LOJİSTİKTE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANIMI - Ünite 1: Lojistik Kavramı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Lojistik Kavramı

Giriş

Lojistik; mal (ürün), hizmet ve insan gücü gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve iste- nen zamanda temin edilebilmesi için gerekli bir araç olarak tanımlanabilir. Lojistik; nakliye, stok, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama, sevkiyat, sipariş yönetimi, paketleme, dış ticaret, gümrük gibi kavramlarını kapsar. Sadece depolama veya sadece nakliye tek başına lojistik değildir. Ne zaman nakliye, depolama, stok kontrol, sipariş yönetimi vb. faaliyetler birbirleriyle ilişkili olarak uygun standart ve koşullarda yapılabilirse, o zaman lojistik kavramından söz edilebilir.

Lojistik

Lojistik, hem kamu hem de özel sektörde yer alan organizasyonlardaki malzeme akışlarının ve ilgili bilginin planlanması ve kontrolü ile ilgilenir. Daha genel bir ifade ile lojistik; malzeme, hizmet ve ilgili bilgilerin akışını, doğdukları noktadan tüketim noktasına kadar, müşteri taleplerini karşılayacak şekilde verimli olarak planlama, uygulama ve kontrol etme süreçlerini kapsar. Yaygın birçok tanıma göre, Yunanca “Logos” kelimesinden gelmekte olup, “sipariş” anlamına gelmektedir. Fransızca “Loger” olarak kullanılmakta olup, “tahsis etme, dağıtma” anlamına da gelen LOJİSTİK; malzemenin tedarikçilerden, bitmiş ürünün müşterilere ve daha sonra satış hizmetlerine kadar taşınması gibi, bir firmadaki malzemenin akışını belirleyen fonksiyonel faaliyetleri inceleyen disiplindir. Bir başka görüşe göre Lojistik LOGIC VE STATISTICS kelimelerinin birleşme- sinden meydana gelmiştir. Lojistiğin günümüzde kabul gören en geçerli tanımı yeni adı ile Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri (Supply Chain Management ProfessionalsCSCMP) olan Lojistik Yönetim Konseyi (The Council of Logistics Management-CLM) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre lojistik; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ürünlerin üretildiği veya kaynaklandığı noktadan, son kullanımının bulunduğu tüketim noktasına kadar olan tedarik zinciri içindeki malzemelerin, servis hizmetlerinin ve bilgi akışının etkin ve verimli bir şekilde iki yöne doğru hareketinin ve depolanmasının, planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere lojistik kavramı ticari alanda oldukça yaygın olarak kullanılmakta olan yeni bir olgudur. Hâlbuki temelinde nakliyat ve depolama olduğundan, insan ve ürün kavramlarının var olduğu çağlardan beri kullanılmaktadır. İlk olarak askeri alanda kullanılmış olup, “Muharip unsurlara strateji ve taktiğine uygun ve gerekli olan ikmal maddeleri ile hizmet desteğini sağlamak için yapılan faaliyetlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır. Lojistik kavramı ile birlikte çok sık kullanılan ve birbiri ile ilişki içerisinde olan Tedarik Zinciri tanımını da vermekte yarar vardır. Tedarik zinciri: “Ham madde temini yapan, onları ara mal ve nihai ürünlere çeviren, nihai ürünleri müşterilere dağıtan, üretici ve dağıtıcıların oluşturduğu bir ağ” olarak tanımlanabilir. Tedarik zinciri tedarikçilerden üreticilere oradan da dağıtım yapan şirketlere ürünlerin hareketini ve aynı zamanda bilgi, para ve ürün akışının her iki yönde yapılmasını içerir.

Lojistiğin Tarihsel Gelişimi

Lojistiğin temelinde nakliyat ve depolama olduğundan insan ve ürün kavramlarının var olduğu çağlardan beri yani tekerleğin icat olduğu çağlardan beri lojistiğin varlığından söz edebiliriz. Lojistik kavramının ve faaliyetlerinin gelişimine en büyük katkıyı tekerleğin buluşu başta olmak üzere bazı önemli buluşlar sağlamıştır. Tekerleğin bulunmasıyla yerleşik yaşama geçiş başlamış ve tarım devrimi olgusu ortaya çıkmıştır. Tarım devrimiyle beraber toplum hayatında barınak yapma, şehircilik anlayışının, kanun/hukuk anlayışının, matematik fikrinin ortaya çıması gibi değişiklikler oluşmuştur. Ayrıca üretilen tarımsal ürünün saklanması, bir başka ürünle takas edilmesi ve başka bir yere nakledilmesi tarım devriminde lojistiğin nasıl kullanıldığını göstermektedir. Cephe savaşı olarak adlandırılan 1. Dünya Savaşı ile birlikte lojistik kavramının ilk olarak askeri alanda kullanıldığını ve tam bir lojistik anlayışının geliştiğini görmekteyiz. 1. ve 2. Dünya savaşları sırasında askeri anlamda lojistik kavramının oluşmaya başlamasıyla taşımanın, stoklamanın ve dağıtımın kontrolü önem kazanmıştır. 2.Dünya Savaşının galibi olan ABD’de artan üretimle birlikte malın tüketiciye ulaştırılması sorunu gündeme gelmiş ve distribütörlük, bayilik, ortak üretim gibi kavramlar ortaya çıkarak lojistik hizmetleri kontrol edilmeye başlanmıştır. Malların yerlerinin değiştirilmesi, istiflenmesi, ambalajlanması ve depoya yüklenmesi gibi faaliyetlerin tümüne elleçleme denir. 1980’li yıllar; taşımacılık düzenlemeleri, bilgisayar teknolojisine giriş ve iletişimde devrim yaratan teknolojik ve politik değişimlerin yaşandığı bir süreç olmuştur. Bu dönemden itibaren işletmeler artık lojistik alanında geleneksel yönetim anlayışından, modern yönetim anlayışına geçmeye başlamışlardır. Bu süreçte lojistik faaliyetlerin merkezileştirilmesi, toplam maliyet yönetimi, süreç optimizasyonu konuları uygulanmaya başlanmış, lojistiğin rekabet avantajı yarattığı, uygulamacılar tarafından kabul edilmiştir. Bilgi teknolojilerinin gelişimi, lojistik faaliyetlerin İnternet aracılığıyla yapılmaya başlanması, B2B ve B2C gibi fikirlerin ortaya çıkması 2000 yılları ve sonrasında gerçekleşmiştir. Özellikle 2000-2010 yılları arasında lojistik ve tedarik zinciri kavramları artık tüm işletmenin başarısına anahtar bir alan olarak tanınmaya başlanmıştır. Savaşı kazanan ülkelerin dünya ticaretini serbestleştirme kararlarının uygulamaya konulması ile GATT (General Agreement on Tariffs and Trade) ve WTO’nun (Dünya Ticaret Örgütü) çalışmalarıyla küresel ticaret başlamıştır. Dolayısıyla 20. yüzyılın son çeyreğinde lojistik hizmet veren ve kontrolünü yapan kuruluşlar öncelikle ABD’de ortaya çıkmıştır.

Lojistik Sistemler

Lojistik sistemi, bir amacı gerçekleştirmek için taşıma sistemleri ile birbirine bağlanmış tesisler kümesinden oluşur. Burada tesisler, malzemelerin işlendiği yani üretimin yapıldığı, stoklandığı, ayrıldığı, satıldığı veya tüketildiği yerlerdir. Daha açık ifade ile tesisler; üretim tesisleri (üretim merkezleri), depolar, dağıtım merkezleri, perakendeci dükkânları vb. gibi tesisleri kapsar. Tesisler aynı zamanda tedarik zinciri olarak da isimlendirilen lojistik ağını oluştururlar. Taşıma sistemleri bu tesisler arasında malzemeyi palet, konteynır, taşıma bantları, kamyon, tır gibi çeşitli taşıma araçları ile hareket ettirirler. Dolayısıyla, bir lojistik sistemin fiziksel yapısı durağan tesisler ve bu tesisler arası taşıma hatlarını kapsar. Bir başka deyişle tesisler ve ulaştırma sistemleri lojistik sistemlerinin ana unsurlarıdır. Bu noktada yüklerin (ürünlerin) taşınması, yüklenmesi ve boşaltılması faaliyetlerini içeren yük elleçleme sistemleri ulaştırma sistemlerinin bir parçasıdır. Yük elleçleme sistemi, bu yönüyle lojistiğin ana faaliyetlerinden birisi olan ulaştırmaya olan bağı ile aynı zamanda lojistik sisteminin de bir parçası olmuştur. Lojistik sisteminin amacı çok basittir: malzeme ve ekipmanları elde etmek ve zamanında ihtiyaç duyulan yerlere makul bir maliyette taşımak. Lojistik sistemi bir işletmenin alt sistemidir. Sistem ise kısaca birbirleriyle etkileşimi olan girdi, dönüşüm ve çıktı gibi temel bileşenlerden oluşan kavramsal veya fiziksel bir varlıktır. Burada girdiler dönüşüm sonucunda çıktı olarak sistemde yer alır ve bu çıktılarda çevre faktörleri de etkilidir. Lojistik sistemlerinin iki genel tipi vardır:

  • Tahsis veya “itme” sistemleri,
  • Talep veya “ çekme” sistemleri.

1. tip sistemde, sistem aşağı doğru hareket ettiğinde, en tepedeki tesis hangi ürünlerin sistemde aşağı doğru hareket edeceğine karar verir. Yani sistem, üzerinde ürünleri “iter”.

2. tip sistemde en alttaki tesis ihtiyaç duyuldukça ürün talep eder, böylece tedarikleri sistem üzerinde “çeker”. Talep/Çekme sistemleri gerçek ihtiyaçlar hakkında mevcut bilgiye dayandığı için teoride tahsis/itme sistemlerinden daha gerçekçi, daha az zarar vermesi avantajına sahiptir.

Talep/çekme sistemlerinin dezavantajı ise bu sistemler sadece gerçek ve doğru bilgiler olduğunda ve en düşük seviyedeki yönetici siparişler için uygun kararı verirse çalışacaktır. Bu nedenle tahsis/itme sistemleri, ihtiyaçlar hakkında gerçek bilgi olmadığı veya yönetim becerilerinin hizmet sistemlerinin üst seviyelerinde yoğunlaştığı zamanlarda daha uygundur. Lojistik sistemlerini tasarlarken iki soru karşımız çıkar.

  • Sipariş kararını kim verecek? Bu kararlara dayanan en az bilgi nedir?
  • Sipariş kararı, ne kadar ve ne zaman sipariş edilmelidir?

Lojistik Süreçler

Lojistik süreçler ürünlerin tedarik edildiği başlangıç noktasından tüketildiği son noktaya kadar yer alan aktarma, depolama, paketleme vb. gibi birçok lojistik faaliyetin gerçekleştirildiği süreçlerdir. Bir anlamda lojistik ağ veya başka bir deyişle tedarik zinciri üzerinde malzemenin hareket ettirilmesi ve depolama işlemlerinin yerine getirilmesidir. Lojistiğin, Tedarik Zincirinin bir alt fonksiyonu olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla lojistik süreçlerin etkin bir şekilde yönetilmesi ile tedarik zincirinde yaratılan değer artacaktır. Lojistik süreçler, üç temel süreci kapsar;

  • Gelen lojistik (tedarik lojistiği): Tedarik lojistiği işletmeye katma değer veren temel faaliyetleri kapsar. Bu süreç tamamen üretim öncesi gerçekleştirilen ve kaynakların üretim hattına taşınmasına hizmet eden bir süreçtir. Tedarik lojistiği fiziksel tedarik olarak da adlandırılmaktadır. Kısaca fiziksel tedarik, üretim/ imalat sektöründe çalışan işletmelerin üretim öncesi gerçekleştirilen ham madde, yarı ürün ve hazır parça temini gibi işlemlerini üretim ortamına taşınmasını kapsayan bir süreçtir. Gelen lojistik olarak da isimlendirilen tedarik lojistiği, şirketin tedarikçileri ile ilgili olarak ham madde ve/veya yarı mamulleri konusundaki rota seçimi, araç, kargo takibi, taşıma, stok muhafazası, teslim alma, sipariş, tedarik, depolama gibi faaliyetleri içerir. Adından da anlaşılacağı üzere bu süreç, üretim öncesi gerçekleşir ve kaynakların üretim hattına iletilmesini sağlar.
  • Malzeme yönetimi: Malzeme yönetimi veya üretim lojistiği ya da literatürde bazen dâhili işlemler olarak geçen süreç; malzemelerin şirket içindeki hareketlerini gerçekleştiren faaliyetleri kapsar ve tedarik lojistiğini tamamlayan bir süreçtir. Tedarik lojistiği ile ham madde, yarı ürün ve hazır parçaların üretim ortamına taşınmasından sonra bunların iş istasyonları ve üre- tim tezgâhlarına taşınması için gerekli elleçleme ve ürün akışını içermektedir. Bu süreçte malzemenin taşıması veya elleçlemesi işletmeye bir katma değer yaratmaz, aksine maliyet oluşturur. Bu yüzden bu süreçte amaçlanan, elleçleme işinin olabildiğince azaltılması hatta yok edilmesidir. Üretim lojistiği malzeme ihtiyaç planlaması ile başlar, planlı siparişler ve satın alma talepleri oluşturulur. Daha sonra üretim siparişi açılır ve üretim için depodan mal çekilir. Üretim ve depoya giriş ile sürecin aşamaları tamamlanmış olur. Üretim lojistiği, üretim sırasında işletme içinde izlenecek olan yol ve zaman haritasıdır ayrıca malzemelerin üretim yerlerinde hazır tutulmasından sorumludur. Üretim lojistiği, tedarik ve dağıtım lojistik süreçleri ile ilişkili olduğundan bu süreçler arasında aynı zamanda köprü işlevi de görür.
  • Fiziksel dağıtım (dağıtım lojistiği): Bu süreçten önce üretim tamamlanmıştır. Ürünler pazara ve müşterilere (son kullanıcılara) ulaştırılmaktadır. Dağıtım lojistiği süreci ürünlerin son kullanıcı/ müşterilere fiziksel olarak teslimi ile ilgilidir.

Taşımacılık, depolama, ambalajlama, elleçleme gibi ürünlerin müşterilere ulaştırılmasına yönelik faaliyetleri kontrol etmektedir. Dolayısıyla bu süreci fiziksel dağıtım olarak tanımlayabiliriz. Müşteri siparişlerinin zaman ve yerinin saptanmasındaki belirsizliklerden dolayı bu süreç kapsamındaki etkinlikleri planlamak ve yönetmek diğer süreçlere göre daha zordur. Bu zorluğunun yanında, lojistik süreçlerin son halkası yani müşteri ile işletme arasında iletişimin kurulduğu aşama olmasından dolayı da çok önemli bir süreçtir.

Fakat günümüzde özellikle geri dönüşüm kavramının dolayısıyla geri dönen ürün akışının önem kazanması ile tersine lojistik de bu üç sürece dâhil olmuştur. Tedarik lojistiği ham madde, yardımcı malzeme gibi girdilerin tedarik kaynaklarından üretim noktalarına kadar akışıyla ilgilenirken, fiziksel dağıtım; bitmiş ürünlerin üretim noktalarından, son alıcı veya tüketicilere kadar iletilmesiyle ilgili etkinlikleri kapsar. Malzeme yönetimi ise işletme içinde gerçekleşen tüm lojistik faaliyetler ile ilgilidir. Erdal ve Çancı (2003)’ya göre bu üç temel süreç fiziksel tedarik, dâhili işlemler ve fiziksel dağıtım olarak isimlendirmişlerdir.

Lojistik Yönetimi

Lojistik Yönetimi; doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yere ulaştırmak amacıyla işletme- de lojistik faaliyetlerin planlanmasını, organize edilmesini, yönetimini, kontrol edilmesini sağlayan, müşteri siparişlerini düzenleyen, ürünlerin depolama, dağıtım ve akışının kontrol eden, değer katan bir yönetim faaliyetidir.

Lojistik Yönetimi Konseyi (CLM); Lojistik yönetimini; müşterilerin gereksinimlerini karşılamak üzere her türlü ürün, hizmet ve bilgi akışının, ham maddenin başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin, etkin ve verimli bir şekilde akış ve depolanmasının sağlanması, kontrol altına alınması ve planlanması süreci olarak tanımlamaktadır. Özetlemek gerekirse lojistik yönetiminde amaç; sistem boyunca ulaştırma ve dağıtımdan ham madde, yarı mamul ve son ürünlerin depolanmasına kadar olan maliyetleri en küçüklemektir. Lojistiğin öneminin artmasıyla lojistik yönetimi kavramının önemi de artmıştır.