KÜLTÜREL MİRAS MEVZUATI - Ünite 5: Taşınır Kültür Varlıkları Mevzuatı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Taşınır Kültür Varlıkları Mevzuatı
Ünite 5: Taşınır Kültür Varlıkları Mevzuatı
Giriş
Bütün insanlığın kültürel zenginliğini oluşturan ve tarih boyunca önem arz eden kültür varlıkları, ait oldukları dönem ve toplumlara ışık tutan ve onlara dair bilgiler veren somut kültürel değerlerdir. Bu varlıklar aynı zamanda, eşsiz ve yeri doldurulamaz olmaları nedeniyle, bütün insanlık için değer ifade eden ve insanlığın ortak kültür mirasının bir parçasını oluşturan varlıklardır. Bu nedenle korunmaları ve gelecek nesillere aktarılmaları konusunda neredeyse tüm toplumlar fikir birliği içerisindedirler.
Kültür ve tabiat varlıklarının sınıflandırılmasında öne çıkan sınıflandırma yaklaşımı, taşınır ve taşınmaz olmalarına göre bu varlıkların sınıflandırılmasıdır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik uygulamaların aynı yöntem ve hukuki statüde yürütülmesi pek mümkün olmamaktadır. Örneğin, tarih öncesi çağlardan kalan bir mağaranın veya bir mimari eserin korunmasıyla sikkelerin-antik paraların korunması aynı yönteme tabi olmayacaktır. Çünkü taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının yerinde korunması yaklaşımı ön plana çıkarken, taşınır varlıkların müze ve yasal koleksiyonlarda korunması gerekmektedir.
Taşınır Kültür Varlıklarına İlişkin Mevzuat
Ülkemizde taşınır kültür varlıklarına dair kanuni düzenlemelerin dayandığı yasa 2863 sayılı yasadır.
Ana hatlarıyla bakacak olursak; 2863 sayılı yasa yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm olan "Genel Hükümler" başlığı altında beş madde bulunmaktadır.
İkinci bölüm "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları" başlığı altındadır. Bu bölüm 3.,4., ve 6. ünitelerde geniş olarak işlenmiştir.
Kanunun üçüncü bölümü "Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları" başlığı altındadır ve 12 maddeden oluşmaktadır.
Kanunun dördüncü bölümü "Araştırma, Sondaj, Kazı ve Define Arama" başlığı altında on altı madde halinde yer almaktadır.
Kanunun beşinci bölümü olan "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile Koruma Kurulları" başlığı altında onüç madde yer almaktadır.
Altıncı bölüm "İkramiye ve Cezalar" adı altında olup 12 maddeden oluşmaktadır.
Yürürlükteki Mevzuata Göre Taşınır Kültür Varlıkları
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 21.7.1983 yılında kabul edilmiş ve 23.7.1983 tarih ve 18113 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. 1987, 2004 ve 2008 yıllarında olmak üzere üç kez değişikliğe uğramıştır.
Taşınır Kültür Varlıklarının Tanımı
Kanunun 1. ve 2. Maddelerinde bu kanunun amaç ve kapsamı belirtilmiştir. Buna göre kanunun 1. Maddesinde kanunun amacının "korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmek" olduğu hükme bağlanmıştır. Kanunun çıkarılış amacının genel hatlarıyla ifade edildiği bu maddede kısaca kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına dair tüm işlemler ve süreçler ifade edilmek istenmektedir.
Taşınır Kültür Varlıklarının Kapsamı
2863 sayılı Kanunun 3. Maddesindeki düzenlemeye göre kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır.
Genel olarak baktığımızda kanun, kültür ve tabiat varlıklarını taşınır ve taşınmaz olma durumlarına göre ikiye ayırmıştır. Dolayısıyla taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları farklı korunma düzenine tabi olacaklardır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları başlıklı üçüncü bölümünün 23. Maddesi şu şekildedir.
Madde 23 – Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
a) Jeolojik, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait, jeoloji, antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve sanat tarihi açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan her türlü kültür ve tabiat varlıkları;
b) Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ait tarihi değer taşıyan belge ve eşyalar, Mustafa Kemal Atatürk’e ait zati eşya, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar.
\23. Maddeyle ayrıca ve 1919-1922 yılları arasında gerçekleşen Kurtuluş Savaşına ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ait tarihi değer taşıyan belge ve eşyalar ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ait kişisel eşyalar, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar da koruma altına almış ve korunması gereken taşınır kültür varlıkları olarak belirtmiştir.
Taşınır Kültür Varlıklarına İlişkin Haber Verme Zorunluluğu
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 4. Maddesinde, konuyla ilgili hemen hemen tüm yasal düzenlemelerimizde yer alan ve bu alandaki temel prensiplerden olan "haber verme zorunluluğu" düzenlenmiştir. Buna göre taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlara, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetlere haber verme zorunluluğu getirilmiştir. Bu kişiler bu durumu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildireceklerdir.
Bu düzenlemede dikkat çeken ilk husus haber verme süresine dair bir kısıtlamanın (üç gün) belirtilmiş olması ve ihbar alan yetkililerin en kısa zamanda gerekli işlemleri yapmak zorunda oluşudur. Haber verme zorunluluğu aynı zamanda kültür ve tabiat varlıklarının satışı halinde de geçerlidir. Kanunun 30. Maddesine göre "Kamu kurumu ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri dâhil), vakıflar, gerçek ve tüzelkişiler satacakları eşya ve terekeler arasında bulunan veya yapacakları müzayedelerdeki satışlara konu olan taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile koleksiyonları, önce Devlet müzelerine haber vermeye ve göstermeye mecburdurlar."
Taşınır Kültür Varlıklarının Devlet Mülkiyeti Niteliği
Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında önemle vurgulanan konulardan biri de, bunların mülkiyet sorunudur. Zira özel kişilerin mülkiyetinde bulunan kültür ve tabiat değerlerinin korunmasında zorluklar yaşanması kaçınılmazdır.
Toplumların ve insanlığın ortak mirası olan kültür ve tabiat varlıkları söz konusu olduğunda klasik mülkiyet hakkının tanınması mümkün olamamaktadır. Ülkeler sahip oldukları kültür ve tabiat varlıklarının korunması konusunda, taraf oldukları uluslararası ve ikili anlaşmalar paralelinde ve bunlara ek olarak, kendi hukuk sistemlerine göre bir koruma statüsü oluşturmayı tercih ederler. Ülkemizde de kültür ve tabiat varlıklarının ekonomik, kültürel, eğitsel, tarihsel ve uluslararası gereklilikler açısından taşıdığı değerler dikkate alınarak bu doğrultuda bir hukuki statü tanımlanması yoluna gidilmiştir. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda kültür ve tabiat varlıklarının kamusal niteliğine vurgu yapılarak bir korunma düzeni getirilmiştir.
Kamu malı niteliği bir malın mülkiyetinin kamuda olmasını ifade eder. Mülkiyetin kamu kurum ve kuruluşlarına ait olması nedeniyle bu mallar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi kamunun elindedir. Buna karşılık kamusal mallar kamunun mülkiyetinde bulunan ve kamusal faaliyetlere tahsis edilmiş bulunan malları ifade eder.
Taşınır Kültür Varlıklarının Devlet Malı Niteliğinde Olma Statüsü
2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, kültür ve tabiat varlıklarının korunması çalışmalarına ilişkin ilke, kural ve öncelikleri belirlemeye yönelik düzenlemeler içermektedir. Kanun belirtilen düzenlemelerinin yanında kültür ve tabiat varlıklarının hukuki statüsüne ilişkin hükümler de içermektedir. Kanun, 5. Maddesinde getirmiş olduğu düzenlemede; "Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları[nın] Devlet malı niteliğinde" olduğunu vurgulamıştır.
Kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında haber verme yükümlülüğü, müzelere alınma uygulamaları ve benzeri hükümler açıkça kültür ve tabiat varlıklarından taşınır olanlarının devletin/kamunun malı olduğu görülecektir.
Taşınır Kültür Varlıklarının Korunmasında Yönetim ve Gözetim Yetkisi
Kanunun 24. Maddesinin 1. fıkrasında "Devlet malı niteliğini taşıyan korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Devlet elinde ve müzelerde bulundurulması ve bunların korunup değerlendirilmeleri Devlete aittir. Bu gibi varlıklardan gerçek ve tüzelkişilerin ellerinde bulunanlar, değeri ödenerek Bakanlık tarafından satın alınabilir." denilmek suretiyle korunması gereken taşınır kültür varlıklarının ne şekilde bir değerlendirmeye tabi tutulacağı belirtilmiştir.
Taşınır Nitelikteki Kültür Varlıklarının Tasnifi Tescili ve Müzelere Alınması
Taşınır kültür varlıklarının tasnif ve tescilinin nasıl yürütüleceği ve müzelere alınmasına ilişkin yasal kapsam, 2863 sayılı kanun ve bu kanunda belirtilen esaslara göre düzenlenmiş yönetmeliklerle belirlenmiştir.
Müzelere Alınma:
Madde 25 – Dördüncü maddeye göre Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile 23 üncü Maddede belirlenen korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bilimsel esaslara göre tasnif ve tescile tabi tutulurlar. Bunlardan Devlet müzelerinde bulunması gerekli görülenler, usulüne uygun olarak müzelere alınırlar.
Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmeliğin 4. Maddesine göre Tasnif; 2863 sayılı Kanunun 23. Maddesinde belirtilen taşınır kültür ve tabiat varlıklarından, korunması gerekli olanlarla olmayanların, müzelere alınacaklarla alınmayacakların ayrımıdır.
Yine aynı maddeye göre Tescil; korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarından, müzelere alınanların müze envanter defterine kaydı ile müzelere alınmayanların belge ve envanter listelerinin birer nüshasının müze dosyalarında muhafaza edilmesidir.
Mevzuata Göre Müze, Özel Müze ve Koleksiyonculuk
Müze, özel müze ve koleksiyonculukla ilgili olan 26. Maddede, 2863 sayılı Kanunun kapsamına giren kültür ve tabiat varlıklarına ait müzelerin kurulması ve geliştirilmesinin Kültür ve Turizm Bakanlığının görevlerinden olduğu belirtilmiştir. Maddeye göre; Müze, özel müze ve koleksiyonculuk:
Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzelkişilerle vakıflar, Kültür ve Turizm Bakanlığından izin almak şartıyla, kendi hizmet konularının veya amaçlarının gerçekleştirilmesi için her çeşit kültür varlığından oluşan koleksiyonlar meydana getirebilir ve müzeler kurabilirler. Ancak, gerçek ve tüzelkişilerle vakıflar tarafından kurulacak müzelerin faaliyet konuları ve alanları, yapılacak başvuruda beyan olunan istekleri değerlendirerek, Kültür ve Turizm Bakanlağınca verilecek izin belgesinde belirlenir.
Gerçek ve tüzelkişilerce kurulacak müzeler, Kültür ve Turizm Bakanlığının izin belgesinde belirlenen konu alanlarına inhisar etmek şartı ile taşınır kültür varlığı bulundurabilir ve teşhir edebilirler. Bu müzeler de, taşınır kültür varlıklarının korunması hususunda Devlet müzeleri statüsündedirler.
Taşınır Kültür Varlığı Ticareti
2863 sayılı Kanunun 27. Maddesinde; "Yirmi beşinci Madde gereğince tasnif ve tescil dışı bırakılan ve Devlet müzelerine alınması gerekli görülmeyen taşınır kültür varlıklarının ticareti, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile yapılır.
Taşınır Kültür Varlığını Yurt Dışına Çıkarma Yasağı ve Yurt Dışından Getirme
2863 sayılı Kanunun 32. Maddesinde yurt içinde korunması gerekli bulunmuş taşınır kültür ve tabiat varlıklarının yurt dışına çıkarılmalarının yasak olduğu açıkça belirtilmiştir. Maddeye göre;
Madde 32 – Yurt içinde korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları yurt dışına çıkarılamaz. Ancak, milli çıkarlarımız dikkate alınarak, bunların her türlü hasar, zarar, tehdit veya tecavüz ihtimaline karşı, gideceği ülke makamlarından teminat almak ve sigortalanmak şartı ile yurt dışında geçici olarak sergilendikten sonra geri getirilmelerine; Kültür ve Turizm Bakanlığınca teşkil edilecek yükseköğretim kurumlarının Arkeoloji ve Sanat Tarihi bilim dallarının başkanlarından oluşan bilim kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanınca karar verilir. Taşınır kültür ve tabiat varlıklarının yurt dışından getirilebilmesine ilişkin 33. Maddeye göre ise, yurt dışından kültür varlığı getirmek serbesttir.
Araştırma Sondaj Kazı ve Define Arama
Taşınır kültür varlıklarına yeni buluntu olarak en önemli erişim yolu kazı çalışmalarıdır. Yürürlükteki mevzuatı oluşturan kanun ve yönetmelikler de özellikle bu doğrultuda yürütülecek araştırma, sondaj ve define arama faaliyetlerine yasal bir düzenleme getirmektedir.
Bu kapsamda 2863 sayılı Kanunun dördüncü bölümü bu konuyu düzenlemektedir. Kanunun dördüncü bölümü "Araştırma, Sondaj, Kazı ve Define Arama" başlığı altında, on altı madde halinde yer almaktadır.
Bölümün ilk maddesi olan 35. Maddede bu varlıkları ortaya çıkarmak üzere gerekli olan çalışmaların yalnızca Bakanlık tarafından yapılacağı belirtilmekte; ancak çalışma yapacak yabancı gruplara çalışma izninin, yine Cumhurbaşkanı kararı ile verileceği ibareleri yer almaktadır.
Madde 36'da maliklerin kendi mülkleri içinde araştırma çalışmaları yapmalarının yine Bakanlık iznine tabi olduğu özellikle vurgulanmaktadır.
Madde 37'de aynı kazı heyetine birden fazla yerde kazı izni verilemeyeceği belirtilir.
Madde 38'de heyetlere verilen kazı izninin Bakanlık izni olmadan devredilemeyeceğine hükmedilir.
Madde 39'da altı ay içinde çalışmaya başlamayan kazı ekiplerinin izninin iptal edileceği ve iki aydan fazla geçerli sebep olmadan tatil yapamayacakları belirtilmiştir.
Madde 40'ta kazı izninin her yıl yapılacak başvuru ile yenilenmesi gerekliliği kurala bağlanırken,
Madde 41'de kazıda çıkan eserlerin kazı heyeti tarafından müzelere nakli gerektiği açıklamaları yapılmıştır.
Bölümün sekizinci maddesi olan Madde 42'de kazının sahipli arazide yapılması durumunda verilebilecek zararların heyetçe ya da Bakanlıkça, eğer kazıyı yabancı heyet yapıyorsa kazı sahibinin bu bedeli ödeyeceğinin söz konusu olduğu belirtilmektedir.
Madde 43'te yapılan çalışmalarda bulunan varlıklarla ilgili yayım hakkının kazı başkanlarında olduğu, ancak bu raporları gerekli zaman içinde yayımlamadıkları durumda bu yayın hakkının Bakanlığa geçeceği ve bir daha aynı heyete kazı izni verilmeyeceği açıklanmaktadır.
Madde 44'te kazı giderlerinin kazı sahiplerinden alınan parayla Bakanlık tarafından ödendiğinden; Madde 45'te ortaya çıkan varlıkların bakım, onarım ve düzenlemesinin kazı başkanlığınca yapılacağından söz edilir.
Madde 46'da kanun hükümlerine aykırı durumlarda Bakanlığın kazıyı durdurabileceği; Madde 47'de ise kazı heyeti için yapılmış olan tesislerin kazı bitiminde Bakanlığa bedelsiz olarak devredilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Madde 48'de araştırma, kazı ve sondajlarda Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü uzmanlarının görevli olarak atandığından ve çalışma şartlarından; Madde 49'da Türkiye'deki elçilik ve konsolosluk çalışanlarına araştırma, kazı ve sondaj izni verilmeyeceğinden söz edilmektedir.
Son madde olan Madde 50'de ise define arama şartlarından söz edilmektedir.
Bu kapsamda özellikle ilgili Kanun maddelerinin uygulama boyutundaki sürecini belirleyen bir yönetmelik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 35- 49 uncu Maddelerinin amir hükümleri doğrultusunda hazırlanmıştır.