KAMU MALİYESİ - Ünite 6: Kamu Gelirleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Kamu Gelirleri

Kamu Finansmanı

Kamu ekonomisi asli olarak bölünemez nitelikte mallar üretmekle birlikte, toplumsal talebi karşılamak üzere yarı bölünebilir kamusal mallar ve bölünebilir özel mallar da üretebilmektedir.

Bölünemez nitelikteki mal ya da hizmetlerin finansmanında esas olan, zorunlu (cebri) finansman yöntemidir. Başka bir deyişle kamusal malların finansmanında vergileme başlıca finansman aracıdır ve devletin topluma sunduğu birçok mal ve hizmet de bölünemez nitelikte olduğu için vergileme kamu gelirlerinin en önemli kısmını oluşturur.

Modern devletin aynı zamanda sosyal devlet özelliğini taşıması, eğitim ve sağlık gibi yarı kamusal bölünebilir mal ve hizmetleri de üretmesine ve topluma sunmasına yol açmıştır. Bu malların yarı bölünebilir özellikler içermesi, maliyetlerin kısmen zorunlu, kısmen de gönüllü ödemeyle karşılanmasına olanak vermektedir. Böylece bu mal ve hizmetlerin finansmanı vergi, harç gibi finansman araçlarıyla karşılanabilir. Yarı kamusal mallarda finansman, hem kullanıcı fiyatları, hem de vergilerle yapılan karma finansmanla sağlanmaktadır.

Devlet, bazı durumlarda, toplumsal talebi karşılamak için özel mal ve hizmetleri de sunmak durumunda kalabilir. Bölünebilir nitelikte olan bu mal ve hizmetlerin fiyatlandırılmasında piyasa kuralları geçerlidir.

Kamu gelirlerini;

  • zorla (cebri olarak) elde edilen gelirler,
  • zorlama olmadan elde edilen gelirler,
  • parasal işlemlerden elde edilen gelirler

olarak sınıflandırabiliriz.

Kamunun Zorla (Cebri Olarak) Elde Ettiği Gelirler

Bu gelirler;

  • vergiler,
  • harçlar,
  • resimler,
  • şerefiyeler,
  • vergi benzeri gelirler (parafiskal gelirler),
  • para cezaları,
  • zorunlu borçlar

olarak sıralanabilir.

Vergi: Vergi, devlet ya da vergilendirme yetkisine sahip kamu kuruluşlarının, kamu harcamalarını karşılamak üzere, gerçek ve tüzel kişilerden, karşılıksız, kesin, egemenlik hakkına ve kanuna dayalı olarak almış oldukları parasal tutara denir. Bu tanımdan hareketle verginin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Vergi, devlet ya da vergilendirme yetkisini devrettiği kurum ve kuruluşlar tarafından konur ve toplanır.
  • Vergi karşılıksızdır. Vergi ödeyen yükümlüler, karşılığında herhangi bir hizmetin yapılmasını ya da bir malın verilmesini isteyemez. Gerçekte verginin birey açısından diğer ödentilerden farkı; bireyin ödediği vergi karşılığında, kamu hizmetinin niteliği ve niceliği açısından farklı bir muameleye tabi tutulmasıdır. Vergilerle bu vergilerin finanse ettiği kamu hizmetleri arasında doğrudan bir ilişki yoktur.
  • Vergi cebir (zor) öğesine dayanmaktadır. Devlet zor öğesini egemenlik hakkına dayalı olarak yasayla düzenlemektedir.
  • Vergi kesindir. Vergi borç işlemlerinde olduğu gibi vade bitiminde ödenmesi durumu söz konusu değildir. vergiyi ödeyen yükümlü verginin geri ödenmesini talep edemez.
  • Vergi gerçek ya da tüzel kişilerden alınır.
  • Vergi kanunla konulur, değiştirilir ya da kaldırılır. Bu anayasal bir ilkedir.
  • Vergi parasal bir ödemedir.

Harçlar: Harçlar, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları hukuki işlemden, sundukları hizmetten dolayı aldıkları paralardır. Harca konu olan hizmetler noter, adliye, tapu hizmetleri vb. hizmetlerdir. Harç konusu olan hizmetleri sadece devlet yerine getirmektedir ve bunun karşılığını da yine devlet almaktadır. Harçlar, zor öğesini içerdikleri için, esas itibariyle bir vergidir. Bir diğer deyişle harçlar, bazı kamu kuruluşlarının sundukları kamusal hizmetlerden faydalananların, bu faydalanma karşılığında ödedikleri bedeldir. Verginin en önemli özelliklerinden biri olan “karşılıksız” olma özelliği, harçlarda yoktur. Yani vergi karşılıksızken harç karşılıklıdır.

Harç adı altında ödenen bedelle hizmetin maliyeti arasında bir ilişki yoktur. Toplumsal faydanın arttırılması nedeniyle söz konusu hizmet harçla finanse edilmemektedir.

Resim: Resimler, kamu kuruluşlarının belirli bir işi yapmaya yetki ve izin vermesi karşılığında alınır. Harca çok benzemesine rağmen harç, kuramsal olarak hizmet karşılığı alınan bedelken, resim, belirli bir hakkın elde edilmesi ya da izin karşılığı ödenmektedir. Tamamen karşılıksız olarak alınan resimlerin vergiden farkı yoktur. Buna karşılık belirli bir hizmet karşılığı yapılan ödemelerdeyse resim, harca benzemektedir. Günümüzde resimler, daha çok yerel yönetimlerin gelir kaynakları arasında yer almaktadır.

Şerefiyeler: Şerefiye, devlet ya da yerel yönetimler tarafından yapılan bayındırlık işlerinden dolayı değerleri artan gayrimenkullerin, sahiplerinden, bu hizmetin maliyetine katılma karşılığı olarak alınan paylardır. Amacı, bireylerin hiç bir katkıda ya da çabada bulunmadan elde ettikleri değerlerin bir kısmının tekrar topluma dönmesinin sağlanmasıdır. Değerlendirme Resmi olarak da adlandırılan şerefiyeler, vergi ile harç arasında yer alan bir kamu geliridir. Zorunlu ödeme olmaları bakımından vergiye çok yaklaşmaktadırlar. Şerefiye ile yapılan hizmet arasında, doğrudan bir ilişki kurulmaktadır. Halbuki vergi genel ve karşılıksızdır. Şerefiye bu yönüyle harca benzemektedir.

Vergi Benzeri Gelirler (Parafiskal Gelirler): Vergi benzeri gelirler (parafiskal gelirler), kamu kurumlarının ve kamu yararına yönelik hizmet gören kuruluşların, finansmanlarını sağlamak amacıyla bu hizmetlerden, dolaylı ve dolaysız bir şekilde yararlananlardan, yasal zorunluluk altında aldıkları paralardır. Parafiskal gelirler, vergi benzeri gelirlerdir. Bu tür gelirler, devlet bütçesinde yer almazlar. Parafiskal gelirlerle diğer kamu gelir türlerini karşılaştırdığımızda bunların, bir hizmet karşılığı alınmasının harç niteliği taşıdığını; zora dayalı olarak alınmaları sonucu vergiye yaklaştıkları söylenebilir. Türkiye’de parafiskal gelirler;

  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının topladığı aidatlar,
  • Sosyal güvenlik kurumlarının topladıkları primler,
  • İktisadi ve mali amaçlı fon kesintileri

olmak üzere üç grupta toplanabilir.

Fon, bir hizmetin görülmesi, bir programın yürütülmesi gibi, belirli bir amacı gerçekleştirmek için, gerektiğinde kullanılmak üzere bir hesapta toplanan ve harcanan paralar olarak ifade edilir.

Para Cezaları: Para cezaları, kurallara uymak ve kamu düzenini sağlamak amacıyla uygulanan yaptırımlardır. Bunlar; zamanında ödenmeyen ücret gelirlerinden alınacak gecikme cezaları, müteahhitlerden alınacak gecikme cezaları, yargı para cezaları, idari para cezaları, vergi cezaları, trafik para cezaları ve gecikme cezaları olarak sıralanabilir. Para cezalarını almaktaki amaç, gelir sağlamak ya da gelir yaratmak değildir. Ancak kuralları ihlal edenlerden alınan para cezaları ya da vergi borcunu ödemeyenlerden alınan vergi cezaları, her türlü yükümlülüklerin geciktirilmesinden ya da yerine getirilmemesinden doğan cezalar, kamu gelirleri içine alınır. Buradaki amaç, cezaya konu olan eylemin azaltılmasıdır.

Zorunlu Borçlanma: Zorunlu borçlanma, borçlanma genellikle gönüllü olarak yapılsa da devlet, egemenlik hakkına dayanarak, zorunlu borçlanma yoluyla da gelir elde edebilmektedir. Devletin borçlanması zorunluluğu vergiye benzemektedir. Ancak vergi karşılıksızken borç, faiziyle birlikte belirli bir süre sonunda geri ödenmesi, borçlanmayı vergiden ayırır.

Kamunun Zorlama Olmadan Elde Ettiği Gelirler

Bu gelirler, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) gelirleri, işletmecilik faaliyetlerinden elde edilen gelirler, devletin sahip olduğu menkul ve gayrimenkul mallardan elde ettiği mülkiyet gelirleri, bağış ve yardımlar, isteğe bağlı borçlanma olarak sıralanabilir.

  • Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri
  • Bağış ve yardımlar
  • İsteğe bağlı borçlanma
  • Mali tekeller

Teşebbüs Ve Mülkiyet Gelirleri: Devletin taşınır taşınmaz mallarından, sınai ve ticari faaliyetlerini yürüttüğü işletmelerinden elde edilen gelirlerdir. Devlet, bu mülklerini satarak, kiraya vererek ya da çeşitli alanlarda işletmecilik faaliyetlerini gerçekleştirerek, gelir elde edebilmektedir. Mesela kamu arazisi üzerindeki madenlerin ve petrolün işletme hakkının devredilmesi mülkiyet gelirlerindendir.

Devlete ait kurum ve kuruluşların, özel sektör gibi mal ve hizmet üretip satmasından elde ettiği gelirler de kamu geliri olarak kabul edilir. KİT’lerden elde edilen gelirler bunlara örnektir. Ayrıca, döner sermayeli işletmeler, benzeri kurumlar hasılatı da devlet açısından teşebbüs geliridir. Devletin belirli koşullar altında ürettiği hizmetler, bu hizmetlerden faydalananlara fiyat ile satılır. Elektrik ücretleri, posta ücretleri ve köprü geçiş ücretleri de devletin elde ettiği gelir kaynakları arasındadır. Hazine arazisi niteliğine sahip toprakların üçüncü kişilere kiraya verilmesi, satılması ya da devletin kendisi tarafından işletilmesi sonucu devletin elde ettiği gelirler, orman ürünlerinin satışından sağlanan gelirler, maden çıkartma ve işletme hakkının devrinden sağlanan gelirler, lojman ve sosyal tesislerin kiralanmasından doğan gelirler de teşebbüs ve mülkiyet gelirlerdir.

Bağış ve Yardımlar: Bağış ve yardımlar da devlet için bir gelir kaynağıdır. Yardımlar geri ödenebilmekte ancak bağışların geri ödenmesi söz konusu olmamaktadır. Örneğin; okul ve spor tesisleri yapımı için vatandaşların büyük miktarlarda bağış yapması ya da bir okulun tüm masrafları karşılanıp tamamlanarak devlete bağışlanması, devlet için gelir kaynağıdır.

İsteğe Bağlı Borçlanma: İsteğe bağlı borçlanma, kamusal finansman içinde, vergiden sonra en önemli kaynak borçlanmadır. Devletin olağan giderleri dışında, bazen beklenmedik şekilde ya da çok büyük miktarda harcama yapması gerekebilir. Vergi gelirlerinin kamu harcamalarını karşılayamayacak seviyelere düşmesi halinde devlet, ihtiyaç duyduğu parayı borçlanma yoluyla sağlar. Özellikle büyük yatırımlar ya da savaşlar, olağan kamu gelirleriyle karşılanamaz. Bunlar için devlet, ihtiyaç duyduğu parayı borçlanma (istikraz) yoluyla sağlar. Ancak devletlerin büyük yatırımlar, savaşlar dışında, yıllık bütçe açıklarını kapatmak için de borçlanmaya başvurduğu görülmektedir. Borçlanma, gönüllü ve geçici olarak yapılan bir işlemdir. Bu işlem sonunda elde edilen gelirler, vergilerden farklılık gösterir. Çünkü; borçlanmada genellikle zor öğesi yoktur. Borcun geçici olma niteliği, her zaman bir vadeye bağlanmasını ve vade sonunda borcun faiziyle birlikte geri ödenmesini gerekli kılar. Dolayısıyla borçlanma, geçici olma özelliğiyle vergiden ayrılır. Borçlanma yurt içinden ya da yurt dışından yapılabilir.

Mali Tekeller: Mali tekeller, dolaylı vergiler kapsamında bir tüketim vergisidir. Mali tekeller bir yandan devlete dolaylı vergi geliri sağlarken aynı zamanda oluşan tekel karı da devlet için bir gelir olmaktadır. Ülkemizde devlete gelir sağlamak için bazı malların tek üreticisi olma hakkı, önceden kanunla Tekel Genel müdürlüğüne verilmişti. Son zamanlarda ise bu tekelleşme ortadan kaldırılmış, fakat vergi ve fiyatlamalarla devlet, bu alanlardaki gelirlerini hala sürdürmektedir.

Parasal İşlemlerden Elde Edilen Gelirler

Devlet egemenlik dayanarak yapmış olduğu para işlemlerinden çeşitli gelirler sağlar. Bu gelirler;

  1. Para basma (emisyon)
  2. Devalüasyon

olarak iki grupta incelenebilir.

Para Basma: Para basma (emisyon), hükümetler için en kolay gelir elde etme yoludur. Emisyon, kelime anlamı olarak çıkarmak, yaymak, ihraç etmek, dolaşıma sokmak gibi anlamlara gelmektedir. Bir ülkede kağıt para, tahvil ve bono, hisse senetleri gibi değerlerin ilk kez piyasaya sürülmesine emisyon denir. Devlet otorite gücüne dayalı olarak para yaratmakta ve tedavüle sürmektedir. Bu yönteme Merkez Bankası kaynaklı finansman da denmektedir. Para basımı, hükümetler için en kolay gelir elde etme yoludur. Ancak para basımı her zaman başvurulabilecek bir gelir türü değildir. Çünkü; para basımı, piyasadaki toplam para miktarını, toplam mal ve hizmet miktarına göre arttırarak makro ekonomik dengeleri etkiler. Bunun sonucu enflasyondur. Bu nedenle para basımı tercih edilmemesi gereken bir finans kaynağıdır.

Devalüasyon: Devalüasyon, ulusal paranın yabancı paralar karşısında dış değerinin düşürülmesi olarak tanımlanabilir. Devlet için bir tür dolaylı gelir elde etme yöntemidir. Devalüasyon yapıldığında para biriminin altın ya da döviz karşılığı değeri düşürülünce, devletin ve merkez bankasının elinde bulunan döviz ve altınların ulusal paraya göre değeri artar. Devalüasyon sonucu ortaya çıkan bu dolaylı gelir farkı hazineye devredilir. Kur ayarlamalarının da küçük çaplı devalüasyon olduğunu unutmamak gerekir.