İSTİHDAM VE İŞSİZLİK - Ünite 3: İşsizlik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: İşsizlik

Ünite 3: İşsizlik

Giriş

Genel anlamıyla işsizlik, çalışmak için işgücü piyasasına gelen işgücüne uygun çalışma olanağı bulunmaması durumudur. Çalışmak isteyen herkesin iş bulabilmesi temel makroekonomik hedeflerdendir. 1929 Bunalımı sonrası milyonlarca insan işsiz kalmış bu nedenle de işsizlik 1930’lu yıllarda ülkelerin en önemli problemlerinden biri haline gelmiştir. Günümüzde halen önemini sürdürmekte olan işsizlik kavramı, ortaya çıkılı ve türleri bu ünitede ele alınacaktır.

İşsizlik Tanımı

İşsizlik genel olarak çalışmak için işgücü piyasasına gelen işgücünün uygun çalışma olanağı bulamaması durumudur. İşsizlik çalışma isteğinde olmama gibi nedenlerden çok emek arzının emek talebinden fazla olması ile ilgilidir. Talep yetersizliği; emek talebini karşılayacak kadar işyerinin olmaması, var olan işyerlerinin atıl kapasite ile çalışması, ücretlerin düşük olması ve işçilerin beceri ve yeteneklerinin işe uygun olmaması gibi nedenlerden dolayı olabilir.

Bir ekonomide emek, sermaye, toprak ve girişimcilik gibi üretim faktörlerinin üretim sürecinde etkin ve üretken kullanılması ekonominin büyüme performansı bakımından oldukça önemlidir. Üretim faktörlerinin tam istihdam edilmesi halinde ekonominin üretebileceği maksimum mal ve hizmetlerin miktarı Potansiyel Hasıla, Doğal Hasıla ya da Tam İstihdam Hasılası olarak adlandırılmaktadır.

İşsizlik Oranı ve Ölçülmesi

Bir ülkedeki işsiz sayısının toplam işgücüne oranı işsizlik oranı kavramını verecektir. Ekonomide tam istihdamın gerçekleşmesi kolay ulaşılamayacak bir amaç olduğundan ekonomilerin çoğu eksik istihdam durumunda bulunur. Çalışma istek ve gücünde olanların ancak bir bölümü üretime katılabilirken, üretime katılamayanlar işsizliği oluşturur. Bununla birlikte bir ekonomide üretime katılamayan herkesi işsiz kabul etmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu nedenle işsiz, çalışma istek ve gücünde olan ancak piyasadaki cari ücret ve diğer çalışma koşullarına razı olmasına rağmen, uygun bir iş bulamayan kişi olarak tanımlanır. Yani reel istihdam düzeyi çalışma istek ve gücünde olanların ancak bir bölümünü üretime katılabilirken üretime katılamayanlar işsizliği oluşturur.

İşsizliğin sayısal olarak belirlenmesinde işgücü arz ve talep tahminlerinden yararlanılmaktadır. İstihdam arz ve talep miktarı tahmin edildikten sonra ikisi arasındaki fark işgücü fazlasını diğer bir ifadeyle işsiz sayısını vermektedir. İşsizliğin tahmininde bir diğer yaklaşım, potansiyel çıktı ile reel çıktı arasındaki açıktan yararlanarak işsizlik düzeyinin belirlenmesidir. Bu tahminde Okun Yasası’ndan yararlanılmaktadır. Reel büyüme ile işsizlik arasındaki ilişki Okun Yasası olarak adlandırılmıştır. Okun Yasası reel çıktı ile potansiyel çıktı arasındaki açığın boyutundaki değişmeler ile işsizlik oranı arasında sabit bir ilişkinin olduğunu kabul etmektedir.

İşsizlik Türleri

Bireyler ve kitleler üzerinde ağırlığını hissettiren bir olgu olan işsizlik her zaman aynı nedenlerden dolayı ortaya çıkmamakta ve bu nedenle de her zaman benzer sonuçlar vermemektedir. İşsizlik konusunda bir sınıflama yapma gereği bu noktada ortaya çıkmaktadır. İşsizlik nedenlerinin tespiti bir anlamda çözüm yollarının tespiti anlamına gelmektedir. Bu yüzden de işsizlik türleri arasında çeşitli ayrımlar yapılmıştır:

  • İradi/Gayri İradi İşsizlik:Literatürde işsizlik iradi işsizlik ve gayri iradi işsizlik olarak ikiye ayrılmaktadır, işsizlik dediğimizde sadece gayri iradi işsizliği anlıyoruz. Gayri iradi işsizler çalışma arzusu gösterdikleri, yürürlükteki ücret düzeyinden çalışmaya hazır oldukları halde iş bulamayanlardır. İşsizliğin iradi ve gayri iradi ayrımının yapılması işsizlik türlerinin psikolojik ayrımı olarak ele alınmaktadır. Bu aynı zamanda çalışma arzusuna göre işsizlik ayrımı olarak da ele alınabilir. Çalışma gücüne sahip olan kişiler arasında cari ücret düzeyinde ve çalışma şartlarına razı oldukları durumda iş bulması mümkün olanların çalışmayı reddetmeleri durumunda ortaya çıkan işsizlik ise iradi işsizlik olarak tanımlanmaktadır.

  • Gizli İşsizlik:İşsizlik türleri içinde diğerlerinden oldukça farklı bir biçim gösteren gizli işsizlik aslında işsizliğin bir türü olmasına rağmen niteliksel açıdan daha özel bir durumu açıklamaktadır. İşgücünün istihdam edilmesine rağmen, çok düşük veya sıfır verimlilikle çalışması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bir işçinin verimliliği düşük veya sıfır olduğu zaman bu işçi gizli işsiz niteliği taşımaktadır. Herhangi bir iş yerinde çalışan işçilerin bir kısmının gelmemesi durumunda üretilen mal miktarında bir değişiklik olmuyorsa o iş yerinde gizli işsizlik var demektir.

Gizli işsizlik, toplam talep yetersizliğine, piyasa aksaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi ekonominin yapısına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Gizli işsizlik daha çok hizmetler, tarım ve kamu sektörlerinde görülmektedir. Gizli işsizliğin ortadan kaldırılması ise büyük ölçüde ekonomik etkinliğin sağlanması ve bürokratik mekanizmanın kaldırılmasına bağlıdır diyebiliriz.

Gizli işsizlik kapsamında Yapısal Gizli İşsizlik ve Toplam Talep Yetersizliğine Bağlı Gizli İşsizlik gibi işsizlik türleri incelenmektedir.

  • Açık İşsizlik:Resmi istatistiklerde sivil işgücünün sivil istihdamdan fazla olması durumunda işsizlik ile karşılaşılır. İşsizlerin sayısı işgücüne oranlandığında ise işsizlik oranını elde ederiz. Yüksek işsizlik oranı zayıf ekonomi göstergesi olarak algılanmaktadır. Açık işsizlik, çalışma istek ve gücüne sahip olan işsizlerin piyasalarda geçerli ücret düzeyinde çalışmayı kabul ettikleri halde istihdam edilememesidir, bazı türlerinde bu işsiz kalma süresi çok uzun bazılarında ise çok kısa olabilmektedir. Açık işsizlik geçici işsizlik, yapısal işsizlik, teknolojik işsizlik, konjonktürel işsizlik ve mevsimsel işsizlik olarak farklı türlere ayrılmaktadır.

  • Geçici İşsizlik:İktisaden gelişmiş olsun ya da olmasın her ülkede rastlanan bir işsizlik türüdür, emek piyasasının iyi işlememesinden doğar. İşçilerin mevcut çalışma olanaklarından habersiz olmaları veya çalışacakları yere gitmenin masrafına katlanamamaları gibi nedenler kaynaklanabilmektedir. İşçilerin mobilitesini azaltan ve iki tarafın da piyasa şartları hakkında tam ve mükemmel bilgilere sahip olmasını engelleyen nedenler genellikle emek piyasasının işleyişinden kaynaklandığı için bu tür işsizliğe friksiyonel işsizlik adı da verilmektedir.

İş ve işçi bulma kurumları iyi organize edilir ve etkin bir şekilde çalışırsa bu işsizlik türü azalmaktadır. Fakat her şeye rağmen ekonomide bir miktar geçici işsiz bulunacaktır. Büyük bir işçi kitlesi içinde, mevcut işinden memnun olmayıp yeni bir iş bulmak için işinden ayrılmış insanlar bulunacaktır. Bu nedenle bu insanlar yeni bir iş buluncaya kadar işsiz sayılacağından, bu anlamdaki işsizliği sıfıra indirmek mümkün değildir.

Bir ülkede işsiz olarak kaydedilen kişilerin miktarı çalışanlara oranla %2 civarında olduğu zaman o ekonomide tam istihdam sağlandığı söylenebilir.

Geçici işsizlik kısa süreli, hiçbir zaman sıfıra indirilemeyen ve son derece yaygın bir işsizlik türüdür. Ancak insanların iş değiştirmeleri yoluyla verimsiz oldukları alanlardan daha verimli oldukları alanlara geçmelerini sağladığından olumlu bir fonksiyonu olduğu da söylenebilir.

  • Yapısal İşsizlik:Bir ülkenin ekonomik yapısında meydana gelen değişmelerin neden olduğu işsizlik türü yapısal (strüktürel) işsizliktir. Örneğin ilkel yöntemlerle tarım üretimi yapılan bir ülkede tarımın makine ile yapılmaya başlanması halinde makineli üretim yaygın bir hal aldıkça köyde çalışma imkânlarından yoksun kalan işçilerin sayısı da artacaktır.

İşsizlik türleri içinde en ciddi problem olan tür yapısal işsizliktir. Yapısal işsizliğin oluşmasının temel nedeni uzmanlaşmış, beceri ve nitelik gerektiren belirli işler için tek işgücü piyasası yerine çok sayıda alt işgücü piyasası olmasıdır. Açık işler ile işçiler arasındaki ilişkilerin çoğu bu alt piyasalarda gerçekleşir. Yapısal işsizliğin nedenlerinden biri de açık işlerin gerektirdiği beceriler ile iş arayanların becerileri arasındaki farklılıklardır. Açık işlerle iş arayanların farklı şehirlerde olmaları da yapısal işsizliğin bir başka nedeni olarak ifade edilebilir.

Teknolojik gelişmeler de yapısal işsizliğin oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Teknolojik gelişmeler bazı iş kollarının ortadan kalkmasına kimi zaman da daha az faktör kullanımı ile ürünlerin üretilmesine imkân tanımaktadır. Bu durumda eskisine nazaran daha az emek kullanılacağından işsizlik sorunu ortaya çıkacaktır. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinden biri olan emek oransal olarak fazla ve buna karşılık sermaye yetersiz ise üretim faktörlerinin miktarları arasındaki bu dengesizlik yapısal işsizliğe neden olmaktadır.

  • Teknolojik İşsizlik:Teknolojik gelişme ve modernleşme sonucunda çoğu zaman daha az emek kullanılmasının mümkün olduğu ve az emek kullanımının maliyetleri düşürebildiği bilinmektedir. Bu yüzden eğer bir ülkede geliştirilen yeni teknolojiler üretimde maliyetleri düşürürken daha az emek kullanımı gerektiriyorsa bu ülkede teknolojik gelişmeye bağlı olarak işsizlik ortaya çıkabilir. Bu işsizlik türüne teknolojik işsizlik adını verebiliriz.

Bu işsizlik türü ekonomiyi çok önemli boyutlarda etkileyebilmektedir. Ancak teknolojik gelişmeler verimlilik artışı yoluyla üretimi ve gelirleri arttırarak yeni yatırımlar yapılmasına neden olursa yaratılan yeni istihdam olanakları, teknolojik işsizliğin ortadan kalkması konusunda etkili olabilir. Teknolojik gelişmeye rağmen bir işsizlik olmaması veya daha doğru bir ifade ile başlangıçta meydana gelen işsizliğin telafi edilmesi teknolojik gelişmenin ikincil etkisi olarak adlandırılmaktadır.

  • Konjonktürel işsizlik:Konjonktürkelimesi bir ülkenin ekonomik durumunu belirli bir anda açıklayan tüm öğelerdir. Açık işsizlik türlerinden olan konjonktürel işsizlik ise talep yetersizliği işsizliği olarak da bilinmektedir. Ekonomilerde ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak bazen tüm işgücü kolaylıkla istihdam edilirken, bazen de işgücünün önemli bir kısmı işsiz kalabilir. Bu nedene bağlı olarak ortaya çıkan işsizliğe konjonktürel işsizlik adı verilir.

Konjonktürel işsizliğin süresi geçici işsizlikten uzun, yapısal işsizlikten kısadır. Konjonktürel işsizliğin ekonominin belirli kesimlerinde değil, çok sayıda sektörde gözlenmesi mümkündür.

  • Mevsimlik İşsizlik:Konjonktürel işsizlik gibi mevsimlik işsizliğin nedeni de talep dalgalanmalarıdır. Ancak burada sözü edilen talep dalgalanmaları önceden beklenen dalgalanmalardır ve yıl boyunca sistematik bir seyir izlemektedir. Mevsimlik işsizlik en çok inşaat ve tarım sektöründe kendini göstermektedir. Mevsimlik işsizlik olgusunun tarım ağırlıklı yapılanma içinde belirli bazı aylarda toplanması iklim ve çevre koşullarından kaynaklanmaktadır.

Mevsimlik işsizlikkalkınan ülkelerin karşılaştığı tipik bir işsizlik olgusudur. Giderilmesi için alınacak önlemler ancak kısa vadeli çözümleri içerebilir. İklim yapısını ve belirleyici olan coğrafi faktörleri değiştirmek söz konusu olamayacağı için ancak dengeli ve uzun dönemli istihdam politikaları sorunun ağırlığını hafifletebilir. Mevsimlik işsizliğin giderilmesi uzun dönemde tarımsal yapının yerini sanayiye bırakması ile mümkün olabilecektir. Tarımda makineleşme ve elde edilen ürünün yıl içine dağıtılacak biçimde yeniden düzenlenmesi kısa dönemli çözümler olarak düşünülebilir.