İNTERNET YAYINCILIĞI - Ünite 5: Siber Kültür Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Siber Kültür
Giriş
Küreselleşmenin hız kazanması sürecinde bilgisayar teknolojilerinin; ekonomik, siyasal ve kültürel alanların biçimlenmesinde büyük rol oynadığını söyleyebiliriz. İnternet, doğası gereği sahip olduğu özelliklerle birlikte yeni bir kültürel mekan, özgürlük, gerçeklik gibi olanaklar sunmanın yanında alışkanlıkların, kültürel formların ve kimliklerin değişmesini de sağlamıştır.
Siber Kültür Nedir?
Siber terimi sibernetik kökeninden gelmektedir ve ilk olarak 1958 yılında, canlılar ile makineler arasındaki iletişim disiplinini inceleyen Sibernetik biliminin babası sayılan Louis Couffignal tarafından kullanılmıştır. İnternet, iletişim yöntemi açısından siber; yarattığı ortam açısından sanal bir dünyadır.
Siber kültürü kabaca iletişim, eğlence, iş gibi çeşitli amaçlarla bilgisayar ağlarının kullanılması sonucu ortaya çıkan kültür şeklinde tanımlayabiliriz. Siber kültürün sınırlarını belirlemek zor olmakla birlikte genel olarak sanal toplulukların internet ortamında gerçekleştirdiği etkinlikler sonucu ortaya çıkan kültürel yapılara işaret edilmektedir. Siber kültür ile sadece bilgisayar ve internet teknolojilerinin kullanımı sonucu ortaya çıkan kültür değil, bilgisayarların aracılık ettiği bir kültür olduğu vurgulanmaktadır.
Siber Kültür Nerede Oluşuyor?
Siber kültür internet teknolojilerinin kullanılması sonucu oluşan normlar bütünüdür. Şimdi siber kültürün oluştuğu ortamlara bir göz atalım. Aşağıda verilen örneklerle sınırlı olmamakla birlikte siber kültürü besleyen öğeler şöyledir:
- Bloglar,
- Sosyal ağlar,
- Oyunlar,
- Sohbet ortamları,
- Tartışma ortamları,
- Sanal dünyalar.
Siber Kültürün Nitelikleri
Tıpkı gerçek yaşamda nasıl tek bir kültürün varlığından söz edemiyorsak aynı şekilde sanal toplulukların oluşturduğu tek bir siber kültürden de söz edemeyiz. Sürekli yenilenen ve zenginleşen iletişim ortamlarının sunduğu olanaklarla birlikte kullanım alışkanlıkları ve yaklaşımları da değişmektedir. Coğrafi sınırları yoktur, dünyanın her yerinden ortak ilgi alanlarına ve görüşlere sahip kişilerin bir araya geldiği sanal topluluklarda yer alan bireyler bu kültüre katkıda bulunabilir. Farklı sosyal grup ve statüye sahip bireyler sanal topluluklarda bir araya gelir. Sosyalleşme açısından siber yaşam alanları, gerçek hayatın kısıtlamalarına sahip olmaması ve statü farklarını ortadan kaldırması nedenleriyle gerçek yaşamdan çok farklıdır.
Avatar, sanal ortamlarda bireylerin kendilerini temsil etmesi için kullandıkları grafiksel görüntüleridir. Aynı zamanda kişilerin sanal kimlik kazanmasını sağlayan en önemli öğelerden biridir.
Dost Meclislerinden Sanal Topluluklara Geçiş
Bireyler yeni iletişim ortamlarında, nelerin yapılacağı, nelerin yapılmayacağı, iletişim biçimi ve dili, kimlik oluşturma gibi kendi içinde kuralları olan sanal topluluklara katılmaktadır. Sanal topluluklar, gerçek yaşam ortamlarından farklı olarak bazı yenilikler ve değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. İnternet, geleneksel yapılardan farklı olarak yeni tür ilişkileri ve bu ilişkiler sonucu ortaya çıkan sanal toplulukları gündeme getirmiştir.
Sanal Topluluklar
Sosyal medyanın bireylere sunduğu kendi iletişim ortamını yapılandırma sürecinin bir ürünü de sosyal ağlar üzerinde kurulan sanal topluluklardır. Bireyler sanal topluluklarda; bilgiye ulaşma ve takip etmenin yanı sıra içerik oluşturma, var olan içeriğe yorum yapma, etiketleme ve paylaşma yoluyla bilgiyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda inşa etme imkanı bulmuşlardır. Böylece iletişim ortamlarında birey pasif konumdan sıyrılarak kendi ortamını desenleyen, yorum yapan, katkıda bulunan ve bu katkılarından dolayı sorumluluk taşıyan, ortama ilişkin farkındalık düzeyi gelişmiş konuma geçmiştir.
Sanal topluluk ortamları bireylere kişiselleştirilmiş uygulamalar sunarken içeriğin kullanıcılar tarafından oluşturulmasına, düzenlenmesine ve paylaşılmasına olanak sağlar.
Sanal topluluk ortamlarında gerçekleştirilen temel etkinlikler şöyledir:
- Profil oluşturarak topluluk içerisinde kimlik kazanma,
- İçerik oluşturma ve yayımlama,
- Toplulukta yer alan diğer bireylerin yayımladığı içeriklere ulaşma ve katkıda bulunma,
- Arkadaşların dahil olduğu topluluklara erişerek yeni topluluklara katılma.
Sanal topluluk faaliyetlerinin artması ve buna bağlı olarak siber kültürün yaygınlaşmasının, mobil cihazlarla bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Mobil teknolojilerin sunduğu imkanlar, siber yaşam ile gerçek yaşamın iç içe geçmesini ve birbirini beslemesini sağlamıştır.
Sanal Topluluklara Özgü Kavramlar ve Alışkanlıklar
Sanal toplulukların tarihsel gelişimiyle birlikte kendine özgü sosyal normları ve günlük yaşamdan farklı bir iletişim dili oluşmuştur. Bireyler sanal topluluklar içerisinde kendilerini ifade edebilmek, var olan içeriğe katkıda bulunmak ve diğer bireylerle iletişim kurmak amacıyla bu özel dili kullanır. Örneğin bir kişi uzun zamandır iletişim kurmadığı bir arkadaşını dürtebilir, yani uyarabilir. Böylece sözsüz bir mesaj göndermiş olur ve ardından bu iki kişi arasında iletişim başlar. Benzer şekilde bireyler, topluluk içerisindeki kişilerin paylaşımlarını beğenmek yoluyla hayranlıklarını ifade edebilir; bir kişinin yayımladığı içeriği izleyebilmek için takipçisi olabilir ya da kişinin paylaşımlarının topluca yayımlandığı bölüm olan kullanıcı duvarına katkıda bulunabilirler.
Sanal topluluklarda kullanılan beğenme, dürtme gibi sözsüz iletişim unsurları, gerçek yaşamda iletişim kurmakta zorlanan, çekingen kişilerin bu ortamlarda rahatlıkla kendini ifade etmelerine yardımcı olmaktadır. Yayınlanan bir haberi ya da fotoğrafı tek bir tuşa basarak gerçekleştirdiği beğenme eylemi ile çekingen bir birey, konu hakkındaki fikrini sözlü olarak söylemeye gerek kalmadan açıklama fırsatı bulabilir.
Bireyler bir sanal topluluğa katıldıktan sonra daha önce bu ağa katılmış diğer arkadaşlarına ulaşmaları için yönlendirilir. Sanal topluluklar arkadaş önerme özelliğiyle kişinin ilgi alanlarına ve profil bilgilerine dayanarak ağdaki tanıyor olabileceği diğer kişileri önerir. Böylece ağın genişlemesini ve kişinin daha fazla etkileşimde bulunmasını destekler.
Sanal Toplulukların Toplumsal Etkileri
Sanal Topluluklar ortak görüşleri, inançları, beğenileri olan bireyleri bir araya getirdiği gibi bu bireylerin aynı amaç doğrultusunda örgütlenmelerine de olanak sağlamaktadır. İnsanlar bir etkinliği, organizasyon çağrısını ya da bir daveti sanal topluluklar içerisinde paylaşarak duyurmayı tercih etmektedir. Örneğin gerçek yaşamda düğün daveti organize eden bir çift, davet etmek istediği misafirlere tek tek ulaşıp davetiye vermek zorundadır. Benzer şekilde bireyler, toplumsal bir olaya ilişkin tepkilerini dile getirmek için sanal toplulukları tercih etmektedir. Örneğin çocuk istismarını protesto etmek isteyen kişiler sosyal paylaşım sitesindeki profil resimlerine en sevdikleri çizgi film karakterini koyarak sosyal bir soruna dikkat çekmeyi başarmıştır.
Sanal Toplulukların Ekonomisi
İş çözümleri alanında faaliyet gösteren Regus firmasının yaptığı bir araştırmaya göre; müşterilerini sanal topluluklar içerisinde bulmayı hedefleyen firmalar, sosyal ağlarda yürüttüğü pazarlama faaliyetlerine %25’lik bir bütçe payı ayırmaktadır. Küçük şirketler sanal toplulukları yeni müşterilere ulaşmak amacıyla kullanırken, büyük şirketler bu ortamları daha çok var olan müşterilerini elde tutmak ve eğilimleri hakkında bilgi toplamak amacıyla kullanmaktadır.
Sanal Topluluklarda Gizlilik ve Güvenlik
Bireyler günlük yaşamda paylaşmaktan çekindikleri kişisel bilgilerini sanal topluluklarda rahatlıkla paylaşabilmektedir. Bu ortamlarda paylaşılan kişisel bilgiler, gizlilik ve güvenlik konusunda bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Kişiler, bilgilerini paylaşırken dikkatli olmalı, ortamın sunduğu gizlilik ve erişim politikalarını titizlikle incelemelidir. Aksi takdirde ciddi zararlar görebilecekleri sonuçlarla karşılaşabilirler.
Sosyal Medya
İnternet insanlara sesini özgürce duyurma imkanı vermiştir. Yeni medya araçlarının günlük yaşantımızda kazandığı önemle birlikte, haber oluşturma, işleme ve dağıtma süreçlerinde büyük değişiklikler yaşanmıştır. Haberin oluşturulmasından yayınlanmasına kadar geçen sürecin doğru, eksiksiz ve hızlı bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşımaktadır.
İnternet teknolojileri bu noktada, özellikle haberin hızlı bir şekilde aktarımı aşamasında çeşitli olanaklar sunmakta ve habercilik alanında da yeni bir siber kültürün oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Çokluortam olarak ifade edilen metin, ses ve videonun bir arada kullanıldığı haber sitelerinde bireyler, güncel gelişmelere anında ulaşabilmekte, gündemi takip edebilmekte, hatta bu sitelerle etkileşime girerek haberlere yorum yapabilmektedir. Haber sitelerinin etkileşime ne kadar açık olduğu ve çokluortam olanaklarına ne kadar yer verdiği, sitenin takip edilirliği açısından belirleyici faktörlerdir.
Her Birey Bir Haber Kaynağıdır
Sosyal medya, sağladığı olanaklarla birlikte özgürlükçü ve katılımcı bir siber kültürün oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Bugün bireyler tanık olduğu bir olayı herhangi bir kuruma ihtiyaç duymadan sosyal ağlar üzerinde haber yapabilmekte, takipçileri sayesinde geniş kitlelere ulaşarak dağıtımını ve yayılımını sağlamaktadır. Yani her birey siber kültür içerisinde bir haber kaynağı olabilir.
Günümüzde özellikle Twitter sosyal paylaşım sitesi bir haber kanalı olarak algılanmakta, güncel bilgilere ve gelişmelere anında ulaşmak amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır.
Sosyal Öğrenme
Geçtiğimiz on yıl ile karşılaştırdığımızda günümüzde, belirli bir zaman diliminde kişinin ihtiyaç duyduğu ve kullandığı bilgi miktarında büyük artış olmuştur. Geçmişte günlük yaşantımızı sürdürebilmek için sahip olduğumuz özellikler, bugün siber yaşamla birlikte yetersiz kalmaktadır. Aynı anda farklı kanallardan gelen yoğun verinin işlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Öte yandan teknolojinin hızlı sirkülasyonu ile paralel olarak bilginin hızlı tüketilmesi de kurumların ve bireylerin birikimlerini sürekli güncellemeleri ihtiyacını doğurmaktadır. Bu amaçlarla yaşamboyu öğrenme kapsamında elektronik öğrenme (e-öğrenme) yetişkin yaşamında yerini almıştır.
e-Öğrenme, bireylere diğer öğrenenlerle ve öğretim elemanlarıyla coğrafik ayrımlara bakılmaksızın nerede olurlarsa olsunlar birbirlerine erişebilme ve işbirliği içerisinde birlikte çalışma olanağı sunan, öğrenme ortamları ve etkinliklerin internet teknolojileri kullanılarak yapılandırıldığı uygulamalardır.
E-öğrenme ile zaman ve mekan sınırlılıkları ortadan kalkmıştır. Böylece öğretici, öğrenenlerle hem bireysel hem de kitlesel olarak iki yönlü, eş zamanlı ya da gecikmeli iletişim kurabilmektedir. İnternet teknolojilerinin öğrenme süreçlerinde kullanılması da öğrenenlerin bireysel gereksinim ve farklılıklarını gözeterek öğrenme çevreleri tasarlamayı mümkün kılmıştır.
Yaşamboyu Öğrenme Uygulamaları
Yaşamboyu öğrenme, kişilerin öğrenme sürecini yalnızca okullarda belirli bir yaş aralığında değil, yaşamın her aşamasında sürdürebileceği bir süreç haline dönüştürür. Yaşamboyu öğrenme ile bireyler geçmişte kaçırdığı fırsatları yakalayabileceği gibi var olan bilgi ve becerilerini geliştirebileceği, yenileyebileceği olanaklar elde eder.
Yaşamboyu öğrenme faaliyetleri kapsamında yürütülen internete dayalı sertifika programları bireylere, kişisel gelişim ve kariyerlerini ilerletme olanağı sunmaktadır. İnternete dayalı sertifika eğitimleri ile bireyler;
- Esnek, yani kendilerine sunulan çok sayıda program ve ders içeriğinden ihtiyacına göre planlamayı kendilerinin yapabileceği,
- Etkin, zamanlarını daha verimli kullanarak, çalışma hayatlarına ara vermeden, kendilerine sağlanan çok çeşitli uzaktan öğrenme ortamları içinden kendi ders çalışma alışkanlıklarına uygun olanlara ağırlık verebileceği,
- Ekonomik, sadece özel bir alana yönelik eğitim giderlerini karşılayabileceği öğrenme deneyimleri elde edebilirler.
Değişen E-Ticaret Alışkanlıkları
Günümüzde pazarlama alanındaki eğilimler internet reklamcılığına, özellikle de sanal topluluklar aracılığıyla kişilere ulaşma yönüne doğru kaymıştır. Sanal topluluklar, kampanyanın bir parçası hatta çıkış noktası haline gelmiştir. Firmalar yatırımlarını bu topluluklara kaydırarak rakipleri arasından sıyrılıp marka değerini artırmayı başarmış, var olan müşterilerine hitap ederek onları elinde tutmuş, marka sadakati yaratmış, hatta yeni müşteriler kazanmıştır.
Sosyal medya için ciddi yatırımlar yapan Starbucks firması, reklamlarının yayılması ve paylaşılması aşamasında topluluklardaki takipçilerinden büyük destek görmüştür. Bu nedenle firma, tanıtım ve pazarlama faaliyetleri için ayrıca bütçe ayırmak zorunda kalmamıştır.
Sanal Topluluklarda Marka İletişimine İlişkin İpuçları şöyle sıralanabilir:
- Hedef kitlenizi belirleyin,
- Müşteri hizmetlerinizi internete taşıyın,
- Sosyal medyayı yakından takip edin,
- Sosyal medya kullanıcılarına özel promosyonlar ve kampanyalar yapın,
- Sosyal medyayı düzenli besleyin,
- Sosyal medyanın yeteneklerini keşfedin.
Yeni Eğlence Algısı
Günümüzde mobil teknolojilerin sunduğu olanaklarla birlikte, bireylerin müzik dinleme alışkanlıkları da değişti. Artık kişiler seyahat ederken, çalışırken, yolda yürürken ya da dinlenirken müzik dinlemeyi tercih etmekte; bir anlamda müziğini yanında taşımak istemektedir. Siber kültür içinde doğan ve bu kültürün içinde yetişen gençler, mobil eğlence anlayışının temsilcileridir. Mobil teknolojilerin kolay erişilebilir olması sayesinde günümüz eğlence anlayışı da mobilize olmuştur diyebiliriz.
İnsanların vakitlerini eğlenceli bir şekilde geçirmek için oynadıkları bilgisayar oyunları, siber yaşam içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bilgisayar oyunları ile gerçek yaşama ilişkin etkinlikler sanal ortamlara taşınmıştır. Bireyler ayrıca iletişim ve sosyalleşme amacıyla da oyunları tercih etmektedir.
Oyun dışındaki platformlarda çeşitli şekillerde oyun unsurlarının kullanılması anlamına gelen oyunlaştırma (gamification) kavramı günümüzde bankacılıktan, yemek sektörüne kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Oyunlaştırma uygulamaları, rekabet ve eğlence yoluyla kullanıcıların ortama bağlılığını artırmak amacıyla geliştirilmiş bir pazarlama aracı olarak kullanılmaktadır (S: 97-98, Röportaj).
Siber yaşamla birlikte hayatımıza giren bir diğer alışkanlık da bireylerin bulunduğu yeri ve gittiği mekanları paylaşmasıdır. Geolocation (coğrafi konum bulma) olarak adlandırılan bu teknoloji, kişilerin bulundukları konumu paylaşmasına olanak verir. Düşünün ki ilk defa gittiğiniz bir şehirde otel arıyorsunuz, sahip olduğunuz cep bilgisayarında coğrafi konumunuzu paylaşarak çevredeki otel önerilerine ve daha önce bu otellerde kalan kişilerin yorumlarına ulaşabilirsiniz.
İleriye Dönük Yaklaşımlar
Kişilere sanal bir ortamda gerçek dünya yaşantısı sürme imkanı veren sanal dünyalar, kullanıcıların birbiriyle iletişim kurduğu, alışveriş, ticaret, eğitim, tanıtım gibi etkinliklerin tamamen çevrimiçi eş zamanlı olarak yürütüldüğü, kendi ekonomisi olan üç boyutlu ortamlardır.
Günümüzde, arttırılmış gerçeklik uygulamaları siber yaşamın gözdesi hale gelmiştir. İngilizce karşılığı Augmented Reality olan Arttırılmış Gerçeklik kavramı, gerçeklik ile sanallık arasında zengin bir ortam oluşturmak amacıyla kullanılan pek çok tekniği, aracı ve yöntemi kapsamaktadır. Emekleme çağındaki yeni bir teknoloji olarak nitelendirilebilecek arttırılmış gerçeklik, gerçek dünyanın bilgisayar ortamında geliştirilen grafik, ses ve animasyonlarla zenginleştirilebilmesine olanak sağlar.
Arttırılmış gerçekliliğin sahip olduğu bu potansiyeli bir ürüne dönüştürmek amacıyla yürütülen ilk araştırmalar, genel itibariyle savunma sanayi, tıp, üretim sanayi gibi alanlara yoğunlaşmış olsa da günümüzde arttırılmış gerçeklik, eğitim, oyun ve marka iletişimi gibi çok çeşitli alanlarda kullanılmakta ve araştırılmaktadır.
Genel itibariyle bir arttırılmış gerçeklik sisteminin işleyişi şu şekilde özetlenebilir:
- Arttırılmış gerçeklik sistemi, GPS, görüntü, ses, ışık, ağırlık vb. gibi çok çeşitli veriler yardımıyla gerçek dünyada referans alınan ortamları algılar.
- Amaca uygun olarak bilgisayar ortamında geliştirilen sanal ortamları, algılanan gerçek ortamlar ile harmanlar.
- Oluşturulan harmanlanmış ortam kullanıcılara iletilir.
Tıp alanında yapılan arttırılmış gerçeklik araştırmalarıyla ulaşılmak istenen hedefler;
- Hastanın durumunu görselleştirmek,
- Gözle görülemeyen özellikleri teşhis etmek,
- Teşhis ve tedavi süreçlerinde süreyi ve hata oranını en aza indirmek,
- Kritik cerrahi müdahaleleri kılavuzlandırmak,
- Sağlık personelini eğitmek şeklinde özetlenebilir.