İDARE HUKUKUNA GİRİŞ - Ünite 6: Kamu Hizmetleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Kamu Hizmetleri

Giriş

Kamu hizmeti, Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir

Kamu Hizmetinin Öğeleri

Kamu hizmetinin dört önemli öğesi bulunmaktadır:

  • Birincisi, kamu hizmetini sunan (organik öğe),
  • İkincisi kamu hizmetinin sunulduğu kişiler,
  • Üçüncüsü kamu yararı,
  • Dördüncüsü de kamu hizmetine yönelik faaliyetlerdir.

Kamu Hizmetini Sunan (Organik Öğe)

Bir faaliyetin kamu hizmeti olarak nitelendirilebilmesi için bu faaliyetin bir kamu tüzel kişisi veya onun gözetim ve denetimi altında özel hukuk kişileri tarafından yerine getirilmesi gerekir. Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından, kendi mal varlıklarını kullanarak ve kendi personeli eliyle yürütülen faaliyetler, kamu hizmeti olmaya elverişli faaliyetlerdir.

Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri üstlendikleri faaliyetleri doğrudan doğruya yürütebilecekleri gibi, bu faaliyetleri kendi denetimleri altında bulunan özel hukuk kişileri aracılığıyla da yürütülebilirler. Ancak özel hukuk kişisinin yürüttüğü faaliyetin kamu hizmeti olarak kabul edilebilmesi için, bu faaliyetlerin yürütülmesi konusunda, idârenin kolluk yetkilerini aşan ve doğrudan faaliyetin işleyişine yönelik bir denetim yetkisine sahip olması ve o faaliyetin özel hukuk kurallarını aşan kamu hukuku rejimine tabi olması gerekir

Hizmetin Sunulduğu Kişiler

Kamu hizmetinin diğer öğesi, kamu hizmeti alanlar yani hizmetin arz edildiği kişilerdir. Sadece hizmeti alanlar değil, almaya aday olanlar da bu kapsamda değerlendirilir. Kamu hizmetlerinin kamusal ya da özel yönetim yöntemlerine tabi tutulmuş olmalarına göre, kişilerin kamu hizmetleri karşısındaki durumları da bazı farklılıklar göstermektedir.

Kamusal Yönetim Usullerine Tabi Hizmetler Karşısında Bireylerin Durumu: Kamusal yönetim usullerine göre yürütülen kamu hizmetler karşısında kişiler kamusal-nesnel bir hukuki konuma sahiptir ve bu konumda kişilerin hakları hukuk kuralları tarafından belirlenmiştir. Bireyler bu hukuki durumun niteliği gereği olarak:

  1. Eşitlik ilkesi uyarınca yararlanırlar.
  2. Yararlananlar arasına girdikten sonra da düzgün, sürekli ve gereği gibi işlemesini idâreden isteyebilirler.
  3. İptal davası yoluyla, yararlanmayı engelleyen, hizmetin işleyişini aksatan mevzuata ve hukuka aykırı idârî işlemleri ortadan kaldırtabilirler.
  4. Bu yüzden bir zarara uğramışlarsa tam yargı davası açarak zararlarını idâreye tazmin ettirmek imkânına sahiptirler.

Adayların ise eşitlik ilkesi gereğince yararlanmayı talep hakkı vardır.

Özel Yönetim Usullerine Tabi Hizmetler Karşısında Bireylerin Durumu: Kişilerin, özel yönetim usullerine tabi kamu hizmetleri, özellikle iktisâdî kamu hizmetleri karşısındaki durumlarının ilk bakışta bir ticari işletmenin müşterileriyle ilişkisine benzeyen ve sözleşmeye dayanan bir ilişkiden ibaret olduğu söylenebilir.

Özel yönetim usullerine tabi kamu hizmetlerinden yararlanma statüsüne, kişiler bir sözleşme ile girerler. Abonman sözleşmeleri olarak adlandırılan bu sözleşmeler uygulamada özel hukuk sözleşmeleri sayılıp, bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar adlî yargıda çözümlenir. Ancak abonman sözleşmelerin hükümleri ve koşulları düzenleyici işlemlerle belirlendiğinden, aslında katılmalı sözleşmelerdendir. İdâre özel hukuk hükümlerine tabi olan bu sözleşmelerde tek taraflı değişiklik yapma hakkını her zaman muhafaza eder.

Kamu Yararı (Kamu Hizmetinin Manevî Öğesi)

Kamu yararı , toplum için hayati bir değer ve önem taşıyan bazı faaliyetlerin kâr amacı gözetilmeksizin, idârece yürütülmek suretiyle toplumun bu hizmetlerden faydalandırılmasıdır. Özel hukuk kişilerince işletilmesine rağmen kamu yararı içerdiği için kamu hizmeti sayılan hizmetler vardır. Bunlara örnek olarak belediye sınırları içinde sefer düzenleyen özel halk otobüsleri verilebilir.

Kamu Yararını Hedefleyen Faaliyet (Kamu Hizmetinin Maddi Öğesi)

Kamu hizmetinin bir diğer öğesi, hem hukuk alanında hem de fizik alanında değişiklikler yapan faaliyetlerdir. Bundan dolayı kamu hizmetlerinin bireylere yönelik fiilî durumlar, kamu hizmetinin maddi öğesini oluşturmaktadır. Söz konusu maddi öge yani faaliyet (fiilî durumlar) olmazsa toplumun ortak ihtiyacı karşılanmamış olur. Bu durum ise “hizmet kusuru” nedeniyle idarenin sorumluluğunu gerektirir. Bir başka deyişle, kamu hizmetinin maddî öğesi, “organik öğe” olarak adlandırılan kamu hizmetini sunanların kamu yararını gerçekleştirmek için giriştikleri faaliyetlerdir.

Kamu Hizmetlerinin Özellikleri

Kamu hizmetlerinin tümüne hâkim olan bazı özellikler vardır. Bu özellikler;

  • Süreklilik, kesintisizlik ve düzenlilik,
  • Genellik ve tarafsızlık,
  • Değişkenlik ve uyarlanabilirlik,
  • Eşitlik ve bedelsizlik ilkeleridir.

Süreklilik, Kesintisizlik ve Düzenlilik İlkesi

Düzenlilik ilkesi, belirli, düzenli, öngörülebilir ve herkese her zaman aynı yoğunlukta hizmet sunulması olarak tanımlanabilir. Süreklilik ilkesi ile anlatılmak istenen ise her bir kamu hizmetinin niteliğine göre toplumun ortak ihtiyacı devam ettiği müddetçe verilmesidir. Kesintisizlik ilkesi de şüphesiz süreklilik ilkesinin yansıması ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Buna göre kamu hizmetlerinin sürekli olmasının yanında kesintisiz olması da gerekir. Bu ilkeler kamu hizmetinin kalitesini de ifade eder.

Genellik ve Tarafsızlık İlkesi (Eşitlik-Nesnellik)

İdâre, kamu hizmetlerini sağlarken anayasal bir zorunluluk olarak herkese eşit ve adil davranmalıdır. Önceden belirlenen kurallar ışığında uygun olan herkes, aynı nispette ve yoğunlukta, herhangi bir ayrıma maruz kalmadan faydalanabilir. En temel anlamıyla eşitlik ve genellik ilkeleri bunu ifade eder.

Değişkenlik-Uyarlama İlkesi

Toplumun yapısı ile teknik imkânlar zamanla gelişip değiştiğine göre, kamu hizmeti de değişir. Değişkenlik ve uyarlanmanın hız ve sınırı, idârenin içinde bulunduğu devletin ekonomik, bilimsel ve sosyal düzeyine göre farklılık gösterir.

Kamu Hizmetlerinin Bedelsizliği İlkesi

Bu ilke kamu hizmetlerinin bedelsiz olmasını ifade eder. Önemle belirtilmelidir ki günümüzde belirli bazı kamu hizmetlerinden faydalananlardan alınan belli miktardaki paralar bu ilkeye halel getirmez. Çünkü teknik anlamda bu paraların niteliği bir “ bedel ” değil, dolaylı birer “ vergidir” . Çünkü özel kişilerin faaliyetlerindeki gibi fiyat ya da ücret hesaplama değil, ilgili kişilerin veya kitlelerin ödeme gücünü de göz önüne alan bir katılma payı amacını gütmektedir.

Kamu Hizmetlerinin Kurulması, Düzenlenmesi, Kaldırılması

Bütün idârî faaliyetlerde olduğu gibi kamu hizmetlerinin kurulmasında, düzenlenmesinde ve kaldırılmasında, idârenin kanuniliği ilkesi geçerlidir.

Kamu Hizmetlerinin Kurulması

Kamu hizmetleri kanunla kurulmak zorundadır. Çünkü devlet ve idâre adına para harcama yetkisi, ancak kanun koyucu tarafından bütçeyle verilebilir. Bir toplumda ortak bir ihtiyacın meydana gelmesiyle, idâre ya doğrudan kamu hizmetini kendisi örgüt kurarak veya idârenin kolluk denetiminin ötesinde bir denetim ve düzenleme yetkisi çerçevesinde söz konusu kamusal ihtiyacı özel kişilerin karşılamasına izin verir. Özel kişiler tarafından kamu hizmeti yürütülmesi söz konusu olduğunda, bunun sonucu olarak özel kişilere kamu gücü ayrıcalıkları tanınır. Kamu gücü, idârenin kamu yararını gerçekleştirebilmesi için özel kişiler karşısında sahip olduğu üstün yetki ve ayrıcalıklardır

Kamu Hizmetlerinin Düzenlenmesi

Kamu hizmetlerinin kurulduktan sonra düzenlenmesi, esas itibariyle idâreye aittir. Ancak, idâre bu iç düzenlemeyi yaparken, temel hak özgürlükler bakımından, düzenleyici işlemlerin sınırlarını aşmamalıdır. Bundan dolayı, üçüncü kişilerin hak ve özgürlüklerine müdahale edilme ihtimali doğarsa son derece titiz davranılmalıdır, fakat hizmetten faydalananlar söz konusu ise bu derece bir hassasiyet gösterilmesine lüzum yoktur. Çünkü onlar zaten kamu hizmetinden faydalanırken bu şartları kabul etmişlerdir. Lakin elbette bu durum faydalananların hak ve özgürlüklerini zedeleyecek seviyede olmamalıdır.

Kamu Hizmetlerinin Kaldırılması ve Özelleştirme

Kamu hizmetlerinin kaldırılıp, özel teşebbüs hâline getirilmesi kanunla olmak zorundadır. Bir kamu hizmetinin konu, amaç ve yönetim usulü-nün değiştirilmesi de aynı esaslara bağlıdır. Bir kamusal ihtiyacın doğması üzerine ilk defa kurulan veya kamu yararı gereğince devletleştirme yöntemiyle kamu hizmeti hâline gelen idârî faaliyetler, kamusal ihtiyacın ortadan kalkmasıyla yetki ve usulde paralellik ilkesi çerçevesinde veya özelleştirme yöntemine uygun biçimde kaldırılır.

Yetkide paralellik ilkesi; kural olarak bir idârî işlemi yapmaya yetkili makamın o işlemi kaldırmaya veya değiştirmeye de yetkili olmasıdır. Usulde paralellik ilkesi; idârî işlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usul kurallarının o işlemin değiştirilmesi veya kaldırılması sırasında da izlenmesi ilkesidir. Özelleştirme; iktisadî, malî, hukukî, sosyal ve siyasal nedenlerle milli ekonomi içerisinde kamu kesimi faaliyetlerinin sınırlandırılmasına veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalar bütünüdür.

Kamu Hizmetlerinin Türleri ve Hukuki Rejimi

Kamu hizmetlerine bakış açısı, o hizmeti sunan özneye göre, tekel olup olmamasına göre, hizmetin sunulduğu coğrafi yere göre, hizmetin konularına göre ve hizmete uygulanan yönetim usullerine göre farklılık göstermektedir.

Hizmeti Sunan Özneye Göre Kamu Hizmeti Türleri

Günümüzde kamu hizmetlerinin mutlaka klasik idâre kuruluşları tarafından görülmesi şartı aranmamaktadır. Buna göre kamu hizmetleri;

  • Kamu tüzel kişileri tarafından sunulan kamu hizmetleri,
  • Özel hukuk özneleri tarafından sunulan kamu hizmetleri ve
  • Kamu-özel karma oluşumlar tarafından sunulan kamu hizmetleri olmak üzere üçe ayrılır.

Ortak gereksinimleri karşılamaya yönelik bir özel girişim faaliyeti kamusal mallar üzerinde yürütülüyorsa, bu faaliyet “virtü-el kamu hizmeti” olarak kabul edilebilir ve kamu hizmetlerinin hukuki rejimine tabi olabilir.

Tekelli-Tekelsiz Olmalarına Göre Kamu Hizmeti Türleri

Kamu hizmetleri, konularını oluşturan faaliyetlerin özel kesime de bırakılmasına veya özel kesime tamamen yasaklanmasına göre iki türe ayrılmaktadır. Bunlar;

  • Tekel biçiminde yürütülen kamu hizmetleri ve
  • Tekel biçiminde yürütülmeyen kamu hizmetleridir.

Örneğin posta ve telgraf hizmetleri ile iş ve işçi bulma hizmetleri tekel kamu hizmetleri ne örnek verilebilir. Buna karşılık aynı konuda hem kamu hem özel hukuk kişileri faaliyet gösterebiliyorsa bu da tekel olmayan kamu hizmeti sınıfına girer. Eğitim, sağlık ve şehir içi ulaşım hizmetleri tekel olmayan kamu hizmetlerine örnektir.

Hizmetin Sunulduğu Coğrafi Yere Göre Kamu Hizmeti Türleri

Kamu hizmetleri, yürütüldükleri coğrafi alana göre; Evrensel kamu hizmetleri, Ulusal kamu hizmetleri, Bölgesel kamu hizmetleri ve Yerel kamu hizmetleri olmak üzere dörde ayrılmaktadır.

Kamu hizmetinin sunulduğu alan, ülke sınırlarını aşıyorsa, o hizmete evrensel kamu hizmeti denebilir. Buna örnek olarak internet erişimi hizmeti verilebilir.

Ulusal (millî) kamu hizmetleri, tüm ülke düze-yinde yürütülen ve bundan dolayı da ülkede yaşa-yan herkese sunulan kamu hizmetleridir. Buna TCDD’nin verdiği ulaştırma hizmeti örnek verilebilir.

Ülke sınırlarına ulaşmayan fakat il sınırlarını aşan ve “bölge” olarak adlandırılan coğrafi alanda sunulan kamu hizmetlerine bölgesel kamu hizmetleri denmektedir. Örneğin, bölgesel kalkınma ajansları böyledir.

Belli bir il, belde veya köy sınırları içinde yaşayan kişilere sunulan kamu hizmetlerine yerel kamu hizmeti denmektedir.

Kişilerin Yararlanma Biçimine Göre Kamu Hizmeti Türleri

Kamu hizmetleri, kişilerin yararlanma biçimlerine göre;

  • “Doğrudan doğruya bireysel yararlanma sağlayan kamu hizmetleri” ve
  • “Dolaylı ve birlikte yararlanma sağlayan kamu hizmetleri” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Doğrudan kişisel faydalanma imkânı olan kamu hizmetlerinde fertlerin her biri idâreyle kendi arasında olmak üzere ilişki kurar. Örneğin, öğretim, sağlık, posta, su, gaz, elektrik gibi kamu hizmetlerinden kişiler ayrı ayrı faydalanırlar. Fakat yol ve köprülerden faydalanırken olduğu gibi, bazı hizmetlerden de kişisel olarak değil, dolaylı olarak faydalanırlar.

Konularına Göre Kamu Hizmeti Türleri

Kamu hizmetleri, konularına göre dört türdür:

  • İdârî kamu hizmetleri,
  • İktisâdî kamu hizmetleri,
  • Sosyal kamu hizmetleri,
  • Bilimsel, teknik ve kültürel kamu hizmetleri.

Kamu hizmetlerinin konuları, her zaman bu dört türden birinin içine tamamen sokulamayacağından, üstün nitelikleri göz önünde tutularak bir ayırım yapılmaktadır.

İdârî Kamu Hizmetleri: Bu hizmetler idârenin eskiden beri gördüğü geleneksel kamu hizmetleridir. Bayındırlık işleri, kamu mallarının bakımı ve korunması, eğitim ve öğretim, sağlık, tapu-kadastro hizmetleri, nüfus işleri gibi idârenin klasik faaliyetleri idârî kamu hizmetlerindendir. İdârî kamu hizmetlerinde kamu hukuku kuralları geçerlidir, kamu tarafından görülür ve buradan doğan uyuşmazlıklar idârî yargıda çözülür. İstisnaen kanunen ya da içtihatların müsaadesiyle bu uyuşmazlıklar adlî yargıda da görülebilir.

İktisâdî Kamu Hizmetleri: Bu hizmetler 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmaya başlayan demiryolları, gaz, elektrik, telefon gibi sınaî ve ticari nitelikte olup daha çok imtiyaz usulü ile gördürülen hizmetlerdi. Fakat, 20. yüzyılın başından itibaren özellikle 1. Dünya Savaşından sonra devletin sanayi, ticaret, tarım ve maliye alanlarında, özel teşebbüslerle birlikte doğrudan doğruya yaptığı faaliyetler de iktisâdî kamu hizmetleri hâline getirilmiştir, İktisâdî kamu hizmetlerinde genel olarak özel hukuk kuralları uygulanır, fakat bu husus mutlak değildir; zira bu tür kamu hizmetlerinin bünyesi özel faaliyetlerle bütünüyle aynı değildir.

Sosyal Kamu Hizmetleri: Bu hizmetler, devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından öteden beri yürütülen emeklilik ve fakirlere yardım gibi faaliyetlerin yanı sıra, öncelikle 2. Dünya Savaşından sonra gelişmeye başlayan çalışma düzenine ve sosyal güvenliğe ilişkin faaliyetlerdir.

Bunların bir kısmı idârenin tekelinde olup, (örneğin, iş ve işçi bulma) bir kısmı da özel teşebbüsle birlikte, yan yana yerine getirilmektedir. Ayrıca, sosyal kamu hizmetleri, ilgililer ve çoğu kez herkes için (örneğin, sosyal güvenlik) katılma zorunluluğu koyar. Kural olarak sosyal kamu hizmetleri salt pratik gerekçelerle özel hukuk rejimine tabi tutulmuşlardır.

Bilimsel, Teknik ve Kültürel Kamu Hizmetleri: Genellikle özel faaliyetlere konu olan çeşitli yayınlar, tiyatro, müzik, resim ve sinema gibi kültür hareketleri, günümüzde idârenin doğrudan uğraş alanına girmektedir.

Bu alanlardaki çalışmaların nitelikleri, klasik idârî kamu hizmetlerinin örgüt biçimleri, işleyiş yöntemleri, görev ve yetki kuralları ve usulleriyle bağdaşmamaktadır. Bundan dolayı bu tür hizmetlerin görülmesi amacıyla özerk kuruluşlar, bağımsız personel, serbest usuller ve geniş maddi imkânlar kabul etmek mecburiyetinde kalınmıştır.

Kamu Hizmetlerinin Görülüş Usulleri

Kamu hizmetlerinin dokuz tür usulle görülmekte veya yürütülmektedir. Bu usuller; emanet usulü, müşterek emanet usulü, iltizam usulü, ruhsat usulü, imtiyaz usulü, yap-işletdevret usulü, yap-işlet usulü, görevlendirme usulü ve özel yasalarla kurulan dernek ve vakıflar eliyle yürütülüş usulü dür.

Emanet Usulü

Kamu hizmetlerinin devlet tüzel kişiliği haricinde diğer kamu tüzel kişileri tarafından kendi araç gereç, personel ve imkânları kullanılarak yerine getirilmesine emanet usulü denir.

Müşterek Emanet Usulü

Bir kamu hizmetinin hasar ve zararı idâreye ait olmak ve onu üstlenen özel hukuk kişisine gelir üzerinden bir pay verilmek suretiyle yürütülmesine, müşterek emanet usulü denir.

Müşterek emanette, sermaye tamamen idârenindir. Hizmetin yürütülmesini üstlenen özel hukuk kişisi emeği ve bilgisiyle hizmeti yürütmekte ve masraflarını da yararlananlardan alınan bedelin bir kısmı ile karşılamaktadır. Yararlananlardan alınan bedelin arta kalan kısmı da, idâre ile bu kişi arasında, sözleşmede kararlaştırıldığı ölçüde paylaşılacağından, bir fazlalık olmaması durumunda özel hukuk kişisi hiçbir şey elde edememekte, ancak kendi hakkını isteyebilmektedir.

İltizam Usulü

Kamu hizmetinin önceden kararlaştırılan belli bir bedel karşılığında özel hukuk kişisi tarafından yürütülmesi usulüne iltizam usulü denir. Sözleşmedeki bedel maktu, götürü veya orantılı kazanç da olabilir.

Ruhsat (İzin) Usulü

Ruhsat ya da izin usulünde, özel hukuk kişisi ile idâre arasında bir sözleşme bulunmamakta, “ruhsat”, “izin” gibi isimler taşıyan ve tek yanlı bir irâdenin sonucu olan idârî işlemler bu ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Ancak özel hukuk kişileri birer mükellef olmadıklarından, ruhsata konu olan kamu hizmetinin yürütülmesi yükümlülükleri, özel kişilerin kendi istekleriyle idâreye başvurup gerekli izni aldıktan sonra başlamaktadır.

Özel teşebbüs böyle bir etkinlik sonucu kâr elde edebildiği hâlde, kamu hizmetinin bedelsizliği il-kesinin doğal bir uzantısı olarak yararlanandan is-teyebileceği ücret de kural olarak idâre tarafından belirlenir. Özel hukuk kişileri, yürüttükleri hizmeti aksattıkları takdirde, kendilerine verilen ruhsat iptal edilir.

İmtiyaz Usulü

Kamu hizmetinin uzun süreli olarak ilgili idâre ile aralarında imzalanmış bulunan bir idârî sözleşmeye dayalı olarak; sermayesi, kârı, zararı ve hasarı Türk hukuk düzenine göre anonim şirket statüsündeki imtiyazcı bir özel hukuk kişisine ait olmak üzere kamu hizmetinin tekel biçiminde gördürülmesine, imtiyaz usulü adı verilmektedir.

İmtiyaz sözleşmesinin yapılış biçimi, Menafii Umumiye Ait İmtiyazat Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanuna göre devlet tüzel kişisi adına imtiyaz verme yetkisi eskiden Bakanlar Kuruluna ait iken, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra şimdi Cumhurbaşkanına aittir.

İdârî sözleşmelerin uygulanmasında idâre, özel hukuk sözleşmelerinde bulunmasına imkân olmayan bazı üstün ve ayrıcalıklı yetkilere (denetim ve yönlendirme yetkisi, yaptırım uygulama yetkisi, sözleşmede tek yanlı değişiklik yapma yetkisi, hizmet yararına fesih yetkisi ve imtiyazı satın alma (rachat) yetkisi) sahiptir.

İmtiyaz sahibi özel teşebbüs; tekel olma, idâreye ait bazı yaptırımlar uygulama, lehine kamulaştırma yapılmasını isteme, idâreye ait araç ve gereçleri kullanma, kamu malları üstünde veya altında tesisler yapma gibi bazı ayrıcalıklara sahiptir. İmtiyaz sahibinin bu ayrıcalıklar dışında iki önemli hakkı daha vardır. Bunlardan birincisi hizmetten yaralananlardan alınan ve esas itibariyle idâre tarafından belirlenen, harç ya da resim niteliğindeki ücretlerdir. Diğeri de sözleşmenin malî dengesinin korunmasını isteme hakkıdır.

İmtiyaz usulünde, süreklilik, eşitlik, değişkenlik ve uyarlanma ilkelerinin yükümlüsü anonim şirkettir. Bununla birlikte, idâre, hizmetle ilgili genel düzenlemeler yapabildiği gibi yararlananlardan alınacak bedeli de belirleyebilir. Kamu hizmeti, imtiyaz usulü ile yürütülüyor olsa bile, her ne pahasına olursa olsun, kesintiye uğramamalıdır.

Kamu hizmeti imtiyazı, nihayetinde bir idârî sözleşmeye göre Türk hukukuna göre kurulmuş bir anonim şirkete kamu hizmeti kurdurulup işlettirilmesini içermektedir. İmtiyaz, idârî sözleşmeleri sona erdiren nedenlerden veya koşullardan bir tanesinin gerçekleşmesi üzerine sona erer. İmprevision (öngörülemezlik) durumunda, imtiyaz sahibi şirketle idâre anlaşamazlarsa, yargı kararıyla imtiyaza son verilebilir.

Yap-İşlet-Devret Usulü

Bir kamu hizmetiyle ilgili üretim, iletim ve dağıtım etkinliklerine ilişkin işletmelerin yerli veya yabancı özel hukuk öznelerinin kurulup işletilmesi ve belli bir süre sonra karşılıksız olarak söz konusu hizmete ilişkin işletmelerin herhangi bir karşılık ödenmeden idâreye devredilmesi yöntemine yap-işlet-devret usulü denmektedir.

Yap-İşlet Usulü

Bu usulü düzenleyen Kanun sadece termik santral kurma ve işletme izni verilmesi ile bu termik santrallerde üretilen enerjinin satışını kapsamaktadır. Bu usulde imzalanan sözleşmeler özel hukuk sözleşmesi olarak kabul edilmiştir.

Görevlendirme Usulü

Bu usul üç ayrı kamu hizmeti alanında geçerlidir:

  • Elektrik enerjisi alanındaki görevlendirmeler,
  • Ulaşım alanındaki görevlendirmeler ve
  • İletişim alanındaki görevlendirmeler.

Özel Yasalarla Kurulan Dernek ve Vakıflar Eliyle Kamu Hizmeti Yürütülme Usulü

Kızılay ve Türk Hava Kurumu gibi dernekler, yasalarla kurulmuşlardır ve kendi amaçlarına uygun olarak üstlendikleri kamu hizmetlerini yürütmekle görevlidirler.