KRİMİNOLOJİ - Ünite 1: Temel Kavramlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Temel Kavramlar

Giriş

Suç olaylarını, suçlu kişileri ve suç işlenmesinin nedenlerini inceleyen bir bilim dalı olan kriminoloji, insan ve toplum kaynaklı sosyal bir bilim olması sebebiyle ve suç gibi karmaşık bir olguyu incelemesi ve disiplinler arası niteliği nedeniyle tanımlanması zor bir disiplindir. Bu nedenle tek bir kriminoloji tanımından veya üzerinde uzlaşılmış bir tanımdan söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte aşağıda kriminoloji biliminin farklı bilim insanları tarafından yapılan tanımları ve kavramın içeriği üzerinde durulacaktır. Ayrıca, kriminolojinin faaliyet alanlarından olan suçun tanımlanması ve açıklanması ile suçla mücadele de ele alınacaktır. Söz konusu faaliyet alanlarından bir veya birkaçını ihtiva eden kriminolojinin alt dallarına da çalışmamızda yer verilecektir. Belirtmek gerekir ki kriminologlar faaliyetlerinde, bazı bilimlerin yöntemlerini bir araya getirerek veya uyarlayarak kullanmaktadır. Bu sebeple kriminoloji ile diğer bilimler arasındaki ilişki de incelenecek konular arasındadır. Bu bölümde ayrıca kriminolojinin görevleri üzerinde durulacaktır. Konu kapsamında kriminolojinin merkezinde yer alan suç ile birlikte ceza olgusu da açıklanacaktır. Bununla birlikte birçok kriminolog suç yerine sapma kavramını kullandığından bu kavram izah edilecek, suç kavramıyla ilişkisi ortaya konulacaktır. Fail ve mağdur kavramları da kriminoloji bilimi bakımından önem arz ettiklerinden bu bölümde ele alınan konuların başında gelmektedir.

Kriminoloji Kavramı ve Tanımı

Kriminoloji en kısa tanımıyla suç olgusunun bilimsel olarak incelenmesi ve araştırılmasıdır. Kriminoloji matematik, fizik veya tıp gibi bilim dallarına nazaran oldukça genç bir disiplindir. Suç ve suçlu olgularının bilimsel bir tarzda sistematik olarak tahlil edilmesinin geçmişi yaklaşık olarak iki yüz sene evvel başlamıştır. Aradan geçen zaman içinde ulusal ve uluslararası düzeyde farklı kriminoloji ekolleri ve buna bağlı olarak tanımları ortaya çıkmıştır. Bu nedenle üzerinde uzlaşıya varılmış bir kriminoloji tanımı mevcut değildir. Üç unsurun kriminoloji bilimi için merkezi önemde olduğu görülmektedir. Bunlar:

  1. Suçun araştırılması ve incelenmesi;
  2. Suçluların araştırılması ve incelenmesi;
  3. Ceza adaleti sistemlerinin araştırılması ve incelenmesidir.

Modern kriminolojinin merkezinde deneysel yöntem yer almaktadır. Bu yöntemle bir hipotezin ispatlanması, bilgi üretilmesi ve suçluluğu anlamada süreç analizi gibi sonuçlara varılabilmektedir.

Kriminolojinin en önemli faaliyet alanlarından biri hiç şüphesiz suç olgusunun tanımlanması, ölçümlenmesi ve araştırılmasıdır. Örneğin kriminoloji istatiksel bulgularla oldukça yakından ilgilidir. Ne kadar suç işlenmektedir?

İstatistiklere yansımayan suçların oranı nedir? Kriminoloji örneğin istatistiklere yansımayan suçları da ölçmeye çalışmakta ve buna “siyah sayılar” demektedir.

İkinci olarak, suçun açıklanması başlığı altında kriminoloji suç olgusunu açıklamaya çalışan teorileri ortaya koymaya çalışır. Suçu ortaya çıkaran sebepler, suçluluğun artmasını veya azalmasını etkileyen faktörler, tahminler, değişimler ve yine suçun önlenmesine yönelik çalışmalar bu kapsamda yer almaktadır. Bu kapsamda kriminoloji şu sorulara cevap arar:

  • Neden belli bireyler suç işlemektedir?
  • Neden suçlar belli yerlerde, çevrelerde ve şartlarda işlenmektedir?
  • Bir fiil neden ve hangi gerekçeyle suç olarak tavsif edilmektedir?
  • Toplum suça nasıl tepki vermektedir?

Son olarak suçla nasıl mücadele edileceği, faillerle nasıl mücadele edileceği ve bu noktada nasıl bir siyaset ve strateji izleneceği araştırılır.

Kriminolojinin alt dalları şöyle sıralanabilir: Suç etolojisi, viktimoloji, penoloji, suç profilaksisi, suç coğrafyası vya ekolojisi.

Kriminoloji, diğer bazı bilimlerle sıcak ilişki içindedir: Hukuk, sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi.

Kriminolojinin Görevleri

Kriminolojinin görevleri denilince iki adet görüş karşımıza çıkar. Bu görüşler şunlardır:

  • Hükümet Projesi (governmental project): Hükümet projesi olarak adlandırılan kriminolojik çalışmalar adalet hizmetlerinin yöntemi, hapishanelerin çalışma biçimi, polisin yapısı ve suçun ölçülmesi gibi konularda ampirik çalışmalara ağırlık vermektedir.
  • Lombroso Projesi (Lombrosian project): İsmini ünlü İtalyan kriminolog Lombroso’dan alan bu yaklaşım tarzı da “suçlu” ve “suçlu olmayan” kişilerin karakteristik özelliklerini araştırmakta ve bu grupları birbirinden ayırmaya çalışmaktadır. Bu şekilde suçluluğun nedenleri konusunda bir anlayışın geliştirilmesine gayret edilmektedir. Bu kriminolojik yaklaşımda suçluları ayıran fiziki ve diğer karakteristik özellikler tespit edilmeye çalışılmaktadır. Kafatası yapısı ve şekli, çene yapısı veya elmacık kemiğinin yapısı üzerinden bir suçlu prototipi çıkarılmaya çalışılmaktadır.

Kriminoloji ayrıca, “Suç nedir?”, “Sapma nedir?”, “Fail ve mağdur kavramları”, “Ceza nedir?”, “Kriminoloji ve kriminalistik” ile ilgili cevaplar bulmaya çalışır.

Kriminolojinin özel araştırma yöntemleri yoktur. Kriminoloji araştırmalarında bu bilim dalının disiplinler arası niteliğinin de sonucu olarak birçok bilimde kullanılan yöntemleri kullanır. Bu nedenle kriminolojik araştırmalarda tıp, psikoloji ve sosyoloji gibi bilim dallarında uygulanan metotlardan yararlanılır. Kriminologlar genellikle diyagramlara müracaat ederek suçlulukla ilgili süreç, teori ve modelleri ortaya koymaya çalışırlar. Kriminolojide suç araştırmalarında şu metotlar ön plana çıkmaktadır:

  • Suçu ölçme metot
  • Deneysel metot
  • Olay incelemesi metodu
  • Yaşam öyküsü metodu
  • Olaya katılarak gözlem metodu
  • İzleme metodu.

Kriminolojide kullanılan tüm yöntemler şu iki soruya cevap arar. Bu sorular:

  1. Suçun sebepleri nelerdir?
  2. Gerçekte ne kadar suç işlenmektedir?

Suç istatistikleri: Devlet kurumları tarafından düzenli olarak suç istatistiklerinin hazırlanması uygulamasına 19. yüzyılın başından itibaren endüstrileşmiş uluslarda başlanmıştır. Daha önceleri örneğin İngiltere’nin Newgate hapishanesinde 1773 yılından itibaren asılan mahkûmların listesi tutulmuş olsa da bunlar modern anlamda suç istatistikleri değildi. Günümüze gelindiğinde suç istatistiklerinden kolayca ne kadar suç işlendiği, hangi tip suçların işlendiği, kimlerin mahkemeler tarafından mahkûm edildiği gibi bilgilere ulaşabilmekteyiz. Örneğin İngiltere’de Adalet Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Ulusal İstatistik Bürosu ve diğer kurumlar aylık olarak suç istatistikleri yayınlamaktadır. Türkiye’de suç istatistikleri bakımından en önemli kaynak 1937 yılından bu yana her yıl yayınlanan adalet istatistikleridir. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü ile yapılan protokol gereği Devlet İstatistik Enstitüsü’nde toplanan veriler yayınlanmaktadır. Örneğin, istatistiklere göre 31 Mart 2016 tarihi itibariyle cezaevlerinde 165.23’ü hükümlü ve 26.482’si tutuklu olmak üzere 187.647 kişi bulunmaktaydı. 2000 yılında bu rakam 72.595 idi. Suç istatistiklerinin tek kaynağı Adalet Bakanlıkları istatistikleri değildir. Uygulamada hazırlayan mercilere göre istatistikler şu şekilde sınıflandırılmaktadır:

  • Polis istatistikleri
  • Adalet Bakanlığı istatistikleri
  • Cezaevi istatistikleri
  • Uluslararası istatistikler
  • Bilimsel istatistikler.

Suç siyaseti kriminoloji ve siyaset arasındaki ilişkiyi ifade eder. Suç siyaseti, siyasetin toplumun suçtan korunmasıyla ilgilenen bölümüdür. Suç siyasetinin ana gayesi suçlulukla daha etkin ve verimli mücadele edip, mümkün olduğu kadar daha iyi bir ceza hukuku inşa etmektir. Bilimsel bir çalışma sahası olarak suç siyaseti ise suçlulukla en iyi şekilde mücadele edilmesinin şartlarını oluşturacak strateji, taktik ve yaptırımların tesis edilmesine yönelik çalışmaları ifade etmektedir. Kriminologlardan farklı olarak suç siyasetini oluşturanlar kararlarını genellikle ampirik bilgilere dayandırmaz, daha ziyade hukuk siyasetinin temel ilkelerine göre hareket ederler. Suçun önlenmesi suç siyasetinin en önemli meselesidir. Burada stratejilerin geliştirilmesi için kriminolojinin verilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Suç siyasetinin suçluluğu önleme çalışmaları kapsamında kriminolojiden istifade ettiği şu üç önlem ön plana çıkmaktadır:

  • Çocuk ve gençlerin suçtan uzak tutulmaları bu kapsamdaki önlemlerdendir. Sosyal politika ve eğitim politikalarıyla suçluluğun azaltılması hedeflenir.
  • Potansiyel suçluların caydırılması amacıyla uygulanan caydırma politikaları da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Ceza kanunları, polisin yürüttüğü başarılı operasyonların duyurulması ve suç işlemeye neden olan yapıların bozulması bu önlemlerden bazılarıdır.
  • Önlemeye yönelik tedbirler arasında suç işlenmesinin tekrarı anlamına gelen tekerrürü azaltma çalışmaları da yer almaktadır.

Suç siyasetinde izlenen stratejiler ve suçluluğa ilişkin yaklaşımlar, ilgili devletin benimsediği ekonomi-politik ile yakından irtibatlıdır. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yaklaşık 30 yıl boyunca birçok Batı Avrupa ülkesinde cezada sosyal refah yaklaşımı (penal welfarism) benimsenmiştir. Bu yaklaşımın merkezinde suçlunun ıslah edilmesi düşüncesi yatmaktadır. Bu kapsamda, mahkemelere hapis cezasına alternatif olarak bir dizi farklı yaptırıma hükmedebilme imkânı getirilmiştir. Denetimli serbestlik ve bir dizi eğitim programlarıyla doğrudan hapis cezasına alternatif oluşturulmaya çalışılmıştır. Türk hukuk sisteminde de hükmedilen ceza bir yıl veya daha az süreli ise hapis cezasına seçenek olarak kanunda belirtilen yaptırımlar uygulanabilmektedir. TCK m. 50 hükmünde düzenlenmiş olan kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlarla hâkim hapis cezası yerine aşağıdaki yaptırımlardan birini tercih edebilmektedir:

  • Adli para cezası;
  • Mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale geri getirme ve tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi;
  • En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam edilmesi;
  • Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma;
  • Belli hallerde ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması;
  • Belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma;
  • Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma.

Seçenek yaptırımlara müracaat edilmesindeki ana gaye failin cezaevine girmesiyle sarsılabilecek olan iş ve aile hayatının dikkate alınarak, işlediği suçun hafif bir suç olması da göz önünde tutularak ona adeta bir şans daha verilmesidir.