İDARE HUKUKUNA GİRİŞ - Ünite 1: İdâre Teşkilatı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: İdâre Teşkilatı
Ünite 1: İdâre Teşkilatı
Türk İdâre Teşkilatına Hakim Olan Genel İlkeler
İdârî teşkilatlanma, idârenin belli kurallara bağlı olarak
işlemesini sağlayan iskeleti olarak tanımlanır. Belli ilkeler
altında toplanmıştır. Bu ilkeler şöyle sıralanabilir:
• İdârenin kanuniliği ilkesi,
• Merkezden yönetim ve yetki genişliği ilkesi,
• Yerinden yönetim ilkesi,
• İdârenin kamu tüzel kişiliklerinden oluşması ilkesi,
• İdârenin bütünlüğü ilkesi.
İdârenin Kanuniliği İlkesi
Bu ilke gereğince idârenin kuruluşu, görevi ve yetkisi
kanuna uygun olarak yapılır. Bu ilke idârenin varlığının
tamamıyla kanuna uygun olması anlamına gelir. Böylece
yönetilenlerin tümünün idârenin işlemlerine karşı da
kanunla korunması söz konusudur. Bu ilkenin bir öteki
boyutu idârenin kuruluşunun kanuna uygun olması ve
üstlendiği görevlerinin kanunlarla gösterilmesidir. Son
olarak ise idârenin işlemlerinin karşıtı kanıtlanıncaya dek
yasaya uygun olduğu ön kabulü hakimdir.
Merkezden Yönetim (İdârî Merkeziyet) İlkesi
Bütün kamu hizmetlerinin devlet tarafından yürütülmesi
anlamına gelir. Bu ilkeye göre idâre başkent ve taşra
örgütlerinden oluşur. Merkezden yönetimin yararlarının en
önemlileri idârenin birliğini sağlaması, sivil idârenin
üstünlüğü ve uzmanlık ile mali kaynak gereksiniminin
giderilmesinde kolaylıktır.
Merkezden yönetimin en önemli sakıncaları ise
bürokrasinin çoğalması, demokrasiye zarar gelmesi ve
görev yapanların hizmetin gerekleri yerine merkezin
isteklerini yerine getirmesidir. Bu sakıncaları gidermek için
de merkezi yönetimin gücünü yumuşatacak olan yetki
genişliği ilkesi getirilmiştir. Yetki genişliği, merkez adına
karar almaya yetkili amirlerin karar alma ve uygulama
yetkilerinin bir kısmının başkentteki veya taşradaki bazı
yüksek memurlara aktarılmasıdır.
Yerinden Yönetim İlkesi
Bu ilke;
• Yerine veya
• Hizmetine göre olmak üzere ikiye ayrılır.
Yerinden yönetimin yararları vardır. Demokratik hukuk
devletinin getirisi olan yerinden yönetimle halkın katılımı
sağlanır. Kamu hizmetlerinin daha verimli, hızlı ve etkin
biçimde görülmesi sağlanır ve bürokrasi azaltılır. Buna
karşın yerinden yönetimin sakıncalarından başlıcaları ise
aşırı uygulamalarda üniter devleti tehdit etmesi ve mali
özerkliğin kötüye kullanılabilmesi riskidir.
İdârenin Kamu Tüzel Kişiliklerinden Oluşması İlkesi
Bu ilkeye göre, kamu tüzel kişilikleri kanunun açıkça verdiği
yetkiye dayanarak bir idârî işlemle kurulan üstün ve
ayrıcalıklı yetkilerle donatılan devlet tüzel kişiliğinden ayrı
tüzel kişilikleridir. Özel hukuk tüzel kişililerine göre daha
üstün yetkilerle donatılmaları ancak daha sıkı hukuki
denetimlere tabi tutulmaları anlamına gelir. İdâre tüzel
kişileri ve kamu hukuku tüzel kişileri terimleri aynı kavramı
ifade etmektedir. Kamu hukuku alanında tüzel kişilik
Anayasanın 123. maddesine göre, “Kamu tüzelkişiliği,
ancak kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
kurulur”. Kamu tüzel kişiliklerinin kaldırılması için kanunda
açık bir hüküm yoksa aksine işlem ya da yetki ve usulde
paralellik ilkesi uyarınca ancak kanunla veya kanunun
açıkça verdiği yetkiye dayanılarak idârî bir işlemle olabilir.
Yetkide Paralellik İlkesi; kural olarak bir idârî işlemi
yapmaya yetkili makamın o işlemi kaldırmaya veya
değiştirmeye de yetkili olmasıdır. Usulde Paralellik İlkesi
ise idârî işlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usul
kurallarının o işlemin değiştirilmesi veya kaldırılması
sırasında da izlenmesi ilkesidir.
İdârenin Bütünlüğü İlkesi
Bu ilkeye göre idâre tüm teşkilatıyla bir bütünlük oluşturur.
Bu bütünlük; hiyerarşi, idârî vesayet ve özerklik adlı hukuki
araçlarla sağlanır.
Hiyerarşi aynı tüzel kişilik içerisindeki birimler ile merkezî
idârenin başkent ve taşra örgütleri arasındaki sıralı hukuki
bağdır.
İdârî vesayet, idârenin bütünlüğünü sağlaması amacıyla
merkez konumundaki kamu tüzel kişisinin yerinden
yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu denetim
yetkisidir.
Özerklik ise kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetlerini
yürütürken kendi organlarıyla karar alıp uygulaması ve bu
sırada kendi mali kaynaklarını kullanmasıdır. Özerklik;
• Bilimsel özerklik,
• İdarî özerklik, ve
• Mâlî özerklik olarak üçe ayrılır.
Ancak bu üç çeşit özerkliğin hepsinin tek bir kamu tüzel
kişiliğinde toplanması şart değildir.
İdârenin Teşkilatlanma Biçimleri (Kamu Tüzel
Kişiliklerinin Türleri)
Türkiye’de merkezî idârenin yanında yerinden yönetim
ilkesi benimsendiği gibi idârenin bütünlüğü ilkesi de terk
edilmemiştir. Türkiye’de idâre şu şekilde örgütlenmiştir:
• Devlet idâresi (genel idâre/merkezî idâre),
• Yerel yönetimler,
• Kamu kurumları,
• Kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülleri.
Devlet İdâresi (Genel İdâre/Merkezî İdâre )
Devlet idâresi ile kast edilen yalnızca yürütme erkidir.
Devlet idâresi;
• Başkent ve
• Taşra teşkilatı olmak üzere iki büyük bölüme
ayrılır.
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 1: İdâre Teşkilatı
2
Başkent Teşkilatı
Başkent teşkilatı devlet idâresinin üzerine aldığı işlemlerin
nasıl yürütüleceğinin planlandığı bölümdür.
Başkent teşkilatı da;
• İcracı birimler ve
• Yardımcı kuruluşlar olarak ikiye ayrılır.
İcracı birimler Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklardır. Genel
oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu
alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar
günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en
çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu
alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. Görevi başında olmayan
Cumhurbaşkanına (hastalık ve yurt dışı seyahati gibi),
Cumhurbaşkanı yardımcısı vekâlet eder ve
Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.
Cumhurbaşkanının idârî görevleri, Anayasanın 104.
maddesinde “yürütme alanına ilişkin olanlar” biçiminde
düzenlenmiştir. Mevcut anayasa düzenlemesine göre,
Cumhurbaşkanının TBMM’ne karşı doğrudan bir siyasal
sorumluluğu bulunmamaktadır. 6771 sayılı Kanunla 1982
Anayasasında yapılan değişikliklerden sonra,
cumhurbaşkanının hem görevleriyle ilgili işlem ve
eylemlerinden hem de görevleriyle ilgili olmayan işlem ve
eylemlerinden hukuki sorumluluğu kabul edilmelidir.
Bakanlıklar, Cumhurbaşkanlığına hiyerarşik bağlı olan,
merkezî idârenin üstlendiği kamu hizmetlerinin örgütlenme
biçimidir. Her bakanlık, uzmanlaştığı bir kamu hizmeti
alanında devlet kamu tüzel kişiliğini temsil eder. Bundan
dolayı da bakanlıkların tüzel kişiliği yoktur.
Anayasanın 106. maddesine göre Bakanlıkların kurulması,
kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez
ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenlenir. Bu anayasal hüküm
çerçevesinde bütün bakanlıklar, 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı
Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile
düzenlenmiştir. Her bakanlığın başında bir bakan bulunur.
Cumhurbaşkanı bakanları atar veya görevine son verir.
Bakan, bakanlık kuruluşunun en üst amiri olup, bakanlık
icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden
sorumlu, bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini
ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir.
Bakanlıklar, merkez teşkilatı ile ihtiyaca göre kurulan taşra
ve yurtdışı teşkilatından ve bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlardan meydana gelir.
Bakanlık taşra teşkilatı ihtiyaca göre; il valisine bağlı il
kuruluşları, kaymakama bağlı ilçe kuruluşları ve doğrudan
merkeze bağlı taşra kuruluşlarının tamamından veya
birkaçından meydana gelecek şekilde düzenlenir.
Bakanlarda olduğu gibi bakan yardımcılarını da
Cumhurbaşkanı belirler.
Başkentteki yardımcı kuruluşlar, Cumhurbaşkanlığına veya
bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belli konularda
görüş bildirmek, ya da denetimde bulunmak üzere, çeşitli
idârî birimler olarak kurulmuştur. Bunlar kural olarak
merkez teşkilatının hiyerarşisi içinde değildir.
Yardımcı kuruluşlar içinde Milli Güvenlik Kurulu,
Danıştay, Sayıştay, Devlet Denetleme Kurulu, Ekonomik ve
Sosyal Konsey ile Kamu Denetçiliği Kurumu bulunur.
Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile
görevlendirilmiş Yüksek İdâre Mahkemesi, danışma ve
inceleme mercidir.
Genel (Merkezî) İdârenin Taşra Teşkilatı
Taşra teşkilatı ise genel idârenin başkent dışındaki tüm
ülkeye yayılmış örgütüne verilen addır. Yani idârenin
başkent dışındaki uzantısıdır.
Taşra teşkilatının ilk bölümünü il genel idâreleri oluşturur.
İl genel idâresi, esas itibariyle;
• Vali,
• İl idâre şube başkanları ve
• İl idâre kurulu olmak üzere üç bölümden
oluşmaktadır:
İl sınırları içerisindeki en büyük mülki amir olan vali,
Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idarî yürütme vasıtasıdır.
Merkezî idâre kuruluşlarının, yani bakanlıkların il içindeki
örgütlerinin başında bulunan yüksek memurlara il idâre
başkanları denir. Bunlara, “il şube başkanları” ya da “il
müdürleri” de denmektedir.
İl idâre kurulu, valinin başkanlığı altında hukuk işleri
müdürü, defterdar, milli eğitim, bayındırlık, sağlık ve sosyal
yardım, tarım ve veteriner müdürlerinden teşekkül eder.
Vali, idâre kuruluna başkanlık etmek üzere vali muavinini
görevlendirebilir.
Taşra teşkilatının ikinci bölümü ilçe idâresidir. İlçe idâresi
esas itibariyle;
• Kaymakam,
• İlçe idâre başkanları ve
• İlçe idâre kurulu olmak üzere üç bölümden
oluşmaktadır.
Kaymakam, ilçede Cumhurbaşkanının idarî yürütme
vasıtasıdır İlçenin genel idâresinden kaymakam sorumludur.
Bakanlıkların kuruluş mevzuatına göre ilçede lüzumu kadar
teşkilatı bulunur.
İlçe idâresinin başındaki kaymakam, görevlerini valinin
gözetim ve denetimi altında yapar. Kaymakamlık ilçe
sınırları içinde yasaların Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve
diğer mevzuatın neşir ve ilanını, uygulanmasını sağlar ve
bunların verdiği yetkileri kullanır ve ödevleri yerine getirir.
Kaymakam, valinin talimat ve emirlerini yürütmekle
ödevlidir. İlçe içindeki idârî kuruluşları denetler ve
aralarında işbirliğini sağlar. İlçedeki bütün kolluk güçleri,
kaymakamın emri altındadır. Kaymakamın hiyerarşik âmiri
Validir. İlçe, yetki genişliği esasına göre yönetilmez.
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 1: İdâre Teşkilatı
3
İlçe idâresinde yer alan bakanlık taşra kuruluşlarının
başında bulunan memurlara “ilçe yönetim başkanları” veya
“ilçe şube başkanları” denmektedir ve bakanlıkların
ilçedeki örgütlerinin başında bulunurlar.
İlçe idâre kurulu, kaymakamın başkanlığı altında, ilçede
bulunan yazı işleri müdürü, hükümet tabibi, ilköğretim
müdürü, mal müdürü, tarım teknisyeni ve veteriner gibi ilçe
idâre başkanlarından oluşur. İlçe idâre kurulunun görevleri,
il idâre kurulunun görevlerine benzer.
Büyükşehir Belediyesi kurulmayan il merkezi ile o il
içerisinde hiçbir ilçeye bağlı olmayan köylerin ve
belediyelerin oluşturduğu alana merkez ilçe denmektedir.
İlin genel idâresinden sorumlu olan Vali, merkez ilçenin
idâresinden de sorumludur. Bir başka deyişle, Valiler
merkez ilçede kaymakamlık görevi de yapmaktadırlar.
Uygulamada çeşitli nedenlerle merkezî idâre ile ilgili bazı
kuruluşlar, taşra teşkilatlarını il sınırlarını aşacak bir
biçimde kurmuşlardır. Bunlara merkezî idârenin bölge
teşkilatları ya da bölge kuruluşları denmektedir.
Merkezî idârenin taşradaki bölge teşkilatı;
• Yetki genişliğine sahip olan olağanüstü hal bölge
valiliği ve
• Yetki genişliğine sahip olmayan bölge
müdürlükleri olmak üzere iki biçimde ortaya
çıkmaktadır.
Yerel Yönetimler
Anayasanın koymuş olduğu ilkeler ışığında mahallî
idârelerin ortak özellikleri şunlardır: Tüzel kişilikleri vardır.
Özerk kuruluşlardır. Karar organları seçimle iş başına gelir.
Organlarının organlık sıfatını kazanmaları veya
kaybetmelerine ilişkin denetim yargı yerlerince yapılır.
Görevleri yasa ile belirtilir. Merkezî idârenin, yerel
yönetimler üzerinde vesâyet yetkisi vardır. Görevleri ile
orantılı gelir kaynakları vardır. Cumhurbaşkanının izni ile
aralarında birlikler kurabilirler. Büyük yerleşim merkezleri
için yasa ile özel yönetim biçimleri getirilebilir.
Türkiye’de yerel yönetimler; İl özel idâreleri, Belediye ve
Köylerdir.
İl Özel İdâreleri
İl özel idâresi, il halkının mahalli müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan idârî ve mali
özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. İl özel idâresinin;
• İl genel meclisi,
• İl encümeni ve
• Vali olmak üzere üç organı vardır.
Belediye ve Çeşitleri
Belediye, 5393 sayılı Belediye Kanununun 3. maddesine
göre, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idârî ve mâlî
özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. Belediye, bir yerleşim
yerindeki nüfus yoğunluğunun doğurduğu doğal bir sonuç
olduğundan, belediye kurulması her zaman devletin veya
halkın rızasına bağlı değildir. Nüfus ne olursa olsun, il ve
ilçe merkezlerinde belediye kurulması zorunludur.
Belediyelerin amaçları, etkinlik alanı ve tüzel kişilikleri
açısından aralarında ayrım yoktur. Tek ayrım ise ortak
gereksinimlerini giderdikleri yerleşik nüfus yoğunluğundaki
ve bunun sonucu olarak da organların ve örgütün
genişliğinden kaynaklanır.
5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun yürürlüğe girmeden önce Türkiye’de dört
çeşit belediye bulunmaktaydı. Bu Belediyeler;
• Geleneksel belediyeler,
• Büyükşehir belediyeleri,
• İlçe belediyeleri ve
• İlk kademe belediyeleri idi.
5747 sayılı Kanun ilk kademe belediyelerini ortadan
kaldırmıştır.
Geleneksel belediyeler, “belediye” kavramının omurgasını
oluştururlar ve bunlara “standart belediye” diyenler de
vardır. Çünkü “standart belediye” veya “klasik belediye”
tamlamalarıyla belirtilmek istenen belediye türü,
Tanzimat’tan sonra gelişen ve 1980’li yıllara kadar başka
türü olmayan belediyelerdir. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri
dışında kalan tüm belediyelere, geleneksel belediye
denebilir. Geleneksel belediyelerin organları; Belediye
meclisi, Belediye encümeni ve Belediye başkanıdır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 3.
maddesinde büyükşehir belediyesi; sınırları il mülki sınırı
olan ve sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri arasında
koordinasyonu sağlayan; idarî ve malî özerkliğe sahip
olarak kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine
getiren, yetkileri kullanan; karar organı seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişisi” olarak
tanımlanmıştır. Büyükşehir belediyelerinin de tıpkı
geleneksel belediyeler gibi üç organı bulunmaktadır. Bu
organlar;
• Büyükşehir belediye meclisi,
• Büyükşehir belediye encümeni ve
• Büyükşehir belediye başkanıdır.
İlçe belediyesi, teknik terim olarak bütün il-çelerde kurulan
belediyeleri tanımlamaz. Sadece, büyükşehir belediyesi
sınırları içinde yer alan ilçe-lerde kurulan ve üzerinde
büyükşehir belediyesinin bir çeşit idârî vesâyet yetkisi
bulunan belediyeleri tanımlar. İlçe belediyelerinin organları,
personeli, örgütü, gelirleri ve giderleri ile geleneksel
belediyeler arasında hiçbir fark yoktur.
Geleneksel belediyelerden farklı olarak, ilçe belediyeleri
için şunlar söylenebilir: İlçe belediyelerinin bütçesini,
büyükşehir belediyesi kabul etmektedir. İlçe belediyelerinin
üzerinde merkezî idârenin idârî vesâyet yetkisinin yanında,
HUK103U-İDÂRE HUKUKUNA GİRİŞ
Ünite 1: İdâre Teşkilatı
4
kendisine göre merkez konumunda olan büyükşehir
belediyelerine de iç idârî vesâyet yetkisi tanınmıştır.
Köy İdâresi
Yerel yönetimlerin en eskisi ve küçüğü ise köydür. Köy,
nüfusu 150 ile 5000 arasında olan, taşınır ve taşınmaz
mallara sahip, kendisine verilen mahalli müşterek
hizmetleri yapan kamu tüzel kişiliğidir.
6360 sayılı kanun, büyükşehir belediyesi olan illerde il
sınırları dahilinde bütün köylerin tüzel kişiliğinin
kaldırılması ve mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin
belediyesine katılmasını hüküm altına almıştır.
Köyün;
• Köy derneği,
• Köy ihtiyar heyeti ve
• Köy muhtarı olmak üzere üç organı vardır.
Kamu Kurumları
Kamu kurumları, belirli bir veya birkaç kamu hizmetini ya
da faaliyetini yürütmekle görevli tüzel kişilik sahibi idâre
teşkilatıdır. Türleri şöyle sıralanabilir:
• Faaliyet konularına (işlevlerine) göre kamu
kurumları,
• Faaliyet yürüttükleri coğrafi alan açısından kamu
kurumları,
• Yönetim biçimi açısından kamu kurumları.
Faaliyet Konularına Göre Kamu Kurumları
Kamu kurumları, faaliyet konularına göre;
• İdârî kamu kurumları,
• İktisâdî kamu kurumları,
• Sosyal kamu kurumları,
• Bilimsel teknik ve kültürel kamu kurumları ile
• Düzenleyici ve denetleyici kamu kurumları olmak
üzere beş gruba ayrılılar.
Klasik kamu hizmet ve faaliyetlerini kendi bünyelerinden
ayırıp tüzel kişiliğe kavuşturduğu teşkilat birimlerine, idârî
kamu kurumları; ticaret, sanayi, maliye, bankacılık, tarım
ve madencilik gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmak üzere
kamu sermayesi veya katkısıyla kanun ya da kanunun
verdiği açık yetkiye dayanılarak idârî işlemler uyarınca
kurulup işletilenlerine ise iktisâdî kamu kurumları denir.
İnsan topluluklarının çalışma, sağlık, konut, dinlenme,
eğlenme, işsizlik emeklilik vs. sosyal gereksinimlerini
karşılamakla, kısaca sosyal haklarını ve güvenliğini
sağlamakla görevli özerk kamu kurumlarına sosyal kamu
kurumları denir.
Bilim, sanat, teknik ve kültürel alanlarda devlet önce
denetlemeyi ve teşvik etmeyi yeğlerken zaman içinde bu tür
hizmet ve faaliyetlerle doğrudan ilgilenirken sonra bunları
da kendi görevleri arasında sayarak oluşturduğu kamu
kurumlarına bilimsel, teknik ve kültürel kamu kurumları
denmiştir.
Bir başka kamu kurumu türü olan düzenleyici ve denetleyici
kamu kurumları, sermaye piyasası, rekabet, radyo ve
televizyon yayıncılığı, bankacılık gibi kamusal yaşamın
hassas alanlarında düzenleme ve denetleme yaparak
hizmetten yararlananları koruma görevini yerine getirirler.
Hizmet Sundukları Yer Açısından Kamu Kurumları
Kamu kurumları, faaliyette bulundukları coğrafî alan
açısından; Ulusal, Bölgesel ve Yerel olmak üzere üçe
ayrılırlar.
Ulusal kamu kurumları, ülke çapında kamu hizmeti
yürütmekle görevli kamu kurumlarıdır. Bu tür kamu
kurumları ülke çapında bazen mülkî idâre (il ve ilçe)
temelinde, bazen de bölge temelinde bazen de hem bölge
hem de il ve ilçe temelinde örgütlenebilirler.
Bölgesel kamu kurumları sadece belli bir bölgede
yaşayanlar için kamu hizmeti üstlenirler. Bir başka deyişle,
üstlendikleri kamu hizmetini sadece yetkili oldukları
bölgede yürütürler. Bölgesel kamu kurumları faaliyet
konuları açısından daha ziyade idârî ve iktisâdî kamu
kurumları olarak ortaya çıkabilirler.
Mahallî idârelerden özellikle belediyeler, üstlendikleri
kamu hizmetlerinden bir tanesine, yasaların verdiği yetkiye
dayanarak tüzel kişilik kazandırıp kamu kurumu haline
getirebilirler. Bu tür kamu kurumlarının faaliyet konuları
genellikle iktisâdî kamu hizmetleri niteliğindedir.
Yönetim Biçimleri Açısından Kamu Kurumları
Kamu kurumları, yönetim biçimleri açısından;
• Kamusal yönetim biçimleri uygulanan kamu
kurumları ve
• Özel yönetim biçimleri uygulanan kamu kurumları
olmak üzere ikiye ayrılır.
Kamu yönetim biçimleri uygulanan kurumlar, aslında devlet
genel idâresinin eskiden beri sürdürdüğü klasik hizmet ve
faaliyetlerin devlet bünyesinden ayrılması sonucu ortaya
çıkarlar.
Özel yönetim biçimleri uygulanan kurumlar ise aslında özel
kesim tarafından yürütülen bazı faaliyetlerin kamu hizmeti
haline sokularak bir tüzel kişilik biçiminde örgütlenmesi
sonucu ortaya çıkarlar.
Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Teşekkülleri
Kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülleri, Anayasa 135.
maddesi uyarınca, kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları olarak öngörülen teşkilat birimleri meslek sanat
ve zanaat erbabının ve esnafın zorunlu olarak katıldıkları ve
bağlı oldukları kamusal örgütlerdir.