İDARE HUKUKUNA GİRİŞ - Ünite 2: Kamu Görevlileri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Kamu Görevlileri

Kamu Görevlileri Kavramı

İdârenin insan unsuruna kamu görevlileri denir. Genellikle, kamu görevlilerine “kamu personeli” de denmektedir. Başta devlet olmak üzere bütün kamu tüzel kişilerine bakıldığında, tüzel kişilikleri ve bunlara ait araç, gereç ve malları işleten ve harekete geçiren gerçek kişiler görülür. Fakat bu gerçek kişiler ile içinde çalıştıkları örgüt arasındaki hukuksal bağlar aynı nitelikte olmadığı için, bu kişilerin görev ve yetkileri de birbirinden farklılık göstermektedir. Bir kişinin kamu görevlisi olabilmesi için, kamu kesimindeki bir örgüte bağlı olarak çalışması gerekir. Kamu görevlileri, kamu tüzel kişilerinin çeşitli birimlerinde kamu hukukuna göre çalıştırılan görevlilerdir (Gözübüyük-Tan, 1998, s.594).

Kamu Görevlilerinin Çeşitli Açılardan Sınıflandırılması

Geniş anlamdaki kamu görevlilerini, yedi açıdan Sınıflandırmak mümkündür. Bu sınıflama ölçütleri; hizmete alınma yöntemi, belirli bir ücretin ödenip ödenmediği, hizmete hangi süre için girildiği, hizmette aslî veya yardımcı görevli olma durumu, ilgili kişiye hangi hukuk dalının uygulandığı, ölçütleridir. Bu ölçütlerin yanında, Devlet Memurları Kanunu ve Anayasanın öngörmüş olduğu ölçütler de göz önünde tutularak kamu görevlilerinin sınıflandırılması yapılacaktır.

Göreve Alınmaları Yönünden

Normal olarak kamu görevlileri, kamu hizmetlerine kendi istekleri üzerine alınır. Kendi isteğiyle kamu görevlerine girenler, alacakları ücret karşılığında, idâreye emeklerini ve hizmetlerini verirler. Zorunlu olarak kamu görevlerine alınan kamu görevlileri, “yükümlüler” ya da “ödevliler” grubunu oluştururlar.

Ücret Yönünden

Kamu görevlileri ücret yönünden ücretliler ve ücretsizler olmak üzere iki küme ye ayrılırlar. Genel olarak kamu görevlilerine, yaptıkları iş ve harcadıkları emek karşılığı belirli bir ücret ödenir. Bu ücret ödenenlere “ücretliler” denmektedir. Memurlar ve sözleşmeliler bu gruba girerler. Fakat bazı kamu görevi gören kişiler için herhangi bir ücret ödenmez.

Süre Yönünden

Kamu görevlileri, hizmet süresi açısından, sürekliler ve süreliler (geçiciler) (Gözübüyük-Tan, 1998, s.580; GiritliBilgen-Akgüner, 2001, s.399) olmak üzere iki kümeye ayrılır. Kamu hizmetinin ayrılmaz birer parçası durumuna gelen kamu görevlileri, kural olarak kesintisiz ve ara vermeden görev yaparlar. Kesintisiz ve sürekli kamu hizmetlerinde istihdam edilen kamu görevlilerine, sürekli kamu görevlileri denir. Bazı kamu görevlileri, ister kamu hizmetinin ayrılmaz bir parçası olsunlar, isterse kamu tüzel kişilerinin organlarında yer alsınlar; üstlendikleri kamu hizmetini yasaların öngördüğü süre içinde yaparlar. Bu tür kamu görevlilerine, “süreli kamu görevlileri” denir.

Asli ve Yardımcı Olmaları Yönünden

Aslî kamu görevlileri, kamu hizmetinin ayrılmaz parçasıdırlar. Aslî kamu hizmetlerini memurlar ve diğer kamu görevlileri yürütmektedir. Yardımcı kamu görevlileri ise kamu hizmetlerinin kesintisiz ve düzgün görülmesini sağlamak için, kamu hizmetinin görüldüğü yerin bakımı, onarımı, temizliği gibi işlerde, idâre adına kişisel bir faaliyette bulunan kimselerdir.

Uygulanan Hukuk Dalları Yönünden

Kamu görevlileri, uygulanan hukuk dalları yönünden iki kümeye ayrılırlar. Kamu görevlilerinin önemli bir bölümüne (memurlarda olduğu gibi) idâre hukuku kuralları uygulanmaktadır. Kamu kesiminde çalışanların bir bölümüne de (işçilerde olduğu gibi), özel hukuk kuralları uygulanmaktadır

Anayasa ve Devlet Memuru Kanunu Yönünden

Anayasamız, kamu görevlilerini memurlar ve diğer kamu görevlileri olarak ikiye ayırmaktadır. 1982 Anayasasının 128. maddesinde sözü edilen kamu görevlilerinden memurların; atanmaları, görev ve yetkileri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük hakları Devlet Memurları Kanunu ile ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Kamu görevlilerinin ağırlık noktasını memurlar oluşturmaktadır.

Anayasa “diğer kamu görevlileri” kavramının bir tanımını yapmış değildir. Ancak Anayasa’nın 128. maddesi, diğer kamu görevlilerinin de tıpkı memurlar gibi genel idâre esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini göreceklerini hüküm altına almıştır.

Devlet Memurluğu ve Memurluk Mesleği

Genel Olarak Devlet Memurluğu

Anayasanın 128. maddesi, “Devletin, kamu iktisâdî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idâre esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” hükmünü taşımaktadır.

657 sayılı Kanunun 4. maddesine göre, “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerince genel idâre esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler” memurdur. Bu tür kamu görevlilerine, Devlet Memurları Kanunu uygulanır.

Ceza hukukunda memurluk veya kamu görevliliği, üç açıdan önem taşır: İlk olarak memurluk veya kamu görevliliği genel olarak, cezalar açısından ağırlaştırıcı bir etkendir. İkinci olarak bazı suçlar sadece memurlar veya kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Üçüncü olarak, memurların ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması da kural olarak özel usullere tâbidir.

Memurluk Mesleği

Kişiler bilgi ve yeteneklerine göre belli bir düzeyde memurluk mesleğine girerler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, mesleğe girmede ve yükselmede yeteneği (liyakati) esas almıştır. Memurluğun bir meslek olarak kabul edilmesi için, memurların tarafsız olması ve memurların siyâsal partilere girmesinin yasaklanması gibi bazı şartların sağlanması gerekir.

Anayasaya göre, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, ödev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.

İdârenin memur ihtiyacı genellikle iki biçimde ortaya çıkmaktadır: Birincisi, yeni bir kamu hizmeti (kamu tüzel kişiliği) kurulması ya da yürütülmekte olan bir hizmetin genişletilmesi sonucu yeni kadrolara ihtiyaç duyulmasıdır. İkincisi ise; emeklilik, ayrılma, ölüm ve yükselme gibi nedenlerle kadroların boşalmasıdır. İdâre boşalan kadrolarını içten ya da dıştan doldurma yollarından birini tercih eder.

Memur alımında eşitlik ve liyakat ilkelerini gerçekleştiren araç, sınavdır (Gözübüyük, 2004, s.203). Sınavlar, yeterlilik ve yarışma sınavı olarak ikiye ayrılır. İlk defa Devlet memuru olarak atanacakların, Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik’e göre; Devlet Personel Başkanlığı tarafından düzenlenen sınava girmeleri ve bu sınavda başarılı olmaları zorunludur

Hizmet içi eğitim; hizmetin içinde yapılan, görevliye, hizmetle ilgili bilgileri veren, beceri kazanmasını sağlayan, sistemli bir eğitim veren etkinliktir (Bensghir, 1995, s.326). Hizmet içi eğitimde sorumluluk, kural olarak kurumlara bırakılmıştır (Gözübüyük, 2004, s.207). Eğitim programlarının hazırlanmasında ve uygulanmasında yol göstermek, hizmet içi eğitim alanında eşgüdümü sağlamak ve eğitim etkinliklerini denetlemek, Devlet Personel Başkanlığı’na aittir.

Devlet memurlarının ödev ve yükümlülükleri şunlardır: Anayasa, yasa ve devlete bağlılık, kişisel olarak ve kesintisiz hizmet (işbaşında bulunma) borcu, emirlere uyma ve hukuka aykırı emir, tarafsızlık yükümlülüğü, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü, uyumlu giyinme, davranış ve işbirliği yükümlülüğü, görev yerinde oturma yükümlülüğü, resmî belge, araç ve gereçleri geri verme yükümlülüğü.

Memurların Değerlendirilmesi

Değerlendirme, memurun görevinde başarılı olup olmadığı konusunda bir yargıya varma işlemidir. Değerlendirme, hem memur açısından, hem de onu çalıştıran idâre açısından önem taşımaktadır. Değerlendirme bir yandan memurla ilgili birçok kararın alınmasında bir araç olarak kullanılmakta, diğer yandan da memura kendi durumunu belirleme, aksayan yönlerini düzeltme olanağı sağlamaktadır.

Memurların başarı, yeterlik ve ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayrılmalarında veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde, hizmet gerekleri yanında özlük dosyaları göz önünde bulundurulur.

Memurlar Hakkında Disiplin Soruşturması

Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâller 657 sayılı Kanunun 125. maddesinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Anılan maddede öngörülen disiplin cezaları şunlardır: Uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma

Memurların Ücret Rejimi ve Yükselmesi

Görevinde veya rütbesinde bir değişiklik olmadan, memurun belli bir hizmet süresini doldurması, yeteneğini göstermesi ve olumlu sicil alması durumunda, aylık açısından ilerlemesine kademe ilerlemesi denir. Bu tür ilerlemeye yatay ilerleme de denmektedir (Giritli-BilgenAkgüner, 2001, s.540). Kademe ilerlemesinin yapılması konusunda idâreye tanınan yetki, bağlı yetkidir ve kademe ilerlemesi kendiliğinden olur. Devlet Memurları Kanununun 64. maddesine göre kademe ilerlemesinin yapılmasının koşulları şunlardır: Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması, bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması.

Memurların Mali Sorumluluğu

Memurların, üstlendikleri kamu görevlerini yerine getirirlerken kamu hizmetlerinin ilke ve kurallarına ya da memur konumundan doğan borçlarına aykırı davranarak, bazı zararlara yol açma ihtimalleri vardır. Bu doğrultuda memurların yaptıkları işlem veya eylemler, hem kişilere hem de idâreye zarar verebilir. Bu açıdan memurların mâlî sorumluluklarını ikiye ayırarak incelemek gerekmektedir. Bunlar; memurun bireylere karşı mâlî sorumluluğu ve memurun idâreye karşı mâlî sorumluluğudur.

Kamu Görevlileri Hakkında Ceza Soruşturması

Kamu görevlilerinin suç işlemeleri durumunda, haklarında üç ayrı biçimde ceza soruşturması yapılabilir. Bunlar; genel hükümlere göre yapılan ceza soruşturması, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa göre yapılan ceza soruşturması, son olarak da 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre ceza soruşturmasıdır.

Kamu Görevlilerinin Emeklilikleri

Emeklilik; “belli bir yaşa gelmiş veya belli bir hizmet süresini doldurmuş bulunan kamu görevlisinin, kamu görevlisi statüsünden çıkarılıp emeklilik statüsüne sokulmasıdır” (Gözübüyük-Tan, 1998, s.660). Emeklilik, hem sosyal güvenlik ilkesinin ve devletin sosyal devlet olmasının bir gereği, hem de idârenin sürekli kamu görevlisi kullanmasının doğal bir sonucudur. Kamu görevlisinin emeklilik statüsüne girmesi, idârî bir işlemle olur. Kamu görevlisinin emekli statüsüne girmesi işlemi, kendi kurumunca yapılır. Fakat kamu görevlisinin emeklilik haklarından yararlandırılma işlemleri, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılmaktadır.