İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI - Ünite 2: Bilimsel Bilginin Niteliği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Bilimsel Bilginin Niteliği

Giriş

Hayatımız boyunca sayısız bilgiye sahip oluruz. Bu bilgilerin üretilişi, bilgiye sahip olunma süreci ve bilginin niteliği farklıdır. Elde ettiğimiz kimi bilgilere şüphe ile yaklaşırken kimilerini peşinen doğru varsayarız. Bu tür bilgiler, çoğunlukla bilimsel yöntemler ile elde edilmiş bilgilerdir. Bilimsel bilginin özelliği nedir ? Bilimsel bilgi neden daha güvenilirdir ?

Ders kitaplarında yer alan bilgiler, farklı zamanlarda, farklı koşullar altında, farklı kişiler tarafından aynı bilimsel metod kullanılarak üretilmiş olan bilgilerdir. Bu bilgilerin güvenilir olup olmadıkları, defalarca sınandıktan sonra kamuya aktarılmaktadır.

Bu ünitede, bilimsel bilgiyi diğer bilgi türlerinden farklı kılan özelliklerine değinilecek, ardından bilimsel araştırma tasarımlarının hangi amaçlarla yapılabildiği, geçmiş bilimsel çalışmaların nasıl tarandığı ve bu taramaların nasıl sunulduğu anlatılacaktır. Bilimsel araştırmada kapsam belirlemenin önemi ve bunun yöntem açısından neden önemli olduğu, bilimdeki alternatif metodolojik yaklaşımlar örneklendirilerek verilecektir. Bilimsel bilginin temel niteliklerinden olan nesnelliğin ne olduğu ve nasıl sağlanabileceği ve genellemenin öneminden bahsedilecektir. Bu ünitede, bilimsel bilginin niteliğine dair yapılan açıklamalar pozitivist metodoloji kapsamında değerlendirilmelidir.

Bilimsel Bilginin Ayırt Edici Özellikleri

Dünyayı anlayabilmek, davranışlarımızı biçimlendirebilmek ve hedeflerimize ulaşabilmemiz için hayatımız boyunca farklı kategorilerde bir çok bilgi ediniriz. Mesleki bilgimiz, dini bilgimiz, tıbbi bilgimiz gibi sayısı çoğaltılabilecek bilgilere sahibizdir. Bu bilgileri edindiğimiz bazı otoriteler vardır. Örneğin bir otomobil tamircisini ele alalım. Bu kişi, mesleki bilgisini meslek okullarından elde edinmiş olabileceği gibi yanında çalıştığı başka bir ustadan da edinmiş olabilir. Baktırdığınız falda size söylenen “hurafeler” de bir tür bilgidir. Aile yaşamınızda büyüklere saygı gösterilmesi gerektiği bilgisi de size gelenekler yolu ile aktarılmış olan bir bilgidir. Kısacası, her birinin kaynağı ve niteliği farklı olmakla birlikte dini referanslar, gelenekler, otorite, kişisel deneyimler alternatif bilgi kaynaklarıdır. Bilim de bir bilgi kaynağıdır ve bazı temel niteliksel özellikler açısından diğer bilgi kaynaklarından ayrılır.

Bilimsel bilgi, gözlenebilir olgularla ilgilidir. Dini öğretiler, gözlemlenebilir ve test edilebilir değillerdir. Örneğin cennet ve cehennem’in var olduklarına dair inanış, dinin doğası gereğidir. Cennet ve Cehennem, fiziken gidilip görülememiştir. Yani test edilememiş ve deneyimlenememiştir. Dolayısıyla bu, bilimsel bilginin sınırları içine girmez. Bilimsel araştırmadaki tüm dizgeler, doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilen olgularla ilgilenir. Örneğin, insan düşünce ve duyguları doğrudan gözlenemez ancak duygu ve düşünceler davranışları etkiler. Davranışlar aracılığı ile duygu ve düşünceler hakkında yorum yapılabilir. Ya da duygu ve düşünceleri ölçmek adına kişiler ile görüşmeler yapılıp veri toplanabilir. Kısacası, duygu ve düşünceler davranışlar aracılığı ile gözlemlenip yorumlanabildiği için bilimin sınırları içerisinde yer alır. Daha önce cennet ve cehennemin bizzat deneyimlenemediğini belirttik. Ancak, bir olay karşısında kişilerin ahiret inançlarını ölçmek bilimseldir. Çünkü, ölçüme katılan kişilerde konuya ilişkin davranışsal ve düşünsel temeller gözlenebilmektedir.

Bilimin bir diğer ayırt edici özelliği ise “ gözlenen olgulardaki değişimin ölçümlenmesi” dir. Bilimsel araştırmalarda, bağımsız değişkende gözlenen bir düzey için, bağımlı değişkendeki düzey gözlenmekte, dolayısıyla bağımsız değişkenin bağımlı değişkeni etkileme düzeyi ölçülmektedir. Örneğin bir doktor, hastasına belli dozda ilaç verir. Doktorun bu edimi, daha önce ölçülmüş ve bilimsel olarak doğru olan bilgiye göre gerçekleşmektedir.

Bilimsel araştırmaların raporlanmasında belirli ilkeler vardır. “ Yöntem ” bölümü, bilimsel araştırma raporlarında yer alan temel bölümlerden biridir. Yöntem bölümünde, bir araştırmanın sonuçlarına “nasıl” ulaşıldığı ve “neden” tercih edilen yolun izlendiği açıklanır. Böylece, başka araştırmacıların da aynı yöntemi kullanarak benzer sonuçlara ulaşması beklenir. Yani bilimsel bilgi “ tekrarlanabilir ” bir niteliğe sahiptir. Bilimsel bilginin tekrarlanabilmesi “ sınanabilirlik ” özelliğini de beraberinde getirir. Birden fazla kez sınanmış bilgi güvenilir bilgidir. Bilimsel bilginin tabi tutulduğu tekrarlı sınamalar, aynı zamanda bilimin kendisine yönelik “ eleştirel ” yapısını ortaya koyar. Daha önce sınanmış ve güvenilir bilgiler, daha sonra yapılacak bilimsel çalışmalara temel teşkil eder ve böylece bir temel üzerinde bir başka bilgi üretilir. Bu da bilimsel bilginin “birikimli” bir niteliğe sahip olduğunu gösterir.

Özetleyecek olursak bilimsel bilgi:

  • Gözlenebilir olgularla ilgilidir
  • Ölçüme dayanır
  • Tekrarlanabilir
  • Sınanabilir
  • Eleştireldir
  • Birikimli olarak ilerler

Bilimsel Araştırmada Amaç

Bilimsel araştırmanın yapılabilmesi için bir konu hakkında araştırmacıyı rahatsız eden bir sorunun varlığı gereklidir. Araştırmacı bu sorunu belli sorular sorarak cevaplamaya çalışır. “Bu nedir”, “bu nasıl çalışıyor ve neden böyle çalışıyor” ve “bu çalışıyor mu” gibi soruların her biri kavramsallaştırma, keşfetme ve sınama amaçlarına yönelik sorulardır.

“Bu nedir” sorusuna örnek olarak “iletişim nedir”, “mesaj nedir”, “araç nedir” gibi sorular örnek verilebilir ve bu soru tarzı “kavramsallaştırma”ya yönelik sorulardır. Kavramsallaştırma, bir olguya dair gözlenmiş ortak bir karakteristik yapı, özellik ve durumların açıklamasını içerir.

Bilimsel araştırma amaçlarını niteleyen bir diğer soru yapısı da “bu nasıl çalışıyor ve neden böyle çalışıyor” şeklindedir. Bu sorular ile araştırmacı, olgular arasındaki ilişkinin yapısını keşfeder. Keşifsel çalışmalar, teori geliştirme çalışmalarıdır. Teori, bir takım olguları ve olgusal ilişkileri açıklayan kavramsal bir sistemdir. Kavramsallaştırma aynı zamanda bir keşfetme sürecidir. Bu araştırma türleri, metodolojik olarak sistematize edilmesi zordur. Araştırmacının güçlü bir meraka ve literatür bilgisine sahip olmasının yanı sıra eleştirel bakış açısına, gözlem yeteneğine ve soyutlama becerisine sahip olması gerekir.

Bilimsel araştırma amaçlarında yol gösterici olan diğer yaklaşım “bu çalışıyor mu” tarzı sorularıdır. Bu soru tipi, “sınama” amaçlı sorulardır. Daha önce yapılan kavramsallaştırma ve keşfetme araştırmalarından hareketle oluşturulan teorilerdeki önermeler hipotez formunda ifade edilerek sınanır. Aynı önerme, farklı örnekler için uygulanabilir ve böylece test edilebilir. Teori bu şekilde gelişir ve bilgi birikimini sağlar.

Bilimsel Araştırmada Literatür Taraması ve Sunumu

Literatür, belli bir konuda geçmişte yapılmış çalışmaların genel adıdır. Bir araştırmaya başlarken araştırmacı, konusu ile ilgili olarak daha önceden yapılmış çalışmaları inceler. Bunu yaparak araştırmacı hem konu hakkında bilgi sahibi olmuş olur hem de o konunun ele alınmamış, incelenmemiş yönlerini keşfedebilir. Yeni araştırmacılar için en büyük zorluk, konuya ilişkin yapılan araştırmalar havuzundan uygun olan kaynakları seçmektir. Araştırmacının “merak” duygusu, çalışılacak konuyu belirlediği gibi çalışma daha verimli ve akıcı olur. Literatür okumaları devam ettikçe “amaç” belirginleşir. Amaçla birlikte “kapsam”, literatürün sınırlandırılmasını sağlar. Araştırmanın sonucunda ilgili alana katılacak yeni bilginin yani hedefin ne olduğunun netleşmesi de literatür okumalarını sınırlandırmaktadır. Tüm bu sınırlandırmaların sonucunda araştırmaya ve araştırmanın sonuçlarına ilişkin genel bir fikriniz oluşur. Bu aşama, araştırmanın amacının, kapsamının, öngörülen katkısının ne olduğunun ve gözlem süreçlerinin nasıl belirleneceğinin tam olarak belirgin olduğu aşamadır. Bu noktada araştırmacı, kendi araştırma raporunun “literatür sunumu” kısmını yazar.

Araştırma raporlarındaki literatür sunumu, yapılan yeni araştırmanın amacına, önemine ve katkısına olacak önceki araştırmaların belirlenmesi için yapılır.

Bilimsel Araştırmada Kapsam

Bir bilimsel araştırmanın kapsamının belirlenmesi, o çalışmanın söyleminin çerçevesini belirler. Kapsam ve sınırlılıkları iyi belirtilmemiş bir bilimsel çalışma için uygun literatür taraması yapılamaz, veri toplanamaz, gözlem yapılamaz. Dolayısı ile sonuç kısmında bulgular yorumlanamaz.

Kapsam belirleme işi araştırmanın amacından gelir. Amaç, araştırma yapılacak kadar geniş ancak bir konuyu sonuca ulaştırabilecek kadar dar olmalıdır. Örneğin, “elmalar neden yere düşer?” sorusuna yanıt arayan bir kişi çalışmasının kapsamını “meyvelerin olgunlaşma süreci”, “elmanın kütlesel çekimi”, “mevsim faktörü” gibi birçok farklı kapsam içerisinde yapabilir. Seçilen herhangi bir kapsama yönelik kaynak taraması yapılmalıdır. Besin döngüsü içinde elmanın olgunlaşma, düşme ve çürüme evrelerini araştıran bir kişi, ağırlık ve direnç teorilerine atıfta bulunup araştırma kapsamını bu teorilerden oluşturması anlamlı olmaz.

Araştırmanın kapsamı neyin/kimin, ne zaman, nasıl, nasıl gözleneceği ile de ilgilidir. Örneğin amacımız “televizyon reklamları yoluyla tutundurması yapılmaya çalışılan otomobillerin reklam tasarımında hangi niteliklerin vurgulanması gerektiğini belirlemek” olsun. Amacımız şu açıdan önemlidir: Bu tarzda bir reklam tasarlamak için tüketicilerin, bir otomobilde hangi özelliklere önem verdiğini bilmemiz gerekmektedir. Bu bilgiye de anket veya gözlem yolu ile ulaşılabilir. Ancak bu kadar bilgi de yeterli değildir. Tüketiciler otomobil kullanım tarzlarına, sıklıklarına, beklentilerine ve diğer birçok kritere göre kendi içinde de ayrılmış durumdadır. Hangi tüketiciye hangi otomobilin uygun olacağının da belirlenmesi gerekir. Kapsamımızı binek otomobil ve bireysel tüketici olarak daraltabiliriz. Bu kapsam, halen fazlasıyla geniştir. Çünkü hangi tip binek otomobilin vurgulanacağının da kesinleştirilmesi gerekir. Bireysel tüketici de çok geniş bir kavramdır. Çünkü “ bireysel tüketici ” içerisine toplumun her kesiminden kişiler dahil olabilmektedir. Orta sınıf bir aile otomobili için öğrenciler de bireysel tüketici sınıfındadır ancak her öğrencinin bahsedilen otomobili alacak maddi gücü olmayabilir. Eğer belli bir marka veya model otomobilin uzun vadede bilinirliğinin sağlanmasını istiyor ve bunun da gelecekteki satış rakamlarına yansımasını isteseydik hedef kitle olarak öğrencileri seçebilirdik. Ancak reklamımızı kısa vadede satış yapılabilecek ve yeterli maddi gücü bulunan bir hedef kitleye yönelik oluşturmamız gerekmekte ve verileri de bu örneklem havuzundan elde etmemiz sağlıklı sonuçlar açısından önemlidir. Kısaca söyleyecek olursak, amaç, kapsamı; kapsam ise yöntemi belirlemektedir. Yöntem de bulguların geçerliliğini etkilemektedir.

Bilimsel Araştırmada Yöntem

Bilimsel araştırmada yöntemi hem raporlama hem de desenleme açısından değerlendirmek gerekir. Yöntem, bir çalışmanın tekrarlanabilirliği ve sınanabilirliği açısından önemlidir. Yöntem bölümünün desenlenmesi ise araştırma gözlem teknik ve süreçlerinin araştırma amacına uygunluğu ile ilgilidir. Yöntem bölümünün araştırma amaçlarına uygun desenlenmesi, bilimsel araştırmanın bulgularının “geçerlilik” argümanının sağlaması açısından önemlidir.

Yöntem bölümünde, araştırmanın amacına “nasıl” ulaşılacağı ve “neden” böyle yapıldığına ilişkin açıklamalar yer alır. Bu bölümde, araştırmada yapılacak gözlemlere ve gözlem süreçlerine dair tüm detaylar anlatılır. Böylece, bu araştırmanın bulgularının güvenilirliğini sınamak isteyebilecek sonraki araştırmacılar açısından “ tekrarlanabilirlik ” sağlanır.

Bilimsel araştırmanın yöntem tasarımında en önemli belirleyici, “ araştırma amaçlarına uygunluk ”tur. Bilimsel araştırma yöntemlerine kılavuzluk eden iki temel yaklaşım vardır: Tümevarım ve tümdengelim. Olguların kendi yapısına ve diğer olgularla gösterdiği neden-sonuç ilişkilerinin “niteliğine yönelik” tekil gözlemlerden hareketle genelleyici olgusal yargılara ulaşmaya tümevarım denilir. Tümdengelim ise teorilerdeki olgusal ve ilişkisel önermelerden hareketle hipotezler oluşturup, hedef nüfus açısından teorinin ilgili önermesinin geçerli olup olmadığının sınanmasıdır. Her iki yöntemde de genelleme amacı vardır ama bu amaç yanıltıcı olmamalıdır. Çünkü tümevarım yaklaşımında teorik/olgusal genelleme hedeflenirken; tümdengelim yaklaşımında evren genellemesi hedeflenmektedir.

Yöntem tasarımında; araştırmacının güçlü ve zayıf yanları, finansal, fiziksel ve zaman olanakları, gözlem kitlesinin niteliği, araştırılan olgunun niteliği ve hatta mevcut bilimsel konjonktürdeki akımlar etkilidir.

Bilimsel Araştırmada Sınırlılık

Yapılan her çalışmada sınırlılıklar varır. Bu sınırlılıklar, araştırmanın “kapsamından” ve “yöntem tasarımından” kaynaklanabilir. Araştırmacı bu sınırlılıkların farkında olması ve araştırma raporunda bunu belirtmesi gerekir. Sınırlılıkların biliniyor olması, daha sonra o konuyla ilgili benzer çalışmalarda neyin yapılıp neyin yapılmaması hakkında ipuçları verir. Araştırmacı, araştırmasında yöntem tasarımından kaynaklı bir sorunla karşılaşmış ve bunu aşamamış olabilir. Böyle bir durumda araştırmacı raporunda, sınırlılığın ne olduğunu, nereden kaynaklandığını, sınırlılığı aşmak için ne yaptığını ve neden aşamadığını açıklar.

Araştırma sınırlılıklarının bir diğer sebebi kapsamdır. Araştırmacı, kendi kapsamı dahilinde ilgilendiği sorulara yanıt üretmiş olabilir ancak araştırmanın daha kapsayıcı bilgilere işaret edebilmesi için farklı veya tamamlayıcı kapsamda araştırmalar yapması gerekebilir. Gelecekte konuyla bağlantılı farklı veya tamamlayıcı kapsamda yapılacak araştırmalar, bilginin daha üst soyutlama seviyelerine ulaşmasını sağlayabilir.

Bilimsel Araştırmada Nesnellik

Nesnel kelimesi kısaca “düşünceden bağımsız olan” anlamına gelmektedir ve sosyal bilimler “insani olarak öznel” oldukları için tamamen nesnel olamazlar (Rubin ve Babbie, 1989: 40,62). Bundan dolayı sosyal bilimlerdeki nesnellik argümanını araştırmacının nesnelliğiyle ilişkilendirmek doğru değildir. Sosyal bilimlerde nesnellik, öznel bakış açılarına sahip farklı araştırmacıların, belirli sistematik gözlem teknikleri yoluyla aynı sonuca ulaşabilmeleridir (Rubin ve Babbie, 1989:62).

Bir bilim adamı, kendi öznel görüşlerinden uzak bir çizgide araştırmasını yapmak zorundadır çünkü bilimsel bir çalışmada uygulanan gözlem teknik ve süreçlerin tekrarlanabilir özelliğe sahip olması, araştırmacıya kendi öznel bakış açısını özgürce yansıtacağı bir serbestlik sunmaz. Zaten konu ile ilgili literatüre yapılan atıflar, kişinin öznelliğini engelleyen bir durumdur. Amacı, amacın önemini ve yöntemin uygunluğunu savunmak, diğer araştırmacıların değerlendirme yapmasını sağlar ve araştırmayı bireysellikten çıkarır. Dahasu bulguların soyutlama yoluyla bilgiye dönüşümü sürecinde ilişkilendirme yapılan diğer bulgu ve bilgiler de farklı araştırmacıların çalışmalarından gelmektedir. Bu haliyle bilim, “kollektif bir girişim”dir.