KAMU DİPLOMASİSİ VE ULUSLARARASI HALKLA İLİŞKİLER - Ünite 6: Kamu Diplomasisinde Uluslararası Etkinlikler ve Dış Yardımların Rolü Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Kamu Diplomasisinde Uluslararası Etkinlikler ve Dış Yardımların Rolü
Giriş
II. Dünya savaşından önce, devletten devlete diplomasi anlayışı hâkimken, savaştan sonra devletten insana diplomasi anlayışı hâkim olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise, dünya genelinde yaşanan siyasal, sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelerle birlikte, insandan insana diplomasi anlayışı ön plana çıkmıştır.
Dış yardımlar ve uluslararası etkinlikler, hem devletlerden insanlara hem de örgütlü sivil toplumdan Çok Uluslu Şirketlere (ÇUS) ve bireylere dek, çeşitli boyutlarda insandan insana iletişimi de mümkün kılan faaliyetler olarak günümüzde kamu diplomasisi uygulamalarının ayrılmaz parçaları haline gelmiştir.
Kamu Diplomasisi ve Dış Yardımların Tarihsel Gelişimi
Günümüzde, kamu diplomasisi alanında Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar), bir ülkenin mesajı ileten ve hedef kitle olarak, büyük önem kazanmıştır. Ulusal, bölgesel ve uluslararası STK’lar arasındaki işbirliğinin de artması ile kamu diplomasi giderek devletlerin tekelinden çıkarak, sivil toplumun daha ön plana çıktığı bir etkinlik haline gelmiştir.
Kamu diplomasisinin uygulayıcıları arasında, bütün ülkelerde dışişleri bakanlığı dışındaki devlet kuruluşları önem kazanan bir diğer grup olmuştur.
Dış yardımlar da, kamu diplomasisinin araçları arasında yer almaktadır. Geleneksel olarak uluslararası örgütler, Kızılay ve Kızılhaç gibi uluslararası nitelikteki yardım kuruluşları, STK’lar ve yerel yönetimleri içermiş olan yardım faaliyetleri, kamu diplomasisi faaliyetleri arasında yer almaktadır.
Dış Yardım Kavramı
OECD dış yardımı “ana amacı ekonomik kalkınmayı ve refahı sağlamak olan ve hibeler veya krediler şeklinde gerçeklesen mali akışlar, teknik yardımlar ve mal sağlama faaliyetleri” olarak tanımlamaktadır. OECD’ye göre, dış yardımlar hedef ülkelerin ihtiyaçları açısından üç kategoriye ayrılır:
- Resmi Kalkınma Yardımı,
- Resmi Yardım,
- Özel Gönüllü Yardımı.
2000 yılında belirlenmiş olan Binyıl Kalkınma Hedefleri, kalkınma yardımlarına önemli bir ivme kazandırmıştır. Binyıl Kalkınma Hedefleri, 189 ülkenin devlet veya hükümet başkanlarınca, Eylül 2000’deki BM Genel Kurulu’nda “küresel düzeyde insan onuru, eşitlik ve esenlik ilkelerinin güçlendirilmesi için topluca taşıdıkları sorumluluğu” kabul ederek ilan ettikleri ve 2015’e kadar yerine getirmeyi planladıkları sekiz hedeften oluşmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Aşırı yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak,
- Herkes için evrensel ilköğretim sağlamak,
- Cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi,
- Çocuk ölümlerini azaltmak,
- Anne sağlığını iyileştirmek,
- HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele,
- Çevresel sürdürülebilirliği sağlama,
- Kalkınma için küresel bir ortaklık kurmaktır.
Kalkınma yardımları içinde yer alan insani yardımlar; “insan hayatını kurtarma ve acıları dindirme, ayrım yapmama, tarafsızlık ve siyasal, ekonomik veya askeri her türlü amaçtan bağımsız olarak insani amaçlarla hareket etme” özel kriterleri ile sağlanan yardımlardır.
ABD ve AB üyeleri başta olmak üzere, gelişmiş ülkeler dış yardım sağlarken çeşitli kriterler uygulamaktadır. Bu kriterler, insan haklarına saygıdan çevrenin korunmasına kadar uzanan kriterlerdir.
Bir Dış Politika Aracı Olarak Dış Yardımlar
Dış yardımlar, devletlerin diğer devletleri “yönetmek, yatıştırmak, korumak, güçlendirmek veya değiştirmek” için kullandıkları bir dış politika aracıdır.
Ülkeler, farklı nedenlerle dış yardımlar sağlarlar. Bu nedenlerin başında, yardım edilen ülke üzerinde siyasal etki uyandırmak gelir. Dış yardımlar, hem geleneksel diplomasinin bir parçası olarak, yardım alan ülkelerin karar alıcılarını belirli bir tutuma yöneltmek, hem de kamu diplomasisinin bir parçası olarak, bu yardımların dünya kamuoyunu etkileyen bir yumuşak güç aracı haline dönüşmektedir.
Devletler, tarihi bağları ve özellikle de geçmişte sömürge ilişkileri kurmuş oldukları ülkelere yardımda öncelik vermektedir.
Gelişmiş ülkelerin dış yardım sağlamanın siyasal amaçlarından biri olarak mümkün olduğunca çok ülkeyi etkilemek istemeleri, yeryüzünde yaşayan yoksul insanlara yardım edilmesi açısından bakıldığında başka bir dengesizliğe yol açmaktadır.
Dış yardımların önemli bir kısmı en yoksul ülkelere giderken gerek ülkeler gerekse uluslararası kuruluşlar tarafından uygulanan bazı dış yardım programları yalnızca bu gruptaki ülkelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanmaktadır. Bu bağlamın çıkardığı sorunlar nedeniyle dış yardımlar çerçevesinde bir aktör çeşitlenmesi ve farklılaşması yaşanmaktadır.
21. Yüzyılda Dış Yardım: Yeni Aktörler
21. yüzyılın geçen ilk on beş yılında dış yardımlar alanında yaşanan gelişmeler, dış yardımların hem sağlayıcıları hem de dağıtılmasına aracılık eden aktörler bakımından önemli değişim geçirdiği bir döneme girildiğini göstermiştir. Teknoloji alanındaki yeniliklerin sağladığı iletişim imkânlarındaki gelişmeler ve kalkınma alanında yeni hedeflerin ve beklentilerin ortaya çıkışı, bu dönemin diğer bir ayırt edici özelliğidir.
20. yüzyılda dış yardım anlayışı temel olarak, devletten devlete biçiminde gerçekleşmiştir. Ancak günümüzde bu anlayış giderek değişmiş ve dış yardım sağlayıcıları arasına, bazı gelişmekte olan ülkeler ve geniş bir yelpazede hükümet dışı aktörler katılmıştır.
Yükselen Dış Yardım Sağlayıcıları (Donörler)
Dış yardımlar, her zaman yardım sağlayıcı ülkenin ekonomik gücü ile orantılı değildir. Bu nedenle de bazı devletler, dış yardım sağlayarak dünya siyasetinde ekonomik ve askeri güçlerini aşan bir “yumuşak güç” haline gelmektedirler. Yumuşak güç kavramı ilk olarak Nye tarafından kullanılmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerin, bir diğer ülkeye empatiyle yaklaşıp ihtiyaçları kaynaklarla eşleştirerek, deneyim ve uzmanlıklarını paylaşırken birbirlerinin kalkınmalarına yardımcı olmasıyla elde edilen topyekûn gelişme olan, güney güney işbirliği , yükselen dış yardım sağlayıcıları (donörler) olarak adlandırılan ülkelerin dış yardım politikalarının eksenini oluşturmaktadır.
Gelişmekte olan dış yardım sağlayıcısı ülkeler, yalnızca mali yardımlar sağlamayıp teknik yardım projeleri aracılığı ile kendileri gibi gelişmekte olan ülkeler ile tecrübelerini paylaşmaya büyük önem vermektedir.
2013 itibariyle insani yardımlar alanında en çok yardım yapan ülkeler şunlardır:
- ABD (4.7 milyar dolar),
- İngiltere (1.8 milyar dolar),
- Türkiye (1.6 milyar dolar),
- Japonya (1.1 milyar dolar),
- Almanya (949 milyon dolar).
Hükümet Dışı Aktörler ve Dış Yardımlar
BM Barış Gücü personeli veya Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarda çalışan teknokratlar, hukukçular, uluslararası şirketlerin çalışanları, yatırımcılar, ulusal ve uluslararası yardım kuruluşlarının çalışanları gibi pek çok kişi, uluslararası alanda diplomatların yanında ülkeleri adına, ülkelerinin çıkarları ile uyumlu olarak veya bağımsız amaçlarla ya da ekonomik çıkarları için diplomasi yürütmektedirler.
Hükümet Dışı Aktörlerin kapsamına hangi kuruluşların dâhil edileceği konusunda, literatürde fikir birliği bulunmamaktadır. Bu kuruluşlar bir taraftan dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanları bir araya getirirken, güçleri nispetinde devletlerin dış politikalarını etkilemektedir.
Dış yardımlar ekseninde baktığımızda, evrensel amaçlarla ve tarafsız biçimde hareket eden Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Teşkilatları, Sınır Tanımayan Doktorlar ve Oxfam gibi uluslararası yardım kuruluşlarının, kamu diplomasisini etkileyen hükümet dışı aktörler olduklarını görülmektedir.
Hükümet dışı aktörler dış yardım konusunda, BM başta olmak üzere, AB ve NATO gibi çeşitli uluslararası örgütlerle işbirliği içinde, hareket etmektedir.
İnsani amaçlarla hareket eden hükümet dışı aktörler, devletlerle işbirliği içinde veya bağımsız olarak, kamu diplomasisi faaliyetlerinde yer almaktadır. Bu hükümet dışı aktörlerin kamu diplomasisindeki en önemli avantajları, hükümetlerin aksine faaliyet gösterdikleri yabancı ülkelerde sahip oldukları “güvenilirlik” imajıdır.
Hemen hemen hayatın her alanında karşımıza çıkan yerelden küresele STK’lar, giderek artan bir istihdam kaynağı ve kamu diplomasisinin görünen yüzü haline gelmektedirler.
Hükümet dışı aktörler ve özellikle de STK’ların ve insani yardım kuruluşlarının, kamu diplomasisi alanında devletlerle işbirliği yaptıkları takdirde, “etkili ortaklar” olduğu düşünülmektedir.
Dış Yardım-Kamu Diplomasisi İlişkisinde Örnekler
Norveç
Norveç, kamu diplomasisinde ulusal özellikleri ile uyumlu özgün bir strateji geliştirmiştir.
Norveç, kitlelere yönelik değil, seçilmiş hedeflere yönelik Norveç’in barış için çalışmakta olduğu mesajını bütün dünyaya iletmeyi amaçlayan kamu diplomasisi faaliyetlerinde bulunmaktadır. Nobel Barış Ödülleri ile barışçıl imajını geliştirmeye çalışan Norveç, dünyanın önde gelen donörleri arasında yer almaktadır.
Norveç’in dış yardım politikasının öncelikli hedefi; en fakir ülkelerde ekonomik ve sosyal hakların iyileştirmesi özelinde insan haklarının iyileştirilmesidir.
ABD
ABD’nin dış politikası bütün dünyayı etkilemektedir ve bu etki bile başlı başına bir yumuşak güç ögesidir. Bununla birlikte, son yıllarda ABD’nin uluslararası alandaki imajının olumlu olmadığı ve bu durumun ülkenin çıkarlarını olumsuz etkilediği görülmektedir.
ABD’nin dış yardım politikasının ilk örnekleri, Marshall Planı ile başlamıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında, Sovyetler Birliği’nin savaş esnasında yıkılan Avrupa’da komünizmi yaymasını önlemek amacıyla, Truman Doktrinine paralel dönemin ABD Dışişleri Bakanı Marshall tarafından, 5 Haziran 1947’de ilan edilen ve 11- 13 Temmuz 1947’deki Paris Konferansı’nda, Sovyetler Birliği, Çekoslovakya, Polonya ve Finlandiya dışındaki Avrupa ülkeleri Dışişleri Bakanlarının ABD’ye sundukları, Avrupa Telafi Programı “Marshall Planı” olarak adlandırılmıştır.
Soğuk Savaşın ardından, özellikle de 11 Eylül saldırılarından günümüze, ABD’nin kamu diplomasisi anlayışı ve buna bağlı olarak da dış yardım politikalarının değişim geçirdiği görülmektedir.
ABD’nin dış yardım programlarının günümüzdeki amacı; kalkınma ve demokratikleşmeyi desteklemektir.
Avrupa Birliği (AB) Ülkeleri
Günümüzde AB ülkeleri, hem ülke bazında hem de birlik aracılığı ile gerçekleştirdikleri dış yardımlarla, dünyanın bir numaralı dış yardım sağlayıcısıdır.
1990’lardan itibaren AB’nin yardım politikası, şu konular etrafında şekillenmektedir:
- “Avrupa’nın ulus aşan çıkarları” olarak da nitelendirilen “aşırı yoksulluğun azaltılması,
- Sürdürülebilir kalkınma ve sosyal refah” ilkeleri.
AB üyesi ülkeler arasında önde gelen dış yardım sağlayıcıları, Almanya, Fransa ve İngiltere’dir.
Çin
Çin, dünyanın yükselen güçleri arasındadır. Bununla beraber, Çin’in ulusal gücünün büyük ölçüde sert güç unsurlarına dayandığı düşünülmektedir.
Bu durum, Çin’in ekonomik ve askeri yükselişinin diğer ülkeler tarafından endişe verici olarak değerlendirilmesine de yol açmaktadır. Bu nedenle, 2000’li yıllardan itibaren Çin’in yumuşak gücü artırılmaya çalışılmaktadır.
Çin’in özellikle Afrika ülkelerinde sağladığı dış yardımlar ön plana çıkmakla birlikte, Çin’in bu ülkelerde ve diğer ülkelerde iyi bir imaja sahip olduğu söylenemez.
Uluslararası Etkinlikler ve Kamu Diplomasisi
Olimpiyatlar, uluslararası kültürel karşılaşmalar veya fuarlar gibi farklı ülkelerden katılımın olduğu etkinlikler, kamu diplomasisinde, bir ülkenin kendini kültürel değerleri başta olmak üzere yumuşak güç ögeleri aracılığı ile tanıtmak istemesi amacı ile kullanılmaktadır.
Kamu diplomasinin ayrılmaz bir parçası olan ulus markalaşması, ülkelerin diğer ülkelerden ayırt edilmelerini sağlayan cezbedici özellikleri üzerinden kendilerini ifade etmelerini ve insanlara anlatmalarını gerektirmektedir.
Bir Kamu Diplomasisi Unsuru Olarak Spor
Kültür ve Spor etkinlikleri aşağıdaki nedenlere bağlı olarak kamu diplomasisinde özel bir önem taşımaktadır:
- Ekonomik getirisinin olması,
- Geniş kitlelere hitap etmesi,
- Sanat veya siyaset alanındaki gelişmeleri takip edenlerden daha geniş ve ilgi düzeyi oldukça yüksek bir takipçi kitlesine sahip olması.
Sporu kamu diplomasisi ile birleştiren ve bir yumuşak güç aracı olmasını sağlayan en önemli özelliği, barışçıl karakteridir.
Spor etkinlikleri, devletler tarafından bir kamu diplomasisi aracı olarak kullanılmalarının yanı sıra sivil toplumdan medya, şirketler ve bireylere dek çok geniş bir yelpazeden aktörlerin etkileşim içinde olmalarını sağlamaktadır. II. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin, müttefik ülkeler arasında yakınlaşmayı sağlamak amacıyla, British Council aracılığıyla spor etkinlikleri organize etmesi örneğinde olduğu gibi.
Günümüzde, gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkeler de, olimpiyatlar ve dünya kupası benzeri uluslararası spor etkinliklerine ev sahibi olmak için mücadele vermektedir. Bu motivasyonun arkasında, etkinlikleri kamu diplomasisi alanında kullanmanın yanı sıra bütçenin ev sahibi ülkenin altyapı sisteminin iyileştirilmesi ve turizm gelirleri başta olmak üzere, ekonomik gelirlerinin artırılması için kullanılması amaçları da bulunmaktadır.
Günümüzde dış yardımların ve uluslararası etkinliklerin, kamu diplomasi alanında sıklıkla kullanılması giderek dikkat çekici hale gelmektedir. Bu durumun önemli nedenlerinden;
- Biri, gelişmekte olan ülkeler arasında yaşanan ayrışma ile BRICS ve G20 üyeliklerinde de görüldüğü üzere ön plana çıkan, gelişmekte olan ülkelerin yumuşak güç kullanımında başarı kazanmak istemeleridir.
- İkinci neden, dış yardım sağlayıcısı devletlerin sayılarının artmasının yanı sıra ulusal ve uluslararası hükümet dışı aktörlerin insani yardım alanındaki faaliyetlerinin önem kazanması ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerle bu çabalara küresel kamuoyunun desteğine önem verilmesidir.
- Üçüncü neden ise, günümüzde “ulus markalaşması” kavramının giderek önemli hale gelmesidir. Gerek geleneksel dış yardım sağlayıcısı olan gelişmiş ülkeler gerekse gelişmekte olan ülkeler, kendilerini yumuşak güç unsurları olan değerleri ve özellikleri üzerinden dünyaya tanıtmak istemektedirler.
Sonuç olarak, dikkatlerin belirli bir ülkeye yönelmesini ve çok sayıda yabancının o ülkeyi ziyaret etmesini sağlayan uluslararası etkinlikler ve bir ülkenin belirli bir ülke halkı üzerindeki yardımseverlik imajının oluşmasını veya pekişmesini sağlayan dış yardımlar, günümüzde geleneksel diplomaside oynadıkları rolün yanı sıra kamu diplomasisi alanında da büyük öneme sahiptir.