KALEM MEVZUATI - Ünite 4: Ceza Yargılamasında Yazı İşleri ve Uygulama Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Ceza Yargılamasında Yazı İşleri ve Uygulama
Giriş
Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işleyenleri cezalandırarak, suç işlenmesini önlemek, suçun failini önce ıslah ederek daha sonra topluma kazandırmaktır. Suç şüphesinin ortaya çıkması ile birlikte cumhuriyet başsavcılığı göreve başlamaktadır. Savcılık, suç haberinin ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının şartları oluştuğu takdirde dava açmak ve yürütmek, kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yürütme erki içinde yer alan bir kurumdur. Cumhuriyet savcısının soruşturma evresindeki işlemler yürütmek gibi adli görevleri olduğu gibi, denetim ve gözetim görevleri gibi idari görevleri de bulunmaktadır. Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinde gerekli delilleri topladıktan sonra suçun işlendiğine dair yeterli delil olduğu kanaatine varırsa iddianame düzenleyerek kamu davası açmaktadır. Ancak yeterli delile ulaşamadıysa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmektedir. İddianamenin hazırlanıp mahkeme tarafından kabul edilmesi ile birlikte soruşturma evresi sona ermekte ve kovuşturma evresi başlamaktadır.
Kovuşturma evresinin başlaması ile birlikte ceza mahkemelerinin görevleri başlamaktadır. Ceza mahkemeleri, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleridir. Görev ve yetki kuralları ile davaya hangi ve hangi yer mahkemesi tarafında bakacağı belirlenir. Mahkeme tensip tutanağı düzenleyerek, yapılacak işlemleri ve duruşma gününü belirler. Duruşma aşamasında deliller, iddia ve savunmalar değerlendirilerek karar verilir.
Adli Yargı Cumhuriyet Başsavcılığı
Savcılar sadece idari görevleri bakımından Adalet Bakanı’na bağlıdır ve idari görevleri dışında kural olarak bağımsız hareket ederler. Anayasa’nın hâkimler için tanımış olduğu hâkimlik teminatı savcılar için de geçerlidir. Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulmaktadır. Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcı vekili atanır. Cumhuriyet başsavcılığı; Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet savcıları ve atanmışsa Cumhuriyet başsavcı vekilinden oluşmaktır. Cumhuriyet başsavcısı, savcılar ve başsavcı vekilleri, Cumhuriyet başsavcılığı adına işlem yapmakta ve faaliyette bulunmaktadırlar. Cumhuriyet Başsavcılığının görevleri şunlardır: 1) Kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak, 2) Kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak, 3) Kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek, 4) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Cumhuriyet savcısının görevleri ise şunlardır: 1) Adlî göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak, 2) Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adlî ve idarî görevleri yerine getirmek, 3) Gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek, 4) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet başsavcı vekili bulunmadığında, Cumhuriyet başsavcısına vekâlet edecek olanı Cumhuriyet başsavcısı belirler.
Cumhuriyet savcısının yukarıda saymış olduğumuz görevleri ceza yargısına ilişkindir. Ancak Cumhuriyet başsavcılığının yargısal görevleri yalnızca ceza yargılaması ile sınırlı değildir. HMK’ nın 70/1 maddesinde “Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hâllerde, hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır” hükmüne göre, kamu düzenini ilgilendiren ve kanunun açıkça görevlendirdiği hallerde hukuk davası açmakla da görevlidir. Bu davalar hukuk mahkemelerinde görülmekte ve harçtan muaftır. Örneğin, Nüfus kaydının düzeltilmesi, nesebin reddi, evlenmenin butlanı gibi. Cumhuriyet başsavcılığı tarafından hukuk mahkemesinde dava açılması amacıyla gönderilen talep yazısına “Davaname” denir.
Cumhuriyet savcılığının görev yapacağı kanunen belirtildiği mahkemelerdeki duruşmalara Cumhuriyet başsavcısı katılır. Cumhuriyet başsavcısı kendi katılabileceği gibi duruşmaya katılması için Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet savcısı da görevlendirebilir. Gerektiğinde duruşmalara birden çok Cumhuriyet savcısı katılabilir. Cumhuriyet başsavcılığında görevli savcıların, ağır ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerine katılması zorunludur. Hukuk mahkemeleri, icra mahkemeleri ve çocuk mahkemelerinde görülen duruşmalarda cumhuriyet savcısı bulunmamaktadır.
Soruşturma Evresi ve Yapılacak İşlemler
Ceza yargılaması soruşturma ve kovuşturma evresi olarak iki evredir. Soruşturma evresi, yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesine kadar geçen evredir. Soruşturma evresi, suç şüphesinin ceza yargılamasını gerektirir nitelikte olup olmadığının belirlenmesi, suçun, mağdurun ve şüphelinin belirlenmesi, delillerin toplanması, acil tedbirlerin alınması ve kovuşturma aşamasına geçilip geçilmeyeceğinin belirlenmesi amacıyla yürütülmektedir. Soruşturma evresi, suçun yetkili makamlar tarafından kendiliğinden öğrenilmesi ile ihbar ve suç duyurusu ile başlamaktadır. Ceza muhakemesinde soruşturmanın başlayabilmesi için makul derecede bir suç şüphesi gerekmektedir. Soruşturma evresinin asıl patronu cumhuriyet savcısı olsa da suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir. Kolluk âmir ve memurları, sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve araştırmaları yerine getirirler. Soruşturma evresi yazılıdır. Bu nedenle bu evredeki bütün işlemlerin tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Tutanaklar ve tutanaklarda bildirilecek hususlar yazı işleri personeli açısından bilinmesi büyük önem arz etmektedir. Soruşturma evresinde iş bölümü yapılarak bazı bürolar oluşturulmuştur. Bu bürolar, soruşturma bürosu, kabahat bürosu, infaz bürosu, istinabe (talimat) bürosu, yakalama bürosu, muhabere bürosu, kütüphane memurluğu, emanet dairesi ve arşivdir.
İfade Alma , şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesidir. Şüphelinin ifadesinin alınmasında öncelikle şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür. Kendisine yüklenen suç anlatılarak, müdâfi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdâfiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdâfi seçecek durumda olmadığı ve bir müdâfi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdâfi görevlendirilir. Zorunlu müdafilik kapsamındaki suçlarda doğrudan kendisine bir müdafi atanmaktadır. Yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhâl bildirilir. Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının (susma hakkı) kanunî hakkı olduğu söylenir. Müdâfi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilmektedir. Bu karar, suçtan zarar gören ile şüpheliye tebliğ edilir. Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı yer ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir (CMK m. 173/1). Ağır ceza mahkemesi, kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmadığı kanaatine varırsa itirazı gerekçeli olarak ret ederek dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye tebliğ ederek bildirir. Ağır ceza mahkemesi itirazı yerinde bulursa Cumhuriyet savcısı karara uymak zorunda olup gereğini yaptıktan sonra iddianame düzenleyerek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
Savcılık, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaştıysa iddianame düzenlenmektedir. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile soruşturma evresi sona erer ve kovuşturma evresi başlamış olur.
Adli Yargı Cumhuriyet Başsavcılıklarında Tutulacak Kayıtlar ve Kartonlar
Cumhuriyet başsavcılığında tutulması gereken kayıtlar Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Buna göre tutulması gereken kayıtlardan bazıları şöyledir: a) Soruşturma kaydı, b) Suç eşyası kaydı, c) Ölü muayenesi ve otopsi kaydı, d) Uzlaşma kaydı, e) Ön ödeme kaydı, f) Bilirkişilik kaydı, g) Tercüman kaydı, h) SEGBİS kaydı, ı) İstinabe kaydı, i) Yakalama kaydı, j) Ailenin korunması kararlarının kaydı, k) Esas kaydı, l) İnfaz kaydı, m) Denetimli serbestlik kaydı, n) Hapis ile tazyik kaydı…
Cumhuriyet başsavcılıklarında aşağıda bazıları gösterilen karar ve işlem kartonlarının UYAP’ta tutulması zorunludur. Zimmet kartonu, denetleme kartonu ve adli tebligat ve posta gönderileri kartonunun fiziki olarak da tutulması gerekmektedir. Söz konusu karar ve işlem kartonlarından bazıları şunlardır: a) İddianame kartonu, b) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kartonu, c) Fezleke kartonu, d) Görevsizlik ve yetkisizlik kartonu, e) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karar kartonu …
Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek şartıyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. Şüpheli ve müdafii soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini fizikî ya da elektronik ortamda harçsız olarak alabilir. Şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hâkimin kararıyla kısıtlanabilir. Bu karara gizlilik kararı adı verilir. Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında gizlilik kararı hükmü uygulanmaz. Bu haklardan mağdur, şikâyetçi, suçtan zarar gören ve vekilleri de yararlanır.
Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri
Ceza mahkemeleri, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleridir. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 46 ncı maddesiyle, “sulh ceza,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Sulh ceza mahkemesi yerine sulh ceza hâkimlikleri kurulmuştur. Ceza mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Asliye ceza mahkemeleri tek hâkimlidir. Ağır ceza mahkemesinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bu mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır. Özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi genel mahkemeler kapsamındadır. Özel kanunla kurulan özel mahkemelerde bulunmaktadır. Bunlar; çocuk ağır ceza mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, trafik mahkemeleri ve fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleridir.
Yargılamanın hangi yer mahkemesi tarafından bakılacağını belirleyen kurallara yetki kuralları denir. Her mahkemenin yargı yetkisi, belli bir coğrafi bölgeye göre belirlenir. Buna o mahkemenin yargı çevresi denir. Bu yargı çevresinin sınırları, idari teşkilat sınırlarına göre belirlenir. Yetki kuralları TCK’da düzenlenmiş olup buna göre yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler. Yetkisizlik iddiası, sanık tarafından ilk derece mahkemelerinde duruşmada sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından ve duruşmalı işlerde inceleme raporunun okunmasından önce bildirir. Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan önce, bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında, duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce verilir. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu hususta re’sen karar veremez. Yetkisizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Ceza mahkemesinde taraflar; sanık, mağdur, suçtan zarar gören, malen sorumlu olan ve katılandır. Sanık, suç işlediği şüphesiyle mahkemeye sevk edilen, hakkında ceza davası açılan ve ceza mahkemesinin verdiği karar hükmünün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişidir. Sadece gerçek kişiler suçun faili olabilir ve hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Özel hukuk tüzel kişileri hakkında ceza yaptırımı uygulanmasa da güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırımlara hükmedilebilir. Mağdur, sanığın suç oluşturan fiili neticesinde zarar gören kişidir. Suçtan zarar gören ise, suç oluşturan fiil neticesinde menfaatleri ihlal edilen kişidir. Her zaman mağdur ile suçtan zarar gören kişi aynı kişi olmayabilir. Örneğin sanığın eylemi neticesinde ölüm olayı gerçekleşmişse, mağdur ölen kişi olmaktadır. Ancak suçtan zarar görenler mağdurun ölümü neticesinde menfaatleri ihlal edilen kişilerdir. Malen sorumlu olan, yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişidir. Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. Kamu davası katıldıklarında katılan sıfatını alırlar. Üst derece muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz.
Kovuşturma Evresi ve Aşamaları
Kovuşturma evresi, soruşturma evresinin sona ererek iddianamenin kabulü ile başlayan, yargılama ve bunun sonucunda hüküm verilmesini kapsayan süreçtir. Kovuşturma evresi, duruşma hazırlığı aşaması, duruşma aşaması ve karar aşamasından oluşmaktadır.
Duruşma hazırlığı evresinde mahkeme tarafından usuli işlemler yapılır. Öncelikle tensip tutanağı düzenlenerek yapılacak işlemler ve duruşma günü belirtilir. Tensip tutanağında yer alacak hususlar hâkimin takdirinde olmak kaydıyla; tensip tutanağının başına mahkemenin adı, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hangi sıfatla görev yaptığı, hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, tarafların kimlikleri ile T.C. kimlik numaraları, varsa kanunî temsilcileri ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri, suç türü ve ilgili mevzuat maddeleri, suçun işlendiği tarih, sanıklar soruşturma aşamasında tutuklanmış veya gözaltına alınmışsa buna ilişkin tarih bilgileri yazıldıktan sonra, ilk duruşmanın tarih ve saati belirlenerek duruşmaya kadar yapılması gereken tüm işlemler belirlenerek tensip tutanağında belirtilir. Bu aşamada sanığa ve sanık müdafiine, mağdura ve vekiline duruşma günün bildiren bir tebligat gönderilir. Ancak müdafiin yapacağı tutukluluğa itirazlar ve buna ilişkin kararlar ile tarafların delillerin toplanmasını talepleri gibi esasa ilişkin işlemler de yapılmaktadır. Duruşma aşamasına geçildikten sonra ilk celsede iddianamenin kabulü kararı Mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından okunur. Sanığın sorgusuna başlamadan önce görevsizlik, yetkisizlik ve hâkimin reddine ilişkin talepler var ise bunlar değerlendirilerek karara bağlanır. Duruşma aşamasında deliller değerlendirilerek maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılarak karar aşamasına geçilir. Hâkim, yargılama boyunca ileri sürülen ve tartışılan delilleri değerlendirir. Son beyanlar alınarak, hâkim isnat edilen suçun işlenip işlenmediğini müzakere ederek kısa kararı açıklar. Gerekçeli karar daha sonra yazılarak taraflara tebliğ edilir.
Kovuşturma evresi sonunda farklı nitelikte ve içerikte kararlar verilebilmektedir. Beraat kararı, işlenen eylemin ceza kanunu kapsamında bir suç teşkil etmediği, işlenen suçun sanık tarafından işlenmediği, sanığın suç işleme iradesinin olmadığı, hukuka uygunluk nedenlerinden birinin varlığı, işlenen suçun sanık tarafından işlendiği kanıtlanamadığı durumlarda verilmektedir.
Mahkûmiyet kararı, soruşturma ve kovuşturma evresinde toplanan delillerle sanığın atılı suçu işlediği sabit hale gelmişse verilmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün belirli şartlar altında sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının açıklanmayarak bir nevi askıya alınmasıdır. Bu karar ile sanık hakkında bir mahkûmiyet kararı verilmiştir, ancak sanık belirlenen denetim süresi içinde kasti bir suç işlemediği veya ön görülen şartlara uygun davrandığı sürece karar infaz edilmeyecek, hukuki sonuç doğurmayacaktır.
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın yaşı küçükse, akıl hastasıysa veya sağır dilsiz ise, suç, hukuka aykırı ancak bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi, zorunluluk hali veya cebir tehdit altında işlenmişse, meşru müdafaa hallerinde, hata, etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık halleri, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı (örneğin hırsızlık suçunda malın değerinin azlığı gibi.) durumlarında verilmektedir.
Durma kararı, davanın açıldığı ancak esasa girilmeden, gerçekleşmesi gereken şart henüz gerçekleşmediği durumda durma kararı verilir. Şart gerçekleşene kadar kovuşturma durdurulmuş olur. Örneğin memurların kovuşturulmasında, soruşturma izni alınmaksızın açılan bir davada durma kararı verilebilir.
Düşme kararı, Dava şartının yokluğu hallerinde, ölüm, zamanaşımı ve af hallerinde verilebilir. Şikâyete bağlı suçlarda şikâyetçi şikâyetinden vazgeçerse, beraat değil düşme kararı verilir.
Davanın reddi kararı, sanığın aynı eyleminden dolayı daha önce açılmış bir başka dava olması durumunda verilmektedir.
Hapis cezasının ertelenmesi kararı verilmesi durumunda ise, sanığın yüklenen suçu işlediğinin sabit bulunarak sanık hakkında mahkemece mahkûmiyet kararı verilir. Fakat TCK 51. maddesindeki şartlar oluşmuşsa mahkemece sanığa verilecek mahkûmiyet kararı ertelenebilir. Erteleme hükmü uygulandığında sanık denetim süresine tabi tutulur. Sanık denetim süresi içerisinde yükümlülüklere uygun davranarak, kasıtlı olarak suç işlenmezse ve iyi halli olarak süreyi geçirirse cezası infaz edilmiş sayılır.
Güvenlik tedbiri, bazı tehlikeli suçlular ile ceza sorumluluğu bulunmayan failler için uygulanan tedbirlerdir. Amaçları, tehlikenin önlenmesi, ıslah ve topluma kazandırmaktır. Tüzel kişilerin hakkında ceza verilemeyip güvenlik tedbiri uygulanabilir.
Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemelerinde Tutulması Gereken Kayıtlar ve Kartonları
Adli yargı ilk derece ceza mahkemelerinde tutulması gereken kayıtlar Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıklarıİdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Buna göre tutulması gereken kayıtlardan bazıları şöyledir: 1) İddianamenin değerlendirilmesi kaydı, 2) Esas kaydı, 3) Duruşma günleri kaydı, 4) Keşif günleri kaydı, 5) Uzlaşma kaydı, 6) Ön ödeme kaydı, 7) Bilirkişilik kaydı…
Davanın birleştirilmesine karar verildiği takdirde, hangi dosya ile birleştirildiği hususu esas kaydının düşünceler sütununa yazılır ve birleştirilen dosya üzerinden işlemlere devam olunur. Dosyanın ayrılmasına karar verildiği takdirde, ayrılan dosyaya yeni bir esas numarası verilir ve kovuşturmaya ilişkin işlemler bu numara üzerinden yürütülür. Esas kaydındaki eski ve yeni kayıtların karşılarındaki düşünceler sütunlarına bu hususlar işlenir. Ayrılan dava dosyasına, ilk dosyadaki belgelerden ilgili olanların birer örneği aktarılır.
Ceza mahkemelerinde tutulması gereken kartonlar Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Mahkemece, aşağıda gösterilen karar ve işlem kartonlarının UYAP’ta tutulması zorunludur: 1) Karar kartonu, 2) Değişik işler kartonu, 3) Adli tebligat ve posta gönderileri kartonu, 4) İş cetvelleri kartonu, 5) Zimmet kartonu, 6) Teftiş tavsiyeler listesi kartonu.