İŞLETMELERDE SOSYAL SORUMLULUK VE ETİK - Ünite 1: Sorumluluk Kavramları ve İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Sorumluluk Kavramları ve İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları

Sorumluluk Kavramı

Sorumluluk; “kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi; mesuliyet”, şeklinde tanımlanmaktadır. Her birey davranışları ve bunların sonuçlarından sorumludur. Gerçekleşmemiş davranışlardan birey sorumlu değildir, ancak yetkili konumda olan birey gerçekleşebilecek davranış ve sonuçlardan sorumludur.

Bir bireyin sorumluluk üstlenebilmesi ya da sorumlu tutulmasının üç önemli koşulu; akıllı olması ve aklını kullanma yetisine sahip olması, özgür iradesini kullanabilmesi ile yetki sahibi, yani ehliyetli olmasıdır.

Akıl, normal olarak her insanda bulunan ve vücuttaki yeri, işleyişi keşfedilemeyen, düşünce, anlama ve tedbir alma hassası; idrak, anlama, kavrayış ve zekâ olarak tanımlanmaktadır. Bireyin akıllı olması değil, akli melekelerini, başka bir deyişle akıl yetisini kullanma ehliyetine sahip olmasıyla sorumluluk başlar.

İrade; herhangi bir konuda karar vermek, bir eylem yahut etkinliği gerçekleştirmek için gerekli olan bilinçli muhakeme gücü¨ ve kararlılığı, alternatifler arasında bilerek ve isteyerek seçim yapabilme yetisi olarak tanımlanırken, irade özgürlüğü ise kişisel etkinliklerde insan iradesinin serbest, baskılardan ve denetimden uzak olması, insanın kendi adına her türlü¨ korku ve endişeden uzak biçimde karar verebilmesi, tercih yapabilmesi olarak ifade edilmektedir.

Sorumluluk açısından yetki sahibi olmak demek, mutlaka yazılı yetkiye sahip olmak anlamına gelmez, söz konusu durumla ilgili ehliyetli olmak, yani yetenekli olmak yeterlidir.

Kişinin karakteristik özellikleri onun sorumluluk üstlenip üstlenmemesine etkide bulunduğu gibi, sorumluluğunu yerine getirme düzeyini de etkiler.

Bireysel amaçlar, sahip olunan bilgi düzeyi ve bilginin tek taraflı olması yanında değer yargıları, kişinin sorumluluk almamasına veya sorumsuzca davranmasına yol açabilir.

Vicdan insanın sorumluluklarını test etmesinde en önemli kontrol mekanizmasıdır.

Bireysel Sorumluluk

Sorumluluk, bireysel ve sosyal açılardan ele alınması gereken bir kavramdır. Kişi, her şeyden önce, birey olarak kendisine karşı sorumludur. İnsan sorumsuzca davranışlar sergilediği ya da sorumluluk üstlenmediğinde vicdanını rahatlatma adına zaman zaman meşrulaştırma çabası içinde olabilir. İç¸ sorumluluk, kişinin vicdanına karşı sorumluluğudur. Dış sorumluluk ise sınırları kanun ve hukuk normlarıyla çizilmiş sorumluluklar yanında sosyal normlarla da ilişkili olabilir. Bireyin sadece vicdanı ya da sadece sosyal normlar tek başına sorumluluk üstlenmesi için yeterli olmayabilir.

Bireyin en temel sorumluluğu beden ve ruh sağlığını koruma sorumluluğudur. Bu sorumluluğun yerine getirilememesi, diğer pek çok sorumluluğun yerine getirilememesi anlamına gelecektir.

Sosyal Sorumluluk

Bireysel sorumluluğun kişinin yakın çevresini kapsamaya başladığı nokta bir diğer acıdan, bireyin sosyal sorumluluğunun başlangıcı olarak da kabul edilebilir. Çoğu durumda bireyle sınırlı gibi gözüken sorumlulukların aslında sosyal boyutları vardır. Sosyal Sorumluluklarla iç¸ içe olan bireysel sorumlulukların toplumsal maliyeti de oldukça yüksek olabilmektedir.

Görev Sorumluluğu

Görev sorumluluğu, herhangi bir görevi yerine getiren kişinin bireysel sorumluluğunun yanında hem görev icabı rol sorumluluğunun hem de sorumluluk alanındaki diğer bireysel sorumlulukların üstlenilmesini gerektirir.

Farklı konum ve rolleri bireye görev sorumluluğu yükler. Bu yüzden her bireyin aynı anda farklı sorumluluklarla karşı karşıya olması doğaldır.

Yönetsel Sorumluluk

Yöneticinin bir yandan bireysel ahlaki sorumlulukları varken, öte yandan yöneticilik görevi ve performansı bakımından yüklenmiş olduğu sorumluluklar vardır. Bu açıdan yöneticinin bireysel sorumluluklarının bir de sosyal yönü¨ vardır. Yöneticilerin sorumluluk alanlarını, özel yaşam, ekonomik ilişkiler, liderlik bilinci ve toplum üyesi olarak sosyallik şeklinde dört başlık altında toplamakta mümkündür.

İşletmelerin Sorumlulukları

Pazardaki tüketici ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak örgütlenen işletmelerin asıl sorumlulukları, pazarın ihtiyaçlarını istek ve beklentilere uygun olarak, kârlı ve verimli bir şekilde karşılamalarıdır.

İşletmeciliğin ve iş dünyasının dinamik olma özelliği yanında girişimcilerin amaç-araç dengesini sağlayamamalarının da bugün işletmelerin sorumluluklarının daha fazla konuşuluyor olmasına yol açtığı söylenebilir.

İşletmelerin faaliyet alanları ekonomik gibi gözükmekle birlikte, oldukça geniş alanı etkileyebilme ve etkilenebilmeleri de söz konusudur. Varlığını sürdürmesi oldukça geniş sorumluluklarını yerine getirmesi bakımından işletme açısından birincil önemdedir.

Teknolojik gelişmeler ve toplumsal ilerlemeler, olumlu etkileri yanında hem bireyin hem de işletmelerin sorumluluklarını artırmaktadır.

İşletmelerin Sorumluluklarının Sınıflandırılması

İşletmelerin sorumlulukları farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bir sınıflandırma önerisi olarak şunlar sıralanabilir:

  • İşletme içine ve dışına yönelik sorumluluklar
  • Birincil ve ikincil sorumluluklar
  • Paydaşlara (çıkar gruplarına) yönelik sorumluluklar
  • Ekonomik, yasal, ahlaki ve gönüllü¨ sorumluluklar

İşletmelerin sorumlulukları, paydaş ya da çıkar grubu olarak isimlendirilen çok sayıda grup açısından da sınıflandırılabilir. Buna göre işletmelerin sorumlulukları; müşteriler, pay sahipleri, çalışanlar, toplum, tedarikçiler, aracı kurumlar, medya, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik sorumluluklardır. Bu sorumlulukların pek çoğu birbiri ile çatışabilen sorumluluklardır. İşletmelerin sorumluluklarının paydaş ya da başka bir ifadeyle etkileşenler yaklaşımı içinde değerlendirilmesi işletme içi ya da dışında bireylerin sorumlulukları, etkileşimleri ve dolayısıyla olay ve olguları bütün olarak görebilme ve anlayabilmeleri bakımından da önemli görülmektedir.

Yasal düzenlemelerin insan ve kurum davranışları ile bunların sonuçlarından sonra gerçekleşmesi nedeniyle, yasal boşlukların olma ihtimali her zaman söz konusudur.

İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları

Sosyal sorumluluk; bir işletmenin kendini toplum için yükümlü¨ hissetmesi şeklinde tanımlanabilir. Sosyal açıdan sorumlu olmak, toplum üzerindeki olumlu etkileri maksimum, olumsuz etkileri ise minimum yapmaktır. Bu tanım, aslında yukarıda son sınıflamada verilmiş olan, ekonomik, yasal, ahlaki ve gönüllü¨ sorumlulukları kapsar.

İşletmelerin Sosyal Sorumluluklarıyla İlgili Yaklaşımlar

İşletmelerin sosyal sorumluluklarıyla ilgili yaklaşımların genel olarak iki başlık altında toplandığı görülmektedir. Bu yaklaşımlar, “klasik yaklaşım” ve “modern yaklaşım” şeklinde gruplandırıldığı gibi, “Friedman Yaklaşımı” ve “İş Döngüsü¨ Yaklaşımı” şeklinde de gruplandırılabilmektedir.

Klasik Yaklaşım

Klasik görüşün savunucularının ilk sıralarında yer alan Friedman’a göre; işletmenin tek bir sosyal sosyal sorumluluğu vardır, o da karı maksimize etmektir.

Modern Yaklaşım

Modern yaklaşıma göre müşteriler, işletme için birinci derecede öneme sahiptir ve işletme gelirinin sağlayıcıları olarak görülürler. Friedman’ın görüşünün tersine iş döngüsünde, pay sahipleri de önemli bir çıkar grubu olmakla birlikte, yöneticiler asli unsurlar olarak görülür.

İşletmelerde Sosyal Sorumluluğun Leh ve Aleyhindeki Görüşler

İşletmelerin sosyal sorumluluklarıyla ilgili yaklaşımların gelişimi surecinde bugünkü¨ anlamıyla işletmelerin sosyal sorumluluklarının leh ve aleyhinde bazı görüşler öne sürülmüştür.

Lehteki Görüşler

İşletmelerin sosyal sorumluluklarının lehindeki görüşler genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

  • Kamu beklentilerinin değişmesi
  • Daha iyi bir işletme çevresi
  • Kamu imajı
  • Devlet düzenlemelerinden kaçınma
  • Sosyo-kültürel normlar
  • Sorumluluğun yetki ile dengelenmesi
  • İşletmenin kaynaklara sahip olması

Sosyal sorumlu işletmelerin kamuoyundaki itibarlarının da daha yüksek olması beklenir.

Aleyhteki Görüşler

Yukarıda sıralanan lehteki görüşlere karşılık, işletmelerin sosyal sorumluluklarıyla ilgili aleyhte olan görüşler de mevcuttur. Sosyal sorumluluğun aleyhindeki görüşleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

  • Kârın maksimizasyonu asıldır.
  • Sosyal sorumluluk işletme için maliyet etkenidir.
  • Sosyal sorumluluk faaliyetlerinin bedelini toplum ödemelidir.
  • İşletmeler sosyal yeteneklere sahip değildir.
  • İşletmenin esas amacını aksatır.
  • Sosyal sorunlardan işletmeler sorumlu değildir.

Bu görüşler savunulurken de işletmelerin ekonomik amaçlı organizasyonlar olduğu, bu asli sorumluluklar yerine getirilmediğinde topluma ilave maliyetler yükleneceği ve sosyal sorunların sorumluluğunun toplum tarafından üstlenilmesinin gerekliliği ön plana çıkarılmaktadır. Kısmen haklı olan tarafları olmakla birlikte, aleyhteki görüşlerin en temel sorunu, işletmelerin sorumluluklarının oldukça dar bir bakış acısıyla sınırlandırıldığı ve buradan cesaret alacak bazı girişimci ve/veya yöneticiler için sorumluluklardan kaçınma yolunu açabileceği şeklinde ifade edilebilir.