İNSAN VE DAVRANIŞ - Ünite 7: Stres ve Çatışma Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Stres ve Çatışma
Stres Kavramı ve Stresin Tanımlanmasına İlişkin Yaklaşımlar
Stres günlük yaşamda çok sık kullandığımız bir sözcük olmakla birlikte, strese ilişkin farklı bakış açıları sebebiyle tanımlanması güç bir kavramdır. Bazı araştırmacılar stresi tanımlarken; organizmanın verdiği tepkileri ve başımıza gelen olayları temel almışlardır.
Stresin Tanımlanmasına İlişkin Yaklaşımlar
Araştırıma konuları olarak, kişinin karşılaştığı olaylar, günlük sıkıntılarımız, ve sebep olduğu sağlık problemleri stres konusunun temel yaklaşımını gösterir.
Organizmanın Verdiği Tepkiler Temel Alınarak Yapılan Açıklamalar
Stres hakkında psikoloji alanında yapılan çalışmalar, organizmanın strese nasıl tepkiler verdiğinin araştırılması ile başlamıştır. Kişilerin başlarına gelen büyük yaşam olaylarının ve günlük sıkıntıların kişi üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Selye’nin genel adaptasyon sendromuna göre kişi stresli dönemlerinde 3 aşamadan geçer.
- Alarm
- Direnme
- Tükenme
Bu yaklaşım kişileri sadece fizyolojik açıdan değerlendirdiği için eleştirilere maruz kalır.
Büyük Yaşam Olayları
Kişinin günlük yaşadığının dışında karşılaştığı veya çevresinde olan olaylar kişiyi derinden etkiler. Bu büyük yaşam olayları çerçevesinde uyum ölçeği isimli değerlendirme listesi yapılmıştır. Bu listeye göre insana en çok stres yaratan işler ölüm, işten atılma, ayrılma , iflas etme gibi konulardır.
Günlük Sıkıntılar
İnsanları günlük yaşamında huzursuz eden, hayallerin yıkan bir takım olaylardır. Bunlara sevdiği bir eşyayı kaybetmek te dahildir. Ama tüm bunların insanlar üzerinde direk stres etkisi yapmadığını, bunun yanında kişilerin inançlarının ve karakterinin de önemli bir rol oynamaktadır.
Başımıza Gelen Olaylar Temel Alınarak Yapılan Açıklamalar
Bu bakış açısında kişinin başına gelen olayların kişi üzerinde yaratacağı stres üzerine odaklanılır. Bu yaklaşım, kişinin aşıldık hayatının dışında karşılaştığı trafik kazası, ölüm, boşanma, hamilelik gibi büyük yaşam olayları ve kişinin günlük rutininde karşılaştığı hayal kırıklıkları, huzursuz edici durumlar içeren, eşya kaybetme, gürültü gibi günlük yaşam olayları olarak ikiye ayrılır.
Lazarus ve Folkman’ın Strese İlişkin Transaksiyonel Modeli
Lazarus ve Folkman (1987), stresi kişi ve çevre arasındaki ilişki bağlamında tanımlamışlardır. Modelde strese ilişkin bilişsel değerlendirme ve başa çıkma olarak iki faktörün belirleyici olduğu ortaya konulur.
Bilişsel değerlendirme, bir durumun kişi açısından neden ve ne kadar stresli algılanacağıdır. Bilişsel değerlendirme birincil ve ikincil değerlendirme olarak incelenir.
Birincil değerlendirme, bir stresörle karşılaşan birey bu duruma ilişkin zarar-kayıp, tehdit, meydan okumamücadele yorumlamalarını yapmasıdır. Zarar-kayıp; kişinin hâlihazırda bir kayıp yaşaması, tehdit kişinin yakın zamanda bir zarar-kayıp yaşayacağını düşünmesi, meydan okuma-mücadele ise kişinin bir konuda tüm fizyolojik ve psikolojik kaynaklarını kullanması gerektiğini bilir.
İkincil değerlendirme, kişinin “stresle nasıl başa çıkabilirim?” sorusunu sorduğu değerlendirmedir.
Stresle Başa Çıkma
Başa çıkma, kişinin içsel ve dışsal taleplerin kendisine yük bindirdiğini algıladığında ortaya çıkan ve buna bağlı olarak sürekli olarak değişen bilişsel ve davranışsal gayretleridir. Başa çıkmayı açıklayan yaklaşımlar;
- Transaksiyonel Model
- Kişi İçi Başa Çıkma Kaynakları
- Savunma Mekanizmaları
- Kişi Dışı Başa Çıkma
Transaksiyonel Model: Kişinin değerlendirmesine göre stresörün tanımlanması ve sonrasında stresle başa çıkmak için kaynaklarını değerlendirmesidir. Modele göre Lazarus ve Folkman (1987), stresle başa çıkma konusunda problem odaklı stratejiler ve duygu odaklı stratejilere değinir
Kişi İçi Başa Çıkma Kaynakları: Kişilik özelliklerinin stresle başa çıkmada belirleyici olduğu ve bazı kişilik özelliklerinin stresle ilişkilendirilmesidir.
Dirençli kişilik , yaşamın anlamlı olduğu, geleceğimizi kendimizin seçeceği ve değişimin ilginç ve değerli olduğu düşüncelerini içeren, acıyı ve stresi yaşamın parçası olarak gören bir kişilik özelliğidir.
İyimserlik, iyi şeylerin olacağına inanmaya ve beklemeye yol açan bir kişilik özelliği olarak tanımlanabilir. Olaylara hep iyi tarafından bakıldığı için stresle daha az ilişkilidir. İyimserlik bir kişilik özelliği olarak düşünülürken, “öğrenilmiş iyimserlik kavramı” olarak ortaya atılmış, insan günlük yaşamından öğrendiklerini ve tecrübelerini kullanarak farklı yaklaşımlar yapabilmektedir.
Zihinsel geviş getirme (Ruminasyon) , kalıcı, yineleyen, kişinin kendine odaklandığı bir durumdur. Major depresyonla ilişkili bulunmuştur. Bu yaklaşım stresin etkilerini daha da ağır hale getirir. Kişi sorunlarını analiz etmek için çok çaba harcar ve defalarca aynı problemi kafasında düşünür, hep neden başarısızım veya kendimi neden bu kadar kötü hissediyorum konusunu tekrar tekrar düşünmesi ruminasyon dur. Böylece kişi bu döngüden bir türlü kurtulamayacaktır.
Savunma Mekanizmaları: Bastırma, yansıtma, yadsıma, özdeşim kurma, regresyon, entellektüalizasyon, karşıt tepki geliştirme, yer değiştirme, yüceltme basamaklarından oluşan, kişiyi stresten ve olumsuzluktan koruyan bir kavramdır. Başa çıkma mekanizmalarıyla aynı işlevde fakat farklı yapılardadır.
Savunma mekanizmaları olarak da,
Yadsıma , gerçeği bir noktada reddetmektir, çünkü kişi gerçekle başa çıkamayacağını bilmektedir.
Bastırma , istenmeyen duyguları unutmayı kafasından atmayı denemesi,
Yansıtma , sorunları etrafındakilere yükleyerek problemleri paylaşmak,
Özdeşim kurma , problemleri başkasının kişisel özelliklerine benzetmesidir,
Regresyon , bir engellemede çocuklaşması,
Entellektülizasyon , problemleri dolaylı bir şekilde anlatmaya çalışması,
Karşıt tepki geliştirme , kendi duygularına zıt duygular geliştirmesi,
Yer değiştirme , bastırılmış güdüleri ikame güdülere yöneltmek, karsına kızan kişinin hıncını başkasından alması,
Yüceltme , problemleri amacından saptırarak kabul ettirmeye çalışmak.
Kişi Dışı Başa Çıkma: Stresle başa çıkma konusunda kişinin dışarıdan sosyal destek alarak rahatlamasıdır. Maddi destek almak, üzücü bir durumda teselli görmek vb.
Sosyal destek , kişinin sahip olduğu kişiler arası ilişkiler ve sosyal ağlar ya da bu ilişkilerin kişi için nasıl bir fonksiyonu olduğu bağlamında tanımlanır. Kişinin aldığı sosyal desteğin az ya da hiç olmaması durumunda kişinin psikososyal sağlığı olumsuz yönde etkilenirken, sosyal desteğin yeterli olması strese karşı tampon etkisi yapar.
Çatışma Kavramı
Kişi için önemli stres kaynaklarından biri de çatışmadır. Çatışma pek çok kişisel ve sosyal değişmenin kaynağı olabilir ve genellikle olumsuz bir kavram olarak nitelendirilir. Çatışmalar çeşitlilik gösterdiği için net bir tanımlaması olmamakla birlikte stres konusu bağlamında 2 farklı türüyle ele alınır.
- Kişi İçi Çatışma
- Kişiler Arası Çatışma
Kişi İçi Çatışma: Kişinin zihnindeki düşünceler arasında uyumsuzluk ya da tutarsızlık olduğunda kişi içi çatışma yaşanır. Bu çatışmalar; yaklaşma-yaklaşma çatışması, yaklaşma-kaçınma çatışması ve kaçınma-kaçınma çatışmasıdır. Kişi iki çok sevdiği şeyi yapmak istiyor ama içinden sadece birini yapmak zorunda kalması. Veya kişi hiç sevmediği işi yapmak zorundadır ama birisini seçecektir, örnek olarak ya askerlik yapacak yada topluma hizmet eden bir kuruluşta çalışacaktır. Ama bunlardan ikisinde yapmak istememektedir.
Yaklaşma-yaklaşma çatışması , iki çekici alternatif içeren bir durumda birini seçmek durumunda, yaklaşma - kaçınma çatışması , hem olumlu hem de olumsuz özellikleri içeren tek bir durumla başa çıkmak durumunda, kaçınma-kaçınma çatışması ise iki alternatifin de eşit derecede olumsuz sonuçlarla ilişkili olma durumunda yaşanır.
Kişiler Arası Çatışma: Wall ve Callister (1995)’ e göre, kişiler arası çatışma bir kişinin diğer kişiyi kendi çıkarlarını olumsuz etkileyen biri olarak algıladığında ortaya çıkan kişiler arası süreçtir. Bu durumda kişinin yaşadığı stres, onun çatışma ile nasıl başa çıktığı ile ilgilidir. Bu tip olaylar ise, romantik ilişkiler, iş hayatındaki ilişkileri, evlilik ilişkileri insanlarda devamlı ön plana çıkan çatışma ilişkileridir.
Çatışmayla Başa Çıkma
Çatışmayla başa çıkma kişilerarasında farklılıklar göstermektedir. Konuyla ilgili geliştirilmiş pek çok model vardır. Burada Blake ve Mourton (1964; akt.: Weaver, 1996) tarafından önerilmiş, işbirliği ve güvenlik boyutlarında temellendirilmiş olan modelden bahsedilecektir. İki boyutun farklı kombinasyonları, farklı çatışma stilleri ortaya koyar.
- Rekabet
- Ortak çalışma
- Kaçınma
- Uyum sağlama
- Uzlaşma
Rekabette , bireyin kendi ilgi ve ihtiyaçlarını diğer tarafın kaybetmesi pahasına ilk sıraya koyar. Ortak çalışma , yüksek düzeyde işbirliğinin ve girişkenliğin birliktelik gösterdiği, zaman alan bir stildir. Kaçınma , kişi için düşük işbirliği ve girişkenliğin olduğu, kalıcı bir çözüm sağlamayan, sadece kişinin sakinleşmesine yarayan bir stildir. Uyum sağlamada , kişi diğer tarafın ilgi ve ihtiyaçlarını ön planda tutar. İşbirliği yüksek, girişkenlik düşüktür. Uzlaşma , çatışmanın her iki tarafının kendi ihtiyaçlarını bir miktar karşıladığı, işbirliği ve girişkenliğin çözüm için orta noktada tutulduğu bir stildir.
Çatışmada kişiler zorlukları aşabilirse, stres ile başa çıkarsa, kişilere yarar sağlayacaktır.
Çatışma ile başa çıkarken bu stillerin yalnızca birini değil birkaçını kullanmak daha etkili olacaktır.