KÜLTÜREL MİRAS YÖNETİMİ - Ünite 6: Türkiye’de Kültürel Miras Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Türkiye’de Kültürel Miras

Türkiye’de Kültür Politikası ve Kültürel Miras

Politika kavramı; “devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda kültür politikası ise kültürel konularda izlenilen tutumlar olarak ifade edilebilir. Kültür politikası, “bir ülkede yaşayan yurttaşların toplumsal açıdan refahını etkileyen ve devlet tarafından güvence altına alınması gereken bir konu”dur. Kültürel miras kaynaklarının yönetimi genellikle merkezî kamu idareleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de kültürel miras yönetiminden doğrudan ve tek elden sorumlu olan kurum ise Kültür ve Turizm Bakanlığıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı dışında kalan diğer kamu idarelerinin kültürel mirasa ilişkin politikaları ise bağlı bulundukları bakanlıklar tarafından belirlenmektedir.

Türkiye’de Kültürel Politikaların Evrimi

Türkiye’de kültür politikasının sürekli ve düzenli bir biçim alması Cumhuriyet sonrası döneme dayanmaktadır. Günümüzde Türkiye’de kültürel kaynaklar ile ilgili doğrudan sorumlu olan kurum Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren kültür politikalarının değişiminde etkili olan 3 temel unsur söz konusu olmuştur. Bunları şu şekilde sıralandırmak mümkündür.

  • Kültür konusu ile ilgili merkezi yetkilerin yerelleştirilmesi,
  • Kültürel altyapıların işletilmesinde özel sektör girişimlerinin devreye sokulması
  • Kültürel yatırımlar konusunda özel girişimlere sağlanan teşvikler (vergi indirimleri gibi).

Türkiye’de Kültürel Miras

Kültürel miras ile ilgili en son geçerli sınıflandırma Avrupa Komisyonu tarafından yapılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre kültürel miras kaynakları somut ve somut olmayan kültürel miras kaynakları olarak iki boyutta incelenmektedir.

Somut kültürel miras varlıkları; tarihî, arkeolojik, kent ve doğal sitler, anıt, ören yeri, höyük, külliye, cami, kilise vb. unsurlardan oluşmaktadır. Somut kültürel miras varlıkları “taşınamaz” ve “taşınabilir” varlıkları içermektedir. Taşınamaz kültürel miras varlıkları, binalar, nehirler, arkeolojik sitler ve doğal güzellikler vb. gibi unsurları içermektedir. Taşınabilir kültürel miras varlıkları ise insanlar insan eli ile yapılmış ve kültürel değeri olan her türlü nesneyi kapsamaktadır.

Somut olmayan kültürel miras varlıkları ise; somut kültürel mirastan farklı olarak fiziksel olmayan öğeleri içermektedir. Bu doğrultuda toplulukların kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, merasimler, gelenekler, efsaneler, yaşam tarzları ve festivaller, destanlar, ağıtlar, hikâyeler, aile kutlamaları, ninniler, türküler, orta oyunu, doğum, sünnet, evlenme, kültürel pratikler, geleneksel meslekler ve bunlara ilişkin araç ve gereçleri somut olmayan kültürel miras kapsamında değerlendirmek mümkündür. “Yaşayan miras” olarak da adlandırılan somut olmayan kültürel mirasın kapsamı dikkate alındığında toplumların, alt grupların ve bazen de bireylerin kültürel miraslarının bir parçası olarak oluştuğu dikkat çekmektedir.

Türkiye’de kültür; mirası soyut ve somut unsurları ile birlikte ulusal miras olarak önceki nesillerden almaktadır. Türk kültürünün, folklor, sanat, yaşam tarzları ve gelenekleri “somut olmayan” veya mimari, arkeolojk sitleri, el sanatları, kilimleri ve yemekleri gibi “somut” unsurları kültürel mirasın bir parçası olarak kabul edilmektedir. Söz konusu unsurların hepsi bir bütün olarak, Türk toplumunun geçmiş ve şu an yaşayan nesillerinin özelliklerini anlatmaktadır.

UNESCO Dünya Mirası Listesi ve Listede Yer Alan Türkiye’deki Kültürel Miras Varlıkları

Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim-21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı kapsamında, “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde 2019 yılı itibarıyla 1092 Dünya Miras Alanı bulunmaktadır. Bunlardan 845’i kültürel, 209’u doğal ve 38’i karma miras olarak sınıflandırılmaktadır. Türkiye’nin bu listede 16’sı kültürel, 2’si karma olmak üzere 18 miras alanı bulunmaktadır. Kitabın 163. sayfasındaki Tablo 6.1.’de bu miras alanları tanıtılmıştır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde varlıklar 3 biçimde yer almaktadır. Bunlar; “büyük tarihî değeri olan kültürel varlıklar”, “dünya tarihini yansıtan doğal varlıklar” ve söz konusu “iki varlığın karışımı olan varlıklar”dır.

Geçici Miras Listesi ve Türkiye’de Geçici Miras Listesi’nde Yer Alan Kültürel Varlıklar

UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne önerilmesi düşünülen dünya mirasları için oluşturulan Geçici Miras Listesi bulunmaktadır. 2019 yılı itibariyle UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’nde 178 ülkenin 1732 miras alanı bulunmaktadır. Türkiye’nin Geçici Miras Listesi’nde 2019 yılında güncellenen şekliyle 73 kültürel, 2 karma ve 3 doğal olmak üzere toplam 78 mirası bulunmaktadır. UNESCO tarafından onaylanan Geçici (Endikatif) Liste’de yer alan kültürel miras varlıklarımızdan bazıları şunlardır; Sümela Manastırı (Trabzon), Karain Mağarası (Antalya), St. Nicholas Kilisesi (Antalya), Mardin Kültürel Peyzajı (Mardin), Sagalassos Arkeolojik Alanı (Burdur), Birgi Tarihî Kenti (İzmir), Gordion (Ankara), Zeugma Arkeolojik Alanı (Gaziantep), Odunpazarı Tarihî Kent Merkezi (Eskişehir), Bodrum Kalesi (Muğla), Çanakkale ve Gelibolu 1. Dünya Savaşı Alanları (Çanakkale), Malabadi Köprüsü (Diyarbakır), Harput Tarihî Kenti (Elazığ).

Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasına Yönelik Yapılan Çalışmalar

Dünya üzerinde binlerce yıllık geçmişe sahip olan kültürel miras alanlarının korunması ve herhangi bir zarara uğratmadan gelecek nesillere aktarılması günümüzde insanlığın en temel görevlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de de kültürel miras değerlerinin korunması Anayasa’mızda yer almakta, bu konuda pek çok düzenlemeye gidilmekte ve korumadan sorumlu kurumlar oluşturulmaktadır. Türkiye’de 1982 Anayasası kapsamında kültür ve tabiat varlıklarını korumak devletin anayasal görevi olarak kabul edilmektedir. Kültürel miras tarihi, toplumsal ve kültürel değerlerin yanı sıra yerel ve ulusal ekonomiye önemli ölçüde katkı sağlayan bir alandır. Türkiye gibi arkeoloji ve tarih açıdan zengin ülkelerde kültürel miras genelde turizm, özellikle kültür turizmi için oldukça değerlidir.

Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasından Sorumlu Kurumlar

Türkiye’de kültürel mirasın korunması konusunda temel sorumluluk mevcut yasal çerçeve kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmiştir. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman Bakanlığı, yerel yönetimler (il özel idareleri, belediyeler, köyler), sivil toplum kuruluşları vb. gibi kurumlar da yasal olarak kültürel mirasın korunmasından ve yaşatılmasından yasal olarak sorumludurlar.

Kültür ve Turizm Bakanlığı: Ülkemizde kültürel miras varlıklarının belirlenmesi, kültürel varlık envanterlerinin oluşturulması ve kültürel mirasın korunması konusunda birinci dereceden sorumlu resmi kurum Kültür ve Turizm Bakanlığıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı 10.07.2018 tarih ve Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı 1. No’lu Kararnamesi ile kurulmuştur. Bu Kanun’un amacı; kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek, yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmektir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 10. maddesine göre; Vakıflar Genel Müdürlüğünün yönetiminde veya denetiminde bulunan vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan cami, türbe, kervansaray, medrese, han, hamam, mescit, zaviye, mevlevihane, çeşme ve benzeri kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi koruma kurulları kararı alındıktan sonra, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu; Yüksek Kurulu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından kültürel mirasın korunması konusunda yerine getirilen çalışmalar şu şekildedir.

  • Taşınmaz kültürel ve doğal varlıkların korunma ve onarımında uygulanacak ilkeleri belirlemek,
  • Koruma bölge kurulları arasında gerekli koordinasyonu sağlamak,
  • Genel sorunların değerlendirilmesinde bakanlığa yardımcı olmak,
  • Koruma Yüksek Kurulu, planlama yetkisi bulunan ilgili kurum ve kuruluşların aşağıdaki konularda aldıkları kararlarla ilişkili itirazlarını inceleyerek karara bağlamak.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı; Ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetim ve kontrolünde bulunan kültür ve tabiat varlıklarını koruma görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Söz konusu koruma görevinin yerine getirilmesinde gerekli görülmesi halinde Kültür ve Turizm Bakanlığından teknik destek alınabilmekte ve işbirliği sağlanabilmektedir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları tarafından kültürel mirasın korunması konusunda yerine getirilen çalışmalar şu şekildedir;

  • Bakanlıkça korunması gerektiği tespit edilen kültürel ve doğal varlıkların tescilini ve gruplandırmasını yapmak,
  • Koruma amaçlı imar planlarını ve yapılan değişiklikleri inceleyerek kararlar almak,
  • Koruma alanlarının tespitini yapmak,
  • Bünyesinde KUDEB bulunmayan yerlerde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesi ruhsatsız onarım işlerine ilişkin kararlar almak,
  • Sit alanı içinde kalmayan korunması gerekli taşınmaz doğal ve kültürel varlıkların koruma alanlarına ilişkin kararlar almak ve uygulamak,
  • Naklinde zorunluluk bulunan korunması gerekli olan varlıklara uygulanacak işlemlerle ilgili görüş bildirmek.

Millî Savunma Bakanlığı; Ülkemizde Millî Savunma Bakanlığının yönetim ve denetiminde veya sınır boyu ve yasak bölgede bulunan kültür ve tabiat varlıklarının korunması görevi, Millî Savunma Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Bu korunmanın yerine getirilmesinde Millî Savunma Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında düzenlenen protokol esasları temel alınmaktadır.

İl Özel İdareleri; İl özel idarelerinin kültürel mirası koruma kapsamında bünyelerinde koruma, uygulama ve denetim büroları (KUDEB) kurulmaktadır. Belediye sınırları dışında turizm ve kültürel faaliyetlere yönelik her türlü hizmeti yaparak, gerekli kararların alınması, uygulanması ve denetlenmesinden sorumludur.

Kültürel Miras ile İlgili Ulusal Düzenlemeler

Koruma konusunda yasal mevzuatın gelişimine yönelik ilk somut adım ise 1973 tarihli 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu ile atılmıştır. Bu kanun kapsamında, ülkemizde korunması gereken eserler tanımlanmış, “sit” kavramı getirilmiş, çevre ölçeğinde korumada planlama kavramı ön plana çıkartılmıştır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik ulusal düzeyde bazı düzenlemeler şu şekildedir;

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu (2863, 5226 Sayılı Yasalar): Bu kanun, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını güvence altına almaktadır. Bu kanun ile kültür varlıkları, tabiat varlıkları, sitler ve koruma ile ilgili temel kavramlar tanımlanmıştır. Ayrıca taşınmaz kültür varlıklarının kapsamı belirlenmiş; koruma konusunda üstlenilecek görevler ve uygun teşkilat yapısı oluşturulmaya çalışılmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 2004 yılında 5226 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değiştirilmiştir. Bu yeni kanun ile yerel yönetimlere koruma konusunda yeni sorumluluklar yüklenmiştir.

Diğer Hukuki Düzenlemeler; Ülkemizde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun dışında kültürel mirasın korunması ile ilgili farklı hükümler içeren pek çok kanun bulunmaktadır. Kültürel miras ile ilgili yapılan düzenlemelerden bazıları ve bunların özellikleri kitabınızın 170. sayfasındaki Tablo 6.2.’de verilmiştir.

Kültürel Miras Varlıklarının Korunmasında Teknolojinin Rolü

Dünya kültür mirasının çok önemli bir bölümüne sahip olan ülkemizde, hızlı bir yok olma sürecine giren ve gereği gibi değerlendirilemeyen kültür mirasının ve tarihî mekânların, koruma-kullanma-yaşatma ilkeleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde kültürel miras uluslararası ve kültürlerarası düzeyde bir iletişim aracına dönüşmüştür. Kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasında çok etkili bir araç olan internette müze malzemeleri, turistik ve tarihî değerlerin üç boyutlu görüntüleri, çeşitli hareketli görüntüler veya ses kayıtları, film ve fotoğraf arşivleri yer almaktadır. Kültür mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda son yıllarda sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının da kullanıldığı dikkat çekmektedir. Kültürel miras alanında yapılan sanal gerçeklik uygulamaları içerik ve alt amaçlarına göre aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:

  • Sanal rekonstrüksiyon amaçlı uygulamalar,
  • Yerinde (in situ) deneyimleme ve rehberlik sağlama amaçlı uygulamalar,
  • Bilimsel analiz amaçlı uygulamalar,
  • Sanal restorasyon amaçlı uygulamalar,
  • Sanal müzeler,
  • Eğitici oyunlar (serious games).

Türkiye’de Kültürel Mirasın Sorunları ve Geleceği

Türkiye’de kültürel miras olarak adlandırılan varlıkların bir kısmı içsel ve/veya dışsal faktörlerden kaynaklanan farklı sorunlar ile karşı karşıyadır. Örneğin çok eski yapım ya da oluşum tarihlerine sahip olan bazı kültürel miras kaynaklarının yapım tekniği veya kullanılan malzemeden kaynaklanan sorunlar iç etkenli sorunlar kapsamında değerlendirilebilir. Dış etkenli sorunlar ise doğal koşullar, kullanımdan (özellikle turistik kullanım) ya da aşırı kentleşmeden kaynaklı sorunlar olabilmektedir. Bu sorunların üstesinden gelmenin yolu ise restorasyon ve mimarlık alanında uzmanlaşma sağlama ve gelişen teknolojinin sunduğu fırsatlardan etkin bir şekilde yararlanma şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de Kültürel Mirasın Boyutları ile İlgili Sorunlar

Özellikle ülkemiz gerçeklerinden biri olarak karşımıza çarpık kentleşme ve yoğun turistik varışlar kültürel miras alanlarının bozulmasında en önemli faktörler olarak dikkat çekmektedir. Yok olan ve/veya ciddi derecede bozulmaya maruz kalan kültürel miras kaynakları yenilenemeyecek yapıda olup aslında tüm insanlığın ortak kayıplarıdır. Kitabınızın 173. Sayfasındaki Tablo 6.3’de kültürel mirasın farklı boyutlar kapsamında yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunlar özetlenmiştir.

Türkiye’de Kültürel Mirasın Yönetimi ve Geleceği

Zayıf bir şekilde yönetilen kültürel miras alanları yalnızca yerel toplumlar üzerinde negatif etkiler yaratmayacak, aynı zamanda kültürel kaynak ve değerlerin yok olması ülke ekonomilerini de olumsuz etkileyecektir. Kültürel miras alanlarının geleceğinin koruma altına alınması kapsamında sürdürülebilir planlama ve yönetimin gerçekleştirilebilmesi için paydaşların birlikte çalışması büyük önem taşımaktadır. Kültürel miras kapsamında, farklı kültürlerde hangi kaynakların “miras unsurları” olarak kabul edilebileceği ve bu miras unsurlarının etkin bir şekilde nasıl yönetilebileceği gibi konularının daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Kültürel miras yönetimi, sürdürülebilir kalkınma bağlamında sahip olduğu ayırt edici özellikleri ile kültürel kaynakların korunmasına, ziyaretçiler tarafından kaynakların uygun bir şekilde yorumlanmasına, otantik ziyaretçi deneyimlerinin sağlanmasına ve kültürel kaynaklardan elde edilen gelirlerin uyarılmasına katkı sağlamaktadır. Bu durumda, kültürel miras yönetimi yalnızca kimlik, yönetim ve miras değerlerinin korunması ve pazarlanması ile ilgili değil; aynı zamanda kültürel mirasın toplumlar ve bölgeler üzerindeki etkilerinin anlaşılması, ekonomik ve sosyal faydalar yaratılması, koruma odaklı finansal kaynakların sağlanması ile ilgili de olmalıdır.