İŞLETME İLKELERİ - Ünite 2: İşletmeler ve Özellikleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: İşletmeler ve Özellikleri
Ünite 2: İşletmeler ve Özellikleri
İşletmenin Amaçları
Her işletme belirli amaçlar doğrultusunda kurulur ve yaşamı süresince bu amaçlara ulaşmayı hedefler. Kısa ve uzun vadeli birbirinden farklı amaçları olan işletmeler, bu amaçlarına ulaşırken kendi iç ve dış çevreleriyle etkileşim halindedirler. İşletmeler çalışanların, tedarikçilerin, müşterilerin ve paydaşların amaçlarını işletmenin üst yönetiminin aldığı kararlar doğrultusunda bütünleştirirler ve işletmenin geleceğine yönelik ortak bir amaç oluştururlar.
İşletmenin amaçları; işletme çalışanları ve işletmenin kendi amaçlarının bir arada olduğu ortak bir sistemden oluşur. Ortak amaca ulaşabilmek için her üyenin kendi amaçlarının bazılarından vazgeçmesi gerekebilir. İşletmelerin amaçları belirlenirken dikkat edilmesi gereken konular şunlardır:
Amaçlar işletmeye özel olmalıdır.
Amaçlar ölçülebilir olmalıdır.
Amaçlar ulaşılabilir olmalıdır.
Amaçlar gerçekçi olmalıdır.
Amaçlar zaman sınırlı olmalıdır
Amaçlar birbiri ile uyumlu olmalıdır:
Amaçlar üzerinde uzlaşılmış olmalıdır.
Amaçlar belirgin olmalıdır.
Amaçların Sınıflandırılması
İşletmelerin amaçları; genel amaçlar, stratejik amaçlar ve özel amaçlar olarak sıralanabilir (S:24, Şekil 2.1).
Genel amaçlar
İşletmelerin kuruluş aşamasında aldıkları ve işletmenin yönünü belirleyen kararlardan oluşur. İşletmelerin amaçlarına ulaşabilmeleri için öncelikli olarak kendilerini sorgulamaları ve ulaşmak istedikleri hedefi belirlemeleri gerekmektedir. Başarılı bir işletme olabilmek ve kârlılığı arttırmak için işletmelerin kuruluş aşamasında vizyon ve misyon oluşturmaları gerekir. Ayrıca işletmelerin belirledikleri vizyon ve misyon doğrultusunda kararlar alarak faaliyete geçmeleri gerekir.
Vizyon, işletmelerinin gelecekte olmasını arzu ettikleri durumun ifadesidir.
Misyon, işletmenin tüm çalışanları tarafından paylaşılan değerler ve ortak inançlar bütünüdür.
İlke ise değişmesi veya ikamesi mümkün olmayan değerlerdir.
Stratejik Amaçlar
Genel amaçlara ulaşmak için izlenilecek yolları ve işletmenin faaliyetine ilişkin birtakım kararları içerirler. İşletmelerin genel amaçlarının yanında stratejik amaçları da vardır. İşletmelerin stratejik amaçları vizyon ve misyon doğrultusunda belirlenir. Stratejik amaçlar kısaca şöyle açıklanabilir:
Kâr, işletmelerin gelirlerinden giderlerinin çıkarılması sonucu elde edilen pozitif değerdir.
Süreklilik, işletme faaliyetlerinin bir süreye bağlı olmaksızın devam edeceğini ifade eder. Her işletme kuruluşundan itibaren varlığını uzun süre devam ettirmeyi hedefler. İşletmelerin süreklilik sağlayabilmeleri için öncelikle bir faaliyet dönemi içinde beklenen kâr düzeyine ulaşması gerekmektedir.
Büyüme, işletmeler açısından sayısal olarak gelişme ve üretim hacminin artışı olarak tanımlanabilir. Büyüme, işletmelerin nitelik olarak kaliteyi arttırması şeklinde olabileceği gibi; hacimsel olarak üretim miktarını, ürün çeşitliliğini, varlık veya kaynaklarını arttırması şeklinde de olabilir.
Özel Amaçlar
İşletmenin tüm çevresini kapsayan ve işletmelerin kâr amaçlarının yanında sosyal amaçlarını da içeren birtakım kararlardan oluşur. İşletmenin paydaşlarının yanı sıra çalışanlar, toplum, kamu kuruluşları ve sosyal çevreleri de kapsayan geniş bir alan için söz konusudur. İşletmelerin özel amaçlarından bazıları şöyle sıralanabilir:
İşletme olarak kaliteli ürün veya hizmet üretmek,
Bulunduğu bölgede istihdam olanağı yaratmak,
Sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak topluma hizmet etmek,
Vergi ödemek koşuluyla devlet bütçesine katkıda bulunmak,
Ulusal ya da uluslararası alanda tanınan bir işletme haline gelmek,
İşletmeyi diğer işletmelerden farkı kılacak bir imaj oluşturmak ve marka değerini arttırmak,
Faaliyet alanlarında etik sorumlulukların bilincinde hareket etmek,
Doğal çevreye karşı sorumlu davranmak,
Çalışanlara iyi ücret vermek ve sosyal güvencelerini sağlamak,
Çalışanların kişisel gelişimlerini arttırmaya yönelik eğitim olanakları sağlamak,
Çalışanlara daha kaliteli ve nitelikli bir çalışma ortamı yaratmak.
İşletmenin Fonksiyonları
İşletmeler, temel amaçları olan kâr sağlama amacını gerçekleştirebilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için;
Yönetim,
Üretim,
Pazarlama,
İnsan kaynakları,
Finansman,
Muhasebe,
Halkla ilişkiler ve
Araştırma-geliştirme fonksiyonlarını başarılı ve birbirleriyle uyumlu biçimde yerine getirmelidirler.
Yönetim, belirlenmiş işletme hedeflerine ulaşabilmek ve işleri etkin ve verimli yapabilmek amacıyla sınırlı işletme kaynaklarını ve yeterli iş gücünü kullanarak planlı bir biçimde iş görme faaliyetidir. İşletmelerde yönetim fonksiyonu diğer fonksiyonları organize eden üst fonksiyon olarak düşünülebilir.
Üretim, işletmelerde ürün veya hizmetlerin ortaya çıkarılması için yapılan faaliyetlerin tümüne denir. İşletmelerde üretim sonucu elde edilen ürün işletme türüne göre farklılıklar gösterebilir. Hizmet işletmelerinde ortaya çıkan ürün “soyut” bir nitelik taşırken; sanayi veya tarım işletmelerinde ortaya çıkan ürün “somut” bir nitelik taşımaktadır.
İşletmelerdeki üretim süreci sonucunda;
Birtakım materyallerde şekil değişikliği gerçekleşir,
Tüketici istediği ürüne istediği zamanda ulaşır,
Ürün ya da hizmete tüketicinin istediği yerde ulaşması sağlanır,
Tüketici ürüne sahip olarak yaşadığı memnuniyeti ifade eder.
Pazarlama, “Bir satın alma sürecindeki tüketici ihtiyaç ve isteklerini belirleme ve karşılamaya yönelik tüm faaliyetlerdir.” Üretilen her ürün veya hizmet tüm tüketiciler tarafından talep görmeyebilir. Bu nedenle işletmeler ürünleri için hedef pazar belirlemeli ve pazarlama faaliyetlerini hedef pazar üzerinde yoğunlaştırmalıdır. Üretilen ürünün hedef pazarın ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılayabilmesi için işletmeler dört temel pazarlama karması*nı (ürün, dağıtım, fiyatlandırma ve pazarlama iletişimi)* planlı ve koordineli bir şekilde yönetmelidir.
İnsan kaynakları, organizasyon için en etkili insan gücünü bulmak, geliştirmek ve bunun sürekliliğini sağlamak amacıyla ortaya konan faaliyetler bütününe “insan kaynakları yönetimi” adı verilir. İşletmeler üretim yapabilmek için insan gücüne gereksinim duyarlar.
İnsan gücü, işletmenin her fonksiyonunda kullanılması zorunlu olan işletme kaynağı olarak düşünülebilir. İnsan kaynaklarını yönetmede yöneticiler önemli bir role sahiptirler.
Finansman, terim olarak “fon sağlama” anlamındadır. İşletmeler için kuruluş aşamasında diğer tüm fonksiyonlar yerine getirilse dahi yeterli fon tedarik edilmediği sürece işletme faaliyetleri yerine getirilemez. İşletmelerin iki çeşit finansman kaynağı vardır:
Birincisi, işletme sahiplerinden ve hissedarlardan sağlanan öz kaynaklardır.
İkincisi ise kredi kuruluşlarından sağlanan borçlar, yani yabancı kaynaklardır.
Her işletme kendi amaç ve politikaları doğrultusunda fon sağlamada öz kaynakları veya yabancı kaynakları kullanmayı tercih edebilir. İşletmelerde finansman yönetiminin amacı, fon sağlamanın yanında eldeki fonların etkin ve verimli kullanımını sağlamaktır.
Muhasebe: İşletme faaliyetleri hakkında parasal bilgilerin rakamsal olarak belirlenmesi, kaydedilmesi, özetlenmesi, değerlendirilmesi ve ilgili paydaşlara aktarılması sürecine “muhasebe” adı verilir.
Halkla ilişkiler; işletmenin olumlu bir imaja sahip olabilmesi için gerekli tanıtım politikasının saptanması ve bütün paydaşlarla doğru bilgi akışının sağlanması için yürütülen faaliyetlerdir. Halkla ilişkiler faaliyetleriyle işletmenin bütün paydaşlara olan ilişkilerinin pekişmesi istenir.
Araştırma ve geliştirme faaliyetleri işletmenin büyüme ve gelişmesinde, önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzün değişen tüketici davranışları, işletmeler arası rekabet koşulları ve ürün çeşitliliğinin artması işletmelerde yenilik yaratma kararlarını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle araştırma ve geliştirme faaliyetleri doğrudan işletme fonksiyonların tümünü etkilemektedir.
İşletmelerin Çevre İlişkileri
İşletmelerin hayatta kalmak için, içinde bulundukları çevre ile iyi ilişkiler kurması önemlidir. İşletmeler ve çevreler arasında karşılıklı çıkarlar söz konusudur. İşletmeler içinde bulundukları çevreyi etkileyebileceği gibi, çevre de işletmeleri doğrudan ya da dolaylı etkileyebilir.
İşletmenin ilişki kurduğu çevresi “uzak” çevresi olabileceği gibi “yakın” çevresi de olabilir. İşletmelerin çevresi;
İç çevresi,
Sektörel çevresi,
Ulusal çevre ve
Uluslararası çevre olmak üzere dört ana başlık altında incelenebilir.
İşletmenin İç Çevresi
İşletmenin iç çevresi olarak işletme içinde bulunan aktörler kabul edilebilir. Bu aktörler içerisinde işletme sahipleri, ortaklar, yöneticiler ve çalışanlar yer alır.
Bazı aile işletmelerinde, işletme sahibi ile yönetici aynı kişidir. Bu durumda girişimcilik ve yöneticilik görevleri aynı kişide toplanmıştır. Nispeten küçük işletmelerde bu durum normal karşılansa da büyük, kurumsal, çok ortaklı işletmelerde yönetici ve girişimcinin “aynı” kişi olması doğru değildir. Nitekim kurumsal yönetim (corporate governance) anlayışına göre; hesap verenle, hesap soranın farklı kişiler olması gerekir.
İşletme Sahipleri ve Ortaklar
İşletme sahipleri ve hissedarları işletmenin kuruluşundan itibaren işletme ile etkileşim halindedirler ve beklentileri fazladır. İşletme sahipleri ve hissedarlar kuruluş aşamasında sağladıkları sermayenin kısa sürede kendilerine dönüşlerini beklerler. Bu nedenle sermayelerinin takibini sağlamak ve sermayelerinden kâr elde edebilmek için işletme ile sürekli bir etkileşim içinde bulunurlar.
İşletme Çalışanları
İşletmelerin amaçlarına ulaşabilmeleri için farklı becerilere ve uzmanlıklara sahip çalışanlar istihdam etmeleri gerekir. İşletmeler için iş gücü rekabette önemli bir koşuldur. İşletmeler deneyimli ve başarılı iş gücünü kullanarak rekabette üstünlük sağlamak isterler. Bu nedenle nitelikli çalışanların işletmeye kazandırılması önemlidir. İşletmeler eğitimler aracılığıyla hali hazırdaki çalışanlarının niteliklerini korumaya çalışırlar.
Yöneticiler
Yöneticiler, işletmenin yönetimini üstlenmiş olan ancak girişimcinin isteğiyle ücret karşılığı çalışan kişilerdir. Bu nedenle yöneticiler girişimcilerin istekleri doğrultusunda hareket ederler ve girişimci-çalışan arası iletişimde aracılık yaparlar. Çalışanlar iş ile ilişkilerinde yöneticilerle iletişime geçerler. Çalışanlar ve tüketiciler açısından bakıldığında yöneticiler, isteklerini gerçekleştirebilecek kişiler gibi gözükseler de yöneticilerin sınırları ancak girişimcinin belirlediği kadar olduğu unutulmamalıdır.
İşletmenin Sektörel Çevresi
İşletmeler bir yandan kendilerine kurulma ve işleyiş imkânı veren kişilere, diğer yandan ise faaliyetlerinin yönlendirileceği kişi ve kurumlara karşı sorumluklarını yerine getirmek amacıyla ilişki kurmak zorundadır. İşletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi ve uzun süre var olabilmesi için sektörel çevreleri ile yakın ilişkiler kurması önemlidir. İşletmelerin sektörel çevresi; Tüketiciler, Tedarikçiler, İkame ürünler ve Rakip firmalar şeklinde dört başlık altında toplanabilir.
Tüketiciler
Tüketiciler, piyasada işletmeler tarafından sunulan ürünlerin potansiyel kullanıcılarıdır. Tüketiciler belirli ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamaya yönelik hareket ederler. Tüketiciler ürünü satın aldıklarında ise o işletmenin tüketicisi ve aynı zamanda müşterisi olurlar.
Tüketiciler, bireysel tüketiciler olabileceği gibi endüstriyel tüketicilerde olabilir.
Tedarikçiler
Üretimde kullanılacak ham madde, yarı mamul, madde, finans, enerji, insan kaynağı, danışmanlık, bilgi vb. ihtiyaçlarını karşılayan kurumlardır. Üretilecek ürünlerin kalitesi işletmelerin dışarıdan tedarik edeceği ürünlerin kalitesi ile doğru orantılıdır. Üretici ve tedarikçi arasında kurulacak ilişki, kalitenin korunması, zamanında ürünlerin pazara sunulması çok önemlidir.
İkame Ürünler
İşletmenin ürünlerinin yerini alabilecek ürün ve hizmetlerdir. Yöneticiler, rekabet açısından rakiplerin ürünlerini, faaliyetlerini ve ataklarını izlemenin yanında ikame ürün tehdidini de izlemek zorundadır. Çünkü tüketici beklentilerinde meydana gelebilecek değişiklikler tüketicileri ikame ürüne yönlendirme ihtimalini yükseltir.
Rakip Firmalar
Rakipler, aynı sektör içerisinde ve aynı hedef kitle için benzer ürün veya hizmet üreten işletmelerdir. İşletmeler aynı sektörde daha fazla paya sahip olmak daha fazla satış geliri elde etmek amacıyla diğer işletmelerle rekabet içine girerler. Rakipler birbirlerini sürekli olarak izler ve birbirlerinin yaptıkları hamlelere karşılık verme çabasındadırlar. Tüm bunların yanında günümüzdeki küresel rekabetten dolayı bazı işletmeler rekabet yerine birlikte hareket etmektedirler.
İşletmenin Ulusal Çevresi
İşletmenin içinde bulunduğu ülkedeki işletmeyi doğrudan veya dolaylı etkileyecek tüm etmenler işletmenin ulusal çevresini oluşturur. İşletmenin ulusal çevresi; devlet, toplum ve kurumlar olmak üzere üç unsurdan oluşur.
Devlet
Devlet, yasalarla ve benzeri düzenlemelerle işletmeler üzerinde yaptırım gücüne sahiptir (mevzuat). Bunun yanında devletin diğer kişi ve kurumlarla arasındaki ilişkileri düzenlemesi için işletmelerle ilişki içinde olması kaçınılmazdır. İşletmeler açısından ise işletme sürekliliğini sağlamak için devlet tarafından zorunlu tutulan yaptırımlar işletmelere devlet ile ilişkileri mecbur kılmaktadır.
Toplum
Toplum ve işletme ilişkileri, tüketici grubunu da içine alan geniş bir kitledir. Toplum ve işletme arası ilişkiler hem toplumun işletmeden beklentileri hem de toplumdaki bireylerin işletmelerden beklentileri olarak iki açıdan ele alınabilir:
İşletmenin sunduğu ürün-hizmetler ile tüketicileri tatmin etmesi ve istihdam gibi konular işletme ile toplumdaki ilişkilere örnek olarak verilebilir.
İkinci açıdan ise işletmeler, toplumsal kaynakları kullanan varlıklardır. Bu nedenle işletmelerin çevreye etkileri, kültürel ve toplumsal değerlere duyarlılığı gibi konular işletme ve toplum arası ilişkileri yakından ilgilendirir.
Kurumlar
İşletmelerin ilişki içinde olduğu kurumlar;
Başta aile olmak üzere,
Dini,
Askeri,
Politik,
Kültürel,
Sosyal ve
Ekonomik nitelikli kurumlardır.
İşletmelerin devlet ve toplum ile olan ilişkileri en başta bu iki öğenin desteği ile oluşan kurumlar sayesinde oluşur. İşletmelerin kurumlara karşı birtakım sorumlulukları vardır. Bunlar işletmenin etkileşim içinde olduğu grupların niteliğine göre farklılıklar gösterir.
İşletmelerin Uluslararası Çevresi
İşletmelerin uluslararası çevrede faaliyet gösterebilmesi için genellikle belirli bir büyüklüğe gelmesi ve yurt dışı ile bağlantılı işler yapması gerekmektedir. İşletmeler açısından faaliyette bulunacakları ülke ile iyi ilişkiler kurmaları önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Uluslararası düzeyde ortaya çıkan ilişkiler aşağıda kısaca açıklanmıştır.
Gidilen ülke pazar ve tüketicileri ile ilişkiler: İşletmelerin gidecekleri ülkedeki hedef kitleyi ve ürün pazarını iyi bilmesi rekabet açısından işletmelere önemli avantajlar sağlar. İşletmelerin diğer ülkelerde etkin bir biçimde faaliyet gösterebilmeleri için ülkelerin tüketici profillerini ve tüketim davranışlarını yakından izlemeleri gerekmektedir. Bunun yanında yatırım yapılacak ülkedeki ürün ve tüketici pazarı yakından incelenmeli ve gerekli ön araştırmalar yapılmalıdır.
Gidilen ülkedeki resmi kurumlar ile ilişkiler: İşletmeler faaliyet gösterecekleri ülkedeki resmi kurumları iyi tanışmalıdır. Ülkedeki yabancı yatırımcılara yönelik uygulanacak tüm kanun ve kuralların işletmeler tarafından önceden araştırılması, işletmelere yapacakları yatırımın avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırması açısından büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Gidilen ülkedeki ekonomik ve ticari anlaşmalar: İşletmeler için gidilecek ülkedeki ekonomik ve ticari işletmeleri önceden incelemek büyük yarar sağlar. Bazı ülkeler arasında yapılmış özel ticari ve ekonomik anlaşmalar olabilir. İşletmeler ticari anlaşma yapılmış ülkelerde faaliyete geçerek vergi indirimi gibi bazı özel avantajlar elde edebilirler.
Çok uluslu işletmeler: Bazı işletmeler kuruluşlarından itibaren küresel işletme olma yolunda ilerlerken, bazı işletmeler ise ekonomik büyümeleri sonucu çok uluslu işletme haline gelebilirler. Çok uluslu işletmelerin kaynakları, ekonomik güçleri büyüktür. Çok uluslu işletmeler bulundukları ülkede güçlü bir konuma gelebilirler. Bu nedenle işletme ile ülke arasındaki ilişkiler iyi yürütüldüğü sürece iki taraf açısından da olumlu sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmazdır.
İşletmelerin Sorumlulukları
İşletmeler, ticari faaliyetlerini sürdürmelerinin yanı sıra bulundukları topluma, çalışanlarına, çevrelerine, paydaşlarına, tüketicilere ve devlete karşı birtakım sorumlulukları da üstlenmek zorundadırlar. İşletmelerin büyümeleri ve süreklilik arz etmelerinde bu sorumlulukları yerine getirmeleri büyük önem taşımaktadır. Sorumluluklarını yerine getiren işletmeler toplum tarafından kabul görmenin yanında toplumun refah düzeyinin artmasına da katkı sağlarlar. İşletmelerin sorumlulukları genel olarak; sosyal, ahlaki ve çevreye karşı olan sorumlulukları olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları
İşletmeler faaliyetlerini sürdürürken toplumun faydasını gözetmeli, toplumun kaynaklarını akılcı bir şekilde kullanmalı ve topluma karşı duyarlı davranmalıdır. Bu yüzden işletmeler karar alırken, alınan kararların topluma yaratacağı etkiyi de sosyal sorumluluklar kapsamında değerlendirmelidir. Sosyal sorumluluk, işletmelerin topluma karşı duyarlı davranmalarıdır.
İşletmelerin Ahlaki Sorumlulukları
İşletmelerin ahlaki sorumluluklarını, işletmelerin genel faaliyetlerini sürdürürken veya karar alırken ahlaki değerlere duyarlı olması olarak tanımlayabiliriz.
İşletmelerin Çevreye Karşı Sorumlulukları
İşletmeler hem işletmenin iç hem de dış çevresine karşı sorumludurlar (S:40, Şekil 1.7). İşletmenin iç çevreye karşı sorumlulukları; çalışanlar ile hissedarlar ve yatırımcılara karşı sorumlulukları olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
Çalışanlar, işletmenin en önemli üretim kaynaklarıdır. Bir işletme çalışanları olmadan varlığını sürdüremez. Çalışanlar ise işletme tarafından verilen işleri yaparak ücret kazanırlar. Bu nedenle yaptıkları işin karşılığını tam olarak almak isterler. Her çalışanın öncelikli amacı geçimini sağlamak ve kalıcı bir işte çalışmaktır.
Hissedarlar ve yatırımcılar ise işletmenin finansal kaynaklarını oluştururlar. Bunlar, işletmeden yatırımların sonuçlarının başarıya dönüşmesini ve işletmelerin yatırım sonucu kâr elde etmelerini beklerler (temettü). Yöneticiler, hissedar ve yatırımcıların beklentilerini karşılamak için en az kaynakla en fazla varlığı elde etmekle yükümlüdürler.
İşletmenin dış çevreye karşı sorumlulukları ise tüketiciler ve müşterilere, resmi kurumlara ile doğal çevreye karşı sorumlulukları olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
Tüketiciler ve müşteriler, işletmelerden güvenilir ve kaliteli mal ve hizmetler sunmalarını beklerler. Bunun yanında tüketicilerin en önemli isteklerinden bir diğeri ise uygun fiyata ve garantili ürün veya hizmet almaktır. Ayrıca işletmelerin tüketiciyi yanlış yönlendirmeme, kaliteli ürün satma ve tüketiciyi ürün hakkında doğru bilgilendirme sorumlulukları da vardır.
Resmi kurumlar, devletin, toplumun eğitim, sağlık, güvenlik, barınma, beslenme, sağlıklı bir toplum gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurduğu kurumlara denir. Devlet ve resmi kurumlar işletmelerden vergilerini ödemelerini ve hukuk kurallarına uymalarını beklerler. İşletmeler ise düzenli olarak vergilerini ödemek, doğru vergi beyanında bulunmak ve iş hayatına ilişkin mevzuata uymakla yükümlüdürler.
Doğal çevre: İşletmelerin dış çevreye karşı en önemli sorumluluğu çevre kirliliğini önlemek ve çevreyi atıklardan korumaktır. İşletmelerin üretim faktörlerinden bir tanesi de doğal kaynaklardır.