İKTİSAT SOSYOLOJİSİ - Ünite 2: Toplum ve Ekonominin Yapısal Analizi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Toplum ve Ekonominin Yapısal Analizi
Toplumsal Bütünü Oluşturan Ağlarda Çoklu Etkileşim
Weber’den Granovetter’e kadar gelen birikimi sentezleyebilmek için, “Toplumsal Bütün”den yola çıkmak gerekli olabilir ancak ağ sistemindeki ilişkilere inildiğinde mikro ilişkilerin de devreye girmesi gerekir.
Toplumsal bütün (sosyal, ekonomik, politik ve kültürel sistemler) sistem, yapılanma ve süreç mantığına dayalı dinamik ve interaktif etkileşim analizi içinde ele alınabilir. Bu yeni yaklaşım eski yaklaşımlardan şu nedenlerle ayrılır:
- Parsons’çu gelenekte, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel alt sistemler; uyum; amaç gerçekleştirme; bütünleşmek ile norm ve davranış kalıplarının korunması AGIL şeması olarak dörtlü ayrım vardır.
- Alan teorisi, belli bir tarihsel dönemdeki, belli bir olguyu sosyografik olarak kavrayan olgusal ortamı ele alıp konuyu zaman ve mekan boyutları açısından soyutlamakta olup analizi bir bakıma yerel kurumlaşma ve yapılanmaya indirger.
- Granovetter’in yaklaşımında sadece, çıkara dayalı ekonomik faaliyetler sosyal ilişki ağları içinde yurtlandığı için; ekonomik faaliyet içindeki insan davranışlarında gözlenen duygusal, geleneksel ve değer sistemlerine dayalı motivasyon tipleri ihmal edilir ve bu yüzden genişletilme ihtiyacı vardır.
Toplumsal bütün, birbiriyle organik olarak bütünleşmiş ve birbiri içinde organik olarak yurtlanmış sistemler olarak görülür.
Toplumsal sistemdeki yapılanmaların içerdiği;
- Ağ bütününde yer alan sistemler,
- Zaman boyutundaki tarihsel birikimlerle çeşitlenmiş yapılanmalar ve
- Sistem ve yapıların birlikte oluşturduğu bütünün çoklu etkileşim ilişkisi içindeki dinamik akış ve işleyişlere dayalı süreçler ile süreç içindeki her türlü etkileşimler dikkate alınıyor.
Karmaşık Bütünler İçin Entegre Sistem Analizi
Karmaşık olguları analiz etmenin yöntemlerinden biri Sistem Analizidir ancak, “Sistem” kavramı hem bir analiz yöntemi hem de bir olgu olarak karşımıza çıkar.
Analiz yöntemi olarak sistem yaklaşımı; karmaşık bütünü, birbirleriyle bağlantılı sistem unsurlarına ayırarak inceleme yapar.
Sistem analizinde; sistem bütünü, sistem unsurları, unsurlar arası bağlantılar, açık sistem olarak çevre ile ilişkileri ve sistemin davranışı gündeme gelir.
Analiz yöntemi olarak sistem analizi, bütüncül bir bakış açısına sahiptir çünkü bütün tek tek parçaların toplamından farklıdır.
Amaçlar, sistemlerin varoluş gerekçeleri olduğundan ilk olarak ortaya konulması gereken, sistemin amaçlarıdır. Sistemin içerdiği unsurların (sistemi oluşturan temel yapı taşları) kendi arasında gösterdiği uyum ölçüsünde sistemin amaçlarını gerçekleştirme ve etkin olma şansı vardır.
Sistem ilişkileri;
- İçsel (sistemi oluşturan unsurlar ve alt sistemler arasındaki ilişkiler) ve
- Dışsal (açık veya kapalı sistem olma açısından) ilişkiler olmak üzere iki açıdan incelenir.
Sistemin davranışı, sistemin içerdiği unsurlar ile bunların özellikleri ve sistemdeki ilişkiler tarafından birlikte belirlenir.
Sistem Analizinde Kısmi Sistem: Sistemin bütünselliği korunarak, yalnızca belli bir yönünün ele alınmasıdır.
Canlı Organik Sistemlerden, Toplumsal Organik Sistemlere
İnsanların bilinç dışı gerçekleştirdiği sindirim gibi faaliyetleri ötesinde; bilinçli, amaçlı olarak özgür iradesi ile gerçekleştirdiği davranışları vardır.
Tasarlanmış sosyal sistemlerin belli bir amacı, somut insan kurgusu bir yapılanışı ve işleyişine ilişkin kuralları vardır.
Örgütlerin tasarlanmış yapılara ve aynı zamanda kendiliğinden oluşan yapılanmaya ihtiyacı vardır.
Canlı ve sosyal sistemlerin davranışları arasında belli paralellikler ve belli farlılıklar vardır. Toplumsal sistemler de biyolojik sistemler gibi kendi kendini yaratan, üreten, yenileyen ve yapılandıran sistemlerdir.
Sosyal bilimler alanındaki sistem analizi, sistem bütününü sistem bileşenlerine ayırırken konu, toplumsal etkileşimden, bireysel etkileşime kadar inen farklı düzeyleri gündeme getirir.
Toplumsal Bütünün Organik Yapılanışı
Toplumsal sistemler, toplumu oluşturan insanların ilişki, davranış, tutum ve kararlarına ilişkin kurallar bütününden oluşur.
İnsan davranış ve kararları, belli ihtiyaçları gidermeye yönelik işlevleri üstlenecek biçimde şekillenir:
- Mal ve hizmetlerin üretimi ve tüketimi yoluyla insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik işlevler ekonomiktir.
- Bir arada yaşama ihtiyacını karşılama işlevi sosyaldir.
- İnsan topluluklarının yönetimi ve ortak amaçları gerçekleştirmeye yönelik işlevler politiktir.
- İnsanın psikolojik ihtiyaçlarını karşılama işlevi kültüreldir.
- Doğaya egemen olma ihtiyacı teknolojiye aittir.
Böylece “toplumsal bütün”, insan ihtiyaçlarını karşılama işlevini üstlenmiş; birbiri içinde yurtlanmış; interaktif etkileşimli; ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve teknolojik olmak üzere beş sistemin bütünleştiği bir yapılanmadır.
Ekonomik Alan: Bireysel ve toplumsal yaşamın maddi temelini oluşturan mal ve hizmetlerin üretime ve tüketime hazır duruma getirilmesi yoluyla insan ihtiyaçlarını karşılar.
Politik Alan: Toplumsal yaşamın karmaşık ilişkilerinin bir kaosa dönüşmemesi için toplumu geleceğe taşıyacak yönetim ve yönlendirme işlevidir.
Sosyal Alan: Toplumu oluşturan birey ve sosyal grupların, diğer birey ve toplumsal gruplarla karşılıklı ilişkilerini içerir. Ekonomik ve politik alanda çoğulculuk ve katılım sosyal uzlaşma için uygun bir ortam yaratır.
Kültürel Alan: Toplumun genelinde geçerli olan, geçmişten miras kalan ve öğrenilebilir olan değer, norm ve davranış kalıpları toplamından oluşur.
Ekonomi ve politikada çoğulculuk ve katılımcılık ile sosyal ilişkilerde uzlaşmacı yaklaşımın kültürel alana yansıması hoşgörüyü gündeme getirir.
Teknolojik Alan: İnsanın doğaya egemen olma yeteneği, geliştirdiği yeni teknik, alet ve edevata bağlı olarak artar.
Dünya görüşü değerlere dayalı, yani geleneksel insanlar, yenilik ve yeniliğin getirdiği ilerlemeye güçlü olarak yönelemezler ancak bilim bazlı dünya görüşüne dayalı düşünme kalıbına sahip insanlar, ilerleme ve yeniliğe destek olabilirler.
Toplumsal bütünü oluşturan ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve teknolojik sistemler karşılıklı etkileşim ilişkisi içinde birlikte evrimleşip gelişirler.
Organik birlikteliğin işleyiş modeli olarak insan vücudu: Bir metaforik düşünce olarak insan bünyesini oluşturan sistem ve yapıların işleyiş ilişkileri ile toplumsal bütünün sistem ve yapıların etkileşim ilişkileri arasında paralellik kurabiliriz. Beynin de toplumsal ilişkilerin de oluşmuş ağ yapılanmaları içinde şekillenen karşılıklı ve karmaşık etkileşim ilişkileri vardır.
Mekanik sistemlerin aksine, toplumsal sistemler, kendi kendini yenileyen, uyum gösteren ve yapılandıran sistemlerdir. İnsan bünyesini oluşturan sistemlerin her birinin kendine özgü bir örgütlenişi, yapılanışı, işleyişi ve işlevi vardır.
Reel Toplumsal Sistemlerin Analitik ve Tarihsel Yapılanışı
Toplumsal bütünü oluşturan sitemlerin organik birlikteliği özellikle iki açıdan önemli toplumsal şekillenme gösterir:
- İlki, toplumsal bütün içinde, her ülke ve toplumun kendi koşullarında, kısmi sistemlerin olgu olarak yapılanış ve şekillenişidir.
- İkinci yapılanış biçimi, analitik yapılanmanın bütünselliğini koruyarak, daha uzun evrim süreci içinde, topyekun bir dönüşüm yönündeki paradigmal kaymalardan kaynaklanan köklü değişimler şeklinde gerçekleşir.
Teknolojik paradigma kaymasından kaynaklanan köklü değişim ile; bu yeni paradigmanın zaman boyutu içinde farklı alanlara yansıyıp derinlik kazanma süreçlerini birbirinden ayırmak gerekir.
Paradigmal kaymaları, beynin evrim sürecinde, sürüngen beyinden insan beynine dönüşüm sıçramalarına; belli bir düzeydeki yayılmayı da beynin belli gelişme düzeyindeki hafıza yeteneğini geliştirmesi ve dendiritleri artırma şeklindeki yapılanmaya benzetebiliriz. Paradigmal kaymaların yarattığı köklü dönüşümler bir toplumsal yapılanmadan diğer toplumsal yapılanmaya doğru tüm toplumsal öğelerin değişim ve dönüşümüne sahne olur.
Bir kısmi sistem olarak yapısal boyut, temel alanların içeriğini oluşturan unsurların zaman ve mekan boyutları içinde, birikim, ağırlık ve oransal paylardaki değişimlerin sonucudur.
Toplumsal yapılanma ile birlikte gözlenen ekonomik yapılanma, sadece ekonominin makro düzeydeki tarım, sanayi, hizmetler ve bilgi sektörlerinde değil; tüm diğer sektör ve alt sektörlerinde bunlara paralel yapılanmalar devreye girer.
Ekonominin sektörel yapılanmasına paralel olarak ekonominin fonksiyonel alanları olan üretim, tüketim ve paylaşım ilişkilerinin, hem nitel hem nicel açıdan, sürekli çeşitlenme, yeni ürün ve hizmetler ile kalite değişimi şeklinde, içsel yapısal değişimi devreye girer.
Bir piyasa ekonomisinde, üretici ve tüketicilerin, doğrudan ekonomik çıkarlarına yönelik faaliyetleri üstyapıyı; bunların yerine getirilmesi için, ön koşul oluşturan faaliyet ve donanımlar altyapıyı oluşturur. Bunları;
- Doğal (iklim, topografya gibi),
- Maddi (elektrik, kanalizasyon),
- Personel (beşeri sermaye) ve
- Kurumsal (hukuk, sosyal düzen gibi) altyapı olmak üzere dört grupta toplayabiliriz.
Ekonominin belli bir döneminde sahip olduğu toplam alt ve üst yapı donanımlarının düzey ve kalitesi ile nüfusun mekânsal dağılımının belirlediği karşılıklı etkileşim, ekonomik aktivitenin belli mekanlarda toplanması ve sığlaşması şeklinde yapılanmasına yol açar.
Ekonominin mekan boyutunda yapılanması, ekonomik aktivitenin, farklı bölge ve kesitlerinde farklı gelişmişlik düzeyi içinde, farklı biçimde yoğunlaşma ve ağırlık kazanmış olduğunu ortaya koyar.
Sosyal yapı olarak, toplumda çalışan nüfus, çalışmayan nüfus; genç nüfus, yaşlı nüfus gibi farklılaşmalar toplumun sosyal yapılanmasını verir.
Politik alanda, partilerin oy oranları, toplumdaki politik yapılanmayı yansıtır.
Ülkelerin farklı kentleriyle belli sektörlerde modern teknolojinin kullanımı da, toplumdaki teknolojik yapılanmayı yansıtır.
Toplumsal yapılar uzun tarihsel süreç içinde gerçekleşir.
Süreç analizinde, kısmi sistemin içeriğinin akış ve işleyişi bir amaca ve geleceğe doğru yönelir.
Sürecin yarattığı sonuçların paylaşımı, ekonomik süreçte gelir dağılımı; politik süreçte güç paylaşımı; sosyal süreçte uzlaşma-çatışma; kültürel süreçte inanç ve değerleri birlikte yaşamak ve teknolojik süreçte yeni teknolojik uygulamalar şeklinde gerçekleşir.
Sürecin etkinliği, ekonomik süreçte verimlilik ve refah artışı; politik süreçte özgürlüklerin kullanılması; sosyal süreçte uyum-uzlaşma-işbirliği; kültürel süreçte, farklı değerlere hoşgörü içinde karşılıklı açıklık ve teknolojik süreçte yeniliklerin sürdürülebilir kılınması olarak öne çıkar.
Sanayi Toplumunda Ekonomik ve Toplumsal Yapılanma
Toplumsal bütünü oluşturan sistemler arasındaki interaktif-dinamik etkileşim sürekli bir değişim ve yapılanmayı kaçınılmaz kılar ancak bu sistemlerin her birinin değişim esnekliği de birbirinden farklıdır.
Günümüz ekonomik yapılanmasında en esnek ve en dinamik unsurun bilim ve teknoloji olması ve ekonomik yapılanmanın teknolojik öze dayanması nedeniyle, teknoloji stratejik belirleyen konumundadır.
Toplumda yaşanan başlıca köklü sistemsel ve yapısal değişimler şunlardır:
- Teknolojik sistem ve yapı değişti (organik teknolojiden inorganik teknolojiye geçiş).
- Ekonomik üretim sistemi değişti (kapalı ev ekonomisinden fabrika sistemine geçiş),
- Üretimin organizasyon sistemi değişti (el sanatları atölyesi yerine fabrikanın organizasyon yapısı).
- Sanayi toplumu, kişisel düzeyde bireyci insan: Örgütsel düzeyde hiyerarşik yönetim ve teknolojik yönüyle yatay ve katı örgütlenmeyi; kurumsal düzeyde mekanik yasa ve kurallara dayalı kurumsal yapılar yarattı.
- İşbölümü ve uzmanlaşma çeşitlenerek yapısal değişim geçirdi.
- Piyasa yapılanışı, işbölümü ve uzmanlaşmaya paralel yapısal değişim geçirdi.
- Sosyal yapı değişti: Toprak lordları ve kölelik yerine, kapitalist ve işçi sınıfları yeni sosyal sınıflar olarak doğdu.
- Sosyal ilişkiler sistemi değişti: Bağımsız birey sosyal sistemin temel unsuru oldu.
- Mekânsal yerleşim ve kuruluş yeri sistemi değişti: Yeni sosyal sınıfların farklı yerleşim yeri ve fabrikaların kuruluş yeri tercihleri yeni yapılanma ile kentsel yapıyı değiştirdi.
- Ücret sistemi değişti: Ücretsiz insan gücü sisteminden ücretli işgücü sistemine geçildi.
- Politik sistem değişti: Geleneksel feodal sistemin yapılanışı olan krallık sistemi yerine, burjuvazi ve işçi sınıfının öne çıktığı toplumun politik sistemi parlamenter sisteme dönüştü.
- Kültürel değerler sistemi değişti: Geleneksel kültür değerleri yerine, bireyci kültür değerleri devreye girdi.
- Küresel sistem değişti: Ulus kökenli küresel yapılanma, sanayilerin hammadde ihtiyaç ve pazar arayışı sömürgeci emperyalist küresel sistemi yarattı.
Tüm bu sistemsel değişimler karşılıklı etkileşim ilişkisi içinde toplumsal bütünü oluşturan sistemlerin sürekli ve dinamik yapısal değişim ve evrimleşmesini devreye soktu.
Sosyal ilişkiler de yeniden yapılandı; işgücü kendi içinde uzmanlaşarak, fabrika işçisi ve büro içi hizmetlileri olarak ayrıldı.
Sanayileşmede öncü ülkeler, ekonomik faaliyetlerini, diğer ülkelerin hammadde kaynaklarını ve piyasalarını kontrol etmeye başladı. Emperyalist yönelimler diğer ülkelerin siyasetinde etkili oldu. I. Ve II. Dünya Savaşları bu yöndeki çıkar, kavga ve yarışın kırılma noktaları olarak insanlık tarihini etkiledi.
Ülkelerin gelişmesi, nicelik ve nitelik olarak farklı yoğunlaşma ve farklı yapılanmalar gösterdi. Doğal kaynak ve altyapı donanımlarının uygunluğu yanında nüfus yoğunluğu, eğitimli nüfus ile kurumsal ve kültürel yapılanmaların daha uygun olduğu mekanlarda ekonominin gelişimi hızlandı. Ekonomik aktivitelerin kentlerde yoğunlaşması kentsel yığılma ekonomilerini yarattı. Sanayi toplumlarında bütün bölgeyi sürükleyen kentler, kalkınma kutuplarını oluşturdu. Ülke içinde ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş ve az gelişmiş bölgelerin oluşması farklı mekânsal yapılar içinde gerçekleşti.
Bilgi Toplumunda Ekonomik ve Toplumsal Yapılanma
Sanayi toplumunda insan doğası ve davranışlarına pozitivist bilim anlayışı ve dünya görüşünün egemen olması, katı mekanik teknolojik yapılanma ve mekanik kurumsal örgütlenmeye yol açtı ancak, kuantum paradigması, çoklu ağ etkileşiminin yarattığı dinamik, değişken ve belirsizlik içeren esnek sistem ve süreç işleyişini devreye soktu.
Teknolojik sistemin yapılanışı: Bilgi toplumunda teknoloji, doğa, evren ve toplumsal sistemlere uygulanabilir olan bilimsel bilgidir. Asıl teknoloji yenilikçi düşüncedir; alet edevat bunun aktarım aracıdır.
Fabrika sistemi yerine bilgisayar ağları devreye girmektedir. Bilgi çağında üretim ilişkilerinin bilgisayar sistemleri içinde gerçekleşmesi süreçlere aşırı hız ürünlere sürekli yenilenme ve kaliteye sürekli iyileşme şansı getirerek sıçramalar yaratıyor.
Ekonomik-üretim sistemi; bilgi toplumunun temel üretim faktörü olan bilimsel bilgi, bilgisayar ağları içinde üretilmekte ve yatay esnek örgütlenme içinde ekonomik faydaya dönüşmektedir. Sanayi toplumunun enerji üreten makineleri yerine; bilgi toplumunda bilginin toplandığı, işlendiği, analiz edilip değerlendirildiği kullanıma sunulduğu internet ağları içinde buluşan ekipler ve sosyal ağların örgütlenişi sayesinde; işbirliği ve sinerji içeren sistemler devreye girmektedir.
Bilgi ve üretim, ağlar üzerinde gerçekleşmektedir. Ekonomik sürecin tüm aşamaları bilgisayar destekli olarak yürütülmektedir. Sistem içindeki insan gücü ağırlıklı süreçler, duvarsız ve şeffaf ortam ve mekanlarda, işbirliği ve ekip çalışması biçiminde yürütülmektedir.
Sosyal yapıda değişim, sosyal grupların yerleşim yeri için mekan tercihleri ile işletmelerin kuruluş yeri tercihleri, iletişim teknolojilerinin sağladığı esneklik ve çeşitlilik sayesinde farklılaşma gösteriyor. Kentsel yapılanmalar çok merkezlilik ve uydu kent sistemi yönüne gelişmektedir.
Çalışma sistemi, sanayi toplumunda ömür boyu yapılan meslekten, sürekli yenilenen bilgi ile proje bazında yürütülen uzmanlık sistemine doğru dönüşüyor.
Politik sistemdeki yapılanma; sanayi toplumunun parlamenter demokrasi anlayışı, giderek doğrudan katılımcı demokrasi yönünde yapılanıyor. Katılım alt örgütlenmelere ve yerel yönetim süreçlerine olurken, yerel örgütlenmeler çeşitlenmiş ve ortak amaç ve değerler için gönüllü toplum örgütleri olarak yapılanmaya başlamıştır.
Toplumsal ve grupsal amaçlar için sosyal sorumluluk üstlenen örgütler oluşmuştur. Bir yandan yerelleşme, diğer yandan küreselleşme öne çıkarak yerelden bölge, ulus ve küreye kadar genişleyen ilişki sistem ve süreçlerinde yeni örgütlenme ve yapılanmalara ihtiyaç göstermiştir.
Yerellik ve küresellik, noktasal bakış açısı ile zıt kutuplar gibi gözükürken; bilgi çağının sistem ve süreç mantığının bakış açısından ele alındığında birbirini tamamlayan süreçlerdir. Sanayi toplumundaki milliyetçilik yerine ideolojik çeşitlenme, grupsal çıkarlar ve ideolojiler öne çıkmaktadır. Bütüncül bakış açısının içselleşmediği durumlarda; noktasal ve geleneksel bakış açılarının uzantısı olarak mikro milliyetçilik ve ötekileşmeye yönlendirme olabiliyor. Oysa bilgi çağının bütüncül sistem ve süreç içinde mantığı ayrışma değil, uzlaşma, hoşgörü ve işbirliği sayesinde toplumsal bütünleşmedir.
Bilgi toplumunun küreselleşmesi, ulus devlet merkezli emperyalist bir yapılanma yerine; uluslar üstü şirketlerin etken ve etkili olduğu bir yapılanmaya dönüştü.
Bilgi toplumu;
- Kişisel düzeyde işbirliğine açık, paylaşımcı ve sosyal sorumluluk sahibi, ömür boyu öğrenen yeni kişilik yapılanmasını;
- Örgütsel düzeyde sıfır hiyerarşili yatay organizasyona sahip; dışa açık, içte ortak kurum kültürü oluşturan dinamik işletme yapılanışını;
- Kurumsal düzeyde; şeffaf, ortak kurumsal kültür değerlerine bağlı olarak ağda bütünleşmiş kurumsal yapılanmayı;
- Toplumsal düzeyde ise, farklılıkları, negatif sinerji ile çatışmayı değil, pozitif sinerji yaratıcı, uzlaşmacı stratejilerle, zenginlik kaynağı olarak devreye sokarak bütünleştirici yapısal politikaları öngörür.
Yaşanan yapısal dönüşümün daha az sorunlu çözümü için; bilgi toplumunun yarattığı hız, dinamizm, değişim anlayışı ile esnek sistem ve yapılarına uygun strateji ve politikaların ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve küresel alanlarda hızla devreye sokulması gerekir.
Küresel ısınma ve doğa-çevre sorunları; ortak gelecek için küresel sistemin de bilinçli yönlendirilmesini gerektiriyor.
Günümüzde, “vahşi küreselleşmeden” daha ehli; daha sosyal ve işbirliğine yatkın daha insancıl düzenlemeleri devreye sokacak yeni sistemsel ve kurumsal yapılanmalara ihtiyacı olduğu açıktır.
Bilgi toplumunda teknolojik yenilikler süreklilik kazandı ve bilgi toplumunun en dinamik sektörü ARGE sektörü oldu.
Bilgi toplumundaki üretim ilişkilerinin yeniliklere dayanması ve yeniliklerin de uygun ortam ve entelektüel sermayeye dayanması, bu ortam ve donanımı sağlayamayan ülke ve bölgeler arasındaki uçurumun artmasına yol açmaktadır.
Bilgi toplumunun öğrenme süreçlerine dayanması nedeniyle, ülkelerin kalkınma ve büyüme anlayışında artık tek başına milli gelirlerdeki artış yerine eğitim, gelir dağılımı ve sağlık göstergelerini de içeren insani gelişmişlik göstergeleri kullanılmaya başlanmıştır.
Dönem dönem yakalanan fırsatlar, ekonomik gelişmede atak ve sıçrama yapma şansı yaratabilir ancak toplumsal ve ekonomik gelişmenin kalıcı ve sürdürülebilir olması gerekir.
Teknolojik paradigmadaki devrimsel sıçramaların yarattığı daha üst düzlemdeki sistemsel yapılanmalar, her toplumun kendi tarihi zaman ve mekan verilerinin belirlediği olgusal sistemleşme, yapılanma ve süreçlerin içerdiği çok yönlü etkileşim ağları içinde evrilerek yeniden yapılanır.