ISITMA HAVALANDIRMA VE KLİMA SİSTEMLERİNDE ENERJİ EKONOMİSİ - Ünite 8: Soğutma Sistemleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Soğutma Sistemleri

Giriş

Gün geçtikçe enerji talebi sürekli artmaktadır. Enerji talebindeki bu artış doğrudan veya dolaylı olarak sera gazlarının salınımını da arttırmaktadır. 2010 verilerine göre iklimlendirme ve soğutma uygulamalarının enerji talebi, dünyadaki enerji tüketiminin %9’una ulaşmıştır. Geleneksel ev tipi soğutucularda güç tüketim aralığı 60- 140 kW aralığında değişirken, soğutucu akışkan miktarının 50-250 gr aralığında olduğu görülmektedir. Soğutucu uygulamalarında sıcaklık aralığının ise -70°C ile 15°C aralığında değiştiği görülmektedir.

Son yıllarda bilim insanları tarafından, iklimlendirme ve soğutma uygulamalarında kullanılan soğutucu akışkanların ozon tabakasının incelmesine sebep olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla soğutucu akışkanların ozon tabakasını inceltme potansiyelleri ve küresel ısınma potansiyellerinin göz önünde bulundurulması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Temel Kavramlar

Isı; kavramı bir enerji formudur. Soğutma uygulamaları yönüyle bir madde;

  • Gizli ısı,
  • Duyulur ısı,
  • Buharlaşma ısısı ve
  • Erime ısısı gibi temel ısı formlara sahiptir.

Duyulur ısı; bir maddenin sahip olduğu sıcaklığı faz değişikliğine yol açmadan ihtiyaç duyulan bir ölçüde değiştirmek için gerekli olan enerjidir. Bu maddenin duyulur ısı oranı, sahip olduğu enerji değişim miktarıyla tanımlanır ve bu miktara entalpi denir.

Gizli ısı; özellikle akışkanlarda bir maddenin sabit sıcaklık ve basınç altında buhara dönüştürülmesi için gerekli olan enerjiye denir. Bir maddenin sıcaklığını değiştirmeden fazını değiştirmek için gerekli enerjiyi ifade eder.

Buharlaşma ısısı; bir maddenin 1 kg’ını doyma sıcaklığında sıvı fazından buhar fazına geçirmek için ihtiyaç duyduğu enerji miktarıdır.

Soğutma uygulamalarında ısının ölçü birimi olarak kilokalori “Kcal”, kilojoule “kJ” veya British Thermal Unit “BTU” kullanılmaktadır.

Sıcaklık; maddenin ısı sıklığını tanımlayan bağıl bir değerdir. Sıcaklık termometre ile ölçülür. Soğutma uygulamalarındaki sıcaklık parametreleri;

  • Yaş termometre,
  • Kuru termometre ve
  • Çiğ noktası sıcaklığıdır.

Kuru termometre sıcaklığı; mevcut ortamın veya akışkan sıcaklığının çıplak ölçülmesi için kullanılan termometrelerin ölçtüğü sıcaklıktır.

Yaş termometre sıcaklığı; sudan buharlaşma nedeniyle olan ısı kaybının, sıcaklık farkından dolayı havadan suya olan ısı geçişine eşitlenip, bir denge sıcaklığı oluşturması durumunda ölçülen sıcaklıktır. Yaş termometre sıcaklığı kuru termometre sıcaklığından her zaman düşüktür.

Çiğ noktası; soğutma ortamında sabit basınçta soğutulan nemli havanın içerdiği su buharının yoğunlaşmaya başladığı noktadır.

Soğuk ortamda muhafaza edilen ürünlerin istenilen şartlarda korunması önemlidir. Bu soğutma sürecinde soğutulan maddelerin veya ortamın sürekliliğinin sağlanması için ortam sıcaklığı, nem durumu ve nem dolaşımı gibi parametrelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu parametrelerin kontrol sürecine soğutma rejimi denir.

İstenilen ortamın, soğutma rejiminde tutulabilmesini gerekli kılan etmen soğuk depodan çıkarılması veya dışarıya atılmasıdır. Bunun için bir ısı miktarına ihtiyaç vardır. Bu ısı miktarı soğutma yükü olarak tanımlanır.

Soğutma devresi; soğutma rejimini temin eden kapalı bir devredir. Üzerinde esas olarak soğutucu, emme borusu, kompresör, basma borusu, kondensör, sıvı tankı, sıvı borusu ve genleşme valfi benzeri makine ve tesisat bulundurmaktadır.

Soğutma; soğutucu akışkan adı verilen bir akışkanın hal değişimlerinden yararlanılarak soğutulmak istenen ortamdan ısı çekme işlemidir. Başka bir deyişle soğutma ; bir maddenin veya ortamın sıcaklığını onu çevreleyen hacim veya çevre sıcaklığının altına indirmek ve o istenilen sıcaklıkta sabit kalmasını sağlamak üzere ısının alınması işlemine denir.

Akışkanlarda faz dönüşümleri: Soğutma sürecinde soğutma işlevi, kullanılan soğutucu akışkanların faz dönüşüm özelliklerinden faydalanılarak gerçekleştirilir. Akışkanlar bünyelerine aldıkları veya çevreye yaydıkları ısıya bağlı olarak hal değiştirirler. Temelde bir madde katı, sıvı ve gaz fazları olmak üzere üç temel hale sahiptir. Her hal durumu içinde madde ısı aldıkça yapısal değişimler yaşar. Bu durum sıvılarda değişim noktaları oluşturur. Bir akışkanın faz dönüşüm noktalarına doyma noktaları, bu noktadaki sıcaklıklara doyma sıcaklığı, basınç değerlerine de doyma basınçları adı verilir. Suyun faz dönüşümleri ve doyma noktaları pek çok uygulamada referans akışkan olarak kabul edilir (S:246, Şekil 8.1).

Soğutma Yöntemleri

Soğutma; düşük ısı kaynağından enerji alıp yüksek ısı kaynağına enerji veren bir çevrimdir. Soğutma uygulamalarının yapıldığı sistemlerde bu işlevi yerine getirmek için farklı yöntemler kullanılmaktadır.

Kimyasal Yöntemler: Endotermik etki olarak değerlendirilmektedir. Bu yöntemde kimyasal reaksiyonlarda tepkimede bulunan maddelerin süreçte dış ortamdan ısı alması prensibine dayanmaktadır.

Elektriksel yöntemler: Çoğunlukla bilimsel uygulamalarda tercih edilmektedir. Bu yöntemler şöyle sınıflandırılabilir:

  • Termoelektrik soğutma ve
  • Paramanyetik soğutma

Termoelektrik soğutma; elektriğin kutupsal akış özelliğine bağlı olarak çevrimde oluşan ısı hareketidir. Hem ısıl hem de elektriksel etkilerin bir arada bulunduğu çevrime termoelektrik çevrim, bu çevrimle çalışan sisteme de termoelektrik sistem denir. Termoelektrik soğutma sisteminde termoelektrik modüller kullanılır. Termoelektrik modül N ve P tipi kutuplara sahip malzemeden oluşur. Sayfa 248’deki Şekil 8.4’de termoelektrik soğutmanın akış özelliği tanımlanmıştır. İki farklı yarıiletken malzemelerin kimyasal yöntemlerle birbirine birleştirilerek, oluşturulan devre üzerinden elektrik akımı geçirilmesiyle meydana gelen farklı sıcaklıklarda devrede aynı anda üç çeşit termoelektrik etki oluşur. Bu üç etki mucitlerin isimleri ile anılır. Bunlar; Seebeck, Peltier ve Thomson etkileridir.

Paramanyetik soğutma; paramanyetik cisimlerin aşırı soğutulmasına bağlı olarak moleküler yapılarında sıkıştırma çevrimidir. Çoğunlukla bilimsel araştırmalarda tercih edilen bir sistemdir. Bu işlevde uygulanan şiddetli manyetik alan maddenin sıkışmasına yol açmakta ve molekül ısısı çevredeki helyum ve hidrojen tarafından alınmaktadır. Manyetik alan kaldırıldığında moleküller üzerindeki baskının azalması sonucu, sıcaklık daha alt seviyelere düşmektedir. Bir paramanyetik maddenin soğutulma işlevi Sayfa 249’daki Şekil 8.5’te verilmiştir.

Fiziksel Yöntemler; günümüze kadar en yaygın kullanılan ve sürekli geliştirilen yöntemlerdir. Gazların sıkıştırılması ve genleştirilmesi sürecinde çevreden ısı alınması veya ısı verilmesi prensibine dayanır. Sanayide en çok kullanılan yöntem soğurmada soğutma yöntemidir. Bu sistemde bir mekanik eleman bulunmamaktadır. Soğurma cihazı, kondensör ve buharlaştırıcıdan oluşmaktadır. Fiziksel yöntem olarak en çok kullanılan soğutma çevrimleri; absorbsiyonlu soğutma ve adsorbsiyonlu soğutma’dır. Buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimleri soğutucu akışkanın sıkıştırılması veya genleştirilmesiyle oluşan ısı değişimlerinin etkisiyle çalışır.

Absorbsiyonlu soğutma; suyun düşük basınçta buharlaşma ve soğutulması prensibine dayanır. 1860’lı yıllardan itibaren soğurmalı soğutma olarak tanımlanmaktadır. Bu sistemlerde amonyak-su absorbsiyon soğutma teknolojisi en eski uygulamadır. Bu çiftlerde birinci akışkan çevrimde absorbent ikinci akışkan ise soğutucu akışkandır. Bir absorbsiyonlu soğutma şeması Sayfa 150’deki Şekil 8.6’da verilmiştir. Absorbsiyonlu soğutma sistemlerinde kullanılan temel elemanlar sırasıyla; jeneratör, yoğuşturucu (kondenser), buharlaştırıcı (evaporatör), absorber (soğurucu), eriyik pompası, ısı değiştirici, genleşme valfi, ayrıştırıcıdır. Bu çevrimde soğurma işlevi için çevrimde soğurucu, pompa, ısıtıcı, ısı değiştirici, kısılma vanası ve ayırıcı vardır.

Adsorbsiyonlu soğutma; bir mekanik güç gerektirmeden termal bir ısı kaynağına bağlı yapılan soğutma sistemidir. Bu sistemlerde soğutucu akışkan bir katı tarafından emilir ve soğutma çevrimi kapalı bir sistemdir. Bu nedenle buharlaşmış absorbat, çevrim içinde tekrar yoğuşur. Basit bir adsorpsiyon soğutma sistemi Sayfa 251’deki Şekil 8.7’de verilmiştir. Adsorpsiyonlu soğutma sistemlerinde adsorbent malzemeleri silika-jel, aktif karbon ve zeolit, soğutucu adsorbat (soğutkan) olarak ise su, metanol ve amonyak kullanılmaktadır. Yeterli yüksek vakum değerlerinde adsorbat su düşük sıcaklıkta buharlaşır. Adsorpsiyonlu soğutucular için 10-20 mm Hg vakum basıncı yeterlidir.

Diğer Soğutma Yöntemleri: Vorteks tüpü; hareketli parçası bulunmayan basit bir borudan ibaret olan bir soğutma şeklidir. Sayfa 252’deki Şekil 8.8’de vorteks tüpünün iki akış türü verilmiştir.

Sterling çevrimi; 1816 yılında bulunmuştur. Bu sistem pistonlu bir buhar-sıkıştırma çevrimine benzemektedir. Bu sistem, bir silindir ile içerisine yerleştirilmiş ve birbirlerinden gözenekli ve ısı tutumu yüksek bir bölme ile ayrılmış iki pistondan meydana gelmiştir. Silindir içinde helyum veya hidrojen gibi soğutucu gaz bulunmaktadır (S:253, Şekil 8.9).

Buharlı jet soğutma sistemleri , kompresör, ilave soğutucu akışkan ve hareketli parçalara ihtiyaç duymadan büyük hacimlerde soğuk su üretebilen sistemlerdir. Bunu sağlarken sadece düşük basınçta atık buhar ve üretilecek suya ihtiyaç duyar (S:254, Şekil 8.10).

Hava Soğutma Çevrimi; açık sistem soğutucu akışkan havanın devamlı atmosferden alınıp çevrimde soğutulduktan sonra kullanıldığı açık sistem veya hapsedilmiş havanın sistemden dışarı çıkmadığı kapalı sistem prensibine göre çalışır. uçaklarda yolcu kabinlerini iklimlendirmek için Sayfa 255’deki Şekil 8.12’de şeması verilen çevrim kullanılmaktadır. Bu sistemin avantajları, ekipmanın hafif olması ve soğutucu akışkan görevi yapan havanın tüm çevrimde gaz halde bulunmasıdır.

Buhar Sıkıştırmalı Soğutma Çevrimleri

Buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimleri en yaygın olarak kullanılan çevrimlerdir. Termodinamiğin ikinci yasasına dayanan soğutma çevrimleri, 1824 yılında Sadi Carnot’ın teorisini oluşturduğu carnot soğutma çevrimleriyle biçimlenmiştir. Termodinamiğin ikinci yasası, Kelvin Planck ifadesine göre; hiçbir ısı makinası tek bir ısı kaynağından aldığı enerjiyi tamamen işe dönüştüremez demektir. Clausius ifadesi ise soğutmanın temelini oluşturmaktadır. Clausius’a göre çevre ile başka bir etkileşimde bulunmaksızın ısının soğuk kaynaktan sıcak kaynağa aktarılması olanaksızdır. Termodinamik makinaların çalışma prensibini Sayfa 256’daki Şekil 8.13’den inceleyebilirsiniz.

Ters Carnot Çevrimi ne göre çalışan soğutma makinesi veya ısı pompası; carnot soğutma makinesi veya carnot ısı pompası diye adlandırılır. Sayfa 257’deki Şekil 8.14’de ters carnot çevrimi ve bunun T-s diyagramı verilmiştir. Ters carnot çevrimine sahip bir sistem çevrim, buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimidir. Soğutucu akışkanın hal değişimi kompresör, evaporatör, kısılma vanası ve kondenser ünitelerinde gerçekleşir.

Gerçek soğutma çevrimlerinde süreçlerin hesaplanması ve tasarımı carnot makinesine göre yapılmaz. Gerçek süreçlerde çevrimin tasarımı ısı yükleri referans alınarak gerçekleştirilir.

İdeal Buhar Sıkıştırmalı Soğutma Çevrimi, carnot soğutma çevrimiyle aynı hal değişimlerine sahiptir. Bunlar kompresör ve kısılma vanasında izantropik hal değişimi, evaporatör veya kondenserde ise sistemde ısı geçişleri gerçekleşir. Ancak sıkıştırma ve genişleme süreçleri Carnot çevriminden farklıdır.

Gerçek buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimi , teorik tasarımı yapılmış bir çevrimden çalışma parametreleri yönüyle ayrılır. Diğer bir deyişle, gerçek çevrimlerde çevrimi oluşturan elemanların neden olduğu tersinmezliklerden kaynaklanan bir ayrımdır. Çevrim sürecinde soğutucu akışkanın sürtünme etkisi basıncın düşmesine neden olur.

Soğutma Sistemleri Uygulama Alanları ve Soğutucu Akışkanlar

Ev Tipi Soğutucular; ev kullanımında gıda ürünlerinin depolanması ve saklanması amacıyla kullanılan soğutuculardır. 20 lt ile 850 lt aralığında depolama hacimlerine sahiptirler. Soğutucu akışkan şarj miktarları 50-250 gram aralığındadır. İlk uygulamalarda R12 soğutucu akışkan kullanılmasına rağmen günümüzde R134a soğutucu akışkan kullanan üniteler kullanılmaktadır.

Ticari Soğutucular; ticari amaçlı taze ve donmuş gıdaları uygun sıcaklık aralığında depolama ve koruma işlevini yerine getiren ünitelerdir. Soğuk gıdalarda bu sıcaklık aralığı 1-14 °C, donmuş gıdalarda ise -12 °C ile 20 °C aralığındadır. Bu soğutma sistemlerinde ilk uygulamalarda R12 gazı kullanılırken günümüzde R22, R134a, R404A, R507A ve R410A kullanılmaktadır.

Araçlarda Soğutucular; soğuk zincir olarak ifade edilmektedir. Demir yolları, kara, hava ve deniz taşımacılığında kendine uygulama alanı bulmuştur. Soğuk taşımacılık ağırlıklı olarak konteyner sistemleriyle sağlanmaktadır. Konteyner sayısının 500.000 âdeti geçtiği gözlenmektedir. Konteyner soğutmalarda kullanılan soğutucu akışkanlar ise R12, R134a, R404A ve R507A’dır.

Endüstriyel Soğutucular; gıda uygulamaları ve sanayi uygulamaları olmak üzere iki ayrı ana gruba ayrılmaktadır. Gıda uygulamalarında soğutma işlemi gıda işleme ve soğuk depolama süreçlerinde kullanılmaktadır. Donmuş gıdalar, uygulamalarda -15°C ile -30°C aralığında uzun süreli depolanmaları gerekir. Ancak çocuklara yönelik donmuş gıdalarda bu aralık -1°C ile - 10°C’dir. Gıda soğutma uygulamalarının ilk örneklerinden bu yana Amonyak, R12, R22 ve R502 gazları kullanılmakta, günümüz uygulamalarında ise R134a, R404A ve R507 A gazları ile amonyak/CO2 kaskat yapıları tercih edilmektedir.

Soğutucu Akışkanlar: 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren soğutma sistemlerinde soğutucu akışkan olarak karbondioksit, hava, su, amonyak gibi maddeler kullanılmıştır. Daha sonra geliştirilen soğutma sistemleriyle birlikte kloroflorokarbon (CFC) ve hidrokloroflorokarbon (HCFC) soğutucu akışkanlar olarak kullanılmaya başlamıştır. Soğutucu akışkanlar ve maddelerin özelliklerini Sayfa 262’deki Çizelge 8.4’den ve Sayfa 263’deki Çizelge 8.5’den inceleyebilirsiniz.

Soğutma Çevrim Elemanları

Buhar sıkıştırmalı çevrimde temelde kompresör, kondenser, kısılma vanası ve evaporatör olmak üzere 4 temel eleman vardır. Çevrimlerde kullanılan kontrol elemanları; termostat, drayer, manometre ve termometredir.

Kompresör; soğutma çevrimlerinde ilk enerjiye bağlı olarak buhar fazında alçak basınca sahip soğutucu akışkanı, yoğuşma yüksek basıncına sıkıştıran elemandır. İdeal bir kompresör şu özellikleri karşılamalıdır:

  • Az bir güçle, birim soğutma yükünü karşılayabilmeli,
  • Yük dalgalanmaları veya farklı çalışma koşullarında sürekli uygun güç tüketimlerine sahip olmalı,
  • İlk başlangıçta güç tüketimi mümkün olduğunca az olmalı,
  • Kısmi yüklerde çalışma performansı düşmemeli,
  • Farklı çalışma koşullarında sistemin emniyeti ve güvenilirliğini sağlamalı,
  • Farklı çalışma durumlarında ve yüklerde titreşim ve gürültü değerleri çalışma sınırlarını geçmemeli,
  • Ömür yılı yüksek ve arıza durumu düşük olmalı,
  • Maliyeti mümkün olduğunca düşük olmalıdır.

Açık pistonlu kompresörler; dıştan tahrikli motorlar olarak da tanımlanmaktadır. Ticari soğutma uygulamalarında ve soğuk depolama sistemlerinde kullanılmaktadır. Bu tür kompresörlerde, ana mil körüğü zamanla yıpranması önemli bir sorundur. Bu durum ise gaz ve yağ kaçaklarına neden olur.

Yarı hermetik tip kompresörler; soğuk depolar ve market, hipermarket uygulamaları gibi büyük kapasiteli hacimlerde kullanılır. Motor soğutucu akışkanla aynı ortamda çalışır ve bu ortamda özel yalıtım uygulanmıştır. Motorda soğutma işlevi emiş buharıyla sağlanır. Bu etki soğutma etkisine olumlu katkı sağlar ve motor kapasitesi ve boyutu küçülür.

Hermetik tip kompresörler; buzdolapları ve derin dondurucular başta olmak üzere, küçük tip ticari soğutucu ve dondurucularda en çok kullanılmaktadır. Motor yağ ve soğutucu akışkanla sürekli temas halindedir. Motorda soğutma, soğutucu akışkan ile ağırlıklı olarak emiş buharı ile olur. Bu kompresörler kapalı sistem olmaları nedeniyle tamirleri oldukça zordur. Motor kapasiteleri 0-7.5 kW aralığında değişmektedir.

Paletli dönel kompresörler; rotor üzerinde gövde içine temas eden hareketli kanatçıklara sahip kompresörlerdir. Soğuk depoculuk, gıda maddeleri dondurulması işlemleri, endüstriyle ve kimyasal proseslerin soğutma gerektiren soğutma uygulamalarında kullanılmaktadır. Kompresörlerde sıkıştırma oranı, birim soğutma kapasitesinin harcanan güce oranı olarak değerlendirilir ve bu gücün en düşük seviyede olması gerekir. Günümüzdeki uygulamalarda bu oran 1/7 sınırının altında tutulmaktadır.

Vidalı (dişli) kompresör; basınçlı hava üretmek için bir mil üzerindeki birbirine geçmiş helisel rotor çiftinin kullanıldığı kompresörlerdir.

Santrifüj kompresörler; merkezkaç etkilerden yararlanarak sıkıştırma işlemi gerçekleştiren elemanlardır. Santrifüj kompresörler yüksek kapasiteli soğutma proseslerinde tercih edilirler.

Scroll tipi kompresörler; pozitif yer değiştirme özelliğine sahip kompresörlerdir. Geniş bir uygulama alanına sahiptirler. Konut ve küçük ticari kullanımlar, gıda soğutma, araç taşımacılığı, ısı pompaları ve su soğutma grupları gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

Evaporatörler (Buharlaştırıcı-Soğutucular); bir soğutma çevriminde soğutulmak istenen ortamdan ısı alarak soğutucu akışkanın buharlaşmasını sağlayan elemanlardır. İklimlendirme ve soğutma sistemlerinde soğutucu özelliğe sahip ünitelerdir. İyi bir evaporatör ünitesi; soğutucu akışkanın iyi ve çabuk buharlaşmasını sağlamalı, soğutulan maddenin (Hava, su, salamura, v.s.) ısısının alınması için iyi bir ısı geçiş sağlamalı, soğutucu akışkanın giriş ve çıkıştaki basınç farkını (kayıpları) asgari seviyede tutmalıdır. Evaporatör dizaynında en önemli etken soğutulacak maddenin cinsi (katı, sıvı, gaz) ve konumudur.

Hava soğutucu evaporatörler; buzdolaplarında, derin dondurucularda, küçük kapasiteli ticari tip dolaplarda (kasap dolabı, vitrin tipi dolaplar ve benzeri), küçük soğuk muhafaza odalarında, klima sistemlerinde kullanılmaktadır. Bu tip evaporatörler soğutucu akışkan ile ortam havası arasında ısı alışverişi prensibine dayanır.

Su soğutucu evaporatörler; klima ve pek çok endüstriyel soğutma uygulamalarında kullanılmaktadır. Hava soğutucu evaporatörlere göre soğutucu akışkan kontrolünün daha kolay yapılabildiği evaporatörlerdir. Sayfa 273’deki Çizelge 8.6’da endüstriyel uygulamalarda ve klima sistemlerinde kullanılan evaporator tipleri verilmiştir.

Kondenserler (Yoğuşturucular); soğutma çevriminde kompresör tarafından sıkıştırılarak basıncı ve sıcaklığı yükseltilmiş olan soğutucu akışkanın, ısısını alarak dış ortama bırakan ve akışkanın yoğuşmasını sağlayan elemanlardır.

Hava soğutmalı kondenserler ; soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde en çok kullanılan kondenser tipidir.

Su soğutmalı kondenserlerde soğutucu akışkanın yoğuşmasında sudan yararlanılmaktadır.

Evaporatif kondenser; hava ve suyun soğutma etkisini birlikte kullanan kondenser tipidir. Evaporatif kondenserler genellikle binanın dışına veya çatıya monte edilir.

Kasılma Vanaları; soğutma çevrimlerinde soğutucu akışkanın yüksek basınç ortamından alçak basınç ortamına geçişini sağlayan kontrol elemanlarıdır. Bu elemanların en önemli özelliği, sabit entalpili olmalarıdır. Görevi, soğutucu akışkanın faz dönüşümünü sağlamaktır.

Termostat; soğutulan ortamda ortam sıcaklığını belirli aralıkta tutarak çevrimde akışkan akışını kontrol eden elemanlardır.

Kurutucular ve Süzgeçler: Soğutma sistemlerinin çevriminde sadece kuru ve temiz soğutucu akışkan ile kuru ve temiz yağ dolaşmalıdır. İstenmeyen etkileri önlemek için kullanılan ve kondenser çıkışına konulan kurutucu ve süzgecin (drayer ve süzgeç) görevi su ve asitleri emerek tutmak, toz ve benzeri küçük katı maddeleri de süzmektir.

Manometreler: Bir çevrim sürecine bağlı çalışan soğutma sistemleri alçak basınç ve yüksek basınç bölümlerine sahiptir. Soğutmacılıkta kullanılan manometreler çoğunlukla bu iki basınç evrelerini kontrol ederler.

Termometreler: Sıcaklıkların ölçüldüğü değişik birçok ölçü aletleri vardır ki bunlara genellikle termometre denir. Civalı, alkollü ve dijital göstergeli termometreler kullanılmaktadır.

Soğutma Sistemlerinde Enerji Ekonomisi

Soğutma sistemlerinde enerji verimliliği çalışmalarına olumlu katkı sağlayacak ve enerji maliyetlerinin düşmesine yol açacak parametreler;

  • Düşük elektrik kullanımı,
  • Soğutma sistemlerinin farklı ortam ve çalışma koşullarında etkin bir soğutma özelliğine sahip olması,
  • Yüksek kapasite kontrol özelliğine sahip kompresörlerle oransal çalışma ile ihtiyaç duyulan soğutma kapasitesinin karşılanması,
  • Fan hız kontrol sistemiyle kondenserlerde verimli yoğuşma için ihtiyaç duyulan hava debisinin sağlanması,
  • Sistemin sıcaklık set değerleri için yüksek hassasiyetli işlemci kontrolü ile enerji tasarrufu sağlanması,
  • Soğutma sisteminde çevrim elemanları ve donanımları arasında kapasitif uyumlu bir tasarımın yapılması,
  • Soğuk depoculuk gibi büyük kapasiteli enerji tüketim sistemlerinde etkin enerji yönetim sisteminin kurulmasıdır.