MEDYA HUKUKU - Ünite 4: İnternet Yayıncılığı ve Yasal Düzenlemeler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: İnternet Yayıncılığı ve Yasal Düzenlemeler
Giriş
İnternet’in bir iletişim aracı olarak ortaya çıkışından bugüne hızla gelişmesi ve değişmesi, yasal düzenlemelerde gecikme ya da kapsama dışında kalmasına da ne- den olmuştur. 1995 yılından sonra dünya genelinde yaygınlaşan İnternet’e ilişkin hukuki düzenlemeler, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, tüm gelişmiş ülkelerde hızla yapılmıştır. Türkiye’de ise hukuki altyapı aradan geçen zamana karşın henüz tam anlamıyla çözümlenememiştir.
Türkiye’de bilgisayar suçlarına ilişkin ilk yasal düzenleme 1991 yılında 3576 Sayılı Kanun’la, Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabına eklenen “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı ve dört madde ile girmiştir.
İnternet Yayıncılığı
İnternet, inanılmaz boyutlara varan enformasyon kaynakları ile günümüzün en popüler iletişim aracını oluşturmaktadır. İnternet, hemen tüm alanlara yönelik enformasyon içeriğine kolayca erişim olanağı sağlaması yanında, bu hizmeti 7 günün 24 saatinde sunması, onun iletişim gücünü daha iyi ortaya koymaktadır. İnternet’in coğrafi ve zaman kısıtlılığı olmadan enformasyona erişiminde, bu enformasyonun depolanması ve sonraki erişimlere de açık olması, İnternet’in çok büyük bir kütüphane işlevine sahip olmasına, buradan isteyen herkesin, herhangi bir yükümlülük üstlenmeden enformasyonu çekebilmesine yol açmaktadır. İnternet’teki bu enformasyon kaynaklarına erişimde, bunların kullanımında, bu kaynakların izinsiz şekilde alınarak kendi eseri gibi yeniden yayıma konulmasıyla, erişim kısıtlılığı bulunan sitelere, teknolojik hile yolları kullanarak erişmeye çalışma ve buradaki enformasyonu yasal olmayan amaçlarla kullanma gibi sorunlar nedeniyle internet, kendi hukuku olması gereken, her geçen gün enformasyonun ve erişim olanaklarının artmasıyla sorunlar yumağının daha karmaşık hâle gelmesine neden olmaktadır.
Bilişim Suçları
Bilişim suçları; bilgisayar, çevre birimleri, pos makinesi, cep telefonu gibi her türlü teknolojinin kullanılması ile işlenilen suçlardır.
Bilişim suçları üç biçimde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar:
- Bilişim suçunda bilgisayar, suçun hedefi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda, bir bilgisayarın gizliliği, bütünlüğü ya da erişilebilirliği hedef olmaktadır. Servisler, çalınan veriler ya da kurban bilgisayarlar zarar görmektedir. “Nimda, CodeRed ve türevleri” gibi servis dışı bırakma saldırıları bu tip bilişim suçlarına örnek teşkil etmektedir.
- İkinci durumda bilgisayar bir suçu işlerken kullanılan bir araç olarak karşımıza çıkar. Bu tür suçlar çocuk pornografisi, dolandırıcılık, fikri mülkiyet hakları ihlalleri ve yasadışı maddelerin çevrimiçi satışı gibi suçlardır.
- Üçüncü durumda bir bilgisayar, bir suçun içinde tesadüfen bulunabilir. Ancak bu bilgisayarlar kanun uygulayıcılar için bir veridir. Örneğin, sübyancılar bilgisayarlarında çocuk pornografisi muhafaza edebilirken, uyuşturucu kaçakçıları ilişkili oldukları kişilerin iletişim bilgilerini saklayabilirler.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK’nin kapsamında, bilişim suçları ve sistemlerine karşı işlenen suçlar şöyle ele alınmaktadır:
Tanımlar başlıklı 6. Madde’nin ceza kanunlarının uygulanmasındaki (g) fıkrasında; basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar anlaşılır, denilmektedir.
Nitelikli hırsızlık başlıklı 142. Madde’nin (e) fıkrasında; bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle, işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır, şeklinde ifade edilmektedir.
Nitelikli dolandırıcılık başlıklı 158. Madde’nin (f) fıkrasında; bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle, (g) fıkrasında; basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para ceza- sına hükmolunacağı bildirilmektedir.
Madde 243-246 Bilişim Alanında Suçlar başlıklı onuncu bölümde bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması kapsamındaki suçları tanımlayan kanun maddeleri yer almaktadır. Bunlardan ikisi; hırsızlık (Madde 142/1/e) ve dolandırıcılık (Madde 158/1/f) suçlarının nitelikli hâllerini düzenleyen maddelerdir. Bu maddeler nitelikli hırsızlık ve dolandırıcılık teşkil eden suçların bilişim sistemleri kullanılmasıyla nitelikli olarak gerçekleşebileceğini hüküm altına almaktadır. Ancak savcılık ve mahkemeleri doğrudan bilişim suçu olması nedeniyle meşgul eden eylemler TCK’nun 243 ve 244. Maddeleri’nde düzenlenmiştir.
Madde 245’te banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması düzenlenmekte olup, başkasına ait banka ya da kredi kartını ele geçiren veya kullanan ya da kullandırtarak kişiyi zarara uğratıp kendisine yarar sağlayan kişi hakkında üç yıldan altı yıla kadar mahkum edilebileceği belirtilmektedir.
Buna ilaveten 7 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6698 sayılı kanunun 30. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’na eklenen 245/A maddesine göre de bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun; münhasıran bu bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için yapılması veya oluşturulması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden, satın alan, başkalarına veren veya bulunduran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Fsek’deki Hükümler ve İnternet Yayıncılığı
5846 Sayılı fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 4630 Sayılı Kanun ile değişik “Tanımlar” başlıklı 1/B Maddesinin (g), (h), (ı) bentlerinde “Bilgisayar programı”, “Arayüz”, “Araişlerlik” kavramlarının açıklamaları yapılmış, “Fikir ve Sanat Eserlerinin Çeşitleri” başlıklı bölümde yer alan Madde 2’de bilgisayar programları ve hazırlık tasarımları ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır. Bu bağ- lamda bilgisayar programları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun koruması altına alınmıştır.
Eserlerin sahibi olan yaratıcılar manevi ve mali haklara sahiptirler (Madde 13-25): Eser sahiplerinin manevi hakları; eseri istediği zaman ve tarzda kamuya sunma hakkı, eserin içeriği hakkında bilgi verme hakkı, eser sahibinin adını gösterme hakkı, eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı ve eserin bütünlüğünü koruma hakkıdır. Bu haklar eserin olup başkalarına devredilemez.
İnternet ve Kişilik Hakları
Hukuk kurallarının en üstünde yer alan Anayasa’nın 12. Maddesi, “herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” demektedir. Bu temel düzenlemeyi hayata geçirmek için kanun, yönetmelik ve idari kararlar gibi diğer alt kurallar yapılıp, hepimizin hakları korunmaktadır.
Anayasamızın “herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı vardır” düzenlemesini alırsak, öncelikle kişi haklarını, maddi ve manevi haklar diye ikiye ayırabiliriz:
-
Maddi Kişilik Hakları
- Bedensel Haklar
- Mülkiyet Hakları
- Manevi kişilik Hakları
Anayasa, öncelikle kişinin yaşama hakkını en temel hak olarak almıştır. Kişinin beden bütünlüğüne dokunulamaz. Kimseye eziyet yapılamaz. Herkes kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir.
Manevi kişilik hakları ile Anayasa’da; manevi varlığını geliştirme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği akla gelmektedir. Bu haklar başkalarının saldırılarına karşı olduğu gibi, kişilerin bizzat kendilerinden kaynaklanan vazgeçmelere karşı korunmuştur (Medeni Kanun Madde 23).
5651 Sayılı Kanun ve İnternet Yayımcılığı
“İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele hakkındaki kanun” olarak Mayıs 2007’de yürürlüğe giren 5651 Sayılı Kanun’un amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile İnternet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin kuralları düzenlemektedir.
2007 yılından yürürlüğe girdikten sonra bazı değişikliklere uğramıştır. 2007 yılında kanunla birlikte kurulan Telekomünikasyon Kurumu ve Kurum bünyesinde bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ihdas edilmiş olup 17 Ağustos 2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 671 sayılı KHK’nın 20. maddesi ile yapılan değişiklik ile Kurumun yeni ismi Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı olarak değişikliğe gidilmiştir. Bu konu kapsamında yer verilen Başkan ibareleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı’nı ifade etmek üzere kullanılmıştır.
Erişim sağlayıcı yükümlülükleri şu şekildedir;
- Herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde erişimi engellemek
- Sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamak
- Faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma, içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin kayıtları yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak Kuruma teslim etmek,
- Erişimi engelleme kararı verilen yayınlarla ilgili olarak alternatif erişim yollarını engelleyici tedbirleri almak.
Sonuç olarak; İnternet yayıncılığı, diğer iletişim araçlarında olduğu gibi eser sahibi olarak tanımlanan bir kişi ya da kurum tarafından üretilen içeriğin, bir tasarım şekliyle İnternet kullanıcılarının tüketimine sunulması olarak bir yayın ortamı oluşturmaktadır. Bu nedenle, diğer iletişim araçlarındaki gibi çeşitli yasal hükümlerle çerçevelenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede; Türk Ceza Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun en önemlilerini oluşturmaktadır.
2004 yılında yürürlüğe giren 5187 Sayılı Basın Kanunu’nda ve 1994 tarih ve 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonlar Kuruluş ve Yayınlar Hakkında Kanun’da, İnternet yayıncılığına ilişkin açık hükümler bulunmamaktadır.