İLETİŞİM ORTAMLARI TASARIMI - Ünite 6: Televizyon Program Tasarımı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Televizyon Program Tasarımı
Giriş
Televizyon, hem bir endüstridir, hem teknolojik bir araçtır; hem kültür ve sanat üretimidir, hem de eğlence kaynağıdır. Ayrıca siyasal ve toplumsal bir kurumdur. Televizyon ulaştığı kitle ve bu kitleyi bilgilendirme potansiyeli bakımından kendisinden önceki iletişim araçlarından çok daha büyük bir kapasiteye sahiptir.
Dramatik Yapımlar
Televizyonun kendine özgü anlatım biçimlerini sergileyebildiği değişik program türleri vardır.
Dizi Filmler
Dizilerin formatları televizyonun yapısal özelliklerine çok uygun olmasından dolayı izleyici algılama, bağlantı kurma gibi durumları diğerlerine göre daha kolay yapmaktadır. Televizyonda yayınlanan dizi filmler neredeyse bitimsizdir; aylarca, yıllarca devam edebilir. Dizi film öyküleri bir ana olay örgüsünün yanı sıra, içiçe geçen çok sayıda yan olay örgülerinden oluşur. İzleyicilerin bir sonraki bölüme katılmasını sağlama alma tekniği olan, izleyiciye “kanca atma” ilkesi dizi filmlerin anlatı yapılarının özüdür.
Yapım Süreci
Televizyon programı yapım süreci; yapım öncesi aşama, yapım aşaması ve yapım sonrası aşamalarından oluşur.
Televizyon yapımlarının her türünde olduğu gibi dramatik dizi filmlerin gerçekleştirilmesindeki ilk aşama fikir ya da temanın geliştirilmesidir. Temadan sonraki aşama senaryonun yazılmasıdır. Senaryonun evreleri; özet (synopsis, sinematografik konu), geliştirim (treatment, taslak), ayrımlama (sinematografik öykü), çekim senaryosu (shoting script, çevirim senaryosu).
Karakterleri açısından dizi filmler, öyküye dayanan anlatılar ve kişiye dayanan anlatılar olarak ikiye ayrılabilir.
Senaryonun yazılmasından sonraki aşama oyuncuların ve yönetmenin belirlenmesidir. Daha sonra yapımcı, yönetmen, televizyon kanalı yetkilileri ve yapım ekibinden bazı görevlilerin katıldığı bir yapım toplantısı yapılır. Bundan sonraki aşama çekimin gerçekleştirildiği aşamadır. Başka bir ifadeyle yapım aşamasıdır. Bu aşamada yönetmen çekim senaryosuna ve önceden planlanan çalışma çizelgelerine göre senaryodaki sıraya bağlı kalmadan çekimleri gerçekleştirir. Programın dramatik yapısını ve anlatım tarzını oluşturan, en son aşaması yapım sonrası aşama, başka bir ifadeyle kurgu aşamasıdır. Bu aşamada sadece çekimler art arda eklenmez, ses, müzik, efekt, grafik ve animasyon gibi yapımın etkisini arttıracak tamamlayıcı unsurlar da kurgu işlemlerinin içine girer.
Diğer programlarla benzer bir üretim süreci olmakla birlikte, televizyonun kurmaca dünyasının en yaygın türlerini içinde toplayan bu formattaki yapımlar tematik olarak ve ele aldıkları konular açısından farklı alt-türler oluşturur.
Durum Komedileri
Durum komedisi önceden düşünülmüş belirlenmiş bir zaman dilimi içinde incelik ve ustalıkla çözüme bağlanan bir çatışma ya da sorun üzerinde odaklanır. Durum komedilerinde izler kitleye benzediği ve onları temsil ettiği varsayılan karakterlerin yaratılması gerekir. Durum komedileri belli bir olay sonucu patlak veren ama çözümleri gayet kolay olan bir küçük bunalımdan bir başkasına sevkedecek şekilde kurgulanan bir anlatı yapısına sahiptir; karakterleri de çoğunlukla küçük sorunları olan mutlu insanlardır ve bu karakterler mutlaka bir ailenin üyesidirler. Teatral köklerin etkisi durum komedilerinde oldukça belirgindir. Bir durum komedisi genellikle 30 dakika süreli olmakla birlikte, daha uzun ya da daha kısa süreli olanları da vardır. Türkiye’de tüm televizyon kanallarında yayınlanan programlar incelendiğinde güldürü programlarının sayıca azlığı açıkça görülür. Türkiye’de komedi yazarlığındaki sayısal yetersizlik, televizyon komedisindeki kısırlığın önemli bir nedenidir.
Pembe Diziler (Soap Operalar)
Pembe dizi (soap opera) türü tümüyle bir Amerikan mamulü olarak önce radyo, sonra da televizyon yayıncılığına girmiştir. Özellikle gündüz saatlerinde yayınlanan bu diziler bu nedenle “soap” yani “sabun” opera olarak adlandırılmıştır. Hedef kitle kadınlar , özellikle ev kadınlarıdır. Programların yayın periyodunun sıklığı, her gün aynı saatte yayınlanıyor olması alışkanlık yaratmada birincil etkendir. Böylelikle pembe dizi izlemek bir ev kadınının gündelik işlerinden biri, günlük rutin yaşamının bir parçası olacaktır. Yapımın gerçekleştirilmesinde malzeme ve konudan çok hedef tüketici kitlelerin istekleri göz önünde tutulur. Bunlarda bütünlük ve çeşitlilik yoktur. Pembe dizilerin diyalogları çoğunlukla yapay ve hantaldır, yönetimleri banaldir, incelikten yoksundur. Oyunculuk çoğu kez yeterince prova yapılmadığı için özensiz ve savruktur. Ayrıca bu dizilerin üretimi olabildiğince ucuza çıkmasına çalışılarak gerçekleştirildiğinden mekan kullanımı, dekor vb. için çok az para harcanır.
Belgeseller
Belgesel sözcüğü alışılagelen bağlamı içinde düş gücüne dayanan anlatılara karşıt olarak, dış dünyada şilen olup biten bir şeylere tanık olma anlamına gelir. Özellikle kamu hizmeti yayıncılığının önce Batı Avrupa’da, daha sonraları dünyanın diğer bölgelerinde yaygınlaşmasıyla birlikte, bilgilendirme, eğitme ve eğlendirme gibi temel amaçlar genelde kamu hizmeti yayıncılığı özelde ise belgesel için kullanılır olmuştur. Belgeselin en önemli niteliği, izleyiciden olaylar ve kişilerle kendini özdeşleştirmek yerine, bunları tartıp yorumlamasını beklemesidir. Belgesellerin konusunun mümkün olduğunca açık ve kısa olarak sunulması gerekir. Belgeselde tartışılan her nokta çabucak kavranabilecek bir niteliğe sahip olmalıdır. Belgesellerin çoğu, normal film boyutunda algılanırlar; ancak pek çok belgesel, sinema filminden daha kısadır. Belgeselin birincil malzemesini görüntülerin oluşturmasına karşın yine aynı kategoride sayılabilecek bir başka kaynak daha vardır: Söyleşiler.
Belgesel izleyicileri arasında okuma yazma bilmeyenlerden, üniversite mezunlarına, belgeselde ele alınan konunun uzmanından, daha önce konu hakkında hiç bilgisi olmayanlara kadar, çok farklı özelliklerde insanlar bulunmaktadır.
Çocuk Programları
Çocukların televizyon izler kitlesinin büyük bir bölümünü oluşturmasına karşın genellikle gereksinimleri ve beklentileri açısından en çok göz ardı edilen kesim olduğu bir gerçektir. Farklı ülkelerde çocuklara yönelik yayınlar konusundaki yasal düzenlemelere bakıldığında “çocuk” tanımında farklılıkların olduğu görülmektedir. Çocuk izler kitlenin de kendi içinde okul öncesi kesim, ilköğretim ya da ortaöğretim çağı gibi çeşitli kesimlere ayrılması yayıncıların işini daha da zorlaştırmaktadır. AGB izleyici panelini oluşturan çocuk ve gençlik kesimini, 5-11 ve 12-19 yaş gruplarına bölmüştür. Çocuk ve gençlerin oluşturduğu izler kitlenin oldukça büyük bir pazar oluşturması nedeniyle, hemen hemen her gelişmiş ülkede çocuklara yönelik yeni televizyon kanallarının kurulduğu görülmektedir.
Çocuk izleyici denilince akla ilk gelen çizgi filmdir. eğitici yayınlara ağırlık vermek ticari açıdan bir risk olarak değerlendirilmektedir. Bunun nedeni ise, eğitsel amaçlı yayınların izlenme oranlarının, eğlence programlarına kıyasla daha düşük olmasıdır. Çizgi filmlerin uluslararası program pazarında çok ucuz olması ve bu filmlerin bir başka dilde seslendirmesinin çok kolaylıkla yapılabilmesi nedeniyle yayıncılar bu tür programlara yönelmektedirler.
Çocuk izleyicilerin değişen izleme alışkanlıkları nedeniyle, geleneksel zaman diliminin dışına çıkarak yetişkin izleyici kuşağına doğru kayması, televizyon ile çocuklar arasındaki ilişkiyi daha da problematik hale getirmektedir. Çocuk hangi programı, ne miktarda izleyeceğini ailesini örnek alarak öğrenmektedir.
Televizyonla ilişkisinde çocuk, kendisini cezbeden programların etkisiyle televizyonu bir arkadaş, bir bilgi kaynağı hatta bir dil edinim ve öğrenim aracı olarak kullanmaktadır. Çocuk programlarının vazgeçilmez film türü olan çizgi filmler, doğru amaçlar için kullanıldığında, toplumsal ve kültürel yaşamda çok önemli işlevleri başarıyla yerine getireceği kuşkusuzdur.
Haber Programları
Televizyon haberciliğinin en önemli özelliği canlı yayın yapabilme imkanıdır. Televizyon haberciliğinde öncelikler konusunda hiç kuşku duymadan söylenebilecek şey, herhangi bir olayın haber niteliği taşıyıp taşımadığı noktasında yoğunlaşır. Daha sonra hangi haberin önce, hangi haberin sonra verileceği konusu önem kazanır. Televizyon, görsel-işitsel bir anlatım için yapılmış bir araçtır ve ideal olanı, haberlerde konu edilen her olay ya önceden kaydedilmiş olmalı ya da olay yerinden kameralar aracılığıyla canlı olarak yayınlanmalıdır.
Televizyon haberleri, süreleri 5 ila 10 dakika arasında değişen ara haber bülteni ve 30 ila 45 dakika arasında değişen ana haber bültenlerinde yer alır.
Televizyon haberciliğinde amaç olaylar konusunda bilgi vermek ve bu bilgiyi görüntülü olarak vermek olduğuna göre, her gün yeni pek çok olayı izlemek ve görüntülemek zorunluluğu vardır.
Eğitim Programları
Toplum yaşamını etkileyen en önemli kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun başta gelen işlevlerinden biri de eğitimdir. Eğitim aracı olarak televizyon öğretimi destekleme, zenginleştirme, bilgi verme, yönlendirme, rehberlik, uyarı, açıklama, özetleme, pekiştirme, güdüleme, ilgi uyandırma, boşlukları doldurma, çalışma hızı empoze etme, bir kaynağı geniş kitlelere götürme, tutum değiştirme, ulaşılması güç olgu ve olayları sunma gibi amaçları gerçekleştirmek için kullanılmaktadır. Eğitim programları da, tıpkı diğer televizyon programlarında olduğu gibi planlama, hazırlıklar ve televizyona uyarlama aşamalarıyla başlar.
Eğitim programlarının özellikleri; estetik kaygı ve eğlendirmekten çok, hedef kitlesini bilgilendirmek, onların davranış, tutum ve düşüncelerinde değişiklik yapmaktır. Televizyon eğitim programlarının öğretici olması için; bütünlük taşıması, içinde merak, aksiyon, bilgi, kişisellik, gerçeklik ve yenilik ögeleri taşıması gerekir.
Müzik-Eğlence Programları
Televizyonun başta gelen işlevlerinden biri de eğlendirmedir. Müzik, eğlence programlarının hemen hemen vazgeçilmez ve ağırlıklı bir ögesi durumundadır. Konulara eğlenceli, mizahi bir üslupla yaklaşan, insanlarda hoşlanma duygusu yaratmaya yönelik unsurlar taşıyan, onlar üzerinde belirli estetik heyecanlar yaratabilecek her şey eğlencedir.
Bu tür programlar biçim ve içerik yönünden çok fazla değişkenlik gösterir. Bu nedenle müzik-eğlence programları konusunda katı kurallar vermeye çalışmak oldukça zordur. Müzik programlarında kullanılacak görsel malzeme ilginç olmalı ve aynı zamanda müziği ritm, karakter ve yorum yönleriyle tamamlayıcı olmalıdır. Ses ve görüntü birlikteliği oluşturulmalı ve izleyiciye kameraların varlığı hissettirilmemelidir.
Bir müzik programı yalnızca türkülerden, yalnızca şarkılardan, yalnızca enstrümantal ezgilerden ya da yalnızca danstan oluşabileceği gibi tüm bunları belirli akış içinde karma olarak da sunabilir ve çeşitlilik açısından daha başarılı olabilir.
Televizyon alanında uydu yayıncılığı ile başlayan rekabet ve daha fazla kar ancak daha fazla izleyiciye ulaşmakla mümkündür. İzleyicinin günlük yaşamındaki ihtiyaçlarını da göz önüne alan bu kanallar, eğlence amaçlı programlara yayınlarında büyük yer vermişlerdir.