KAMU ÖZEL KESİM YAPISI VE İLİŞKİLERİ - Ünite 7: Kamu ve Özel İşletmeler ve Hukuksal Yapısı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Kamu ve Özel İşletmeler ve Hukuksal Yapısı

Giriş

Genellikle işletmeler yedi farklı açıdan sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Bunlar; faaliyet alanlarına (işlevlerine) göre işletmeler, tüketicilerin (müşterilerin) türüne göre işletmeler, üretilen mal ve hizmet türüne göre işletmeler, üretim faktörlerinin mülkiyetine göre (sahipliğine göre) işletmeler, büyüklüklerine göre işletmeler, hukuksal (yasal) yapılarına göre işletmeler, birlikler veya işletme birleşmeleridir. Bunlardan faaliyet alanlarına göre işletmeler üç grupta sınıflandırılabilir: Üretici işletmeler, hizmet işletmeleri ve satıcı işletmeler veya pazarlama kurumlarıdır. Tüketicilerin Türüne Göre İşletmeler ise iki gruba ayrılır. En son (nihaî) tüketiciler için mal ve hizmet üreten işletmeler ve diğer işletmeler için mal ve hizmet üreten işletmelerdir. Üretilen Mal ve Hizmet Türüne Göre İşletmeler temel sektörlere ayrılarak sınıflandırılabilir. Bunlar; tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık işletmeleri, madencilik ve taş ocakları işletmeleri, sanayi ve endüstriyel işletmeler, ticaret işletmeleri, banka işletmeleri, taşıma ve depolama işletmeleri ve hizmet işletmeleridir. İşletmeleri, “Üretim Faktörlerinin Mülkiyeti”ne göre de sınıflandırabiliriz. Bu sınıflandırmaya göre işletmeler üç grupta toplanabilir: özel işletmeler, kamu işletmeleri, karma işletmeler ve yabancı sermayeli işletmeler. İşletmeler büyüklüklerine göre; küçük (küçük ölçekli) işletmeler, orta ölçekli işletmeler ve büyük ölçekli işletmeler olmak üzere üç ana grupta sınıflandırılabilir.

Ülkemizde işletmelerin hukuki (yasal) yapısını düzenleyen temel kanun Türk Ticaret Kanunu’dur. Kanuna göre özel işletmeler yasal yapıları açısından veya tüzel biçimlerine göre; kişi işletmeleri, şirketler, (Sermaye Şirketleri, Adî Şirketler, Ticaret Şirketleri) ve kooperatif işletmeleri olarak sınıflandırılabilir. Diğer bir sınıflandırma biçimi ise birlikler veya birleşmelere göre yapılır. Buna göre işletmeler; holding, tröst, konsern, kartel, centilmenlik anlaşmaları ve şirketler birliğidir. İşletmeler faaliyetlerinin coğrafî dağılımı bakımından da sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Buna göre işletmeler dört gruba ayrılarak incelenebilir. Ulusal işletmeler, Uluslararası işletmeler, Çok uluslu işletmeler ve Küresel işletmelerdir.

Hukuksal Yapılarına göre İşletmeler

İşletmenin kuruluşuna karar verilince, sıra amaca uygun bir hukuksal yapının seçimi ve ona şahsiyet (kişilik) kazandırmaya gelir. Kişilik, hak sahibi olmak için hukukta aranan şarttır ve hukuka göre kişi, hak sahibi olan ve haklarından faydalanabilme yetkisi olan varlıklardır. Hukuk düzeni gerçek kişilerle birlikte, bazı kurum ve kuruluşları da hak sahibi yapmakta ve bu haklardan tasarruf yetkisinden bahsetmektedir. Kurulmasına karar verilen işletmenin hak ve yetkilerini kullanıp koruyabilmesi ve kişilik kazanması, öncelikle işletmenin hukukî yönünün tespiti ile mümkündür. Ülkemizde işletmelerin hukuksal yapısını düzenleyen temel kanun, Türk Ticaret Kanunu (TTK)’dur. TTK’ye göre özel işletmeler yasal yapıları açısından veya tüzel kişilik biçimlerine göre şu şekilde sınıflandırılır:

  • Tek Kişi İşletmeleri
  • Şirketler (Adî Ortaklıklar, Ticaret Ortaklıkları
  • Kooperatifler

Bu işletmeler aynı zamanda özel işletmeler olarak sınıflandırılır. Aşağıda bu işletmeler hukuksal yapıları bakımından ele alınmıştır. 6102 Sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1531. maddesi ortaklıkları (şirketleri); “kollektif ortaklık”, “komandit ortaklık”, “anonim ortaklık”, “sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık”, “limitet ortaklık” ve “kooperatif ortaklık” olarak sınıflandırmıştır. Ayrıca aynı maddede ortaklık terimlerinin; sırasıyla “şirket”e, “kollektif şirket”e, “komandit şirket”e, “anonim şirket”e, “sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket”e, “limitet şirket”e ve “kooperatif şirket”e eş anlamda kanuni terimler olduğunu ve bu terimlerin birbirleri yerine kullanılabileceğini belirtmiştir.

Özel İşletmeler ve Hukuksal Yapısı

Genellikle sermayesinin tamamı veya büyük bölümü özel kişilere ait olan işletmelerdir. Özel işletmeler hukuksal yapıları bakımından; tek kişi işletmeleri, şirketler, kooperatifler, dernek ve vakıf işletmeleri olmak üzere dört gruba ayrılır.

Tek kişinin işletmeleri, ülkemizde uygulamasına sık rastlanan geleneksel bir işletme biçimidir. İşletmenin sahibi her türlü işletme faaliyetlerine tek başına karar verir, uygular ve denetler. İşletmenin kârları ve riskleri de tek başına işletme sahibine aittir. Tek kişi işletmeleri TTK’nin tacir, esnaf, sanayici ve serbest meslek erbabı gibi kişiler tarafından kurulan ve işletilen işletmelerdir. Tek kişi işletmelerinin kurulmasının kolay olması, kâr bölümüne olanak tanıması, yetkinin tek elde toplanması nedeniyle çabuk karar vermeyi olanaklı kılması, örgütsel yapının esnek olması gibi bazı üstünlükleri olmasına rağmen; tek kişi işletmelerinin büyüklüklerinin sınırlı olması, yaşamlarının sahibinin ömrüyle sınırlı olması, çağdaş yönetim tekniklerini uygulama bakımından yeterli olmaması, borçlar karşısında tacirin sınırsız sorumlu bulunması gibi bazı sakıncaları vardır.

Birden çok kişinin bir iktisâdi amaca ulaşmak için aralarında anlaşarak para, mal veya emeklerini bir araya getirmek suretiyle kurdukları ticarî işletmelere ortaklık adı verilir. TTK’nin 124. maddesi ortaklıkları ticaret şirketleri olarak sınıflandırmıştır. Ticaret şirketlerinin tüzel kişiliğe sahip olması, ortaklığı oluşturan kişilerden ayrı olarak şirketin borç ve hak sahibi olması anlamına gelir. Adî şirketlerin tüzel kişiliği olmamasına rağmen, ticaret şirketlerinin tümü tüzel kişiliğe sahiptir. Borçlar Kanunu’na ve Ticaret Kanunu’na göre hukukî yapıları açısından şirketler Adî Şirketler ve Ticaret Şirketleri şeklinde ikiye ayrılırlar.

Adi şirketler iki ya da daha fazla kişi tarafından kurulur. Adî şirketler, bir ticarî girişimi işletmek üzere, kanuna ve ahlâka aykırı olmamak üzere, her türlü konuda kurulabilir. Adî şirketler, Türk Ticaret Kanunu’nun şirketler için koyduğu hükümlere tabi değildir ve bu özellikleri taşımazlar. Adî şirketlerin tüzel kişilikleri yoktur. Şirketler borçlar kanununun hükümlerine tabidir. İflâsa tabi değillerdir. Ticaret siciline şirket olarak kayıt olmazlar. Bir ticaret unvanı almak zorunda değildirler.

Türk Ticaret Kanunu’nun 124. maddesi ticaret şirketleri ni; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler olarak saymaktadır. Ticaret şirketlerinin yazılı olarak kurulma zorunluluğu vardır. Kanunların belirttiği şeklin şartlara göre kurulması gerekir. Ticaret şirketlerinin ayrı bir tüzel kişiliği vardır. Şahıs şirketi ve sermaye şirketi olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Kolektif Şirket ve Adî Komandit Şirket Şahıs Şirketi; Anonim Şirket, Limitet Şirket ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket ise sermaye şirketidir.

Belli sayıda kişinin kurduğu ve sorumlulukları kişisel olan ortaklıklara şahıs şirketi denir. Şahıs İşletmelerinin hukukî yapıdan ötürü işletme sahibine getirdiği bazı dezavantajları vardır. Büyümeleri sınırlıdır, gelişmiş bir örgüt ve yardımcılardan yoksundurlar. İşletmenin devamı belirsizdir ve işletmenin tüm borçlarına karşı sorumluluğu vardır. Şahıs işletmesinin az sermaye ile kurulabilmesi, küçük işletmeler için en uygun hukukî yapı olduğu, uygulamada görülen bir gerçektir. Bununla beraber bir işletmenin hukukî yapısı, o işletmenin büyüklüğünün veya küçüklüğünün ölçüsü değildir. Şahıs işletmesi olan büyük sermayeli işletmeler de mevcuttur. Şahıs işletmeleri Kollektif Şirket ve Komandit Şirket olmak üzere iki gruba ayrılır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 211. maddesi kollektif şirketi , “ Kollektif şirket ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir” şeklinde tanımlamaktadır. Kollektif şirketlerin kuruluş formaliteleri basit, çabuk ve masrafsızdır. Bu ortaklık, ortaklar arasında yazılı ve noterden onaylı ortaklık sözleşmesi veya esas sözleşme ile kurulur. Kollektif Şirketler, şirket alacaklarına karşı ortakların tümünün sorumluluğu sınırsız ve zincirleme olan; hak ve ehliyeti işletme konusu ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir. Kuruluş sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa diğer ortakların rızası olmadan ortaklıktan çıkılamaz. Aynı şekilde şirkete yeni bir ortağın alınması için tüm ortakların rızasının olması gerekir. Kolektif şirketlere yalnızca gerçek kişiler ortak olabilir. Kollektif şirket, özellikle küçük ve orta ölçekte perakende, yarı toptancı ticaret işletmeleri ile orta büyüklükteki işletmeler için uygundur.

Ticaret Kanunu’nun 304. maddesi komandit şirketleri “Ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan, şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir” şeklinde tanımlamıştır. Sorumluluğu sınırlı olmayan ortaklara komandite, sorumluluğu sınırlı olanlara komanditer denir. Komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak komanditer ortak olabilirler. Komandit şirketler , “ adî komandit ” ve “ sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ” olmak üzere iki gruba ayrılır. Adî komandit şirket bir şahıs şirketi iken sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketidir. Komandite ortaklar, “gerçek kişiler”dir. Komanditer ortaklar ise “gerçek” veya “tüzel kişi” olabilirler. Komandit şirketler komandite ortaklar tarafından yönetilirler. Komanditer ortaklar yıl sonunda hesaplarını denetleyebilirler ve kârdan sermayeleri oranında pay alırlar.

Sermaye şirketlerinde ortakların sorumluluğu, koydukları sermaye ile sınırlıdır. Ortaklık payları kolaylıkla satılabilir veya devredilebilir. Bu nedenle ortakların ayrılması veya ölümü şirketin devamlılığını etkilemez. Sermaye şirketlerinin en önemli özelliklerinden biri, sermayeye ortak olmakla, şirket yönetiminin birbirinden ayrılmış olmasıdır. Sermaye Şirketleri ; Anonim Şirket, Limitet Şirket, Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit  Şirketlerden oluşur.

Sermaye şirketleri içinde en tipik ve en gelişmiş olan anonim ortaklıklar , özellikle büyük işletmelerin örgütlenmesine en uygun yasal yapıdır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik kalkınmanın dinamosu anonim şirketlerdir. Anonim şirketler, küçük tasarrufları toplayarak büyük sermayelerin oluşması ve bunların üretime kazandırılmasına olanak sağlamaktadır. Kişisel veya sınırlı sermayelerle gerçekleştirilemeyecek işler anonim ortaklıkların kurulmasını gerekli kılmaktadır. Anonim şirketler tüzel kişiliktir. Anonim ortaklıkta, her pay (hisse) bir ortaklık mevkiini oluşturur ve ortak sıfatı paya göre belirlenir. Şirkette ne kadar pay varsa o kadar ortak vardır. Anonim ortaklığın birbirine eşit paylara ayrılmış sermayesi karşılığında çıkarılan ve üzerinde nominal değeri gösterilen kıymetli evraka (kâğıda) pay veya hisse senedi ve bunu satın alan kişilere de hissedar (paydaş) denir.

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 573. Maddesi’nde limited şirket : “bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Limitet şirketler ülkemizde en yaygın olan sermaye ortaklığı türüdür. Kanunun 588. maddesi limitet şirketin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağını belirtmektedir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 564. maddesi Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Ortaklığı , “Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket ortağı, diğerleri bir anonim şirket pay sahibi gibi sorumlu olan şirkettir” şeklinde tanımlamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 568. maddesi sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin esas sözleşmeyi imzalayanlarla şirkete paradan başka sermaye koyanların tümünün kurucu sayılacağını belirtmekte ve kurucuların beş kişiden az olamayacağı hükmünü getirmektedir. Ayrıca söz konusu kanuna göre kuruculardan en az birinin komandite olması şarttır. Kurucu sıfatını haiz olan komanditerlerin sahip oldukları payların her birinin tutarının esas sözleşmeye yazılması gerektiğini belirtmektedir. TTK’nin 569. maddesi sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin kuruluşunda, anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirtmektedir.

Kooperatif, belirli bir amaca ulaşmak için bağımsız ekonomik birimlerin eşitliğine dayalı ve gönüllü olarak kurulan bir örgüttür. Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. İşletmelerin temel amacı kâr iken, kooperatiflerin temel amacı kooperatifi kuran üyelerin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Örneğin konut kooperatifinin temel amacı üyelerini ev sahibi yapmak, tüketim kooperatiflerinin ise tüketim mallarını ucuza almaktır. Gerçek ve tüzel kişiler kooperatif kurabilirler. Kooperatifleri faaliyet alanları bakımından aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:

  • Üretim Kooperatifleri: Aynı ürünleri üretmek ya da ortakların ürettikleri hammaddeleri kullanmak, ürünlerini gerçek değerleri ile satmak amacı ile kurulurlar. Üç grupta toplanırlar: Tarım ürünleri kooperatifleri, sanayi ürünleri kooperatifleri, satın alma kooperatifleri.
  • Tüketim Kooperatifleri: Ortaklarının ihtiyaç duydukları tüketim mallarını en iyi kalitede ve ucuz fiyata sağlamak amacıyla kurulurlar. Bu kooperatifler ihtiyaçları olan malları doğrudan üreticiden almak ve aracıyı ortadan kaldırmak isterler.
  • Kredi Kooperatifleri. Ortaklarına kredi vermek ya da kredi bulmak amacıyla kurulurlar. Üç grupta toplanırlar: Tarım Kredi Kooperatifleri, Şehir Kredi Kooperatifleri, Kefalet Kooperatifleri.

Türk Ticaret Kanunu’nun 44. maddesi “Ticarî işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adlarıdır” diyerek dernek ve vakıfların da işletme kurabileceğini ve işletebileceğini belirtmektedir. Dernekler kural olarak işletme kurup işletmezler; fakat Medenî Kanun derneklere asıl amacı iktisâdi olmayan işletme kurabilmesine olanak tanımaktadır. Örneğin, Kızılay’ın maden suyu işletmesi bunun bir örneğidir. Kızılay’ın maden suyu işletmesinin asıl amacı, faaliyetlerine kaynak sağlamaktır. Diğer işletmeler gibi kâr sağlamak değildir.

Kamu İşletmeleri ve Hukuksal Yapısı

Sermayesinin tamamı devletçe veya devlete ait kuruluşlar tarafından temin edilerek kurulan ve devletin veya devlet kuruluşlarının sahibi bulunduğu işletmeler kamu işletmeleridir. Ülkemizde kamu işletmeleri; genel bütçeye dâhil işletmeler, katma bütçeli dairelere bağlı işletmeler, özel bütçeli devlet işletmeleri, mahalli idarelere bağlı işletmeler olarak sınıflanabilir. Kamu işletmelerinin temel amacı, kâr elde etmekten çok, topluma hizmet sunmaktır. Kamu işletmelerinin kuruluş amaçları şunlardır:

  • Kamu kurumlarına gelir sağlamak,
  • İstihdama katkıda bulunmak,
  • Gelişmemiş veya az gelişmiş yörelerin sosyal, kültürel ve ekonomik yönde gelişmesini sağlamak,
  • Ülkenin ekonomik kalkınmasını hızlandırmak.

Türk ekonomisinde “Kamu İktisâdi Teşebbüsleri” ya da kısaca “KİT” ler olarak bilinen ve uzun süredir varlıklarını sürdüren kamu işletmeleri önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizdeki KİT ler, “Kamu İktisadı Kuruluşları (KİK)” ile “İktisâdi Devlet Teşekkülleri (IDT)” nin ortak adıdır. Kamu İktisâdi Teşebbüsleri (KİT); iktisâdi devlet teşekkülleri, kamu iktisâdi kuruluşu, müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerden oluşur.

İktisâdi kamu kurumları, ticaret, sanayi, tarım ve madencilik gibi ekonomik alanlarda faaliyetlerde bulunmak üzere kamu sermayesi ya da katkısı ile kanuna veya idarî işlemlere dayalı olarak kurulup işletilen kamu teşebbüslerdir. Anayasa’mızın 165. maddesine göre “Kamu İktisadi Teşebbüsü, sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluşları ve ortaklıklarıdır” şeklinde tanımlanmıştır. İktisâdi kamu kurumlarının temel amacı, devletin ekonomik faaliyetlere girişimci olarak katılmasıyla ortaya çıkan kurumlardır. 233 sayılı KHK’nin 2. maddesinin 3. fıkrasına göre “iktisadi devlet teşekkülü”; “sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsü”dür. Örneğin; Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş., Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇayKur), Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş., Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ), Türkiye Taşkömürü Kurumu, Türkiye Kömür İşletmeleri, Toprak Mahsulleri Ofisi, Türkiye Ziraî Donatım Kurumu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) birer iktisâdi devlet teşekküllüdür.

Kamu fonlarını kullanarak iktisâdi alanda ticarî esaslara göre mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulmuş teşebbüslere Kamu İktisâdi Teşebbüsü denilmesine rağmen, bu konuda herkes tarafından benimsenmiş, kesin bir KİT tanımı yoktur. 233 sayılı KHK’nin 2. maddesine göre “kamu iktisâdi kuruluşu”; “sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisâdi teşebbüsü”dür. İktisâdi devlet teşekkülleri ile kamu iktisâdi kuruluşları, bakanlar kurulu kararı ile kurulurlar. Kamu iktisâdi teşebbüsleri, müesseseler, bağlı ortaklıklar, 233 sayılı KHK ile saklı tutulan hususlar dışında, özel hukuk hükümlerine tabidirler. Kamu İktisâdi Kuruluşları (KİK), yine sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mal ile temel mal ve hizmet üretmek amacıyla kurulan kamu iktisâdi kuruluşlarıdır. Bunların kuruluş amacı, İDT’lerin aksine kâr sağlamak değil, hizmet sunmaktır. KİK’ler hizmet yönü ağır basan faaliyetleri yürütmek ve sosyal fayda yaratmak için kurulmuşlardır. Ülkemizde faaliyette bulunan başlıca KİK’ler şunlardır: TC Devlet Demiryolları İşletmeleri (TCDD), Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), TC Posta,Telgraf ve Telefon İşletmesi (PTT), Türk HavaYolları A.O. (THY), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ), Çay İşletmeleri (ÇAYKUR), Tekel İşletmeleri (TEKEL) vd. KİT’ler, yönetim kurlu ve genel müdürlük biçiminde örgütlenmiştir. KİT’ler, iktisâdi etkinliklerini genel olarak, kendilerine bağlı ve tüzel kişilikleri olan “müessese” ve “bağlı ortaklıklar” aracılığı ile yürütürler.

İktisadi Devlet Teşekkülleri (İDT), ekonomik gereklere uygun olarak “verimlilik” ve “kârlılık” ilkeleri doğrultusunda kendi aralarında ve ülke ekonomisi ile uyum hâlinde çalışarak sermaye birikimine yardım ederler ve böylece daha fazla yatırım kaynağı yaratırlar. Bu bilgilerden sonra diyebiliriz ki İDT’ler “sermayesinin tamamı devlete ait, iktisâdi alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş olan KİT’lerdir. İDT’ler bakanlar kurulu kararıyla kurulur ve hangi bakanlığa bağlı olduğu belirtilir. Kanunlarında saklı tutulan durumlar dışında özel hukuk hükümlerine tabidirler. Genel muhasebe kanununa ve sayıştan denetimine tabi değildirler. Ülkemizde faaliyet gösteren bazı iktisâdi devlet teşekkülleri şunlardır: TC Ziraat Bankası, Halk Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, Etibank, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları (SEKA), Türkiye Emlâk Bankası, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayi T.A.Ş. (ÇİTOSAN), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri,Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. (Azot Sanayi A.Ş.), Petkim Petrokimya, A.Ş., Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TÜRK-ŞEKER), Et ve Balık Kurumu (EBK), Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) vb.

Kamu iktisâdi kuruluşları (KİK) kendilerine verilen görevleri ve kamu hizmetlerini ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak, verimlilik ilkesini dikkate alarak yürütürler. 233 KHK’ya göre, kamu iktisâdi kuruluşları, “sermayesinin tümü devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti nedeniyle ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisâdi teşebbüsleridir” şeklinde tanımlamıştır. Kamu iktisâdi kuruluşlarının sermayelerinin tamamı devlete aittir ve tekel niteliğinde mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulurlar. KİK’ler gördükleri kamu hizmetleri ve ürettikleri mal itibariyle imtiyazlı kamu iktisâdi teşebbüsleridirler. Kamu iktisâdi kuruluşları bakanlar kurulu kararıyla kurulurlar. Bağlı oldukları bakanlık kuruluş kararnamesiyle belirlenir. Tüzel kişiliğe sahiptirler. Özel hukuk hükümlerine tabidirler. Genel muhasebe kanununa ve Sayıştay denetimine tabi değildirler. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD), Türkiye Cumhuriyeti Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü (Pİ) ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) birer kamu iktisâdi kuruluşudur. Teşebbüsler, yani iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları, bakanlar kurulu kararı ile kurulurlar.

233 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 2. maddesine göre bağlı ortaklık, “sermayesinin yüzde ellisinden fazlası iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğundan oluşan anonim şirketlerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Örneğin Ziraat Bankasına bağlı Güven Sigorta Türk A. Ş., Etibanka bağlı Karadeniz Bakır İşletmeleri A. Ş. gibi. Bağlı ortaklıklar Bakanlar Kurulu kararı ile kurulurlar. Daha önemli bir iktisadi kuruluşa mali bakımdan bağlı bulunan kuruluşlardır. Bağlı ortaklığı kontrol altında bulunduran iktisadi kuruluşa ana ortaklık denir.

233 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 2. maddesine göre kamu iştirakleri, İktisadi Devlet Teşekküllerinin veya Kamu İktisadi Kuruluşlarının veya bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde on beşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketlerdir. Kamu iştirakleri, bir anonim şirketteki kamu hisseleridir. Yüksek Planlama Kurulu 1986 yılında, KİT iştiraklerine en az %15 ve en fazla %25 sınırını getirmiştir. Kamu iştirakleri bir kamu kurumu değildir. İştirak, bir şirketin başka bir şirketin sermayesinde ortaklığının söz konusu olması durumunda, sermayelerinde payı olan şirketlere denir. Yukarıdaki tanımdan hareketle iştirakler ikiye ayrılır. Ana şirketin, ortak olduğu şirkette %50›den fazla oy hakkına sahip ise ortak olunan şirket bir bağlı ortaklıktır. Eğer çoğunluk ana şirkette değil ise basit anlamda iştirak (bağımsız ortaklık) denir.

Yerel Yönetimler veya diğer adıyla Mahalli İdareler, il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir. Bunlar işletme kurup işletebilirler. Yerel Yönetim işletmeleri de bunlara bağlı işletmelerdir. Umumiyet-i Vilâyet Kanunu özel idarelere, örnek çiftlikler otel ve sağlık kuruluşları kurma yetkisi vermiştir. Belediyelerde kendi kanunlarından aldıkları yetkiye dayanarak, su, hava gazı, elektrik ve şehir içi ulaştırma işletmeleri kurabilirler. Köy idareleri, 442 Sayılı Kanun gereğince köy tüzel kişiliğe bağlı bazı işletmeler kurabilmektedirler. Yerel yönetimlere bağlı işletmeler, kamu hizmeti görmek için mahalli idareler tarafından kurulurlar. Mahalli idareler, amaçlara yönelik işletmeler kurabilirler.

Ülkemizde her yıl TBMM’de görüşülerek kabul edilen bütçe kanunu iki bölümden meydana gelir. Bunlar; Genel Bütçe ve Katma Bütçedir. Genel bütçe, yıllık gelir ve gider kalemlerinin tümünü kapsayan bütçedir. Merkezî idare içerisinde yer alan devlete ait kurum ve kuruluşların bütçelerinin tümü, genel bütçe içinde yer alır. Katma bütçe ise, özel gelirleri olan ve genel bütçe dışında kalan bütçedir. Diğer bir ifadeyle katma bütçe giderlerini özel gelirleri ve genel bütçe ödenekleriyle karşılayan ve genel bütçe dışında yönetilen kamu kuruluşlarının bütçeleridir. Katma bütçeli devlet dairelerine; Tekel, Devlet Üretme Çiftlikleri, Karayolları, Üniversiteler gibi kuruluşları örnek olarak verebiliriz. Katma bütçeli dairelere ait gelir getiren işletmeleri vardır. Bu işletmelerin kendi tüzel kişiliği yoktur. Sağladıkları gelirin fazlası bütçeye gelir olarak kaydedilir.

Döner sermayeli işletmelerde kullanılan sermayeye döner sermaye denir. Döner Sermaye İşletmeleri genel bütçeli veya katma bütçeli kuruluşlara bağlı olan ve ticarî usullere göre çalışan işletmelerdir. Genel bütçeye dâhil kurumların, bütçe kanunuyla verilen ödeneklerle kurdukları işletmelerdir ve tüzel kişilikleri yoktur. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Meslekî ve Teknik Eğitim Okulları, Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler, Üniversiteler, Hazine Müsteşarlığına bağlı Darphane ve Damga Matbaası döner sermayeli işletme örnekleridir. Bu işletmeler özel sektör anlayışında olduğu gibi kâr elde ederler; ancak buralarda esas olan hizmettir ve kâr gayesi ön plânda değildir. Döner sermaye işletmeleri kanunlara bağlı olarak yıllık kârlarının bir kısmını veya tamamını kullanma yetkisindedirler.

Karma İşletmeler ve Hukuksal Yapısı

Karma işletmeler, gerçek kişiler ile kamu tüzel kişilerinin birlikte kurdukları işletmelerdir. Genellikle devlet işletmeleri özelleştirmeyle birlikte karma işletme hâlini alır. Direkt şahıs işletmesi yapılmazlar. Bu işletmelerde gerçek veya tüzel olsun, özel kişiler ile kamu tüzel kişileri tarafından kurulur ve bu işletmelerde kamunun payı daha çoktur. Bu işletmelere örnek olarak T.C. Merkez Bankası, Migros, Türk Ticaret Bankası, Türk Ticaret A.Ş. ve Çukurova Elektrik A.Ş.’yi verebiliriz. Bayer gibi yabancı sermayeli firmalara rastlamak mümkündür. Öte yandan, hizmet sektöründe başta ticaret, banka ve sigortacılık ve otelcilik olmak üzere çeşitli alanlarda yine Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası, Arap-Türk Bankası, Birleşik Yatırım Bankası, Citibank, Koç-Amerikan Bankası, AGF Garanti Sigorta, Şark Sigorta, Ankara Enternasyonal Otelcilik A.Ş., İzmir Enternasyonal OtelcilikA.Ş., Akdeniz Yatırım Holding A.Ş. ve General Elektrik CGR gibi birçok yabancı sermayeli işletme vardır.

Yabancı Sermayeli İşletmeler ve Hukuksal Yapısı

Sermayesinin tümü yabancı kişi veya kuruluşlar tarafından temin edilerek kurulan işletmelere yabancı sermayeli işletmeler adı verilir. Bunlar mülkiyeti yabancı girişimcilere ait işletmelerdir. Bu işletmeler, yabancı sermaye sahiplerinin ülkedeki özel veya kamu kuruluşlarıyla işbirliği yapmaları ile kurulabildiği gibi, yabancı girişimciler tek başlarına da bu tür işletmeleri kurabilirler. Yabancı sermayeli işletmeler hizmet sektöründe başta ticaret, otelcilik, banka ve sigortacılık olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyette bulunurlar. Birleşik Yatırım Bankası, Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası, Arap-Türk Bankası, Citibank, Koç Amerikan Bankası,

İzmir Enternasyonal Otelcilik A.Ş., Ankara Enternasyonal Otelcilik A.Ş., Akdeniz Yatırım Holding A.Ş. ve General Elektrik gibi birçok yabancı sermayeli işletme vardır. Hukukî temelde, kanunlara göre ülkemizde kurulan yabancı sermayeli işletmeler aşağıdaki gibi dört başlık altında toplanmaktadır:

  • Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununa Göre Kurulan İşletmeler,
  • Petrol Kanununa Göre Kurulan İşletmeler,
  • 1567 Sayılı Yasaya Göre Kurulan İşletmeler,
  • Uluslararası Anlaşmalarla Kurulan
    İşletmeler.

Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmelerin, yabancı ülkelerde kuruluş ve işletme maliyetlerinin göreli olarak düşük oluşu nedeniyle işletmeler; ulusal işletmelerden, uluslararası işletmelere, çok uluslu işletmelere ve nihayet küresel işletmelere doğru bir değişim göstermektedirler. Kısaca adına küreselleşme denilen bu süreçte işletmeler faaliyetlerini sadece sahiplerinin vatanında değil, dünyanın her tarafında sürdürmektedirler. Gümrük birlikleri, ekonomik sınırların ortadan kalkması bu süreci hızlandırmaktadır. İşletmelerin faaliyetlerinin coğrafî dağılımı aşağıdaki gibi dört gruba ayrılarak incelenebilir:

  • Ulusal işletmeler,
  • Uluslararası işletmeler,
  • Çok uluslu işletmeler,
  • Küresel işletmeler.