MEDYA HUKUKU - Ünite 3: Radyo ve Televizyon Yayıncılığı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Radyo ve Televizyon Yayıncılığı

Radyo-Televizyon Yayıncılığı

Tarihsel Gelişim: Ülkemizde ilk kez 1927 yılında bir Fransız şirketi tarafından Ankara ve İstanbul’da başlatılan radyo yayını, Telsiz-Telefon Türk Anonim Şirketi tarafından 1936 yılına kadar yürütülmüş, 1936 yılında ise PTT’ye devredilmiştir. 1940 yılında kurulan Matbuat Umum Müdürlüğü radyo yayınlarını devralmış ve bu görevi 1943 yılında kurulan Basın-Yayın Umum Müdürlüğü’ne devrede kadar sürdürmüştür. 1949 yılında ise bu kuruluş, Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü adını almıştır.

Ülkemizde televizyon yayınları ise ilk kez 1968’de Türkiye Radyo Televizyon Kurumu eliyle başlamış ve 1990 tarihine kadar devlet tekelinde kalmıştır. 1990 tarihinde ilk özel televizyon kanalı kurulmuştur.

Türkiye’de Radyo ve Televizyon Yayıncılığı İle İlgili Yasal Düzenlemeler

1961 Anayasası: Radyo ve televizyon yayınları üzerinde devlet tekeli vardır. Bu tekel 1961 Anayasası’nın 121. maddesinde açıkça ifade edilmektedir. Yine aynı maddenin verdiği yetki üzerine 1963 tarihli 359 Türkiye Radyo Televizyon Kurumu kanunuyla kurum yayın tekeli ile donatılmıştır.

1982 Anayasası: 1993 değişikliğinden önceki 133. maddesi radyo ve televizyon yayınlarını devlet tekeline almıştır. 1993 yılında Anayasa’nın 133. maddesi değiştirilerek devletin radyo ve televizyon yayıncılığı üzerindeki tekeli kaldırılmıştır.

2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu: 359 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Kanunu’nu yürürlükten kaldırmıştır. Yeni bir kurum olarak Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu düzenlenmiştir. Kanun, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalga yoluyla yurt içine ve yurt dışına yapılan radyodifüzyon ve televizyon yayınları ile ilgili tüm esasları düzenlemeyi amaçlamıştır.

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun: 1990 yılında yurtdışındaki vericiler kullanılarak özel televizyonların yayın yapmasıyla oluşan fili durum karşısında kanun koyucu önce Anayasa’nın 133. maddesini değiştirmiş ardından da söz konusu kanun çıkarılarak fiili durum yasal zeminde karşılanmıştır. Bu kanunun amacı, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi, ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Yeni Radyo ve Televizyon Yayın Düzeni

2011’de yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanun’un amacı 1. Maddesinde şu şekilde belirtilmiştir: ““... Radyo televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, medya hizmet sağlayıcılarının idari, mali ve teknik yapıları ve yükümlülükleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun kuruluşu, teşkilatı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir”

Kanunun 2. maddesine göre, ister özel ister kamusal, tüm radyo televizyon kuruluş ve yayınları ile isteğe bağlı yayın hizmetleri bu kanunun yetki alanı içerisindedir.

İletişim hizmetleri alanındaki değişiklikler üzerine kanun iki ana kavram üzerine oturtulmuştur bunlar:

  • Bir program akışı çerçevesinde sunulan radyo ve televizyon yayın hizmetleri,
  • Programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve münferit isteği üzerine medya hizmet sağlayıcı tarafından düzenlenmiş bir program kataloğuna bağlı olarak izlendiği veya dinlendiği isteğe bağlı yayın hizmetleridir.

Anayasa’nın 133. ve 26. maddeleri uyarınca radyo televizyon yayıncılığında izin ve lisans sistemi söz konusudur.

Bu rejim içinde tüm radyo televizyon yayıncılığı bir merkezi denetim sistemine bağlanmıştır. Bu denetim ve kanunun getirdiği yükümlülüklere uyulmadığı, izin koşullarının ihlal edildiği, yayın ilkelerine uyulmadığı durumlarda yaptırım uygulama yetkisi, kanunla kurulmuş olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na aittir.

Kapsam: Kanun, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi ve AB Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesinde yer alan kaynak ülke kıstasını esas alarak bir medya hizmet sağlayıcı üzerinde sadece tek bir devletin yargı yetkisi bulunması gerektiğini kabul etmektedir. Bu bağlamda kanunun 2. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında hangi medya hizmet sağlayıcılarının Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı yetkisine tabi olduğu düzenlenmektedir. Aşağıda verilen örnekler kapsama ilişkin ifadelerin tamamını kapsamamaktadır.

  • Medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması ve yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların Türkiye sınırları içinde alınıyor olması durumunda Türkiye’de yerleşik kabul edilir.
  • Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücü her iki ülkede de bulunmakla birlikte, hangi ülkede daha yoğun olarak çalışıldığının tespit edilemediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin bulunduğu ülkede yerleşik kabul edilir.
  • Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının, her iki ülkede de yoğun olarak faaliyet göstermediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, faaliyetine Türkiye’de daha önce başlamış olması ve Türkiye ekonomisi ile istikrarlı ve etkili bir bağlantısının bulunması hâlinde Türkiye’de yerleşik kabul edilir.
  • İkinci fıkra hükümlerinin uygulanamadığı durumlarda ise: Türkiye sınırları içinde  konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanan medya hizmet sağlayıcılar, Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanmamalarına rağmen, Türkiye’ye ait uydular üzerinde kapasite kullanan medya hizmet sağlayıcılar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında kabul edileceklerdir.

Yeniden İletim: Yeniden iletim bir medya hizmet sağlayıcı tarafından sunulan yayın hizmetinin bütününün veya büyük bir bölümünün, kullanılan teknik araç ne olursa olsun alınmasını ve eş zamanlı olarak değişiklik yapılmadan iletilmesini ifade etmektedir. Kanun’un 4. maddesine göre yayın hizmetlerinin alımı ve yeniden iletimi serbest olmakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu sözleşmelerin ilgili hükümleri çerçevesinde sınırlandırılabilmesi mümkündür. Kanun bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşun aynı yayın hizmetini, kablo, uydu ve karasal gibi farklı ortamlardan değişiklik yapmaksızın eş zamanlı olarak iletmesini yeniden iletim saymamıştır. Bu durum Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi ile de uyumludur.

Medya Hizmet Sağlayıcının Bağımsızlığı ve Sorumluluğu: Kanunun 3. maddesinin 1. bendi uyarınca medya hizmet sağlayıcı, radyo televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişidir.

Kanunun 6. maddesi ise medya hizmet sağlayıcının bağımsızlığı ve sorumluluğuna ilişkin genel esasları belirlemiştir. Aşağıda bu esaslara ilişkin bazı örnekler sıralanmıştır.

  • Yayın hizmetlerinin içeriğine ve yayınlanmasına önceden müdahale edilemez ve yayınların içeriği önceden denetlenemez.
  • Bu Kanunda, diğer kanunlarda ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası mevzuatta yer alan hükümler ile Üst Kurul tarafından bu hükümlerin uygulanmasına yönelik yürürlüğe konulan düzenleyici işlemler müdahale sayılmaz.
  • Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerinin kendileri, hisse sahipleri ve üçüncü derece dâhil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile bir başka gerçek ve tüzel kişinin haksız çıkarları doğrultusunda kullanılmamasını sağlamak zorundadır.
  • Medya hizmet sağlayıcılar, sinematografik eserleri hak sahibiyle anlaşılan süre dışında yayınlayamaz.

Basın hürriyetinin me medya çoğulculuğunun sağlanması bağlamında hiçbir makam ya da merci yayın hizmetinin seçimi ve sunumunda medya hizmet sağlayıcısına baskı yapamaz. Yayınların önceden denetlenmesi yani sansür yasaktır. Buna karşılık medya hizmet sağlayıcı sahip olduğu imkânları kendi çıkarları doğrultusunda kullanamaz.

Özel Yayıncılık Kuruluşları

Özel yayıncılık kuruluşları çoğunlukla kar amacıyla yayın faaliyeti yürüten ticari işletmelerdir. Reklam ve sponsorluk gelirleri bu kuruluşların başlıca gelir kaynağıdır. Bu yayıncıların faaliyetleri kamu yararı amacıyla sınırlanmakta ve hem yapıları hem de yayınların içerikleri açısından bazı kurallara tabi kılınmaktadırlar. Bu kuralların en önemlileri ise tekelleşmenin önlenmesi ve iletişim araçlarının toplumun her kesimine ulaşmasına imkan veren kurallardır.

Kuruluş Aşamasında Koşullar: Özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşların şirket yapıları ve hisse oranları ile ilgili uymaları gereken koşullar 6112 sayılı Kanun’un 19. maddesinde belirlenmiştir.

Yükümlülükler: Medya hizmet sağlayıcıların yükümlülükleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Hisse devirleri, şirket birleşme ve devralmaları Üst Kurul’a bildirilmelidir.
  • Hizmet sağlayıcı, işleyicinin veya dinleyicinin hizmet sağlayıcı hakkına bilgi sahibi olmasını sağlamak için logo ve çağrı işareti kullanmak zorundadır.
  • Özdenetim amacıyla izleyici temsilcileri görevlendirilmelidir.
  • Medya hizmet sağlayıcıların haberle ilgili birimlerinde Üst Kurul’ca belirlenecek sayıdan az olmamak üzere basın kartlı personelin çalışmalıdır.
  • Çocuk ve gençlerin televizyon yayınlarının zararlı etkilerinden korunmaları amacıyla koruyucu sembol sistemi uygulanmalıdır.
  • Yayın kayıtlarının bir yıl süre ile saklanması zorunludur.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleri sektörünü düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulmuş olan, idarî ve malî özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğindeki kuruluştur.

Kuruluşu: En az dört yıllık yükseköğrenim görmüş, meslekleriyle ilgili konularda kamu kurum ve kuruluşları veya özel kuruluşlarda en az on yıl süreyle görev yapmış mesleki açıdan yeterli bilgiye, deneyime ve Devlet memuru olmasına engel olmayan, otuz yaşını doldurmuş kişiler arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce seçilen dokuz üyeden oluşur. Görev süreleri altı yıldır. Kurul başkanı ve başkan vekili Üst Kurul üyelerince kendi aralarında seçilmekte olup, görev süreleri iki yıldır. Üst Kurul, Hükümet ile olan ilişkilerini Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği bir Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan aracılığıyla yürütür.

Görevleri: Kurulun görevleri arasında öne çıkanlar şu şekilde sıralanabilir.

  • Yayın hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğünün, Rekabet Kurumunun görev ve yetkileri saklı kalmak kaydıyla rekabet ortamının ve çoğulculuğun güvence altına alınması ve kamu menfaatinin korunması amacıyla gerekli tedbirleri almak.
  • Yayın lisansları gerekli idari, mali ve teknik şartları belirlemek ve şartları sağlayanlara yayın lisansı vermek, denetlemek ve gerektiğinde iptal etmek.
  • Medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinde yer verecekleri koruyucu sembol sistemi ile ilgili usul ve esasları belirlemek.
  • Medya hizmet sağlayıcılarının sunduğu yayın hizmetlerinde mevzuata aykırılık tespit edilmesi veya yayın lisansı şartlarına uyulmaması halinde gerekli müeyyideleri uygulamak.
  • Yayın hizmetlerinin izlenme ve dinlenme oranı ölçümlerinin yapılmasına ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu usul ve esaslara uymayan şirket ve kuruluşlara uygulanacak müeyyideleri belirlemek.
  • Mevzuatla belirtilen diğer görevleri yerine getirmek

Yayınların Düzeni

Kamu ya da sektör ayrımı olmaksızın tüm kuruluşlar yasada öngörülen yayın ilkelerine uymak durumundadırlar.

Yayın İlkeleri: Bu ilkeler Kanun’un 8. maddesinde sayılmıştır. Bir örnek olması amacıyla seçilmiş bazı ilkeler aşağıdadır.

  • Yayınlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz.
  • Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.
  • İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,
  • Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz
  • Soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz.
  • Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez.
  • Siyasi partiler ve demokratik gruplar ile ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz.
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.

Bu ilkeler örnek olarak seçilmiştir, ilkelerin tamamı kitabınızda mevcuttur.

Olağanüstü Dönemlerde Yayınlar: Böyle bir durum söz konusu olduğunda yasalara uyulmak kaydıyla yetkili makamlarca yayın yasağı konulabilmektedir ya da bazı yayınlar zorunlu kılınabilmektedir; ama hiçbir şekilde yayınlar önceden denetlenemez ve yayın yasaklarına ya da zorunlu yayınlara ilişkin kararlara karşı yargı yolu açıktır.

Ticari İletişim

Reklam, tele alışveriş, program desteklenmesi ve ürün yerleştirme gibi faaliyetleri kapsar. Kanun’un 9. maddesi uyarınca Ticari iletişim, yayın hizmetinin diğer unsurlarından açıkça ayırt edilebilir olmalıdır. Bilinçaltı teknikleri gibi tekniklere başvurulamaz. Adalet, hakkaniyet ve dürüstlük ilkelerine aykırı olamaz. Bunun yanında çocuk ve kadınlara ilişkin koruyucu hükümler de mevcuttur.

Kanun’un 10. maddesi ise radyo televizyon reklamları ile tele alışverişi düzenlemiştir. Madde, reklam kuşağı konusunda ayrıntılı düzenleme yapmamış, program bütünlüğü gereğinden fazla engellenmediği sürece yayıncıya esneklik tanımıştır. Tele alışveriş kuşakları içinse saatlik kısıtlamalar konulmuştur.

Belirli Ürünlerin Ticari İletişimi: Radyo ve televizyon yayınlarında bazı ürünlerin ticari iletişimi yasaktır. Bu ürünler 11. maddede sıralanmıştır.

Program Desteklenmesi: Yayın hizmetinin sağlanması ile bağlantısı bulunmayan gerçek veya tüzel kişilerin isim, marka, ayırmaç, faaliyet ürün vb. tanıtımı yapmak amacıyla programlara yaptığı her türlü katkıyı ifade eder. Program desteklenmesinin medya hizmet sağlayıcının editoryal bağımsızlığın etkilemesine izin verilemez.

Ürün Yerleştirme: Bir ürün, hizmet veya ticari markanın, ücret veya benzeri bir karşılıkla program içine dâhil edilmesidir. Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiştir. Ürün yerleştirme söz konusu olduğunda izleyici bu hususta bilgilendirilmelidir.

Yayın Hizmet İçeriği

Kanunun 14. Maddesinde düzenlenmiştir. Yayın hizmetlerinde genel ve tematik olmak üzere iki ana içerik grubu mevcuttur. Yayın türü lisans başvurusu esnasında Üst Kurul’a yazılı olarak bildirilir.

Yaptırımlar

İdari Yaptırımlar: Kanunda belirtilen esaslara ve yayın ilkelerine aykırı yayın yapanlar hakkında idari yaptırım uygulanır. Yaptırımın ihlalin şiddeti ile orantılı olması gerekmektedir. Yaptırımlar para cezası, yayın durdurma ve lisansın iptali şeklindedir. İdari yaptırımlar kanunun 32. maddesinde düzenlenmektedir.

Adli Yaptırımlar: Kanunun 33. maddesi bu konuyu düzenlemiştir. Kanunda belirtilen fiillerin işlenmesi durumunda adli para cezası verilmesi hükme bağlanmıştır.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu

1964 yılında özerk bir kamu tüzel kişiliği olarak kurulmuş ardından 1972’deki anayasa değişiklikleri ile bağımsız statü sahibi kılınmıştır. 9 Temmuz 2018 tarihli 30473 sayılı 3. Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 95. Maddesi ile değiştirilmiş olan madde metni hali ile 2954 sayılı Kanunun amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesine ve özerkliği ve tarafsızlığı Anayasada hükme bağlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun Kuruluş ve Teşkilatı: 9 Temmuz 2018 tarihli 30473 sayılı 3. Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 95. Maddesi ile kaldırılmadan önceki hali ile şu şekildeydi:

“... Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu’nun kısa adı TRT’dir; merkezi Ankara’dadır. Kurum hakkında kamu iktisadi kuruluşlarına uygulanan genel hükümler uygulanır. TRT, Hükümet ile ilişkilerini Başbakan aracılığıyla yürütür.” Ancak anılan KHK ile 8. Madde yürürlükten kaldırılmıştır.

Teşkilat yapısındaki yeni düzenlemelerle, Yönetim Kurulu, TRT’nin amaçlarına uygun olmak şartıyla, özel hukuk hükümlerine tabi şirket kurabilir, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerle ortaklıklar kurabilir, satın alabilir.

Yeni düzenlemeyle, Yönetim Kurulu üyelerine verilecek ücretler Cumhurbaşkanınca tespit edilir. TRT Genel Müdürüne en yüksek devlet memurunun aldığı aylık veya sözleşme ücreti ödenir.

TRT Kurumunun Yayın Esasları

Kurumun kanununun 5. maddesi TRT’nin genel yayın esaslarını belirlemiştir. Aşağıda bu esaslardan seçilmiş birkaç örnek mevcuttur.

  • Türk milli eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak,
  • Kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak,
  • Kişilerin özel hayatlarına, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmak ve dürüstlük anlayışına bağlı kalmak,
  • Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak,

Yayınların Düzeni: TRT Kurumu, yukarıda birkaç örneği verilmiş olan temel ilkeler ve yayın esaslarına uymak zorundadır. Yayınların bu anlamda düzenlenmesi bakımından Kanunun 20. maddesi Cumhurbaşkanı ve siyasi parti açıklamalarının ve faaliyetlerinin yayınlanması başlığı altında “Bu Kanunda belirtilen yayın esaslarına uymak ve diğer siyasi partilere cevap hakkı doğuracak bir unsur taşımamak kaydıyla; Cumhurbaşkanının ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin açıklama ve faaliyetlerinin yayınlanması, bunların haber değeri ve niteliği taşıması şartına bağlıdır.

Kanunun 21. maddesi ile “TRT Kurumu, TBMM Genel Kurul çalışmalarını radyodan dengeli ve tarafsız bir biçimde özetleyen yayın yapacağı düzenlenmiş olup, Kuruma tahsis edilen TV kanallarından biri olan TRT 3’ten TBMM TV aracılığıyla TBMM faaliyetleri yansıtılır. TBMM faaliyetlerinin hangi ölçüde yansıtılacağı, TBMM Başkanlığı ile TRT Kurumu Genel Müdürlüğünce birlikte hazırlanacak protokolle belirlenecektir.

Açıköğretim yayınları ve eğitim ve öğretim amaçlı diğer yayınlar, TRT Kurumuna tahsis edilen TV kanallarının uygun görüleninden yayınlanır. Ücret miktarı ve yayın ile ilgili diğer hususlar, ilgili kurumlar ile TRT Kurumu Genel Müdürlüğü arasında yapılacak bir protokolle belirlenir.

Kurum tarafından Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir.

Seçimlerde siyasi partilerin yayınları açısından 22. madde düzenlemesine göre; “Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimleri ile mahalli idarelerin genel seçimleri sırasında radyo ve televizyonlardan faydalanmaları, seçim propagandası yapmaları ve yükümlülükleri ile bu faydalanmanın esas, şekil ve şartları, kanunlarda yer alan hükümlere tabidir.

Kanunun 23. maddesi Milli Güvenlik açısından yayınların menedilmesini düzenlemektedir. Buna göre; “Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği bakan, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde, bir haber veya yayını menetmeye yetkilidir.

Reklam yayınlarına ilişkin olarak da kanunda düzenleme mevcuttur.

Yayınlarda Sorumluluk: TRT yayınları yoluyla işlenen suçlarda veya haksız fiillerde, yayın tespit yoluyla yapılmışsa, metni yazan veya sesi tespit edilen, bu metni veya tespiti fiilen kontrol eden ve yayını fiilen yöneten ve kontrol eden kişiler sorumludur.

Kendilerine tevdi edilen metni aynen okumakla görevli personel, o yayının yönetim ve kontrolünde özel olarak görevlendirilmemişlerse, o yayın yoluyla işlenen suçtan veya haksız fiilden sorumlu tutulmazlar.

Yapılan yayınlardan zarara uğrayanlar, Kurum personeli aleyhine değil, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu aleyhine dava açabilirler. Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır. TRT Kanunu kapsamında açılacak davalarda altmış günlük hak düşürücü süre söz konusudur.