işlemin yazılı olmayan şekilde yapılması söz konusu olur.
Aslî Şekil-Tâlî Şekil Ayırımı: Şekil kuralları, aslî olup
olmadıklarına göre iki kümeye ayrılır. Bunlar; “Aslî” şekil
kuralları ve “Tâlî” ya da ikincil şekil kurallarıdır. İdârî
işlem yapılırken mutlaka uyulması gereken, uyulmadığında
idârî işlemin sonucunu etkileyecek şekil, aslî şekildir.
Öngörülen şekil uyulmadığında işlemin sonucunu
etkilemiyorsa, tâlî şekil söz konusudur.
Sebep (Neden): İdârî işlemin yapılmasından önce var olan
ve idâreyi o işlemi yapmaya yönelten nesnel etkenlere
sebep denir. Sebep öğesi, hukuksal bir işlem olabileceği
gibi, bir olay da olabilir.
Sebep açısından idârî işlemler üçe ayrılır:
• Sebebi belli idârî işlemlerde idârî işlemin dayanağı
olan sebep öğesi mevzuat tarafından doğrudan ve
açıkça belirtilmiştir.
• Bazı durumlarda yapılacak idârî işlemlerin sebebinin
belirlenmesi idârenin takdirine bırakılmıştır. Bu
durumda sebebi idâreye bırakılan idârî işlemler söz
konusu olur.
• Eğer ki idârî işlemlerin sebebi mevzuat tarafından
gösterilmemiş veya sebep gösterilmesi de
istenmemişse, idârî işlemin sebep öğesinin
belirlenmesi tamamen idârenin takdir yetkisine
bırakılmıştır. Bu nitelikteki idârî işlemlere sebep
gösterilmesi öngörülmemiş idârî işlemler
denilmektedir.
Konu, idârî işlemin doğuracağı sonuçtur. İdârî işlemin
konusu, o işlemin hukuk düzeninde yapacağı değişikliktir.
İdârî işlemlerin konuları önceden mevzuat tarafından
belirlenmiştir.
Maksat (Amaç): İdârî işlemin maksadının mevzuat
tarafından belirlenmesi kuraldır. Mevzuat böyle bir
belirleme yöntemine başvurmazsa idârî işlemin maksat
öğesi, kamu yararı olacaktır. İdârî işlemin diğer
öğelerindeki sakatlıkların araştırılması, kamu düzenini
ilgilendirdiği için, davacı ileri sürmese bile idârî yargı
yerleri tarafından kendiliğinden araştırılır. Maksat öğesi
mevzuatta düzenleniş açısından, “genel maksat” ve “özel
maksat” olarak ikiye ayrılmaktadır.
İdârî işlemin düzenlendiği mevzuatta maksat öğesi ortaya
konmamışsa, işlem kamu yararı düşüncesiyle yapılmak
zorundadır. Bu durumda idârî işlem, genel maksada
dayanılarak yapılır. Eğer idârî işlem yapılırken izlenmesi
gereken amaç mevzuat tarafından açıkça belirlenmişse özel
maksadın varlığından bahsedilir.
İdârî İşlemlerdeki Sakatlıklar
İdârî işlemlerdeki sakatlıklar; Yokluk sonucu meydana
getiren sakatlıklar, İdârî işlemin iptalini gerektiren
sakatlıklar ve İdârî işlemin iptalini gerektirmeyen
sakatlıklar olarak üç türlüdür.
Yokluk Sonucu Meydana Getirilen Sakatlıklar: Bunlar
idârî işlemin omurgasında, temelinde ortaya çıkan ve idârî
işlemin varlık kazanmasına engel olan sakatlıklardır. Bu
durumda ilgili idârî işlem yok hükmündedir. Yok
hükmündeki idârî işlemler herhangi bir hukuki sonuç
doğurmazlar. Yokluk oluşturan sakatlıklar; Fiilî memurluk,
İşlev gaspı, Yetki gaspı, Ağır ve açık yetki aşılması,
Hukukun açıkça öngördüğü sebebe dayanmadan işlem
yapılması, Hukukun açıkça öngördüğü şekil-usul
kurallarına aykırı davranış ve Hukukun öngörmediği
konunun gerçekleşmesi biçimlerinde ortaya çıkmaktadırlar.
Hakkında atama, seçim veya sözleşme yapılmadan kişinin
fiilen idâre adına işlem yapması haline fiilî memurluk
denilmektedir. İdârenin yasama ya da yargı fonksiyonuna
dâhil işlemleri bu organların yerine geçerek yapması işlev
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 4: İdârî İşlemler
4
gaspı (fonksiyon gaspı) olarak adlandırılmaktadır (valinin
bir kişiyi tutuklatması gibi). Kişi yönünden yetkisizlik
denilen yetki gaspında ilgili idârede görev ifa etseler bile
kişilerin söz konusu işlemi yapmaya/kararı almaya yetkileri
yoktur. Ağır ve açık yetki aşılmasında, idâreye
yabancı/uzman olmayan bir kişinin bile anlayabileceği
şekilde yetki kurallarının çiğnenmesi söz konusudur. İdârî
işlemlerin sebep öğesinin mevzuatta açıkça öngörüldüğü
hallerde karşıt bir sebebe dayanıldığında hukukun
öngördüğü sebebe dayanmadan işlem yapılması ortaya
çıkar. Ayrıca hukukun açıkça öngördüğü şekil ve usul
kurallarına aykırı işlem yapılması halinde de idârî işlem
sakatlanacaktır. İdârî işlemin konu öğesi mümkün ve meşru
olmadığı takdirde hukukun öngörmediği konunun
gerçekleşmesi gündeme gelir (idârenin başka bir idâreye ait
taşınmazı kamulaştırması gibi).
İdârî İşlemin İptalini Gerektiren Sakatlıklar: Bunlar idâre
tarafından geri alınmadıkça veya kaldırılmadıkça ya da idârî
yargı tarafından iptal edilmedikçe idârî işlemin geçerliliğini
etkilemeyen sakatlıklardır. Bu tür sakatlıklar için süresi
içinde dava açılması gerekir. Aksi takdirde idârî işlemin
hukuka aykırılığı devam etmesine rağmen bu aykırılık yargı
önüne getirilemeyecektir. Bu sakatlıklar; Yetki yönünden
iptali gerektiren sakatlık, Şekil yönünden iptali gerektiren
sakatlık, Sebep yönünden iptali gerektiren sakatlık, Konu
yönünden iptali gerektiren sakatlık ve Amaç yönünden
iptali gerektiren sakatlık olarak ortaya çıkmaktadırlar.
Yetki Yönünden İptali Gerektiren Sakatlık: Bu tür sakatlık
söz konusu olduğunda idârî işlemin iptali gerekir. Çünkü
yetki kamu düzenindedir. Genişletici şekilde
yorumlanamazlar. İşlemin iptali için açılan davanın her
aşamasında, davacı taraf ileri sürmese bile yargı yerlerince
kendiliğinden incelenmelidir. Yetki yönünden iptali
gerektiren sakatlıklar; Yer yönünden yetkisizlik, Zaman
yönünden yetkisizlik ve Konu yönünden yetkisizlik
biçiminde adlandırılmaktadır.
Şekil Yönünden İptali Gerektiren Sakatlık: Bu tür sakatlık
halinde, idârî işlemin yapılmasında ilgili şekli kurallara
uyulmaması söz konusudur. Genel olarak, tâlî ya da ikincil
şekil kurallarına aykırılık idârî işlemin iptalini
gerektirmeyecektir.
Sebep Yönünden İptali Gerektiren Sakatlık: Bu tür
sakatlıkta ise idârenin ortaya koyduğu neden yerinde
değilse ya da başka bir hukuksal sonuca gebeyse ya da
neden ile idârî işlem sonunda amaçlanan kamu yararı
örtüşmüyorsa işlem sebep yönünden hukuka aykırı olur.
Konu Yönünden İptali Gerektiren Sakatlık: Bu tür sakatlık
varlığında, idârî işlem hukukun öngörmediği hukuksal
sonuçları doğurmaktadır. Ama söz konusu hukuka aykırılık,
konu yönünden yokluk kadar ağır boyutlara
ulaşmamaktadır.
Amaç Yönünden İptali Gerektiren Sakatlık: Bu tür
sakatlık halinde ise idârenin kamu yararı dışında bir amacı
esas alarak işlem yapması gündeme gelmektedir. Kişisel
amaçlı, siyasi amaçlı, üçüncü kişileri koruma veya zarar
verme amaçlı hareket edilmesi halinde idârî işlem hukuka
aykırı hale gelir. Ayrıca mevzuatın aradığı özel amacın
dışında bir amaç benimsenirse, işlem hukuka aykırı olur ve
iptal edilmesi gerekir. İdârenin yetkisini öngörülen maksada
aykırı kullanması halinde ortaya çıkan hukuka aykırılığa
yetki saptırması adı verilir.
İdârî İşlemin İptalini Gerektirmeyen Sakatlıklar: Bu tür
sakatlıklar kamu düzenini zedelemeyen ve idârî işlemin
geçerliliğine etki etmeyen sakatlıklardır. Bu sakatlıklar
davaya konu edilse bile talep idârî yargı yerlerince
reddedilir. Ancak işlemin geçerliliğini etkilemeyen hukuka
aykırılık barındırırlar.
İdârî İşlemlerin Sona Ermesi
İdârî işlemleri sona erdiren nedenler, işlemi yapan idârenin
irâdesine bağlı olup olmaması açısından; “İşlemi yapan
idârenin irâdesi dışında gerçekleşen nedenler” ve “İşlemi
yapan idârenin irâdesine bağlı nedenler” olarak iki
biçimde ortaya çıkar.
İdârî İşlemi Yapan İdârenin İrâdesi Dışında Gerçekleşen
Sona Erdirici Nedenler: Bu nedenler üçe ayrılır:
• Hukuki nedenler ile sona ermede idârî işlemin
hukuka aykırılığı tespit edilerek yargı yerlerince
iptal edilmesi veya yararlandırıcı idârî işlemlerde
yararlanıcısının feragat etmesi söz konusu olur.
• Fiilî nedenler ile sona ermede idârî işlemin konusu
ya da muhatabı olan kişi ortadan kalkmaktadır (iskân
izni verilen konutun yıkılması, iskân ruhsatını
kaldırır).
• İdârî işlemin kendiliğinden sona ermesinde ise
öngörülen sürenin dolması veya bozucu şartın
gerçekleşmesi neticesinde idârî işlem ortadan kalkar.
İdârî İşlemi Yapan İdârenin İrâdesine Bağlı Olarak
Gerçekleşen Sona Erdirici Nedenler: Bu nedenler dört
şekilde ortaya çıkar:
• Geri alma halinde idâre önceden yaptığı hukuka
aykırı işlemi, yapacağı yeni bir hukuka uygun işlem
ile ortadan kaldırmaktadır. İdârenin yeni işlemi
hukuka aykırı önceki işlemin tüm sonuçlarını yok
etmektedir.
• Kaldırma ise idârî işlemlerin geleceğe etkili olacak
şekilde ortadan kaldırılmasıdır. Hukuka uygun
işlemlerin kaldırılması kural olarak mümkün
değildir. Ancak istisnai hallerde, yasada aranan
şartların gerçekleşmesi ile hukuka uygun kurallar da
kaldırılabilecektir.
• Zaman içinde idârî işlemlerde değişiklik yapılması
gerektiğinde idâre değiştirme yoluna gider. Ancak
ilgili değişiklikler hukuka uygun olacak şekilde
geleceğe yönelik olarak yapılır.
• Düzeltmede ise idârî işlemin dayanağı olan irâdenin
metne yanlış olarak geçmesi halinde yapılan
işlemdir. Düzeltme işlemin yapıldığı geçmişe ve
geleceğe yönelik etki doğurur.