MEDENİ USUL HUKUKU - Ünite 9: Geçici Hukuki Korumalar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 9: Geçici Hukuki Korumalar

Genel Olarak

Medeni usul hukukunun amacı, mahkeme önüne gelen dava ve taleplerin hukuka uygun ve akılcı bir yöntemle karara bağlanmasını sağlayarak maddi hukukun taraflara sağladığı subjektif hakların gerçekleştirilmesidir. Subjektif hakların mahkemeler aracılığıyla gerçekleştirilmesi, hakkı ihlal edilen ve tehlikede olan kişilerin mahkemede dava açması ile mümkün olabilir. Mahkemenin bu dava hakkında yürüteceği yargılamada, taraflar arasında eşitliğin sağlanması, uyuşmazlığın hüküm verilecek derecede aydınlanabilmesi için belirli zamanın geçirilmesini gerektirmektedir. Bu süre zarfında dava konusu hakkın veya şeyin zarar görmesi, kaçırılması, bir başkasına devredilmesi, yok olması gibi tehlikelerin gerçekleşme olasılığı bulunduğundan, hukuki koruma talebinin konusu olan hak ve şeylerin güvence altına alınması için geçici hukuki koruma tedbirlerinden yararlanılmaktadır.

Geçici hukuki korumalar, davadan farklı olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığı geleceğe yönelik olarak ve nihai şekilde sona erdirmezler.

Geçici hukuki korumaların ortak ve belirgin özellikleri aşağıdaki şekildedir:

  • Mahkemelerden talep edilebilir ve ancak mahkemelerce karar verilebilir.
  • Sağladığı hukuki koruma geçici olup, dava ile talep edilen menfaati güvence altına almaya yöneliktir.
  • Geçici hukuki koruma kararı verilmesini gerektiren koşulların yaklaşık olarak ispat edilmesi yeterlidir.
  • Karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verilebilir.
  • Geçici hukuki korumanın doğası gereği, tedbir kararının en kısa sürede alınabilmesi ve uygulanabilmesi gerekir.

Geçici hukuki koruma, asıl hukuki korumanın sağlanmasını ve icra edilmesini güvence altına alan tedbirlerin genel adıdır.

İhtiyati Tedbir

Geçici hukuki koruma daha genel bir kavram olup, ihtiyati tedbiri de kapsamaktadır.

İhtiyati tedbir, mahkeme tarafından asıl hukuki korunma talebi hakkında kesin hüküm verilinceye kadar devam eden, tarafların durumlarında ya da dava konusu hak veya şeyde meydana gelebilecek zararları önleme amacına hizmet eden, geçici nitelikte bir hukuki korumadır.

İhtiyati tedbirler, amaçları bakımından, teminat, eda ve düzenleme amaçlı tedbirler şeklinde üç ana gruba ayrılır.

  • Teminat amaçlı ihtiyati tedbirlerde, hukuki korunma talebine konu olan hakkın icrası güvence altına alınır.
  • Eda amaçlı ihtiyati tedbirlerde hukuki korunma talebine konu olan hakkın geçici olarak gerçekleştirilmesi söz konusudur.
  • Düzenleme amaçlı ihtiyati tedbirlerde ise, hukuki korunma talebinin konusu olan hukuki ilişkinin geçici olarak düzenlenmesi amaçlanır.

İhtiyati tedbirin şartları Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için;

  • İhtiyati tedbir talebine konu olan bir hakkın mevcut olması,
  • Bu hakkı veya hakka konu olan şeyi tedbirden korumayı gerekli kılan sebeplerin bulunması,
  • Tedbir talep eden tarafın, kural olarak, karşı tarafın veya üçüncü kişilerin muhtemel zararlarını karşılamak için teminat göstermesi gerekir.

İhtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu olan (şey) hakkında verilebilir.

İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi için gerekli başka bir şart, ihtiyati tedbir sebeplerinin bulunmasıdır. Genel ihtiyati tedbir sebepleri;

  • Hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,
  • Hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesi,
  • Gecikme sebebi ile bir sakıncanın ya da ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunmasıdır.

Mahkemeden ihtiyati tedbir talep eden taraf, bu sebeplerden en az birinin somut olayda mevcut olduğunu, talebinde beyan etmelidir.

İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, tedbir talep eden taraf, kural olarak ileride haksız çıkması halinde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin ihtiyati tedbir nedeniyle uğrayacakları muhtemel zararları karşılamak üzere teminat göstermek zorundadır.

İhtiyati tedbir henüz dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilebilir. İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise, ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir.

Eğer şartları oluşmuşsa, istinaf incelemesini yürüten bölge adliye mahkemesinden de ihtiyati tedbir talep edilebilir.

Mahkeme, ihtiyati tedbir talebi hakkında, karşı tarafı dinledikten sonra verebileceği gibi, talepte bulunanın haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan durumlarda, karşı tarafı dinlemeden de tedbir kararı verebilir.

Kanuna göre, ihtiyati tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi, tedbir kararı verilebilmesi için yeterlidir.

Mahkeme ihtiyati tedbir talebi hakkında ya tedbir talebinin reddine veya şartları oluşmuşsa kabulüne karar verebilir. İhtiyati tedbirin şartları mevcut değilse, mahkeme tedbir talebinin reddine karar verir.

İhtiyati tedbir kararının içeriği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.391/2’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre, kararda ihtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı; tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği; talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılmalıdır.

Tedbir kararının uygulanmasının talep edildiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde, tedbire konu olan hak veya şey hakkındaki asıl davanın açılması gerekir. Aksi takdirde, tedbir kararı herhangi bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın kendiliğinden kalkar.

Tedbir kararının uygulanması talebi, kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesine yöneltilmelidir. İstisnai olarak, mahkeme, yazı işleri müdürünü de tedbir kararının uygulanması için görevlendirilebilir.

İhtiyati tedbir kararının uygulanması için, gerekirse zor kullanılabilir.

Dava açılmasından önce ihtiyati tedbir kararı verilmişse, tedbir talep edenin, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasının açmasını; dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibraz etmesini ve karşılığında bir belge almasını bir zorunluluk olarak düzenlemiştir. Mahkemeden tedbir kararı alan taraf, bu zorunluluğun gereğini yerine getirmediği takdirde, tedbir kendiliğinden kalkar.

Dava açmadan önce tedbir kararı alan taraf, bu tedbirin dava hakkında kesin hüküm verilinceye kadar ayakta kalmasını istiyorsa, iki haftalık kesin süre içinde esas hakkındaki davasını açmak zorundadır.

İhtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı kanun yoluna başvurulabilir.

İhtiyati tedbir talebi kabul edilirse, ihtiyati tedbirin iptal edilmesi, kaldırılması veya değiştirilmesini isteyen taraf veya ilgili, ihtiyati tedbir kararına karşı farklı yollara başvurabilir. Bunlar;

  • İhtiyati tedbir kararına itiraz,
  • Teminat karşılığı ihtiyati tedbirin değiştirilmesi ve kaldırılması talebi,
  • Durum şartlarının değişmesi nedeni ile ihtiyati tedbirin kaldırılması talebi şeklinde sıralayabiliriz.

İtiraz yoluna, aleyhine tedbir kararı verilen taraf başvurabilir. Ayrıca, ihtiyati tedbir kararının uygulanması nedeniyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de tedbir kararına itiraz edebilirler.

İtiraz süresi bir hafta olup, süre ihtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunmuşsa tedbirin uygulanmasından itibaren, hazır bulunmamışsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Üçüncü kişi itiraz yoluna başvuracaksa, süre üçüncü kişinin tedbiri öğrenmesinden itibaren işlemeye başlar. İtiraz tedbir kararını veren mahkemeye yapılmalıdır. İtiraz dilekçeyle yapılmalıdır. İtirazda bulunan taraf, itiraz sebeplerini göstermeli ve itirazının dayandığı tüm delilleri dilekçesinde eklemelidir.

Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf veya hakkında tedbir kararı uygulanan herhangi bir kişi, mahkemece uygun görülecek bir teminat gösterirse, mahkeme talep üzerine tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilir. Gösterilecek teminatın türü ve miktarı mahkeme tarafından belirlenir.

Bazı durumlarda ise, tedbir kararının verildiği andaki durum ve koşulların daha sonra değişmesi veya ortadan kalkması nedeni ile, talep üzerine, teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir değiştirebilir veya kaldırılabilir. Tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması gerekip gerekmediğini, ihtiyati tedbir kararını veren mahkeme takdir edecektir.

Durum ve koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi kararına karşı kanun yoluna başvurulamaz.

Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf veya ihtiyati tedbirden menfaati etkilenen üçüncü kişi haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğradığı zararların tazmin edilmesini talep edebilir.

Lehine tedbir kararı verilen tarafın tazminata mahkûm edilebilmesi için gerekli şartlar aşağıdaki şekildedir:

  • İhtiyati tedbir haksız olmalıdır. İhtiyati tedbirin haksız sayılması için;
  • İhtiyati tedbir talebinde bulunduğu an itibariyle, haksız olduğunun anlaşılması,
  • İhtiyati tedbirin gerekleri süresi içinde yerine getirilmediğinden, tedbirin kendiliğinden kalkması,
  • Ya da tedbirin itiraz üzerine kaldırılmış olması gerekir,
  • Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle bir zarar doğurmuş olmalıdır,
  • Haksız ihtiyati tedbir ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır,
  • Kural olarak tedbir kararı icra edilmiş olmalıdır. Ancak ihtiyati tedbir nedeni ile tazminat talep edilebilmesi için, tedbirin uygulanması şart değildir.

Tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılmalıdır. Tazminat davası açma hakkı, bir yıllık zaman aşımı süresi ile sınırlandırılmıştır.

Bir yıllık süre, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren işlemeye başlar.

Tazminat davasına bakan mahkeme davayı haklı bulursa, davalıyı tazminat ödemeye mahkûm eder.

Delil Tespiti

Delil tespiti, uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan delillerin bazı durumlarda zamanından önce toplanarak güvence altına alınmasını sağlamaya hizmet etmektedir. Bu yönüyle, ihtiyati tedbirden farklı olarak dava ile talep edilen hak veya malın değil, bu davanın aydınlanması için gerekli olan delillerin korunması için öngörülmüş bir tedbirdir. Delil tespiti burada da anlatıldığı gibi bir geçici hukuki koruma olup, tespit davası ile karıştırılmamalıdır.

Delil tespiti noterlerden tarafından icra edilen tespit işlemlerinden de farklıdır. Noterlik Kanunu m.61’e göre ‘Noterler bir şeyin veya bir yerin hal ve şeklini, kıymetini, ilgili şahısların kimlik ve ifadelerini tespit ederler ve davet edildiklerinde piyango ve özel kuruluşların kura, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak durumu belgelendirirler.’

Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, taraflar görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş veya ileride açılacak bir davada ileri sürülecek olan bir vakıanın tespiti amacıyla, mahkemeden, keşif yapılmasını, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını veya tanık ifadelerinin alınmasını talep edebilirler. Buna göre, henüz inceleme sırası gelmemiş olan delillerin tespiti talep edilebilir. Tahkikat içinde delilin inceleme sırası gelmişse, artık delilin tespitinden değil, delil incelemesinden söz edilir.

Dava açılmadan önceki delil tespitleri, asıl davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme veya sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılabilir. Asıl dava daha sonra görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesinde açılmış olsa dahi, bu davada, daha önce delil tespiti yapan sulh hukuk mahkemesinin görevsiz ve yetkisiz olduğu ileri sürülemez.

Delil tespiti, dilekçeyle talep edilmelidir. Talepte bulunan, dilekçesinde;

  • Tespiti istenen vakıaları,
  • Tanıklara veya bilirkişilere sorulmasını istediği soruları,
  • Delillerin kaybolacağı veya gösterilmesinde zorlukla karşılaşılacağı kuşkusunu uyandıran sebepleri,
  • Aleyhine delil tespiti talep edilen kişinin adı, soyadı ve adres bilgilerini belirtmelidir. Eğer bu bilgiler tespit edilemiyorsa, delil tespiti talebi yinede geçerlidir.

Delil tespitinde gerekli işlemlerin yapılması için delil tespiti talep edenin tespit için gerekli gider avansını mahkeme veznesine ödemelidir, ödenmediği takdirde gerekli işlemler yapılamaz.

Mahkeme delil tespiti talebini haklı bulursa, tespit kararını, nasıl ve ne zaman yapılacağını, tespitin icrası sırasında karşı tarafın da hazır bulunabileceğini, varsa itirazlarını bir hafta içinde bildirmesi gerektiğini, delil tespiti dilekçesiyle birlikte aleyhine delil tespiti talep edilen taraf tebliğ eder. Delil tespitinde kural, tespit talebi ve delil tespitine ilişkin diğer bilgiler hakkında karşı tarafın bilgilendirilmesidir. Ancak talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunlu ise, karşı taraf bilgilendirilmeden de delil tespiti gerçekleştirilebilir.

Diğer Geçici Hukuki Korumalar

Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ‘geçici hukuki korumalar’ başlığı altında ‘ihtiyati tedbir’ ve ‘delil tespiti’ni ayrıntılı olarak düzenlemekle birlikte, bu tedbirler dışında kalan diğer geçici hukuki korumalar bakımından ise, özel kanunlarındaki hükümlerin geçerli olacağını belirtmiş ve örnek mahiyetinde bazı geçici hukuki koruma türlerini saymıştır. Buna göre, mahkeme gerektiğinde, uyuşmazlık konusu mal ve haklarla ilgili defter tutulması veya mühürleme işlemi gibi diğer tedbirlere de karar verebilir.