İŞ VE YAŞAMDA MOTİVASYON - Ünite 6: Motivasyon ve Liderlik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Motivasyon ve Liderlik

Giriş

Kişilerin yapabileceklerinin limitini, eğitim ve yetenek seviyeleri; yapabildiklerinin limitini ise moral ve motivasyon seviyeleri belirler. Elimizden gelenin en iyisini yapabilmemiz, motive olmamıza bağlıdır. Motivasyon, başarı için şarttır ama tek başına yeterli değildir. Peki, bizi durduran nedir? Cevap atalet! Atalet; durağanlık, tembellik, miskinlik, üzerine ölü toprağı serilmiş gibi hareket etmek, hareketsizlik gibi anlamlara gelir. Ataletin panzehri nedir? Çok basit: Motivasyondur.

İşletmelerdeki yöneticiler çalışanların yaptıkları işlerle ilgili olarak kendilerinden beklenen performansları ve katkıları en üst düzeyde ortaya koyabilmeleri için çaba göstermektedir. Bu çabanın amacına ulaşabilmesi ise öncelikle personelin çalışma ve yararlı olma isteği içerisinde olmasını gerekli kılmaktadır. Personelin çalışma ve yararlı olma isteğinin oluşmasında ise hem personelin sahip olduğu iş disiplininin hem de o işletmedeki motivasyon amaçlı yönetici yaklaşımlarının etkisi ve katkısı çok büyüktür.

Personelin sahip olduğu çalışma ve yararlı olma isteği, bireylerin görevlerini eksiksiz ve kendilerinden beklenen düzeyde gerçekleştirmelerine yol açmaktadır. Peki;

  • İnsan kaynağının çalışma ve kuruma yararlı olma isteği nasıl oluşur?
  • İnsan kaynağının bu çalışma ve yararlı olma isteğini arttırmak mümkün müdür?
  • İnsan kaynağı için bir işletme içinde çalışmak bir ihtiyaç mıdır?
  • Bir işletmede çalışmak insan kaynağının başka ihtiyaçlarını giderme yolu mudur?

“Güdüleme” veya “isteklendirme” olarak tanımlanan motivasyon, davranışın başlatılması, yönlendirilmesi ve sürdürülmesini sağlayan güce verilen isimdir. Motivasyon, ihtiyaçlar sonucu ortaya çıkıp, kişinin yapacağı işte başarılı olmasını destekler ve çalışanların performansını doğrudan etkiler.

Liderlik ve Motivasyon

Motivasyon kavramı bazı kitaplarda güdüleme olarak da adlandırılmaktadır. Bir yanda kişinin temel fizyolojik ihtiyaçları, gelişme ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları, bir gruba üye olma ve yararlı olma isteği, diğer yandan kurumun amaçlarına ulaşma isteği, hedefleri ve ayakta kalma mücadelesidir.

Bu iki amaç grubu, aslında bir işletmedeki yöneticilerin iki amaç grubu ile yakından örtüşmektedir. Kurumlardaki yöneticilerin çok genel olarak iki temel amacı vardır. Bunlardan birincisi bir işletmedeki insan kaynaklarını kurumsal amaçlar doğrultusunda yönlendirmek ve onları kurumsal hedef ve amaçları en etkin bir biçimde gerçekleştirebilecekleri bir performans düzeyinde yönetmektir. İkincisi de bu insan kaynaklarının bireysel amaçlarını, ihtiyaç ve beklentilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olacak nitelikte bir iş yaşamı oluşturmaktır.

Motivasyon kavramı her geçtiğinde insanın aklına beklenen düzeyde karşılanmış ya da karşılanması beklenen “ihtiyaç”, “istek” ve “güdü” kavramları gelmektedir.

Maslow’a göre ihtiyaçlar önem derecesine göre şöyle sıralanırlar:

  • Fizyolojik ihtiyaçlar
  • Korunma (güvenlik)
  • Sevgi
  • Kendine değer verme (saygı duyma)
  • Kendini gerçekleştirme.

İş yerleri bu ihtiyaçları doyuracak şekilde düzenlendiğinde, iş gören de uyumlu, güvenli ve huzurlu olacak, bu durum iş görenin davranışlarına olumlu yönde katkı yapacaktır. İhtiyaçları tatmin etme zorunluluğu, insanın harekete geçmesini gerektirir; bu ise güdüler sayesinde olur. Harekete geçirilmiş ihtiyaca psikolojide güdü (motive) adı verilir. Güdü olarak adlandırılan bu etmenler içsel ya da dışsal olabilir. Güdüler doğuştan olabilecekleri gibi (dürtü, içgüdü), sonradan da kazanılabilirler.

Motive olarak da bilinen güdüyü, davranışı amaca doğru yönelten bir güç olarak tanımlayabiliriz. Burada amaç ihtiyaçları tatmin etmektir. Hareket ise ihtiyaçları tatmin etmek için yapılan fiillerdir. İşte kurumlardaki yöneticiler çalışan ihtiyaçlarını tatmin etmek için yani onları doyurmak için gereken fiilleri ortaya koyma çabası içindedir.

Psikolojik bir olgu olan motivasyonun değişik açılardan ele alınmış olması birçok tanımının yapılmasına neden olmuştur. Aşağıda bu tanımlardan bazıları verilmiştir (Atalay, 2009):

  • Motivasyon, zihinsel olarak nereye gideceğinizi, ne yapacağınızı ve nasıl bir yaşam elde edeceğinizi oluşturmak ve kavramaktır. Yani bilinçli bir şekilde karar vermek ve uygulamaktır. Bu mantıkla yola çıkan kişi zihinsel olarak verdiği kararı harekete geçirmek için mücadele etme olayıdır.
  • Motivasyon, kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek için kendi arzu ve istekleri ile davranmalarıdır.
  • Motivasyon, örgütün ve bireylerin ihtiyaçlarının tatminle sonuçlanacak bir iş ortamı oluşturarak bireyin harekete geçmesi için etkilenmesi ve isteklendirilmesi sürecidir.
  • Motivasyon, bireyleri, onların özel bir tavırla hareket etmelerine, davranmalarına teşvik eden; kendilerinden veya çevrelerinden kaynaklanan çeşitli güdü ve güdüler topluluğudur.
  • Motivasyon, bir hareketin yönü, şiddeti ve devamlılığı üzerine çabuk ve derhal yapılan etkidir.
  • Motivasyon, davranışın nasıl başladığı, sürdürüldüğü, yönlendirildiği, durdurulduğu ve tüm bunlar sürerken organizmada mevcut olan öznel reaksiyonlardır.
  • Motivasyon, bir şey yapma isteğidir ve yapılan fiilin bireyin ihtiyaçlarını tatmin etme yeteneği sürdükçe bireyde bulunan bir durumdur.
  • Motivasyon, güdülerin etkisiyle eyleme geçme ve gerçekleştirme sürecidir.

Motivasyonun başlangıcı motive olmakla başlar. Motivasyon ya da diğer bir deyişle güdüleme gözle görülmeyen varsayımsal bir olgudur ve davranışı anlamada çok önemli bir süreçtir. Buna dayanarak güdüyü “davranışı amaca doğru harekete geçiren, yönelten bir iç durum” olarak tanımlayabiliriz (Atalay, 2009).

Motivasyon insan ilişkilerine yön veren en önemli olgulardan birisidir. Hangi türde olursa olsun bütün işletmelerin, kurum ve kuruluşların ortak hedefi insanların çabalarını, amacı gerçekleştirmeye doğru yoğunlaştırmaktır. İş ne olursa olsun, sonuçta istenen şey söz konusu işin yapılmasıdır.

Gene de bir çalışanı herhangi bir konuda işe ya da çalışmaya yöneltmek sanıldığı kadar da kolay değildir. Kurumda yapılan bütün çalışmalar, başarılar, başarısızlıklar, iletişim sorunları, çatışmalar, sonuçta istenen hedeflere ulaşamama, işgücü devrinin yüksek olması gibi istenmeyen durumların oluşmasında kuşkusuz birçok faktör rol oynar (Fındıkçı, 1999).

Yönetici ve Çalışan Motivasyonu İlişkisi

İnsan psiko-sosyal bir canlı olarak çeşitli ihtiyaçlara sahiptir. Bu ihtiyaçların bir kısmı fizyolojik ve somut ihtiyaçlardır. Bir kısmı ise daha soyut, gözle görünmeyen ama son derece önem taşıyan manevi ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların giderilmesi için kişiye sunulan imkânlar ihtiyaçların giderilmesini sağlar. Bu ise kişinin performansında etkili olur.

Burada unutulmaması gereken önemli bir konu çalışanların bütün arzu ve isteklerinin karşılanmasının bazen oldukça zor olmasıdır. Her şeyden önce bireyin içinde yer aldığı sosyal çevre ile çelişmeyen, arzu ve isteklerinin karşılanması konusundaki öncelikli koşul, söz konusu ihtiyacın evrensel, toplumsal, örgütsel ya da grup düzeyinde yerleşmiş değerlere ve ortam koşullarına uygun olmasıdır (Fındıkçı, 1999).

İnsan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelen insan kaynakları yönetiminin sağlayacağı motivasyon düzeyi konusunda önemli bir ilke de bireydeki denge durumudur . İnsan, gerek psikolojik yapısı gerekse fizyolojik yapısı ile bir bütündür. Bu yapının temelinde de bir denge (homeostasis) yer almaktadır. Yani organizmanın herhangi bir ihtiyacı oluştuğunda söz konusu denge bozulmaktadır. Bu dengenin yeniden sağlanması için ihtiyacın giderilmesi ya da tatmin olması gereklidir.

Bu durum da insan psikolojisine yönelik oldukça eski temel yaklaşımlardan birisidir ve bu yaklaşım insanların sürekli olarak sabit bir dengeye ulaşmak isteklerini savunur. Bu temel görüşten hareketle, bireylerin çeşitli ihtiyaçları olduğu, bu ihtiyaçların karşılanması yönünde çaba gösterdikleri ve bu çabaları yetersiz kaldığında yani ihtiyaçları giderilmediğinde bireyde bir dengesizlik durumu oluşmaktadır.

Kurumdaki insan kaynakları organizasyonunun temel amaçlarından birisi çalışanların yaşadığı dengesizlikleri keşfetmek ve bu dengesizliği gidermektir.

Yönetim ve Yöneticilik Kavramı

Yönetimi bir süreç olarak algılama eğiliminde olan düşünürlere göre yönetim, “Bir grup insanı belirlenmiş amaçlara doğru yöneltme, aralarındaki işbirliği ile koordinasyonu sağlama çabalarının bütününü içeren bir süreç (Fayol,1949: 16)’’ şeklinde ifade edilmektedir. Yönetim; organizasyonun amaçlarına ulaşabilmesi için başta insan kaynakları olmak üzere, parasal kaynakları, demirbaşları, alet-teçhizat, hammadde ve yardımcı malzemeler ile nihayet zaman faktörünü birbiriyle uyumlu ve etkin kullanmaya olanak verecek kararlar alma ve bunları uygulatma süreçlerinin toplamı şeklinde ortaya çıkmaktadır (Wrightsman, 1964: 723). Yönetim sürecinin özellikleri kısaca şu şekilde sıralanabilir:

  • Yönetim, bir veya birden fazla amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
  • Yönetim, belirli bir takım beşerî ve maddî kaynakları serbestçe kullanabilme yetkisini gerekli kılar.
  • Yönetimin olması için bir yönetici en azından da bir yönetilen insanın olması gerekir, bu niteliği ile sosyal bir süreçtir.
  • Yönetim, beşerî ve maddî kaynaklar arasında uyum ve işbirliğini gerektirir.
  • Yönetim, yönetici açısından verdiği kararları uygulatabilecek kişisel bir otorite oluşturulmasını zorunlu kılar.
  • Yönetim, yönetici ve yönetilenler arasında ahenk, uyum ve haberleşmeyi gerektirir.

Yönetim süreci, yönetici adı verilen kişi veya gruplar aracılığıyla yerine getirilen bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. O halde, yöneticiyi, “başkaları vasıtasıyla amaçlara ulaşmaya çalışan kişi (Fayol, 1949: 32)’’ şeklinde tanımlamak mümkündür. Yöneticinin kaynakları etkili bir şekilde kullanabilmesi için bazı süreçleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bunlar;

  • Yönetici iyi bir planlamacı olmalı,
  • Yönetici iyi bir teşkilatçı olmalı,
  • Astlarına yön verebilmeli ve eş güdümü sağlamalı,
  • Astlarına danışmanlık yapabilmeli,
  • Herkesin işi, kimsenin işi değildir, düşüncesinden hareket ederek astlarını uygun seviyede takip, kontrol edebilmelidir. Bunun yanında iyi bir yönetici olabilmenin şartı, yönetim süreç veya fonksiyonlarının yerine getirilmesidir (Fayol, 1949: 39).

Liderlik ve Lider Kavramı

1950’lerde yoğunlaşmaya başlayan liderlik araştırmalarıyla birlikte birçok tanım yapılmaya başlanmıştır. Bu tanımların bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Liderlik, ortak bir amaca doğru grubun davranışlarını yönlendirmek için bireyin yapmış olduğu davranışların tümüdür.
  • Liderlik, karşılıklı davranış ve fikir birliği ile yapıyı harekete geçirmek ve bu hareketi devam ettirmektir.
  • Liderlik amaçları gerçekleştirmek için uğraşanları duruma göre uyarlayıcı, onların sorularını yanıtlayıcı bir roldür.
  • Liderlik, örgütlenmiş bir grubu, belli bir amacı yerine getirmek maksadıyla insan davranışlarını etkileme faaliyetidir (Carpenter,1963:76).

Bazı toplumbilimciler liderlerin kişisel özelliklerini olduğu kadar davranışlarını da incelemişlerdir. Bunun sonucu olarak, liderlerin nitelikleri üstüne tamamen farklı bazı düşünceler ortaya çıkmıştır (Bedelan, 1989: 429; Kouzes ve Posner, 1987: 17; Tekarslan, 1989: 106). Bu özelliklerden en çok ele alınan liderlik özellikleri şunlardır:

  • Açıkgözlülük
  • Heveslilik
  • Geniş düşüncelilik
  • Sadakat
  • Kararlılık
  • Cinsiyet
  • Adil
  • İleriyi görebilme
  • Girişkenlik
  • Strese dayanıklı olma
  • Kendine güven
  • Destekleyicilik
  • Bağımsız konuşma
  • Dikkatlilik
  • Kendini kontrol
  • Teşvik edicilik
  • Güven verme
  • Duygusal olgunluk
  • Kilo
  • İnisiyatif
  • Kişisel bütünlük
  • Irk
  • Becerikli olma
  • Yeteneklilik
  • Fiziki görünüm
  • Dürüstlük
  • Mizah anlayışı
  • İsteklilik
  • Bilgili
  • Zekâ
  • Hareketlilik
  • Düzenlilik
  • Objektiflik
  • İş başarma yeteneği
  • Boy
  • Yaş
  • Hayal gücü kapasitesi
  • Geleceği görme
  • Olgunluk
  • İşbirlikçi
  • Cesaretli
  • İlişki kurabilme

Yöneticilik “başkalarına iş gördürme”, “başkaları aracılığıyla iş başarma ve amaçlara ulaşma” dır (Bennis, 1993:48)Liderlik ise “bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme bilgi ve yeteneklerinin toplamı” dır (Bennis, 1984: 89).

Hiç şüphesiz, liderlik karmaşık bir olgudur. Bu sebeple liderlik ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Liderliğin ne olduğu ve hangi şartlar altında ortaya çıktığı ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Tead (1935) liderliği “Liderlik, insanları arzulanan bir amaca doğru yönelten etkileyici faaliyettir”. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere liderlik için birbiri arasında etkileşim olan iki ögenin, lider ve takipçileri, olması gerekir. Takipçileri olmadan lider olunamayacağı gibi lider olmadan da takipçiler olmaz. (Slater, 1995).

İki veya daha fazla kişinin amaçlarını gerçekleştirmek için, birbirleriyle etkileşimde bulunarak; güçlerini, zamanlarını, maddi kaynaklarını ve çabalarını uyumlu bir şekilde bir araya getirerek oluşturdukları grupsal her toplulukta lider, liderlik ve izleyicilik olgusundan söz edilmesinin zorunluluk olması belirtilebilir (Aksel, 2003:1).

Motive Edici Liderin Özellikleri

Yöneticiyi aynı zamanda “başkaları vasıtasıyla iş gören kişidir” şeklinde tanımlamak da mümkündür. Profesyonel yönetici bu işi bir meslek olarak yapan kişidir ve yönetim işini kendisine meslek edinerek işletmenin sahibi haline gelmeden girişimcinin yaptığı her işi yapan ve bu hizmetleri karşılığında aylık alan kimsedir (Koçel, 1998).

Yönetici başardığı görevler ve taşıdığı yetki ve sorumluluklar bakımından toplumun çok önemli bir kişisidir. Bu insanlar fonksiyonlarını etkin ve verimli bir şekilde yapabilmek için bir takım nitelik ve özelliklere de sahip olmalıdır. Bunlar üç ana grupta toplanabilir:

Entelektüel Özellikleri: Yöneticinin düşünen, yorumlayan, akıl yürüten, karar veren, plan yapan bir kimse olabilmesi için şu entelektüel özelliklere sahip olması gerekmektedir:

  • Genel kültür, tek konuda uzmanlaşmak yerine birçok konuda ve işletme fonksiyonu hakkında bilgi sahibi olmak,
  • Mantıklılık,
  • Analiz ruhu (bir olayın nedenlerini analitik olarak incelemek)
  • Sentez ruhu (bir olayın değişkenlerini çözüm veya plan yapmak için bir araya getirmek)
  • Sezgi Gücü (imkân, fırsat ve tehlikeleri önceden görebilmek)
  • Hayal gücü (geleceğe ilişkin olayların muhtemel gelişmelerini zihinde canlandırmak)
  • Mahkeme gücü (iyiye kötüden, doğruya yanlıştan, haklıyı haksızdan ayırt edebilmek)
  • Düşüncelerini konu ve sorunlara odaklaştırabilme yeteneği,
  • Düşüncelerini açık ve seçik ifade edebilme yeteneği.

Karakter Özellikleri: Bir yöneticinin başladığı işi başarıyla bitirebilmesi ve hareketlerinde dengeli, etrafına güven veren bir kimse olabilmesi için şu karakter özelliklerine sahip olması gerekmektedir:

  • Akıl ile duygu arası denge (objektif ve sübjektiflik arası uyum)
  • Değişken koşullara ortamlara ve değişik kişilikteki insanlara uyum gösterebilme,
  • Dikkatlilik
  • İhtiyatlılık (aşırı riske girmeme)
  • Girişkenlik (riski, göze alabilme cesareti)
  • Hafıza gücü (önemli olay, kişi ve değişkenleri akılda tutabilme)
  • Dinamiklik (birçok konu ve olayları yerinde ve zamanında izleme ve tedbir alma)
  • Azim ve sebatkârlık (tehlike ve güçlükler karşısında yılmamak, mücadeleyi elden bırakmamak)
  • Tertiplilik ve düzenlilik (her şeyi yerli yerinde tutmak, dosya ve arşivleme sistemi içinde çalışmak)
  • Yöntemlilik (işleri yaparken ve yaptırırken yararlılığı ispat edilmiş yol ve yöntemlerden yararlanmak, işleri açıklık durumuna göre sıraya koyarak yürütmek)
  • Süratlilik (işleri biriktirmeden ve geciktirmeden zamanında yürütmek)
  • Ciddilik (her işe gereken önemi vermek ve tehlike ve sorunları küçümsememek)

Sosyal Özellikleri: Yönetici kendisini çevresine, işletme içindeki astlarına varsa üstlerine kabul ettirebilmek için şu özelliklere sahip olmalıdır:

  • Dış görünüşü, giyim kuşamı ile çevresinden kabul görmelidir.
  • Gruba hitap edilecek nitelikte olmalıdır.
  • Grup yapılarının ortak amaç, değer ve duygularını anlayabilmelidir (Sosyabilite).
  • İşi yaparken uygulanması gereken iyi alışkanlıkların yerleşmesine çalışmalı, kötü alışkanlıklarla mücadele edebilmelidir (İş disiplini).
  • Kendisi ile beraber çalışacak her insandan yararlanmayı bilmeli ve onlarla işbirliği edebilmelidir.
  • Her kişi ve olayda özelliğine göre ölçülü ve dengeli hareket etmeyi bilmelidir.
  • Bilgi tecrübe, adalet, hakkaniyet, güven, özel hayatındaki dikkatlilik ile çevresinde etkili, otorite sahibi ve ikna gücü olan bir kimse olarak tanınmalıdır.

Entelektüel karaktere ilişkin ve sosyal özelliklerin hepsine birden bir yöneticinin sahip olması oldukça zordur ama bir yöneticinin kendisini tahlil edebilmesi açısından ve eksikliklerini görmesi bakımından son derece yararlıdır (Eren, 2008).