İŞ HAYATINDA STANDARTLAR - Ünite 2: Yolsuzlukla Mücadele Standartları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Yolsuzlukla Mücadele Standartları
Ünite 2: Yolsuzlukla Mücadele Standartları
İş Etiği
Yöneticilerin yasalara uygun, dürüst, ahlaki ve adil karar verme sorumlulukları iş (yöne- tim) etiği olarak tanımlanmaktadır. Dünya genelinde birçok yönetici etik sorunlar yüzünden işini kaybetmiştir.
Etik dışı davranışlara yönelmenin ardında bu davranışların bireysel ve/veya örgütsel açıdan olumlu getiri sağlaması düşüncesi yatmaktadır.
Etik örgütsel değil bireysel bir konudur. Örgütler çeşitli yollarla etik davranışı olumla- yan bir örgütsel ortam yaratabilir. Bu yollar arasında şu başlıklar yer almaktadır:
Ahlaki gelişmişlik düzeyi yüksek çalışanların seçilmesi,
Etik kodların oluşturulması,
Etik liderlik,
İş hedeflerinin ve performans değerlendirme sisteminin etik davranışa yöneltecek şekilde tasarlanması,
Etik eğitimi,
Bağımsız sosyal denetim,
Korumacı önlemler.
Etik göreceli bir kavramdır. Bu duruma “ahlaki görecelilik” adı verilmektedir. Neyin etik olduğu neyin etik olmadığı içinde bulunulan kültürün normları tarafından belirlenmektedir. Bu durumda bir ülkede etik dışı olarak nitelendirilen davranış bir başka ülkede etik bulunabilir. Örneğin rüşvet bazı ülkelerde etik dışı kabul edilirken, bazı ülkelerde iş yapmanın doğal bir parçası olarak yorumlanabilir.
Etik karar alma sürecinde sorun yaşayan ve açmaza düşen bireylere şu başlıklar altında öneriler getirilebilir:
Etik açmazlarının ne olduğunu sorgulaması,
Daha sonra karardan etkilenecek paydaşları belirlemesi,
Karara ilişkin bireysel, örgütsel ve çevresel faktörleri ortaya koyması,
Alternatifler üzerinde düşünmesi ve
Karar verip nasıl eyleme geçeceğini belirlemesi.
Etik konusunda dört temel yaklaşımın varlığından söz edilmektedir. Bunlar; faydacı yaklaşım, haklar yaklaşımı, adalet kuramı yaklaşımı ve bütünleştirici sosyal sözleşme yaklaşımıdır.
Faydacı yaklaşım kararların faydasının sonuçlarıyla belirleneceği düşüncesine dayanır. Kararların etik olup olmaması ortaya çıkan sonuçların faydasına bağlı olarak değerlendirilmelidir.
Haklar yaklaşımı ise örgütsel kararlarda temel insan haklarının, örneğinmüşterilerin mahremiyet hakkı veya çalışanların güvenli bir ortamda çalışma hakkı gibi hakların ne oranda korunduğuyla ilgilidir.
Adalet kuramı yaklaşımı ise tüm kararların var olan kural ve yasalara uygun olarak alınması gerektiğini savunur. Fakat karar vericilerin her türlü durum için kural belirlemesi esasına dayandığından verimsiz bir ortam yaratması muhtemeldir.
Bütünleştirici sosyal sözleşme yaklaşımında ise kararların var olan kültürel, bölgesel ve sektörel davranış normlarıyla uyumlu olması gözetilmektedir.
Etik Odaklı Kurumsal Düzenlemeler
Yönetişim; yönetim, etkileşim ve iletişim kavramlarını bünyesinde barındıran bir terimdir.
Kurumsal yönetişim işletmenin “söz sahipleri” ile “hak sahipleri” arasındaki ilişkileri düzenleme ve çatışmaları önleme ihtiyacından doğmuş ve gelişmiştir.
Türkçe’de kurumsal yönetişim, yönetişim, kurumsal yönetim ve kurumsal şirket yönetimi terimlerinin İngilizce’deki “corporate governance” kavramına karşılık olarak kullanıldığı görülmektedir.
Yönetişim yönetime göre daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Yönetim ile yönetişim arasındaki ikinci fark otorite uygulayış ve kontrol mekanizmalarının farklı olmasıdır. Yönetişim bireyler ve kurumlar arasındaki yüksek etkileşimli karar verme ve sonuç alma sürecidir. Yönetişimde yönetimde olduğu gibi bir tarafın diğer tarafı etkileme durumu değil de karşılıklı bir etkileşim vardır
Kurumsal yönetişim felsefesi ve bu felsefeyi hayata geçiren uygulamaların yaygınlaşması büyük ölçüde 1990’lı yıllarda gerçekleşmiştir. 1990’lı yıllarda kurumsal yönetişimin bu denli kabul görmesi dört temel nedeni aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Şirket Skandalları
Finansal Krizler
Küreselleşme
Özelleştirme
Vekâlet teorisi (agency theory), vekillerin (işletme yöneticileri) asillerin (işletme sahipleri) amaç ve çıkarları doğrultusunda hareket etmelerinin sağlanabilmesi sorununa ilişkin olarak ortaya atılmış bir teoridir. Bu teoriye göre işletmelerin sermayedarları, asiller, yöneticilere vekâlet vermekte ve onları işletmeyi kendi çıkarları doğrultusunda idare etmeleri için görevlendirmektedir.
Kurumsal yönetişim modelleri; tekil, ikili ve çoğulcu kurumsal yönetişim modelleri olmak üzere sınıflandırabilmektedir:
Tekil model Anglo-Saxon kurumsal yönetişim modeli olarak da adlandırılmaktadır. Bu modele göre işletmelerin temel amacı pay sahiplerinin çıkarları doğrultusunda faaliyet göstermektir.
İkili kurumsal yönetişim modeli ise daha çok Avrupa kıtası ülkelerinde geçerlidir. Bu modelde hem işletmelerin en önemli paydaşı olarak çalışanlar hem de pay sahiplerine önem verilmektedir.
Çoğulcu kurumsal yönetişim modeli ise işletmeleri belli bir paydaş grubunun çıkarları doğrultusunda faaliyet göstermeye yöneltmektedir. Bu model daha çok Japonya gibi ülkelerde geçerlidir
Tüm kurumsal yönetişim modellerinin dayandığı, genel kabul görmüş şu dört temel ilke üzerinde uzlaşıldığı görülmektedir:
Adil Davranma
Şeffaflık
Hesap Verebilirlik
Sorumluluk
BIST Kurumsal Yönetim Endeksi “Kurumsal Yönetim Endeksi, İMKB pazarlarında işlem gören ve SPK’nin yayımladığı kurumsal yönetim ilkelerine uyumuna ilişkin olarak belirlenmiş derecelendirme notuna sahip şirketlerin “İMKB Kurumsal Yönetim Endeksi Temel Kuralları”na göre fiyat ve getiri performanslarının ölçülmesi” amacıyla oluşturulmuştur.
BIST Kurumsal Yönetim Enkeksi (XKURY)’dir. Endeksin oluşturulma amacının payları Borsa İstanbul pazarlarında (Yakın İzleme Pazarı ve C ve D listeleri hariç) işlem gören ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum notu 10 üzerinden en az 7, her bir ana başlık itibarıyla
10 üzerinden en az 6,5 olan şirketlerin fiyat ve getiri performansının ölçülmesi olduğu belirtilmektedir.
Endeksin temel dayanak noktası kurumsal yönetim notu, bir başka ifadeyle kurum- sal yönetimin derecelendirilmesidir. Kurumsal yönetim derecelendirme notu, şirketlerin pay ve menfaat sahiplerine verdikleri önemin, kamuyu zamanında ve doğru aydınlatma faaliyetlerinin, yönetim kurulunun faaliyetlerinin genel kredibilitesi ve pay ve menfaat sahipleri ile ilişkiler hakkında bir görüştür
FTSE4Good veya FTSE for GOOD endeksi, FTSE tarafından tasarlanmış sosyal sorumlu yatırım endeksidir. FTSE4Good dört şekilde kullanılabilen bir endekstir. FTSE ve Russel günümüzde, birleşerek küresel düzeyde lider bir endeks sağlayıcısı olarak aynı çatı altında faaliyetlerine devam etmektedir. FTSE Russell müşterileriyle işbirliği içinde onlara yatırım yapmayı öngördükleri piyasaya yönelik net bir çerçeve sunabilmeleri amacıyla karşılaştırma, analiz ve veri odaklı çözümler üretmektedir.
Kullanım alanları şu şekilde sıralanabilir:
Finansal ürün
Araştırma
Referans noktası olma
Karşılaştırma olanağı sunma
FTSE4Good seçim ölçütleri şu şekilde sıralanabilir:
Sürdürülebilir çevresel konulara yönelik çalışmalara gerçekleştirmek
Paydaşlarla olumlu ilişkiler geliştirmek
Evrensel insan haklarını desteklemek
Caux Yuvarlak Masa veya kısaca Caux (CRT) işletmecilik faaliyetlerinin sürdürülebilir ve etik bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir araya gelen iş insanlarının oluşturduğu bir girişimdir.
Caux Sorumlu Yönetim İlkeleri işlemecilik faaliyetlerinde kabul edilebilir etik normları belirleyen standartlardır. Serbest piyasa ekonomisi karşılıklı güven esasına dayalı olarak faaliyet göstermektedir. Söz konusu güveni inşa eden de etik işletmecilik uygulamalarıdır.
Caux Sorumlu İşletmecilik İlkeleri şu şekilde sıralanabilir:
Paydaşlara Saygı
İktisadi, Toplumsal ve Çevresel Kalkınmayı Destekleme
Hukuki Gereklerin Ötesinde Güven Anlayışı
Kural ve Geleneklere Saygı
Sorumlu Küreselleşmeyi Destekleme
Çevreye Saygı
Yasadışı İşlerden Kaçınma
İşletmelerin temel paydaşları işletmenin başarısı ve sürdürülebilirliği üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Caux Paydaş Yönetim Rehberi şu başlıkları içermektedir:
Müşteriler
Çalışanlar
Hissedarlar
Tedarikçiler
Rakipler
Toplum (Yerel Halk)
Küresel Şahit Örgütü (Global Witness) 1993 yılında İngiltere’de Charmian Gooch, Simon Taylor ve Patrick Alley tarafından kurulan bir sivil toplum örgütüdür. Örgüt var olma nedenini dünyadaki birçok çevre ve insan hakları ihlallerinin küresel ekonomik ve siyasi sistem içerisindeki doğal kaynakların sömürülmesi ve yapılan yolsuzluklardan kaynaklandığı düşüncesine dayandırmaktadır. Küresel Şahit Örgütü (KŞÖ)’nün amacı bu gidişe dur demektir.
KŞÖ ekipleri çalışmalarında kılık değiştirip gözlem yapma, detaylı finansal analizler yürütme veya alandan doğrudan veri elde etme gibi çeşitli yolları, dünya çapında konum- lanmış ortak ve aktivistlerle işbirliği içinde çalışarak kullanmaktadır. Kanıt arama çabalarında görüşme, gizli kamera, fotoğraf, belge incelemesi veya bazen sadece alanda ısrarla bulunma gibi yöntemleri kullanmaktadır.