KURUM UYGULAMALARI - Ünite 1: Erken Çocukluk Eğitimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Erken Çocukluk Eğitimi

Giriş

Erken çocukluk yıllarında çocuklara kaliteli bir eğitim sunulması hem çocuklar hem de toplum için oldukça önemlidir. Bu noktada erken çocukluk eğitimi alanında çalışan ve çalışacak olan eğitimcilere büyük sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle erken çocukluk eğitimcilerinin bu alan ile ilgili temel kavramları, erken çocukluk eğitiminin amaçlarını ve temel ilkelerini bilmeleri ve bu dönemin öneminin farkında olmaları gerekmektedir. Bu ünite ile erken çocukluk eğitiminde görev alacak eğitimcilere tüm bu konular hakkında temel düzeyde bilgiler sunulmaktadır.

Erken Çocukluk Eğitimi ile İlgili Temel Kavramlar

Erken Çocukluk Dönemi

İnsan yaşamı farklı dönemlerden oluşur. Bu dönemleri doğum öncesi dönem, erken çocukluk dönemi, orta çocukluk dönemi, ergenlik dönemi ve yetişkinlik dönemi olarak sıralayabiliriz. Erken çocukluk insan yaşamının ikinci dönemidir ve 0-8 yaşları arasını kapsar. Bu dönem gelişimin ve öğrenmenin en hızlı olduğu dönemdir. Ayrıca beyin gelişimi de en üst düzeydedir. İnsan yaşamının yaklaşık olarak %11’ini kapsayan bu dönem de kendi içinde dönemlere ayrılır. Erken çocukluk dönemi genel olarak üç grupta incelenebilir: bebeklik ve yürüyen çocukluk dönemi, okul öncesi ve ana sınıfı dönemi ve ilkokulun ilk dönemi. Küçük çocukların her dönemde belirli ve farklı ihtiyaçları ön planda olduğundan erken çocukluğa ilişkin yapılan gruplandırma bu temel ihtiyaçları daha iyi görmek adına yararlıdır.

Bebeklik ve yürüyen bebeklik dönemi: Yaşamın ilk üç yılını kapsar ve bu dönemde ilişkiler ve bakım ön plandadır. Bebekler çevrelerindeki en yakın kişiye bağlanma isteği duyarlar. Bu nedenle bu dönemdeki bebeklerle kurulan ilişkiler çok önemlidir. 0-9 aylık bebekler küçük bebek, 818 aylık bebekler hareketli bebek, 16-36 aylık bebekler yürüyen bebek olarak sınıflandırılmaktadır.

Okul öncesi - anaokulu ve ana sınıfı - dönemi: 3-6 yaş aralığını kapsar. Okul öncesi dönemin anaokulu ve ana sınıfı olarak ayrılmasının nedeni; ana sınıfı ile ilkokula başlamadan önceki bir senenin, anaokulu ile ilkokula başlamadan önce alınan 3 yıllık eğitim döneminin kastediliyor olmasıdır. Bu dönemdeki çocuklar yeni materyaller ve etkinlikler aracılığı ile gelişimlerinde ivme kazanırlar. Dil gelişimleri, bilişsel gelişimleri ve sosyal duygusal gelişimleri oyunlar ve çevreyle etkileşimleri aracılığı ile hızlanır. Bu dönemin sonuna doğru kendi duygularını ifade etme ve karşısındakinin duygularını anlayabilme ve sorumluluk alma becerileri yavaş yavaş kazanılmaya başlar.

İlkokulun ilk dönemi: Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfı kapsayan dönemdir. 6-8 yaş aralığındaki çocuklar bu dönemde yer alırlar. Bu dönemde okuma yazma öğrenilmesiyle beraber çocuklar yeni bilgi ve kavramlar edinmeye devam ederler ve bunun için isteklidirler.

Mantıklı düşünme artmıştır. Uygun zaman ve ortam tanındığında öğrendikleri bilgi ve becerileri yeni durumlara uyarlar ve geliştirirler.

Erken Çocukluk Eğitimi

Yaşamın ilk sekiz yılı olan erken çocukluk dönemindeki çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, dilsel ve fiziksel gelişimlerini sağlamaya yönelik sistemli, planlı ve istendik her türlü eğitsel uygulamalar erken çocukluk eğitimi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde, gelecek öğrenmeler için ilk adımlar atılır. Çocuklar bu dönemde yürümeyi, konuşmayı, yazmayı, saymayı öğrenirler. Yaşamının ileriki yıllarında aynı çocuklar bu becerileri temel alarak dağa tırmanmayı, ikinci bir dili konuşmayı, el yazısı yazmayı, toplama çıkarma gibi işlemler yapmayı öğrenirler. Erken çocukluk eğitimi olarak kullanılan tanım uluslararası alan yazında sıklıkla karşımıza “erken çocukluk eğitimi ve bakımı”, “erken bakım ve eğitim” olarak da çıkmaktadır. Bu durum, bu dönemde hem öğrenmenin hem de bakımın vurgulandığı anlamına gelmektedir. Erken çocukluk eğitimini okul olarak değerlendirdiğimizde 0-8 yaş aralığındaki çocuklara bakım ve eğitim veren kreşler, anaokulları, ana sınıfları ve ilkokulların 1. 2. ve 3. sınıfları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kurumlar devlete bağlı resmî kurumlar olabileceği gibi özel kurumlar da olabilirler. Ayrıca bu kurumlar yaş, kullanılan eğitsel program ve öncelikli amaçları açısından farklılaşmaktadırlar. Erken çocukluk eğitimini program olarak düşündüğümüzde ise çocuğu ve ailesini çocuk bakımı ve eğitimi açısından destekleyen, kurum içi veya dışı ortamlarda gerçekleştirilebilen her türlü bakım ve eğitim programları olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken çocukluk eğitim uygulamaları katılımcıların yaş grubu, amaçlar, kullanılan program, eğitim yöntemi, etkinlikler, eğitsel ortam ve felsefi alt yapı gibi çeşitli açılarından farklılık gösterebilirler. Fakat genel olarak erken çocukluk eğitimi uygulamalarının amacının 0-8 yaş aralığındaki çocukların üstün yararını gözeterek tüm gelişim alanlarını bütüncül bir şekilde desteklemek olduğu söylenebilir. Bu genel amaca en üst düzeyde ulaşmak için erken çocukluk eğitiminin taşıması gereken bazı kalite göstergeleri bulunmaktadır. Erken çocukluk eğitimi uygulamalarında kaliteyi belirleyen bu etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Sağlık ve Güvenlik
  • Personel ve Personel Yeterlilikleri
  • İlişkiler
  • Grup Büyüklüğü ve Çocuk-Yetişkin Oranı
  • Fiziksel Çevre
  • Aileler
  • Eğitim Programı ve Öğretim

Erken Çocukluk Eğitimi ve Okul Öncesi Eğitimin Amaçları

Erken Çocukluk Eğitiminin Amaçları

Erken çocukluk eğitimi uygulamalarının amaçları farklı etmenlere göre değişse de pek tabii erken çocukluk eğitiminin ortak olan birçok amacı vardır. Erken çocukluk eğitimi ile temelde çocukların tüm bilişsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve dil gelişimlerini desteklemek, ihtiyaçlarına cevap vermek ve iyi oluşlarına katkı sağlamak için çocuğun üstün yararına çalışmak amaçlanmaktadır. Erken çocukluk eğitiminin amaçlarını genel olarak toplumsal amaçlar, eğitsel amaçlar ve gelişimsel amaçlar olarak üç başlık altında toplamıştır. Bu amaçlar şu şekilde ifade edilmiştir:

Erken çocukluk eğitiminin toplumsal amaçları;

  • Çalışan kadınların çocuklarına bakım hizmeti vermek
  • Her çocuğa eğitim sunmak ve onların bireysel gelişimlerine katkı sağlamak
  • Çocukların birbirleriyle ve diğerleriyle ilişki kurarak sosyalleşmesine yardımcı olmak

Erken çocukluk eğitiminin eğitsel amaçları;

  • Çocukların duyu organlarının gelişimin desteklenmesi
  • Çocukların çevreye olan duyarlılıklarının artırılması

Erken çocukluk eğitiminin gelişimsel amaçları;

  • Çocukların doğal gelişim evrelerini göz önünde bulundurarak gelişimine katkı sağlayacak yaşantılarına önem vermek

Okul Öncesi Eğitimin Amaçları

Okul öncesi eğitim, çocuğun doğumundan temel eğitime başladığı güne kadar geçen süreyi kapsayan, çocukların tüm gelişim alanlarının desteklendiği, temel bilgi ve becerilerin kazandırıldığı, sonraki öğrenmeleri için temel oluşturulduğu, kurumda veya kurum dışında verilen eğitim süreci olarak tanımlanabilir. Bu eğitim sürecinin temel amacı çocuklara gelişimlerini ve potansiyellerini en üst noktaya çıkarabilmeleri için uygun yaşantıları sunmaktır. Türkiye’de okul öncesi eğitiminin amaçları millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak belirlenmiştir. Bu nedenle öncelikle millî eğitimin genel amaç ve temel ilkelerine bakmak yararlı olacaktır.

Okul öncesi eğitimin amaç ve görevleri;

  • Çocukların beden zihin ve duygu gelişimini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak
  • Onları ilkokula hazırlamak
  • Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak • Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.

Erken Çocukluk Eğitimi ve Okul Öncesi Eğitimin Temel İlkeleri

Her alanda olduğu gibi erken çocukluk eğitimi alanında da hedeflere en etkin şekilde ulaşmak için izlenilmesi gereken bazı temel ilkeler bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Küçük Çocukların Eğitimi Ulusal Birliği (National Association for the Education of Young Children (NAEYC), çocukların üstün yararını gözeterek gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla planlanan erken çocukluk eğitimi uygulamalarının bu amaca ulaşabilmeleri için göz önünde bulundurması gereken 12 gelişim ve öğrenme ilkesi yayınlamıştır. Bu ilkeler şu şekilde belirtilmiştir:

  • Tüm gelişim ve öğrenme alanları önemlidir.
  • Gelişim ve öğrenme belirli bir sıra izler.
  • Gelişim ve öğrenme farklı hızlarda devam eder.
  • Gelişim ve öğrenme olgunlaşma ve deneyimin etkileşimi sonucu oluşur.
  • Erken yaşantılar gelişim ve öğrenme üzerinde çok büyük etkilere sahiptir.
  • Gelişim basitten daha karmaşığa doğru ilerler.
  • Çocuklar güvenli ilişkiler kurduklarında en iyi gelişimi gösterirler.
  • Gelişim ve öğrenme çeşitli sosyal ve kültürel bağlamlarda ve bu bağlamlardan etkilenerek gerçekleşir.
  • Çocuklar birçok farklı yöntemle öğrenirler.
  • Oyun öz denetim geliştirme, dilsel, bilişsel ve sosyal becerileri desteklemek için önemli bir araçtır.
  • Gelişim ve öğrenme, çocuklar çözülmesi gereken durumlarla karşı kaşıya kaldıklarında ilerler.
  • Çocukların yaşantıları, motivasyonlarını ve öğrenmeye yaklaşımlarını şekillendirir.

Ülkemizde erken çocukluk dönemi sıklıkla okul öncesi dönem yerine kullanılmaktadır. Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nda okul öncesi eğitimin dayandırıldığı temel ilkelere göz atmak yerinde olacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nda okul öncesi eğitimin dayandırıldığı temel ilkeler şunlardır:

  • Okul öncesi eğitim çocuğun gereksinimlerine ve bireysel farklılıklarına uygun olmalıdır.
  • Okul öncesi eğitim çocuğun motor sosyal ve duygusal dil ve bilişsel gelişimini desteklemeli öz bakım becerilerini kazandırmalı ve onu ilkokula hazırlamalıdır.
  • Okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların gereksinimlerini karşılamak amacıyla demokratik eğitim anlayışına uygun öğrenme ortamları hazırlanmalıdır.
  • Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra çevrenin ve okulun olanakları da göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Eğitim sürecinde çocuğun bildiklerinden başlanmalı ve deneyerek öğrenmesine olanak tanınmalıdır.
  • Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarına gereken önem verilmelidir.
  • 0kul öncesi dönemde verilen eğitim ile çocukların sevgi saygı iş birliği sorumluluk hoşgörü yardımlaşma dayanışma ve paylaşma gibi duygu ve davranışları geliştirilmelidir.
  • Eğitim çocuğun kendine saygı ve güven duymasını sağlamalı ona öz denetim kazandırmalıdır.
  • 0yun bu yaş grubundaki çocuklar için en uygun öğrenme yöntemidir. 5üm etkinlikler oyun temelli düzenlenmelidir.
  • Çocuklarla iletişimde onların kişiliğini zedeleyici şekilde davranılmamalı baskı ve kısıtlamalara yer verilmemelidir.
  • Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenmeli yardıma gereksinim duyduklarında yetişkin desteği rehberliği ve güven verici yakınlığı sağlanmalıdır.
  • Çocukların kendilerinin ve başkalarının duygularını fark etmesi desteklenmelidir.
  • Çocukların hayal güçleri yaratıcı ve eleştirel düşünme becerileri iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışları geliştirilmelidir.
  • Programlar hazırlanırken aile ve içinde bulunulan çevrenin özellikleri dikkate alınmalıdır.
  • Eğitim sürecine çocuğun ve ailenin etkin katılımı sağlanmalıdır.
  • 0kul öncesi eğitim süreçleriyle rehberlik hizmetleri bütünleştirilmelidir.
  • Çocuğun gelişimi ve okul öncesi eğitim programı düzenli olarak değerlendirilmelidir.
  • Değerlendirme sonuçları çocukların öğretmenin ve programın geliştirilmesi amacıyla etkin olarak kullanılmalıdır.

Erken Çocukluk Eğitimi ve Okul Öncesi Eğitimin Önemi

Erken çocukluk eğitiminin önemi ve gerekliliği gün geçtikçe daha sık vurgulanan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde geçmişe oranla daha fazla sayıda kadının iş hayatında yer alması, anne ve babanın çalışması, tek ebeveynli ailelerin sayısındaki artış, aile büyüklerinden uzakta yaşama gibi birçok etmenin bu durumu tetiklediği bilinmektedir. Bu etmenlerin yanı sıra erken çocukluk eğitimini asıl önemli kılan etmenler erken eğitim programlarının çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimleri açısından olumlu sonuçlarının görülmesi, erken çocukluk döneminin bireylerin ve toplumun geleceğini şekillendirmedeki olumlu etkisinin fark edilmesidir. Erken çocukluk yıllarında çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil yeterliliklerinde çok hızlı bir büyüme söz konusudur. Gelişim ve öğrenmenin çok hızlı olduğu erken yıllarda verilen eğitimin, sunulan yaşantıların bireylerin bilişsel, sosyalduygusal gelişiminde önemli bir rolü olduğu, bu dönemde kazanılan bilgi, beceri ve tutumların bireylerin yaşamlarının temelini oluşturduğu savunulmaktadır. Kaliteli erken çocukluk eğitiminin çocukların gelişimlerini desteklemesinin yanı sıra onların ileriki okul başarılarında ve yaşamlarında da olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Özellikle risk altındaki çocuklar için kaliteli erken çocukluk eğitiminin anlamlı bir etkisi olduğu birçok çalışma ile vurgulanmaktadır. Beyin araştırmaları alanında çalışan bilim insanları erken çocukluk yıllarının beyin gelişimi için önemini belirtmektedirler. Beyin gelişimini artırmak için çocukların sağlıkları ve güvenlikleri sağlanmalı, çocuklar uygun şekilde beslenmeli, onlarla yakın ve sıcak ilişkiler kurulmalı, çocukların keşfetmeleri ve öğrenmeleri cesaretlendirilmeli, zengin uyarıcı çevre sunulmalı ve çocuklar için stres yaratan faktörler azaltılmalıdır. Kaliteli erken çocukluk eğitimi bu unsurları sağladığı için beyin gelişimini doğrudan desteklemektedir. Erken çocukluk yıllarında edinilen bilgi, tutum ve davranışlar sadece bireyleri değil, aynı zamanda toplumu da büyük ölçüde etkiler. Dünya Erken Çocukluk Eğitimi Organizasyonu (OMEP) erken yıllarda çocuklara evlerinde, toplumda, okul öncesi eğitim kurumlarında kısacası çocukların yaşadıkları, oynadıkları ve öğrendikleri her yerde güvenli, sağlıklı ve gelişimsel olarak uygun deneyimler sunmanın sadece bu deneyimi yaşayan çocuklar için değil aynı zamanda bu çocukların içinde yaşayacakları toplum için de yararlı olacağının altını çizmiştir. Erken çocukluk eğitimi masrafı olmasına rağmen yapılan birçok çalışma bu eğitime yapılan yatırımların uzun vadede kendini geri ödediğini ve okul başarısında artış, tutukluluk oranında düşüş, özel eğitime gereksinimin azalması gibi olumlu sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen‘‘Abecedarian Project’’ isimli bir çalışmada erken eğitimin uzun vadede etkileri araştırılmıştır. Çalışmaya katılan 57 çocuğa doğumlarından beş yaşına kadar olan sürede erken eğitim hizmeti verilmiş, çalışmaya katılan 54 çocuk ise bu erken eğitim hizmetinden yararlanmamıştır. Çalışmada yer alan çocuklar 21 yaşına geldiklerinde izleme çalışması yapılmıştır. Erken eğitim alan çocukların okul başarılarının ve okullu olma ya da 4 yıllık bir üniversiteye devam etme durumlarının eğitim almayan çocuklara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Türkiye’de erken eğitimin uzun süreli etkisinin araştırıldığı çalışma, Amerika’da yürütülen çalışma ile benzer sonuçlar göstererek erken eğitimin uzun süreli olumlu sonuçlarını vurgulamaktadır. Erken Destek Araştırma Projesi İstanbul’un gelir düzeyi ve eğitim düzeyi düşük bölgelerinde yaşayan anneler ve çocuklarıyla gerçekleştirilmiştir. Annelere ve çocuklara iki farklı, çocuk merkezli ve anne merkezli erken müdahale programı uygulanmıştır. Bu erken müdahalenin etkileri projenin bitiminden dört yıl sonra ve yedi yıl sonra ölçülmüştür. Bu çalışma ile her iki erken müdahalenin de bilişsel beceriler ve okula uyum üzerine olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Ayrıca yedi yıl sonra yapılan izleme çalışmasında anne merkezli müdahalenin okul başarısında artış, okula karşı olumlu tutum gelişimi, aileye ve topluma daha iyi uyum sağlama gibi olumlu etkileri olduğu görülmüştür.