MEDENİ HUKUK II - Ünite 3: Borçlar Hukukuna İlişkin Temel Kavramlar ve İlkeler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Borçlar Hukukuna İlişkin Temel Kavramlar ve İlkeler

Giriş

Borçlar Hukuku kişiler arasındaki borç ilişkilerini konu alır. Bir kimsenin (borçlunun) diğerine (alacaklıya) karşı yerine getirmeyi yüklendiği belirli biçimde bir davranışa borç denir. İki taraf arasında kurulan ve taraflardan birine (borçluya) belirli bir biçimde davranışta bulunma (verme, yapma veya yapmama) borcu yükleyen, diğerine (alacaklıya) ise bu borcun yerine getirilmesini isteme (talep) hakkı veren bağa ise borç ilişkisi denir.

Borçlar Hukukunun kaynaklarından ilkini hukuksal işlemden, özellikle sözleşmeden doğan borçlar oluşturur. Hukuksal işlem, belirli bir hukuksal sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıdır. Sözleşme (akit) ise karşılıklı iki tarafı oluşturan kişi ya da kişilerin belirli bir hukuksal sonuca ulaşmak üzere birbirine uyan irade açıklamalarıyla oluşturdukları hukuksal işleme denir.

Borçlar Hukukunun Tanımı, Konusu, Yeri ve Kaynakları

Kişiler arasında borç doğuran bir bağ olarak ortaya çıkan borç ilişkisini ve bu ilişkinin düzenlenmesi işlevi gören hukuk kurallarını inceleme konusu edinen hukuk alanına borçlar hukuku denilmektedir.

Borçlar Hukukunun Yeri

Borçlar hukuku, özel hukukun temel alanı olan medenî hukukun malvarlığı ile ilgili olan dallarından biridir. Gerçekten, borçlar hukuku, ortak noktaları malvarlıksal hakların incelenmesi olan medenî hukukun miras hukuku ve eşya hukuku alanlarıyla birlikte “malvarlığı hukuku” ya da “malvarlığını ilgilendiren hukuk” olarak adlandırılan bir alanın parçasıdır.

Kaynakları

Kaynak sözcüğü, bir uyuşmazlık karşısında yargıcın, bu uyuşmazlık için hukuksal çözümü arayacağı yerin nerede bulunduğu sorusunun yanıtını verir. Borçlar hukukunun yazılı ve yazılı olmayan çeşitli kaynakları vardır. Yazılı kaynaklar denilince hemen Anayasa, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler (KHK), tüzükler ve yönetmelikler akla gelmelidir.

Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler

İrade Özerkliği İlkesi

Her kişi, başkasının etkisi, baskısı, egemenliği altında kalmaksızın, bağımsızca bizzat kişiliğini geliştirebilecek özellikte irade sahibidir. Birey; kendi geleceğini, kendi yazgısını belirleyebilme yetkisi sahibidir.

İlkenin Borçlar Hukukunda Anlamı

Borçlar hukukunda irade özerkliği, kişinin başka kişilerin etkisi olmaksızın bağımsız olarak kararlar alabilmesi ve dilediği borç ilişkisini kurabilmesi demektir.

İlkenin Borçlar Hukukunda Görünüm Biçimleri

  1. Sözleşme özgürlüğü, bireylerin hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içerisinde dilediği sözleşmeyi, dilediği kişiyle, dilediği içerikte, dilediği şekilde kurabilmesi, değiştirebilmesi ve dilediğinde sona erdirebilmesi demektir.
  2. Haksız fiilden sorumluluk ta da irade özerkliği, sorumluluk düşüncesinin kökeninde önemli bir yere sahiptir. Gerçekten, irade özerkliğinde bireyin davranış tercihi kendisine bırakılmıştır.

Nisbîlik İlkesi

Borç ilişkisi sadece tarafları arasında bağlılık yaratır. Başka bir ifadeyle, borç ilişkisinden doğan hak ve borçlar yalnız taraflar arasında ileri sürülebilir, ihlâl edilebilir.

Sorumluluğun Kusura Dayanması (Kusur) İlkesi

Bir kişi, başkasının uğradığı zarardan ancak kusuru varsa sorumlu tutulabilir. Buna kusur ilkesinin olumlu etkisi denmektedir. İlkenin olumsuz etkisi ne göre, bir kişi, kusurlu olmadıkça diğer bir kişinin uğradığı zarardan sorumlu tutulamaz. Borçlar hukukunda haksız fiilden ve sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluklarda kusur ilkesine dayanılmaktadır.

Borçlunun Yerleşim Yerinde İfa İlkesi

Aksine bir hüküm yoksa borç, doğduğu sırada borçlunun yerleşim yeri neredeyse orada ifa edilmelidir.

Borç ve Borç İlişkisi Kavramları

Borcun Anlamları

Borç denildiğinde, gündelik yaşamda ilk olarak bir kimse tarafından diğerine ödenen bir miktar para akla gelir. Borçlar hukukunda buna dar anlamda borç denilmektedir. Gerçekten, bir kimsenin (borçlunun) diğerine (alacaklıya) karşı yerine getirmeyi yüklendiği belirli biçimde bir davranışa da borç denir. Bu ise, geniş anlamda borç olarak adlandırılır.

Borç ve Borç İlişkisi Arasındaki Farklar

Borç ve borç ilişkisi arasında doğum anı, kapsam, devredilebilme ve sona erme açılarından farklar bulunmaktadır. İki kavram öncelikle doğum anı bakımından farklılık arz edebilir. Kural şudur: Aksi sözleşme ile düzenlenmemişse, borç, borç ilişkisi ile aynı anda doğar. Elden işlemlerde, örneğin peşin satışta durum budur. Borç, borç ilişkisinin kurulmasından sonra (devamı sırasında) da doğabilir. Örneğin kira sözleşmesinde, kira parası ödeme borcu böyledir. Borç ve borç ilişkisi kavramları devredilme noktasında da farklılık gösterir. Borç ve borç ilişkisi arasında sona erme nedenleri bakımından da farklılıklar vardır.

Borç İlişkisinin Öğeleri

Bir borç ilişkisi alacaklı, borçlu ve edimden oluşmaktadır.

Borcun Tarafları

Borç ilişkisinin kuruluşuna katılanlara, borcun tarafları denir. Her bir tarafta bir ya da daha fazla kişi bulunabileceği gibi, taraflardan biri ilişki kurulduktan sonra değişebilir. Taraflardan biri alacaklı dır. Diğer taraf ise, borçlu dur.

Borç İlişkisinin Konusu: Edim

Alacaklının borçludan talep etmeye hakkı, borçlunun ise alacaklıya karşı yerine getirmeye yükümlü olduğu belirli bir davranış tarzı na edim denir. Edimin bazı özelliklere sahip olması, bazı nitelikleri taşıması gerekir. Öncelikle edim hukuken korunan bir menfaat (yarar) olmalıdır. Her türlü menfaat edime konu olabilir. Ekonomik (parasal) menfaat ya da manevî menfaat de olabilir.

Borç İlişkisinden Doğan Haklar

Alacaklının bir borç ilişkisinde borçludan talep etmeye yetkili olduğu davranış biçimi akla gelmelidir. Fakat borç ilişkisinden doğan haklar bununla sınırlı değildir. Çünkü borç ilişkisi borçluya da haklar sağlar.

Birincil (Aslî) Hak: Alacak Hakkı

Borç ilişkisi, asıl olarak alacaklıya alacak hakkı verir. Alacak hakkı, borç ilişkisinde alacaklının elde etmek istediği temel menfaat, ulaşmak istediği ilk amaçtır. Diğer bir açıdan alacak hakkı, talep hakkı içermeyen haklardan farklı olarak, içerdiği talep hakkıyla birincil (aslî) haktır.

Bağlı (Fer’i) Haklar

Bir borç ilişkisi, yalnız alacak hakkını içermez; aynı zamanda, alacak hakkının genişlemesine yol açan ya da alacak hakkını güvence (teminat) altına alan farklı haklar da vardır. Bunlar, alacak hakkı ile birlikte doğan, fakat uyuyan, yani alacaklı alacak hakkını olağan yolla elde edemediği ve böylelikle de tatmin edilmediği takdirde kullanılan haklardır.

Yan (Tali) Haklar

Yan hak, sahibine, muhatabıyla arasında bir ilişkinin kuruluşunu, değişimini ya da sona erdirilmesini sağlama yetkisi vermektedir. Bu tür bir hak, kullanılmasıyla meydana gelen etki sayesinde, muhatabına herhangi bir tepki verme, kabul ya da ret etme yetkisi veya yükümlülüğü vermez. Yan haklar, yenilik doğuran haklar , def’i hakları ve yönetim hakları dır.

Borç İlişkisinden Doğan Yükümlülükler

Borç ve yükümlülük (mükellefiyet / ödev) aynı anlamda değildir. Yükümlülük, bir emir ve yasağa uygun davranışta bulunma zorunluluğudur. Borç yükümlülüğü ile külfet adı verilen diğer bir hukuksal yükümlük arasında da fark vardır. Külfet , adeta kişinin kendine karşı borcudur.

Edim (Borç) Yükümlülükleri

İlk (asıl) edim yükümlülükleri, borç ilişkisi doğarken beliren tüm edim yükümlülüklerini ifade etmektedir. Sonraki (tali) edim yükümlülüğü ise , ilk edim yükümlülükleri ifa edilmediğinde alacaklının borçludan bunun yerine isteye(bile)ceği tazminat edimidir. Ayrıca birincil (aslî) edim yükümlülüğü ve yan (tali) edim yükümlülükleri ayırımı da yapılmaktadır.

Davranış Yükümleri (Yan Yükümler)

Yan yükümler ise, muhafaza ve koruma, bildirme ve bilgi verme, tedarik (sağlama), işbirliği yapma gibi birincil edim yükümlülüğünün ifasına hizmet eden ya da onu koruyucu davranış yükümlülükleridir.

Borcun Yaptırımı: Sorumluluk

Kavramsal Belirlemeler

Sorumluluk kavramı iki farklı anlamda kullanılabilmektedir. Bir anlamıyla sorumluluk, sorumlu tutulmanın neden inin, kaynağının ne olduğunu anlatır. İkinci anlamda, borçlunun ne ile sorumlu tutulacağı sorusuna cevap veren - ile sorumluluk tan söz edilmektedir. Bu çerçevede şahıs ile sorumluluk ve mal(varlığı) ile sorumluluk arasında ayırım yapılmaktadır.

Malvarlığı ile Sorumluluk

Borçlu alacaklıya karşı üstlendiği yükümlülüğüne gönüllü (ihtiyarî) olarak uymaz, borcunu ifa etmezse, alacaklının Devlet organları aracılığıyla borçlunun malvarlığına el koyma yetkisine malvarlığı ile sorumluluk denilir.

Sorumluluk Açısından Borçlar

Tam Borçlar

Tam borçlar, yaptırımlı, sorumluluk doğurabilen, dava ve icra yolu ile takip edilebilen borçlardır. Buraya değin açıklananlar böyledir.

Eksik Borçlar

Eksik borçlar, yaptırımsız, sorumluluk doğurmayan, dava ve cebri icra yoluyla takip edilemeyen borçlardır.

Borcun Kaynakları: Birinci Kaynak: Hukuksal İşlemden, Özellikle Sözleşmeden Doğan Borçlar 1

Hukuksal İşlem Kavramı

Hukuksal işlem, belirli bir hukuksal sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda, hukuksal işlemin kurucu öğeleri de denilen irade açıklaması ve hukuksal sonuç olmak üzere iki temel öğe bulunmaktadır.

Hukuksal İşlemin Kurucu Öğeleri

1. İrade açıklaması: İrade, kişinin iç dünyasında kalan bir hukuksal sonuca ulaşma amaç ve isteğidir. 2. Hukuksal sonuç , bireyin iradesinin, dış dünyada hukuken anlamlı bir değişim yapma amacına, hukuksal bir sonuca yönelmesi; bir hukuksal sonuca ulaşmayı amaç edinmesidir.

Geçerlilik Öğeleri

Bütün hukuksal işlemlerde aranacak olan geçerlilik öğeleri, hukuksal işlemin hukuksal işlem ehliyetine sahip olan kişi tarafından yapılması, konusunun hukuka, genel ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmaması, başlangıçta imkânsız olmaması, muvazaalı (danışıklı) olmaması ve irade sakatlığının bulunmamasıdır.

Etkinlik Öğeleri

Kimi işlemlerde kurucu ve geçerlilik öğeleri dışında ek öğeler yer alabilir. Bunlara tamamlayıcı ya da etkinlik öğeleri adı verilir.

Hukuksal İşlemin Öğelerinin Eksikliğinde Yaptırım

Yokluk

Hiç ya da birine karşılık diğer tarafın irade açıklamasının bulunmadığı bir durumda, sözleşme yok hükmündedir.

Kesin Hükümsüzlük (Butlan)

1. Sözleşme serbestisinin sınırlarının aşılması halinde, sözleşme kesin hükümsüzlük yaptırımı ile geçersiz kalır. 2. Kesin hükümsüzlük, hukuksal işlemin kanunun öngördüğü geçerlilik öğelerinin kanunun öngördüğü nitelikte olmaması haline bağlanan sonuçtur. 3. Kesin hükümsüzlük konusunda tam ve kısmî kesin hükümsüzlük ayırımı yapıla gelmektedir. Bu ayırımda tam kesin hükümsüzlük buraya kadar açıklanan kesin hükümsüzlük halini ifade eder. Kısmî kesin hükümsüzlük ise, bir hukuksal işlemi tamamıyla değil kısmen hükümsüz kılma halini ifade etmektedir. 4. Muvazaalı (danışıklı) olma durumu dışındaki kesin hükümsüzlük hallerinde, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle zarar gören taraf, bundan dolayı tazminat isteyebilir.

İptal (Edilebilirlik)

Hukuksal işlemin kurucu öğeleri var, fakat kimi geçerlilik öğelerindeki eksiklik dolayısıyla işlemde sakatlık bulunmakta ise iptal edilebilirlik söz konusu olmaktadır.

Eksiklik

Eksiklik, tek taraflı bağlamazlık ya da askıda hükümsüzlük hali olarak ifade edilebilmektedir.

Eksiklik sebebi ortadan kalkar, söz gelişi onama iradesi açıklanırsa, işlem baştan itibaren hüküm ve sonuç doğurur.

Hukuksal İşlemin Türleri

Hukuksal işlem, kural olarak, hukuksal sonuçlarını onu yapan kişi ya da kişiler hayatta olduğu zaman doğurur. İşlemi yapanların sağlığında hüküm ve sonuç doğuran işlemlere sağlararası hukuksal işlemler denmektedir. Ölüme bağlı işlemler ise, işlemi yapanın ölümü üzerine hüküm ve sonuç doğuran işlemlerdir.

Bir Hukuksal İşlem Türü Olarak Sözleşme

Sözleşme ( akit ) karşılıklı iki tarafı oluşturan kişi ya da kişilerin belirli bir hukuksal sonuca ulaşmak üzere birbirine uyan irade açıklamalarıyla oluşturdukları hukuksal işleme denir.

Sözleşme Türleri

Borçlu Taraf Sayısı Açısından Sözleşmelerin Türleri

1. Borç yüklenen taraf sayısına göre sözleşmeler, tek tarafa borç yükleyenler ve iki tarafa borç yükleyenler olmak üzere ikiye ayrılır. 2. Her iki tarafı için de karşılıklı borç yükleyen sözleşmelere iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler adı verilir. 3. Sözleşmenin niteliği gereği tarafların her birinin edimi diğer tarafın ediminin tam karşılığını oluşturmakta ise tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler den söz edilir. 4. Taraflardan birinin edimini ifa etmesinin sonucu olarak diğer taraf için de edim (borç) yükümlülüğünün doğduğu sözleşmeler ise eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olarak adlandırılır.

Sözleşmenin Öğeleri

Öneri (İcap)

Bir sözleşmenin meydana gelebilmesi için gerekli olan iki irade açıklamasından zaman itibariyle ilk önce yapılana öneri (icap) adı verilmektedir.

Kabul

Kabul, önerenin yapmış olduğu öneriye kabulcünün verdiği olumlu cevaptır. Yani kabulcünün kendisine yapılmış olan öneriyle tamamen uygun ve onu onaylar nitelikte tek taraflı ve varması gerekli irade açıklamasıdır.

Taraf İradelerinin Uyuşması

Sözleşmenin kurulması için taraf iradelerinin uyuşması gerekir, uyuşma yoksa sözleşme de yok hükmündedir. Objektif esaslı öğeler, bir sözleşmeye niteliğini (adını) veren, o sözleşme için asgarî zorunlu içeriği oluşturan öğelerdir. Sübjektif noktalar , esas itibariyle sözleşmenin yan noktalar ıdır.

Sözleşmenin Kuruluş ve Hüküm ve Sonuçlarını Doğurma Anı

1. Süreli öneri , önereni süre sonuna dek bağlar. 2. Hazırlar arasında süresiz önerilerde , muhatap bu öneriyi, gecikmeksizin kabul ettiğini karşı tarafa bildirdiği anda sözleşme kurulur ve o andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurmağa başlar. 3. Hazır olmayanlar arasında süreli öneride kabul haberi, süre dolmadan önerene varmalıdır. Kabul haberinin önerene ulaşmasıyla sözleşme kurulur. 4. Hazır olmayanlar arasında süresiz öneri de kabul haberi, önerenin bağlı kalma süresi içerisinde önerene ulaşması halinde sözleşme kurulur.