MEDYA HUKUKU - Ünite 1: Medya Hukukunun Kavram ve Kaynakları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Medya Hukukunun Kavram ve Kaynakları

Medya Hukukunun Tanımı

Kitle iletişiminde uyulması gereken kuralları, kitle iletişim araçlarının yapılarını ve kitle iletişim araçları bağlamındaki ilişkileri düzenleyen, bu alandaki kurallar ve uygulamalar ile ilgilenen hukuk dalına medya hukuku denmektedir.

Kitle iletişiminin kendine özgü yapısı ve pek çok farklı hukuk dalıyla etkileşim içinde bulunması nedeniyle medya hukuku kuralları tek bir kanun altında toplanamamıştır.

Örneğin basın hukuku, basın özgürlüğü ve bunun kullanımını düzenlemekte ve kitle iletişim araçları içerisinde yer alan dergi, gazete gibi basılı eserlerin basım ve yayımı ile ilgili kavram, kurum ve faaliyetleri incelemektedir.

Basın Hukuku örneğinde devam edersek, gerek basın özgürlüğünün anayasada düzenlenmiş oluşu, gerek basın yoluyla işlenen suçlar olgusu basın hukukunun farklı kamu hukuku branşlarıyla ilişkisini ortaya koymakta; ayrıca basın yoluyla kişilik haklarının ihlali söz konusu olduğunda basın hukukunun özel hukuk karakteri görünür olmaktadır. Radyo ve televizyonun ortaya çıkmasıyla beraber ise, iletişim özgürlüğü kavramı ortaya çıkmış ve basın özgürlüğü kavramının yerini almıştır.

İfade Özgürlüğü Kavramı ve Medya Hukuku İle İlişkisi

En önemli özelliği düşünebilmesi olan insanın gelişmesi, düşünerek ve düşündüklerini gerçekleştirerek mümkündür bu bağlamda ifade özgürlüğü kişinin kendini gerçekleştirebilmesi bağlamında kilit bir önemdedir.

İfade Özgürlüğünün Unsurları: İfade özgürlüğünün gerçekleşebilmesi için bazı temel unsurların varlığı gerekmektedir

  • Haber Bilgi ve Düşüncelere Özgürce Ulaşabilme Hakkı: İfade özgürlüğünün gerçekleşebilmesi için öncelikli şart ve en önemli koşuldur. Yurttaşların Haber alma hakkının devletçe korunması ve garanti altına alınması gerekmektedir. Bu bağlamda enformasyon alanında tekelleşmenin önlenmesi kişilerin birden fazla farklı kaynaktan bilgi alarak gerçeğe ulaşmalarını mümkün kılacaktır. Aksi halde tek yanlı bir bilgilendirme söz konusu olacaktır. Bu unsur yurttaş için haber alma hakkını, haberi üreten medya çalışanı içinse habere ulaşma ve toplama hakkını ifade eder.
  • Haber Bilgi ve Düşünceleri Serbestçe Yorumlama ve Eleştirme Hakkı: Bir konuya ilişkin kanaat, değer yargısı ve inançların özgürce ifade edilebilmesi olarak eleştiri ifade özgürlüğünün gerçekleşebilmesi için gerekli koşulların ikincisidir. Eleştiri hakkı özellikle siyasal iktidarın denetlenmesi bağlamında demokratik toplumun temeline yerleşir. Bu unsur siyasal iktidarın eleştirme hakkının kullanılmasını engelleyecek düzenleme ve faaliyetlerden uzak durmasını gerektirir.
  • Haber Bilgi ve Düşünceleri Serbestçe Yayınlama Hakkı: Bu unsur ifade özgürlüğünün kitle iletişim araçları yoluyla kullanılmasını ifade etmektedir. Haber ve düşüncelere ulaşmanın da ötesinde bunlara ilişkin kanı, eleştiri ve bunlar aracılığıyla üretilen sanatsal ifade biçimlerinin açıklanmasını kapsar. Düşünceyi açıklamak yanında açıklanan düşüncenin kitlelere yayılabilmesi ve bu esnada sansüre maruz kalmamak anlamına gelir.

İfade Özgürlüğünün Sınırları: İfade özgürlüğü pek çok uluslararası belge ve yine pek çok ülkenin anayasasında bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanmıştır ve yine bu hak ve özgürlüğün sınırları da yasal olarak çizilmiştir. Bu bağlamda öncelikle, ifade özgürlüğünün kullanılmasında ödev ve sorumluluk bilincinin gerekliliğinin altı çizilmelidir. İfade özgürlüğünün sınırları şu şekilde sıralanabilecektir:

  • Ulusal güvenlik,
  • Ülke bütünlüğü,
  • Kamu emniyeti,
  • Suç işlenmesi veya düzensizliğin önlenmesi,
  • Genel sağlığın korunması,
  • Gizli belgeleri açığa vurulmasının önlenmesi,
  • Başkalarının şöhret ve haklarının korunması,
  • Yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının sağlanması,

Yukarıda belirtilen gerekçelerle ifade özgürlüğünün sınırlanması içinse şu koşulların gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

  • Sınırlandırma ancak kanunla yapılabilir.
  • Sınırlandırma Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olmalıdır.
  • Sınırlandırma demokratik toplum düzenine uygun olmalıdır.
  • Sınırlandırmada ölçülü olunmalıdır.

Uluslararası Düzenlemelerde İfade Özgürlüğü

Demokratik bir toplumun sacayaklarından biri olan ifade özgürlüğü pek çok uluslararası düzenlemeye konu olmuştur.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: Düşünce ve ifade özgürlüğü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 19. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde herkesin bilgi ve düşünceleri arama, alma ve yayma özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi: İfade özgürlüğüne ilişkin en önemli uluslararası düzenlemelerden biridir. Anayasamıza göre kanun hükmünde olan bu sözleşme iç hukuk düzenimizin de bir parçasıdır. İfade özgürlüğü sözleşmenin 10. maddesinde koruma altına alınmıştır.

Madde, herkesin, kamu makamları tarafından müdahale olmaksızın ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın bilgi ve düşünceleri edinme ve bunları yayma özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmektedir. Yine aynı maddede bu özgürlüğün, devletin, radyo, televizyon ya da sinema işletmeciliğini izne tabi kılmasına engel olmadığı da belirtilmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında ise ifade özgürlüğünün sınırları çizilmiş ve az önce yukarıda sayılan gerekçelerle bu özgürlüğün sınırlanabileceği belirtilmiştir.

1982 Anayasası’ndaki Medya Hukuku İle İlgili Düzenlemeler

Anayasa’nın 28. maddesi basın özgürlüğünü koruma altına almış ve basının hür olduğunu, sansür edilemeyeceğini ve devletin bu hürriyeti korumak için gerekli tedbirleri alacağını hükme bağlamıştır. Burada madde ifadesindeki basın terimi tüm kitle iletişim araçlarını kapsamaktadır.

Anayasa’nın 25. maddesi “Düşünce ve Kanaat Hürriyeti” başlığına sahiptir ve herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu ve hiç kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve düşünce ve kanaatleri yüzünden kınanıp suçlanamayacağını hükme bağlamıştır.

“Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti” başlıklı 26. madde ise, herkesin düşünce ve kanaatlerini tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahip olduğunu, bu hürriyetin devlet makamlarının müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak serbestisine kapsadığını belirtmiştir.

Aynı maddede bu hakkın devletin radyo, televizyon, sinema ya da benzeri yolla yapılan yayınları izne bağlamasına engel olmadığı, bu hürriyetin maddede sayılan ve daha önce yukarıda sayılmış olan gerekçelerle sınırlanabileceği belirtilmiştir.

Son olarak bu maddede düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılabileceği hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın “Bilim ve Sanat Hürriyeti” başlıklı 27. maddesi herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanda araştırma yapma hakkına sahip olduğunu belirtmiş ardından da bu hakkın Anayasa’nın ilk üç maddesini değiştirmek amacıyla kullanılamayacağı belirtilmiştir.

Aynı madde ayrıca söz konusu maddenin, yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel olmadığını belirtmiştir.

Anayasa’nın “Süreli ve Süresiz Yayın” başlıklı 29. maddesine göre, süreli ve süresiz yayın önceden izin alma ve maddi teminat yatırma şartına bağlanamayacaktır. Madde yayının durdurulması için mahkeme kararı gerektiğini ifade etmiş ve haber düşünce ve kanaatlerin yayılmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyulamayacağını, gazetecilik mesleğinin esaslarının kanunla düzenlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır.

“Basın Araçlarının Koruması” başlıklı 30. Maddede kanuna uygun bir şekilde kurulmuş olan basımevleri, eklentileri ve basın araçlarının suç aleti oldukları gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemeyeceği veya işletilmekten alıkonulamayacağı ifade edilmiştir.

“Düzeltme ve Cevap Hakkı” başlıklı 32. maddede ise kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması halinde yapılacak olanlar düzenlenmiştir.

Türkiye’de Medya Hukukunun Kaynakları

Türkiye’de medya hukuk alanıyla ilgili tek bir mevzuat mevcut olmadığı için düzenlemeler farklı kanunlarla ya da bazı kanunların ilgili bölümleriyle yapılmaktadır.

Basın Kanunu: 1956 tarihli 5680 Sayılı Basın Kanunu 54 yıl uygulandıktan sonra yetersiz kalmış ve yerini 2004 tarihli 5187 Sayılı Basın Kanunu’na bırakmıştır. Eskisine göre daha demokratik hükümler içeren bu kanunun amacı basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektir. Basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsayan kanunda, süreli yayınların düzenlenmesi, düzeltme ve cevap hakkı, hukuki ve cezai sorumluluk gibi konular hükme bağlanmaktadır.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Kanunu: Bu kanunun amacı radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesi ve özerkliği ile tarafsızlığı Anayasa’da hükme bağlanan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.

Radyo ve Televizyonların Kuruluşu ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun: 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki kanunu yürürlükten kaldıran 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun’un amacı:

  • Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi,
  • İfade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması,
  • Medya hizmet sağlayıcılarının idari, mali ve teknik yapıları be yükümlülüklerinin belirlenmesi,
  • Radyo Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, teşkilatı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu: Bilgi edime hakkı ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olup, demokratik ve şeffaf bir yönetimin de gereğidir. Özellikle habercinin bilgi edinme hakkına sahip olması halka en doğru bilginin ulaştırılması açısından elzemdir. 2003 tarihli ve 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu bu bağlamda, kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanmak üzere düzenlenmiştir.

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla işlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun: 2007 tarihli ve 5651 sayılı bu kanun, internet ortamındaki yayınları düzenlemektedir. Kanunun amacı, içerik sağlayıcı (internet ortamı üzerinden kullanıcılara sağlanan her türlü bilgi ve içeriği üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek ve tüzel kişiler), yer sağlayıcı (hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek ve tüzel kişiler), erişim sağlayıcı (kullanıcılara internet ortamına erişim olanağı sağlayan gerçek ve tüzel kişiler) ve toplu kullanım sağlayıcıların (kişilere belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayan gerçek ve tüzel kişiler) yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu: Bu kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespiti yapan yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki maddi ve manevi haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek ve öngörülen esas ve usullere aykırılık halinde uygulanacak olan yaptırımları düzenlemektir.

Diğer Mevzuat: Yukarıda sayılan düzenlemeler dışında medya hukuku ile ilgili farklı kaynaklarda düzenlemeler de mevcuttur. Bu bağlamda kendisine bu ders kapsamında değinilmeyecek olan 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanundan, bunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu’ndaki basın yayın faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerden, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’ndaki ilgili düzenlemelerden bahsedilebilecektir.

Söz edilen düzenlemelere ilaveten, 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun 23 Ekim 2014 tarihinde kabul edilmiş olup, 5 Kasım 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Özetle bu kanun elektronik ticarete ilişkin esas ve usulleri düzenlemeyi hedeflemiş ve ticari iletişim, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarını düzenlemiştir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 24 Mart 2016 tarihinde kabule dilmiş olup 7 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu Kanunun amacı da kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir.