İLETİŞİM BİLGİSİ - Ünite 1: İletişime Giriş Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: İletişime Giriş

Giriş

Fiziki ve daha da ötesi kültürel bir varlık olarak insanı insan yapan en önemli özelliği tabii ki dildir. Dil denilince akla hemen konuşma gelebilir dolayısıyla iletişim denilince onu hemen konuşma, insan ile insan arasındaki sözel bir süreç olarak tanımlama eğiliminin ağır bastığı görülür.

Bu ilk bakışta doğru olabilir ama sadece bu kadarla yetinmemek gerekir. Çünkü iletişim insanın varlık sürdürme biçiminin bir ürünü, daha da ötesi bu varlık sürdürme biçimine göre değişime uğrayan, anlam kazanan ve bu yönüyle insana özgü bir olgudur. Yani iletişim, doğal çevresi, araç gereçleri, üretim sürecindeki öbürleri ile ilişkileri, bu ilişkilerin taraflar nezdinde kabulünü sağlayan değerler sistemi ile insanın kültürel varlığının temelinde yer alır.

Bir anlamda, doğayı dönüştürürken, kendi yaşamsal ihtiyaçları için onu kullanırken ürettiği her ne varsa bunu üretme yöntemi, bu yöntemin zorunlu kıldığı ilişki biçimleri ve bu yöntem ile onun zorunlu kıldığı ilişki biçimlerine yüklediği anlamların devamlılığı için iletişim bir gerekliliktir. Bu nedenle iletişim sadece insan ile insan arasındaki basit bir sözel süreç değil, bu sözel sürecin temsil ettiği anlamların inşa edilişidir.

Dil, sevinç, acı, şaşırma gibi tepke (dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, yansı, refleks) seslerin ötesinde; doğayı dönüştürme sürecinin de bir sonucudur. Bunu iki şekilde açıklamak mümkündür:

  • İlki, ihtiyaçlarına yönelik üretirken ve tabii ki çok önceleri avlanırken yapıp ettiklerinin ürünüdür; yani dil ile hareket birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. İnsanın benzer olay, durum ve zamanlarda eylerken çıkardığı sesler, zamanla sözcüklere dönüşür.
  • İkincisi ise yine ihtiyaçlarına yönelik doğayı dönüştürme kaygısı ile eylerken önce doğal olana benzer ve daha sonra da ondan farklılaştırarak, giderek incelen yeteneği ile araçlar üretirken çıkardığı tepke seslerin bir süre sonra, o aracı anlatmak için bildirişme yani iletişim amaçlı kullanılması sonucu sözcüklere dönüşmesidir.

Dil, insanın çalışırken, yaşamını devam ettirebilmek için doğa ile mücadelesi içinde eylerken ve üretirken, olayları ve nesneleri yansıtma amacıyla ürettiği, somuttan soyuta, doğadan kültürel yaşama geçişi sağlayan işaretler düzeni olarak tanımlanabilir.

Sözcüklerin kullanım biçimi ve hatta anlamı, bu üretim biçiminden ötekine, o kültürden bu kültüre de değişir. Her üretim biçimi, kendine özgü ilişkileri zorunlu kıldığı gibi; bu ilişkiler kültürden kültüre değişir.

Dilin doğuşu, dolayısıyla iletişim olgusu sadece aktarımla değil; aktarılan sözcüklerin anlamlandırılma süreciyle de yakından ilişkilidir. İletişim bir anlamlandırma sürecidir. Kültürel devamlılığın koşuludur.

İletişimin Kültürel Bağlamı

İletişim genel bir ifade ile kavramı birbirilerine ortamlardaki nesneler, olaylar ve olgularla ilgili değişimleri haber veren; bu nesne, olay ve olgular karşısında benzer yaşam deneyimlerinden dolayı sahip olunan benzer duyguları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce ve duygu bildirişimi olarak tanımlanmaktadır. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta, en basit anlamıyla iletişimin benzer yaşam deneyimlerinden dolayı benzer duygulara sahip olanların oluşturduğu bir topluluk ya da toplumdaki insanlar arasında gerçekleşiyor olmasıdır. İster aktarım süreci olarak ister bir anlam yaratımı olarak ele alınıyor olsun, iletişim kazalarının yaşanmaması için ortak paydaların mevcut olması ön koşuldur.

Kavramın Latince karşılığının türediği communis sözcüğü de bu nedenle, benzeşenlerin oluşturduğu ortaklık ya da topluluk anlamına geliyor. İletişim, belirli bir zaman ve mekânda, aynı fiziki ya da çevresel koşullar içinde yaşamlarını sürdürebilmek için araç ve gereçler üreten, bu araç ve gereçlerin çalışma biçimleri ile ilgili bilgileri derleyen, bunları belirli bir işbölümüne göre kullanan, bu iş bölümünden kaynaklanan farklılıkları olumlayacak değerler ya da bu kişilerin kendilerinin rızasını üreterek bir kimlikte kaynaştırmayı amaçlayan bir etkinliktir.

İletişim gündelik yaşamımızda bize nesneleri, insanları tanımlar; iş bölümü içinde değişik toplumsal roller yüklenmiş insanlara bu rolleri yerine getirirken, bu rol dağılımı çerçevesinde oluşan toplumun o tarih dönemine ait hayat tarzını öğretir, olumlatır ve bu hayat tarzının devamı için gereken değerleri oluşturur, aşılar.

Toplumsal sistemin sürmesini, kendini yeniden üretmesini sağlar. İletişim, belirli bir kültürel bağlamda gerçekleşir; nesneler, olgular ve olaylar belirli bir kültürel bağlamda anlam kazanır ve bu kültürel bağlamın devamlılığı iletişime bağlıdır. İletişim ister bir süreç olarak ele alınsın ister anlamların yaratımı ve değiş tokuşu olarak görülsün, belirli bir ortak kültürel bağlamı gerektirir.

Bir Süreç Olarak İletişim ve Öğeleri

İletişim bir süreç olarak ele alındığında da bir toplumsal etkileşim biçimidir. Bu etkileşim biçimi de belirli bir ortak kültürel bağlamı gerektirir ancak süreç olarak iletişim söz konusu olduğunda sözü edilen kültürel bağlamdan daha çok bu süreçte etkili olan temel bazı iletişim öğeleri ön plana çıkar.

Süreç olarak iletişim, iletilerin ya da mesajların aktarılması ile ilgilenir. Gönderici ve alıcının bu iletileri ya da mesajları nasıl kodladığı ya da bu kodları nasıl açtığı önemli hâle gelir. İletişim kanallarının ve araçlarının nasıl kullanıldığı konu edilir. Etkili olunmasına ve iletilerin ya da mesajların doğru bir biçimde aktarılmasına dikkat edilir. İletişim, bir kişinin diğerinin ya da diğerlerinin davranışlarını, tutumlarını, düşüncelerini ya da alışkanlıklarını etkileme süreci olarak görülür. Eğer istenilen etki sağlanamadı ise iletişimin başarısız olduğu kanaatine varılır ve bu başarısızlığın nedenleri aranıp bulunarak etkili bir iletişimin olasılıkları tartışılır. Böyle bir başarısızlığa neden olan etkenler araştırılırken bu etkenler gürültü gibi kavramlar çerçevesinde tarif edilir.

Kaynak ve Alıcı

İnsanlar iletişim sürecinde temelde iki role sahiptir:

  • Hem kaynak olarak,
  • Hem de alıcı ya da hedef kişi ya da kitle olarak işlev görür.

Kaynak ileti ya da mesaj gönderimini başlatan kişidir.

Alıcı ya da hedef kişi ya da kitle ise bu iletinin ya da mesajın gönderilmesine niyetlenilen kişi, kişiler ya da kitledir.

Kaynak ve alıcı bu rollerini yerine getirirken birbirlerinden bağımsız hareket edemez. Daha doğrusu kaynak ve alıcı kişi, aynı anda ve sürekli olarak birbirinin yerine geçer; yani eş zamanlı bir biçimde kaynak mesajın alıcısı, alıcı da kaynak hâline gelebilir. Bu durum daha çok söylenildiği gibi yüz yüze, bireyler arası ve eş zamanlı iletişim süreci için geçerlidir. Bir başka dikkatle üzerinde durulması gereken husus ise yüz yüze iletişim sürecinde ya da eş zamanlı iletişimi mümkün kılan iletişim teknolojilerinin söz konusu olduğu durumlarda kaynak ya da alıcının bir bilgisayar ya da makine gibi davranmasını beklemenin anlamsızlığıdır. Kaynağın alıcı, alıcının da kaynak olabildiği bu iletişim süreçlerinde iletilerin değiş tokuşu tek bir biçimde ve aynı içerikte olmaz. Kişilerin, geçmişi, yaşı, kültürleri, değerleri, beklentileri ya da alışkanlıkları, iletişim sürecinde iletiler ya da mesajlar karşısında farklı davranılmasında etkilidir.

İleti ya da Mesaj

Herhangi birisiyle (alıcı) iletişim kurma niyetinde olan bir kişinin (kaynak) tasarılarının, düşüncelerinin ya da duygularının sözlü ya da sözsüz biçimidir. Etkileşimin özüdür. İletişim sürecinde iletilen şeydir. Bir alıcı için hazırlanmış, onda belirli bir duygu, düşünce, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliği meydana getirmek üzere kaynak tarafından kodlanmış semboller bütünüdür. İletiler ya da mesajlar, sözlü ya da sözsüz sembollerden oluşur. Harfler, sözcükler, cümleler, rakamlar, çizgiler, renkler, notalar semboldür. Yüz ifadelerimiz, mimiklerimiz, jestlerimiz, ses tonumuz, vücut hareketlerimiz de birer semboldür.

Kanal ve Araç

Sık sık birbirine karıştırılan iletişim sürecinin iki önemli ögesidir;

  • Kanal ve
  • Araç.

Kanal sembollerin aktarıldığı fiziksel nesnelerdir: ışık dalgaları, ses dalgaları, radyo dalgaları, sinir sistemi gibi.

İletiyi sembole dönüştüren teknik ve fiziki nesnelere de araç denir ya da daha teknik bir ifade ile söylemek gerekirse iletinin sinyale dönüşmesini sağlayan bu araçlardır. Radyo alıcıları ve vericileri bir araçtır; konuşmaları ses dalgalarına dönüştürür: ses dalgaları ise bir kanaldır. Televizyon bir araçtır; alıcıları ve vericileri yardımıyla görüntü ve sesleri, ışık ve ses dalgalarına dönüştürür: ışık ve ses dalgaları ise araçtır.

Üç tür araçtan söz edilebilir:

  • Bunlardan ilki, ses, yüz ve beden gibi konuşulan sözcüklerin, ifadelerin, jest ve mimiklerin doğal dilini kullanan sunumsal araçlardır ki bu araçlar, iletişim hâlinde bulunan kişileri zorunlu kılar çünkü araç kişidir; eş zamanlılığı yani şimdi ve burada olmayı gerektirir.
  • İkincisi, kitap, resim, fotoğraf, yazı, heykel, mimari, peyzaj gibi iletişimsel bir metin yaratmak için kültürel ve estetik uzlaşımları, ortaklıkları kullanan temsili araçlardır. Bu araçlar, birinci kategorideki araçların kaydedilmiş hâlleridir ki bu yüzden iletişimsel metin olarak adlandırılabilir. Bunlar iletişim hâlinde bulunan kişileri gerektirmez, eş zamanlılık söz konusu değildir; yani şimdi ve burada olma zorunluluğu yoktur.
  • Son araçlar ise telefon, radyo, televizyon, İnternet gibi birinci ve ikinci kategorideki araçların aktarımını sağlarken mühendislik tarafından yaratılan kanalları kullanan mekanik araçlardır. Şimdi ve burada olan ya da iletişimsel metin hâline gelmiş mesajları ya da iletileri, elektrik, ışık, ses ve radyo dalgalarına dönüştürür.

Kod, Kodlama ve Kodaçımı

Kod, belirli bir zaman ve mekânda aynı kültürün üyeleri tarafından kabul görmüş ve paylaşılan anlam sistemidir. Sembollerin hangi bağlamda ve nasıl kullanılacaklarını; iletilerin ya da mesajların oluşturulması için nasıl bir araya getirileceklerini belirleyen kurallar ya da uzlaşımlardan oluşur.

İletişimde kullanılan iki tür koddan söz edilebilir.

  • Bunlardan ilki semboller ve bu sembollerin dil bilgisi kuralları içerecek biçimde düzenlenişinden oluşan sözel kodlar dır. Bütün diller sözel kodlardan oluşur; yani sembol, harf ve sözcüklerden.
  • Sözel olmayan kodlar ise beden hareketlerinden, jestlerden ve mimiklerden, giyimler ve süslenme biçimlerinden, şaşırma, korkma ve heyecan ifade eden seslerden oluşur. Aslında sözcükleri içermeyen bütün kodlar sözel olmayan kodlar olarak tarif edilebilir.

Kodlama; duygu, düşünce, tasarı ya da hayallerin ileti ya da mesaj hâline getirilmesi işidir. Bu kodlama sözel olduğu gibi sözel olmayan biçimde de olabilir.

Kodaçımı ise kodlanarak ileti ya da mesaj hâline getirilen duygu, düşünce, tasarı ya da hayallere anlam atfedilmesidir.

Gürültü

Gürültü, kodlama ve kodaçımı sürecinde ileti ya da mesajın anlaşılırlığına herhangi bir biçimde engel olan her şeydir. Yüksek sesler, dikkat dağıtan görüntüler ve sıra dışı davranışlar, fiziksel gürültü olarak nitelendirilirken akılsal, ruhsal ve anlamsal olarak da ortaya çıkabilir.

Gürültü, fiziksel olabileceği gibi anlamsal farklılıklara neden olabilecek kültürel bağlam ile ilgili de olabilir. Kodlar üzerinde uzlaşım yoksa kullanılan kodlar anlamsal gürültüye neden olacaktır ve bu ortak bir kültürel bağlam söz konusu olmadığında gerçekleşir.

Geri Besleme

Geri besleme, geri dönüt ya da alıcının kaynaktan gelen iletiye cevabı olarak tanımlanabilir. Söylenildiği gibi yüz yüze ya da eş zamanlı iletişimde kaynak alıcı, alıcı kaynak hâline dönüşebilmektedir. Dolayısıyla geri besleme eş zamanlı gerçekleşebilir. Yüz yüze ve eş zamanlı olmayan iletişim süreçlerinde de geri besleme söz konusudur. Ancak bu geri besleme, kaynağın istediği ve amaçladığı biçimde olabileceği gibi, farklı bir anlamın yaratılarak istenilen ya da amaçlanan etkinin dışında da gerçekleşebilir.

Bir Anlam Üretim ve Anlamların Değişim Süreci Olarak İletişim

Süreç olarak iletişimde, iletişim sürecinin olabildiğince akılcı bir biçimde düzenlenmesine dikkat edilir çünkü süreçte belirleyici olan kaynağın alıcı üzerindeki etkisidir. Alıcıda kalıcı düşünce, duygu, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliğini amaçladığı için bunun başarılarak tam denetim sağlayabilmenin önemi üzerinde durulur. Eğer alıcı yani hedef herhangi bir kişi değil de kitle ise iletişimin başlatılma nedeni yine o kitlenin ya da toplumun denetim altına alınarak, istenilen amaç çerçevesinde hareket etmesinin sağlanmasıdır. Ancak anlamların üretimi ve değişimi olarak iletişimde, iletiler ya da mesajlar; yani ileti ve mesaj olarak kodlanmış ürünler, bir metin olarak değerlendirilir ve bu metinlerin insanlarla nasıl etkileştiği üzerinde durulur. Buradaki temel fark, süreç olarak iletişim alıcı olarak tanımlanan hedef kişi ya da kişilerde (kitlede) istenilen duygu, düşünce, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliğinin hiçbir itiraz söz konusu olmadan gerçekleşebileceğini iddia ederken anlamların üretimi ve değişimi olarak iletişimde, ileti ya da mesaj olarak kodlanan metinlerin istenilen duygu, düşünce, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliğini sağlayabileceği gibi, itiraz ile karşılanarak tartışılabileceği ve kabul edilmeyebileceği iddiasını öne sürer.

Daha doğrusu kodaçımına uğratılan ileti ya da mesaj olarak metinler kültürel bağlam içerisinde değerlendirilir. Anlamın üretimi kültürel bağlam ile ilişkilendirilir. İletişim başarısızlığı gibi bir durum söz konusu değildir. Eğer kaynak ile alıcı arasında bir yanlış anlama söz konusu ise bu kültürel farklılıktan kaynaklanır ve alıcının edilgen olmadığı, ileti ya da mesajı olduğu gibi kabul ederek geri dönütleri bu kabule dayalı istenildiği biçimde gerçekleştirmeyebileceği kabulü çok önemlidir. Alıcı etkendir.

Bu iletişim anlayışına göre kaynaktan gelen, kaynak tarafından kodlanan ve alıcıda, hedef kişide ya da kitlede istenilen doğrultuda bir duygu, düşünce, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliği meydana getirmesi amaçlanan iletiye ya da mesaja alıcı, hedef kişi ya da kitle üç biçimde cevap üretir. Bunlardan;

  • İlki, kaynağın istediği biçimde gerçekleşen yeğlenen okumadır. Bu okumada, var olan kültürel bağlam, bu bağlamı var eden başat egemen sistemin istediği gibi yeniden üretilir.
  • İkinci okuma, ileti ya da mesaj olarak kodlanan metnin, olduğu gibi kabul edilmemesi müzakere yoluyla tartışılır hâle getirilmesidir. Aslında bu okuma biçiminde egemen sistemin ürettiği kültürel bağlam benimsenmiştir ancak yine de alıcı, bu kültürel bağlama ait metni sorgular. Bu metnin atıfta bulunduğu egemen sisteme ait konuya özgü değişiklikler yapılmasına yönelik düşünceler geliştirir.
  • Son okuma biçimi ise egemen sistemin ürettiği kültürel bağlamın içinden çıkan ve kodlanarak alıcıya, hedef kişi ya da kitleye gönderilen ileti ya da mesaj olarak metnin istediği okuma gerçekleşmez ve bu okuma tamamen muhalif bir biçimde reddedilir. İstenilen okuma biçimini alıcı fark eder ve kendine dayatılan bu okuma biçiminin dışında bir düşünce ile okumasını gerçekleştirir.

Öyleyse üç tür okuma, yani alıcı tarafından gerçekleştirilen üç tür kod açımı söz konusudur:

  • Yeğlenen,
  • Müzakereci ve
  • Tamamen muhalif.

İletişim Tanımları

  • İletişim, kaynak ile alıcı arasında eş zamanlı ya da değil, bir bilgi aktarım sürecidir.
  • İletişim, kaynak tarafından kodlanan iletilerin ya da mesajların alıcıya uygun bir kanal yardımıyla iletimidir.
  • İletişim, alıcıda, hedef kişide ya da kitlede herhangi bir etki yaratarak duygu, düşünce, davranış, tutum ve alışkanlık değişikliği amaçlayan bir etkinliktir.
  • İletişim, rastlantısal bir biçimde ve üzerinde belirli bir uzlaşmaya varılmış kodlama yöntemleri ile bir araya getirilen sembollerle belirli anlamların yaratımı ve bu anlamların değiş tokuşudur.
  • İletişim, var olan kültürel bağlamı kabul ettiren ve genleştiren anlamların üretimi ve bu kültürel bağlamı biçimlendiren egemen sistemin değerleri ile ilgili toplum üyelerini ikna etme sürecidir.
  • İletişim, içinde yeşerdiği kültürel bağlamın devamlılığını sağlayan metinlerin aktarımıdır.
  • İletişim, var olan kültürel bağlam ile ilgili iletilen iletilerin ya da mesajların alıcı, yani hedef kişi ya da kitle tarafından tartışılarak, sorgulandığı ve bu tartışma ve sorgu sonunda yeni anlamlar içeren iletilerin ya da mesajların üretildiği bir anlam değiş tokuşudur.

Bu tanımlar kuşkusuz daha da çoğaltılabilir. Ancak bunlar temel olarak iki iletişim biçimini de tanımlamak için yeterlidir.