İŞ HAYATINDA STANDARTLAR - Ünite 6: Sosyal Sorumluluk Standartları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Sosyal Sorumluluk Standartları

Sosyal Sorumluluk ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramları

Bugünün bilinçli tüketicileri işletmelerin sadece kaliteli mal ve hizmet üretmeleri ile değil aynı zamanda etik davranışlarda bulunup bulunmadıkları ve sosyal sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri ile de ilgilenmeye başlamışlardır. İşletmelerin tüm paydaşlarına karşı yerine getirmesi gereken birçok sosyal sorumluluğunun olduğu düşünülmektedir. Dünyada ve Türkiye’de birçok işletme yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri ile adından söz ettirmekte ve böylece piyasadaki itibarlarını arttırmaktadır. İşletmelerin rakipleriyle girdikleri kıyasıya mücadelede; kalite, hizmet, fiyat vb. unsurların yanında etik ve sosyal sorumluluk da yer almaya başlamıştır.

Kurumsal sosyal sorumluluklarını yerine getiren işletmeler, bu uygulamalarından bir takım faydalar elde etmektedirler. Elde edilen faydalar aşağıda sıralanmıştır:

  • Şirketlerin marka değerleri ve dolayısıyla piyasa değerleri artmaktadır.
  • Daha nitelikli personeli cezbetme, motive etme ve elde tutma imkânı doğmaktadır.
  • Kurumsal öğrenme ve yaratıcılık potansiyeli artmaktadır.
  • Özellikle bu konularda hassas yatırımcılara ulaşma imkânı oluştuğundan, hisse değerleri artmakta ve borçlanma maliyetleri düşmektedir.
  • Yeni pazarlara girmekte ve müşteri sadakati sağlamada önemli avantajlar elde edilmektedir.
  • Verimlilik ve kalite artışları yaşanmaktadır.
  • Risk yönetimi daha etkin hale gelmektedir.
  • Toplumun ve kural koyucuların şirketin görüşlerine önem vermesi sağlanmaktadır.

Kurumsal sosyal sorumluluk kapsamı alanındaki konuların farklı kaynaklarda benzer başlıklar altında toplandığı görülmektedir. Literatürde en çok karşılaşılan kurumsal sosyal sorumluluk alanları aşağıda özetlenmiştir:

Tüketicilere Karşı Sorumluluklar: Tüketicilerin ihtiyacına uygun ürün ve hizmeti sağlamak, kaliteli ürün sunmak, yeterli ve düzenli mal akışı, makul fiyatlandırma, doğru bilgilendirme, saygılı hizmet, tüketici şikayetleri ile hemen ve nezaketle ilgilenme vb. konuları kapsamaktadır.

Hissedarlara/Sahiplere/Yatırımcılara Karşı Sorumluluklar: Kurumun işleyişi ve finansal durumu hakkında güncel, doğru ve düzenli bilgilendirme, sermayenin korunması, planlı büyüme, kaynakların optimum kullanımı, makul kazanç, aidatların zamanında ödenmesi vb. konuları kapsamaktadır.

Çalışanlara Karşı Sorumluluklar: İş güvenliği, iyi çalışma koşulları, iş memnuniyeti, kişisel gelişim ve terfi fırsatı, adil ve eşit muamele, bireysel farklılıklara saygılı olma, çalışanların yönetime katılımı, sosyal güvenlik olanaklarının sağlanması, adil ücretlendirme, çalışan şikayetlerinin zamanında çözülmesi vb. konuları kapsamaktadır.

Topluma Karşı Sorumluluklar: Yerel çevrenin iyileştirilmesi, istihdam olanakları sağlanması, insan haklarına saygı, insanların yaşam standartlarının gelişmesi için eğitim, kültür ve sağlık alanlarına katkıda bulunmak, toplumun geri kalmış bölgelerinin gelişimi için çalışmalar yürütme, kaynakların verimli kullanımı, toplumsal refahın iyileştirilmesine yönelik faaliyetler vb. konuları kapsamaktadır.

Devlete Karşı Sorumluluklar: Yerel problemlerin çözümünde ve yeni endüstri alanlarının kurulmasında devlete yardım etme, ekonomik güç ve tekelleşmeye olan eğilimlerin önüne geçme, adil ticari uygulamaları teşvik etme, vergileri zamanında ve dürüstçe ödeme, yasalara uygun hareket etme, ülkenin vatandaşlarına ve ülkedeki topluluklara saygılı davranma vb. konuları kapsamaktadır.

Tedarikçilere Karşı Sorumluluklar: Mal için tedarikçilere adil bir ücret ödeme, ödemeleri düzenli yapma, tüketicilerin tercihleri konusunda onları bilgilendirme vb. konuları kapsamaktadır.

Rakiplere Karşı Sorumluluklar: Karşılıklı işbirliği içinde olma, sağlıklı bir rekabet ortamının sağlanması, haksız rekabetin önlenmesi, piyasa rekabet kurallarına saygılı hareket etme, maddi ve fikri mülkiyet haklarına saygılı olma vb. konuları kapsamaktadır.

Çevreye Karşı Sorumluluklar: İş faaliyetlerinin çevreye zarar vermeyecek şekilde yürütülmesi, atık üretimin asgari düzeye indirilmesi ve atıkların yeniden kullanımı, doğal kaynakların tahrip edilmemesi, hayvan ve bitki türlerinin korunması, çevre kirliğinin önlenmesi, ortaya çıkabilecek çevresel sorunlara karşı önlem alınması, çevre bilincinin oluşmasına yönelik faaliyetlerde bulunma vb. konuları kapsamaktadır.

Sosyal Sorumluluk Standartları

Farklı yıllarda farklı ülkelerde farklı bazı kişi, grup ya da kurumların önderliğinde işletmelerin paydaşlarına karşı olan sosyal sorumluluklarını yerine getirmesinde bazı kabul görmüş evrensel standartların geliştirildiği görülmektedir. Birbirinden farklı isimlerle anılan bu standartlar ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde, aslında standartların birçok ortak noktada birleştikleri ve birbirini destekler nitelikte oldukları görülmektedir. Bunun nedeninin her bir standardın paydaşlara karşı olan sosyal sorumlulukları yerine getirme şeklinde özetlenebilecek temel amacı karşılamaya yönelik olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu bölümde sosyal sorumluluk standartları ile ilgili yapılan literatür taramasında en çok karşılaşılan standartlardan bahsedilecektir. Bu standartlar ele alınış sırası ile aşağıdaki şekildedir:

  • SA8000 Sosyal Sorumluluk Standardı,
  • Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact),
  • Adil İş gücü Örgütü Düzenlemeleri (FLA),
  • Sullivan İlkeleri,
  • AA1000 Standartları,
  • ISO26000 Standartları.

Sa8000 Sosyal Sorumluluk Standardı

Sosyal sorumluluk standartlarından ilki literatürde de yaygın bir şekilde kullanılan SA8000 sosyal sorumluluk standartlarıdır. Bu standartların bazı kaynaklarda sosyal hesap verebilirlik standardı olarak da ifade edildiği görülmektedir.

Merkezi Newyork’ta bulunan SAI (Social Accountibility International) Uluslararası Sosyal Sorumluluk/Hesapverebilirlik Örgütü, çalışma ortamlarının ve şartlarının iyileştirilmesi ve bunlar ile ilgili olarak gönüllülük esasına bağlı dış taraarca denetlenebilir bir standart geliştirme, uygulama ve gözetme amacıyla kurulmuş, kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. SA8000 Sosyal Sorumluluk Standardı ilk olarak bu kurum tarafından 1997 yılı Ekim ayında, çalışanların temel haklarını garanti altına almayı amaçlayarak yayınlanmıştır. Standardın ilk ve bugüne kadar olan tek revizyonu 2001 yılında gerçekleştirilmiştir. SA8000 standardı perakendecilerin, tedarikçilerin, kısaca tüm çıkar ortaklarının çalışma koşullarının iyi bir düzeyde olmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuş ve tüm çalışanların çalışma koşullarının iyi düzeyde olmasını sağlamak amacıyla bazı ILO sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak işçi sendikaları, insan hakları ve çocuk hakları örgütleri, akademisyenler ve işverenlerin oluşturduğu bir çalışma grubu tarafından hazırlanmıştır.

İngilizce “accountability” sözcüğünün karşılığı sorumluluk olmasına karşın bu sözcük içerisinde hesap verebilirlik anlamını da içermektedir. SA8000’in ortaya çıkma nedenlerinden birisi, işletmelerin paydaşlarına hesap verebilmelerini sağlamasıdır. Sorumlu olmak, “birtakım faaliyetleri yerine getirebilmek için otoriteye sahip olmak, gücü kontrol edebilmek, karar verme özgürlüğüne sahip bulunmak ve doğru ve yanlış arasında ayrım yapabilmek” anlamlarını taşır. Hesap verebilir olmak ise herhangi bir kişinin sorumluluk alanı içindeki davranışlardan dolayı açıklama yapmak, rapor vermek ve cevap vermekle ilgilidir. Sorumluluk, faaliyetlere yön verebilme, takdir yetkisini kullanabilme yetkisini içerirken; hesap verebilirlik, yerine getirilen faaliyetleri kontrol edebilme gücü olmaktadır. Bu açıdan hesap verebilirlik ile sorumluluğun, bir bütünün iki farklı yönü olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü her kim birtakım kararların alınması ve faaliyetlerin yürütülmesinden sorumlu ise bu sorumluluk alanı içinde yerine getirdiği faaliyetlerden ötürü de hesap vermelidir.

Faaliyet alanı sosyal politika olan SA8000 standardının temel misyonu, tüm dünyada çalışanların insan haklarını geliştirmektir. SA8000, kalite denetim standardı olan ISO9000 ve çevre standardı olan ISO14000 standardını örnek almıştır. Bununla birlikte, SA8000 standardının ISO standartlarından temel farklılığı, performans ve bunun yanında sistem gerekliliklerini de kapsamasıdır.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çalışma koşullarının kötülüğü, insan hakları konusunda duyarlı gelişmiş ülkelerin bazı adımlar atmasını zorunlu hale getirmesi ile ortaya çıkan SA8000 standartları aşağıda sıralanmıştır:

Çocuk İşgören: 15 yaşın altında çocuk işgören çalıştırılamaz. Bu yaşın üzerindeki çocuk işgören eğer okula da devam ediyorsa iş için harcayacağı toplam zaman, günde (iş+okul+ulaşım dâhil) 10 saati geçemez.

Zorla Çalıştırılan İşgören: İşletme zorla işgören çalıştıramaz veya işgörenlerin kimliklerini ya da belli bir “deposit”i işletmeye bırakmalarını isteyemez.

Sendika Kurma ve Toplu Pazarlık Hakkı: İşgörenler sendika kurma, sendikaya katılma ve toplu pazarlık hakkına sahiptirler.

Çalışma Saatleri: İşgörenler haalık 48 saatten fazla çalıştırılamaz ve (kısa dönemli olağan üstü iş koşulları hariç) fazla mesailer, haalık 12 saati geçemez.

Maaş ve Ücretler: Ücretler en azından ülkenin “asgari ücret” seviyesinde ve personelin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar olmak zorundadır.

Sağlık ve Güvenlik: İşletme, sağlıklı bir çalışma ortamı sunmak, kaza ve yaralan malları önleyici tedbirleri almak, sağlık ve güvenlik eğitimi vermek, temiz sağlık tesisleri ve içilebilir su sağlamak zorundadır.

Ayırımcılık ve Disiplin Uygulamaları: İşgörenler cinsiyet, etnik köken vb nedenlerden dolayı farklı muameleye tabi tutulamaz ve işgörenlere dayak, küfür vb. fiziksel ve psikolojik baskı uygulanamaz.

SA8000 belgelendirme süreci planlama, uygulama, kontrol, periyodik kontrol olmak üzere dört aşamadan oluşmaktadır:

Planlama Aşaması: Yönetim sistemleri denetimi konusunda bilgili, deneyimli ve üst yönetimin desteğine sahip bir yönetici belgelendirilme süreci için görevlendirilmelidir. Bu konuda danışman şirketlerden de yararlanılabilir.

Uygulama Aşaması: SA8000 standardı maddelerinin uygulandığına dair kayıtlar tutulur.

Kontrol Aşaması: Kesin başvuru öncesi bir ön denetim yararlı olabilir. Ön denetimin belgelendirme açısından olumsuz bir etkisi yoktur. Koşulların yerine getirildiğine inanılıyorsa doğrudan gerçek denetim için de başvurulabilir. Denetimler sonucunda bir eksiklik görülmüşse düzeltme istenecektir.

Periyodik Kontrol Aşaması: Belgeler 3 yıl için geçerli olup, standarda uyulup uyulmadığı belli aralıklarla kontrol edilmektedir. Bu tür kontrollerle, sistemin sürekli geliştirilmesi ve işletmelerin standarda uyma konusunda mükemmelleşmeleri hedeflenmektedir.

Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact)

Küresel İlkeler Sözleşmesi, sürekli rekabet içindeki iş dünyasına ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi bir kurumsal sorumluluk yaklaşımıdır. Vizyonu, “Sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne taraf olmak tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Farklı millet, dil, kültür bağlamlarında benimsenmesi amacına hizmet eden ulusal ağlar, aynı zamanda şirketlerin bir araya gelerek sürdürülebilirlik konularında harekete geçmeleri için önemli bir platform oluşturmaktadır. Bu sözleşme, şirketlerden etki alanları kapsamında insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında bir dizi esas değeri kabul etmeleri, desteklemeleri ve uygulamaya koymalarına ilişkin ilkeler içermektedir.

Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin 10 ilkesi insan hakları, işgücü, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanında evrensel olarak kabul görmüş beyannamelerden alınmış olup, küresel ilkeler sözleşmesi şirketlerden bu ilkeleri kavramalarını, desteklemelerini ve uygulamalarını beklemektedir. Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalamanın tek zorunluluğu her sene kurumun bu ilkeler çerçevesinde yaptıklarını kamuoyuna açık bir rapor ile duyurmasıdır. Bu gerekliliği yerine getirmeyenler için tek bir yaptırım vardır, o da listeden çıkarılmaktır. Çok basit ve etkinliği düşük gözüken bir yaklaşım olmasına rağmen bu sözleşmeyi imzalayan şirketlerin bu ilkeler çerçevesindeki faaliyetlerini disiplin altına almalarına, ölçmelerine, her sene kendilerini geliştirecek yeni hedefler belirlemelerine ve kamuoyunun önüne sunmaları nedeniyle aykırı olabilecek davranışlardan daha büyük bir dikkatle kaçınmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle Küresel İlkeler Sözleşmesi dünyadaki en yaygın gönüllü sorumluluk projesi haline gelmektedir.

Adil İşgücü Örgütü Düzenlemeleri (Fla)

İşletmelerin sosyal sorumluluklarını yerinde getirme yükümlülükleri sürecinde karşımıza çıkan bir diğer standart, yabancı literaürde FLA (Fair Labor Association) yerli literatürde ise Adil İşgücü Örgütü Düzenlemeleri, Adil Çalışma Anlaşması İlkeleri, Adil Çalışma Birliği şeklinde ifade edilen girişimdir. Bu girişimde de temel odak noktası çalışanların hak ve çıkarlarını korumak ve onlara daha iyi çalışma koşulları hazırlamaktır.

Adil İşgücü Örgütü, yeni gelişen ve endüstrileşen ülkelerde işletme uygulamalarında uluslararası işgücü örgütünün temel işgücü standartlarının uygulanmasına yardımcı olmaktadır. Bu birlik, Apparel Endüstri ortaklığı ve Clinton hükümetinin girişimi ile tüm dünya genelindeki çalışanları korumak ve tüketicilere kamu bilgilendirmesi sağlamak amacıyla kurulmuştur. Adil İşgücü Örgütü, giyim ve ayakkabı firmaları, insan hakları grupları, işgücü örgütleri, dini kuruluşlar ve tüketicileri destekleyenlerden oluşturulmuş bir ortaklıktır.

Dünyanın en büyük ve bilindik markalarından bazıları Adil İşgücü Örgütü düzenlemeleri ilkelerini uygulayan işletmeler olarak kendi arz zincirleri boyunca adil işgücü uygulamalarına, güvenli ve insani çalışma koşullarına bağlı kalmaya kararlıdırlar. Adil İş- gücü Örgütü Düzenlemelerinin desteğiyle katılımcı şirketler işgücü sorunlarını etkin bir şekilde ortaya koymak –hem kendi markalarını hem de işgören haklarını koruyarak- için yenilikler yapmaktadırlar. Adil İşgücü Örgütü düzenlemelerinin metodolojisi markalara kendi arz zincirinde yer alanların işgören haklarına saygı göstermelerinde daha fazla güven duygusu kazandırmaktadır. Aynı zamanda bu metotla, çalışma koşullarını ortaya koymakta, risklere işaret etmekte, açıkların temel nedenlerini göstermekte ve sistemik sorunlara hitap eden bazı stratejiler önermektedir. Adil İşgücü Örgütü düzenlemeleri yoluyla katılımcı şirketler gruba üye olan diğer işletmeler, üniversiteler ve alıcılar ile işbirliği yapma fırsatı bulmakta ve kapasite arttırma ve eğitim kaynaklarına erişim fırsatına sahip olmaktadırlar.

Sullivan İlkeleri

Sullivan İlkeleri 1999 yılında ırkçılık karşıtı din adamı (rahip) Leon Sullivan tarafından geliştirilmiştir. Bu ilkeler ırk ayrımcılığının olduğu dönemlerde Güney Afrika’da faaliyette bulunan işletmeler için bazı öneriler getirmiştir. İşletmeler, bu ilkeleri kendi faaliyetlerine entegre edeceklerine dair halka açıkça taahhütte bulunarak benimserler. İşletmelerin bu ilkelere bağlılıklarını ve sağladıkları ilerlemeyi anlatan bir mektubu her yıl Sullivan’a sunarlar.

Sullivan İlkeleri’nin hedeeri; işletmelerin faaliyet gösterdikleri yerlerde ekonomik, sosyal ve siyasal adaleti desteklemek; insan haklarını korumak ve karar verici organlarda ve yönetim kurullarında ırksal ve cinsiyet farklılığı gibi istihdamın her düzeyindeki fırsat eşitliğini cesaretlendirmek dezavantaja sahip işgörenlerin teknik, danışmanlık ve yönetim fırsatlarını arttırmak ve onları yetiştirmek; insanlara yönelik daha fazla hoşgörü ve anlayışla onları desteklemek ve bu sayede toplulukların, çalışanların ve çocukların onur ve eşitliğiyle beraber yaşam kalitesini geliştirmeye yardımcı olmaktır. Bu ilkeler şirketlerin içinde faaliyet gösterdiği topluma ve işgörenlerine saygılı olmalarını söyleyen bir çerçeve çizmiştir. Bu ilkeler aynı zamanda insan hakları, işgörenlerle ilişkiler, fırsat eşitliği, çocuk işgücü, sendikalaşma özgürlüğü, sağlık, güvenlik, temel ihtiyaçların tazmini, adil rekabet, yerel toplulukların geliştirilmesi ve cinsel tacizi de içermektedir.

Leon Sullivan’a göre bu ilkelerin amacı, insan hakları ve Güney Afrika’da faaliyet gösteren şirketlere sıralanan temel kriterleri kazandırmaktır: Fırsat eşitliği sağlamak, Normatif davranış kuralları geliştirmek, Irk Ayrım Reformu için uluslararası bir kampanya başlatmayla ilgili ortak amaçlar çerçevesinde çalışmalarını sağlamaktır.

Aa1000 Standartları

Orijinal adı Accountability 1000 olan bu standartlar, tüm paydaşlara karşı olan sorumlulukları temel almaktadır. Orijinal adından (accountability) anlaşılacağı üzere temel noktası hesap verebilirliktir.

AA1000 standartları işletmelerin sosyal ve ahlaki açıdan hesap verebilirlikleri konusunda genel ilkeler sağlar. Planlama, uygulama, raporlama ve denetim gibi tüm süreçlerde paydaşlar ile diyaloğun sağlanması gerektiğini açıkça vurgulayan az sayıdaki standarttan birisidir. İşletmenin günlük faaliyetlerine tüm paydaşlarının dahil edilmesinin gerekliliğine vurgu yapmak için geliştirilmiştir.

AA1000 standartlar serisi aşağıda sıralanan üç standardın birleşimi ile oluşmuştur :

  • AA1000 Hissedar Standartları (AA1000SES)
  • AA1000 Hesap Verebilirlik İlkeleri Standardı (AA1000APS)
  • AA1000 Teminat Standardı (AA1000AS)

Iso26000 Standardı

İşletmelerin sosyal sorumlulukları ile ilgili gerçekleştirdiği son standart da ISO26000’dir. Bu standart literatürde sosyal sorumluluk rehberi olarak da ele alınmaktadır. Diğer standartlarla karşılaştırıldığında ISO26000 standardının diğer standartlardan daha sonra, günümüze yakın bir zamanda ortaya çıktığı görülmektedir. Son yıllarda sosyal sorumluluk raporlaması adına atılmış en önemli adımlardan birisi de ISO tarafından 2010 yılında, 450’den fazla uzmanın, 99 ülke ve 42 organizasyondan 210 gözlemcinin katılımıyla hazırlanan “ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Rehberi” olmuştur. ISO26000 standardı; sosyal sorumluluğa global anlamda ve herkes tarafından kabul gören bir tanımlama getirmeyi ve sosyal sorumluluk bilincini tüm organizasyonlarda ve bireylerde yerleştirmeyi hedeflemektedir.

ISO 26000 sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamalarında örgütlere yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Yasaya uymanın herhangi bir örgüt için temel bir ödev ve sosyal sorumluluklarının zaruri bir parçası olduğunu kabul ederek bu örgütlerin yasal uyum sağlamanın ötesine geçmeleri konusunda cesaretlendirmektedir. Bu standart, sosyal sorumluluk içindeki diğer araçların ve girişimlerin yerine geçmekten çok onları tamamlamayı amaçlamaktadır. ISO 26000 uygulanırken işletmelerin bir yandan uluslararası davranış normları ile tutarlı olmaları beklenirken, ekonomik koşullarda dahil olmak üzere toplumsal, çevresel, yasal, kültürel, siyasal ve örgütsel çeşitlilikleri de hesaba katmaları tavsiye edilmektedir.