KAMU MALİYESİ - Ünite 4: Kamu Maliyesinde Karar Alma Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Kamu Maliyesinde Karar Alma

Kamu Maliyesinde Karar Alma

Piyasa ekonomisinde hangi mal ve hizmetlerin ne miktarda üretileceğine tüketicilerin bireysel talepleri belirlemektedir. Kamu ekonomisinde üretilecek hizmetlerin bileşimi bireysel talep ve fiyat süreci yerine siyasal süreç ile belirlenmektedir. Hizmet maliyetleri siyasi kararla belirlenen ve ödeme gücüne göre alınan vergilerle ödenmektedir. Siyasal karar alma sürecinde bireyler tam kamusal mala olan taleplerini bireysel tercihlerinden farklı şekilde ortaya koyarlar. Kamusal mallar; birlikte tüketim, dışlanamamazlık, bedavacılık sorunu gibi nedenler bireysel taleplerin açıklanmasına engel olmaktadır. Siyasal karar alma mekanizmasının üzerinde durduğu temel sorun, bireysel tercihlerden toplumsal tercihe geçişi sağlamaktır. Siyasal karar alma sürecinde, kamusal mal ve hizmet üretimi için gerekli kaynak tahsisine, kamusal mal ve hizmetlerin ortak tüketim özelliği nedeniyle toplumdaki bireylerin birlikte karar vermeleri gerekmektedir.

Siyasal Karar Alma Sürecinin Yapısı

Demokratik siyasal rejimlerde kararlar halk (seçmen) tarafından alınmaktadır. Demokrasinin üç biçimi vardır:

  1. Doğrudan demokrasi,
  2. Temsili demokrasi,
  3. Yarı doğrudan demokrasidir.

Demokrasi halkın egemenliğidir. Demokraside halk hem ülkeyi yönetecek temsilcileri yani merkezi yönetimi hem de yerel yönetimi seçmektedir. Doğrudan demokraside egemenliğin sahibi olan halk, karar almada bu hakkını kendisi kullanmaktadır. Doğrudan demokrasi nüfusu az olan yerde uygulanabilmektedir. Temsili demokraside ise egemenliğin sahibi halk, karar alma yetkisini, nüfusun fazla olması gibi teknik nedenlerle temsilcilere devretmektedir. Demokrasinin en önemli aracı seçimdir.

Piyasa ve toplumsal karar alma mekanizmaları arasındaki başlıca farklar şunlardır:

  • Kesinlik derecesi: Piyasa karar alma mekanizmasında kişi kararının sonucunu kesin olarak tahmin edebilir. Siyasi karar almada ise kişi tercihlerine uygun bir biçimde davransa bile, sonuçta alternatif tercihlerden hangisinin seçileceği belirli değildir. ortaya çıkan bu belirsizlik, seçmeni oyunu kullanırken alternatif tercihlere yöneltebilir.
  • Kararlara katılma: piyasada alıcı ve satıcılar kendi kararlarının piyasa fiyatı üzerinde hiçbir etkisi olmadığı kanısındadır. Bu nedenle tüketiciler piyasa karar alma mekanizmasının işleyişinde rolleri olmadığını düşünürler. Toplumsal karar alma mekanizmasında ise seçmen oyunun alınacak kararı etkileyeceği düşünür.
  • Alternatif tercihler yaklaşımı: ihtiyaçların giderilmesinde alternatif tercihler arasında bir seçim yapmak gerekmektedir. Eğer piyasada azalan verimler yasası hakimse, birbirine alternatif olan tercihler görüş ayrılıklarına neden olabilir. Toplumsal karar almada gerçekleşen oylamada ise siyasi süreçte birinin seçilmesi, diğerinin seçilememesi anlamına gelir.
  • Sorumluluk derecesi: Kişinin piyasada karar alması maddi fayda ve maliyetleri gerektirdiği halde siyasal karar almada seçmenin oyunu kullanmasıyla hemen elde edilecek bir fayda ya da maliyet yoktur.
  • Zorlama unsuru: siyasal karar alma sürecinin piyasa mekanizmasına göre zorlayıcı unsuru vardır. Kişinin oy verdiği partinin kazanamaması durumunda seçmen başkalarının tercihlerine bağlı kalmaktadır.

Siyasal Karar Alma Sürecinin Aktörleri

Siyasal süreçte yer alan aktörler şunlardır:

  • Fayda maksimizasyonu peşinde olan seçmen,
  • Oy maksimizasyonu peşinde olan seçmen,
  • Bütçe ve etkinlik alanı maksimizasyonu peşinde olan bürokratlar,
  • Rant maksimizasyonu peşinde olan baskı ve çıkar gruplarıdır.

Seçmenlerin Karar Alma Sürecindeki Rolü: Siyasi sürecin en önemli aktörü olan seçmen, bir toplumda yasalar çerçevesinde yönetici kadroyu seçimle iş başına getirme hakkına sahip olan vatandaşı ifade eder. Bir ülke vatandaşı olmasının kişiye sağladığı bir hak ve ödev olarak seçmenin, o ülkede görev yapacak yönetici kadrosunun belirlenmesi ile ilgili seçimlere katılımıyla ortaya çıkan davranışı, seçmen davranışıdır. Oy vererek seçimlere katılmak seçmenlerin siyasi kanaatlerini yansıtmak amacıyla ortaya koydukları en belirgin davranıştır. Seçmen davranışları üzerinde etkili olan faktörler şunlardır:

  • Aday: Seçmen tercihini etkileyen faktörlerden biri adaydır. Seçmelerin oy verme davranışının şekillenmesine, özellikle yerel seçimlerde önemli bir unsurdur.
  • İdeoloji: Değişik parti seçmenleri arasındaki ideolojik ayrılıkların seçim sürecinde önemli etkileri bulunmaktadır.
  • Lider: Liderin siyasi partinin sahip olduğu kimliğin ve siyaset anlayışının temsilcisi olarak algılanması, siyasal partinin başarısını doğrudan etkilemektedir.
  • Gündem: Seçmenlerin gündeminde bulunan ve çözüm bekleyen herhangi bir problem ve bunlara yönelik parti ve adayların bakış açıları, çözüm önerileri oyların yönünü belirlemede etkilidir.
  • Partiye olan bağlılık: bu modelin temelinde seçmenin partiye karşı duyduğu bağlılık yatmaktadır. Bu bağlılık futbol takımı taraftarlığına benzetilmektedir.
  • İçinde bulunulan sosyo-ekonomik ortam, aile: Referans grubu, kişinin tutumları, fikirlerini, değer yargılarını ve davranışlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen insan topluluklarıdır. Seçmen oy verme kararını verirken referans gruplarından etkilenir. Oy verme temel olarak grup deneyimidir. Birlikte çalışan, yüz yüze ilişkilerin olduğu yakın çevre, aile, arkadaşlar ile kişinin doğrudan ilişkisi olmadığı şarkıcılar, sporcuların aynı adaya oy vermeleri muhtemeldir.
  • Partinin seçimi kazanma ihtimali: Bu faktör, “Anthony Downs’un “Demokrasinin Ekonomik Teorisi” isimli eserinde “rasyonel tercih yaklaşımı” ile literatürde yerini almıştır. Bu yaklaşımın varsayımlarından biri şudur: kişi eğer tuttuğu partinin gerçekten kazanma şansı varsa, o partiye oy verecektir. Eğer tuttuğu parti hiç kazanma ihtimali yoksa, en sevmediği partinin kazanmasını engelleme ihtimali olan diğer bir partiye oy verecektir.
  • Medyada çıkan haberler: Kitle iletişim araçları, yayınladıkları haber ve programlar ile sundukları bilgilerle seçmenin siyasal davranışının şekillenmesinde pay sahibidir.
  • Demografik Özellikler: Toplum içindeki sınıf farkı, yaş, eğitim, cinsiyet, meslek ve gelir düzeyi siyasi seçimleri etkilemektedir.
  • Politik faktörler: partiye duyulan sadakatin oluşumu seçmenin oy verdiği partinin doğru seçim olduğuna inanması ve bu kararına olan güveni, oy verme davranışının sadakate dönmesinde etkilidir.
  • Ekonomik faktörler: Meslek, gelir düzeyi gruplarındaki farklılıklar kişinin faaliyetlerini ve siyasete katılımını etkiler.
  • Seçim sistemleri: oyların kamu ekonomisinde karar verecek olan temsilcilere dönüştürülmesinde kullanılan teknik usullerdir. Seçim sistemi seçmenin partiye mi kişiye mi oy vereceği konusunda etkilidir. Seçim sistemleri çoğunluk sistemi ve nispi temsil sistemidir.

Siyasi Partilerin Siyasal Karar Alma Sürecindeki Rolü: Siyasi parti; bir program etrafında toplanmış, siyasal iktidarı elde etmek ya da paylaşmak amacını güden, süreklilik arz eden, örgüt özelliği gösteren kuruluşlardır. Siyasi partiler, devlet işlerine katılabilmek ve devlet etkinliklerinin biçim, amaç ve içeriğini belirleyebilmek amacıyla bir araya gelirler. Temsili demokrasiler, partili demokrasiler olarak işler. Siyasi partilerin 4 temel özelliği vardır:

  • İktidarı doğrudan ele geçirmeye çalışırlar,
  • Resmi üye tabanına dayanırlar,
  • Hem özel konularda hem de toplumun ve ülkenin bütününü ilgilendiren konularda politikaya sahiptirler,
  • Ortak bir ideolojik kimlik veya siyasal tercihlere sahip insanlardan oluşur.

Siyasi partiler şu 6 işlevi yerine getirmektedirler:

  1. Halkı temsil etme
  2. Siyasal devşirme: siyasi partilerin kendi içlerinde uyguladıkları aday gösterme ve seçim mekanizmasıdır.
  3. Politika belirleme
  4. Menfaatlerin birleştirilmesi
  5. Siyasal sosyalleşme: bireylerin siyasal sisteme katılmalarıdır.
  6. Mobilizasyondur.

Çıkar ve Baskı Gruplarının Siyasal Karar Alma Sürecindeki Rolü: Çıkar grupları; ortak bir menfaat etrafında birleşmiş sosyal gruplardır. Baskı grupları ise, çıkar gruplarının özel bir durumu olup, kendi çıkarları için siyasal iktidarı çeşitli yöntemlerle etkilemeye çalışan çıkar gruplarıdır. Baskı gruplarının temel amacı rant kollamaktır. baskı grupları bireylerin birlikte hareket ederken güçlenme isteklerinden ortaya çıkmaktadır. Baskı grubunun siyasal iktidarı denetleme işlevi de vardır. Çıkar gruplarının politik konulardaki kararların kendi menfaatlerine uygun biçimde çıkması için, bu kararların alınmasında yer alan bileşenlerin üzerinde baskı kırmaya çalışması lobicilik faaliyetidir. Çıkar grupları kamuoyunu etkilemeye de çalışırlar.

Bürokrasinin Siyasal Karar Alma Sürecindeki Rolü: Bürokrasi, siyasal karar alma mekanizmasının aldığı kararları uygulayan uzman kadrodur. Bürokrasinin uzmanlığa dayanması ve sürekliliği politikacılara karşı bir üstünlük sağlamaktadır. Demokrasilerde, bütçe üzerindeki temel kararları politikacılar vermesine karşın, bu kararlar bürokratlar tarafından uygulanır. Bürokrasi siyasal iktidara bilgi sunma konusunda tekel konumundadır. Bürokrasinin amacı kendi imkanlarını genişletmektir. Bu da bütçenin artmasına neden olmaktadır. Niskanen’e göre bürokratlar bürolarının veya yönettikleri dairelerin büyüklüğünü arttırmaya çalışırlar. Bunun iki nedeni vardır: 1.yan gelir ve şöhreti arttırma isteği 2.kamusal mal ve hizmetlerin finansmanının bütçeden sağlanmasıdır.

Siyasal Karar Alma Sürecinde Karşılaşılan Temel Sorunlar

Kamu tercihleri teorisine göre; siyasal karar alma sürecindeki aktörlerin davranışlarındaki bazı sorunlar, toplumsal kararlarda etkinsizliğe yol açabilmektedir. Buchanan ve Tullock önde gelen kamu tercihi teorisi savunucularıdır. Politika biliminin ekonomik analizi kamu tercihi teorisidir. Teoride kamu ekonomisinin başarısızlığı ilkesinden hareket edilir. Teoriye göre karar alma mekanizması oluşurken 3 ilke ve varsayımdan yola çıkılır:

  • Metodolojik Bireyselcilik İlkesi: Bir toplumda alınan bütün kararların özde toplumu oluşturan bireylerin tercihlerine göre alındığı ve şekillendiği kabul edilir. bireyler rasyonel davranış içerisinde kendi çıkarlarını maksimize edeceklerdir. Tüm kamusal kararların belirleyicisi bireysel tercihlerdir.
  • Rasyonalite ve Maximand İlkesi: Kamu ekonomisinde temel amaç kamusal fayda maksimizasyonudur; kamu tercihi teorisi bunu reddeder. Bireylerin kararları rasyonel ve tutarlıdır ve tüm bireyler faydasını arttırmak için hareket eder.
  • Politik Mübadele: Siyasal karar alma mekanizması, politik sürecin tarafları arasında gerçekleşen politik bir mübadeledir.

Kamu tercihleri teorisine göre kamu ekonomisinin başarısızlığına yönelik eleştiriler şunlardır:

  • Rasyonel seçmenlerin bilgisizliği ve ilgisizliği: bireysel tercihlerden kollektif tercihlere geçişi sağlayan mekanizmaların etkin olarak çalışmasını engelleyen nedenlerden ilki seçmen bilgisizliği ve ilgisizliğidir. Bu bilgisizlik toplumdaki bireylerin eğitim ve kültür düzeylerinin benzer olmamasından kaynaklanır.
  • Rant kollama: Çıkar ve baskı gruplarının devlet tarafından suni olarak yaratılan rantı elde etmeye yönelik davranışlar sergilemesine rant kollama denir. Bu çıkarlar bir transfer niteliğindedir. Bu transferler şu şekillerde ortaya çıkabilir: Monopol kollama, lisans kollama, kota kollama, sosyal yardım kollama, teşvik, tarife kollamadır.
  • Oy ticareti: Siyasal partiler arasında karşılıklı politika desteklenmesi esasına dayanmaktadır. Bir parti tek başına karar alabilecek çoğunluğu sağlayamadığında, diğer partiden daha sonra başka bir karar için destek verme şartı ile destek ister.
  • Politik miyopluk: kamu ekonomisinde alınan karar ve yapılan uygulamalarda kısa vadeli düşünme yaygındır. Politikacılar, oylarını maksimize etmek için toplumu hoşnut etme amacına yönelik kısa vadeli politikaları tercih ederler.
  • Ortanca seçmen teoremi: Siyasilerin oylarını arttırmak için toplumda en büyük çoğunluğu oluşturan ortanca seçmene yönelmesi, toplumdaki öteki seçmenlerin isteklerine duyarsız kalmasına yol açmaktadır.
  • Bürokrasiden kaynaklanan sorunlar: bürokrasinin siyasi süreç açısından taşıdığı olumsuzluklar vardır. Kamu görevlilerinin kendi çıkarlarını maksimize etmeye odaklanmaları siyasi süreçte etkinsizliğe neden olmaktadır.