KAMU YÖNETİMİ - Ünite 7: İnsan Kaynakları Yönetimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: İnsan Kaynakları Yönetimi

İnsan Kaynakları Yönetiminin Niteliği

İnsan kaynakları yönetimine ilişkin yaklaşımlar, özellikle 1980’li yıllardan itibaren hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Yönetimde personel yönetimi anlayışı yerine, insan kaynakları yaklaşımının benimsenmesi, 1980’li yıllarda ekonomide, siyasette, yönetim anlayışında, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin ve küreselleşmenin tetiklemesiyle birlikte ortaya çıkmıştır.

İnsan Kaynakları Yönetiminin Tanımı

İnsan kaynakları yönetimi, yönetimin bir alt dalıdır. İnsan kaynakları yönetimi kavramı, birinci olarak işlevsel bir kavramdır, ikinci olarak bir inceleme alanı ise disiplindir. İşlevsel bir kavram olarak personel yönetimi, personelin işe alınması, sınıflandırılması, terfi, mali ve sosyal hakları, yetiştirilmesi, disiplin işlemleri, sevk ve idaresi ile ilgili tüm faaliyetleri içerir. İnsan kaynakları yönetimi, örgütlerdeki insan unsuruyla üç açıdan ilgilenir:

  1. Örgütün ihtiyaç, duyduğu elemanın seçilmesi, sınıflandırılması, yerleştirilmesi, yetiştirilmesi, yetki ve görevlerinin düzenlenmesi, terfi, ücretleri, performansının değerlendirilmesi, disiplin işlemleridir.
  2. İşe/göreve alınan personelin, örgüt içinde uyumunun sağlanması, iş birliği ruhunun geliştirilmesi, maddi ve manevi çıkarlarının korunarak işe karşı isteklendirilmesi ve örgütün başarısına katkısının artırılması için çalışır.
  3. İşe alınan personelin iş güvenliğinin sağlanması ve sosyal varlığının korunmasıdır.

İnsan Kaynakları Yönetiminin Gelişimi; kaynakları yönetimi, belirli bir yönetim anlayışına ve felsefesidir. Yönetime ilişkin düşünce, yapı ve uygulamalar, uygarlıkların gelişme surecileri ve bu süreçlerde üretim faktörleri arasındaki ilişkilerden büyük ölçüde etkilenmiştir. Uygarlıklara ilişkin olarak, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu aşamaları biçiminde üçlü bir sınıflandırma yapılır. Sanayi toplumu, iş merkezi olarak işletmeyi ve onun yönetimini öne çıkardığı gibi, kamu yönetiminde de bürokrasiyi ve bürokratları önemli bir güç¸ merkezi haline getirmiştir. Max Weber, Karl Marx, F. Taylor, Henri Fayol, Woodrow Wilson gibi düşünürler, yönetime ilişkin teorilerini bu dönemde geliştirdiler. Bu dönemde, çalışanların kurumlarda ve iş yerindeki verimliliğini ve etkinliğini artırmaya yönelik önemli inceleme ve araştırmalar yaptılar. Ülkemizde, özellikle 2000’li yıllarda yapılan reformlarda, personel yönetimi anlayışından insan kaynakları yönetimi yaklaşımına geçiş olmuştur.

İnsan Kaynakları Yönetiminin Özellikleri; kaynakları yönetimi, genel olarak yönetime ilişkin temel değer, anlayış, politika, yapı, yöntem ve uygulamaların içinde biçimlenen bir alandır. kaynakları yönetiminin özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Örgütsel gelişme ile çalışanların bireysel ve grup olarak gelişmeleri arasında yakın bir ilişki olduğunu düşünür.
  • Girdilerden daha çok sonuçlara yönelir ve onların performansına ve bunun kurumun verimliliğine etkisi üzerinde yoğunlaşır.
  • Çalışanları iç paydaşlar olarak görür.

Kamuda ve Özel Sektörde İnsan Kaynakları Yönetimi

Kamuda ve özel işletmelerde insan kaynakları yönetimi konusunda birtakım benzerlik ve farklılıklar bulunmaktadır. Benzerlikler, kamu yönetimi ve özel yönetim anlayışları arasındaki yakınlaşma ile ilgilidir. Farklılıklar ise her iki sektörün kendine özgü niteliğinden kaynaklanmaktadır.

Benzerlikler; kamuda ve özel sektördeki insan kaynakları yönetimi konusundaki benzerlikler; her iki kesimde de insan kaynakları yönetimi, örgütün beşerî yönü ile ilgilidir. Her iki kesimde de iş bolümü, hiyerarşi, yazılı kurallar, tarafsızlık gibi birtakım ögeleri içeren bir yapı, norm ve ilişkiler düzeni vardır. Her iki kesimde de insan kaynakları yönetiminde, kalite, verimlilik, etkinlik, kariyer, dürüstlük, performans ve profesyonellik gibi değer ve ilkeler önem kazanmıştır.

Farklılıklar; Kamu ve özel sektördeki insan kaynakları yönetimi anlayış¸ ve uygulamalarında temel bazı farklılıklar ise, genel olarak kamu hizmetleri, kamu yararı düşüncesi ağır basan faaliyetlerden oluşur. Özel kesimin amacı kardır. Bu nedenle kamu kesiminde çalışan personelden, yasalara bağlı, kamu yararına yönelik etkin ve verimli bir çalışma beklenir. Özel kesim yöneticileri, çalışanların maddi ve sosyal hakları konusunda karşılıklı görüşmeler ile çözüm bulurlar, kamu kesimindeki çalışanlar ise, ekonomik ve sosyal hakları ise tek yönlü olarak yasal düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Kamu hizmetleri, herkesin gözü önünde cereyan eder. Bu nedenle, kamu görevlilerinin işleri ve faaliyetleri kamunun gözetim ve denetimi altındadır.

İnsan Kaynakları Yönetiminde Temel Kavramlar

Kamuda insan kaynakları yönetimi, devletin üstlendiği görevleri yerine getirecek personelin bağlı olacağı temel politika, koşul, kural, teknik ve uygulamaların bütünüdür. Bu çerçevede kamuda insan kaynakları yönetimi, liyakat, kariyer, sınıflandırma, performans ve tarafsızlık gibi belirli bazı ilke ve değerlere dayanır.

Liyakat; bir görevi başarıyla yapabilme gücü, yeterliliği ve ehliyeti olarak tanımlanır. Layık kelimesi ise nitelikleri, eylem ve davranışları ile bir şeyi elde etmeye hak kazanma anlamına gelir. Kamu görevlerine en yetenekli ve uygun elemanların seçilmesidir. Bu ilkenin gerçekleşmesinin en uygun aracı da başvuru nitelikleri uygun olan herkesin girebileceği açık yarışma sınavlardır. Geniş¸ anlamda liyakat, kamu görevlerine girişin ve hizmet içinde yükselişin işe uygunluk ya da performans ölçütüne göre, uygulanan ücret ve çalışma koşullarının hizmetin etkinliğine ve sürekliliğine katkıda bulunduğu bir personel sistemidir.

Kariyer; Kariyer kelimesi, kişinin kendini bir uzmanlığa adaması veya aralarında ilişkiler bulunan bir görevler dizisindeki yükselme sürecini anlatmak için kullanılır. Bu kavram, kişinin girdiği bir işte kademeli olarak ilerlemesini ya da hayattaki başarı derecesini de simgelemektedir.

Sınıflandırma; hiyerarşik bağlantıları olan hizmet gruplarından aynı veya benzeri birimlerin bir araya getirilerek gruplandırmaya tabi tutulmasıdır. Sınıf, özellikleri itibarıyla işe alma, ücret, eğitim, terfi, disiplin işlemleri gibi konularda aynı şartlara tabi tutulması gereken benzer nitelikteki işlerden oluşmuş hizmet gruplarını ifade eder.

Kadro sınıflandırması; önce iş tanımlaması yapılır, sonra ona uygun nitelikler ortaya konulur ve bunlara bağlı personel seçimi yapılır. Bu nedenle sistem, işlerin düzenlenmesini gerektirir. İşlerin düzenlemesi, görevler, sorumluluklar ve görevler için gerekli becerilerin belirlenmesi esasına dayanır.

Rütbe sınıflandırması; bu görevi ve sorumlulukları yerine getirecek kişilerin sahip olduğu bireysel niteliklerdir. Rütbe sınıflandırmasında, kamu hizmetleri dikey ve yatay olmak üzere iki boyutlu bir ölçeğe göre gruplandırılır. Kamu hizmetlerinin belli uzmanlık, beceri ve disiplinlere göre birbirinden ayırt edilmesi dikey bölünmeyi, hizmetlerin değişik öğrenim ve mesleki deneyim derecelerine göre ayrılması da yatay bölünmeyi belirtir. Böylece sınıf, hizmetlerin dikey ve yatay bölünmesi ile ortaya çıkan ve aynı uzmanlık ve meslek dalında aynı öğrenim görmüş ya da deneyime sahip kimselerin oluşturduğu bir kümedir.

Performans; Performans, planlanmış¸ bir etkinlik sonucunda elde edileni, ulaşılan neticeyi belirleyen veya anlatan bir kavramdır. Bir kurumun, kişi veya grubun, yaptığı işle ilgili amaçlanan hedefe ne ölçüde varabildiğini nicel ve nitel olarak belirlenmesi, performans kavramıyla ifade edilmektedir. Tarafsızlık; Kamu personelinin görevini yaparken kimseye ayrıcalık tanımaması; dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapmaması ve herkese karşı yansız davranması anlamına gelmektedir.

Türkiye’de İnsan Kaynakları Yönetiminin İlkeleri ve Özellikleri

Türkiye’de İnsan Kaynakları Yönetiminin İlkeleri olarak , ülkemizde insan kaynakları yönetimini düzenleyen temel yasa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur. Söz konusu kanun, insan kaynakları yönetimi ile ilgili olarak sınıflandırma, kariyer ve liyakat olmak üzere üç temel ilke belirlemiştir.

Sınıflandırma; 657 sayılı DMK sınıflandırmayı şöyle tanımlamıştır; devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan devlet memurlarını görevlerin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır. 1. Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, 2. Teknik Hizmetler Sınıfı, 3. Sağılık Hizmetleri ve Yardımcı Sağılık Hizmetleri Sınıfı, 4. Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı 5. Avukatlık Hizmetleri Sınıfı 6. Din Hizmetleri Sınıfı 7. Emniyet Hizmetleri Sınıfı 8. Jandarma Hizmetleri Sınıfı 9. Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınafı10. Yardımcı Hizmetler Sınıfı,11. Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı 12. Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfıdır.

Türkiye'de İnsan Kaynakları Yönetiminin Özellikleri; Ülkemizin insan kaynakları rejimi, kökeni Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan yönetim geleneğinin bir ürünüdür. Tanzimat’tan sonra yeniden biçimlenen Osmanlı yönetim yapısındaki, merkeziyetçi, gelenekçi ve kuralcı nitelikler insan kaynakları rejimini de etkilemiştir. Günümüzdeki insan kaynakları rejiminin, yasalar, siyasalar ve uygulamalardan kaynaklanan özellikleri şöyle sıralanabilir: Memurluk kapalı bir kariyer düşüncesine dayanır: Kişi memurluğa alınmakla ömür boyu sürecek bir mesleğe girmiş olmaktadır. Hiç memurluk yapmamış kişilerin, bu sistemde bürokrasinin orta ve üst kademelerinde görev yapmaları mümkün değildir. Ancak, Anayasadaki üst kademe kamu yöneticilerinin konumudur. Üst kademe kamu yöneticiliğine atanabilmek için, kamuda belirli bir süre çalışma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kıdem için sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak koşulu ile özel sektörde veya serbest olarak beş yıl çalışmış olmak da yeterli görülmüştür. Memurluğa girişte genel öğrenim esastır: Kamu kurumları belirli bir iş için değil, genel bir meslek ve hizmet alanı için personel almaktadırlar. Bu nedenle hizmete giriş sınavları, genel kültüre ve okul bilgisine dayanır. Adayların uzmanlık bilgisini ölçmeye dayalı sınavlar, belirli bazı meslek dalları ile sınırlıdır. Hizmete giriş merkezî bir sınav sistemiyle gerçekleştirilir: Her bakanlık veya kamu kurumu, alacağı personelin sayısını ve niteliğini, hükûmet politikaları çerçevesinde devletin ilgili kurumlarıyla ÖSYM Başkanlığı tarafından gerçekleştirilir. Yükselmelerde kıdem ve öğrenim düzeyi belirleyici bir ölçüttür: Memurlar, göreve başladığı derece ve kademede belirli bir süre çalıştıktan sonra, bir üst derecede çalışma hakkı elde ederler. Aylıklar ve ücretler, sınıf ve derece esasına göre düzenlenmiştir: Memurların aylıkları, eğitim durumu, sınıfı ve kıdemlerine göre belirlenmektedir. Memurluk güvenceli bir statüdür: Memur, görevden atılmayı gerektiren ceza ve disiplin suçu işlemediği sürece, emekli oluncaya kadar çalışma hayatına devam eder. Memurluk gelenekçi ve şekilci bir statüdür ve memurluk rejimi yasalarla düzenlenmektedir: Memurların özlük işleriyle ilgili en küçük ayrıntılar bile yasalarda yer almaktadır. Kamu personelinin yargısal denetimi özel kurallara bağlanmıştır: idari yargı sistemi, bazı suçlardan yargılanabilmesi için idareden izin alma koşulu, insan kaynakları hukukunun gelişmesi ve şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.

Kamu Görevlilerinin Tanımı ve Çeşitleri

Kamu görevlilerine, kamu hizmeti görevlileri ve kamu personeli de denilmektedir. Genellikle kamu görevlisi kavramıyla, kamuda çalışan personel anlatılmak istenir. Kamu kurumlarının statülerinin farklı olması ve çeşitli istihdam biçimleri nedeniyle kimlerin kamu görevlisi, kimlerin ise kamu görevlisi sayılamayacağı konusu çeşitli tanımlara konu olmaktadır. Kamu Görevlilerinin Tanımı; kamu görevlileri, dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanır. Dar anlamda kamu görevlileri kavramı 1982 Anayasası’nın 128. Maddesi’nde tanımlanmıştır. Buna göre, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten personel dar anlamda kamu görevlilerini oluşturur. Bunlar, memurlar ve diğer kamu görevlileridir. Memurlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabidir. İdare ile kamu hukuku ilişkisi bulunan ve hizmetin asli ve sürekli elemanı sayılabilecek bir görevde çalışanlar, diğer kamu görevlisidir. Kendi özel personel yasaları olan, kısmen de 657 sayılı DMK’ye tabi bulunan üniversite öğretim üyeleri, hâkim ve savcılar, askerî personel ile idari hizmet sözleşmesiyle çalışan sözleşmeli personel diğer kamu görevlileri kavramı içinde değerlendirilirler.

Kamu Kurumlarında İstihdam Biçimleri; Devlet Memurları Kanunu’na göre kamu hizmetleri, memur, sözleşmeli personel ve isçiler eliyle yapılır.

Memur; Kamu görevlilerinin ağırlık noktasını memurlar oluşturur. Devlet yönetiminin asli ve sürekli elemanı memurlardır. DMK’ye göre, Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler memur sayılır. Ayrıca yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur kabul edilmektedir. Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve isçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. İşçiler; memur ve sözleşmeli personel dışında kalan görevlilerdir. İşçiler hakkında DMK hükümleri uygulanmaz. 657 sayılı DMK’ye göre isçiler; bu sayılanların dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli isçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli isçiler ile mevsimlik veya kampanya islerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici isçileri kapsamaktadır.

Türkiye’de Memurluk Rejimi

Ülkemizde memurluk mesleğinin statüsünü 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu belirlemektedir. Memurluk mesleği, hizmete girişten başlayarak kişinin emekli oluncaya kadar süren bir uğraşıdır. Bu uğraşın tüm unsurları, 657 sayılı Kanun’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Memurluğa giriş; Anayasa ve Devlet Memurları Kanunu, kamu hizmetlerine giriş¸ ile ilgili bazı ilke ve esaslar belirlemiştir. Anayasal İlkeler; Anayasa, kamu hizmetlerine girmeyi bir hak olarak kabul etmiştir.Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı’nı düzenleyen Anayasa’nın 70. maddesine göre; serbestlik eşitlik, görevin gerektirdiği nitelikler, serbestlik, askerlik gibi zorunlu yükümlülükler dışında kamu hizmetlerine girişin, kişinin hür iradesine bağlı olduğunu ifade eder. Hiç kimse zorla memur yapılamaz. Kamu hizmetlerine girme, Türk vatandaşlarının hakkıdır. Dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce gibi nedenlerle vatandaşlar arasında ayırım yapılamaz. Kamu hizmetine alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka nitelikler aranamaz. Görevin gerektirdiği nitelikler, kişinin söz konusu göreve uygunluğunu belirleyen liyakatidir.

DMK’ye Göre Memurluğa Girişte Genel Ve Özel Şartlar; Devlet Memurları Kanunu (md.48), memur olmak isteyenlerde aranacak genel ve özel şartları belirlemiştir. Genel şartlar, vatandaşlık, yaş, öğrenim durumu, sağlık, kısıtlılık ve askerlik durumu gibi konularda toplanmıştır. Belirtilen bu genel şartlardan başka memur olmak isteyenlerde özel bazı koşullar da aranabilir DMK, bu konuda iki özel şarttan söz etmiştir. Birincisi, hizmet göreceği sınıf için gerekli diplomayı almış¸ olmak, ikincisi ise kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımaktır.

Memuriyete Girişte Sınav; Memuriyet bir kadroya bağlı olarak yapılır. Kadro, yasama organı tarafından bir kanunla belirlenen memur sınıfı, sayısı ve niteliğidir. Kadrosuz memur çalıştırılamaz. İdarenin bir memur alabilmesi için mutlaka boş bir kadronun bulunması gerekir. İlk defa memurluğa girişte sınav esastır. Memuriyet sınavları, “ yeterlilik” ya da “hem yeterlilik hem de yarışma” özelliği taşır. Memuriyet için başvuranların sayısı, ilan edilen boş kadro sayısı kadar veya kadro sayısından az ise sınav, yeterlik sınavıdır. Bu durumda adayların liyakatleri ölçülmeye çalışılır. Adayların hepsini almak mecburiyeti yoktur. Eğer, memuriyete başvuranların sayısı, boş kadro sayısından fazla ise sınav hem yeterlik hem de yarışma özelliklerini birlikte taşır. Adaylık; Devlet memurluğu için yapılan sınavlarda başarılı olanlar, başları listesindeki sıraya göre ve ilan edilen kadro sayısı kadar kurumlarınca memur adayı olarak atanırlar. Memurlar, adaylık süresi içinde bir yandan denenir ve diğer yandan da yetiştirilirler. Asli memurluğa atanma; Adaylık devresi içinde eğitimlerinde başarılı olan adaylar, disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile onay tarihinden geçerli olmak üzere asli memurluğa atanırlar. Memurlar, asli devlet memurluğuna atandıktan sonra en geç bir ay içinde sadakat yemini ederler. Memurların Ödev Ve Yükümlülükleri; Memurların ödev ve yükümlülükleri DMK’de ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bunlar, sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık, davranış¸ ve iş birliği, emirlere uymak, işbaşında bulunmak, devlet malını korumak ve mal bildiriminde bulunmak gibi hususlardır. Sadakat: Devlet memurları, anayasaya ve kanunlara sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde kanunları sadakatle uygulamak zorundadırlar. Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık: Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar. Davranış ve iş Birliği: Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği, itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışları ile göstermeleri gerekir. Emirlere Uymak: Devlet memurları, görevlerinin iyi, doğru ve mevzuata uygun yürütülmesinden üstlerine karşı sorumludurlar. İşbaşında Bulunmak: Memurların, günlük çalışma saatleri içinde islerinin başında bulunmaları gerekir. Devlet Malını Korumak: Devlet memurları, görevlerini dikkatle ve özenle yerine getirdikleri gibi aynı zamanda kendilerine teslim edilen devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri de almakla yükümlüdürler. Mal Bildiriminde Bulunmak: Devlet memurlarının yapmakla yükümlü oldukları kendileriyle eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları hakkında mal bildiriminde bulunmaktır.

Memurlar İçin Konan Yasaklar; Devlet memurlarının gerek hizmet içinde gerekse hizmet dışında bazı faaliyetlerde bulunmaları yasaklanmış ya da sınırlandırılmıştır. Bu tür bir düzenlemenin kamu hizmetinin gereğinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Bunlar şunlardır: toplu eylem ve hareketlerde bulunma yasağı, ticaret ve kazanç¸ getirici faaliyetlerde bulunma yasağı, hediye alma ve menfaat sağlama yasağı, gizli bilgileri açıklama yasağı, ikinci görev yasağı, siyasi partilere girme yasağı, ayrıldığı kuruma karşı görev alma yasağı.

Memurların Temel Hakları; Memurların hak, ödev ve sorumluluklarını belirleyen bütün kurallar, onların statüsünü oluşturur. Memurların, başta anayasa olmak üzere çeşitli kanunlarla belirlenmiş¸ hakları bulunmaktadır. Bu haklardan bazıları, memurluk statüsünün kanunla düzenlenmesi, güvenlik hakkı, ceza kovuşturmasında özel güvence, isnat ve iftiralara karşı korunma hakkı, izin ve emeklilik gibi haklardır.

Disiplin Cezaları; Kamu personelinin meslek hayatını ve görev esnasındaki davranışlarını ilgilendiren, kamu hizmetlerinin hukuki kurallara ve kamu yararına uygun olarak islemesini gösterir. Uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma gibi disiplin cezalanışını içerir.

Memurların Yetiştirilmesi

Kamu kurumlarında çalışan personelin, genel kültür, mesleki eğitim, kurum ve çevresi arasındaki ilişkileri geliştirme konularında yetiştirilmesi gerekir. Devlet Personel Başkanlığı tarafından ilgili kurumlarla birlikte hazırlanacak yönetmelikler dahilinde yürütülür. Her kurumda, yetiştirme faaliyetlerini düzenlemek, yürütmek ve değerlendirmekle görevli bir eğitim birimi kurulur. Ayrıca DMK, hizmet içi eğitime yön vermek üzere Devlet memurları eğitim genel planı hazırlanmasını öngörmüştür.

Hizmet İçi Eğitimin Önemi; gelişen hizmet içi eğitimin önemi, birinci olarak, hizmete alma politikası, memurların hizmet içi eğitimlerini gerekli kılmaktadır. İkincisi ise teknik alanda yaşanan hızlı gelişmenin ortaya çıkardığı ihtiyaçlardır. Üçüncü olarak bazı bilgi ve beceriler, ancak hizmete girdikten sonra kazanılmaktadır polislik, gümrük ve vergi memurluğu, kaymakamlık ve posta memurluğu gibi görevler, kamu hizmetine girildikten sonra daha iyi öğrenilir. Dördüncü olarak kamu kurumunda çalışanlar, daha üst düzeylerde görev alma isteği, hizmet içi eğitimi gerektiren diğer önemli bir faktördür.

Hizmet İçi Eğitim Programı; içi eğitim programı aşamaları, personelin ne tür eğitime gereksinim duyduğuna ilişkin eğitim ihtiyacı, ikinci aşama, eğitim ihtiyaç ¸ analizine bağlı olarak eğitim programının düzenlenmesidir. Üçüncü aşama, oluşturulan eğitim programının uygulanmasıdır. Son aşama ise uygulanan eğitim programlarının, ölçme ve değerlendirmedir. Vizyon eğitimi, memurun yaptığı işle alakalı bakış açısını ve düşüncesini geliştirmeye, onu geleceğe hazırlamaya yöneliktir. Değerler ve ilkeler eğitimi, çalışma hayatında ve toplum hayatında önem verilen, kurumların dayandığı ve hedeflediği temel değer ve ilkeleri öğretmek ve geliştirmek amacına yöneliktir. Verimlilik, etkinlik, tutumluluk, kalite, adalet, eşitlik, etik/ahlak, insan hakları, demokrasi, hukuk, yönetime katılma, hesap verebilirlik ve saydamlık gibi ilkelerdir.

Hizmet İçi Eğitim Yöntemleri; Hizmet içi eğitimlerde uygulanan değişik yöntemler bulunmaktadır. Uzman bir kişinin nezaretinde yapılan eğitim, Spesifik konuları içeren seminer veya konferanslar, iş rotasyonu, vaka analizleri yöntemi, sınıf ortamında yapılan eğitimler. Hizmet içi eğitim ya kurum içinde ya da kurum dışında yapılır. Kurum içinde yapılan eğitim, ya kurumun personeli tarafından yürütülür veya dışarıdan eğitimci getirilerek yapılır. Kurumun dışında organize edilen hizmet içi eğitim, üniversite, eğitim firması veya enstitü gibi eğitim kurumlarındaki uzmanlarca gerçekleştirilir. Eğitici olarak kurumun yöneticileri de yer alabilir. Son zamanlarda bu alanda hizmet veren çok sayıda özel sektör kuruluşu ortaya çıkmıştır.