KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI - Ünite 6: Çevrekentleşme Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Çevrekentleşme
Çevrekentleşme
Ondokuzuncu yüzyılda başlayan ve bugünkü çevrekentlerin (banliyölerin) ortaya çıkması, kentlerde yaşayanların yavaş yavaş kent merkezlerinden, kent sınırına doğru yerleşme alanlarını değiştirmesiyle hız kazanmıştır. Burgess tarafından ileri sürülen ve Schnore tarafından geliştirilen fikre göre; kent merkezlerinin büyümesi ve genişlemesiyle birlikte ulaşım ve haberleşme teknolojisinde kaydedilen ilerlemeler sonucunda, üst gelir düzeyini oluşturanların kentin yerleşme sınırlarına doğru kaydığı ve bunların yerlerinin alt gelir düzeyini oluşturanlar tarafından doldurulduğu belirtilmiştir.
Çevrekentin Tanımı ve Çevrekentlere Yerleşme Nedenleri
Çevrekentler, ‘esas kentin veya yönetim sınırının dış tarafına bitişik bulunan ve tamamı bir arada bütün meydana getiren yerleşme alanlarıdır’.
Kent merkezi, genellikle çevrekentlerde yaşayanlara oranla daha düşük gelir düzeyini oluşturanların çoğunluğunu ve az oranda üst gelir düzeyini oluşturanları barındıran alanlardır.
Gecekondular, plansız şekilde genellikle hazine arazisi üzerine izinsiz yapılan binaların toplandıkları bölgedir.
Çevrekentlerin kent merkezi ve gecekondular ile aralarında; yeni binalar, ev sahipliği-kiracılık, nüfus yoğunluğu gibi konularda farklılıklar vardır.
Son yıllarda kent merkezleri çekici olmaktan çıkıp çevrekentlere akın başlamıştır. Çevrekentlerle, kent ayrımı sosyo-ekonomik, demografik ve hukuki farklılıklar göstermektedir. Çevrekentlere yerleşme eğilimi belirmiştir.
Kişilerin gelir düzeyinin, çevrekentlere yerleşmeyi etkilemesi gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkeler arasında farklılık gösterir. Gelişmiş ülkelerde üst gelir düzeyini oluşturan demiryolları boyunca yaptıkları sayfiye evleriyle kurulmaya başlamıştır. Gelişmekte olan ülkeler de ise orta gelirlilerin yaşadıkları çevrekentler olduğu gibi, kente yeni göçmüş ve gelir seviyesi düşük olanların yaşadıkları çevrekentlere de rastlanabilir.
Genellikle kent yerleşme sınırları dışındaki alanlarda vergi oranı azalır. Özellikle çevrekentliler kent merkezine göre daha az konut vergisi ödemektedir.
Kent merkezindeki sınırlı konut, artan talebi karşılamaktan uzak olduğu gibi, fiyatı ve kirası yüksektir. Konut sahibi olmayı, kendileri için bir ekonomik güvence olarak kabul eden orta gelirli aileler, bu amaçlarına ulaşmak için, her gün kent merkezindeki işlerine gidip gelirken belirli bir süreyi yolda geçirmeye razı olup, çevrekentlerden konut satın almaktadırlar.
Günümüzde gerek ulaşımda sağlanan ilerlemeler özellikle toplu taşımı kolaylaştıran otobüs ve tren taşımacılığının gelişmesi ve gerekse ailelerin araba sahibi olma imkânı, çevrekentlere de yerleşmenin bu olumsuz yönlerini ortadan kaldırmış bulunmaktadır.
İşyerlerinin ve küçük esnafın kent merkezinden, çevrekentlere kayma eğiliminde olması, çevrekentlerde yaşayanlara çalışmaları için olanak sağlar.
İnsanların çevrekentlere yerleşmesindeki sosyal ve demografik sebepler ise;
- Çocuk sayısındaki artış dolayısıyla genişleyen ailenin daha büyük bir eve olan ihtiyacı,
- Okul çağına gelen çocuklarına yeni açılan çevrekent okullarına daha iyi okuma imkânı bulma düşüncesi,
- Çevrekentlerde, kent merkezinden farklı alışkanlıkların bulunması
Hükümetler büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğunu azaltmak, kalkınmasını öncelikli istedikleri bölgelerin konut yapımına yardımcı olmak gibi genel amaçlı veya belirli sanayi alanlarında yaşayanlara daha iyi konut verebilmek, nüfus yoğunluğu az bölgelerin bu sorunlarını çözümlemek gibi özel amaçlı kararlar alabilirler.
Diğer özendirme önlemleri de;
- Emekli olanlara özel kredi sağlamak,
- Konut kredisi almış olanların ödedikleri faizlerin gelir vergisi matrahına mahsup edilmesi,
- Ulaştırma politikasında izlenen kolaylıklar,
- Siyasi iktidarın ‘kent ve bölge planlamasını’ araç olarak kullanması.
Çevrekent Çeşitleri
Çevrekentleri genellikle, fiziki gelişmeleri ve buraların kuruluş amaçlarını esas alarak sınıflamak doğru olur.
Fiziki gelişme açısından çevrekentler dört başlıkta incelenebilir:
Planlanmış çevrekentler belirli siyasi ve idari otoriteler tarafından planlanır ve denetlenir. Genellikle planlanmış Çevrekentlerin tipik özelliği, her yönüyle standart olmalarıdır.
Planlanmamış çevrekentler, köy ve kasaba niteliğindeki bir yerin, buraya göç edenler tarafından, belirli bir örnekten (standarttan) yoksun olarak yaptırılan konutlarla bir süre sonunda çevrekent niteliğini kazanmasıyla ortaya çıkarlar.
Ortak merkezli çemberler teorisine göre çevrekentler genellikle kentin yerleşme durumunu belirten çemberlerin en dışındakinde bulunur.
Dilim teorisine göre çevrekentler ulaşım yolları doğrultusunda kentin gelişeceğini ve çevrekentlerin de buna göre dağılacağını kabul eder. Ana ulaşım yolları üzerinde, orta ve üst gelir düzeyinin yaşadığı çevrekentler gelişme göstermiştir.
Çok merkezli gelişme teorisine göre çevrekentler t ek bir merkez yerine birçok merkez tarafından kentleşmenin olacağını ve çevrekentlerin de buna göre dağılma göstereceğini kabul eder.
Kuruluş Amaçlarına Açısından Çevrekentler ayrımında ölçüt hangi faaliyetin egemen olduğu esasına dayanır.
Mal üretildiği ve perakende satışın yapıldığı sanayi ve ticaret çevrekentlerinde, genellikle sanayi kuruluşlarının yoğun olduğu bölgelerde toplanma eğilimindedirler. Bu sanayi çevrekentleri, kent merkezinden ya da diğerlerinden, özellikle yatakhane çevrekentlerinden gelen işçilerin çalıştıkları, üretim merkezi niteliğindedirler.
Sanayi ve ticaret çevrekentlerinin hızla gelişmesi, siyasi iktidarları ve otoriteleri çevreyi korumak amacıyla bunları belirli bölgelerde (Organize sanayi bölgelerinde olduğu gibi.) toplamaya zorlamıştır. Böylece çevre kirlenmesinin önlenmesinde denetimler daha etkili olur. Ayrıca çeşitli vergileri de almak mümkün olur.
Kent merkezinde veya daha başka yerlerde çalışanların yaşadığı alanlarda kurulmuş olan çevrekentler yatakhane çevrekentleridir. Üç çeşittir. Biri, çok iyi malzeme ile inşa edilmiştir. Binaların yapıldığı alanların büyük olduğu evlerin bulunduğu çevrekentlerden meydana gelir. İkincisi, inşaat alanları daha küçük ve birincilere oranla ikinci sınıf malzemeyle yapılmış konutların bulunduğu çevrekentlerden oluşur. Üçüncü tip yatakhane çevrekentler ise, çok düşük gelir düzeyine sahip kimselerin yaşadıkları yerlerdir.
Sanayi kuruluşlarının yanında genellikle işyerlerinde çalışanların da barındıkları çevrekentler ise sanayi- yatakhane çevrekentlerdir. Orta gelirlilerin yaşadıkları ve plansız bir şekilde gelişen çevrekentler bir süre sonra sanayi-yatakhane çevrekenti haline dönüşürler.
Eğitim çevrekentleri, çeşitli düzeydeki eğitim biriminin bulunduğu yerleşim alanlarını kapsar. Yükseköğrenim veren eğitim birimlerinin daha çok eğitim çevrekentlerini oluşturdukları görülür.
Eğitim kurumları kurulduğu yerlerdeki kentleşmeyi de etkiler. Bu sebeplerle eğitim kurumlarının, özellikle yükseköğretim kurumlarının, çevrekentlerde kurulmaları, bunları yatakhane çevrekenti olmaktan çıkartıp, kültürel ihtiyaçları karşılayan yerler haline gelmesini sağlayacaktır.
Çevrekentleşmenin Sonuçları
Çevrekentleşmenin sonuçlarını mahalli idari ve ekonomik ve kültürel olarak iki açıdan ele alabiliriz.
1. Mahalli İdare Açısından Sonuçlar; Yönetim açısından çevrekentleşmenin önemli bir sonucu, idari sınırlar içerisinde faaliyet gösteren mahalli otoritenin bölünmesidir. Halk çevrekentlere yerleşmeye başladıkça, beraberinde birtakım belediye hizmetlerinin de gelmesini ister. Bir süre sonra bu gelişme, kentin idari sınırları içerisinde pek çok belediyelerin kurulmasına neden olur. Bu da çeşitli sorun ortaya çıkmasına sebep olur.
Mahalli otoritelerin vergi kaynaklarının değişmesi çevrekentlerdeki göç hareketliliklerine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Çevrekentlerin kurularak göç almasının sebep olduğu en önemli sorunlardan bir tanesi, kent merkezindeki vergi tabanının yok olmasıdır. Vergi ödeme gücüne sahip olan orta ve üst gelir düzeyindeki aileler, çevrekentlere göç ettikçe, kent merkezindeki vergi mükelleflerinin sayısında önemli azalmalar olacaktır.
Kamu harcamalarının kaynağı olan vergilerin, kentin genişleyen belediye hizmetlerinde daha artan oranda kullanılması, mali kaynakları olumsuz yönde etkileyecektir.
Diğer taraftan çevrekentlerde yaşayanlar çeşitli araçlarla her gün kent merkezine gelip giderken, kentlerdeki mahalli otoritelerce saplanması gereken hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Bu tür hizmetler mahalli otoritenin bütçesine “ek gider” olarak yansımaktadır.
2. Ekonomik ve Kültürel Açıdan Sonuçları; Çevrekentlere göç, kent merkezini ekonomik ve kültürel açıdan olumsuz yönde etkiler.
Çevrekentlerin kurulması, en fazla kentin iş hayatını etkiler. Özellikle kent merkezindeki alış-veriş yerlerinin ticari hayatı, çevrekent halkının ihtiyaçlarını temin etmek için gelmek istememeleri sebebiyle tehlikeye girer. Kent merkezinde yaşayan düşük gelirli kişilerin alım gücünün düşük olması da bir diğer etkendir.
Çevrekentlere göç eden orta ve üst gelir grubu, çeşitli kültürel faaliyetler için kent merkezine gelmek yerine çevrekentlerdeki bu tür faaliyetlere katılmayı tercih ederler. Kent merkezinden tamamen kopmasalar da, ayıracakları zamanda azalmalar olacaktır.